Person of Interest | Tanıtım
390 yorum sdy1789 22 Aralık 2011 14:44
Person of Interest
Devlet “büyük” suç(lu)ların peşinden koşarken geriye kalan “küçük” suç(lu)lar ile kim ilgilenecek? Bu soruya kendince bir cevap veren dizimizin tanıtımı için yazımızın devamına buyurun!
Dizimizden zamanında 22dakika ahalisi şu ra cık lar da kısaca bahsetmişti.İlk bölüme dair ispiyon içeren, sonraki her bölümde dinlediğimiz uzunca bir arka ses ile başlıyor dizimiz (yazının sonunda videosu mevcut) . İlk bölümün sonlarına doğru aydınlanan ana konuya dair fikir sahibi olmak istemeyenler, alttaki paragrafa uğramasın.
“İzleniyorsun. Devletin oldukça gizli bir sistemi var. Günün her saatinde seni izleyen bir makine. Biliyorum, çünkü onu ben yaptım. Ben o makineyi, terörist eylemleri bulsun diye tasarladım. Ama, tasarladığım makine, her şeyi görür. Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. Senin gibi insanların… Devletin alâkasız sandığı suçları görür. Onlar bir şey yapmayınca, ben kendim bir şeyler yapmaya karar verdim. Lakin, bir ortağa ihtiyacım vardı. Müdahale etme yeteneği olan birine. Ortağım yetkililer tarafından arandığı için, biz de gizli saklı çalışmaya karar verdik. Bizi asla bulamazsın. Eğer, kurban veya suçluysan, Eğer zamanın geldiyse, biz seni buluruz.”
Biz azıcık daha detay vererek tam bir tanıtımı olsun istedik. Dizimizin ilk bölümden ispiyonlar vererek özetleyebileceğimiz konusu şöyle:John Reese, CIA ile yıldızı barışmadığı için görevden cebren el çektirilen, öldüğü zannedilen bir ajandır. Harold Finch ise, süper gücümüz A.B.D.’nin halkının başına bir şey gelmesin diye her köşe başına koydurduğu kamera ve benzeri sistemleri programlayan “gizemli” bir işadamıdır. Finch, suç henüz işlenmeden onu tahmin edecek, bir nevi “erken suç ihbarı” yapan bir program üzerinde çalışmaktadır. Program gayet iyi çalışmakta, suçları önceden tahmin edip ihbar etmektedir ve fakat her şey bilgisayar üzerinden halledilemez. Bunu fark eden Finch, John Reese’i bulur ve ona “yaşamak” için bir gaye sunar. Teklifi kabul eden Reese ile Finch artık, birlikte “küçük suç(lu)ların peşine düşerler. Her zavallı ve korumasız insanın “öldürülmeden” kurtarılması onların açısından “günün ve bir hayatın” kurtulması olarak görülse de polis teşkilatınca “yeni, gizemli bir el” olarak görülür ve peşlerine düşülür. İşte tam burada Dedektif Joss Carter ve Dedektif Lionel Fusco konuya dahil olur. Bay Reese ve Finch bir yandan suç teşebbüslerini engellemeye, diğer yandan emniyet birimlerinden sakınmaya(!) çalışırlar.Konu aslında daha teferruatlı anlatılabilir. Ancak, ispiyon verip güzelim seyir keyfinize mani olmak istemiyoruz. Onun yerine, buyurunuz karakterlere can veren oyuncularımızı görelim.(Dikkat! Bu kısım şahsî kanaat ve oyuncu ispiyonu içerir.)
Harold Finch: Michael Emerson
Harold Finch: Malum işadamımız. Lost’un unutulmaz karakteri Ben Linus’a can veren Michael Emerson canlandırıyor.
John Reese: Jim Caviezel
John Reese: Eski CIA ajanı. Kendisini hâlâ The Prisoner’daki 6 / Michael rolünden hatırladığımız Jim Caviezel canlandırıyor.
Joss Carter: Taraji P. Henson
Joss Carter: Malum polis dedektifi. The Karate Kid filmindeki pişman anne rolünün hakkını yiyen Taraji P. Henson canlandırıyor.
Lionel Fusco: Kevin Chapman
Lionel Fusco: Reese’in gözü kulağı. IMDB sayesinde 21 Grams‘ta oynadığını hatırladığımız Kevin Chapman canlandırıyor.
