Nashville — tanıtım
117 yorum rpdi 06 Şubat 2013 13:38
Glee, Treme ve Smash gibi müzikal ya da içinde bol bol müzik barındıran diziler başarı elde edince, karşımıza bu tarzda yeni yeni diziler çıkmaya devam ediyor. Bunun son örneği ise ABC‘den geldi: Nashville.
Bu sefer, Amerika’da müziğin başkenti kabul edilen Nashville’de, Country sanatçılarının hayatı ve müziğinin perde arkası bizlere sunuluyor. Yanına, farklı farklı karakterlerin, izlemesi birbirinden keyifli hikayeleri de ekleniyor. Sadece bizim kültürümüze epey uzak olan Country müziğin kullanılması ise müzikseverlerin diziden uzak durmasına engel olmuyor. Öyleyse yazının devamına buyurun ve hep birlikte tanıyalım bu bol müzik barındıran, başarılı ve parlak diziyi.
Başlıklar :
Hakkında
Konu
Kadro ve Karakterler
Reytingler
Müzikler
Son Söz
HAKKINDA
Dizinin yaratıcısı, Thelma & Louise‘nin senaristi olan ve aynı zamanda bu yapımla Oscar kazanan Callie Khouri. Kendisi aynı zamanda dizinin prodüktörlerinden biri. Diğer prodüktörler ise R.J. Cutler (The September Issue, The War Room), Dee Johnson (Boss, The Good Wife, E.R.) ve Steve Buchanan şeklinde.
İlk bölümü Callie Khouri yazdı, R.J. Cutler da yönetti.
Dizimiz, açılışını 10 Ekim 2012’de yaptı ve halen de Çarşamba akşamları yayınlanmaya devam ediyor. Türkiye’de ise her Cumartesi, saat 22:15’te, Dizimax Entertainment‘te izleyebiliyorsunuz.
Son olarak, ilk sezonun 22 bölüm süreceğini de hatırlatıyor ve dizinin konusuna geçiş yapıyoruz.
KONU
Country müziğin kraliçesi olarak tanınan, efsane şarkıcı Rayna James’in yıldızı artık yavaş yavaş sönmeye başlamıştır. Çünkü şarkıları eskisi gibi dinlenmemekte ve albümlerinden iyi satış rakamları elde edilememektedir. Sebebi ise elbette ki bu şarkıların yeni nesile hitap etmemesidir. Prodüksiyon şirketi, şarkıları üzerinde yeni düzenlemeler yapmayı düşünse de Rayna, bu fikre sıcak bakmamaktadır.
Kariyerinde olduğu gibi özel hayatında da sorunları vardır başarılı şarkıcımızın. Arasının yıllardır kötü olduğu babası, ülkenin en zengin iş adamlarından biridir ve belediye başkanlığı seçimlerinde aday olması için Rayna’nın kocası Teddy’i ikna etmiş, kazanması için de büyük çaba sarf etmektedir. Bunun için de kızı Rayna’nın şöhretinden ve popülerliğinden yaralanmak ister. İşin içine politika girince, başka olaylar ve skandallar da kaçınılmazdır doğal olarak.
Bu sıkıntıların yanına son olarak Juliette Barnes eklenir. Juliette, yeni neslin genç ve en parlak Country yıldızıdır. Oldukça güzel, seksi ve göz dolduran bu kızın, ne kadar yetenekli olduğu ise tartışmaya açık bir mevzudur. Genç yaşta şöhreti yakalamanın verdiği şımarıklığı ve küstahlığı ile en baştan Rayna’nın nefretini kazansa da Rayna’nın kariyeri bu kıza bağlıdır. Çünkü prodüksiyon şirketi, Rayna’nın Juliette ile birlikte bir düet yapmasını, birlikte bir turneye çıkmalarını ve bir süre daha birlikte iş yapmalarını ister. Rayna ise kendi tahtına göz diken ve bu hırsla akıl almaz şeyler yapabilecek, hayatında tanıdığı bu en tahammül edilemez insanla iş yapmayı hiçbir şekilde istememektedir. Fakat söz konusu kariyeri olunca kararını yeniden gözden geçirmesi gerekir.
