lost 3×06: I do
24 yorum theaob 09 Kasım 2006 13:12
dikkat bölüm özetidir, spoiler içerir!evet lost‘un 6 bölümlük sonbahar sezonunun sonuncu bölümünü izlemiş olduk.Lost’un bu bölümüyle birlikte kötü zaman da geldi. Üç aylık uzun ara bu bölüm itibariyle başladı. Artık gel Lost gel demekten başka yapabileceğimiz birşey yok. Şahsen bence bu bölüm diğer Lost aralarına bakarsak çok sönüktü. Neyse elimizden birşey gelmediğine göre beklemeye ve daha sonra da izlemeye devam edeceğiz. Flashbackler italik.
Kate bir koridoru geçip bir odaya giriyor. Elindeki kutuyu açıyor. Kutuda duvak var. Kapı çalıyor ve adam polis olduğunu, binada çok tehlikeli birinin bulunduğunu, odaları araştırdığını söylüyor. Kate yalnız olduğunu söylüyor. Ancak polis bu lafın silah zoruyla söylenip söylenmediğini bilemeyeceğinden kapıyı kırmak için geri sayıyor. Kate kapıyı açıyor ve Kate polisin kollarına atılıyor.
Juliet ve Ben, Jack‘in odasındalar. Jack, Ben’in ameliyatının dün olması gerektiğini söylüyor. Ben ise her an olabileceğini, buna hazırlandığını söylüyor. Jack ise sinirleniyor ve ameliyatı yapacağını söylemediğini sadece nasıl öleceğini göstermek istediğini, onlara inanmadığını söylüyor. Juliet, Jack’e seslendiğinde Jack elindeki dosyayı Juliet’in yüzünün hizasındaki cama atıyor. Ben, Jack’in bu fikrinden dolayı hayal kırıklığı yaşadığını söylüyor. Jack ise en azından fazla sürmeyeceğini söylüyor.
Kate, polis ile yatıyor. Burada olmaması gerektiğini, düğünden önce gelini görmenin uğursuzluk olduğunu söylüyor. Polis ise gelinlikle uğursuz olduğunu, onun ise çıplak olduğunu hatırlatıyor ve gelinliği deneyip denemediğini soruyor. Kopçayı bağlayabilmek için nefesini tutması gerektiğinden son dakikadan önce denemeyeceğini söylüyor. Polis de 12 saat kaldığını denerse iyi olacağını söylüyor ve endişeli bir şekilde olayların hızlı geliştiğini fakat onu sevdiğini söylüyor. Burada Kate diye değil Monica diye hitap ediyor.
Pickett gelip Kate’in kafesini açıyor ve onu işe çağırıyor. Sawyer‘ın ise izin günü olduğunu söylüyor. Kate, o çalışmazsa kendinin de çalışmayacağını, bir takım olduklarını söylüyor. Pickett sonunda Sawyer’ı da çıkarıyor. Hatta isteksiz olduğunu da belirtiyor.
Ormanda Eko‘nun üstünü örtmüşler. Eko’yu neyin öldürdüğünü tartışıyorlar. Lockeonu buraya gömeceklerini söylüyor. Kamptakilerin şu sıralar fazla cenaze gördüklerini söylüyor. Kampa gidip kürek alıp geleceğini söylüyor. Sayid de ona katılıyor. Sayid dumanla ilgili sorular soruyor. Ada halkının ona “the monster” dediklerini öğreniyoruz. Locke yolculuğu biraz uzatacaklarını da söylüyor.
Kate ve Sawyer çalışırlarken birden hoperlörlerden bir kaçak olduğu uyarısı yapılıyor. Pickett telsiziyle bilgi alıyor ve birinin burada olduğunu Kate ve Sawyer’ı yere yatırılmasını, Sawyer’ın hareket ederse vurulmasını istiyor. Alex çalılıkların arasından fırlıyor. Elinde bir sapan var. Alex, Pickett’in onu vuramayacağını söylüyor. Ben’in nerede olduğunu soruyor. O sırada arkasından gelen biri onu yakalıyor. Kate’e söyledikleri hiçbir şeye inanmamasını, onun erkek arkadaşını öldürdükleri gibi Kate’in de erkek arkadaşını öldüreceklerini söylüyor. Daha sonra Juilet, Kate’in yanına gelip başına çuval geçirmesini istiyor. Yoksa Pickett’in Sawyer’ı öldüreceğini söylüyor. Kate eli mahkum başına geçiriveriyor çuvalı.
