Halt and Catch Fire || Aklın Yolu Her Zaman Bir Değil
40 yorum ozgun14 27 Şubat 2017 09:03
AMC, 2014 yılında, bu yaz 4. ve final sezonuyla ekranlarına veda edecek bir dönem dramasıyla tanıştırdı bizi. Adını, yanda da belirtildiği üzere, bir bilgisayar kodundan alan Halt and Catch Fire ile. Her sezonu, 40 dk’lık 10’ar bölümden oluşan bu dramanın yapımcı/yaratıcı koltuğunda oturanlar ise pek tanıdık değil: Christopher Cantwell ve Christopher C. Rogers. Çok başarılı reytingler elde edemeyip ha iptal oldu, ha olacak stresiyle bugünlere gelen ve final sezonunu kapan bu dizi için verebileceğim çok fazla ön bilgi yok, o yüzden giriş videosunu aradan çıkarıp konu ve karakterlerden devam edelim.
1980’lerde geçen dizi kişisel bilgisayar ve internet devrimini konu alıyor. 1983 yılında başlayan hikaye, Silicon Prairie’de (Silicon Valley’in Teksas versiyonu) Cardiff Electric adlı küçük çaplı bir teknoloji şirketini merkezine alıyor. IBM gibi şirketlerin domine ettiği bilişim ve teknoloji pazarında, Cardiff Electric, büyük şirketlere rakip olabilmek için eski bir IBM çalışanını işe alır ve hikaye böylece başlar.
Biraz daha detayı sorun etmem derseniz şirketin yeni üyesi Joe, özgeçmişinden etkilendiği Gordon birlikte daha önce hiç kimsenin yapmaya cesaret edemediği bir makina yapma hedefiyle yola çıkarlar. Ortaya koydukları makina gayet tatmin edici olsa da şöyle bir sıkıntısı vardır. IBM’in amiral gemisiyle fazlaca benzeşmektedir. Bir anda dikkatleri üstüne çeken Cardiff Electric için bu işten hasarsız kurtulmanın tek yolu vardır. IBM’in makinasından daha hızlı, daha ucuz bir makina ortaya koymaktır. Çağının ötesinde fikirleriyle gelecek vaadettiğine inandığı Cameron’ı da ekibe katıp bilişim ve teknoloji pazarında bir çığır açacakları yolculuğa başlarlar.Dizinin kendisini izletmesindeki faktörlerlerden en önemlisi belki de burası. Karakterleri ve onları canlandıran oyuncuları. Her biri rolünün hakkını ayrı ayrı vermiş, zaten yazılmış karakterler de daha ilk bölümden sizi içine çeken cinsten. Dizinin ana karakterlerinden biraz bahsedecek olursak:
Özgüveni yüksek, başarılı, otoriter ve karizmatik Joe MacMillan, IBM’de satış müdürü olarak çalışmaktayken altındaki niyet bilinmez bir anda Cardiff Electric’le anlaşmaya oturur. Onları bilişim ve teknoloji pazarında devlerin yarışına sokabileceğine ikna eder ve şirkete katılır. Şirkete katılır katılmaz da özgeçmişinden etkilendiği Gordon’u yapılmamış olanı yapma vaadiyle kendi tarafına çeker.
Bir zamanlar gelecek vaadeden bir bilgisayar mühendisiyken, bilişim ve teknoloji fuarında eşiyle birlikte yaptıkları bilgisayarın çalışmaması üzerine bu utanç verici deneyimi arkasında bırakıp geri plana çekilir. Çalışmalarını sonlandırıp Cardiff Electric’te işe girer. Joe’nun ona yanaşıp IBM makinası üzerinde ters mühendislik uygulayıp çok daha ileri bir makina yapmayı teklif etmesi şu ana kadarki mutsuz hayatında onun için yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır.
