Mozart in the Jungle: Tanıtım
59 yorum Siyah Giyen Adam 03 Ocak 2015 10:06
Günümüzde internet üzerinden yayınlanan diziler çok popülerleşti. Mozart in the Jungle da onlardan biri. Amazon Prime üzerinden yayınlanan dizinin sezonları 1o bölümden oluşmakta. Ayrıca her bölüm 30 dakikadan oluşmakta.
New York’ta yaşayan bir obua sanatçısı Blair Tindall‘ın yazdığı Mozart in the Jungle: Sex, Drugs and Classical Music adlı kitaptan uyarlama bir dizidir. Evet, bu sefer Rock N Roll’un yerini klasik müzik almakta.
Dizinin yaratıclığını ve yapımcılığını ünlü yönetmen Francis Ford Coppola‘nın oğlu Roman Coppola ve yeğeni Jason Schwartzman üstlenmekte. Jason Schwartzman‘ı ayrıca dizide konuk oyuncu olarak da görmekteyiz.
Dizi New York Senfoni Orkestrası’nın etrafında geçmekte. Olay orkestranın başına artık yaşlanmış olan maestronun (maystronun) yerine yeni, zeki ve genç bir maestro getirtilmesiyle başlar. Diğer gelişmeler ise orkestranın yeni maestro ile uyum süreci üzerinden gider. Ayrıca bu olayların dışındaki genç bir obua sanatçısı da bu orkestraya girmeye çalışmaktadır.
Kısacası orkestra üyelerinin birbirleriyle ilişkilerini anlatmakta bu dizimiz.
Karakterler
Aslında çok fazla karakter var ama bu üç önemli karakteri tanıtmak istedim.
Hailey
Karakteri Lola Kirke canlandırmaktadır. Hailey azimli bir obua sanatçısıdır. Hayali, New York Senfoni Orkestrası’na girmektir. Bir yandan amacına ulaşmaya çalışırken diğer yandan bir çocuğa özel obua dersleri vermektedir. Böylelikle ev arkadaşı Lizzie’yle beraber oturduğu dairenin kirasını ödeyebilmektedir. Her ne kadar olay orkestra ve yeni maestronun üzerinden geçse de hikayenin baş kahramanlarından biridir.
Rodrigo
Karakteri Gael García Bernal canlandırmaktadır. Rodrigo orkestranın yeni maestrosudur. Mozart’ı üstadı olarak görmektedir. Çok zeki ve çok başarılıdır. Daha küçük yaşlardan itibaren ödüller kazanmıştır. Ayrıca biraz da çılgındır. Göreve geldiğinden itibaren yeni değişimler yapmaktadır. Bu özelliği nedeniyle sık sık orkestraya ve yönetici Gloria’ya ters düşer.
Cynthia
Karakteri Saffron Burrows canlandırmaktadır. Cynthia orkestranın çellistlerinden biridir. Hafifmeşrep bir kadındır. Orkestranın bazı üyeleri gibi uyuşturucu kullanır. Grubun eski maestrosuyla bir ilişkisi vardır.
.
Yan rollerde bu 3 önemli karakter dışında New York Senfoni Orkestra’sı başkanı Gloria rolünde Bernadette Peters, orkestranın eski maestrosu rolünde Malcolm McDowell, Hailey’in ev arkadaşı Lizzie rolünde Hannah Dunne‘ı izliyoruz.
Dizinin ayrıca başını Gretchen Mol, Monica Bellucci, Monica Bellucci gibi oyuncuların çektiği güzel bir konuk oyuncu listesi var.
Bütün kadroya şuradan ulaşabilirsiniz
Yazarın Yorumu
Sadece müzikleri için izlenir diye bir söylem var ya, aynen bu diziye uyuyor. Üstüne bir de klasik müzik dinlemeyi ve izlemeyi seviyorsanız kaçırmayın derim. Ayrıca klasik müzik dünyasının arka penceresini izlemekte ayrı bir keyif. Bütün bunlar birleşince izlemesi aşırı keyifli ve akıcı bir yapım ortaya çıkmış. Çok beğendim.
İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler. Son olarak buyurun fragmanı:
http://www.dailymotion.com/video/x2c3qky_mozart-in-the-jungle-season-1-trailer-2014-comedy_tv
yorumlar
hsparks gibi ben de sevemedim, 8. bölümün sonunda sildim… ne güldürdü ne heyecan yarattı, ne de sonrası için bir merak uyandırdı…
böyle dizileri seyrederken hep aynı soru kafamda; “benim ömrüm, bunlara verdiğim zamana değecek kadar uzun mu?”
bir de Rodrigo’nun kafa büyüklüğü ne öyle? Ya maşallah…
İtiraf etmeliyim. Yayınlandığı dönemde dizinin ismi dolayısıyla bende oluşan önyargı nedeniyle uzak durmuştum diziden. İyi ki de uzak durmuşum. Yoksa yeni sezon için 1 sene beklemek koyardı valla. Şimdi sadece 2 ay beklemem gerek.
Dizinin hikayesi pek kayda değer bir hikaye değil onu kabul ediyorum. Ayrıca; öyle kahkaha attıran bir komedi de değil. Ara ara gülümsetiyor sadece. Lakin dizi bir şeyde çok iyi o da karakterler.
Rodrigo gerçekten sıradışı bir karakter. Zeki, biraz deli, dışavurumcu biri. Saçma sapan bir şey bile yapıyor olsa altından ne çıkacak bunun şimdi diye pür dikkat izliyorsunuz adamı.
Hailey çok tatlı bir karakter. Ondaki o özgüven düşüklüğü onun sevimli yüzüyle bütünleştiğinde o kadar sempatik bir karakter çıkıyor ki ortaya. Şahane!
Cynthia acayip seksi bir hatun. Çello çalıyor, uzun bacaklar, güzel bir yüz ve baştan çıkarıcı bir konuşma tarzı. Bir de
özelliği yok mu? Melek mübarek!
Thomas’ı keyifle izliyorum ayrıca. Yanar söner tepkileri ve sinir krizleri büyük renk katıyor. Usta oyuncu Malcolm McDowell iyi iş çıkarıyor gerçekten.
1 kişiden de hiç haz etmedim bu arada. Son dönemde 3-4 dizide karşıma çıkan çirkin ev arkadaşı modasına bu dizide de kapılmalarına anlam veremedim. Sadece çirkin olsa iyi; ayrıca saçma sapan tavırlarıyla da o kadar gereksiz bir karakter ki Lizzie anlatamam valla. 2. sezonda
Çabuk ısınılan sevilesi karakterleri ve leziz klasik müzik sosuyla kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi Mozart In The Jungle.
Gel 30 Aralık gel!
Lola Kirke, Girls dizisinde oynayan oyuncuya amma benziyor diyordum ki, kardeşi çıktı
S02E01
Diziyi ve karakterleri özlemişim harbiden ama; ilk sezonda aldığım tadı alamadım ben bu bölümden. İlerleyen bölümlerde toparlar heralde.
Güzeldi bu bölüm. Thomas-Winslow sahnesi ve Hailey’nin Rodrigo’ya
sahneyi sevdim.
S02E03
Hailey, Hailey, Hailey! Çok tatlı bu kız ama yaaa!
Finaldeki parça tam benlikti bu arada.
S02E04
Sevmedim bu bölümü. Ne şefler arasındaki muhabbetten haz ettim, ne de Hailey nin eğlenceli gecen akşamının o şekilde sonlanması hoşuma gitti. Gloria nın söylediği şarkı da çok basit kaçan sözleriyle rahatsız etti beni.
Dermot Mulroney den tıpkı Shameless da olduğu gibi burada da haz etmedim bu arada.
