Prens || Ortaçağ’da Bir Garip Krallık – Tanıtım
118 yorum aserat 02 Temmuz 2023 08:11
Kahpe Bizans, Osmanlı Cumhuriyeti gibi örnekler dışında ülkemizde pek el değmemiş bir alan olan tarihi komedi türünün uzun zaman sonraki temsilcisi denilebilecek Prens, 16 Haziran’da ilk sezonuyla BluTV’de izleyici karşısına çıktı. Bu nevi şahsına münhasır diziyi daha yakından tanımak ister misiniz?

KİMLİK BİLGİLERİ
| Tür: Komedi, Tarihi |
| Sezon/Bölüm Sayısı: 1 sezon 8 bölüm |
| Süre: 38-49 dk |
| Yönetmen: Bülent İşbilen | Senaryo: Giray Altınok & Kerem Özdoğan |
| Platform: BluTV |
| Önemli Bağlantılar: Resmi Site – IMDb – Twitter – Instagram |

KONU
Orta Çağ Avrupası’ndaki Bongomia Krallığı’nı yöneten Thun’un ortanca çocuğu olan Prens, ailesinin isim koyma zahmetine bile girmediği, sorumsuz ve kibirli bir adamdır. Hayatı her zamanki kayıtsızlığında akıp giderken Macarların krallığa savaş açma ihtimali ortaya çıkar. Bu esnada saray içinde yaşanan sürpriz gelişmeler de şimdiye dek kralın oğlu olmanın ekmeğini yemekten başka bir işe yaramayan Prens’i küçük ve yalnız ülkesinin kaderini belirleyecek derecede önemli bir konuma getirecektir.
KARAKTERLER

- Prens (Giray Altınok): İsmi olmadığı için prenslik sıfatı üzerinden anılsa da bildiğimiz prenslerle alakası olmayan, narsist, egoist ve burnu havada biri. Roma’daki Güzel Sanatlar Fakültesi’nde oyunculuk bölümü okumuş ancak hayalini gerçekleştirme imkanı bulamamış. Ailesi ve ülkesinde yaşanan binbir türlü badirenin ardından kendini hayal edemeyeceği durumların içinde buluyor.

- Thun (Hüseyin Avni Danyal): Bongomia’nın kurucusu ve 20 yıllık hükümdarı, ayrıca sert ve otoriter bir baba. İlk evliliğinden iki oğlu, diğer evliliğinden de bir kızı var. Büyük oğluna karşı ne kadar hayranlık duyuyorsa diğer oğlundan da o kadar iğreniyor.
- Sion (Ceyda Düvenci): Thun’un ikinci eşi, Bongomia’nın kraliçesi. Asil ve güçlü bir kadın. Ergenlik çağındaki kızına evlenmesi, gelinine çocuk yapması için baskı uygularken kendi hayatında da çözülmesi gereken sorunlar, kimsenin bilmediği sırlar var.
- Kalesh (Serdar Orçin): Thun’un kardeşi ve başdanışmanı. Macar tehdidi ülkeyi sardığında savaşa girilmemesinde ısrar etse de kraldan destek göremiyor. Ülkesi için doğru olduğunu düşündüğü şeyler uğruna her türlü yola sapmayı mubah görüyor.

- Thenio (Çağdaş Onur Öztürk): Prens’in ağabeyi, Thun’un en büyük oğlu, Bongomia tahtının varisi. Kardeşinin aksine sorumluluk bilinci yüksek, cesur, gözü kara bir adam. Kazanamadığı tek savaş, uzun zamandır eşiyle birlikte ter döktüğü çocuk yapma mücadelesi.
- Anarkhia (Aslı Tandoğan): Thenio’ya büyük bir aşkla bağlı olan eşi. Hem alımlı hem de akıllı bir kadın. Mutlu bir evlilik sürdürse de taht için erkek çocuk doğuramadığı için her fırsatta kayınvalidesinin eleştiri oklarına hedef olmanın rahatsızlığını yaşıyor.
- Hasharia (Derya Pınar Ak): Thun ve Sion’un ergenlik çağındaki çocukları. Zeki, becerikli, inatçı bir kız. Ataerkil düzene karşı çıkıp kadınların sosyal hayata daha çok girmesi için mücadele etse de yaşı küçük olduğu için sözünü dinletemiyor.