Kate gelinliğini giymiş, aynada kendine bakarken kayınvalidesi (mother-in-law diyorlar, çok hoşuma gitti) geliyor. Çok hoş göründüğünü, aşağısının polis kaynadığını söylüyor. Daha sonra bir kolye çıkarıp onu Kate’e takıyor. Bunu annesinin ona verdiğini, hiç kızı olmadığından Kate’e verdiğini söylüyor. Sonra aşağıda düğün sahnesini izliyoruz. Polisin adının Kevin olduğunu öğreniyoruz. Kevin ve sözde Monica evleniyorlar.
Juliet, Jack’in odasına giriyor ve yanında Kate’i de içeri alıyor. Kate ve Jack’i yalnız bırakıyor. Nasıl yaşadıklarını soruyor. Büyük birşey yaptıklarından bahsediyor. Sonra bu ameliyatı yapması gerektiğini yoksa Sawyer’ı öldüreceklerini söylüyor. Jack kızıyor ve onlara inandığını soruyor. Kameraya doğru Kate ile işinin bittiğini söylüyor. Ben, Juliet’i Kate’i almaya gönderiyor.Kate’i bir markette görüyoruz. Kevin’i arıyor ve Taco gecesi olduğunu söylüyor. Beğenmezse tatlı vermeyeceğini söylüyor. Marketin dışında ödemeli telefondan onu takip eden ajanı arıyor ve artık kaçmak istemediğini söylüyor. Ajan adamın adını soruyor ama Kate söylemiyor. Ajan eğer Kate yerleşip öyle yaşabilirse onu takip etmeyi bırakacağını söylüyor ama ikisininde bunun olmayacağını bildiğini ekliyor.
Juliet, Kate’i kafesine geri koyarken Pickett de Sawyer’ı getiriyor. Onu itip kakıyor ve Kate’e birşey söyleyecekse bu gece söylese iyi olacağını söylüyor.Sayid, Desmond, Paulo, Nikkive Locke; Eko’nun mezarının etrafında toplanıp bir cenaze yapıyorlar. Locke, Eko’nun değneğini getirmiş. Kısa bir konuşmadan sonra değneği gömmek üzereyken üzerinde “Lift up your eyes and look north John 3:05 “yazısını görüyor.
Kate, Jack ile olanları anlatıyor. Burada ki konuşmada Sawyer’ın da Others’a güvenmediğini görüyoruz. Kate kafesinden çıkıyor ve Sawyer’ın yanına gidiyor. Sawyer kaçmanın anlamı olmadığını, iki adanın olduğunu söylüyor. Kate’in hevesini kırmamak için hiç söylemeyeceğini de ekliyor ve Kate Sawyer’ı seçiyor. İkisi birlikte oluyorlar.
Kate ile Kevin’in ev yaşantısına konuk oluyoruz. Kevin söz verdiği balayı için Costa Rica’ya iki tane Oceanic bileti almış. Kate gergin görününce Kevin ne olduğunu soruyor. Kate kıvırıyor tabii. Kevin giderken yüzündeki gülümseme siliniyor.
Jack’in odasındaki telefondan kapıyı dene diye bir ses geliyor. Jack kapıdan çıkıyor ve silahlar buluyor. Bir tabanca alıyor ve kameraların olduğu odaya giriyor. Orada Kate ve Sawyer’ı birlikte görüyor. O sırada arkasından Ben geliyor ve o da şaşırdığını söylüyor. Jack yarın onun ameliyatını yapacağını ve onu hayatta tutacağını söylüyor. Fakat ameliyattan sonra tek isteğinin bu adadan gitmek olduğunu söylüyor. Ben de kabul ediyor.Kate hamilelik testine bakıyor ve test negatif çıkıyor. Kevin bilgisayar başında çalışırken ona içecek getiriyor. Kevin kağıt işi yaptığını söylüyor. Kate imalı olarak başlayıp kendi gerçek hikayesini anlatıyor. Hatta adının Monica olmadığını da söylüyor. İçeceğine ilaç kattığını söylüyor. Kevin yıkılınca kolyeyi eline tutuşturuyor ve onu öpüyor.
