Prof. Hubert Farnsworth mü, Dr. Walter Bishop mı?
3 yorum dkamoy 21 Ocak 2013 17:00
Hazır, Fringe taze bitmişken, dizimizi farklı bir başlıkla gündeme getirelim dedik.
Pek sevdiğimiz Dr. Bishop‘ın , yine pek sevdiğimiz bilim adamı Prof. Farnsworth ile benzerliği üzerine yazıları hem İngilizce, hem de Türkçe kaynaklarda görmüşsünüzdür.
Hollywood Hates Me başlıklı sevimli blog sahibi de 2011 sonlarına doğru, eğlenceli bir dille iki karakteri sözümona çarpıştırmıştı. Bu güzel yazının Türkçe’ye çevrilmiş hali Internet’te yer almadığından, gün bu gündür dedik.
Çevirenin notu: Bildirinin kalanı, Fringe’in ilk 3 sezonunu izlememiş olanlar için ispiyon içermektedir.
İşte 2 deli bilim adamının çarpışması!
Sol köşede, Futurama‘dan Profesör Hubert J. Farnsworth :
Gördüğünüz en yaşlı, en ilginç, en çılgın kişi!
Sağ köşede, Fringe’ten Dr. Walter Bishop :
O kadar yaşlı ve tuhaf diyemeyiz ama, aynı oranda çılgın bir bilim adamı!
(Bu ikisinden daha çılgın bilim adamları tanıdınız mı?)
Bakalım hangisi üste çıkacak ya da pes edip düşecek!
Dış Görünüş
Prof. Farnsworth bir çizgi karakter ve üstelik de Amerikan çizgi karakterlerinden. Bu tipler, genelde nadiren çekici olurlar. Baksanıza, adamcağızın kafası patlıcana benziyor yahu…
Walter Bishop’ın olgun bir havası, harika saçları ve farklı duruşu var.
Kazanan? Walter Bishop.
Alternatif bir evreni yok etti mi?
E, evet, aslında etti! Prof. Farnsworth alternatif bir evreni yarattı ve hatta neredeyse yok etti. Hatta aynı anda alternatif gerçeklikteki kendisi de aynı şeyi yaptı! Bilim zordur!
Walter Bishop, oğlunu kurtarmak uğruna gittiği alternatif evreni neredeyse yok etti (buna A Evreni diyelim).
Kazanan? Berabere
Yıldızlar arası yolculuk yapabildiği bir uzay gemisi var mı?
Prof. Farnsworth’ün var.
Walter Bishop çok fazla uyuşturucu kullanarak uçuyor. Ama ikisi aynı şey sayılmaz.
Kazanan? Prof. Farnsworth.
Akrabalarıyla arası iyi mi?
Prof. Farnsworth’ün hayatta olan tek bir akrabası var. 30. nesilden amcası 20. yüzyılın Philip J. Fry’ı. Fry’ı sürekli tehlikeli görevlere yolluyor ve onu, etrafta kimsecikler yokken, uykusunda öldürmeye çalışmışlığı da var.
Prof. Farnsworth’ün bir de klonu var ama bunun “akraba”dan sayılıp sayılmayacağından emin değilim.
Walter Bishop’ın da bildiğimiz kadarıyla yaşayan 1 akrabası var; oğlu Peter. Aslında onun da kendi oğlu olduğu tartışılır malum. Yine de birlikte takıldıklarından, öyle diyelim. Peter’ın olan biteni hazmetmesini hesaba katarsak…
Kazanan? Walter.
Hangisi daha kıyak bir şehirde yaşıyor?
Prof. Farnsworth, eski New York’un kalıntıları üstüne inşa edilmiş Yeni New York’ta (New New York) yaşıyor ki o yeraltında canavarlar ve mutantlar yaşamakta. Ayrıca robotlar da var.
Walter Bishop Boston’da yaşıyor ki burada epey kıyak bir çizgi roman kitabevi var. Ayrıca bu şehirde şekil değiştiricilerden tutun da çabucak yaşlanan bebeklere kadar bir dolu acayip şeyin olduğunu da unutmayalım.
Kazanan? Şeyy, Boston’da olan acayip şeyler genelde birilerinin kötü şekilde ölmesine neden olduğundan, bu puanı insanların bazen kötü şekilde öldüğü bir şehirde yaşayan Prof. Farnsworth’e veriyoruz.
Hangisinin laboratuvar asistanı daha iyi?
Walter Bishop’ın asistanı güzel Astrid Farnsworth. Bu soyad, belki bir rastlantıdır, belki de değil. (Kendisi aslında bir FBI ajanı, ama sürekli laboratuvarda bizimki ile tıkılı kalıyor ve ona yardım ediyor.)
Prof. Farnsworth’ün asistanı ise kime denk gelirse o oluyor. Bu yüzden bu kişi Fry’dan Bender’a, Dr. Zoidberg’e kadar herkes olabilyor ki bu da epey kıyak bir durum. Yine de Astrid, fazlasıyla tatlı ve şirin.
Kazanan? Walter Bishop.
Giyim zevki kabul edilebilir mi?