- Orion (Onur Özaydın): Krallığın iki başkomutanından biri. Fakat rütbesinden beklenenin aksine savaşmakta gönlü olmayan, hatta kan görünce bayılacak denli savaştan uzak biri. Bu süreçte Larg’ın desteği ona büyük güç veriyor.
- Larg (Bahadır Vatanoğlu): Krallığın diğer başkomutanı. Gözünü karartmaktan ve elini kana bulamaktan çekinmeyen biri. Dostu Orion’u endişelerinden uzaklaştırmak, onu ve ülkesini korumak için elinden geleni yapmaya hazır.
- Larousse (Yılmaz Gruda): Krallığın kahini. Saray eşrafınca saygı gören, itibarlı bir kişilik. İlerleyen yaşı nedeniyle kendisini bir kenarda sık sık uyuklarken görmek mümkün.
Dizinin öne çıkan diğer rollerini canlandıran isimler arasında Canberk Gültekin (Köle), Kerem Özdoğan (elçi Sangu), Burak Topaloğlu (Macar Prensi Stephen), Burak Demir (Macar Kralı Louie) ve Kürşat Demir (Saksonya Dükü Philippe) yer alıyor.

SON SÖZ
Çekimleri 2021’de gerçekleştirilen ve uzun zamandır kendine yuva bulamadığı için izleyiciyle iki yıl sonra BluTV sayesinde buluşabilen Prens, sanal stüdyoda çekilmiş ilk Türk dizisi olarak da öne çıkıyor. Bu tekniğin bazı ufak detaylar dışında sırıtmadan dizinin görsel dünyası adına güzel bir katkı sağladığı, öte yandan dizinin karşımızda sadece teknik olarak değil senaryo açısından da sınıfı geçen bir iş olduğu gönül rahatlığıyla söylenebilir.
Giray Altınok‘un ilk önce Instagram’daki kısa videolarla görülen karakterinden yola çıkılarak oluşturulan (ve oyunculuğuyla da şaha kalktığı) dizinin en olumlu tarafı, sosyal medya kafasının getirdiği anlık esprilere güvenme veya ilham aldığı eserleri (Game of Thrones, Hamlet vb.) ti’ye alarak mizah yapma kolaycılığına kapılmadan, dramatik yapısı güçlü, sürükleyiciliği yüksek bir hikaye kurabilmesi. Var Bunlar’da günlük hayattan doneler üzerine parlak hikayeler çıkardığını gördüğümüz senaryo ekibi, aynı formülü Orta Çağ döneminde de işlek kılarak başarılı bir sonuca ulaşıyor. Dizinin tek dezavantajı olarak bölüm sürelerinin olması gerekenden bir tık uzun olması gösterilebilir ama en azından ayırdığınız vaktin boşa gitmeyeceğini belirtmek de yanlış olmaz. Yaz sıcağında yormayacak içerik arayanlara, gülüp kafa dağıtmak isteyenlere tavsiye edilir. İyi seyirler.










yorumlar
https://x.com/BluTV/status/1901626423799939440
9 Mayıs‘ta dönüyor.
Prens’in MAX’e taşınıyoruz tanıtımı
Fragman
Allahımmm! Binnur Kaya ve Burak Dakak’ı gördüm.
Hiç sevmem ikisini de!
Ceyda Düvenci’nin haline bakınca bir zaman atlaması yapılacak sanırım hikayede.
* Linki düzeltmek yerine yorumu yok ettim. Yalnız dün ne güzel günmüş öyle, linkler doğru ama doğru yerde değiller falan… Neyse.
* Osmanlı’yyı da malzeme yapmalarına aman aman bayılmasam da ben gerekirse senin hakkını da izlerim.
Poster
Tüm kadronun yer aldığı 3. sezon posteri
3. sezon fragmanı
Yeni bölümler 09:00’da zannedersem, BluTV gibi 19:00’u beklemeyecekler. Ana sayfadaki bannerda öyle diyor.
