Masum – Tanıtım
65 yorum kerem 11 Şubat 2017 09:01
Çok bekledik bunu, çok bekledik!
Bu dizide çok yakışıklı ve kaslı erkekler veya çok güzel ve büyüleyici kadınlar yok. Bu dizide uzun uzun bakışmalar, “ne yapsak da 150 dakikaya tamamlasak şunu?” denip konulan boş sahneler de yok. Bu dizide çok iyi oyuncular/oyunculuklar, dolayısıyla çok iyi karakterler ve hiç fena olmayan bir hikaye var.
Bu bildiğiniz Türk dizilerinden değil, bu Masum (her anlamda)! Yayın hayatı internette başlayıp bitecek olan, internette nefes alıp veren bir dizi bu. Yayıncı platform BluTV’nin ifadesiyle “ilk yerli internet dizisi”.
Detaya inmeden dizinin temelinden bahsedelim:
- Suç, dram, gizem ve yer yer gerilimin harmanlandığı bir senaryosu var Masum’un.
- Dizi aslen Berkun Oya’nın “Bayrak” isimli tiyatro oyunundan uyarlama. Proje tasarımı ve senaryosu da kendisine ait. Dizinin yönetmenliğini ise Altın Portakal ödüllü Seren Yüce üstleniyor.
- 27 Ocak 2017’de yayınlanan ilk iki bölümüyle yayın hayatı başladı. Haftada 2 bölüm yayınlanarak 8 bölümlük ilk sezon tamamlanmış olacak. Bölüm süreleri 45-60 dakika arasında değişiyor.
- Yayıncı platform BluTV, Doğan Medya Grubu’nun yeni atılımı ve ilk orjinal projesi de bu dizi. Platformda, Masum dizisi haricinde yeni/eski çeşitli dizi ve filmler yer alıyor.
Konudan kısaca bahsedeyim.
Yusuf’a (Ali Atay) amiri tarafından bir dosya verilir. Yusuf bu dosyada, eski polis amiri ve akıl hocası Cevdet’in (Haluk Bilginer) ve Cevdet’in ailesinden bazı üyelerinin de zanlılar arasında bulunduğu bir dava görür. Maktuller ise ailenin büyük oğlu Taner (Serkan Keskin) ve küçük oğlunun eşi Emel’dir (Tülin Özer). Yusuf, doğup büyüdüğü bu kasabaya yıllar sonra geri dönüp katil avına başlayacaktır.
Evet, ilk okuyuşta konunun ilgi çekmediğinin ben de farkındayım. Zaten bahsettiğim kısım jenerikten sonraki 5 dakikada olup bitiveriyor. Dizinin alametifarikası konusu değil, konuyu işleyişi ve çok güzel dallanıp budaklandırması. Yazının sonunda biraz daha detaylı değinmeye çalışacağım ama önce oyuncuların üzerinden hafifçe geçelim.
Tabii ki ustadan başlayacağız.
Cevdet rolüyle karşımıza çıkan Haluk Bilginer‘in dizideki ilk sahnesi bir rakı sofrasında, elinde yarı dolu bir rakı kadehi ve önündeki kavun tabağıyla başlıyor. Değmeyin keyfine… Her baba gibi ailesine ve aile kavramına değer veren biri Cevdet. Kimi zaman sert ama kimi zaman da bir o kadar naif bir adam. Haluk Bilginer’i en son Aydın karakterini canlandırdığı Kış Uykusu‘ndan hatırlıyoruz ama Tatlı Hayat‘taki İhsan‘ı da hatırlamazsak olmaz.
Bu sırada yan odada hanımı Nermin (Nur Sürer) namazını bitirip Cevdet‘in yanına geliyor ve aralarında tatlı bir atışma başlıyor. Nermin, tipik bir Türk annesi portresi çiziyor dizide. Gerçekçi ve huysuz bir kadın. Cevdet ile atışmalarını izlemek büyük bir keyif. Nur Sürer’i 2002 yapımı Sır Çocukları filminden hatırlayabiliriz.
Çok geçmeden, evin önüne bir araba yanaşıyor. Arabadan ailenin küçük oğlu Tarık (Okan Yalabık) ve Yusuf (Ali Atay) iniyor. Tarık, eşini trafik kazasında kaybettikten sonra kendini alkole vermiş. Ayrıca akıl sağlığı da pek iyi durumda değil. Okan Yalabık’ı yakında zamanda Muhteşem Yüzyıl‘daki Pargalı olarak hatırlamak mümkün.
