Mr.Selfridge || 2.Sezon || Nerede Kalmıştık?
6 yorum unfortr 26 Ocak 2014 09:44
Mr. Selfridge 2.sezonuyla kapılarını bizlere açtı. İlk sezon mağazanın kuruluşu esnasında yaşanan sıkıntıları ve Harry Selfridge’in kendisini Londra’nın yüksek sosyetesine tanıtma çabalarını izledik. Sadece bunlar değil, tabii ki mağaza çalışanlarının aralarındaki ilişkilere ve birbirleriyle girdikleri tatlı rekabetlere tanık olduk. İlk sezon 1909 yılında geçmekte idi. İkinci sezon, hikayede 4 yıl ileri atlayarak 1914 yılında başlıyor. Dolayısıyla dizi, bizi 1.Dünya savaşının başlangıcına götürüyor. Geçen zaman içerisinde hızla gelişen mağaza, müşterilerine sunduğu bir çok yenilikle kendini bir hayli geliştirmiş. Harry Selfridge de artık Londra’da çok iyi tanınan bir iş adamı olmuş. Şimdi ise, savaşın araya girmesiyle mağazanın ekonomik yönden bir çok zorlukla karşılaşacağını söyleyebiliriz. Bakalım Selfridge mağazası bunlara nasıl göğüs gerecek.
Geçen zaman içerisinde mağaza hızla değişim yaşarken, karakterlerin hayatlarında olumlu ve olumsuz gelişmeler olmuş.
Harry Selrfidge işlerini ne kadar büyütmüş olsa da artık mutsuz adamdır. Hatırlatayacak olursak, karısı Rose ve çocukları 1. sezon finaliyle Amerika’ya kesin dönüş yapmışlardı. Ailesinden ayrı geçirdiği yıllar, Selfridge’i epey çökertmiş ve yalnız bir adam haline getirmiş. Kendisinin kabahati de büyük aslında; neyse, oralara girmeyelim.
Rose, mağazanın 5. kuruluş yıldönümü kutlamaları için pek de sevemediği Londra’ya sürpriz bir ziyaret yapıyor. Amaç kısa bir tatil sonra ver elini yine Amerika olsa da kocasının onu bırakmaya hiç niyeti yok. Harry Selfridge ailesini tekrar bir araya toplayabilmek için var gücüyle Rose’u markaja almaya başlıyor. Rose’un da Delphin Day (Polly Walker) adında yeni bir arkadaşı var. Delphine Day, kitabını yeni tamamlamış bir yazar. Kitabının tanıtımını da özel bir etkinlikle mağazada yapıyor.
Mevzu aileden açılmışken, bu sezon mağazada yeni bir çaylağımız var. O kişi de Selfridge’lerin okulu bırakıp iş hayatına atılmak isteyen oğlu Gordon’dan başkası değil. İsteği kabul görür; ama işe temelden başlamak lazım öyle değil mi? Babası onu yük taşıma (depo) bölümüne verince neye uğradığını şaşırır. Oysa, o ne hayaller kuruyordu.
Gamzeli güzelimiz Agnes ise, biz onu bıraktıktan sonra bir Paris macerası yaşamış. Şehrin efsanevi mağazası Gallery Lafayette’te vitrin tasarımcılığı üzerine mesleğini epey geliştirmiş. 2. sezon ile birlikte çok özlediği Londra’ya geri gelip, mağazada yeniden işbaşı yapıyor. Ama onun açısından durumlar pek parlak değil. Kendisinden hiç hoşlanmayan mağazanın yeni elemanı Bay Thackeray (Cal Macaninch), genç kadının başına epey iş açağa benziyor. Moda bölümünün müdürü olan Thackery, oldukça iyi eğitim almış ve mesleğinde titiz bir adam. Agnes’a küçültücü ve aşağılıyıcı yaklaşımlarda bulunarak ondan hiç hoşlanmadığını daha ilk bölümden belli etti.
Agnes’un aşkına karşılık vermediği Victor, mağazanın restoran bölümünün olan Palm Court’un müdürü olmuş. Aynı zamanda Victor artık evli ve bir çocuğu var . Bu durum Agnes’i biraz hayal kırıklığına uğratıyor. Diziye yeni katılan bir diğer karakter de Victor’un kuzeni Franco, o da restaurant bölüm Palm Court’da garson olarak işe başlamış. Agnes’ın mesleğin inceliklerini öğrendiği ve aynı zamanda bir diğer gönül ilişkisi Henry ise sokaklarda avare avare dolaşan bir ayyaşa dönmüş. Nasıl bu hale geldiğinin cevabını ilerleyen bölümlerde alacağız.