Bongomya, Bongomyalılarındır! Prens yeni sezonun ilk bölümüyle 9 Mayıs Cuma sadece Max’te.
…dizinin yarın İstanbul Modern’de galası yapılacak. Gala öncesi yapım şirketi MGX ile max platformu arasında davetli sayısı nedeniyle kriz çıktı.
Max, galaya davet edilecek kişilerin kendi global standartları uyarınca belirli sayıda kalmasını isteyince Prens’in 3. sezon galasına tüm oyuncu ve teknik ekibi davet etmek isteyen MGX Yapım eksik katılım göstermek yerine galaya iştirak etmemeyi tercih etti.
“Biz diziyi beraber çektiğimiz tüm emekçi arkadaşlarımızı galada görmek isteriz” diyen Giray Altınok ve ekip arkadaşları galada yer almayacaklarını belirttiler.
Bu arada yapım şirketi MGX Film’in patronu Müşvik Guluzade oyunculara bir yazı göndererek “(…) Bununla beraber siz değerli oyuncularımızla alakalı toplu bir hareket içinde yer almak durumunda değiliz. Hiçbirinize katılın ya da katılmayın demiyoruz, isteyen iştirak edebilir. Sadece bizim katılmayacak olduğumuzu size bildirmek istedik” açıklamasını yaptı.
6 aylık zaman atlamasıyla açıp sezon finalinin üstüne ekleme yapıyorlar. Eldeki karakterler bildiğimiz gibi. Yeni karakterlerden Yiğit Özşener’i tanıdık.
Bölüm sonundaki şok faktörü Philip seviyesinde işe yaramadı bende ama böyle de olur.
Not: Kara kaşlı, kısaca gözüken pazarcıyı Mert Ramazan Demir zannettim bir an, Yağız Şenol’muş. Masterchef’e de katılmış.
Başladık bakalım.
Karakter posterleri 1+2+3
*
*Meydandaki o elemanı Mert Ramazan Demir sandım yarım saniyeliğine. Olsa ‘Ne alaka?’ bir durum olurdu bu tabii.
*Yiğit Özşener ilk bölümden yapmış girişini.
Vasat ayarda bir bölümdü bu arada. Kalesh de olmasa doğru dürüst gülümsemeden bölümü kapatacaktık herhalde.
Hasharia tabii ki.
.
İsmi kontrol etmeden yazınca bayağı bir sıkıntı çıkmış. Hatta abooo.
Şeytan kulağına kurşun dermişim.
*Küçük Prens? Ne yaratıcı bir isim!
Doğrusu bu ama. Alışsın kulağımız.
*Emmoğlu aşşa, emmoğlu yukarı …
*Cidden? Niye
öylece? Hasharia dışında kimsenin merak ettiği yok bu sorunun cevabını.

*Son sahne: Malumun kellesi miydi? Ben döner diyordum ama dönmeyecek mi bu sezon cidden?
*Vay be! Vay be!
Geçen bölümdeki ‘Vay be!’ ler Sion’aydı ve tam yerine oturmuştu. Bu seferki Sion’a değil de Prens’eydi sanırım. Önümüzdeki bölüm nerede ve kiminle yaşıyor olursan ol bir çift ‘Vay be’ daha alalım senden.
* Larg ve Orion’la eğlendim, yalan yok. Yine direkt bir giriş yapmadılar ve imaya bağladık.
S03B03
Çağlar Ertuğrul ve Zeynep Tuğçe Bayat döndü. O hiç sevemediğim aktris kapanış sahnesinde beklemediğim bir rolle giriş yaptı. Danilo’nun minik bir konuklugu vardı. Sahipsizler dizisinden bir yardımcı oyuncu da Prens’in tiyatro öğrenciliği yıllarından nemesisi olarak konuktu. Fena değildi bölüm ama Prens ile o adamın atışma sahneleri çok boştu bence ve de gereksiz uzundu.
S03b04
Şu ana kadarki en kötü, en sıkıcı bölümdü açık ara.
Burcu Özberk ve Tansu Biçer de giriş yaptı bu bölümle birlikte. Ben Burcu’nun yapılacak bir zaman atlaması sonrasında Hasharia rolünü devralacagini sanıyordum. Öyle değilmiş.