Asi bir kişiliği olan ve spontan hareket etmeyi seven Cameron üniversite terk bir programcıdır. Çağın ilerisinde düşünen Cameron, Joe’nun teklifiyle şirketin eski ve tutucu kafa yapısına bir isyan olarak şirkete katılır. O dönem erkek egemenliğinde olan bilişim ve teknoloji dünyasına bir tokat gibi inecektir.
Gordon’un eşi olan Donna önceden bahsettiğim utanç verici deneyime kadar mühendislik yaparken o dünyayı geride bırakmıştır. Gordon’ın Joe’nun teklifini kabul etmesinin evliliklerinin sonu olabileceğini düşündüğünden bu yeni projelerine başta karşı çıksa da bu hayattan kopmuş haline bir derman olabileceğini düşünerek kocasının yanında olmaya karar verir.
Cardiff Electric şirketinin yöneticisi. Şirketin sahibi Nathan Cardiff şirketin finans durumunu organize ederken yönetimi John’a bırakmıştır. Joe onları bir anda teknoloji yarışına dahil edince mecburen razı olur ve şirketin zarar görmemesi için onları kontrol altında tutmaya çalışır.
Çok yorumlayabileceğim bir konusu olmadığı için size çok bir tahlil yapamayacağım. Şu aşamada kafamda net bir fikir oluşturmuş değil. Bildiğim bir şey varsa kaliteli bir prodüksiyon olduğu, dönem draması olmasının kendisine artı puan kazandırdığı, oyuncuların ve oyunculukların şans vermeye değer olduğu. Eh, bilgisayar ve internet devrimi gibi duyar duymaz kulak seğirten bir konu da olunca ilginiz olsa da olmasa da sadece ilk bölüme bir şans verin derim. Buyurun tanıtım filmini izleyin diyor ve tanıtımı burada sonlandırıyorum. İzleyeceklere iyi seyirler…
yorumlar
1×04 nolur nolur nolur şu donna işinden kovulsun ve cardiff’e girsin artık. iş başındayken kadını izlemeye doyamıyorum. acayip bir şey. ayrıca ned bu bölüm çakallığın dibine vurdu helal. bunu beklemiyordum ama bölüm sonunda bu pisliğin en azından cameron için bi işe yaramış olacağını anladık. kız bi aydınlanma yaşadı gibi.
Başladığından beri izledim izleyeceğim diye diye final sezonuna geldi dizi. Bir el atayım ben buna son sezondan önce.
Ellerine sağlık ozgun14.
bence sarar sana da. ben bu aralar sürekli yan iş ıvır zıvır çıktığından bi türlü adam gibi başına oturamadım yoksa bitirdiydim ilk sezonu.
1×07 gordondan soğutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. bu adam ne tribinde anlamış değilim. donna olur da hani aldatmaya karar verirse hiç şaşırmayacağım. hatta oraya gitmezse hikaye şaşıracağım.
bu yorumu bölümün başında yazmıştım sonunu görmemiştim o sırada. dizide karakter hikayeleri fazla öne çıktı ve çok iyi idare edemiyorlar. çok sıkıldım 2 bölümdür.
1×08 dizi kendine geldi, 2 bölümdür saçmalayan hikaye sonunda toparladı. 9-10 bomba olacak gibi hissediyorum. en güzel kısmı da donna kısmıydı yine buldum kendime bir donna iyi mi
2 ilk 4
joe nun bağımsız ilerleyen hikayesi çok sıkıcı. neredeyse atlamak istiyorum. birleşeceğini düşünmesem atlayacağım hatta. mutiny topluluğu ise çok gerizekalı. öyle bir ortamda çalışmak beni kanser ederdi sanırım. donna nasıl dayanıyor bilmiyorum. çok daha kaliteli bir iş bulabilirdi kendine. az bir kendinize gelin ya diyerek izliyorum sanırsın ana okulu. nerdlerin en mallarını bir araya toplamışlar.
sonradan eklenen arkadaş azcık akıllı onu da kendilerine benzetecekler.