Bu cümlelerden de anlayacağınız üzere, müzik dünyasının arka yüzü ve kuşak çatışması gibi konulara eğilen, içinde dozu iyi ayarlanmış entrika barındıran, keyifli bir seyirlik var karşınızda. Aslında diziyi tek bir konu da beslemiyor. Farklı karaktere ait, farklı ve elbette bir noktada kesişen birkaç konu mevcut dizide. “Konu” başlığı altında, en önemli iki karakterimiz olan Rayna ve Juliette ilişkisini ele aldık. Gelin, diğerleriyle ilgili bilgileri de “Kadro ve Karakterler” başlığı altında vererek, konuyu açmaya devam edelim:
KADRO ve KARAKTERLER
Rayna James (Connie Britton)
Rayna’dan konu kısmında yeteri kadar bahsettik. Bunlara ek olarak söyleyebileceğim bir şey yok sanırım.
Karakteri, dizinin yapımcıları arasında da yer alan, ünlü oyuncu Connie Britton canlandırıyor. Friday Night Lights‘ta beş sezon boyunca ana rollerden birinde izlediğimiz aktrist, o bittikten sonraki sezon American Horror Story‘de yer almıştı. Şarkıcı kimliğiyle de tanınan Connie Britton, dizinin kurgu boyutunda çok büyük bir müzik yıldızı olsa da bu konuda gerçek izleyiciye çok bir şey vaat ettiğini söyleyemeyiz. Ama karakter, kendini bir şekilde sevdiriyor. Bu şekilde de dinleniyor. Bu rolüyle, geçtiğimiz Altın Küre ödüllerinde “En İyi Kadın Oyuncu” dalında aday olduğunu da belirtelim.
Juliette Barnes (Hayden Panettiere)
Konu kısmında bahsettiğim gibi, erken şöhretin verdiği şımarıklığa ve doyumsuz bir kişiliğe sahiptir Juliette. Babası olmadan, uyuşturucu bağımlısı bir anneyle büyümüş ve çocukluk döneminde büyük yaralar almıştır. Nashville yollarına düşüp, çok kısa bir sürede, çok iyi bir konuma gelse de daha fazlasını istemektedir ve bunun için de her türlü şeyi yapmaya hazırdır. Karakter, böyle böyle kendinden nefret ettirse de bazı noktalarda hak veriyorsunuz kendine. Bazen de kıza öyle şeyler yapıyorlar ki bir anda sempati duymaya başlıyorsunuz.
Karakteri, Heroes‘tan tanıdığımız, sonradan Scream 4 gibi popüler filmlerde de gördüğümüz, genç oyuncu Hayden Panettiere canlandırıyor. Juliette, başta klasik bir tipleme gibi görünse de aslında bayağı inişli çıkışlı, karmaşık bir yapısı var ve Hayden de rolün üstesinden çok güzel geliyor. Şarkıcılığı konusunda yine çok parlak değil; ama zaten karakteri gereğince öyle olması da gerekmiyor malumunuz. Connie Britton gibi Hayden de geçtiğimiz Altın Küre Ödüllerinde, bu rolüyle “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında aday gösterilmişti.
Deacon Claybourne (Charles Esten)
Deacon, Rayna’nın grubunun lideri. Aynı zamanda çok iyi bir söz yazarı ve gitarist. Genç yaşlarındayken Rayna ile sevgili olan; fakat uyuşturucu sorunları nedeniyle onu kendinden uzaklaştıran ve başka birine kaptıran Deacon, yine de Rayna’nın yanında çalışmaya devam etmiş. Ondan ayrılıp kendi kariyerine yoğunlaşsa, şu an çok daha iyi yerlere gelebileceğini bildiği halde, ısrarla onu terk etmemiş bu güne kadar. Fakat şimdi, Juliette’in birbirinden cazip teklifleri var karşısında.
Karakterimiz, Charles Esten tarafından canlandırılıyor. Oyuncuyu Big Love ve Enlightened‘tan tanıyabilirsiniz.
