Bir döneme (2004-2010) damgasını vurmuş, milyonları peşinden sürüklemiş bir diziyle karşınızdayız. TV dünyasında zaman, bu diziyle ikiye bölündü:

LOST‘tan önce – LOST‘tan sonra.

Diziler LOST‘la kıyaslanır oldu. Yeni başlayan her dizi için akıllarda şu soru oluşur oldu: “Acaba yeni LOST olabilecek mi?” Nedir bu LOST LOST dedikleri diyorsanız; buyurun yazımızın devamına.

Yalnız, başlamadan önce küçük bir bilgi vermekte yarar var: Bu bir tanıtım yazısı olup, izlememiş olanlar için hazırlanmıştır; bir inceleme yazısı değildir. Minimum düzeyde ispiyon(spoiler) içerir.

(Her ne kadar üstte “izlememiş olanlar için hazırlandı” desek de, yazımızın sonlarındaki Tırıvırı Bilgiler bölümünde, izlemiş olan izleyiciler için de hoş bilgiler mevcut.)

Damon Lindelof, J. J. Abrams ve Jeffrey Lieber tarafından yaratılan dizimiz, American Broadcasting Company (ABC) kanalında yayınlandı. Tabii, popülerliğinin de etkisiyle ülkemiz de dahil olmak üzere birçok ülkedeki bölgesel kanallarda yayınlandı. Ülkemizde tüm bölümler hem dublaj, hem de alt yazı seçeneğiyle TNT kanalında yayınlanmıştı. Digitürk bünyesindeki Dizimax kanalı da buna dahil. Hatta final, bize göre gece saatlerinde Amerika ile eş zamanlı da yayınlanmıştır.

Başta tam sezon şeklinde (23-24 bölüm) ilerlerken, 3. sezonundan sonra yarım sezonlar halinde (14-17 bölüm) yayınlandı. Toplamda da 6 sezon 121 bölüm sürdü. (22 Eylül 2004 – 23 Mayıs 2010)

Çok dallı budaklı bir hikayesi olan dizimiz, yayınlanan her bölümüyle kafalardaki sorulara cevap vermeksizin, yeni sorular ekliyordu; yayınlandığı zamanlar, sosyal medya Lost teorileriyle doluyordu. Kimilerine göre çizgisini bozmadan başarılı bir final yaptı; kimine göre ise hüsranla bitti. Kimisi sonunu beğenmese de yayınlandığı sürece kendisine böylesi heyecan yaşatan bir dizi izleyebildiği için minnettardı.

Ayrıca daha önce benzerlerini görsek de flashback – flashforward (zamanda ileri ve geri gidişler) senaryo tarzının da bu diziyle tekrar popüler olduğunu düşünenler var. Dizi dünyasına büyük yenilikler getirmese de var olanı çok iyi kullanmayı bildi. Bu sayede de milyonların sevgisini kazandı.

Bölüm tarzına değinecek olursak, uzunca bir süre karakterler üzerinden ilerliyor bölümler. Yani bir bölüm birisinin geçmişine ağırlık verilirken, diğer bölüm başka birinin geçmişine ışık tutuluyor. Belli aralıklarla, bir düzen içermeksizin karakterlerle ilgili bilmemiz gerekenler, yani tanışma faslı bitene kadar böyle devam ediyor. Daha sonra da zaten işler karışıyor, hikayede derine iniliyor.

Peki ne bu dizinin hikayesi, neyi anlatıyor?

Birbirlerini tanımayan karakterlerimizin Oceanic Havayolları‘nın 815 sefer sayılı Sydney-Los Angeles uçağına binmesi ve bu uçağın da talihsizce Pasifik’in ortasındaki bir adaya düşmesiyle başlıyor dizimiz. Bir kaos ortamına gözlerini açan ana karakterimizle, bir yandan ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz; bir yandan da diğer kazazedelerle ufaktan tanışıyoruz. Eh, koskoca uçak düştü mü kazazedesi de bol olur. Doğal olarak, bol karakterli bir diziyle karşı karşıyayız.

(Dip not: 324 yolcusu olan uçağımız adaya çakıldığında yolcularının çoğunu daha başta yolcu etsek de adamız 70 kişiyi misafir etmişti. İlk sezonda  bu 70 kişiden sadece 14’ünün hikayesini öğrenebiliyoruz. Sadece dediğime bakmayın, 14 kadrolu oyuncusuyla döneminin ve belki şu anın da en geniş kadrolu dizilerinden. En genişi için buradan buyurun.)

Kimler bu talihsiz uçuşun kurbanları, görelim ve onlar üzerinden konuya devam edelim:

Jack Shephard : Matthew Fox tarafından canlandırılmıştır.

Omurilik cerrahı olan Jack, yeni kaybettiği babasının cenazesini ülkesine geri getirmeye çalışıyor. İnsanları kurtarmak gibi bir kompleksi var. Bu yüzden zamanında hem evliliğini, hem de babasıyla ilişkisini mahvetmiş. Şimdi de herkes kaza yüzünden darmadağınken ortalığı toparlayacak bir lidere ihtiyaçları var. Mantık insanı (man of science) olan Jack’in, ilk günlerde aldığı kararlar, onu bir anda grubun lideri konumuna getiriyor.