S02E05
Dizinin genel profilinin dışına çıkan, aksiyon derecesi yüksek, şahane bir bölümdü. Keşke Arjantin ve Brezilya’da da 1-2 sahne izleyebilseydik ama. Hailey’nin son dakika golü yemesine üzüldüm bu arada.
Finalde Rodrigo’nun Meksika’ya gitmesini bekliyordum. Gerçi hazır orkestra lokavt edilmişken 3. sezon Rodrigo ile Meksika’da başlarsa hiç şaşırmam güzel olur. ( Evet 3. sezon onayını verdim. Ama Amazon’un da vereceğini sanıyorum. Sezonlarca işlenecek konu var bence.) Hailey’ı pek sevememiştim ilk sezonda fazlada bi’ şey değişmedi benim açımdan. Gloria’nın sahneleri artmış. İyi de olmuş bence. Son olarak ilk sezon kadar olmasa da izlemesi hoş bir sezon olmuş.
Sonunu çok beğendim.
Orkestra üyelerinin birbirini kollaması açısından güzel bir bölüm oldu.
kollaması güzeldi.
*Anna Maria ve rahibe olmak? Mantık dışıydı; ama yalan yok, seksiydi.
Çok güzel bir bölümdü yaaa!
*Thomas ve Gloria olayını hiç mi hiç beklemiyordum itiraf etmek gerekirse. Bölümün sürprizi o oldu.
*Rodrigo’nun orkestra için kendini feda etmesi ve Cynthia’nın lokavtın ardından orkestrayı bir arada tutma çabası harikaydı.
*Orkestranın zararına olsa da Gloria’nın oylamayı kazanmasına sevinmek de farklı bir tezat duygusu oldu bu bölüm.
Bölüm için puanım: 8.8
Bir de; 3. sezon onayı bir an önce çıksın nolur!
Gael García Bernal, yeni Zorro oluyormuş. Mükemmel bir tercih olmuş bence. Eminim ki çok yakışacak o role.
Monica Belluci yeni sezona konuk olacakmış.
Ellerinde bu kadar güzel konu bu kadar iyi oyuncular varken, bu kadar sıradan bir dizi çıkardıkları için dizinin yazar ve yönetmen kadrosuna koca bir yuh çekmek istiyorum. Dizi sürekli ha kabuğumu kırdım ha kıracağım şeklinde debelenip durdu 2. sezon boyunca, ki 1. sezona göre oldukça gelişme de var bence.
Böyle potansiyeli çok yüksek dizilerin kendi içinde debelenip durması baya üzücü. Gael García Bernal mükemmel bir oyuncu ama rolü öyle bir yazmışlar ki, o role kimi koysalar oynar. Doğru dürüst bir şey yazsalar adam tüm ödülleri süpürür.
Umarım 3. sezonda biraz daha kendini toplar.
Prema Cruz (Madam Secretary), tekrar eden bir rolle 3. sezon kadrosuna dahil olmuş.
https://www.youtube.com/watch?v=ajo11l1TI0Y
Güzel bir sezon oldu, yine su gibi aktı gitti. Sezonun ilk yarısı La Fiamma üzerineydi. Venedikte keyifli zamanlar geçirdikten sonra New York’a döndük, Maestro Rodrigo
kendine özgü yöntemlerle çözdü yine. Hatta bazı fedakarlıklar da yaptı bu uğurda.
İşin yoksa 4. sezonu bekle şimdi bir sene
S03E01
La Fiamma!
Monica Bellucci’yi izlemek büyük bir şanstı, büyük bir hazdı gerçekten. 52 yaşındaki İtalyan aktris çok doğal yaşlanmış cidden. Şişirme, gerdirme vb şeylere ihtiyaç duymaması ve yüzünü doğal bir şekilde koruması takdire şayan.
Hailey’deki tek değişiklik o kötü saç stili değilmiş bu arada. Karakterinde de bir değişiklik var. Bir öz güven, bir artistlik gelmiş buna.