Yusuf ise eşinden ayrılmış bir polis. Bir yandan eski eşinin sevgilisinin foyalarını açığa çıkarmaya çalışırken, diğer yandan da doğup büyüdüğü yere gelip cinayeti aydınlatmaya girişiyor. Karakteri canlandırdan Ali Atay’ı ise Leyla ile Mecnun‘un Mecnun‘u olarak hatırlıyoruz. Böylelikle dizideki ana karakterlerimizi tamamlıyoruz.
Emel (Tülin Özen) ile ilk tanışmamız Tarık‘ın hayallerinde gerçekleşiyor. Zaten hemen kanımız ısınıveriyor. Güleryüzlü ve sevecen bir kadın olduğunu belli ediyor. Emel karakteri daha sonra flashback sahnelerinde karşımıza bolca çıkmaya devam ediyor. Tülin Özen’i en son Muhteşem Yüzyıl: Kösem‘deki Handan Sultan karakteriyle hatırlıyoruz.
SONUÇ
Masum, ilk bölümden itibaren farklı bir iş olduğunu belli ediyor. İlk internet dizi olmasının yanısıra üslubuyla da ilgi çekiyor. Dizide ne içki/sigara ne de küfür sansürü var. Bu kiminin hoşuna giderken kiminin de gitmeyebilir, ben bunları “hayatın içinden” kontenjanından değerlendirip çabucak alışanlardanım. Çoğu Türk filminde bile göremeyeceğiniz rahatlığı bu dizide görebilirsiniz.
Diğer yandan, dizinin en başta radarıma girmesinin sebebinin oyuncu kadrosu olduğunu söylemem gerekiyor. Dizideki olay örgüsü ve işleniş ne kadar başarılı da olsa (hatta deli gibi teori üretmeye müsait de olsa) konu açısından kendisini öne çıkaracak bir tarafı yok. Bu diziye ayıracağınız vaktin karşılığında alacağınız zevki, ortalamanın biraz üstündeki herhangi bir Amerikan yapımından da alabilirsiniz; bunu söylemekte de bir beis görmüyorum. Fakat bu noktada oyuncular ve oyunculuklar devreye giriyor. Her bir oyuncunun diğerine taş çıkartan performanslar sergilediğini görmek mümkün.
“Dizide pek çok şaşırtmaca var.” diyerek bile işin sürprizinin kaçabileceğini bildiğim için tanıtımda olabildiğince yüzeysel bahsetmeye çalıştım diziden, bunu da eklemiş olayım. “Bu muymuş o kadar yaygara koparılan dizi?” demeyin diye söylüyorum. En azından ilk bölüm denenmeli.
Türk dizilerine yıllardır mesafeli yaklaşan, hatta yanından bile geçmeyen birisi olarak bu dizinin kesinlikle ilgi görmeyi hak ettiğini düşünüyorum. Eksikleri varsa da çoğu özelliğiyle ecnebi muadilleriyle yarışacak kalitede bir iş var ortada.
Siz de aşağıda fikirlerinizi paylaşın.
İyi seyirler!
Fragman için şuradan:
Dizinin harika jeneriği için buradan:
yorumlar
Final bölümlerini de izleyip geldim. Kesinlikle eli yüzü düzgün, farklı ve başarılı bir dizi olmuş. Olayları dizinin ortasında aşağı-yukarı çözüyorsunuz zaten ama hem gerilimin veriliş şekli hem de diğer teknik detaylar vs. derken bir sorun olmuyor bu durum. Dizi de sırtını sadece gizeme dayayan bir dizi değil zaten. Kısacası izleyin işte.
Su gibi aktı 8 bölüm. Bir bölüm daha diye diye bütün bölümler sıkmadan izletti kendini. Türe bayılan biri olarak ben çok başarılı buldum diziyi. Kurgusu acayip iyiydi. Bölüm sonları da o kadar heyecanlı bitti ki, elde tüm bölümler var neyse ki. Türü seven kesinlikle şans vermeli.
Resmi bir açıklama yok herhalde henüz ama birkaç yerde şöyle bir şeye denk geldim. İstanbul Film Festivali panelinde Seren Yüce ve Berkun Oya 2. sezon olacak demiş.
1 x 01-02 üzerine:
Sonunda başladım izlemeye. Harika bir şey olmuş ya, bayıldım. Müzikler, oyunculuklar hepsi efsane. Fi den daha çok beğendiğimi de belirteyim. Gelmiş geçmiş en iyi yerli diziler arasına girer. Devamını da merak ediyorum.