Scarlett O’Connor (Claire Bowen)
Scarlett, Deacon’ın yeğeni. Güzelliğini seyretmeye, aksanını da dinlemeye doyamayacağınız, dünyalar tatlısı bir hatun. Müziğe yeteneği olduğunu bilse de bunun yerine şiir yazmayı tercih eden, müzisyen sevgilisi için eğitim hayatını bir kenara bırakıp, onu desteklemek uğruna Nashville’e gelen ve bir barda çalışan, sadık ve fedekar bir kızcağız. Dizinin en büyük sürprizlerinden biri çünkü çok güzel ve sevilesi bir tip.
Scarlett, Claire Bowen tarafından hayat buluyor. Nashville, genç aktristin ilk büyük işi.
Gunner Scott (Sam Palladio)
Gunner’ın da Nashville’de bulunma sebebi şöhret. Yalnız bu arkadaş çok daha mütevazi; işinde sağlam ve emin adımlarla ilerlemeyi tercih eden; göründüğünden de çok daha çalışkan ve hırslı biri. Scarlett ile aynı barda çalışıyor ve kızdan bayağı hoşlanıyor. Scarlett’in söz yazma yeteneğini keşfettiğinde, şiirlerini şarkı sözüne çevirip onu da müzik yolculuğunda peşinden sürüklemeye ikna ediyor.
Karakterimiz, Sam Palladio tarafından canlandırılıyor. Episodes‘da küçük bir rolde izlediğimiz aktörün ilk büyük projesi Nashville.
Avery Barkley (Jonathan Jackson)
Avery, Scarlett’in uğruna birçok şeyi feda ettiği sevgilisi. Fakat o, bunun kıymeti bilmemekte. Scarlett’in yazdığı şarkıları ve Gunner ile birlikte yakaladığı, bu kendinden önce ön plana çıkma fırsatını fena halde kıskanmakta ve bunu önlemek için bazı şeytanlıklar peşinde.
Sezonun en nefret ettiğiniz karakteri olmaya aday Avery, Jonathan Jackson tarafından hayat buluyor. Oyuncuyu Terminator: The Sarah Conner Chronicles‘tan tanıyabilirsiniz.
Teddy Conrad (Eric Close)
Teddy, Rayna’nın kocası. Ekonomik sorunlarla boğuşuyor ve şimdi de çareyi belediye seçimlerinde arıyor. Bir yandan da karısının gölgesinde kalan adam olmaktan çıkıp, artık kendi de kameralar önüne geçebilme fırsatı yakalayacağı için bu konuda iyice hırs yapıyor.
Karakteri, Without a Trace, Chaos ve Suits gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Eric Close canlandırıyor.
Lamar Wyatte (Powers Boothe)
Lamar Wyatt, Rayna’nın babası. Nashville’in büyük iş adamlarından ve kızıyla sorunları var.
Karakteri, Deadwood, Hatfields and McCoys gibi yapımlarda yer alan Powers Boothe canlandırıyor.
REYTİNGLER
Gelelim dizimizin reytinglerine…
Revenge‘in geçen sezonki yerini devralarak, Çarşamba akşamları saat 22:00’da yayınlanan Nashville, o saatte CSI ve Chicago Fire gibi iki büyük rakiple yarışıyor. İlk bölümünde 2,8 reyting – 8,9 milyon izleyici gibi iyi bir reyting elde eden dizi, sonraki bölümlerde reyting dilimi olarak 1,8 – 2,2 sularında gezinmeye başladı. Yani, Revenge’in reytinglerine kıyasla, az olsa da iyi sayılabilecek rakamlarla devam etti. Başucu kaynaklarımızdan Tvbythenumbers, “Dizi, şu anki haliyle kesin onay alır” diyor; fakat, Tvline şansının %50 olduğunu düşünüyor. Aldığı ödüller ve iyi eleştiriler ya da ABC’nin bu sezon iptal ettiği/edeceği dizi sayısı epey fazla olduğu için, şimdilik Nashville’in bu reytinglerle işi biraz daha kolay gibi görünüyor.
MÜZİKLER
Belki de dizinin devam edip etmemesi konusunda reytinglerin yanında, müziğinden elde ettikleri gelir de göz önüne alınır. Çünkü dizide kullanılan şarkılar, itunes üzerinden satışa sunuluyor ve belli aralıklarla bu şarkılar toparlanıp soundtrack albüm haline de getiriliyor. Şu ana kadar iki albüm çıktı bile.