2 geneli
bu sezon ilkinden daha bi dağınık olmasına rağmen izlemesi daha rahattı. karakterlerin sezonu noktaladığı yerler güzel. clark ın durumu can sıkıcı, üzücü değil yanlış anlaşılmasın dirskt can sıkıcı… karakteri sevmiyorum zaten bir de gereksiz dramasıyla boğuyor diziyi bir işe yaradığı da yoktu bayaadır. artık hiç yaramaz muhtemelen.
@ozgun14 Can sıkıcı durumlu Clark derken Gordon’u mu diyorsun?
evet.
3×09 bir an adapte olamadım. yanlış sıralandı bölümler herhalde falan oldum. ne gerek vardı ki. zaten kalmış 2 bölüm. onay alamamaktan mı korktular nedir. ama sonunda şu gerilimi sonlandırdıkları iyi oldu. gerçi diğer taraftaki değişikliği beklemiyordum. şaşırdım. bakalım geri adım atılacak mı?
Chelsea Talmadge (Still the King, Stranger Things), tekrar eden bir rolle final sezonu kadrosuna katılmış.
Anna Chlumsky (Veep) diziye katılmış.
Son sezonda cumartesiye atılmış zavallım.
Season 4 “Connection” Trailer
AMC’den ülke sınırlamalı bir teaser gelmiş.
(Aynısını The Walking Dead’e yapmıyorsun madem, diğerlerine niye yapıyorsun ki?)
son sezona afiş
Biz bu diziden eskiden nerede bahsediyorduk? (eski yorumlar lazım oldu da bana. aramaya üşendim, yukarıda da göremedim bağlantı. olsa iyi olurmuş aslında.)
sonradan ek: buldum
Bir de burası var.
@unfortr Orayı gördüm de pek öyle işe yarar yorumumuz yok aslında. Oyuncuları filan çekiştirip güzel dizi demişiz. Fragmana filan bulanmışız o başlıkta.
Season 4 – Featurette
4.Sezon 1 ve 2.Bölüm üzerine
Baya özlemişim uzun zamandır bu kadar diyalogları saran dizi izlememiştim. Güzel bir dönüş oldu benim için dizinin çok ince bir dokunuşu ve tarzı var. Bu dokunuşta diziyi deli gibi sevme nedenlerimden biri
4×02 Çok yazmıştır şimdi.
bölüm de o kadar güzel aktı ki hiç beklemiyordum. yapmıcaktınız bunu. donna’nın joe’yla geçirdiği anı heyecanla gordon’a anlatırken öğrenmesiyle yüzünün aldığı şekil… gerçekten içimde bir şeyler koptu. haley’nin kendisini affettiğini öğrenmişti tamam ama kızlarıyla donnayla son bir kez daha takılabilseydi keşke.
finale doğru gittiğimizi hissedemiyordum işte şimdi hissetmeye başladım.
4×08 güzel bir çözülme bölümüydü. hüzünlüydü.
haley joe sahnesi olsun, cameron donna sahnesi olsun… cameron donna sahnesini 2 sezondur deli gibi bekliyordum ama böyle bir olayla çözmeleri şık oldu. etkileyici bir sahneydi. cameron bir başka oynadı ama o sahnede. donnanın çözülme anına kadar kadın da sorun var sandım bir an neyse ki tutuyormuş kendini. yine de bir tık dahasını beklerdim yalan yok.
en bi konuşamayan ama sanırım en çok ihtiyacı olan da joeydu. onu gördükçe daha da koydu bana yaşanan.
gordon sahneleri de yine güzeldi.
Final üzerine
Bu final beni çok fazla tatmin etmemişte olsa oyuncu ve diyalog etkisi ile izlemesi keyifli bölüm ve dizilerden biriydi. Genel olarak izlemekten hiç pişman olmadım. Hoş ve tatlı şekli ile oyuncular özleticek kendini onun dışında dönemi iyi yansıttıklarını düşünmüyorum ve söyleyememde
Film isimleri (Natural Born Killers ve Star Trek: Generations) ve Yahoo ile tam olarak hangi yılda olduğumuzu da öğrenmiş olduk. 83’te başlayan macera 94’te bitti.