Lost‘un J.J. Abrams‘ı dizinin yapımcılığını üstlenirken, The Dark Knight, The Prestige ve Memento gibi güzel işler yapan güzel adam Jonathan Nolan senaryosuna yön veriyor.Amerikan CBS kanalında başlayıp, ilk sezonu için 22 bölümlük anlaşma yapmış olan dizinin şu ana kadar 10 bölümü yayınlandı. 12 Ocak’takalan bölümleriyle devam edecek.Yazımızın nihayetinde, dizinden birkaç görüntü ve video bulabilirsiniz.
http://www.youtube.com/watch?v=hCVmAXjbj4k
yorumlar
Yorumun içindeki ispiyon kısmını 3×10’u izlememiş olanların açmamasını öneriyorum.
9. bölümün sonunda ne olacağının ispiyonunu yedikten sonra oturdum 3. sezonun başına. Özellikle 2. bölümde iyi girdi, ama sonra yine:
İzlenimlerim:
Yorumlarınızdan sonra (“kablosuzların en iyisi“, “3.sezonda iyice aştılar“, “bölüm içinde biten konuların ağırlığı kalmadı” gibi) açıkçası beklentilerimi değiştirmiş ve yükseltmiştim. Ama yükseltmesem daha iyi olacakmış.
1) Bu dizi “cool olacam” diye zaman zaman o kadar kasıyor ki bazen kahkaha atıyorum, bazen de kızıyorum. Ama maalesef o kuulluk halleri beni hiç mi hiç etkilemiyor, eğreti buluyorum. Bu da dizinin gözümdeki saygısını düşürüyor. (Mesela, Root’un o arkasına bakmadan ateş edip tek vuruşta Hersh’ü yere indirmesi neydi öyle kuzum?)
2) O kadar çok “uysa da kodum uymasa da” var ki dizide, benim gözümde asla “kablosuzların en iyisi” ünvanını hak edemiyor. (Benim aklıma ilk gelen The Good Wife ile Hannibal. Ama Hannibal için bile bu ünvan için henüz erken. Hele bir ikinci sezonunu görelim diyorum.)
3) Dizideki karakter gelişimini, bölünerek çoğalmalarını pek beğendim/beğeniyorum. Gayet de tutarlı gittiklerini düşünüyorum. Oyunculuk da genelde gayet doyurucu.
4) Bölüm içinde biten hikayelerinin ağırlığı ile diziyi aradan bölüm atlayarak bile izlenir halde tutmaya devam ediyorlar. Bölümlerin başından ve sonundan 5’er dakika izlenerek ana konu(lar)a hakim olmak 3. sezonda da mümkün. (Hatta bu sezon bana hiç karmaşık gelmedi.) Öyle ki ilk sezondan 4-5 bölüm izlemiş birini, 2. sezon “finalinin finalini” anlatıp, yeni karakterleri tanıttıktan sonra 3. sezonun 2. bölümünden başlattım. Kendisinin herhangi bir kaybı olmadı hikayeyi yakalama açısından. O derece… Ben bunu başarısızlık ya da dezavantaj olarak değil, avantaj olarak görüyorum bu arada. Aradan izleyici yakalamak için doğru yolda Poi bence.
5) Dizi gurusu izleyicileri bile 3. sezonun ortasına kadar getirip hala ters köşe yapabilen hikayeler ve iyi sunumlar koyabiliyor karşımıza. Bu da dizinin bir artısı benim gözümde.
6) 3×10 bölümünün gerek kurgu, gerek sunum ile gayet başarılı bir ağıt yakma olduğunu düşünüyorum. Arada yine pff’latmadı desem yalan olur. (Yine o “kuul olacaz” halinin abartılması yüzünden dağıldığımı itiraf edeyim.) O kadarı da bir kablosuz dizisinde olur artık diyorum.
7) “Carter’sız Poi mi olurmuş?“a katılıyor ve fakat bu denli önemli bir karakteri harcayabildiği için yapımcı ve yazarlara onyüzbin puan veriyorum. Kablosuz dizilerinde görmeye alışkın olmadığım ve daima takdir ettiğim bir hareket. (Bu arada Taraji P. Henson‘ı Crisis fragmanında 14. saniyede gördüm sanki. içim cız etti, eğer oysa.)
Özetle dizi güzel, izlenebilir, izlettirilebilir. Eli yüzü düzgün polisiye/casusluk dizisi arayan kitleye önerilebilir. Ama öyle insanı yerlere yapıştırmıyor bence. Beklentilerine tavan yaptırmamak gerek izlemeyenlerin.
