Glue — Tanıtım
4 yorum iyideniye 16 Haziran 2015 10:15
Daha çok genç kitleye yönelik içerik yayınlayan İngiliz kanalı E4, henüz 2015’e daha girmemişken karşımıza yine bu çeşitten bir mini diziyle çıkmıştı. Bahsi geçen dizi Glue, 15 Eylül-3 Kasım 2014 aralığında sekiz bölüm halinde yayınlandı ve hikayesini kapattı. Ben de sitede tanıtımı olmadığını fark etmişken göz önüne getireyim dedim. Nasıl bir dizi Glue?
Dizinin Yaratıcısı: Jack Thorne. Kendisi This England serisi, The Fades veya yine E4’te yayınlanan Skins‘te de yazarlık yapmış bir isim.
Tür: Polisiye, bir “Katil kim?” dizisi. Dizinin bölümleri 42-45 dakika civarı sürüyor.
Çekim yeri: Berkshire, İngiltere. Dizinin yaratıcısı Jack Thorne’un hayatının bir dönemi de burada geçmiş. Dizinin zaten önemli bir özelliği, merkezindeki olayın ‘taşrada’ yaşayan bir grup genç üzerinden anlatılması. Bu amaçla doğa güzelliklerine değinmeyi de ihmal etmiyorlar. Dizinin hikayesinin geçtiği yer olan Overton, daha çok tarımla geçinen bir yer.
Konusundan ve ana karakterlerinden bahsedersek:
Caleb ‘Cal’ Bray. 14 yaşında. Kendisine sahip çıkan bir ailesi olmadığından sistemin kendisini verdiği ailelerde büyümüş, düzenli bir hayatı olmamış. Dizinin ilk bölümü başladıktan kısa bir süre sonra cesedi bir traktör tekerinin yanında çamurlar içindeyken James tarafından bulunuyor. Çevresindeki bütün kişiler de bir anda cinayet zanlısı haline geliyor.
James Warwick. 18 yaşında. Annesinin yönettiği aile çiftliğinde ona yardım eden bir genç. Annesi ileride başa geçmesini beklese de onun henüz sesli bir şekilde dile getiremediği kendince hayalleri var. Saklamaya çalışsa da Cal’ın cesedini bulmaktan dolayı etkileniyor. Bu nedenle polisin dikkatini çekmesi bir yana, Cal ile ilgili bilip de henüz kimseye anlatmadığı bazı şeyler var…
Rob Kendle. 18 yaşında. James’in en yakın arkadaşı, Tina’nın sevgilisi. Gençler arasındaki kötü alışkanlıkların dizideki temsilcisi olan Rob’un da dizideki herkes gibi kendisine kalmasını istediği bazı sırları var. Ama dizinin başlamasıyla birlikte almaya başladığı tehdit ve şantaj mesajları hayatını karıştırıyor.
Tina Fallon. 19 Yaşında. Atları ve biniciliği çok seven Tina’nın hayali, ünlü Derby yarışını kazanan ilk kadın jokey olmak. Rob ile yıllardır sevgili ve iyi arkadaş olduğu Cal’ı kaybetmekten etkilenen biri. Girdikleri belirsiz süreçte Eli’ya destek olmaya çalışıyor. Saklamaya gerek bir konu değil, bu yüzden kafası karışmaya da başlıyor.
Eli Bray. 23 yaşında. Cal’ın abisi. Babaları hapse düşüp anneleri öldükten sonra onun da düzenli ve iyi geçen bir hayatı olmamış. Zaman zaman anlaşamasalar da Cal’a çok değer veren Eli, kardeşinin cinayeti nedeniyle çok öfkeli ve patlayacak yer arayan biri.
Ruth Rosen. 20 yaşında. Çingene topluluğundan olan Ruth ve annesi, ‘bazı’ sebeplerden dolayı topluluktan dışlanmışlar. Ayrıca dizideki genç kitlenin de eski arkadaşı ama onlarla da ‘bazı’ sebeplerden dolayı görüşmez olmuş. Özellikle de Tina’yla. Ruth genç bir anne ve annesinin desteğiyle kızını büyütmeye çalışıyor. Taşra emniyetinde çalıştığından Cal’ın cinayetine onun üstünden bakıyoruz. Bu yüzden görüşmediği topluluğuyla ve eski arkadaşlarıyla yolu kesişiyor.
Annie Maddocks. 20 yaşında. Kimsenin dikkatini çekmeyen bir tip, eğlenmeyi seviyor ve ileri atılmasa bile olanların her daim bir parçası. O da bu karmaşık süreçte Tina’nın yanında oluyor.
Janine Riley. 24 yaşında. Hayvanları seven ve işinde gayet iyi olan bir veteriner. Kendisini bağımsız ve kendine yeten biri olarak görüyor. Ama onun da dışarıdan göründüğü gibi olmayan bir geçmişi ve Cal ile ilgili sakladığı bazı şeyler var.
Dominic Richards. 23 yaşında. James’lerin çiftliğindeki ahırlarda seyis olarak çalışıyor. Kendini beğenmiş ve çekici bir tip; dizinin başlamasıyla birlikte o da Ruth’un hayatının karmaşasına dahil oluyor. Cal ile ilgili başkasına söylemek istemediği şeyler olan kişilerden biri de Dominic.