Hayatsız asosyallerin ismini vermekten çekindiği o “hiç sevilemeyen” aktrisin kim olduğunu yazalım da diziyi bilmeyenler alelade biri zannetmesin: Binnur Kaya.
https://x.com/slapofhulya/status/1933422802503139461
Bişi dicem. Bölümde böyle bir şey YOK. Herhalde ileriye dair yanlışlık yaptılar ve fark edildi.
S03B06
Osmanlı’daydık bu bölüm. Güzel bölümdü diyemem belki ama malumun da katkısıyla dizinin dibi gördüğü son 2 bölümden daha izlenir durumdaydı en azından.
O ona, o diğerine, diğeri öbürüne derken bekle bekle FSM bekledik bütün bölüm. Bölüm sonunda da teşrif etti nihayet. ‘Buna mı vermişler rolü?’ demeyeceğim. Oyuncuyu da sevmem; FSM’yi de sevmem. O yüzden cuk oturmuş bence.
Ceyda Düvenci bu bölümde de yoktu. Çok az görüyoruz bu sezon kendisini. Ve bu durum da hiç hoşuma gitmiyor.
Bu Kalesh’in hikayesini bir yere bağlasalar mı artık? Bizimkilerden ayrık ayrık takılışı karakterin verimine balta vurmuş durumda keza. Kullanılamıyor kaç bölümdür Kalesh gibi bir cevher.
Diziler, oyuncular, karakterlerden sonra yaranamama sırası padişahlara gelmiş.
Bu sezonun şaşırtma faktörü de Caren’in öldürülmesi oldu. Anlaşmazlığın buna varacağı yine de aklımda yoktu.
Bunun dışında bana bu sefer biraz doldurma gibi geldi. FSM / Prens kısmı tamam da Osmanlı’nın geri kalanı çekmiyor beni halen. Thenio tarafı veya Kalesh kısmı da bu sefer o türdendi. Derken izlendi bitti tabii.
Bu sezonun en iyi bölümüydü bence.
*
*
dönüşü gerçekleşti beklendiği üzere. Sütçü/Csillia (Ebru Şahin) da dönseydi sezon bitmeden keşke.
İlk sezon 8, ikinci sezon 7 bölümdü. Bu sezon da 8 ise haftaya sezon finali var demektir ama oraya geldiğimizi de tam hissedemedim nedense. Biraz daha yolumuz var gibi. 9’u, 10’u da görebilmeye hayır demem hazır ortalık ısınmak üzereyken.
Doğurmadı mı o ya?.
Sezon 8 bölümmüş, bu cuma sezon finali var sayın seyirciler.
3. sezon finalini izledim. kurcaladıkları şey hoşuma gitti. venedikli sahneler canlıydı ki zaten binnur kaya her zaman baş tacı. osmanlı sahneleri ise bence gereksiz kasıntıydı. genel olarak sevdim bu sezonu da. 3 sezondur çıtayı pek düşürmeden devam ediyorlar. 4. sezonda görüşmek üzere.
Masmalum sonla ilgili ne düşünmem gerektiğinden emin değilim sadece. Gerisi Prens’ten halliceydi.
* Anarkhia’yı 4’e bırakmak yerine niye kullanmadınız ki? Thenio falan görseydi en azından.
* Hasharia’yı öldürmeyecekleri düşünsem de emin olamıyorum, çünkü aksini de yapabilirler. Philip’i konuk etmeleri
Tam da savaşın ortasında oldukları için zaman atlamazlar sanki ama belli olmaz. Thenio’yu eşek tepsin ayrıca, karakter gelişimini harcadı tek seferinde.
* Osmanlı sahneleri bende pek çalışmadı (Fatih harici). Venedik sahneleri daha iyiydi ama bir oraya bir buraya derken bütünüyle bakınca topalladığı kısımlar var sezonun. Binnur Kaya iyiydi ama anne sahnelerini daha iyi kullanabilirlerdi.
Konuk oyuncu şelalesini iyi kullandılar, o da dizinin popülaritesinin ürünü oldu elbette. 8 bölüm olduğu için yeterince kullanamıyorlar, o var bence. Bu sezon 10 bölüm falan olabilirdi.
