lost 5×12 “dead is dead” ayrıntılı bölüm özeti
19 yorum shengul 10 Nisan 2009 13:06
Lost’un 5. Sezon 12. Bölümü “Dead is Dead” adlı bölüm, baştan sona heyecanın eksik olmadığı bu sezonun en iyi bölümlerinden biri oldu. Sezon finaline 4 bölüm kala Benjamin Linus odaklı bu bölümde adanın gizemlerinin yavaş yavaş açığa çıkacağını gördük. Adaya dönme nedenini açıklama sırası bu kez Benjamin’deydi.
Benjamin Linus
Bundan sonrası izlemeyenler için spoiler içerir.
Bölüm, diğerlerinin kampına at süren bir adamın görüntüsüyle başlıyor. Bu kişinin Richard Alpert’in karşısına gidip Ben’i kastederek nasıl olur da bizden olmayan bir çocuğu tapınağımıza götürürsün diyerek buna karşı çıkar. Richard bunun böyle olmasını Jacob’ın istediğini ve adanın seçimini kendisi yaptığını söyleyerek karşı çıkamayacağını gösterir. Bunun üzerine yaralı olan Ben’in yanına gider. Ben nerede olduğunu ve babasını sorar. Adam yakında babanın yanına döneceksin dediği sırada Ben bunu istemediğini ve sizlerden biri olmak istediğini söyler. Ancak Ben’e “onların yanında olman bizden biri olmadığın anlamına gelmez” der. Ben adama kim olduğunu sorduğunda ise adamın yanıtı şu olur. “Benim adım Charles, Charles Widmore.”
Charles Widmore
Ve flashback sona erer, son bölümün bittiği yerdeyizdir. John Locke Ben’i uyandırmış ve “Yaşayanların yerine hoş geldin demiştir.” Ancak bu sırada flashback’te yaşananları Ben rüyasında görerek hatırlamıştır. Daha önce Desmond’ın Faraday’i rüyasında görmesi gibi. Benjamin karşısında John’u görünce çok şaşırmıştır. John’un hayatta olduğunu görünce bunun olacağını bildiğini söyler. Locke ise “madem yaşayacağımı biliyordun neden bu kadar şaşırıyorsun?” Ben “Çünkü inanmak başka, görmek başka” diye cevap verir. John neden ana adaya kaçmak istediğini sorduğundaysa Ben’in cevabı şöyle olmuştur. “Çünkü John kuralları çiğnedim. Adaya geri döndüm. Yaptığım şeyin hesabını verecektim. Yargılanmak için adaya geri döndüm.” John kim tarafından yargılanacaksın diye sorduğunda ise Ben “Biz ona bir isim takmamıştık fakat sizin ona “canavar” dediğinizi biliyorum.”
Benjamin adaya yargılanmak için geldiğini söylüyor.
Ben, ajira kazazedelerinin yanından geçerken İlana ve diğerlerinin bir kasa taşıdığını görür ve yardım isteyip istemediklerini sorar. Ancak yardıma gerek olmadığını söylerler.
Bu kasada ne var?
Ben su içerken yanına Caesar gelir ve nasıl olduğunu sorarak John’u göstererek ona ne yaptığını sorar. Benjamin ise sana ne yaptığımı söyledi der. Caesar ise senin onu öldürdüğünü dediğini söyler. Benjamin ise buna şaşırmış ve nasıl olur gayet iyi görünüyor. Ben onu uçakta hiç gördüğümü hatırlamıyorum. Sen gördün mü? Ya biz düşmeden önce de buradaysa. Belki de tehlikeli bir deli ile karşı karşıyayız” diyerek Benjamin John Locke’a bir oyun daha oynar. Caesar ise çantasındaki silahı göstererek merak etme dostum ben seni korurum der.
Benjamin bir yine bir oyun peşinde mi?
FlashbackBen yanında genç bir çocukla bir çadırı gözetlemektedirler. Genç çocuk istersen ben yapabilirim der ancak Ben “Çeneni kapat ve burada bekle Ethan” der. Ethan’ın bir küçüklük haliyle daha karşılaşmışızdır.
Ben ve Ethan
Ben eline silahı alır ve çadıra doğru gider karşısında Danielle Rousseau vardır. Ve bebeği Alex. Rousseau, Ben’e bize hastalığı sen bulaştırdın diyerek bağırmaya başlar.
Rousseau
Benjamin bebeği görünce onu kucağına alır ve şu sözleri söyler. “Beni takip etmeye ya da aramaya kalkışırsan seni öldürürüm. Çocuğunun yaşamasını istiyorsan fısıltıları her duyduğunda kaç.”