Dizinin popüler olmuş şarkılardan biri için hazırlanan video klibi aşağıdan izleyebilirsiniz.
SON SÖZ
Başroldeki iki isim için “Ya seversin, ya da nefret edersin” durumu olduğu bir gerçek. Özellikle Hayden Panettiere için nefret edenler daha çoğunlukta gibi görünüyor. Ama gelin görün ki dizi, iki ismi birden sevmeyenleri bile bir şekilde yakalamayı başarıyor. Bunda etkili olan Scarlett, Gunner ve Deacon karakterlerinin, umduğumuzdan fazla sevilesi olmaları olabilir. Kendini defalarca dinletmeyi başaramasa da dizinin o anki dinamiğini ve duygusunu çok güzel ifade eden, kimi zaman hoş ve naif, kimi zaman eğlenceli şarkıları da olabilir. Ya da bir drama dizisi ile pembe dizi olmak arasındaki o sınırı koruyabilen, başarılı bir yapım olması da olabilir. Daha başka bir şeyler de olabilir elbette.
En iyisi siz, bu sezon başlayan en iyi dizilerden biri olan Nashville‘i bir deneyin ve bu sorunun cevabını kendiniz verin.
Tanıtım filmleri:
http://www.youtube.com/watch?v=dwF8UMLsBxk
yorumlar
TUTTUM
Çok eli yüzü düzgün ve diziye yaraşır bir tanıtım olmuş. Eksikliği de hissediliyordu bence eline sağlık, sağol rpdi. (Bi de Chicago Fire’a lazım böyle bi tanıtım.)
İzliyorum. İddialı bir dizi değil ve böyle olması da iyi bence. O gözle oturunca karşısına iyi oluyor.
Bazen pembeye yaklaşıyor ve ara ara soğur gibi oluyorum ama o dediğin ince çizgide o kadar iyi gidiyor ki bırakamıyorum. Klişeler yormuyor insanı.
İki ana karaktere dizi ilerledikçe alıştım. Bayılmıyorum ama o eski “sevemiyorum” halim kalmadı ikisine karşı. Tanıtımda dediklerine harfiyen katılıyorum. Bi de Hayden Panettiere epey iyi oynuyor bence.
Şu meşhur 3’lü için ise yukarıda çok iyi demişsin. Yalanıp yutulası karakterler Scarlett, Gunner ve Deacon.
Müzikleri ise zerre sevmiyorum. Hani sözler önemli olmasa direkt geçicem, o derece. (ilk bölümdeki şu parça hariç. İlk bölümü izlememiş olanlar için bu bağlantıdaki video ispiyon içerir.)
Eline sağlık rpdi, çok yakın değildim diziye, country müzikten hiç hoşlanmıyor olmasam bile, sanki ağır gelecekmiş gibi hissetmiştim; ama senin tanıtımın ve de tanıtım filmlerini tekrar izleyince tekrar bir göz önünde bulundurayım boşlukta bir göz atayım diyorum artık.
Kendi adıma çerezlik, pembe diziye yakın bir kıvamı var. Öyle komplike bir konusu aman aman bir kurgusu da yok. Ayılıp bayılmıyorum da, hatta ilk bölümlerden sonra sıkmıştı da beni. Ama, araya girmeden önceki 2 bölümü ile toparlamıştı, sezon arası da yaramış bir şekilde döndü dizi 2013’ün bölümleri çok daha güzeldi. Şu anda gidişattan memnunum. Ben hala Connie‘yi sevmiyorum; ama Hayden‘in karakterinin insani yönü ortaya konuldukça onu sever oldum.
