Polisiye dizilerin duayen kanalı CBS, CSI‘ın (2000) tutup da büyük popülarite kazanmasıyla birlikte, polisiye dizilere daha ağırlık veren bir kanal haline geldi. 10 sezon süren iki dizi, Law and Order : Criminal Intent (2001) ve CSI: Miami‘den (2002) sonra izleyiciler, 2003 yılında yeni bir diziyle daha buluştular: NCIS. Halen 10. sezonu devam eden ve bu bildiri yazıldığında 11. sezonu için de onay alan dizinin nasıl bir şey olduğunu öğrenmek isterseniz buyurun yazının devamına.

Uzun ismiyle Naval Criminal Investigative Service, Türkçe haliyle Deniz Kuvvetleri Kriminal Araştırma Servisi, yani bizim bildiğimiz haliyle NCIS de yukarıda ismi geçen diziler gibi her bölümü farklı bir olayın üzerine kurulu bir polisiye. Aynı zamanda da bir uzantı (spin-off) dizi.

1995-2005 yılları arasında 10 sezon süren JAG adlı bir başka CBS polisiyesinden üretildi. CSI Miami’nin CSI’dan, CSI:NY’un da CSI:Miami’den üretildiği gibi, dizideki ana karakterlerin, JAG’ın devam eden 8. sezonundaki 2 bölüme (8×20 ve 8×21) konuk olmasıyla da NCIS’in uyarlama altyapısı oluşturuldu. Zaten diziyi yaratan kişi, JAG’ın da yaratıcısı olan Donald P. Bellisario.

NCIS, başladığından beridir, farklı ödül törenlerinden 10 tane ödül kazansa ve 2 tane Emmy adaylığı olsa da Amerika’da reyting açısından birçok insanı -özellikle de beni- hayrete düşürecek şekilde popüler durumda. Hatta Amerika’da, 2011-2012 dizi sezonunun sonunda ortalamada en çok izlenen 3. program, en çok izlenen de 1. dizi oldu.  Öyle ki reytingleri böyle devam ederse, bu sezonu 1. program olarak bitirecek. Bu arada, ilk sezonunda 26. iken, gittikçe reytingini koruyarak ya da artırarak buraya geldiğini belirtmekte fayda var.

Not: NCIS, ülkemizde Digitürk bünyesindeki Dizimax Vice kanalı tarafından yayınlanıyor. Ama Fox Crime‘ın bünyesinde de farklı sezondan giderek yayınlanmakta. Ayrıca, Amerika’da başlangıcından beri geçen 10 yılda, saatinde hiç değişiklik yaşamadı. Salı günü 20:00’da yayınlanıyor.

Not 2: CSI ve Law Order’da da olduğu gibi dizinin başarısının ardından, NCIS: LA adlı bir başka uzantı başladı. 2009 yılında başlayan dizi, bu bildiri yazıldığında 4. sezonunu devam ettiriyor ve NCIS bittikten sonra yayınlanıyor.

Giriş kısmını burada kesip, dizinin konusuyla ve karakter bazlı kadrosuyla devam edelim:

NCIS, açılımından da anlaşılabileceği gibi Deniz Kuvvetleri üzerine kurulu bir dizi. Daha doğrusu Deniz Kuvvetleri’ne mensup kişilerin karıştığı ya da askeri yapı içinde ekibi ilgilendirebilecek türden davalara bakan bir ekip üzerine kurulu. Deniz kazaları, denizaltılar, çevreciler ve çok daha fazlasını kapsamasıyla, ilgi alanı aslında baya geniş bir dizi. Diğer dizilerde olduğu gibi bölüm içinde biten davalar olduğu gibi, birden fazla bölüme sarkan ya da aynı bölümde bağlantılı ya da bağlantısız davalara bakma olayı da var.

Bu arada, söylemekte fayda var; ekibin merkezi Washington olsa da zaman zaman işleri gereği başka şehirlere uğradıkları da oluyor.

Leroy Jethro Gibbs: NCIS’te ekibin başı ve dizinin bel kemiği. Polisiye dizilerde her daim bulunan, ekibine çok bağlı ama gerektiğinde de posta koymasını çok iyi bilen biri olduğu söylenebilir. Daha doğrusu, suçlular ve ekibi dahil karşısındakilere değişik şekillerde ve açılarda karşılık vermekte. Karizması da yerinde biri; ama karşı cinsle evlilik denen kurum çerçevesinde işleri yürütebildiği söylenemez. Haliyle de işine epey bağlı.
Karakteri, deneyimli oyuncu Mark Harmon canlandırıyor.

Caitlin ToddEkibe ilk bölümde katılan Todd, önceki biriminden geçerli sebebinden dolayı ayrılacakken, Gibbs tarafından ekibe alınıyor. Kısa sürede ekibe alışan ve olayların psikolojik altyapısına girmeyi seven biri. Daha çok DiNozzo ile ortak durumunda ve onunla didişmekten hoşlanıyor.
Dizideki karakteri, Sasha Alexander canlandırıyor. Kendisini Rizzoli and Isles‘tan tanıyanlar için “nasılını bilmek ve görmek de önemli” diyorum.