Ben ve Alex
Benjamin kendi ofisine gider ve çekmeceleri karıştırır. Alex ve kendinin birlikte çekilmiş bir resmini bulur. Çerçeveden onu çıkarır ve resmi cebine koymak üzeredir. Amacı orada yaşadığını belli edecek şeyleri ortadan kaldırmaktır.
John Locke çok değişmiştir.
Bu esnada John Locke içeri girer. Çok rahat bir duruşu vardır. John Locke’da birtakım değişiklik göze çarpmaktadır. Kendine olan güveni son derece artmış bir John Locke karşımızdadır. John Ben’e kendisini neden öldürdüğünü sorar. Ben “ Ayrılanları adaya geri getirmenin tek yolu buydu.” John bunun üzerine “peki benim ölmem gerekirdi neden beni durdurdun?” Benjamin ise şu cevabı verir. “Seninle birlikte yok olacak çok önemli bilgilere sahiptin. Onları bana verdikten sonra da seni intihar etmene ikna edecek zamanım yoktu ben de kısa kestim. John haklıydın işe yaradı, buradasın geri döndün, diğerleri de döndü, nerdeler bilmiyorum ama döndüler.”
Ben John’u neden öldürdüğünü anlatmaya çalışır.
Yanına bir adım daha yaklaşarak işte bu yüzden seni öldürdüm çünkü ada için en iyisi buydu diyerek sözünü bitirir. John Locke ise “sadece özür dilemeni bekliyordum” diyerek Benjamin’i fena halde şaşırtır. John rahat hareketlerine devam etmektedir. Ayağa kalkarak Benjamin’e yargılanması için yardım etmeye karar verdiğini söyler. Ben bunu istemez ancak John eğer gerçekten her şeyi adanın iyiliği için yaptıysan canavar seni affeder der.John ve Ben bir kayık alarak ana adaya geçmek isterler. Ancak Caesar yine karşılarına çıkar ve gitmelerine engel olmaya çalışır. Benjamin’i de yanında götürdüğünü gören Caesar, çantasındaki silahını kullanarak engel olmak isterken silahı kendi çantasından Benjamin çıkarır ve Caesar’ı vurur. Silahı John’a verir ve bu hareketini özür olarak kabul etmesini söyler. Benjamin bu hareketle John’un güvenini kazanma gayreti içerisindedir.
Ben Caesar’ı vurur.
Ana adaya gelmişlerdir. John başka bir kayık daha görür. Ben, Lapidus ve Sun’ın geldiğini tahmin ettiğini söyler. John eski evine gidiyoruz değil mi? Sorusuna “onu çağırabileceğim tek yer orası. Geldiği zaman ya bağışlanırım ya da bağışlanmam.” Diyerek ölebileceğini ima eder. John Locke ise yalan söylediğini adadan ayrılıp tekrar geri geldiği için yargılanmayacağını kızını öldürdüğün için yargılanacağını bildiğini söyler. John Locke Ben’i şaşırtmaya devam etmektedir.FlashbackBen elinde bebekle diğerlerinin kampına gelir. Ancak Charles Widmore kadın ve çocuğun ölmesi gerektiğini onu öldürmek zorunda olduğunu söyler. Ben ise buna karşı çıkar. Kadının bir deli olduğunu bize zarar vermeyeceğini ve bebeğin de zarar vermeyeceğini söyler.
Ben alex’i korur.
Charles Widmore’un emrine karşı çıkılmıştır. Widmore Ben’e yaklaşır ve “bütün verdiğim kararlar adayı korumak için.” Sözünün üzerine Ben “Bu bebeği öldürmemi Jacob mı istiyor?” sorusu Widmore’un cevapsız kalmasına neden olmuştur.
Widmore bebeğin ölmesi gerektiğini söylüyor.
Benjamin bebeği Widmore’a uzatarak sen öldür o zaman der. Charles, bebeği Benjamin’e bırakır, arkasını döner ve çadırına gider. Ben liderlerine karşı gelerek masum bir bebeğim ölmesine izin vermemiştir.Ben ve John evlerin yanına gelmişlerdir. John, Benjamin’e neden dharma çalışanlarını öldürdükten sonra bu evlerde yaşamaya sen mi karar verdin diye sorar. Ben imalı konuşarak bunu onaylayıp onaylamadığını sorar. John’un verdiği cevap “Adanın isteyeceği bir şeymiş gibi gelmiyor” olur. Ben adanın ne isteyeceği hakkında hiçbir fikrin olamaz sözüne ise John emin gözlerle “Bundan emin misin?” dediği sırada Ben’in evinin ışığı yanmıştır. Alex’in odasında ışık yanıyordur. Ben odaya gider ve karşısında Sun’ı ve akabinde Lapidus’u görür. Burada ne işleri olduğunu sorduktan sonra Lapidus resmi Ben’e gösterir.