Diziye devam edip, asla da bırakamayacağım gibi görünen sebepse: Claire Bowen. Dünyanın en tatlı insanı oluyor kendisi, bayılıyorum… Ben Avery’yi canlandıran oyuncuyu da tuttum, rolüne çok yakışıyor. Ağzına gözüne 2 yumruk sallayasım geliyor, bu da oyuncunun başarısından olsa gerek…
Son olarak tanıtımın hepsini okuyamadım @rpdi; zaten izlediğim bir dizi olduğundan, bildiğim şeyleri okuma gereği duymadım. Okuduğum kadarıyla da bayağı faydalı bir tanıtım olmuş. Ama izlememiş olsaydım, şüphesiz tatmin olup, tamamını okuyacağım bir tanıtım da olurdu. Ellerine sağlık…
Tanıtım için teşekkürler. Hemen hemen hiç bir karakterine sempati beslemediğim bir dizi. Müzik üzerine değil de, başka bir şeyler üzerine kurulmuş olsaydı, direkt es geçerdim. Şarkılar fena değil bence. Country hayranı sayılmam ama sevdiğim bir iki şarkıcının hatırına dinlerim. Kulak aşinalığım var bu müziğe.
Scarlett O’Connor karakterine duyulan sempatiyi ben pek duyamıyorum.Sürekli miyavlar gibi konuşması biraz sinirimi bozuyor. Clare Bowen Avustralya aksanını bastırmak için mi böyle konuşuyor bilemiyorum ama nedense bana itici geliyor. Sam Palladio’nun oyunculuğuna da pek bayıldığımı söyleyemeyeceğim,izlerken ikisini sıkılıyorum. Jonathan Jackson fena değil,tuttum diyebiliriz.
Pek parlak olmayan reytinglerine rağmen, en başından beri bu dizinin 2.sezonu kapacağını hissediyorum. Çok fazla karakter olmasına rağmen bunları dengeli bir şekilde ilerletebilmek kolay bir iş değil. Bunu nispeten başardılar. Çok çok saçmalamadığı takdirde izlemeye devam edeceğim.
Tanıtım için teşekkürler @rpdi.
Connie Britton’ ı severim, Hayden’ a ise özel bir sempatim yoktur. Burada her iki oyuncunun da oyunculuğunu çok beğendim. Özellikle Hayden bayağı bir şaşırttı beni. Diziye gelirsek, herkes gibi ben de çok ciddiye almadan pembemsi bir dizi olduğunu bilerek izliyorum. Country müzik olayı başlarda benim için çok kulak tırmalayıcı geldi, biraz sıkılmıştım müzik dolayısıyla, şimdi o kadar rahatsız etmiyor ama. Şu anki gidişattan da memnunum kendi adıma. 2. sezonu kaparsa izlerim ama, kapamazsa da çok fazla üzülmem gibime geliyor.
Ben de tuttum… Güzel yazı olmuş, eline sağlık @rpdi.
Ben hala pilotta kalmış olmamın acısını yaşıyorum. Tatil de geldi geçiyor ama daha giremedim, sanırsam onay alırsa yaza devam edeceğim, tıpkı Chicago Fire gibi. Ama pilotta 2 baş karakteri de sevmiştim. Diğerlerini çok tanıma fırsatı bulamadığımdan bir şey diyemeyeceğim.
Country müziğe yakın değilim ama uzak da sayılmam sanırım. Yani beni diziden yakınlaştırma uzaklaştırmada ne rol oynar, pek bilmiyorum. Diziye tam girmeden anlaşılmayacak türden sanırım. İlk bölümden aklımda 1 şarkı kalmıştı, onu da @dkamoy yukarıda paylaşmış. Umarım onay alır diyeyim o vakit.
Ellerine sağlık @rpdi
İçinde müzik barındıran dizi olsun film olsun mutlaka bir göz atarım. Bu türde en sevdiğim bayılarak izlediğim dizi ise Treme. Nashville gelince Country müziğini sevsemde, dizi beni kendine çekemedi, olmadı. Tanıtımı da baştan sona kadar okudum, ama gene de beni kararımdan vazgeçiremedi.
Konu dışı : Country müziğine yakın olmayanlar için, Jeff Bridges’in yıldızı sönmüş eski bir country şarkıcısını canlandırdığı ve en iyi erkek oyuncu altın küre ödülünü aldığı Crazy Heart filmini izlemeyeniniz varsa izleyin, Country müziğini biraz daha sevebilirsiniz.
Beğenenlere çok teşekkürler.