Okan Yalabık ne kilo almış ya.
Bu Yusuf’un kızı da bi gıcık.
Bir de bu olaylar, hikaye İzmir de mi geçiyor ? Bilen var mı ? Dizide bahsi geçmedi şimdilik yerin.
En merak ettiğim şey tiyatro oyunu kısmıydı. Onu da bulup okumayı düşünüyorum. Hatta seneye tiyatro yaparsam o oyunu önermeyi istiyorum. Şöyle dizideki gibiyse az çok büyük ihtimal Tarık ben olurum ya da Yusuf.
@necdetcem7: Geçen gün Tülin Özen’in bir röportajını okumuştum şurada. Tiyatro oyununda Yusuf ve ailesi yokmuş. Dizi için dahil edilmişler.
Ben de Fi’den çok daha fazla beğenmiştim Masum’u bu arada Karşılaştırmak ne kadar doğru olur bilmiyorum ama hem teknik, hem oyunculuk hem de hikaye olarak Masum çok daha kaliteli bir iş olmuş bence.
@hsparks: Sıkıntı yok bizde onları metine dahil ederiz.
Bu yazının altındaki 3 kayganlaştırıcı az önce düzenlendi.
Sahi @dkamoy, sen izledin mi bunu?
@keremaci Yok izlemedim. Bakarım bi ara diye düşünüyorum.
@dkamoy izlemeden geçme noluuursun bak, çok beğeneceksin.
5 ve 6 45 dakikaydı, kendimi yabancı dizi izler gibi hissediyorum çook iyi yaa! Bana yetmiyor bu bölümler, keşke 16 bölüm falan olsaydı
6. bölümün sonunda Cem Karaca çıktı oooffff süpeeer!
Birde bu
2. sezon olacak dediler ama ben final diye yazayım. Çok güzel ve muhteşem bir finalle bitirdiler. Harika bir serüvendi benim için, çok damardan girdiler ya. Oyuncuların hepsi harikaydı. Bu konunun devamı olur ya da aynı kadroyla başka orijinal bir iş olur, hepsine varım. 8 bölüm yetmedi bana. Şöyle döndürüp döndürüp tekrar izlemek lazım.
Sonundaki
Bir de Taner’in Emel’i öldürmesi saçma geldi bana, kız pisi pisine öldü yani. Selim de yaşıyormuş, ne gerek vardı.
Aslında kolay değil biliyorum ama en baştan Tarık’ın durumunu kabullenip gerekli tedaviyi aldırsalardı ya da ne bileyim hastaneye falan yatırsalardı bütün bunlar olmazdı, kaçarak ya da inkar ederek nereye kadar…
Mutlaka izlenmesi gerek bir dizi. Bunu kesinlikle 2017’nin en iyilerine yazarım ben. Hayatım boyunca izlediğim en iyi diziler arasında da yer alır. Özleyeceğim.
10/10
Kanal D, TV’de ilk kez 17 Ağustos Perşembe 20.00’de yayınlayacakmış. BluTV’deki gibi her hafta iki bölüm mü olur şimdilik belli değil.
Oooo çok iyi. Ben bizimkilerle oturup bir kere daha izleyebilirim.
Bir ay sonra yavaş yavaş yeni sezon açılmaya başlayacak. Sekiz haftalık boşluk yaratacağını sanmıyorum ben, ikişerden çıkartır aradan.
Kanal D, Masum’u TV’de yayınlamaktan vazgeçmiş sanırım. Perşembe akışında film var, sitesindeki duyuru da (üstteki link başka yere yönlendiriyor) yok olmuş gibi duruyor.
Tüh!
Kanal D’de gösterilse iyi olurdu aslında 2. Sezon olacak diye biliyorum Blutv’ye daha çok kitle çekerdi. Hem yeni bir dizisi başlayacak yakında onun içinde kitle oluşurdu vazgeçtiyse hata yapmış bana göre..
Bir yandan da nasılsa ilerde televizyona gelir o zaman neden aylık üye olayım ki diye düşünen bir kitle oluşacaktı. Hiç bulaşmayalım dediler demek ki.
Kanal D, yayın akışından kaldırdıktan bir hafta sonra diziyi Eylül’de yayınlama kararı almış.
Kanal D’deki yayını 24 Eylül Pazar 23.30’da başlıyor.