Jack ve Juliet ameliyat için hazırlanırken Jack, Juliet’e her dediğinin yapılması gerektiğini söylüyor. İçeri giriyorlar ve Ben, Jack’e ameliyatlardan önce heyecanlanıp heyecanlanmadığını soruyor. Jack eskiden heyecanlandığını şimdi ise olmadığını söylüyor. Ben sonuç ne olursa olsun herşeyin farklı olacağını söylüyor. Alex’i soruyor ve şu sözlerle masaya yatıyor “See you on the other side (öbür tarafta görüşürüz)”. Jack ameliyata başlıyor. Jason, Pickett’e Ben’in ameliyata girdiğini söylüyor. Bu sırada Jacob diye biri olduğunu ve onun bir kişi listesi olduğunu öğreniyoruz ve Jack bu adamın listesinde değil. Pickett kafeslerin oraya gidiyor ve Sawyer’ı çıkarıyor. O sırada Jack bir kesik atıyor ve monitörler ötmeye başlıyor. Olanların normal olmadığı anlaşılıyor. Jack, Ben’in böbrek bezini kestiğini ve bir saat içinde dikilmezse öleceğini söylüyor.Pickett ise Sawyer’ı dövüyor. Silahı Sawyer’a dayıyor. Sawyer’ı öldürmeye niyetli. Sawyer, Kate’e gözlerini kapatmasını söylüyor. Tam Pickett tetiğe basmak üzereyken telsizden çağırılıyor. Telsizini Kate’e vermesi isteniyor. Jack, Kate’e kaçması için bir saat kazandırıyor. Gitmesini söylüyor ama Kate inat ediyor. Jack “Lanet olsun git!” diyor ve üç aylık çekilmez aramız başlıyor. Hadi geçmiş olsun.Dipnot: Bölüm özeti diye ben buna derim. Her şeyi anlatmışlar. Tek kelime bile atlanmamış. Buradan çok faydalandığımı belirteyim.
yorumlar
korkuyorum.
korma ey vesc, losticil bu gibi durumlar için icat edildi
lost’un ta kendisini kalsiyum sandoz niyetine içtiğimden ötürü korkumun o yönde olmadığını belirtmek isterim theaob ama teşekkür ederim. [“korkuyorum” şeklinde girdiğim yorum da diziyi izler izlemez söylediğim ilk şey mahiyetinde hatıra olaraktan kalsın istiyorum]
bunun dışında şunları da kaydetmek isterim. yalnız aman diyeyim, spoiler komple.
* bir jacob olduğu gibi kendisinin bir listesi var (“jacob’s list”) ve jack bu listede değil. ee? sonbahar finalinde söylenecek şey mi bu, zalimler!
* jack’ten uzaklaştığımızı düşünüyordum; kendisini fındık çenesini büzüp gözyaşı döktüğü ara sekansları dışında pek göremez ve irdeleyemez olmuştuk – oysa jack sağlam bir adam özünde. gerçekten. sadece ondan tiksinmemizi istiyorlar gibime geliyor. “koş kate koş, ömrümü tükettin” diye haykırdı adam resmen.
* kate flashback’i beni heyecanlandırdı açıkçası. bir yerlerde okumuştum – ya sözlük’te bir entry ya da 22 dakika’da bir yorum idi, “eskiden flashback’ler ada’da olup bitenle paralel ilerler idi, artık öyle değil” diyordu. bence çok yanılıyor. son saniyeye kadar kate’in kaçması gerekiyor ancak arkasında kimseyi bırakmak istemiyordu – ama kate hayatının hatrı sayılır bir kısmı boyunca kaçmaktan, daha önemlisi ardında bir enkaz bırakmaktan başka bir şey yapmamıştı. eh, bundan iyi alternatif okuma mı olurmuş yahu?
* kate’in eşinin ilk göründüğü sekansta kendisini ethan zannettim. değil.
* sawyer’ın ölmeye bu kadar hevesli artist pozlarında bir mana bulmanın mümkünatı var mı? sanmıyorum.
* eko’nun cenazesinin böyle olacağını kim düşünebilirdi ki.. sonbahar finaline sırf sürekliliği sağlamak adına sıkıştırıvermişler. ben daha görkemli bir şeyler beklerdim. locke, kuzeye bakadursun bizim nikki adeta “lost fan’leri temsilcisi” gibi bir rol üstlenmiş, izleyicinin cümleleriyle black smoke’u sorguluyor. hahah, ben hayatımda bu kadar tırt karakter(ler) görmedim, kusuruma bakmasınlar.
* bir de benjamin “bahis oynayan biri olsaydım (kate ve jack’i kastederek) sen ve o derdim” diyerek blog’larda, sözlük’te falan epey irdelenen “kate kimi seçecek” muhabbetine muhteşem bir atıfta bulunuyor bence. açıkçası bahsettiğim şeyi merak eden biri olsaydım “herifler dalga geçiyor yahu benimle” derdim, üstüme alınırdım.
