Grimm ve Yaratıklarına Bir de Yakından Bakalım
176 yorum dkamoy 21 Mart 2012 19:32
GRIMM YARATIKLARI
Grimm (Grimm Kardeşler’in soyundan gelen avcılar)
1. bölümde tanıştık.
Grimm
Her ne kadar “yaratık” olarak ele alınmasalar da sıradan insanlardan biraz daha fazla yetenekleri olduğundan, Grimm’leri de bu listeye almayı tercih ettim.İyi dövüş becerilerine, gözlem yeteneğine sahipler. Karşılarındakinin kişiliğini çözmede etkin, esrarlı bir içgüdüleri var. Elbette bir de insan kılığındaki mitolojik varlıkları görebilme yetenekleri mevcut. Genellikle avlarının kafalarını uçurma yöntemini tercih ediyorlar. Şu anda yaşayan kaç Grimm olduğu bilinmiyor.
Blutbad (Almanca: Kan Banyosu)
İlk olarak 1. bölümde göründü.
Blutbad
Kurt benzeri yaratıklardır.
Koku alma duyuları çok gelişmiştir. Bu duyu sadece Wolfsbane isimli bir ot sayesinde hafifletilebilir.
Genellikle bir araya geldiklerinde ve kırmızı rengi gördüklerinde saldırganlaşırlar. Fiziksel olarak sırtlarının alt kısımları zayıf noktalarıdır. Haftada bir yemek yediklerinden, genellikle kurbanlarını semirtirler. Wieder Blutbad : Bu vahşi yaşam şeklini kabullenmeyip, kendilerini ıslah eden ve kiliseye giden Blutbad’lardır. Çok sıkı bir diyet, ilaçlar ve egzersiz ile formda kalırlar. Normal Blutbad’lar ise hayvansı güdülerine teslim olur ve vahşi olarak yaşarlar.
Hasslich (Almanca : İğrenç, Çirkin)
İlk olarak 1. bölümde göründü.
Hasslich
Trol benzeri yaratıklardır.
İridirler, saldırganlığa meyillidirler. İnsanüstü bir güce sahiptirler ama Blutbad’lar kadar hızlı hareket edemezler.
İçlerinden çoğu, çantalarında taşıdıkları tırpanları ve uzun siyah pardesüleri ile Grimm’lerin Azraill’i olarak tanınırlar.
Hexenbiest (Almanca : Cadı Kaltak)
İlk olarak 1. bölümde göründü.
Hexenbiest
Gulyabani türü, cadı benzeri yaratıklardır. İblis ve goblinleri andırırlar.
Asillerin emrinde çalışan sadık yaratıklardır. Güzel bir kadın görünümündeyken, dillerinin altında doğuştan gelen bir leke sayesinde Hexenbiest oldukları anlaşılabilir.
Haage (Almanca: Yabani)
İlk olarak 1. bölümde sözü geçti.
Haage
İlk bölümde, Nick’in “Yaratıklar El Kitabı” tadında bir kitapta görünen bir yaratık.
Jägerbar (Almanca: Avcı Ayı)
İlk olarak 2. bölümde göründü.
Jägerbar
Ayı benzeri yaratıklardır.
Geleneklere bağlı tiplerdir. Milattan önce 900’lü yıllara kadar uzanan bir ırktır. İçkiye dokunmadıkları sürece, toplum içinde güvenle yaşayabilirler. Çoğu Jägerbar ya politikacı ya da ev kredisi verenlerdendir.
Mellifer (Almanca: Bal Toplayıcı)
İlk olarak 3. bölümde göründü.
Mellifer
Arı benzeri sosyal yaratıklardır.
Genellikle bir kovan üyesi gibi bir topluluğun üyesidirler. Tehdit edilmedikçe zararsızdırlar. Kovan tipi evlerde yaşar ve apitoksin (arı zehiri) toplarlar. Gerektiğinde bildiğimiz arıları kullanarak kamufle olur ya da kaçarlar. Bazen de Mellifer Stinger isimli kendi zehirlerini kullanırlar. Hexenbiest (cadı türü yaratıklar) tek düşmanlarıdır. Çıkarabildikleri yüksek ses ile başka yaratıklara uyarı gönderebilirler.