Leydi Loxley’in malum işlerinden başını kaşıyacak zamanı olmayan kocasını ilk sezon boyunca hiç görememiştik. Leydimiz de başına buyruk bir şekilde günlerini bol bol alışveriş yaparak ve erkeklerle gönül eğlendirerek geçiriyordu. İkinci sezonla birlikte güneşli günler geride kalmış görünüyor. Leydi Loxley’in kocası Lord Loxley (Aidan McArdle) evine geldi ve çok uzunca bir süre kalacağa da benziyor. Utangaç ve çekingen bir tip beklerken, tavırlarıyla oldukça kaba saba bir adam olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yani Leydi Loxley’nin işi bir hayli zor.
Bayan Mardle‘i geçen sezon oldukça kötü bir şekilde bırakmıştık. Personel yöneticisi Bay Gordon ile uzunca bir süre ilişki yaşadı. Tek amacı onunla evlenebilmekti. Önünde tek engel ise Gordon’un ölüm döşeğindeki karısıydı. Nihayetinde Gordon’un karısının ölmesiyle, Mardle’in önünde hiç bir engel kalmadığını düşünmüştük. Ama Gordon sürpriz bir karar vererek mağazanın diğer bir çalışanı Doris’e evlenme teklif etmişti. Aradan geçen 4 senede Gordon-Doris ikilisin bir çocukları olmuş. Mardle’in hali ise içler acısı desek doğru olur. Üstüne üstlük ölüm döşeğindeki kardeşini son bir kez ziyaret edebilmek için Cenevre’ye doğru yol alıyor.
Kitty’de de ilerlemeler var; kozmetik bölümün müdürü olmuş. Üstteki fotoğraf, bu durumdan ne kadar memnun olduğunu gayet güzel izah ediyor. Diziyi izleyenlerin bildiği üzere Kitty, flört etmesini seven bir kadın. Bazen erkekler onu yanlış anlayabiliyor. Örneğin 2. sezonun ilk bölümünde gazeteci Frank Edwards’ın (Samuel West) ondan faydalanmak istemesi gibi. Neyse ki Kitty akıllı bir kadın.
İkinci sezon gene bir dinamizm, enerji ve su gibi akan bir bölüm ile açıldı. Kostümler ve dekor zenginliği açısında bu sezon daha da bir özen gösterilmiş. Ortaya harika bir iş çıkartılmış. İlk bölüm 5,27 milyon ile %20,5 izlenme oranı yakaladı. Umarız bu oranlarla 3. sezon onayını da yakın zamanda alır.
Herkese iyi seyirler.
yorumlar
Çok fazla diziye karşılık çok az zaman var. Dönem dizilerini çok sevmeme ve ilk sezonunu izlemeyi çok istememe rağmen olmadı. İkinci sezonunu ilk sezon gibi biriktirir miyim emin değilim? Bir ihtimal biriktirip yaz aylarında 20 bölümünü birden seyredebilirim.
İspiyon çizgisinden sonrasına bakamadım ama üzerinde çok uğraştığın belli @unfortr. Eline sağlık.
Yok canım o kadar uğraşmadım. Oldukça zevkle izlediğim bir dizi olduğu için kelimeler hemen dökülüverdi Umarım uygun bir vakit yaratıp sende izleyebilirsin.
ben de izlemeyi çok istiyorum. ilk sezonu indirdim bir hafta ayırıp izleyeceğim dedim ama birtürlü zaman yaratamadım. Jeremy Piven ‘in (Arigold) karakteri ile hastasıyım . bakalım ne zaman izleyebileceğim..
Mr.Selfridge ile geçen yıl 1.sezon devam ederken tanışmıstım
İzleyemeyenler için söyleyecebileceğim tek şey başlayınca bitiyor. 2.sezon başladı 3-4 bölüm yayınlandı fakat dizinin türkçe altyazı çevirisi hala çıkmadı. Umarım bir an önce çevirmenler bir el atar biz de kaldığımız yerden devam edebiliriz.
sonunda izledim beklentilerimi karşıladığını söyleyebilirim. Mr.Selfridge’in karısını oynayan oyuncuyu mary louise parker’a da acayip benzettiyorum.
Finale dair ispiyon içerir.
Lord Loxley’e gelince; foyasının ortaya çıktığı sahnede biraz daha aşağılanması isterdim. Orayı çok çabuk geçirdiler. Ama genede içimin yağları bir güzel eridi. Bu kadar iğreti bir karakter zor gelir. Herhalde 3.sezonda inşallah diyorum görmeyiz.
Victor’dan sonra, bir güzel harekette Mr.Grove’dan geldi. Ama bana öyle geliyor ki Miss Mardle’in ilişkisi pek uzun sürmeyecek. Eski aşkı tekrar alevlendirecekler sanırım 3.sezonda.
Rose’un durumuna bayağı üzüldüm. Oyuncuyu seviyorum çünkü, diziye erkenden veda eder mi diye tedirginliğe düştüm şimdi. Bunların biyografilerine de bakmak istemiyorum. Aslında cevap orada var.
Birde ufak ricam olacak senaristlerden, Kitty’e daha fazla süre verseniz hiç fena olmayacak. Hatun beni inanılmaz eğlendiriyor
Gene çok keyif aldığım bir sezondu, seneye görüşmek üzere