Kate Austen : Evangeline Lilly tarafından canlandırılmıştır.

Uzun bir süre kaçak hayatı yaşayan Kate, polisten daha fazla kaçamıyor ve yakalanıyor. Kendisine eşlik eden polisle beraber elleri kelepçeli ülkesine geri götürülürken uçağın düşmesi, kendisi için yepyeni bir başlangıç oluyor. Bunun da etkisiyle ilk zamanlardaki karışıklıklarda Jack’le birlikte insanlara yardımcı olup insanların saygısını kazanıyor.

James ‘Sawyer’ Ford : Josh Holloway tarafından canlandırılmıştır.

Asi kişiliğinin de etkisiyle, adada tepki çekmesi çok uzun zaman almıyor. Hayatı boyunca kendi başının çaresine bakan biri olduğundan, topluluk hayatı yaşamak ona göre değil. Hele de bir liderin kararları altında yaşamak hiç değil. Bir süre başına buyruk takılan karakterimiz, adadaki zorlu yaşam koşullarında zamanla yola geliyor. Onun gibi biri ne kadar gelebilirse tabii…

John Locke : Terry O’Quinn tarafından canlandırılmıştır.

Gizemli bir karakteri canlandıran Locke, dizinin inanç insanı (man of faith). Adayı, diğerlerine göre bambaşka bir bakış açısıyla değerlendiriyor.  Bunun kaderlerinde olduğuna, bir amaçla buraya geldiklerine inanıyor. Jack’in onun bakış açısını anlayamaması, daha doğrusu birbirlerinin gözüyle duruma bakamamaları, birçok noktada onları karşı karşıya getiriyor. İyi bir avcı olması ve yemeğin adada büyük sorun olması, Locke’ı da önemli bir konuma getiriyor.

Claire Littleton : Emilie de Ravin tarafından canlandırılmıştır.

Eski sevgilisinden hamile olduğu çocuğunu, -tek başına iyi bakamayacağını düşünerek- evlatlık vermeye karar veriyor. Aileyle tanışmak için çıktığı bu yolculuk, planladığı gibi sonlanmıyor. Bakalım bu kaza, ona fikrini değiştirtecek mi?

 

Hugo ‘Hurley’ Reyes : Jorge Garcia tarafından canlandırılmıştır.

İyilik timsali. Oradan oraya koşuyor, milletin ihtiyaçlarını gideriyor, yardıma ihtiyacı olanlara yardım ediyor. Matrak bir karakter.

 

 

Sun Kwon : Yunjin Kim tarafından canlandırılmıştır.

Büyük bir şirket sahibinin kızı olan Sun, babasının isteğinin aksine Jin’le evleniyor. Her şey mükemmel görünüyor; ama, acaba öyle mi? Eşi de kendisi de İngilizce bilmediği için ada sakinleriyle anlaşmakta zorlanıyor.

 

 

Jin Kwon : Daniel Dae Kim tarafından canlandırılmıştır.

Sun’ın kocası. Biraz fazla kıskanç olduğu ve Sun’ı çok sık boğaz ettiği de dikkatlerden kaçmıyor. Sun’ın babası için bir işi halletmek üzere seyahat etmekteler.

 

Sayid Jarrah : Naveen Andrews tarafından canlandırılmıştır.

Zamanında Kuzey Kore savaşında Saddam adına savaşmış eski bir asker. Sawyer tarafından, uçağı düşüren terörist olmakla asılsızca suçlanıyor.

 

Charlie Pace : Dominic Monaghan tarafından canlandırılmıştır.

Driveshaft adlı, dağılan bir müzik grubunun solistlerinden biri olan Charlie, biraz kendini bozmuş. Uçak düşerken kendisi uyuşturucu işleriyle meşgul.

 

 

Michael Dawson : Harold Perrineau tarafından canlandırılmıştır.

Boşandığı eşi öldükten sonra velayeti kendisine kalan oğlunu almaya gittiği Sydney’den ülkesine dönüş amaçlı biniyor uçağa. Oğluyla ilişkileri çok iyi değil.

 

 

Walt Lloyd : Malcolm David Kelley tarafından canlandırılmıştır.

Anne-babası boşanmış olan Walt, annesi öldükten sonra beraber yaşamak üzere babasıyla Los Angeles’a dönmekte. Babasıyla arası çok iyi olmayan Walt’ın tesellisi, uçakta kendisi ile beraber bulunan köpeği Vincent. Karakterimiz, çizgi roman okumayı da çok seviyor.

 

 

Shannon Rutherford : Maggie Grace tarafından canlandırılmıştır.

Adanın Barbie‘si. Uçak düşmüş, dünya durmuş umrunda değil. Kurtarma ekipleri gelene kadar güneşlenirken, kimse güneşini engellemesin yeter.

 

Boone Carlyle : Ian Somerhalder tarafından canlandırılmıştır.

