partners_in_crimePolisiye roman kraliçesi Agatha Christie‘yi ve kitaplarını sever misiniz? Ben bayılırım. Onlarca kitap yazmış ünlü bir yazarın eserlerinin dizi olarak ekranlara gelmesi şaşırtıcı bir gelişme olmasa gerek.

Örneğin daha önceleri Christie teyzenin yarattığı kahramanların en ünlü ikisi Hercule Poirot ve Miss Marple ile ilgili romanlar dizi bölümü olarak çekilmiş ve ITV’de yayınlanmıştı. Bahsettiğim diziler sitede tanıtımları da olan, hatta yine benim yazdığım Agatha Christie’s Poirot ve Agatha Christie’s Marple. Finallerini yapalı da çok fazla zaman geçmedi bu arada.

Sevgili Agatha Christie 1890-1976 yılları arasında yaşamış İngiliz bir yazar. 2015 yılının da matematiğin bize verdiği yetkiye dayanarak yazarın 125. doğum yılı olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle yıla yayılan bir şekilde Christie’ye dair çeşitli etkinlikler düzenlendi. Hatta 22-24 Ekim arasında her yıl yapılan ve ünlü polisiye yazarların katıldığı “Kara Hafta” (Black Week) etkinliğinin bu yılki ayağı İstanbul’da yapıldı ve yazarın torunu Matthew Pritchard da onur konuğu olarak ülkemize geldi.

Etkinliğin yapıldığı mekan olan (şimdiki ekiyle) Pera Palas Juremiah’ın Agatha’nın ülkemizi ziyaret ettiğinde kaldığı otel olduğu da dipnot olarak dursun. Zaten yazarın en ünlü kitaplarından Doğu Ekspresi Cinayeti‘ni okuyanlar bilir, kitap Hercule Poirot İstanbul’da kalıyorken açılır. Sahi ben ne anlatmaya gelmiştim buraya?

624

The Secret Adversary’den (Gizli Düşman)

Kısa bir süre önce yazarın eserlerinin televizyon hakkı ITV’den BBC’ye geçti. Adamlar da boş durmayıp bu özel yılın televizyon ayağı için “iki” yapım hazırladı. Bunların tanıtıma konu olanı Partners in Crime.

Her ne kadar ikinci sezonunun çekilmeyeceği açıklansa da zaten mini özelliğinde bir dizi. 26 Temmuz’da başladı ve 6 bölümlük sezonunu tamamlayıverdi. Dizinin ana karakterleri yazarın çift olarak yarattığı ve 5 eserinde kullandığı Tommy ve Tuppence. Yapımın bir diğer özelliği ise dizinin, çiftin yer aldığı iki kitabı işliyor olması: The Secret Adversary (Gizli Düşman) ve N or M? (N veya M). İlk üç bölümde ilk kitabın hikayesi, diğer üçünde de ikinci kitap işleniyor.

Peki, iyi güzel de bunlar ne anlatıyor? Öncelikle şöyle bir gerçek var:

The Secret Adversary, yazarın kariyerinin ikinci kitabı ve 1922’de piyasaya çıktı. Yani 1. Dünya Savaşı sonrasına kurulu. N or M ise 1941’te piyasaya çıktı, o da 2. Dünya Savaşı gölgesinde geçen bir kitap. Ancak diziyi uyarlarken farklı kadrolandırma veya yaşlandırma yapılmamış, kitapların hikayesi direkt olarak 1952’den başlatılmıştır. Eh, bu durum da kitaplara göre göze çarpan birkaç değişikliğin yapılmasına neden olmuştur. En belirgini de kuşkusuz ilk kitap zamanı genç ve ‘arkadaş’ olan Tommy ve Tuppence’ın ‘şimdiden’ bir erkek çocuk sahibi ve birkaç yıldır evli bir çift olarak izleyici karşısına çıkması olsa gerek.

Gelelim artık dizinin konu kısmına:

p02zmrdc

N or M?’den (N veya M)

The Secret Adversary:

Yıl 1952. Paris trenindeki Tommy ve Tuppence, Jane Finn isminde telaşlı genç bir kadınla karşılaşırlar; bu kadın bir anda ortadan yok olur ve bir daha koltuğuna geri dönmez. İngiltere’ye döndüklerinde Tommy yeni giriştiği arı işine odaklanmışken Tuppence’ın dikkati kayıp kıza kayar. Yaptığı araştırmalar da onu Tommy’nin hükümetin önemli bir kademesindeki amcası Binbaşı Antony Carter’a götürür.

Ortaya çıkan gerçeğe göre Jane Finn, efsanevi Sovyet kiralık katil Mr. Brown’ın kimliğini ortaya çıkartabilecek bir kaydı taşıyordur. Carter adamın Britanya’da yakın zamanda bir saldırıda bulunacağını ve dahası Mr. Brown’ın dostlarının Jane’i yakaldığını ama kadının kaydı yakalanmadan önce bir yere sakladığını da düşünmektedir. Carter her ne kadar onları işten uzak tutmaya çalışsa da Tommy ve Tuppence, Jane’i, kaydı ve Brown’ın bir sonraki hedefini bulmak için harekete geçerler.