İlk bölümü yayınlandığı zaman bir yerden bulup izlemiştim. Geri kalan yedi bölümün beşi zaten malum yerlerde mevcut. Arayı da Kanal D’nin televizyon yayını sayesinde kapattım ve bitti.
Kaliteli olduğu laflarına ben de katılayım. Güzel başladı, güzel bitti. En sondaki hamle de en sevdiğim oldu. Belki altı bölümde bile bitebilirmiş bu hikaye ama itiraz etmeyeceğim. Oyunculukları izlemesi zevkliydi.
Dizi Netflix Türkiye’ye gelmiş.
Not: Güzel dizi, iyi oldu falan da bu işin böyle yürümemesi gerekiyordu sanki?
Çok haklısın. Son zamanlarda gördüğüm en saçma hareketlerden birisi olabilir. Bunu gören Blu TV kullanıcıları 1 yıl sonra 7Yüz de Netflix’e gelebilir, Yaşayamayanlar da gelebilir demez mi?
Disney, Amazon falan gelip yaygınlaşınca BluTv başına ne geleceğini biliyor ve hazırlık yapıyor bence. Tamam sabit fiyata ekran sayısı, çözünürlük kısıtlaması falan yok ama içinde bir şey de yok, kusura bakmasınlar. Bozkır bitince tekrar kapatacağım. Geçen sefer de 7Yüz bitince kapatmıştım. Böyle 2-3 diziyle yürümez yani, sori. Bir de bu ay zamla 20 lira oldu. Nasıl kapışacak diğerleriyle?
Filmleri iyi diyorlar
Sevenine mutluluklar ne diyim.
Filmleri, Netflix’teki film çöplüğüyle karşılaştırınca sahiden iyi. Bu yeterli değil ama tabii. Ben de The Handmaid’s Tale zamanı açmıştım, sonra kapattım.
Kusura bakmayın belki yaptığım hoş değil ama ben filmleri korsan sitelerden trrenten veya Stremio’dan izlemeyi tercih ediyorum. Bu huyumdan vazgeçip Zeki Demirkubuz’un C-Blok filmini izleyeyim dedim Puhu’dan. Anladım ki bir şeyler eksik filmde. Bir araştırdım ki 10 dakikasını kesmişler filmin. İnanılmaz bir süre bu. 1,5 saat süren filmi sen bana 1 saat 20 dakika verirsen ben orijinal falan izlemem kusura bakmayın yani. Bu sistemin sadece Puhu’da değil Blu TV’de de beIN Connect’te de böyle olduğunu düşünüyorum. Netflix’te film izlemişliğim yok ama onlarda bile böyle olabilir. Ben korsana devam kimse kusura bakmasın.
BluTV’nin ilk baslarda sansur yaptiginin farkina varmistim Vicky Cristina Barcelona’yi izlerken. Sonra Gaspar Noe’nin Love’ini izlerken daha filmin basinda oyle bir sahne var ki oyle boyle degil, onu alenen gostermislerdi mesela. Yani sonradan o sansur olayi degisti sanirim ama bilemiyorum tabii yine de.
@desperate houseboy: O sahne meşhur bir sahne zaten. Ama C-Blok’ta da Fikret Kuşkan’ın penisini gösteriyorlardı. Sevişme sahnelerini de kesmemişlerdi. Zaten sorun orada. Neyi neden kestikleri belli değil. Amaçları ne anlayamıyorsun.
İlk açıldığında kataloğunu geniş tutmak için D-Smart’ta yayınlanan filmleri de eklemişlerdi. Ama orası da bilindik TV kurallarına göre yayın yaptığından ekledikleri filmlerdeki bazı sahneler haliyle kesilmiş veya sansürlüydü.
Bu durum ücretli bir hizmet olduğu için tepki çektiydi ve kataloğu gözden geçireceklerine dair bir açıklama yapmışlardı.
Not: Yanlış hatırlamıyorsam.
CEO beyden açıklama gelmiş (ciddiye aldı herhal). Netflix de global olmadan önce dizilerini satıyordu, her şey yolunda demeye getürmiş.
@aytackara ciddiden 4 milyar abonesi olduğuna inanıyor musun?
Güncel rakam 4 milyon olmayabilir ama üç yılda gir-çık ve deneme yapan insan sayısı öyle olabilir.
Netflix de (sanırım) kayıtlı üye sayısını açıklarken deneme sürümündekileri dahil ediyor. Hatta gelecek sene vazgeçeceklerdi herhalde.