Shannon’ın üvey kardeşi. Bir cankurtaran, ama işinde pek başarılı olamayanından. Başı dertten kurtulmayan Shannon’ın son derdine çözüm bulmak için yanına gitmişti. Uçak düştüğünde kız kardeşiyle beraber ülkelerine dönmektelerdi.

Rose Nadler : L. Scott Caldwell tarafından canlandırılmıştır.

Uçak düştüğünde kocasıyla uçağın ayrı uçlarında olan ve bu nedenle de ayrı düşen Rose, eşinin adanın başka bir ucunda yaşadığına inancını sürdürüyor. Acaba eşiyle kavuşabilecek mi?

 

 

Kaza sonrası kendilerini Pasifik Okyanusu’nun ortasında bir adada bulan bu yolcularımızın başına daha kötü ne gelebilir ki?  Tek yapmaları gereken, yardım gelene kadar doğa şartlarına karşı hayatta kalabilmek olsa gerek, değil mi?

Maalesef daha fazla yanılamazdınız. Kendilerini kurtuldukları için şanslı sayarken, aslında başlarına neler geleceğinin, nasıl bir karmaşanın ortasına düştüklerinin henüz farkında değiller. Ama, adada yalnız olmadıklarını fark etmeleri çok zaman almıyor. Sadece doğa değil, baş etmeleri gereken esrarengiz bir ada var. İnsan öldüren siyah dumanlardan, zamanda atlamalara, ışık parlamalarından, diğerleri (“Others”) denilen gruba kadar baş etmeleri gereken birçok şey var.

İşte onca şey yaşayan bu insanların yapabilecekleri tek şey kalıyor geriye: Birlik olmak ve bir çözüm bulunana kadar hayatta kalmak. Doğaya ve doğa üstüne karşı verecekleri bu savaşta, bakalım kazanan hangi taraf olacak?

Tırıvırı Bilgiler

Dizi ile ilgili tırıvırı bilgilere gelecek olursak;

  • Dizinin her duyulduğunda ortam geren tema müziği Michael Giacchino tarafından bestelenmiş.
  • Çekimler Hawaii‘nin Oahu adasında yapılmış.
  • Desperate Housewives‘tan sonra en geniş kadrolu Amerikan dizisiymiş.
  • Üstteki iki nedenden dolayı da dünyanın en çok para harcanan dizisiymiş.
  • Jorge Garcia (Hurley) Hawaii’deki çekimler yüzünden kız kardeşinin düğününü kaçırmış.
  • Başta, Jack’in öldürülmesi ve liderliğe Kate’in geçmesi planlanmış; ama, sonradan fikirler değişmiş.
  • Birçok karakter, aslında başta yazılmamış ve oyuncu seçimleri sırasında hoşlarına giden oyuncular için baştan karakter yaratılmış.
  • Neredeyse esas kadrodaki hiçbir oyuncu, kendi karakteri için seçmelere katılmamış.
    • Jack için Michael Keaton başvurmuş. Ama Jack’in öldürülmemesine karar verilince düzenli bir diziye bulaşmak istemediğinden caymış.
    • Forest Whitaker, Dominic Monaghan, Jorge Garcia, Matthew Fox; Sawyer karakteri için başvurmuş. Dominic için Charlie karakteri baştan yazılmış, Jorge içinse Hurley yaratılmış.
    • Evangeline aslında, Rose karakteri olacakmış ama, daha sonra Kate karakteri yaratılıp Rose için de ayrı oyuncu alınmış.
    • Yun Jin Kim (Sun), aslında Kate için seçmelere katılmış, ama onun için ayrıca Sun karakteri yazılmış, bir de eş yaratılmış.
    • Josh Hollaway başvurduğunda onun için Sawyer karakteri baştan yazılmış.
    • Sayid, Locke ve Michael karakterleri başta planlanmazken seçmelerde sevilen oyuncular sayesinde onlara uygun olarak yazılmış.
  • Evangeline, adaya en son katılanlardan olmuş. Çünkü Kanada, yurt dışı işlemlerinde sorun çıkartmış. Pilot bölüm çekilirken, Kate sahneleri atlanmış ve işlerin hallolması beklenmiş.
  • Dominic Monaghan (Charlie) ile Evangeline Lilly (Kate) sette birbirlerine aşık oldular. 2004-2009 arası süren bir ilişkileri oldu.
  • Mağara sahnelerinde görülen kayalar aslında plastikmiş. Bu yüzden de gerekli yankı sağlanamadığı için, sesler başka yerde tekrar kaydediliyormuş.
  • Ödülleri ve adaylıkları için buradan buyurabilirsiniz.

Burada tanıtımı sonlandırırken, sizi tanıtım filmleri ve giriş jeneriği ile başbaşa bırakıyorum.

Giriş jeneriği:

Tanıtım Filmi: Uygun bir ilk sezon tanıtım filmi bulamadım. Bu video, ilk 3 sezondan görüntüler içeriyor. ama ispiyon olarak sorunsuz.

Sıradışı bir tanıtım da İngiliz televizyonlarından geliyor:

Biraz DVD reklamı olsa da heyecanlı bir tanıtım videosu:

İzleyecek olanlara keyifli seyirler diliyorum…