Topluluklarının yöneticisi “Kraliçe Arı” Mellischwuler’dir. Diğerleri, onun işçi arıları gibi hareket ederler.
Ziegevolk (Almanca : Keçi Halkı)
İlk olarak 4. bölümde göründü.
Ziegevolk
Keçi benzeri yaratıklardır.”Mavi Sakallar” olarak da bilinirler. Halkın gözü önünde olmayı severler. Genellikle yumuşak huylu yaratıklar olup bir feromon kokusuyla kadınları baştan çıkartıcı özelliğe sahiptirler. Kurbanları öldürmezler, katil olarak değil sevgili olarak anılırlar. Kurbağa yiyen az sayıda Ziegevolk ise daha da güçlü bir koku yayabilmektedir.(Dizide, Giacomo Casanova, Frank Sinatra ve John F. Kennedy’nin meşhur Ziegevolk’lar olduğu dile geldi.)
Eisbiber (Almanca: Buz Kunduzu)
İlk olarak 5. bölümde sözü geçti.
Eisbiber
Kunduz benzeri yaratıklardır. Arkadaş canlısı ve saldırgan olmayan ama oldukça meraklı tiplerdir.
Reinigen (Almanca : Katıksız Fare)
İlk olarak 5. bölümde göründü.
Reinigen
Sıçan benzeri yaratıklardır. Yedikleri konusunda seçici değillerdir, leş yerler. Nadiren saldırgan olurlar (limitleri zorlanmadıkça). Müzikle ilgili becerileri gelişmiştir. Bu sayede, onları müzikle kontrol edebilmek mümkündür.
Bauerschwein (Almanca: Cahil Domuz)
İlk olarak 6. bölümde göründü.
Bauerschwein
Domuz benzeri yaratıklardır. Alt çenelerinden yukarı uzayan büyük, uzun dişleri, basık burunları, sivri kulakları ile genellikle yaban domuzuna benzerler. Blutbad’lar ile Bauerschwein’lar arasında yüz yıllardır süren bir kan davası vardır. Öyle ki bir Bauerschwein intihar bile etse, bu işin içinde bir Blutbad parmağı aranır. Kesin olmasa da Grimm’ler ile Bauerchwein’ların hiç düşman olmadıkları ve hep sırt sırta dövüşmüş olmaları ihtimali mevcut.
Siegbarste (Almanca: Zafer Patlaması)
İlk olarak 8. bölümde göründü.
Siegbarste
Nadir görülen, Ogre (mitolojide ve fantastik edebiyatta bir çeşit dev) türünde yaratıklardır.
Yoğun kemik yapıları ve kalın derili olmaları sayesinde acıya ve ölüm tehlikelerine karşı oldukça dayanıklıdırlar. Çok kötü olan ten kokularının yanında, sağlam kin tutmaları ve öclerini alana dek durmamaları ile tanınırlar. Öldürülme ihtimalleri imkansıza yakın olsa da Siegbarste Gewehr ismi verilen fil tüfekleri ve Siegbarste Gift zehri ile bezenmiş kurşunlar ile vurularak öldürülmeleri mümkündür. Bu zehir, kemikleri kireçlendirir ve Ogre’yi içten çökerterek öldürür.
Rißfleisch (Almanca: Et Parçalayıcı)
İlk olarak 8. bölümde sözü geçti.
Rißfleisch
Kaplan benzeri yaratıklardır. Çevik ve hızlıdırlar.
Lausenschlange (Almanca: Alçak Yılan)
İlk olarak 9. bölümde göründü.
Lausenschlange
Çatal dillleri, dikey gözbebekleri ve pullu derileriyle yılan benzeri yaratıklardır. Kurbanlarını kolları arasında sıkarak harcarlar.
Mauzhertz (Almanca: Fare Kalbi)
İlk olarak 9. bölümde göründü.
Mauzhertz
Büyük dişleri, sivri bir burundan çıkan bıyıkları ve koca gözleri ile fare benzeri yaratıklardır. Ürkektirler ve çoğunlukla kendi gölgelerinden bile korkarlar. Zararsızdırlar ve yılansı Lausenschlange’lere kolay av olurlar.