Büyük saçmalık. Blu TV’nin yaptığı olay Netflix’in şu anda kendi yaptığı bir diziyi Digiturk’e de Blu TV’ye de vermesi gibi bir durum. Netflix, Türkiye pazarında yokken vermişti o House of Cards’ları, Orange is the New Black’leri. Sapla samanı karıştırıyor Blu TV. Ama kendileri görecektir yakında bunun zararlarını.
Bölüm 1
Öncelikle teşekkür ederim Netflix’e bu diziyi aldığı için. Almasa ömür billah izleyemeyecektim herhalde.
Şahsiyet misali bir davayı çözmek üzere doğduğu yere geri dönmek durumunda kalan bir dedektif var merkezde. Ve yine Şahsiyet misali Haluk Bilginer’in hafıza biraz gidik gibi. Sırlar, yalanlar … Ve kafası kırık bir dolu karakter.
İyi başladı valla. Özellikle ilk 8-10 dakikayı atlattıktan sonra gerisi su gibi aktı. Yönetmenden de memnun kaldım diyebilirim.
Ben sadece Netflix Türkiye’ye verdiler diye algılamıştım. Diğer ülkelere de açtılarsa iyiymiş. Hakan’la aynı dönem başlayan Bozkır kesinlikle daha ayakları yere basan, daha ciddiye alınabilecek ve uluslarası olarak daha ideal bir temsilci açıkçası. Masum’u izlemedim ama o da öyledir muhtemelen.
BluTv yurtdışında çalışmıyor. House of Cards-Digitürk örneği yanlış değil o yüzden. O zaman netflix tr yoktu.
Ben hala anlaşmanın Except Turkey usulü yapılmasının daha mantıklı olduğunu düşünüyorum ama kendileri bilir.
@aytackara: Ben de öyle düşünüyorum. Türkiye dışına Netflix yayınlasın. Star Trek’i Amerika’da hem CBS All Access hem Netflix’te yayınlandığını düşünemiyorum bile.
Gayet güzeldi bu bölüm de. Çok iyi akıyor ve nasıl ilerleyecek diye merak da ettiriyor. Bu 2 bölüm seviyesinde ilerlemeye devam edebilirse internet yayıncılığının sunduğu en iyi yerli dizi olur benim için.
Bölüm 3
O son sahne neydi öyle ya?
O ilk 2 bölümdeki kalite bir tık düştü bu bölüm. Gerçek Kesit’ten hallice sahneler vardı.
Tamam TV’de yayınlanan yerli dizileri izlerken ‘Buraya bir küfür yakışırdı.’ deyip iç geçirdiğimiz oluyor da bu bölümde olduğu gibi gerekli gereksiz her yere sıkıştırılınca da rahatsız ediyor yani orası da bir gerçek.
Bölüm 4
Pazar diyor ya! Ölür müsün öldürür müsün bu kadını?
Bölüm 5
Süre olarak en kısa bölüm buydu ama en sıkıcı bölüm de buydu ayrıca. Bartu Küçükçağlayan’ın oyunculuğu da rezaletti bu bölüm bu arada. Karakterinin hikayesi de genel gidişat olarak sınıfta kaldı bana göre. Haliyle dizinin genel seviyesinin çok çok altında bir bölüm oldu diyebilirim kısaca.
5’ten sonra 6. bölüm de oldukça kötüydü. 7’nin ilk 17 dakikası da aynı şekilde. 7’nin o ilk 17 dakikasındaki saçma sapan diyaloglardan sonra bıkkınlık geldi bana tamamen. Derken açıldı bir anda ve final bölümü öncesi havaya soktu yeniden son 25 dakikada. Final tatmin eder umarım.
*Selim’in ölmemiş olması ise pek mantığıma yatmadı açıkçası.
*Taner-Emel muhabbetinin başlangıcı kötüydü. Özellikle de Emel’in tepkileri saçma sapandı. Tanerle ilgili bir şüphen varsa ısrarla niye üstüne gidersin ki? He de geç işte! Öldürülmek için resmen 40 takla attı kadın orada. Nihayetinde de öldü zaten. Aşırı zorlama olmuş bence.
*Cevdet ve Nermin’in masa başındaki Tarık’a karşı söylemlerine ne desem bilemedim zaten. O kadar yapaydı ki!