Prof. Farnsworth genellikle beyaz bir laboratuvar önlüğü ve ayağında terlikleri ile gezer. Bir keresinde, bir bopstil bir takım giymişliği var.
Walter Bishop’ın genellikle yenleri eskimiş süveterler giymek ya da ayağındaki çorapları ile çıplak gezme huyu var.
Kazanan? Burada hepimiz kaybedeniz.
Öldürdüğünden daha fazla sayıda insanı kurtardı mı?
Prof. Farnsworth’ün kurye şirketinin bir sloganı var : “Mürettebatımız harcanabilir, ama gönderiniz asla” Eh böyle olunca da yolda heba olan mürettebatın haddi hesabı yok yabii. Çılgın bir bilim adamı olduğundan da -kendisi itiraf etmese de- tonlarca ölümden sorumlu olduğunu varsayabiliriz.
Walter Bishop ise alternatif evreni ölüme mahkum etti. Üstelik bizim evrendeki birçok insanın ölümüne yol açacak zamazingolar icad etti. Tamam, artık bu ve alternatif evreni kurtarmaya uğraşan bir ekiple çalışıyor; ama eski yaptıklarını sildirecek kadar iyi/yararlı işe imza attı mı?
Kazanan? Walter. En azından deniyor…
17. onyılına erişti mi?
Hangisi daha yaşlı biliyorsunuz değil mi? Prof. Farnsworth. 170’lerinde. 170’i 10’a böl : 17 onyıl!
Walter Bishop o kadar yaşlı değil; çünkü o, gelecekten biri değil.Ya da öyle mi? Hayır, değil. En azından 3. sezonun bir bölümü hariç. Herneyse…
Kazanan? Prof. Farnsworth.
Çalışan bir zaman makinası icad etti mi?
Pek sayılmaz. Prof. Farnsworth, zamanda kazayla yolculuk yaptı. Çalışmayan bir zaman makinası icad etti. Sonra da sadece geleceğe giden bir zaman makinası icad etti. Yani sonuçta bu da “çalışan” bir makina sayılabilir ama geçmişe de gitse fena olmazdı hani.
Walter Bishop, kıyamet makinasının bazı parçalarını zamanda geri gönderdi ama bir zaman makinası ile değil. Daha ziyade, dinozorlar devrinin bir zamanına uzanan bir solucan geçidi ile.
Kazanan? Prof. Farnsworth, bir nevi…
Berabereliği bozma maddesine geçelim mi?
Haydi!
Soru : Bu iki çılgın bilim adamının hangisinin başka bir evrende daha korkunç bir alternatif kimliği var?
Walter Bishop’ın alternetif evreninde Walternate var. Kendi evrenini kurtarmak adına her şeyi (çocuklar üzerinde deney yapmak hariç) yapabilen bir Savunma Bakanı.
Prof. Farnsworth’ün alternatif kimlikleri çeşit çeşit. İçlerinde gözleri olmayan bir tane var ki işte o korkunç; ama Alacakaranlık Kuşağı’nda ağzı olmayan kızdan daha korkunç diyemeyiz.
Kazanan? Walter.
Çünkü Profesör’ün alternatif evrenindeki kimlikleri, korkunçtan ziyade komikler.
Toplamda kazanan? Walter Bishop; burun farkıyla.
Beyninin bir parçasını kaybetmemiş olsaydı daha iyi bir sonuç elde edebilirdi.
yorumlar
güzel bir çeviri olmuş. ellerine sağlık.
aslında buraya yorum yazmamın bir başka amacı var. şu eskilerde kalan “tutma” özelliği geri gelse ne güzel olur. mesela bu yazı iki üç gündür yayında siteye girenler mutlaka okuyor ama yorum yazmaya gerek görmüyor. ancak ben bir emek harcayıp yazılan yazıların yorumsuz bırakılmasına üzülenlerdenim.
bu yazıyı facebook’ta 7 kişi beğenip 1 kişi tweetlese de “tutma”k çok ayrı bir şeydi. Ayrı bir motivasyon veriyordu yazara ya da bana mı öyle geliyordu?
@sdy1789 Aynen katılıyorum, özellikle bu tarz yazılarda, mesela hangi kanal hangi diziyi yayınlıyor bildirilerinde olduğu gibi, yoruma gerek görmüyorum ama yazıyı ve emeği takdir ediyorum, sadece eline sağlık yazmak da olmuyor beğendiğimizde. Sanırım teknik olarak tutma olayı geri dönemiyordu, yanlış da hatırlıyor olabilirim.
Bu arada yazının orijinalinde, sadece Walter arada sırada çıplak gezermiş gibi dile gelmiş; ama, Profesör’ü de bolca çıplak görmüşlüğümüz var. Buruş buruş olmasına dair az espri uçuşmadı sonuçta.
Bu ikisinden birini seç deseler, ben de Walter’ı seçerdim ama daha çatlak olduğunu düşündüğümden değil. Profesör bence mesafeli biri. Yalnız takılıyor. Walter daha duygusal, daha sevimli, daha bir arkadaş olmayı isteyeceğim türden. Canım yaa… Üstelik oğlu da zeki ve yakışıklı.