Fuchsbau (Almanca: Tilki İni)
İlk olarak 10. bölümde sözü geçti.
Fuchsbau
Tilki benzeri yaratıklardır. Oldukça kurnazdırlar. İnsan organı alıp satmak gibi çeşitli üçkağıtların ortasındadırlar.
Monroe’nun, Nick’e “Bir Fuchsbau ile tokalaştıktan sonra parmaklarını say” demişliği var; o derece…
Geier (Almanca : Akbaba)
İlk olarak 10. bölümde göründü.
Geier
Akbaba benzeri yaratıklardır. Ağaçların arasında kolayca hareket edebilme yetenekleri vardır. Bu adi yaratıklar, başkalarının çektiği acılardan zevk alırlar. Grimm dünyasında, Geier’ler insanların organlarını, kanını ilaç ve afrodizyak olarak pazarlayan ırktır.
Waschbar : (Almanca : Rakun)
İlk olarak 10. bölümde sözü geçti.
Henüz görünmedi.
Rakun benzeri yaratıklardır. Dizide, sonsuz zamanı ifade etmek adına, “bir Waschbar yaşında” diye bir deyim kullanılmıştır.
Spinnetod (Almanca: Örümcek Ölümü)
İlk olarak 11. bölümde göründü.
Spinnetod
Karadul benzeri yaratıklardır.
Kurbanlarını seçtikten sonra dehşet verici birine dönüşürler. Seksi, baştan çıkartmak için kullanır, kurbanlarının organlarını sıvıya dönüştürüp içerler. Hızlı yaşlanma sorunları vardır. Bunu engellemenin yolu da genç erkeklerin yaşamlarını hüpletmektir.
Wildschwein (Almanca: Yaban Domuzu)
İlk olarak 11. bölümde sözü geçti.
Henüz görünmedi.
Monroe’nun bu bölümde dile getirdiği bu yaratık, yaban domuzu benzeri başka bir tür de olabilir, Bauerschwein da olabilir.
Schneetmacher (Almanca : Acımasız, şeytani yaratık)
İlk olarak 11. bölümde sözü geçti.
Schneetmacher
Almanca’dan tam çevrildiğinde “kar yağdıran” olarak yorumlanabilecek olan bu isim, kötü Wesen’leri temsil eden genel bir ad. Gördüğünüzde sakınmanız gereken yaratıklar.
Löwen (Almanca : Aslan)
İlk olarak 12. bölümde göründü.
Löwen
Aslan benzeri yaratıklardır.
Eskiden Roma’lılar zamanında, spor olsun diye avlanıp, yakalanır ve tutsak edilirlerdi.
Şimdilerde Wesen’leri yakalayıp, tutsak ederek, tutsaklarını çarpıştırdıkları yasa dışı dövüşler düzenlemeleriyle biliniyorlar.
Dickfellig (Almanca : Kalın Derili)
İlk olarak 12. bölümde göründü.
Dickfellig
Gergedan benzeri yaratıklardır. Güçlü birer savaşçı olduklarından, içlerinden iyi boksörler çıkar. Genellikle dövüş bahislerinde tercih edilen taraftırlar.
Skalenzahne (Almanca : Pullu Diş)
İlk olarak 12. bölümde göründü.
Skalenzahne
Timsah benzeri yaratıklardır.
Lowen’lar tarafından tutsak edilip, eğlence ve para için gladyatör olarak dövüştürülmektedirler. Genellikle insanların arasında barışçıl bir şekilde yaşarlar. Ancak, insan etinin tadına baktıkları anda barbarlaşırlar.
Steinadler (Almanca : Altın Kartal)
İlk olarak 13. bölümde göründü.
Steinadler
Kartal benzeri yaratıklardır.
Üstün görüş yetenekleri vardır. Tarihte askeri ortamlarda bol bulunmuşlardır. Asil ve kahraman oluşlarıyla bilinirler.
Kimden yana oldukları çok net değildir. Bu yüzden, bunlardan birine rastladığınızda, içgüdülerinize göre hareket etmeniz gerekir.