Finali tatmin eder mi acaba derken etti valla. Sezon içerisinde 5 ve 6. bölümler ile 7’nin ilk 17 dakikası olmak üzere 2.5 bölümlük bir düşüş yaşasa da gayet eli yüzü düzgün, başarılı bir diziydi. Şahsiyet’ten de daha iyiydi diyebilirim gönül rahatlığıyla.
*Tarık’ın kafayı iyice sıyırıp sırasıyla abisini, anasını ve babasını kurşuna dizişi o ile için mükemmel bir son olmuş bana göre. Yusuf’un yetişip Tarık’ın kendini öldürmesine engel oluşu ve Tarık’ın sonunun muhtemel olarak akıl hastanesinde bitişi de ideal olmuş.
*Rüya’nın takığı konusunda hatun emniyete geldiğinde bir şüphe oluşmuştu bende ama sonrasında askıya aldım. Arabadan Rüya ve Taner’i izleyen kişiyi göstermeyip sonrasında da Selahattin Yusuf’u telefonla arayınca da bir şüphe kalmamıştı artık Rüya’nın dayakçı kırığının Selahattin olduğu konusunda.
2. sezondan vazgeçilmesi ya da 2. sezon haberinin asparagas olması iyi olmuş bu arada. Bu haliyle ucu kapalı ve yeterli bir hikaye. Tadında bırakılması iyi olmuş. İzlemeyen varsa benden de tavsiyedir.
Yaşamayanlar da sonra korsan bir site de masum izlemeye başladım ilk 4 bölüm izledim. 2 diziyi de yabancı dizi sitelerin de izledim. Tahminen netflix de çekip koydular 2 diziyi de blu tv de hakların netflix verdikleri için iş bizden çıktı deyip teklif falan atmıyor her halde. Neyse ilk 4 bölüm beğendiğim söyleyebilirim. Umarım bir şekilde börü dizisin de izleyebilirim.
İzledim nihayet şu diziyi. Güzel, ama beklentilerimin altında bir iş çıktı. O kadar övgüden sonra biraz daha özgün ve iyi bir iş bekliyordum. Olsun, yine de öyle izlediğime pişman olacak bir dizi olmadı. Finali beklentilerimin üstünde oldu. Oradan kurtardı.
Yolu açanın böyle bir dizi olması iyi olmuş tabii.
Bu arada annenin hastası oldum. Karakteri leziz sunan Nur Sürer’i de bu kadar yaşlı bir rolde görmeye bir türlü inanamadım. Amma yaşlanmışız be!
Dizinin agir taslari birer birer diziye dahil oldukca dizi gozumde buyudu. Cok gercek bir aile tablosu konmus ortaya. Diyaloglar cok bizden. Abartilmis ya da egreti cok fazla bir sey goremedim. Anne olsun baba olsun iki kardes ya da gelinler hepsinin eline saglik. Ozellikle anne cok ama cok iyiydi. En cok onu izlerken gerildim. Biraz fazla gercekti. Okan yalabik biraz sasirtti beni. Bu kadar yaslandiginin coktugunun farkinda degildim. Ama oyunculugu cok tadindaydi abartmadan hakkini verdi. Haluk bilginer e zaten ne desem bos.
Hikaye hep beklenmedik sekilde gelisti benim adima. Neyi sundururler dediysem sundurmedi. Tek rahatsiz eden nokta
Ailede 2 cinayet islenmis gibi yapilip ikisinin de feyk cikmasi ama sonunda ikisinin de gercege donmesi biraz zorlama oldu. Emel selim i oldu sanirken polise gitseydi bir bok olmayacakti neden caner bosuna kasti da oldurdu ki. Caner oldugunu biliyormus gibi davranmak zorundaydi o sirada cunku. Seyirciyi bozmamak icin sacma bir sahne serisi oldu orada. Ne emel olurdu ne de selimin olmesine gerek kalirdi. Selimin o korkaklikla zaten polise gitme ihtimali sifirdan bile dusuktu.
Son andaki twist sasirticiydi ama hikayeye cok fazla bir sey katmadi. Bastan beri izledigimiz seyleri cok da fazla etkileyen bir bilgi degildi. Tamamlayici olarak guzel oldu ama.
Bu kisimlar asiri rahatsiz etmediginden guzel keyifli bir dizi oldu benim icin. Ara ara yavaslayip siktigi kisimlar ldu tabii ki ama ortalama bakinca benim icin sinifi gecti.
Dizinin tekrar bölümleri, (yayın akışında bir değişiklik olmazsa) 1 Ocak 2022’den itibaren her hafta sonu saat 22:00’de teve2’de yayınlanacak.