Son sezonda gördüğümüz sevimli Haley Clark’ı (Susanna Skaggs) sevdim. Umarım bir yerlerde yine karşımıza çıkar.
Karakterleri özleyeceğim. 4 sezon boyunca tüm ana karakterler yaptıkları ile zaman zaman sinir bozsa da, hepsini sevdim.
Hakkında pozitif duygular beslediğim dizilerden biri oldu ama daha fazla kişiye ulaşamadığı için üzmedi değil. Ne yapalım, seyreden şanslı azınlıktan olduk diyelim
Neyse ki ispiyon yemeden gelmişim bu ana kadar.
Pek sevdiğim bir diziye veda ettim.
Karakterler, gelişimleri ve canlandırılışları ile gayet memnun bıraktı beni. Öyle ki sezonlarını biriktirerek izlediğim için her yıl onlarla yatıp kalktığım dönemler oldu.
Üstüne de dizinin benim için çoğunu hatırladığım bir zaman çizgisini sunuyor oluşu da eğlencesi, tuzu, biberi oldu.
Ben de bunu seyreden şanslı azınlıktan olduğum için mutluyum. Canlarım benim, özleyeceğim sizi.
İlk sezonu bitireli birkaç sene oldu, keşke yorum yazsaymışım. Bitirince yorum da yazmadığım için bir sürü şeyi unutmuşum, bulmaca gibi hatırlamaya çalıştım.
Joe’yu çok sevdiğim söylenemez ama Nathan şirketten alacağı paya el koyunca üzüldüm. Nathan’ın karşısında boynuna bükmeyip asansöre binince gözlerinin yaşlanması güçlü sahneydi, etkiledi.
Ek: Joe’nun sevgilisi Sara bir yerden tanıdık geliyor diyordum, Boardwalk Empire’dan Angela Darmody’yi canlandıran oyuncuymuş.
İlk sezon karakterleri sevmiştim ama sezon sadece idare eder kıvamındaydı, biraz da o yüzden diziye hemen devam etmedim. 2.sezon işler değişti, özellikle sezonun ikinci yarısını çok beğendim. Bu sezonu izleyince iyi ki bırakmamışım dedim.
Benim için 2.sezon arasındaki en büyük fark Joe karakteri oldu. İlk sezon karaktere ısınamamıştım. Bu sezon karakterin değişimiyle birlikte izlemeyi en sevdiğim karakter oldu.
Mekan değiştirme işi dizinin başına gelen en iyi şey olmuş. Farklı bir dizi izliyorum sanki. En çok da Joe’nun yeni imajını beğendim, eski Joe’dan eser yok. Karaktere farklı bir hava katmış.
Joe, Gordon, Cameron ve Donna ilk kez 4 karakterin de geldiği yerden memnunum. Tek sıkıntı ara ara Donna tarafında çıkıyor. İlk sezondan beri en sempati duyulan, güvenilir karakter o ama etrafa söylediği yalanlar canımı sıkmaya başladı. Kendiyle yüzleşmemesi yüzünden iş ikiyüzlülük tarafına doğru gidiyor.
Cameron Dallas’a geri döndü ama şu Tom ile tekrar bir araya gelmeseler bari, çocuğu sevmiyorum.
S03E07
Nereden nereye geldik modundayım, işlerin bu kadar büyümesini beklemiyordum. Cameron çoğunlukla beni sinir ediyor ama şirket konusunda tamamen onun tarafındayım.
En sevdiğim sezon bu oldu, umarım final sezonunda da aynı şeyi söylerim. Sezon finali sanki son 2 bölümde başlamıştı. Güzel bir hamle yaptılar, herkesin hayatı değişmiş oldu.
Bu sezon Donna tamamen gözümden düşerken Joe,Cameron ve Gordon üçlüsünden ayrı keyif aldım. Joe’nun değişimi zaten sezonda en sevdiğim gelişmeydi. 2 sezon boyunca birbirine katlanamayan Cameron ve Gordon’ın bu sezon gerçekten arkadaş olmaları da çok güzeldi, o bölümler çok samimiydi.