Valla ben de POI‘yi çok seviyorum, hatta o kadar polisiyenin içinde ulusallardan en iyisi, ya da en heyecanlısı POI benim için de. Ama ben de burada bir tık abartıldığını düşünmüyor değilim. Tam da dkamoy’un bahsettiği şekilde, Cool olacağız derken dizinin gerçekçiliğine balta vurduklarını düşünüyorum, diziyi mükemmellikten uzaklaştıran da bu bence.
Bir de makineyi giderek bir android’e dönüştürme ya da makineye kimlik kazandırma çabasının o kadar güzel hikaye içinde vasat kaldığını, daha doğrusu güzel işlenemediğini düşünüyorum ben.
Tüm bunlara rağmen POI kesinlikle izlenmesi gereken, ya da benzerlerine en başta karakter yaratımı ve geliştirmesindeki başarısı ve çok sağlam kötü adamları, hikayeleri ile örnek olması gereken bir dizi. Ona şüphe yok…
Umarım benim yüzümden yememişsindir ispiyonu. Çünkü genelde not düşmeyi unutuyorum şu bölüm hakkında yazıyorum diye.
Ben de genelde Cuma ya da Cumartesi akşamları diziyi izlediğimden, 9. bölümün sonundaki o ispiyonu yedim sayılır. Dizinin o bölümünün üstünden bir gün geçtikten sonra, THR mı, EW mu, TVLine mı, hangisi tam hatırlayamıyorum; o bölümün sonundaki sahneden kocaman bir resim koymuşlardı sitelerine. Görür görmez kapatmıştım siteyi. Sonra, “yok yahu, bir şey olmamıştır, sonraki bölüm kurtulur,ölmemiştir” diyerek kendimi avutuyordum ama izlerken o bölümü, hep o sahne vardı aklımda. Maalesef doğru çıktı. İspiyonu yediğime mi, Carter’ın gittiğine mi üzülsem bilemedim. İzlemeyenleri düşünmüyor bu siteler. Niye spoiler verirsin öyle. Neyse kısacası, Carter’ı harcadılar matmazel.
Karakterlerin cool olması konusuna çok takılmıyorum. Beni o anlar genelde gülümsetiyor. Root’un o sahnesini de artık normal karşılıyorum. Sonuçta makine kendisine hangi anda, hangi yerden birinin geleceğini önceden söylediği için hazırlıklı oluyor sevgili Root’umuz. Tabi süper bir silah kullanma geçmişine sahip olmak lazım öyle bir atış için Onu da hoş görüyoruz artık. Amy Acker sevgim kafama takmam için yeterli. Aynısı Shaw için de geçerli. Kabız olmuş gibi bir surat ifadesi ile durması zaman zaman canımı sıksa da, Sarah Shahi sevgim, önemsiz kılıyor bu durumları. Geçenlerde oynadığını bilmediğim, kötü bir Sylvester Stallone filmi olan Bullet to the Head’i seyrederken kendisini gördüğüm anda duyduğum sevinci anlatamam. Güzel bir sürpriz oldu benim için
Ben özellikle bu sezonu çok abarttığımızı düşünmüyorum. Bölüm içinde çözülen konular diye izlediğimiz bölümler bile bir şekilde ya çok iyi oluyor, ya yeni konuların doğmasına neden oluyor ya da bir anda bildiğimiz konular ile güzel bir şekilde kesişiyor. 2. bölümde olanlar, ya da ufak bir kızı korurken olayın bir anda HR’a bağlanması gibi. Güzel, beklenmedik sürprizler yapıyorlar.
Bence kablosuzların en iyisi ama The Good Wife’ı unutarak ayıp etmişim. Hannibal da o listeye rahat girer, ilk sezonu olmasına rağmen.
@abidin77: Yok yok senden ya da senin yazdıklarından ötürü yemedim o ispiyonu. Dediğin haber sitelerinin birinin twitter’ından filan yedim. Seninle benzer bir tepki gösterdim ama kendimi kandırdığımı biliyordum.
Bu arada ben Hannibal’ın da bir tık abartıldığını düşünüyorum. Onun da özellikle ilk 10 bölümünü falan çok beğenerek takip ettim ama sonlara doğru bence düşük reytinglerinden dolayı bütçe kısıtına gitti ve hikaye durağanlaştı. O sebeple benim için en iyi ulusal kanal draması 3. sezonuna henüz bilinçli olarak girmesem de -çünkü haykırışlarım mı duyuldu nedir ama altyazılar çeşitli platformlardan geliyor şu sıra- 2. sezonuyla Scandal‘dır. Ama POI’nin bir tık altında sadece, Good Wife’ı hiç seyredemedim ama elbet bir gün…
Bu arada @dkamoy, o değil (Crisis, Taraji P. Henson için). IMDB’de olurdu olsaydı.