I Venedik! O açılış sahnesindeki denizde bisiklet aktivitesini o kadar aşerir durumdayım ki şu anda anlatamam yani.
Özlemişim cidden bu şahsına münhasır diziyi.
2.sezon üzerine:
Üçüncü sezon başladığında ben de ikinci sezona başlamıştım. 10 haftayı arkamızda bırakmış olduk, dizinin sezonu da haftalık dizi niyetine izleyerek bitti.
İlkinden biraz daha fazla sevdim. Bu sezon karakterlere biraz daha eğinilmiş, her bölüme de öyle ya da böyle bir klasik müzik gösterisi sıkıştırmışlar. Gloria’ya biraz daha vakit ayırmaları güzel oldu. Thomas’ı de huysuz ihtiyar modundan çıkarıp derinleştirmişler en azından.
Orkestranın sorunu biraz daha az yer etseydi daha güzel olurdu tabii ama birçok şey için dayanak oluşturduğundan kendince önemi de var tabii. Ara vermeden 3’e de devam edeyim istiyorum ama ortalıkta bu kadar dizi varken sorun olmaz umarım.
Sezondaki şu kısım eğlenceliydi, koyasım geldi.
S03E02
Alessandra-Hailey sahnelerini izlemek çok keyifliydi ya! Monica Bellucci, büyük renk katmaya devam ediyor sezona.
S03E03
Yıllar, yıllar, yıllar…
Bu Venedik’ten hiç gitmeyelim, hep burada kalalım n’olur!
Hai Lai, düzelt artık şu saçlarını!
S03E04
Çok güzeldi yaaa! Bu sezonun şu ana kadarki en eğlenceli bölümü bu olmuş kesinlikle. Ve en iyi bölümü elbette. Her sahnesi birbirinden güzeldi valla.
S03E07
Farklı bir şey denemişler ve başarılı da olmuşlar bu denemede.Lakin izlerken ara ara sıkıldığım ve bu sezonun en az hoşuma giden bölümü olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu durum elbette.
S03E08
Sönük kaldı bu bölüm de. Venedik’ten döndüğümüzden beri, yani 3 bölümdür pek tat vermiyor dizi.
Rodrigo’nun sinir bozuculuk katsayısı epey bir yüksekti bu bölüm ayrıca.
S03E10 (Sezon Finali)
Gayet güzel bir kapanış olmuş.
Bu sezonki kahkülleri hariç her şeyinin hastasıyım Hailey’nin. Bu bölüm de onu izlemek apayrı bir keyifti gerçekten. Cynthia, Gloria ve Thomas da iyiydi. Her sahnesini sevdim neredeyse bu sezon finalinin.
Sezona dönecek olursam; sezonun son 5 bölümlük periyodu idare eder seviyelerdeydi, sezonun Monica Bellucci ve Venedikli ilk 5 bölümlük periyodu ise muazzamdı gerçekten. Dizinin şu ana kadarki en iyi periyodu oldu kesinlikle Bellucci’nin yer aldığı bölümler. Yetmedi, tadı damağımda kaldı valla.
Masi Oka (Heroes), birden fazla bölümle 4. sezona konuk olacakmış.
Michael Emerson Set To Recur In Season 4
Yahu, bu adam da amma alakasız dizilere geliyor.
Olsun.
Monica Belluci de buraya geldi mesela.
İzlemedim ama kafamdaki Monica Belluci, bu diziye uyuyor aslında. Michael Emerson, bir yandan Arrow’da bir yandan burada; garip geldi.
Michael Emerson bir seri katilin hayatını izlediğimiz bir diziye başrol olsun. (Dexter demeyin hemen. Başka başka bişi olabileceğini siz de biliyorsunuz.)
3. sezon üzerine:
Dün gece bitirdim sezonu, bir süredir hafta hafta izliyordum. Güzeldi.