Schakal (Almanca : Çakal)
İlk olarak 13. bölümde göründü.
Schakal
Çakal benzeri yaratıklardır.
Mücevher meraklısıdırlar. Aynı zamanda insanların çocuklarını yemeye bayılırlar. Yüz yıllar boyunca Grimm’ler Schakal’ları kellelerini uçurarak avlamışlardır.
Dämonfeuer (Almanca : İblis Ateşi)
İlk olarak 14. bölümde göründü.
Dämonfeuer
Ejder benzeri yaratıklardır.
Ateş püskürtme becerisine sahiptirler. Hazine taciridirler. Bakıra olan merakları ve yüksek miktarda bakır sahibi olma özellikleriyle tanınırlar.
Skalengeck (Almanca : Pullu Züppe)
İlk olarak 15. bölümde göründü.
Skalengeck
Kertenkele benzeri yaratıklardır.
İlaç bağımlısı olurlar ya da mal mülk peşindedirler. Birinin etkisi altındayken tehlikeli ve mantıksız davranabilirler.
Klaustreich (Almanca : Otlakçı Muzur)
İlk olarak 16. bölümde göründü.
Klaustreich
Sokak kedisi benzeri yaratıklardır.
Genellikle pislik tiplerdir ama yine de kadınlar, onları karşı konulmaz bulur. Vahşi ve kötü oldukları için, bir Klaustreich çevrenizdeyken tek gözünüz açık uyumakta fayda vardır.
Seltenvogel (Almanca : Nadir Kuş)
İlk olarak 16. bölümde göründü.
Seltenvogel
Çok renkli bir başları, gagaları ve parlak sarı gözleri ile çok nadir bulunan kuş benzeri yaratıklardır. Öyle ki türlerinin tükendiği düşünülmektedir. Bu kırılgan yaratıklar, çok değerli oldukları için eskiden ya tutsak edilir ya da cariye olarak tutulurlardı. Hayatlarında bir defa, boğazlarında, saf altından, çok değerli kırılgan bir yumurta (Unbezahlbar) büyütürler. Bu yumurta, boğazları kesilerek itinayla çıkartılmazsa, boğulup ölürler.
Hundjäger (Almanca: Avcı Köpeği)
İlk olarak 18. bölümde göründü.
Hundjäger
Çevik, akıllı, soğuk ve işini bilen tiplerdir. Doğmadan, annelerini rahimdeyken içeriden yedikleri söylentisi var.Verrat (Alm. : ihanet) isimli özel bir Wesen grubunun kiralık katilleridirler.
Murciélago (İspanyolca: Yarasa)
İlk olarak 20. bölümde göründü.
Murciélago
İspanya kökenli bir Wesen’dir. Parlak, kırmızı gözleri ve korkunç dişleri vardır. Sonik çığlıkları ile insanları öldürebiliriler. Çığlıkları kulak zarını yırtar, gözleri patlatır, burun kanallarını çatlatır, bağırsakları patlatır. Ayrıca keskin pençeleri de ikinci silahlarıdır.
Wildermann (Almanca : Vahşi Adam)
İlk olarak 21. bölümde göründü.
Aynı zamanda “Kocaayak” olarak da bilinirler. Genellikle barış yanlısı Wesen’lerdendirler. Bu yüzden değişim geçirmeden, insan görünümlerinde yaşamaya çalışmaktadırlar. İnzivada yaşayan, zeki yaratıklardı. Doğayı ve kamp yapmak, doğa yürüyüşü gibi etkinlikleri severler.
1. SEZON YARATIKLARI BURADA SONA ERİYOR.
2. SEZON YARATIKLARI İÇİN DEVAM EDİNİZ.
yorumlar
Eh yolunu yapmaya başladılar zaten.
Bizim evin bu sabahki küfürleri Grimm’in sezon ortası finaline (5×06) geldi. Az buz sövmedik valla.
Yazar kadrosunu topluca değiştirdi mi bu adamlar nedir? Bölümün neresinden tutsam elimde kaldı. :((
Bu yazıyı 3’e böldüm.