Velhasıl kelam, Hasharia’ya sevgiler.
Game of Thrones’un Prens’e ilham veren işler arasında olduğunu tahmin etmek zor değil ama bu sezon Giray Altınok ve Kerem Özdoğan sanki Prens’ten yerli GoT çıkarmayı amaçlamış gibiydi. Nitekim bir noktada işe yaradı çünkü her hafta spoiler korkusu yaşayarak bölümleri izler olduk ama kendi adıma diziyi sevme nedenim küçük ve samimi havası olduğu için bir tarafım hep özlem çekti. Çekirdek kadronun dört yana dağılmak yerine saray içinde birlikte olmasıyla dizideki komedi işler hale geliyordu ki çok şükür sezon finalinde bu formüle geri dönerek bir nebze telafi ettiler.
Sezonun sorunlarından biri de çok fazla karakterin toplanmasıydı. Bana kalırsa 3. sezonda sadece Venedik’i görüp (Kuzeyler ve Macarlar da yan hikaye olarak devam ederdi) Osmanlı’ya 4. sezonda konuk olabilir ve bu kadar “sıkışmış” hissetmezdik. Pek çok karakterin hikayesi de bu nedenle yeterince derin işlenmedi ve oradan oraya savrulduk gibi oldu. Binnur Kaya’nın hikaye açısından çok önemli bir karaktere hayat vermesine rağmen yeterince ekran süresi alamadığına ve daha iyi kullanılabileceğine ben de katılıyorum.
Kadro ve prodüksiyon açısından en iyi sezonu izlediğimiz tartışmasız ama 4. sezonda kendini aşırı ciddiye alma kafasının bir kenara bırakılıp eskisi gibi ironik bir anlatımla yeniden buluşabilmeyi diliyorum. Var Bunlar 3’te görüşmek üzere.
Kerem Özdoğan’ın eşi ve ailesi son sahneyi izlerken
S03B08 (Sezon Finali)
Uçurtmayı vurmasınlar. Vurdular. Çok saçma bir andı. Gerçekten çok saçma sapan bir sahneydi.
1 saati birkaç dakika aşan bir bölümdü. Ama bana 1.5 saat gibi geldi. Bölümün ilk yarısı ailenin bilmem kaç bölüm sonra yeniden bir araya gelmesinin de pozitif etkisiyle eğlenceli geçti. Sıkıntı bölümün 2. yarısındaydı. Komediyi bıraktılar; uzun muhabbetlere, gereksiz bir dramatizasyona girdiler. Görsel açıdan da baya kötüydü bu arada. Neyse, bu sezon da öyle böyle bitmiş oldu. 2. sezonun en iyi, bu sezonun ise en kötü sezon olduğu görüşüm baki. 4. sezonun bu sezondan daha iyi olmasını temenni ediyorum.
The Hollywood Reporter:
Prens’in yeni sezonu geçtiğimiz ay boyunca Türkiye’deki abonelerin yüzde 74’ü tarafından izlenerek “dünya genelindeki tüm Max yerel orijinal yapımları arasında en yüksek etkileşim seviyesine” ulaşmış.
WBD, final haftasında Prens’in 3. sezonunun Türkiye’de Max’teki tüm izlenme oranının yüzde 72’sini oluşturduğunu söyledi ve ekledi: “Sadece üç gün önce yayınlanan final bölümü (3. sezon 8. bölüm), toplam izleyicilerin yüzde 54’ünün finali izlemiş olmasıyla haftanın en çok izlenen bölümü oldu.”
1×3 lol. ayyy çok güzelll.. herkesler de gelmiş.. kim öldürmüş bunu? aa ben
meğer çok iyiymiş bu ya malum yerlerde tesadüfen karşıma paket olarak çıkmasa hadi edineyim bulmuşken demesem hayatta denemezdim. allahın işi. gerçi 3 bölümden de değerlendirmiyim şimdi bozar kesin.
Prens | 3. Sezon | Bir Prens Sohbeti 1. Kısım
Prens | 3. Sezon | Bir Prens Sohbeti 2. Kısım
2×1
– peki o zaman, seni daha fazla tutmayayım. çünkü seni en son burada tuttuğumda–
– iyi geceler…
https://www.youtube.com/watch?v=Bqc_Kr7VDJc&list=RDBqc_Kr7VDJc&start_radio=1
niye böyle oldu şimdi
yazıklar olsun!!