öyle yani.
bu ilk altı bölüm bütünde başarılı bence arada sakinleşen ama gerilimli anlara taşıyan bir geçiş var. hatta bölüm finali ardından diyebileceğim tek şey 13 hafta merakla beklemek istemediğim. ama yapacak bir şey yok……
jacob ve onun listesi ilginç bir detay hakkaten ama bir gariplik daha var bu bölümde farkettiğimiz. alex isimli kızın (fransız kadının kızı olan) taşıdığı önem. kendisine silah doğrultuluyor , beni vuramazsın diyor. ben’in en önemli anında dönüp alex’i soruyor falan? bir de bu kızın hikayesi var bizi bekleyen..
* Fransız kadının kızı ( alex ) ada da mı doğmuştu yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum.* Alex ” beni vuramazsınız” derken babasına mı güveniyodu acaba ?* Babası !? :)* Ben yoksa Alex in babası mı ?* Fransız kadın nerde hiç ortalıkta gözükmüyor :13 hafta, geri sayım başladı…herkese kolay gelsin…
ben lost 1 ve 2.sezonu 2 haftada izlemistim, simdi haftada 40dk hic bir sey gelmiyor:( “I do” bu sezonda simdiye kadarki en güzel bölümdü, ama bir dizi böyle mi biter kardeşim?! ne olacak şimdi? bir an önce nikki ve paul mudur nedir onlar ölüversin, desmond daha çok konuşsun, hurley geri gelsin, yani kısaa eski lost günleri.. hadi bakalım.
forumlarda da dedikleri gibi; “they were in the middle of a conversation!”
cliffhanger böyle olmamalıydı
lost’a yakışan bir “ara final” olmadığına inanıyorum, eski “mini-ara-final”leri hatırlatarak.
ya dediler ya hani 6.bölümde izleyicileri şok edicek bir olay olucak, hah işte o olmayınca olmadı, ya da ben çok spoiler okudum. bilmiyorum olmadı..
tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki -bilhassa- lost ile ilgili sneak peek, promo, tv guide description falan okumak seyir zevkini iki paralık ediyor; çünkü çoklukla beklentiyi gereğinden fazla yüksek tutmaya sebebiyet veriyor ki lost promo’ları zaten direktoman “sazan avı” formatında derleniyor.
bence spoiler’ın her türlüsü dünya çapında ortaklaşa yayınlanan bir manifestoyla yasaklanmalı – mevzu lost gibi bağımlılık derecesinde takip edilen bir dizi olunca da her yeni bölüm ardında bir memnuniyetsizlik hissi bırakıyor. (yani en azından bende öyle oluyordu, kestim sneak peek falan izlemeyi, pırıl pırıl oldum)
Yakışmadı yahu ara finale bence bu bölüm
inceden Spoiler hesabı
Ben bu Jacob’un korsan bantlı eleman olduğuna nedensen eminim? (bak nedenini bilmiyorum)
elinde bu bölümün linkleri olan var mıı?yardım edin pls,elimde losticil yokk..izlemem lazımmm..
“I do isimli bölümün özeti çok yakında burada”nerede? : )
of yazamadım bir türlü
bilseydim ben yazardım. neyse bende south park yazarım o zaman.
Kate ile Sawyer’ın cinsi münasebetinden daha şok edici bi olay mı bekliyordunuz? Anlamadım ki…
uzunca bir özet yazıyorum. bekleyin…
limewire’da 3.sezonun bütün bölümleri mevcuttur, izlemek isteyenlere duyurulur.
özetimiz geldi, teşekkür ediyoruz theaob’a.
ben others’dan birinin Ben ile ilgili ‘Ben kim ki ben hiçbir şey değil’ gibi birşey dediğini hatırlıyorum sanki. yanılıyorum değil mi?
evet yanılıyorsun ben öyle birşey ne duydum ne de okudum
ben bu jacob olayını kaçırdım sanırım bir jacob’dır aldı başını gidiyo biri beni aydınlatabilir mi???
pickett diyordu sanırım Jack’in Ben’i ameliyat ettiğini duyunca “Shephard Jacob’un listesinde bile yoktu”
bu bölümle ilgili, son yayınlanan abc podcast haftalık özet’te, ilginç bir cümle var.
hepiniz, acaba jack kaç derken sadece kate’i mi kastediyordu yoksa, “kaçın” şeklinde bir tavır mı sergiliyordu, düşünmüşsünüzdür.
şuradan dinleyebileceğiniz podcast’te (küçük bir dosya), görüyoruz ki bir kelime jack’in walkie talkie ile yaptığı konuşmadan kesilmiş.
biz, sadece, “take the walkie and run!” diye duymuştuk ancak bu podcast’teki cümlede, “take the walkie, take sawyer and run!” diyor.
heralde heyecan olsun diye mi kestiler artık nedir…