Monica Belluci’nin konuk olduğu ilk yarısı daha iyiydi. İkinci yarıda hapishane bölümüyle ilginç bir deneme yapmışlar. Gloria, Cynthia ve Thomas üçlüsünde daha iyi iş çıkarmışlar. Rodrigo ve Hailey her zamanki gibilerdi.
Klasik müziğin dozunu biraz azaltıp kişisel ilişkilere daha fazla vakit ayırmışlar. Bu sezonun açılışını daha çok sevdim, geçesim gelmedi. Gelecek sezon görüşürüz.
Season 4 – Official Trailer
Hailey, iyice kıymış saçlarına. İlk 2 sezonda ne hoş kızdı ya! Yazık!
S4 Poster
konu dışı: bu başlığı ne zaman sağ kolonda görsem kafamda bütün gün şu çalıyor
S04E01
Karakterleri özlemişim elbette ama pek kayda değer bir bölüm değildi açıkçası. Rodrigo-Hailey-Gloria-Thomas sahnesi keyifliydi bir tek. Bir de Rodrigo-Hailey-gay ikili sahnesi fena değildi. Geri kalan kısımlar sarmadı. Bölümün en az 10 dakikasında sıkıntıdan patladım diyebilirim. Ve her ne kadar uzun süredir beklenen bir şey olsa da eğreti geldi malum durum bana.
İlk 2 bölüm cidden tırttı. Ama bu bölüm fena geçmedi. Gösteri gecesi sahneleri, Rodrigo’nun lirik dansçılarla olan sahnesi ve Hailey’nin kaldırım sahnesi güzeldi.
S04E04
Dizinin en kötü bölümleri arasında zirveye oynar. Tek kelimeyle ifade etmek gerekirse çöptü. Atlaya atlaya bitirdim.
Hala izlettirse de kendini benim için bu sezon ilk 3 sezonun çok altında kaldı.
Bunun dışında yan karakterlerin neredeyse kullanılmaması da canımı sıkan diğer bir noktaydı. Ana konu dolayısıyla orkestranın yüzünü bile göremedik. Arada Thomas ve Gloria ikilisi renk katsa da yeterli gelmedi.
Keşke bu Hailey-Rodrigo dramını sezonun yarısıyla sınırlayıp geri kalanında daha zevkli bir hikaye ortaya koyabilselerdi.
Kısacası bu sezon yetersiz olsa da bir geçiş sezonu olmuş. Yeni sezonda daha iyi döneceklerdir.
4. sezonun ilk bölümünü dün izledim. Her zamanki gibi dönmüş.
S04E10 (Sezon Finali)
3. bölüm hariç sezonun ilk yarısı berbattı tek kelimeyle. Sezonun 2. yarısı ise 8. bölüm hariç fena değildi. Sezon finalini ise beğendim.
Dizinin son 1.5 sezondur doygunluk seviyesine ulaştığı kanaatindeyim. Artık iptal olma vakti geldi bence. İptal olsun da Lola Kirke’yi, Saffron Burrows’u, Bernadette Peters’ı ve Gael García Bernal’i başka dizilerde bambaşka rollerde izleme fırsatı yakalayabilelim artık.
4×07 üzerine:
Bunun böyle olacağı belliydi…
4×08 üzerine:
Bu bölümü tanımlayacak bir şey düşündüm ve bulamadım. Mekan kirası fazla değilse epey ucuza mal olmuştur.
Malum sona gidene kadar git git bitmedi. Çaya da doydum.
Bittiğinin haberi geldiğinde iki bölüm kalmıştı, onları bitirmiş oldum. Dört sezon üzerinden düşünürsek en zayıf veya basit sezonu bu olmuş diyebilirim. Ama kendini de izletiyordu, devam etseydi ben de ederdim tabii ki.
İzlediğime sevindiğim bir dizi oldu.
Mark Blum (Union Bob), corona virüsten hayatını kaybetmiş.