Tony DiNozzoEkibin bir diğer kıdemlisi ve dizinin izleyenlerce en sevilen parçalarından. DiNozzo, ekibin, her polisiye dizide mutlaka bulunan ekibin başındaki kişi gibi olmak isteyen, ailesiyle arası iyi olmadığı kadar kadınlarla arası iyi olan parçası. Kendisi için “cinayetten anlıyor”  desem, ilk aşamada yeterli olur. Todd ile didişmekten onun da zevk aldığı söylenebilir.
Karakteri, çıkışını Dark Angel ile yapmış olan Michael Weatherly canlandırıyor.


Abby Sciuto: Gotik bir görünüş ve giyinimle, dövmeleriyle dizide arz-ı endam eden, ilginç denilebilecek ve yapımın da ilgimi en çok çektiğini söyleyebileceğim karakteri. Dizinin, DNA ya da balistik gibi kriminal işleriyle uğraşan parçası. Ayrıca ekipte diğerlerine göre Gibbs ile de arası bayağı iyi.
Karakteri, öncesinde birçok yapımda irili-ufaklı rollerde yer alsa da asıl çıkışını bu diziyle yapan Pauley Perrette canlandırıyor.
 
Timothy McGeeEkibin çaylağı. DiNozzo ya da Todd’un uğraşmaktan zevk aldığı, Gibbs’in de zamanla saygısını kazanan, MIT mezunu olduğunu söylemekten hoşlanan ekip elemanı. İş olarak daha çok Gibbs ve Abby ile çeşitli alanlarda iş birliği yaptığı söylenebilir. DiNozzo kadar olmasa da başta Abby olmak üzere karşı cinsle de güzel yürüttüğü bir ilişkisi var.
Karakteri, bundan önce JAG’de canlandırdığı farklı bir rolle tanınan Sean Murray canlandırıyor.


Donald “Ducky” MullardEkibin deneyimli adli tabip başkanı. Yani her polisiyede gördüğümüz kadavralarla uğraşan kişi olduğu söylenebilir. Ama psikolojiye de meraklı olan ve ölülerle konuşmayı seven de bir tip. Gibbs’i yıllardır tanıyan ve arasının en iyi olduğu kişi. McGee ile de yakın bir ilişkisi var.
Karakteri, deneyimli oyuncu David McCallum canlandırıyor.
 
 
NCIS, her bölümü farklı olaylara dayanan formüllü polisiyelerden olsa da diğerlerinden kendini ayırmasını bilen bir dizi. Daha açık olmak gerekirse, başta CSI ailesi olmak üzere polisiyelerin teknoloji kullanmaları ve kıldan, tüyden, nadir bulunan varlıklardan davaları çözmeleri her daim izleyenler arasında tartışma yaratan bir konu olmuştur.

NCIS, tabiri caizse, teknolojiye diğerleri kadar bel bağlamayıp, insanların zekasını da zorlamayan bir polisiye. Yapılan bilimsel açıklamalar ya da somut teknikler daha gerçekçi görünen ve anlaşılır şeyler. Zaten, polisiye manyağı Amerikan halkının bu kadar çok sevmesinin altında da bunun olduğunu düşünüyorum.

Tabii bunda ekip içi dinamiğin, seçilen davaların orijinalliğinin ve dizideki oyunculukların  iyi olmasının da payı var. Beri yandan, zaman zaman duygusallığı da öne çıkardığı için farklı şeyler isteyen izleyiciyi de tatmin edebiliyor.

Tüm bunlar bakımından, 3 CSI ya da diğer polisiyeler içinde CSI: Las Vegas‘a daha çok benzetilir ya da karşılaştırılır; ama bence buna gerek yok. Hatta hiç, ama hiç gerek yok. İkisi ayrı şey! Peki diğer polisiyeler gibi bunu hiç mi eleştiren yok? Herkes salyasını akıtıp izlemiyor tabii ki; o da var.

Kadın-erkek ilişkileri ve çatışmaları ya da Amerika’nın kanayan yarası 11 Eylül’ü ele alışı gibi dizide ele alınan konular nedeniyle, ülke içinden ya da dışından eleştirildiği oluyor. Hatta dizinin başlarında ekipte daimi bir zenci eleman olmadığı için diziye “ırkçı” diyen bile oldu. Ama öyle ya da böyle, NCIS’ın şimdiki konumu düşünülürse, sorunlarını bayağı aştığı da söylenebilir.

Sonuçta bana göre, eğer uzun soluklu polisiye arayan birisiyseniz, ben, daha önce tanıtımını yaptığımız 3 CSI’dan birini deneyin derim. Ama CSI’dan olmasın ve uzun olsun diyorsanız da NCIS, kesinlikle izlenmesi için tavsiye edilesi bir polisiye. İzleyeceklere ya da izleyenlere iyi seyirler…

Bitirmeden önce: Dizide 10 sezon boyu kullanılan açılış jeneriklerinden oluşan bir video