N or M:

Carter, yeğeni Tommy’yi karısı Tuppence dahil herkesten gizli tutması gereken bir görevle görevlendirir. Başında olduğu birimde bir sızıntı vardır ve güvenebileceğini düşündüğü tek kişi odur. Nükleer bomba konusunda bir prototip üzerinde çalışan İngiliz bilim adamı Gilbert Worthing, Cromer’daki askeri üstten çalışmasıyla birlikte kaybolmuştur. Bilinenler kaçıran kişinin Sans Souci Konuk Evi’nde kaldığı ve adının yüksek ihtimalle N veya M ile başladığıdır.

Tommy’nin görevi Cromer’a giderek konuk evinde kalmak ve olayı çözmektir. Ancak işler elbette Tommy’nin atlattığını düşündüğünü ama aslında atlatamadığı Tuppence’ı otelde karşısında diğer misafirlerle birlikte bulmasıyla biraz daha karışır. Tommy ile Tuppence birlikte çalışmalı ve Sovyet casusunun kim olduğunu, Norfolk’un yarısını yok edebilecek kayıp bombayı ve bilim adamının yerini saptamalıdırlar.530652767_640

Gelelim nasılına:

Şuraya kadar renk vermemek için uğraştım ama zamanı geldi: Cık, ben bu diziyi pek beğenemedim.

Öncelikle sorunun bende de olabileceği gerçeğiyle yüzleşmeden olmaz, zira Agatha teyzenin okuduğum 70’den fazla kitabı içinde Tommy ve Tuppence’a dair olanlar ‘diğerlerine oranla’ hiçbir zaman favorim olmadılar. O nedenle biraz ön yargılı davranıyor olabilirim. Kitaplardan uzun zaman olsa da N veya M’yi başından hoşnut kalkarak okuduğumu hatırlıyorum, Gizli Düşman’ı ise henüz okumadığımdan bir yorum yapamayacağım. Bu arada Gizli Düşman’ın diziyle yakın zamanlı bir şekilde ülkemizde basıldığı dipnot olsun.

Gerçi içeriğindeki değişiklik nedeniyle okusam da karşılaştırma yapamazdım sanırım. Dizide kitaplarla ilgili yapılan değişikliklerden pek hoşlandığımı da söyleyemeyeceğim.

Biraz olsun kendimi aklarsam: Kanalın devamını çekmeyeceğiz açıklamasını yapması tam olarak boş yere değil. Evet, iki kitabı anlatıp bitirdiler ama bir tanesi kısa hikayelerden oluşan geriye üç kitap daha olduğundan esasında malzeme sıkıntısı yoktu. Yani dizi aslında isteseler mini olarak kalmayabilirdi, ama kaldı işte. Zira diziyle ilgili yapılan izleyici ve bazı eleştirmen yorumlarında ‘ağırlığın’ negatif ibreyi gösterdiği bir gerçek.

Reytinglere bakarsak 8.78 milyon gibi iyi bir açılış yapan dizinin 6. bölümdeki kapanışına kadar aralıksız düşerek sezonunu 4.46 milyon gibi neredeyse yarı yarıyla kapattığını görüyoruz.p02w6lkyAma diziyi tamamıyla da batırmayayım şimdi.

Başına oturup nefretle de kalkmadım sonuçta, oturunca izliyorsunuz. Benim için beklenti farklıydı sanırım, belki de bir başkası beğenecektir. Tuppence, yani ana kadın karakter bakımından fena bir iş de çıkmamış aslında. Agatha Christie severler veya varsa Beresford çiftini beğenenler zaten izlesinler. Ama sonuçta ortalığın ay fark etmeksizin dizi kaynadığı da bir gerçek. Partners in Crime bu bolluk içinde “Bu diziyi izleyin!” diyebilecek kadar ileri gidebileceğim bir dizi değil.

Yine de hazır gelmişken şöyle bir tavsiyede bulunabilirim: Girişte bir yerde bahsettiğim Agatha Christie’s Marple ve Agatha Christie’s Poirot dizilerinden tavsiye olur işte. Zira dilerseniz Türkçe altyazılarının da tam olduğu iki dizidir kendileri. Bu da olmadıysa hatırlarsanız, yukarıda BBC’nin 125. yılı anmak adına “iki” dizi hazırladığından bahsetmiştim. Diğeri ne dersiniz? On Küçük Zenci.

Yani Agatha Christie’nin yazdığı onlarca kitap içinde 100 milyonu geçen satış rakamıyla en çok talep gören, en çok da sevilen, zira benim de en sevdiğim olan kitabı. Daha önce sitede şurada bahsi geçmişti. İngiltere’nin veya BBC’nin başına bir şey gelmezse Aralık ayı içinde yayına girecek. Bence güzel bir kadrosu da var. Zaten güzel bir şey çıkarmak için aslında fazla uğraşmayıp kitabı olduğu gibi çekmeleri bile yeter.

Bu yazı da sanırım Partners in Crime’dan başka her şeye yaradı ama durum böyle işte efendim. O zaman tabii ki iyi seyirler…