2×7 güzel bir sezon finaliydi.
umarım fransa da macaristan da isveç de saksonya da aktif rol almaya devam eder gelecek sezonda. hepsinden sevdiğim karakterler var. italya ve osmanlı da dahil oluyormuş gelsin yeni sezon o halde.
3 fena başlamamıştı aslında ama venedik biraz sıkmaya başladı karakter zenginliğine rağmen. venedik e neden geldik biz yahu. macarların geri çekilmesi venedik e ve malum kişiye bağlanacak sanırken kaç bölümdür boş yapıyoruz.
venedik prensesi ile korsan kaptanın beraber hiç sahnesi olmamasına bozuluyorum biraz. birlikte oynadıkları diziyi hiç izlememiş olsam da böyle selamlar hoşuma gider.
elçin sangu elçi sangu nüansında küçük bir sahne güzel olurdu.
ortalarda sıksa da yine görkemli bir sezon finali oldu. bölüm sürelerinin uzaması hissedildi. iyi yönde bir hissiyat değildi. bu sezon dizinin genel tonu bir tık daha dramatik olunca prensin şebeklikleri bir tık daha göz devirtti. sanırım farkında olmadan o dramatik tona alışmışım. birkaç yerde prensten daha ciddi bir tavır beklediğim oldu. ama prens yine prens tabii seviyoruz.
canım hashariam… yakışmadı ama bu. cidden eğer bunun arkasında dururlarsa bozulurum. herkesi saçma sapan şekillerde döndürüyorlarsa o da DÖ NE CEK !! yıkarım ortalığı valla. ama döneceğine şüphem yok. aslında hayalet olarak mı dönseler philip ile birlikte. bu dizinin absürttlüğüne uymaz diyemem. hayalet ordularını da alsınlar gelsinler. neyse saçmalamazsak bol karakterli bir sezondu. ama ülkeler arasındaki çatışmalar ve taraflaşmalar şimdiye dek çok öeh dedirtmedi. bir ara fransaya saldırmaktan vazgeçip ingiltereye giren macarlar sayesinde ingilizler de ortaya çıkar mı bizim tarafta diye beklemedim değil. eflak kralı vlad ı da unutmuştum tekrar olaya dahil olması sevindirdi. prensle aralarında gerilim eğlendiriyor beni.
neyse yeni sezonda görüşelim bakalım art arda güzel aktı eğlendirdi beni. şimdi murderbot 3 e dönebilirim.
bir şeyler cıkacağı belli idi.önümüzdeki sezon da çok geç kalmadan gelir umarım
1. sezon üzerine:
İlk sezonu bitirdim ve sonunda diziye başladım. Aşırı eğlenceliydi güldüğüm yerler oldu. Zaten bekliyordum karakterleri de çok sevdim. Sadece üçüncü sezon spoiler’ı yedim galiba ona moralim bozuldu
2. sezon üzerine:
Güzel bir sezondu. Hele 5. bölüm sonrası baya aktı gitti diyebilirim hızlandı. Kaldı üçüncü sezon.
Sahi bunun 3. sezonuna bir şey yazmamışım:
Ben yine gayet eğlenerek ve gülerek izledim bu sezonu da. Kendileri “en iyi sezon” diyerek konuşmuşlar yukarıdaki yutub videolarında ama yok ya bence ilk iki sezon bundan iyiydi. Sanırım sıralamam 1-2-3 şeklinde şu anda (en iyi ilk sezon).
Üstüne koyması zor bir dizi ve yine de hala sıkmadan, dağıtmadan devam ettirebiliyorlar. “Yaşasın”lar!
3. sezonu bende bitirdim.
Yani ilk iki sezon kadar beğendiğim bir sezon oldu benim için, hızlı aktı yine, tabii ki gelişmeler açısından ilk iki sezonu daha bi tercih ederdim. Sonunun spoilerını yemiştim hiç hoş olmadı umarım öyle bir hamleyi tercih etmezler.
Gelecek sezonu da merakla bekliyorum.