Hemen imdb’ye baktım ben de zaten ama bazen imdb geriden geliyor ya o yüzden şeedemedim. Sesini de benzettim aksi gibi.
Benim de oyum Good Wife’a.Bu sezon 5. ve 6. bölümler neydi öyle ya.
POI’e gelince hep daha iyisini yapabileceğini düşündüğümden eksiklikleri fazlalıkları çok gözüme batıyordu.Bu neden böyle şu neden şöyle, gibilerinden çok kızıyordum diziye.Ama artık diziyi böyle kabullenip izlemeye karar verdim.Demek ki bu kadarını yapabiliyormuş ben ne diyeyim.Beklenti yoksa hayal kırıklığıda yok bu kadar basit.
zap2it’e inat logosuz
Bu arada bu dizide harika bir sezon finali yapmıştı. Aylardır unutuyorum söylemeyi. Muhteşem bir 3. sezon, üstüne harika bir sezon finali. Arada bir söylüyorum; bu Amy Acker’ı çok severdim zaten, burada da muhteşem bir iş çıkartıyor. Son bir kez daha; 5 ulusal yayın yapan kanal içerisindeki en iyi dizi kesinlikle. Böyle devam eder umarım.
Valla şu cool halleri olmasa çok sevicem de maalesef darmadağın ediyorlar beni. Amy Acker bence de leziz bi rolle, çok hoş.
Bu arada sezonun son çeyreğini peşpeşe izledikten sonra evde 2-3 gün gizem fısıltısıyla konuştuk.
John Reese gibi konuştun desene
@abidin77: Sadece o olsa iyi. Son sezonda Shaw da aynı moda girdi. Gülmekten diziyi ciddiye alamıyorum.
Person of Interest: New York Comic Con 2014
4×06’da, adam John Reese’e, “sesini nasıl öyle yapıyorsun” dediğinde güldüm. Reese’in bakışı ve “ne yapıyorum” deyişine yine güldüm
yine beklentilerimizin yükseldiği anlara geldik.Her sezon 8 9 10. bölümlerde çok iyi oluyor.Galiba shaw ı öldürecekler.Root da onun intikamını almak için sarışın hatunun peşine düşecek.Yada shaw ı kurtarabilir root tamamen senaristlerin eline kalmış.Ama çok iyi bölümler izleyeceğimizi biliyorum ve her hafta çarşambayı iple çekiyorum
@qwerty3
böyle de spoiler verilmez ki….!
Son 2 bölümü izlememiş biri olarak görür görmez kaçtım valla. Spoiler kokuyordu çünkü. Doğru koku aldım desene
Diziyi izlemiyorum ama ben bir ispiyon göremedim, tahmin var sadece.
Arkadaşlar dikkat etmeden yazdım.rpdi nin dediği gibi sadece tahmin.Yoksa bu bölümle alakalı her hangi bir olaydan bahsetmedim.Yinede daha dikkatli olmam gerekirdi özür dilerim.
Yok canım, ne olacak Okumadan geçtiğim için ne olduğunu bilemiyorum ama Shaw ismini görünce bir an için spoiler var sandım. Son 2 bölümü daha izleyemediğim için bir şey yemekten korkuyorum biraz
Tam sezon bitiyor kötü adamı yakalıyorlar hopp sivilceli ergen erkek çocuğu edasıyla “bu ne ki siz asıl kötüyü görmediniz. hehehe” Elias, Root, HR, Yönetim(şu Delia Banks’ın bulunduğu devlet örgütü, adını hatırlayamadım), Brotherhood, Çinliler, Samaritan… Her seferinde de bir twist havası var ki yemiyor artık bünyeler. Tamam güzel grup çalışması (Ki ilk bölümlerde şu ikiliye birileri katılsa daha iyi olacak demişliğim var) ama nereye kadar.
He severek izliyoruz o ayrı…
@tyndale dizi bölümlük konuları bırak sezonluk konularda bile bizi oyaladı.Oyalamasa efsane olurdu zaten.
Bu sezon oyalama minumum düzeyde ama.Her bölüme ana konuyla ilgili bişeyler serpiştiriyorlar.Bu kadarı kabulüm.