1) Tanıtım
2) ilk sezondaki yaratıklar
3) 2. sezondaki yaratıklar
Böylece yazının yüklenmesinin uzun sürmesi ve diziyi izlememiş olanların kendi istekleri dışında aradan yaratık resmi görmesi de engellenmiş oldu.
Bi de -niyesini anlamadığım bir şekilde- mizanpajda kaymalar olmuşmuş. (Bazı paragraflar yok olmuş nedense.) Onları da düzelttim.
…. ve
döner
@dkamoy: Ay çok yaratıcı olmuş Söylediği zaman güldüm
Zaman zaman bırakma noktasına geldiğim Grimm sonunda beklediğimiz yere geldi galiba. Güzel bölüm olmuş.
Ortam ısınıyor. :twisted:
Ben de “iyi bari düzgün bi bölüm çıktı” dedim 5×10’u izleyince ama ümidimi yükseltmeye niyetim yok. Çünkü dizinin şu baştan sevdiğim ama sonradan kaybettiği izleyiciye yaklaşım şeklinde (aptal yerine koyma/koymama) hala sorun var.
İnternetimin olmadığı 2 günde 3. sezonun kalan 10 küsür bölümünü yuttum. Özlemişim valla diziyi. Sardırdım yine.
Başta pek ısınamadım, ikinci sezon onayından sonra devam etmek üzere bıraktım. Onayı aldı ikinci sezon bitti, bir şans daha verdim.
İlk sezon sonradan kadroya dahil olan
kıssa süreli konuk
derken 1. sezon son çeyreği 2. sezon ilk çeyreği peş peşe izleme keyfiyle diziyi sevmeye başladım. Monroe karakterinin hakkını da yemeyeyim Grimm, Hank, Sean üçü bir Monroe etmez.
3×19 Nobody Knows the Trubel I’ve Seen bölümü sezonda en sevdiğim bölüm oldu, yeni karakterin diziye dahil olma hikayesini çok beğendim.
Kaç sezondur merak ettiğim şeyin 3. sezon sonunda açıklığa kavuşması da sezon için bir artı oldu
4. sezon için diyebilirim ki Culyet, senaryo olarak da roldeki oyuncu olarak da bu sezonu berbat eden yegane kişi.
100. Bölüm hatırına 5. sezona başladım, yetiştim
5.sezon 4.sezondan daha iyi gidiyor.
5×10 ve 5×11 gibi bölümlerin ardından 100.Bölüm güzel olacak gibi duruyor.
@legendparker : Vay be özete bak. :))) Hoşgeldin.
@dkamoy: Hoşbuldum
Umduğum gibi güzel bir bölümdü
Dizinin başından beri devamlılık gösteren ana hikaye 100.bölümde epey yol kat etdi.
Kutudan çıkan değnek tabii ki sihirli bir değnek olacaktı İyi ki ne işe yaradığı hemen anlaşıldı, birde bunun sırrını anlamak için bekleyip duracaktık yoksa.
Bu bölümü izlerken tarihi bir ana tanıklık ediyormuş hissine kapılmadım değil. Kurgu sayesinde altyapısını yıllardır oluşturdukları için hikaye gerçeğe yakınmış izlenimi verdi.
Kimi zaman izleyicileri diziden kopma noktasına getirseler bile senaristleri tebrik etmek lazım, hikayeyi uzatıp 5.sezona yaymayı başarmak maharet ister. (4. sezon Culyet üzerinden giden hikaye yerine bu hikaye olsaydı daha iyi olurdu, koca sezon hayal kırıklığı olmazdı.)
Rosalee, Adalind kısımlarını es geçmemek lazım, bölüme yakıştı.
100. Bölüm namına yakışan bir bölüm olmuş diyebilirim.
5×15’teki yaratığın adına bayılmışlar anlaşılan. Bölüm boyunca ismi bu kadar kere tekrar edilen yaratık olmamıştır herhalde. Bi ara daralıp “bi kere daha musasatalşabab derlerse yangın var diye bağıracağım” dedim. 4 kere yangın var dedim.
Yahu adamımız
5×15
@dkamoy altı üstü 9 kez Musasat Alsh-Shabab demişler, çok mu?