Çok beklettim, ama evren bu yazıyı yazmamı istemedi adeta. Sürekli bir aksilik çıktı. Sonunda tamamlamayı başardım ve üstümden büyük bir yük kalktı valla. (:
Ben Connie’yi seven, Hayden’e de tapan biri olarak başından beri merakla bekliyordum diziyi. Öyle çok aman aman değil ama seviyorum yine de. Sevdiğim ikilinin yanında, dediğim gibi bu üç sevilesi isim de eklenince süper oldu. Dozunda entrikası ve oyuncular sayesinde izliyorum. Yoksa şarkılar bana da gelmiyor gerçekten. (Şarkılar konusunda zaten hiçbiri bir Glee olamadı, olamıyor.)
Nashville, 1 Mayıs’a kadar yine ara vermiş. Aradan döneli 2 bölüm olduydu zaten, bu nasıl bir yayın anlayışıdır anlamıyorum. O değil, reytingleri düşüyor böyle böyle.
Bir de dkamoy tweet atmıştı ama gözden kaçıranlar vardır belki diye söyleyeyim. Bölüm sayısı 22’den 21’e düştü. Ne anlama geliyor ben de bilmiyorum.
@rpdi : Ben o habere hızlıca bakmıştım da yetiştirememişler son bölüme konu, o yüzden çekmemişler diye anladıydım. Ama hani arka bahçemle okumuş da olabilirim.
@dkamoy: (: Doğru, öyle diyorlar ama insan “bizi mi yiyorlar acaba?” diye düşünmeden edemiyor.
Bir de yukarıda yanış söylemişim. (Sınav haftası beni iyice şaşkın ediyor böyle, kusura bakmayın) Bu hafta da yayınlanacak, sonra ara verecek. Yani10 Nisan’dan 1 Mayıs’a kadar.
İyice büyüttüler müzik işini. Hayden’ciğimin, bir zamanlar sevgili Cheerleeder’mızken, böyle şarkı söyleyip klip çekeceği aklımın ucundan bile geçmezdi ne yalan söyleyeyim.
Sezon finalini seyredeli baya oluyor ama yorumlamak yeni aklıma geldi. İspiyonsuz iki kelime edeyim:
Diziyi başta bayıla bayıla izliyordum. Son 5-6 bölüm iyice hareketlendi ve daha da bayıldım; yalnız bana ellerindeki bütün meteryali tüketmişler gibi geliyor. Herkesin eli birilerinin cebine girdi, bütün aşk üçgeni olayları koptu, her türlü entrikanın ardı arkası kesilmedi, Juliet’ciğimin başına gelmeyen kalmadı… (:
3. sezonu bırak, 2. sezonda ne yapacak bunlar hiç hayal edemiyorum. Valla yazarların işi çok zor. Umarım aynı tadı yakalayabiliriz 2. sezonda da.
Bunun dışında bu sezonun en sevdiğim, en seyri keyifli dizilerinden biriydi. Şiddetle tavsiye ediyorum izlemeyene.
Hayden’i severdim ama burada iyice hayranı oldum çıktım. Kız döktürdükçe döktürdü. Connie Brittton’ın camiada saygınlığı var, Emmy adaylığı alacak gibi görünüyor ama Hayden’e o kadar kesin gözüyle bakamıyorum. Umarım o da alır.
Bir de şu yukarıda paylaştığım şarkıyı çok seviyorum. Baya sağda solda dinleyip söylüyorum da. (: Hatta duyan “Bu neymiş, güzelmiş.” falan diyor. Koca sezondan bir o şarkı çıktı işte. Öbürlerinden hala sevdiğim yok.
http://www.youtube.com/watch?v=0EGlChea_PY
Bir miktar magazinlik bir şey: Hayden nişanlanmış.
Allah tamamını erdirsin dedikleri şeyi adetten söyleyeyim, sonra da şunu söyleyeyim içimde kalmaması lazım: O haberdeki fotoğraf nasıl bir şey? O kadar topukluya rağmen hem de?? Çok interesting bir situation..
Bunlar bir ara ayrılmamış mıydı? Oradan buraya gelmişler demek.