@meorman kesinlikle katılıyorum.Ama bu diziyi izleme sebeblerimizden biri de bu.Eğer bizi oyalamasa bu kadar merak etmeyecez.Ben hep harold ile machine nin konuşmasını bekledim.Rootla olduğu gibi ama sezon sonuna bırakacaklar galiba.Bugün yeni bölüm var ve ben fragmanını bile izlemedim heyecanı kaçmasın diye
Ard arda yorum yapıyorum ama bunu söylemem gerekiyor.Dizi hakkında yorumlarda hep şu söyleniyor bu zamana kadar ki en iyi bölüm.Neden böyle bir şey söyleniyor.Çünkü hep üstüne koyuyor.Bugün yeni bölümünü izledim ve oyunculuklar,kurgu,müzikler şahane.Finalini çok merak ediyorum bu dizinin.Birde hak ettiği yeri hiç bir zaman alamadığını düşünüyorum.Bana göre son dönemin tartışmasız en iyi 5 dizisinden biridir.
Sezon arasi finali ise fena degildi.
Basitleştirilmiş simülasyonda 3-4 defa aynı sahneyi tekrarlayıp aynı yerde güldüğümü yazacaktım.
Ama…
O final sahnesinde olan şey oluyorsa… Eğer o 0,000006 olasılıkla da olsa bir twist olmazsa… Daha da da yazmam bir şey. Yazmam çünkü izlemem. Net!
Muthis bir bolumdu. Izledigim en iyi bolumlerden biriydi. Belki de en iyisi.
Dayanamadim 4. sezon 12. bolum fragmanini izledim simdi.
Bugüne kadar kaç bin bölüm dizi izlediğimi bilmediğim gibi (oturup kim hesaplayacak şimdi), bundan sonra da gelecekte, kaç bin bölüm dizi izleyeceği bilemiyorum; ama Person of Interest’in 4×11’i kadar enfes, muhteşem, efsane bir bölüme, herhangi bir dizide rastlama olasılığımın oldukça düşük olduğunu tahmin edebiliyorum. Muhteşem kurgu, müzik, diyaloglar ve
Ne olduğunu bilmiyoruz o son silah sesinden sonra. Sarah Shahi ikizlere hamileymiş. 2 sene oyunculuk falan düşünmüyormuş. Yani Shaw öldü mü, yoksa 0.000005 olasılıkla kurtulup, gelecek senelerde karşımıza çıkacak mı sorusunu sorup sorup duruyorum. 4×12’nin promosunu izlemedim; birileri var, birileri yok gibi bir şeyler deyip diyor; ben şahsen uzak duruyorum. Dizinin temel taşlarından Carter gitti ama dizi yine de yükselmeyi başardı buna rağmen. Shaw’ın ölümü sonrası yükselme şansı var mıdır bilemiyorum ama ölmesin, gelecekte yine karşımıza çıksın istiyorum.
Finch’in makineye satranç oynamayı öğrettiği kısımlar da çok güzeldi. Kaybettikten sonra söyledikleri de öyle.
3. simülasyonda Fusco’nun Root’u öpmesi, simülasyondayız sonuçta deyişine kahkaha attım. Simülasyonun basitleştirildiği anlardaki konuşmalar çok eğlenceliydi.
Bölümün 9.9’luk imdb puanını fazlasıyla hak ettiğini ekleyerek uzaklaşayım. Hep dediğim gibi, kesinlikle televizyonun en iyi draması.
EK:
EK2:
https://ewinsidetv.files.wordpress.com/2015/01/kiss.gif
4-11 tek kelimeyle Efsane.
@legendparker: Bence, son cümle hariç tamamını ispiyon içine al. Çünkü ispiyon içindekinin anlamı kalmıyor ilk girişten sonra.
Bence daha iyi olur yani
@abidin77: İyi ki sen yorumu yazdıktan sonra başlığa tıkladım. Sayfanın en altında senin yorumun gözükünce, üsttekini hiç okumadım Gerçi ben daha yeni başladım sayılır diziye, aklımda kalmayabilirdi.
@unfortr: Kalmayacak gibi değil, hiç bakma. Eğer seyretmemiş olsaydım spoiler’ı yemiş olurdum. Çünkü ilk girişten sonra ne olduğu anlaşılıyor.
İyi bakalım, aramıza birisini daha katmış olduk böylece İlk sezon biraz sıkıntı yaratacaktır; sıkıldığın yerler de olacaktır ama kendisini her sezon sürekli aştığını göreceksin. Yazarsın artık neler düşündüğünü.