Yalnız ne sıkıcı ve boş bölümler geldi 100’den sonra. 5×13’deki maske bölümü ne berbat bölümdü. 5×15’teki Musasat El kebab bölümü de yine son derece anlamsız bölümdü. 5×14, yine eski bölümleri andırdığından çok sıkmadı ama daha 7 bölüm var finale. Sıkıla sıkıla gideceğiz. Bari ana konuya biraz daha fazla girin.
@abidin77 : Peşpeşe izleme. Ben hafta hafta takipteyim, gidiyor. Sıkılmıyorum.(Tİplerin hepsini seviyorum, haftada bir iyi geliyor.)
@dkamoy: Valla elim bir türlü gitmeyince birikiyor. Biriktiğini görünce, mecburen üst üste izleyip azaltmaya çalışıyorum ve evet, sıkılıyorum. Bundan sonrasını biriktirmeden hafta hafta izleyemeye çalışacağım.
Oh beee!
sonradan ek:
Wu’yu iyileştirmek için sihirli değnek sokarlar adama diye bir ümidim var. Yoksa adamı diziden çıkarırlarsa epey üzüleceğim valla.
Geçekten de Oh bee!
Birde kaç bölümdür ortada yoktu sinirleniyordum ki bu bölümde yer aldı.
Kaç sezondur Wesen bakış açısından Grimm görmek istiyorum. Wesenlerin karşılarındaki kişinin Grimm olup olmadığını nasıl anladıklarına açıklık getirmeleri 3 sezon sürmüştü Grimm olduğunun anlaşılmamasının çözümü de epey güldürmüştü.
Yoksa Grimm olduğunu anladıklarında hissettikleri korkunun gizemi mi kaçar ya da onu izleyicilere aktarmayı beceremeyecekleri için hiç bulaşmazlar mı bu bakış açısına acaba.
(Bu arada ben Renard ile Nick ortak çalışıyorlar diye düşündüm paso, ama öyle olmadı. Renard’ın U dönüşü yine saçmasapan kaldı. )
Neyse artık gelecek sezon doğru dürüst bi final yaparlar diziye inşallah.
Yalnız her şeyi son bölüme bırakmışlar sanki. Sezonun başından beri bak burda tünel var diye gözümüze on kere soktular. Belli lazım olacak. Biri de gidip bakmadı bu tünel nereye çıkıyor diye.
Üstüne madem sihirli değneği soktuk hikayeye ölümsüz grimm yapalım demişler. Aynı şekilde Diana’yı da iliğine kadar kurutmuşlar.
Bu arada ben de Diana’yı aynı şekilde sevmemekle beraber yukarıda @dkamoy’un bahsettiği her şeye katılıyorum.
Her şeye sezondaki çoğu bölümlerle kıyaslarsak iyi bölümlerdi.
dkamoy,Siyah Giyen Adam gibi bende
Kendi kendilerinin kuyusunu kazmak değil de ne
Birde siz gidin saklanmak için güvenli, gizli tünelleri olan bir ev bulun, sonra da aylarca o tünellerin nereye çıktığını öğrenmeyin aval aval çıkış arayın.
Son sahnede
@dkamoy:
Sanırım ben Renard’ı pek iyi bir adam olarak algılamadığımdan gizliden gizliye bizimkileri kolluyordur diye bir çıkarımda bulunmadım. (Dizi başladığından beri Grim yanımda olsun, adam benim gözetimimde kalsın,ara sırada arkasını kollayayım, güvenini kazanıp ne işler çevirdiğini bileyim tavırlarında olduğu için ben onu hep çıkarcı olarak gördüm.)
Ama bu sezonki süreçte gidip sağ kolunu bile harcayacak kadar gözünü hırs bürümüş bir adam yaratamadılar. Hani “kadın karıştı” desen, ürkünç kız adamın sözde aşığını öldürdüğünde mimik oynatmadı herif. Bi de yanlış hatırlamıyorsam bu adam epey yaşlı olmalı. Öyle bi kadın kuyruk salladı diye U dönüşü yapacak adam değildi Renard.
Tabi Adalind’in kızı sinir bir tip. Keşke olmasaydı da her halta böyle müdahale etmeseydi. Bu kız nasıl böyle bir anda büyüdü, unuttum vallahi.