Ben 1977 dharma resmine bakar.
Ben gördüklerine inanamamaktadır. Hurley, Kate ve Jack’i görünce nasıl olduğunu bilmediğini söyler. Bunu size kimin verdiğini sorduğunda ise Sun, Christian adında birinin kocamı bulmam için burada John Locke’u beklemesi gerektiğini söylediğini der.
Lapidus ve Sun
Ben camdan dışarıya bakmalarını söylediğinde Sun ve Lapidus karşılarında John Locke’u sapasağlam görünce şok olurlar.
John Locke
John Locke, Sun’a adaya gelince canlandığını söyler. Bu Sun için imkânsız bir şeydir. John da nasıl olduğunu ve niçin olduğunu bilmediğini söyler. Lapidus, John ve Ben’e güvenmiyordur ve bu yüzden uçağın enkazına gidip telsizden yardım istemeye gitmeleri gerektiğini Sun’a söyler. John, Sun’a eğer gidersen Jin’i bulamazsın sana sadece ben yardımcı olabilirim der. Sun Lapidus’a kalmak zorunda olduğunu söyler ve Lapidus gider. Sun John’a nasıl Jin’i bulacağını sorduğunda John Locke önce Ben’in işini yapması gerektiğini söyler. Benjamin odasının gizli bölümünü açar ve eline bir gaz lambası alarak ilerler. Ortada bir su birikintisi vardır.
Su birikintisine elini sokar ve içerisindeki bir şeyleri açar ve su lavabo giderinden gider gibi boşaldıktan sonra “Dışarıda olacağım” der.FlashbackBenjamin Alex’i salıncakta sallandırmaktadır. Bu esnada yanına Richard Alpert gelir ve denizaltının gitmek üzere olduğunu söyler. Benjamin, Charles Widmore’a elveda demeye gelmiştir. Charles’a adadan sık sık ayrılıp dışarıdan birinden çocuğun olduğu için kuralları çiğnedin diyerek Charles’ı adadan göndermektedir.
Ben, Charles Widmore’u adadan gönderiyor.
Ben, Widmore’a adayı korumak için elinden geleni yaptığını ve bu yüzden gitmek zorunda olduğunu söyler. Widmore ise adayı korumak için Alex’i feda etmedin derken Ben, Alex’in ölmesini ada değil sen istedin der. Charles ise “eğer ada Alex’in ölmesini istiyorsa ölecektir. Bir gün benim durduğum yerde sen duracaksın sen sürgün edileceksin işte o zaman kaçınılmaza karşı koyamayacaksın” der.John bir işi olduğunu söyleyip gitmiştir. Sun ve Ben bir süre konuşurlar. Ben Sun’a ölen ölmüştür John’u böyle canlı görünce ben de korkuyorum der. Bu sırada John gelir ve canavarın neden gelmediğini sorar. Ben ise onun bir tren gibi belli bir saatinin olmadığını ne zaman geleceğini bilemediğini söyler. John ise o gelmiyorsa biz yanına gideriz dediği sırada Ben nerede olduğunu bilmiyorum sadece nasıl çağırıldığını biliyorum diyerek John’a yol göstermeye çalışsa da John eski John değildir. “Ben biliyorum” diyerek yolu gösterir.FlashbackBenjamin, sahil kenarında Charles Widmore’u arar ve adaya dönmek üzere olduğunu söyler. Ve aramasının sebebinin kızını yani Penelope’yi öldüreceğini söylemesidir.John’un liderliğinde Benjamin ve Sun ilerlerler. Benjamin nereye gideceğimizi nasıl bildiğini sorduğunda sadece biliyorum der John. Benjamin biraz daha irdelemeye kalkıştığında ise John Locke Benjamin Linus’a şu sözleri söyler. “Birini körü körüne takip edip seni aradığı leye götürmesini ümit etmekten hoşlanmıyorsun değil mi?” Ben “hayır hoşlanmıyorum.” diye cevap vermesinden sonra John da “Şimdi benim yerimde olmanın ne demek olduğunu iyi biliyorsun” diye cevabı bir güzel yapıştırmıştır. Bu sırada Benjamin artık nereye geldiğimizi bildiğini adanın kendisini önceden iyileştirdiği yere geldiğimizi söyler. Sun gördüğüne inanamaz ve bunun ne olduğunu sorar. Ben, “tapınağımızın çevresindeki duvar” diye cevap verir. Duvarı diğer kişilerin görmemesi için bu kadar yüksek yaptıklarını ve tapınağın buradan yarım mil kadar uzakta olduğunu söyler ve tapınağa girmeye giderken John Ben’e tapınağa girmeyeceklerini tapınağın altına gideceklerini söyler. Ben korku dolu gözlerle bakar ve Sun’a dönüp “Eğer adadan kurtulmayı başarırsan Desmond Hume’u bulup ona üzgün olduğumu söyler misin” der. Sun neden olduğunu sorduğunda ise Ben “O anlar” diye cevap verir ve tapınağın altına girmeye başlar.