@abidin77: Zaten pek bir şey kalmadı sezonun sonuna, öyle sıkıntıdan oflayıp pufladığım da olmadı. Sonraki bölümler de ben daha fazla keyif alacağım gibi hissediyorum.
@unfortr: Evet evet, daha fazla keyif alacaksın.
@dkamoy’a dediğim (ama başaramadığımız) gibi, bugünlerde dizi sitelerinden uzak dur ya da Person kelimesini görür görmez kaç. Önemli anlar yaşıyoruz
İyi seyirler.
@abidin77: Tavsiyene hak verdim.
@abidin77:Shaw~Carmen yorumun beni güldürdü nerdeyse bölümün sonundaki durumun etkisinden çıktım.
Person of Interest coming to Netflix in 2015
YAY
Exclusive: @PersonInterest Casts Vikings’ @KatherynWinnick as Overzealous Bounty Hunter
Bu Netflix-POI haberi POi’yi olumlu etkiler mi yeni sezon onayi adina? Hatta simdi olmasa da seneye 5. sezon onayi adina?
@Ferdi Dinli: Yani etkiler tabi. CBS standartları için reytingleri düşük çünkü. Buradan iyi para kazanırlarsa devam ederler birkaç sezon daha.
@abidin77: Tesekkurler. Netflix’i seviyorum ben. Ismi de guzel cismi de :D.
abilerim ablalarım elimde şöyle izlerken sürükleyiciliğinden kendimden geçirtecek formüllülüğü olmayan kadrosu sempatik bir dizi aradım bulamadım. elimdeki dizilerde günceldeyim ve başka dizi beğeneedim gün boyu ne eskilerden ne yenilerden. buna çok önce bi bölüm şans verip kenara atmıştım amy için. tekrar şans vermeli miyim? yarım bıraktığım beğenmediğim dizileri az çok biliyorsunuz. :S
İzle. İlk sezonu atlatırsan takılmadan gidersin. 2. sezonun ilk 10 bölümünden sonra iyice güzelleşiyor.
Amy Acker ve Sarah Shahi var ayrıca. Daha ne olsun.
@ozgun14
Dizi formüllü ilerliyor genelde ama bazen 2-3 bölüm üst üste ana konudan gittiği oluyor.(3. sezonun 2. yarısı ve 4. sezonda ana konuyu dizinin genelini yaydılar sanki) Ana konusu çok sağlam bir dizi kendisi ama bence bir süre sonra formüllü kısımlarında canın sıkılır senin. Çünkü dizi formüllü kısımlarını hikayeye yediremiyor pek(son sezonda aştılar bunu biraz).Ana konu dururken bunlar neyle uğraşıyor yahu diyebilirsin yani.
Kısaca dizinin ana konusunda aradığın sürükleyiciği bulursun.Ama formüllü kısımlarından sıkılabilirsin. Bu kısımlara sabredebileceksen gir.
ama o zamanlar elimde bolca dizi vardı tabii. şimdi şans vereyim diye düşünüyorum ama meorman azcık moralleri bozdu. abidin ilk sezon diyince dayanırız dedim ama şimdi 2 sezon oldu
@ozgun14: Ya kusura bakma da ne boktan diziler izliyorsun, kıvıra kıvıra Person of Interest’e mi burun kıvırcan? İzleme listende kolayca üstlere koyacağını düşünüyorum ben PoI’i. Hatta sanıyorum ki 2. sezonda bi yerlerde yine gelip bu başlığın altını “abov”, “ehorey”, “vay arkadaş” içerikli yorumlarınla donatıp bizi eğlendireceksin. Kırıtma izle işte.
Ben bu arada bu dizinin hastası bi türlü olamamış kitledenim. Çünkü adamların o “cool” hallerinden dağılıyorum, kaptıramıyorum bi türlü (evet hala). Ama yine de bu durum, severek izlediğim gerçeğini değiştirmiyor. Şimdilik tek derdim peşpeşe izlemezsem ne olduğunu unuttuğum için biriktiriyor ve ispiyon yiyebiliyor olmak.
@ozgun14
Dizi doldurma bölümlerde o izleyiciye oynama,izleyici kandırma işlerini çok yapıyor.Beni de rahatsız ediyor o kısımlar. Ama dediğim gibi ana konusu çok iyidir. Biraz sabırlı olman lazım. Sen hemen dizilerin ipini çekiyon. Böyle gidersen izliycek dizi bulamıycan