Sevgili Culyet’in dönüşü, 6. sezonda Culyet-Adalind-Nik üçgeni oluşturur muhtemelen. Keşke dönmeseydi de Eve olarak kalsaydı diyorum ama Adalind, Nik’e fazla bir kadın. Sen git Culyet ile takıl Nik. Meisner ölmeseydi, o da Adalind ile takılırdı ne güzel.
Tamam Yüzbaşı Şan Renard, öyle çok iyi bir adam sayılmazdı ama bir anda dönmesini ve dark side’a geçmesini gerektirecek kadar da kötü bir adam değildi. Arkadaşını öldüren adamlarla iş birliği kısmı sıkıntılıydı. Sonda kızı aracılığıyla Napolyon Bonaparte’ı öldürmesi sonrası ne olacağını merak ediyorum. Bonaparte’ı deşince, Nik’e zarar gelmesin diye son anda döndü diye düşündüm. Meisner’a acıyıp öldürmesini düşününce o saniye için mantıklı gelmişti ama uyuz kızı yapmış her şeyi. Renard’ı biraz tanıyorsam, isteyerek yapmadığını Nik’e itiraf eder orada. Yalnız bir şekilde orada anlaşıp yine ortak hareket edecekleri belli.
Diziyle alakasız ama bu kadın 4 yıl önce (çoluk çocuk doğurmadan önce) bayağı seksiymiş yahu. Ufak çapta dibim düştü
Claire Coffee’s Me in My Place – Underwear Confessions
@abidin77 : Şimdi seksi diil mi ki? (bence hala güzel ve seksi)
@dkamoy: Tabi tabi şimdi de öyle. 36 yaşında falan ama güzel ve seksi tabi. Şu dizi bitince bir yerlerde görmek istediğim iki oyuncudan (diğeri Monroe tabi) biri. Bitsie’yi görmesek de olur. Emekli olsun
6. SEZON POSTERİ
Bu adamda çok yakışıklı ya.
@dkamoy
People Magazine @people: #Grimm costars David Giuntoli and Bitsie Tulloch are engaged!
Grimm – Twists and Turns Await in Grimm’s Final Season
6×07 çok eğlenceli bir bölüm olmuş.
yerler güldürdü.
6×10’da çok orjinal bir Wesen yazmışlar. Şu ana kadarki favori Wesen’im olabilir.
Lan ne yaptınız böyle?
Çubuk ölüleri diriltebiliyor mu acaba? Gerçi 6×13’ün promosundan pek böyle bir şey olacakmış gibi de durmuyor.
Adalind ve Nick, öpüşüp, seni seviyorumları dizip, birbirlerine sarıldıktan sonra, “kesin bunlar Adalind’i öldürecekler, nasılsa Juliette de eski haline geldi, Nik ve Culyet’i tekrardan finalde bir araya getirirler” düşüncesi geçmedi değil. Wu ve Hank’i harcayan Adalind’i de harcar valla.
Öff şimdi bu bölümün üstüne 1 hafta bekleyecek miyiz yani?
Sezon başlarındaki (geçen sezondan kalan) mevzuyu toparlayıp yeni açılıma hızlıca geçmelerinden çok memnunum. Son sezon olmasa böyle sürükleyici bir hikayenin de geleceği yoktu, doğruya doğru. O yüzden kör ölür badem gözlü olur demeyeceğim ama önceki iki sezona göre fena olmayan bir sezon izledim diyebilirim 6’da. tvline’ın iptal/devam listesinin altında salak amerikalıların Grimm için niye ağlaşıp durduklarına anlam verebildim.
6×07’de harbi çok güzel eğlenmişler ya… Hanım aşçıya, aşçı hizmetçiye, hizmetçi uşağa…
6×12
O değil de Diana ergenliğe kadar beklesin, başkasına da söz vermesin bence. Bundan iyi koca bulamaz o kız. Tavşanlar gibi de üresinler işte, ne sakıncası var? Kurukafayı iç güveysi alıp, 1-2 yıl beklemeye ikna etmeleri yeter (hatta türkiye’de olsa 1-2 yıl beklemelerine de gerek yok).