tapınak
FlashbackBenjamin Penelope’yi öldürmek için yanına yaklaşmaya çalışır ancak Desmond da oradadır.
Ben Desmond’ı vurur.
Ben Desmond’ı vurur ve Penelope’nin yanına silahını doğrultmuş şekilde yaklaşır.Penelope’yi vurmak üzereyken tekneden oğlu Charlie çıkar. Bunu gören Benjamin duraksamıştır. Ve silahını indirir.
Penelope’yi öldürmekten vazgeçmiştir ki bu esnada arkasından Desmond gelir ve ağzını yüzünü dağıttıktan sonra denize atar. Desmond’ın vurulmasına ada mı engel olmuştur yoksa bir konserve kavanozu mu orası ayrı bir konu olsa da Benjamin’in insani duygularını yitirmediği görülmektedir.Kaptan Lapidus’un yanına biri gelir ve İlana ve iç kişinin silahlarla beraber kontrolü eline aldığını söyler.İlana’nın yanına giden Lapidus’a silah çeken İlana “Heykelin gölgesinde ne yatıyor?” diyerek cevap bekler Lapidus cevabı bilmediğinden İlana tarafından bağlanması emri verilir. İlana acaba Widmore’un adamları mıydı diye içinizden geçirdiğinizin farkındayım. Sanırız İlana ve o üç kişi o kutunun içinde her ne varsa onunla alakalı bir şeyler peşindeler. Widmore adaya bir ekip daha göndermiş olabilir mi?Benjamin ve John Locke tapınağın altında ilerlerken Benjamin kızının ölümünden sorumlu olduğunu itiraf etmiştir. Bu sırada yürüdükleri yoldaki taşlar kırılmış Ben aşağı düşmüştür.
Ben doğrulur ve eline meşaleyi alır. Duvarlara bakar. Duvarlarda yazıtlar ve heykeller vardır.
En Son karşısında ise kara duman ve mısır tanrısı Anubis’e benzeyen bir figür vardır.
O çizimlerin altında da deliklerin bulunduğu bir tabaka vardır. Benjamin’in elindeki meşalenin ateşi sönmüştür. Benjamin kara dumanla karşı karşıyadır.
Kara duman Benjamin’i çevrelemiştir ve ona bir takım pişmanlıklarının hatalarının görüntülerini gösterir. Kızının ölümünün sorumlusu olduğunu gösterir. Ben çok üzgündür. Alex’in ölümünden sorumlu olması onu çok üzmektedir.
Daha sonra kara duman çekilir ve meşale tekrar yanar. Arkasında Alex vardır. Alex’i görünce çok şaşıran Ben hepsinin kendi suçu olduğunu söyler ve çok üzgün olduğunu dile getirir. Alex biliyorum der ve Ben’in yakasından tuttuğu gibi duvara sırtını yaslayıp şu sözleri söyler.
“Dinle beni adi herif. John’u tekrar öldürmeyi planladığını biliyorum. Eğer ona dokunursan seni bulur ve yok ederim. John Locke’un söylediği her şeyi yapacaksın.” Bunun üzerine Ben, John’u dinleyeceğine yemin eder. Ve böylelikle Alex ortadan kaybolur. Anlaşılan Mr. Eko’ya olanların aynısı Benjamin’e de olmuştur. Mr. Eko af dilememiş ve ölmüştü ancak Benjamin söylenenleri yerine getireceğine yemin ettiğinden canını kurtarmıştır.John elinde ağaçtan yapılmış bir ipi aşağıya doğru indirir ve Ben’i çağırır. Ben’e ne olduğunu sorar. Ben ise o kocaman gözleriyle aşağıdan John’a bakarak “yaşamama izin verdi” der ve böyle bölüm biter. Böylelikle John Locke’a biat etmesi durumda kara duman Benjamin’i öldürmemiştir.