Özellikle son dönemde ortalık mini dizi veya konusunu tek sezonda toplayan antoloji polisiyeleriyle dolmuş durumda. Glue da bu ekolden ama iyi örneklerden biri olduğunu düşünüyorum. Hikayesinin taşrada geçmesiyle, merkezine gençleri almasıyla, renkleri ve müzikleri iyi kullanmasıyla kendisini ayırdığı söylenebilir. Kişisine göre değişir tabii ki ama karakterler içinde hikayesi ve gidişatı benim ilgimi daha çok çekenler Cal, James ve Tina oldular. Dizinin genç bir kadrosu olsa bile deneyimsiz isimler bir araya getirilmemiş. Tina’yı oynayan Charlotte Spencer da dizideki rolüyle BAFTA TV Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüne aday gösterildi zaten.
Dizinin finali de hikayesini kapatan, yoruma bırakılmayan ve doğa üstüne kaçmayan türden bir final. Şok olduğumu söyleyemem ama çıkan sonuçtan memnun kaldım. Velhasıl, vakti ve türe ilgisi olanlar için Glue, denenmesi için gayet tavsiye edilebilir bir dizi efendim. İyi seyirler.
yorumlar
Diziyi çıktığı zaman hafta hafta izlemiştim ve memnun da kaldığım bir yapım olmuştu. Gidip sezon finali yorumumu da buldum hatta. O başlıkta yukarılara çıktıkça birkaç yorum daha var hatta Glue için.
Birazını alıntılarsam:
Katili öğrenince ilk başta bir garipsedim, geriye dönük düşünmeye başladım ama nedenini de öğrenince işler kafamda yoluna oturmuş oldu. Özellikle dizi boyu şu ikisini izledim durdum. Hele de kızın suratındaki çilleri. Cal karakteri bana The Killing’teki Rosie’yi hatırlattı.
Eline sağlık yazı için.
Güzel bir dizi gibi görünüyor bir ara izlemeyi düşünebilirim.
Eline sağlık yazı için.
yazı için teşekkürler… sadece kızın çilleri için izledim..:)
Pek dikkat çekici bir başlangıç yaptı diyemem ama ilk bölümden kestirip atmak da istemiyorum. 1 bölüm daha şans vereceğim.
Belli başlı eksileri:
-Çocuğu kimin öldürdüğü konusunda bir merak duygusu uyandıramadı.
-3 farklı erkek karakterde belden aşağısını içeren çıplaklığa maruz bırakılmak fazlasıyla gereksizdi.
-Bir anda bu kadar fazla sayıda karaktere maruz kalmak aşırı geldi bana. Ölüyü de sayarsak 5 kız, 5 erkek olmak üzere 10 idi sanırım genç karakter sayısı. Kızları ayrıştırmakta bir problem yoktu belki ama erkeklerde durum sıkıntıydı. Rob haricindeki üçlü birbirine yakın tiplerdi. Sadece tipten bahsediyorum bu arada. Kim kimin nesine girersek durum daha da bulanık. 3-4 tanesiyle 2. bölümde falan tanışsaydık en azından demeden geçemedim açıkçası.
Geçeyim kadro değerlendirmesine;
-Şüphesiz en dikkat çeken oyuncu Charlotte Spencer, en dikkat çeken karakter de Tina oldu. Suratının her noktasını kaplayan çillerine rağmen oldukça çekici gözüküyordu Tina. Dizideki tüm erkek karakterleri elden geçirecek veya hepsini birbirine düşürebilecek bir tipe ve karaktere sahip kesinlikle Tina. Aktrisi daha önce Baghdad Central’de de izlemiştim ama burada daha bir dikkat çekici geldi bana.
-Yasmin Paige’i Pramface’ten pozitif anımsıyorum. Burada o polis üniforması o kadar sakil durmuş ki onda… Gördükçe gülesim geldi valla.
-Faye Marsay, bu ekibin en ünlü oyuncusu denebilir. İyi de oyuncudur. Bu diziden önce The White Queen’i var. Fresh Meat’i de varmış hatta. Sonraki yıllarda da Game of Thrones başta olmak üzere çok sayıda dizisi var. Burada ise ölü haricindeki 9 genç arasından en arka planda bırakılan 3. kişi oldu sanırım ilk bölümde. Diğer bölümlerde de böyle itildiyse yazık cidden.
-Jordan Stephens’ı The Ex-Wife’taki küçük rolünden anımsıyorum. Callum Turner’ı da The Capture’dan hatırlıyorum. Tommy Knight, Billy Howle, Tommy McDonnell, Jessie Cave ve Hana Luheshi’yi ise hiç tanımıyorum.
S01E02
James/Janine bölümüydü sözde ama daha ziyade James/Ruth bölümü gibi geçti.
Faye Marsay, kendi bölümünde bile yeterli süre alamadı bence.
Ruth’un kısımları fena geçmedi.
James’in kısımları ise berbattı. Onun kısımlarının tek artısı ablası rolüyle konuk olan Phoebe Waller-Bridge’i görmek oldu işte.
Ben hala çocuğu kimin öldürdüğünü umursayamıyorum bu arada. Cidden satamadılar hikayeyi bana. Sırf bundandır ki bir sonraki bölümde diziyle vedalaşmam yüksek ihtimal.
S01E03
Bu bölümün ortalarında bıraktım diziyi. Tek üzüntüm Charlotte Spencer’ı daha fazla izleyemeyecek olmak.