Ne gerek var bu kadar adam üstüne çullanıyor anlamıyorum. Al bak dipçikle indirmeye kalkanı (wtf) şişliyo herif.
Cülyet’i de merdaneye çevirdiler bu arada.
Ha bi de haftaya 3 doğum 1 cenaze mi izlicez acebağ?
Kim ne demiş ayol? bölümünde yada herhangi bir yerde karşıma çıkınca ilk bölümü izleyip beğendiğimi hatırlayıp ”aaa ben bunu izleyecektim ” diyorum , fırsat bulduğum ilk zamanda maraton şeklinde izlemeye çalışacağım (konusu da beğendim neden aylardır beklettiğimi anlamıyorum sjsjsj )
Bu arada o eleman Jessica Jones’un zamanla psikopata dönüşen çakma Captain Amerika’sıymış.
http://www.imdb.com/name/nm1505157/mediaviewer/rm2659049472
http://www.imdb.com/name/nm1505157/mediaviewer/rm2474500096
@abidin 77 : Aslında al birini vur ötekine diyorum. O ağlak halleri ile daha önceki saykoluklarını bana unutturamazlar onun. Sokakta görsem kaçacak delik ararım. Otursun evinin kadını, çocuklarının anası olsun işte.
Ben adamı hatırladım da neredenini hatırlamamıştım. İyi hatırlattın.
Dizi finalinin ardından duygularım:
Klişelere sapmaması ile beni tavlayan ve bir süre izleyicisine saygılı senaryolarla gelen bir dizi iken yarısından sonra sapıtan Grimm’mimiz çoğunlukla kötü olmayan bir 6. sezon ile finale kadar gelebilmişti. Ama son bölümde yine sıçıp sıvadılar sağolsunlar. Yani bu finali, o pek sevdiğim bölümleri çıkartan aynı yazarlar ve yönetmenler mi sundu bize diye şüphe etmeden edemiyorum.
Son bölümün son sahnesi hariç neresinden tutsam elimde kaldı. TIIIIIIIIIIIIIRT!
Klişeler, mantık hataları, bok gibi oyunculuklar filan derken ne kadar olumsuzluk varsa döküp gitmişler. 6. sezon genelde böyle gitmediği için biraz ümitlenmiştim ben final için. Bölümün ters köşesi bu kadar kötü olabilmesi oldu bana. Defalarca aptal yerine kondum lan, yuh! Madem yazasınız yoktu, bıraksaydınız ben yazaydım son bölümü. Konudan da sapmazdım ama daha yenilir yutulur koyardım ortaya.
Neyse artık… Arada gördüğüm onca yaratık ve ilk sezonlar hatrına asla pişman olmayacağım tümünü izlediğime. Ama iyi bir şeyin ittirerek uzamaması gerektiği konusunda güzel bir örnek olarak da aklımda tutacağım.
Uzantı dizisi bakalım kaç yıla gelecek.
Sonunu sevdim ama.
Bunca sezon keyifli zaman geçirtti. En çok Monroe‘yu özleyeceğim. Wu ve Hank’in olay mahallindeki esprilerini özleyeceğim. Güzel Adalind’ini özleyeceğim. Rosalee’yi ve dükkanı özleyeceğim. Elizabeth Tulloch ve David Giuntoli’yi çok özlemeyeceğim. Bunlar da ne zaman evlenecekse artık. Nişanlılık bu kadar uzatılmaz
Ay biz teşekkür ederiz
işte o zaman beğenirdim finali.
Finalde
görmeyi beklemediğim için onların yer alması finalde beni şaşırtan tek kısımdı.
İzlemekten keyif aldığım bir diziydi, zaman zaman bıktırmadı değil ama genede izlettirdi kendini.
Rosalee ve aktarı gözlerim arayacak…
David Giuntoli’yi haftanın en iyi oyuncusu seçmiş tvline. He canım he..
olmuşken teşekkür ederim yerine teşekkürler ya da teşekkür ederiz olsaymış bari.
Uzantı planlıyorlarmış. Eski yeni karakterlerle birlikte.
Culiyet olmasın, Culiyet olmasın, Culiyet olmasın.