Sonda Cameron’ın Donna’ya karşı hamlesi o kadar hoşuma gitti ki anlatamam. Donna sabrımı çok zorladı çünkü.
Son olarak Cameron şu Tom’dan boşansa hiç fena olmayacak. Bir de ekibe Bos’u tekrardan almaları gerek.
S04E02
Favori çiftimin tüm bölümü telefonda konuşarak geçirmeleri
Ne desem spoiler olacak,
Yine de Gordon’ın bir anda öleceğini beklemiyordum, 1 bölüm boyunca o hastalık sürecini izleriz diyordum. Çok ani oldu. Bu sezon Joe ile aralarındaki ilişkiyi düzeltmiş olmaları çok güzeldi. Önceki bölümlerde Cam’e kızlarım senin gibi biri olursa gurur duyarım demesi de dizinin en duygusal sahnelerinden biriydi. Gordon özgüven eksikliğinden 1.sezon biraz sinir bozucuydu ama sonraki sezonlar harika bir karaktere dönüştü. Herkesin danışabileceği, güvenebileceği bir arkadaşa dönüştü.
Donna ev çok sessiz müzik açalım dediğinde Cam gidip Dire Straits plağını seçti. Albümün kapağını görünce eyvah bunlar Brothers In Arms çalacak dedim ama öyle olmadı. Zaten o duygusal sahneler varken bir de şarkıyı duysam anında ağlardım, öyle bir etkisi var.
Ne kadar mükemmel bir diziydi öyle. İlk sezondan bu kalitelere geldiklerine inanamıyorum. Bir de 4 yıla yayarak izleseydim neler hissederdim bilemiyorum bile. Ama AMC’nin elinin altında böylesi bir maden olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti, izlemeyenlere yazık gerçekten.
Joe, Cam ve Gordon’ın karakter olarak gösterdiği gelişim dizinin nasıl bir seviyede olduğunu gösteriyor. Bir sürü dizide sezonlar arasında zaman atlaması yapıldığını görüyoruz ama bu kadar başarılısını beceren dizi sayısı az. Mesela ilk sezonda Joe ve Cam karakterlerine bazen tahammül bile edemiyordum, finalde ise veda edesim bile gelmedi. Nereden nereye.
Eğer Scoot McNairy olmasaydı diziyi denemeyecektim bile. Onun sayesinde başlayıp Lee Pace, Mackenzie Davis’i izlemiş oldum. Bu isimler zaten bildiğim isimler ama Kerry Bishé’den haberim yoktu mesela. Hadi bu isimler zaten başrol ama yan rol konusunda da mükemmel iş çıkardılar.Yıllarca bir sürü yan rolde oynamış Toby Huss ‘Bos’ rolü ile uçtu resmen.
Final bölümü de çok güzeldi.
Sonda Cam ve Joe’yu birlikte görmek isterdim ama birbirlerini yine bulacaklarına eminim. Joe’nun sondaki sahnesi o kadar memnun etti ki anlatamam. Sonunda geçmişinden kaçmayı başarıp, geleceği kovalamaktan da vazgeçti. Öğretmenlik işi harika olmuş. Odasında bir sürü önemli eşya vardı ama asıl önemlisi masasında bilgisayar olmamasıydı, ne kadar değiştiğinin kanıtı. Ve son olarak masasında Gordon’ın fotoğrafının olması
Zaten listemde olan bir dizi, iştahımı kabarttın @Vesper Ama hali hazırda izlediğim diziler var, bir de buna başlarsam işin içinden çıkamam şimdi. İlk açılan kontenjanda buna başlayayım bir aksilik olmazsa.
@ahmetoktay aynen, tek tavsiyem diziye başlayınca ilk sezona biraz şans ver, diziyi sevip sevmemek kişisel olay ama şu kadro için şans vermek lazım bence