The Affair – Tanıtım
376 yorum pirate 25 Eylül 2015 09:45
Showtime‘ın 4 Ekim’de 2. sezonu başlayacak draması The Affair‘ı yakından tanıyalım.
KÜNYE
Tür: Drama, Psikolojik, Gizem
Mutfaktakiler: Hagai Levi, Sarah Treem
Sezon – Bölüm Sayısı: 1 sezon, 10 bölüm
Durumu: 2. sezon 4 Ekim 2015’te başlayacak.
Süre: 52-60 dk.
Kanal: Showtime
GİRİZGAH
Öncelikle dizide olayların tek bir pencereden yansıtılmayıp erkek ve kadın ana karakterlerin bakış açılarından farklı olarak ayrıntılı bir şekilde yansıtıldığını, dizideki geçmişte yaşanmış olayların kadın ve erkek karakterlerin anlatımları doğrultusunda izleyiciye aktarıldığını ve bu 2 farklı anlatımda ana olaylarda tutarlılık olmakla beraber bu ana olaylara giden yolda yaşanmış ayrıntılarda bolca farklılık hatta zıtlıklar görülebildiğini belirtmek isterim. Bu da bu diziyi özel kılan şey aslında: objektif değil de subjektif olması. Bu subjektiflik de izleyiciye ne mi kazandırıyor? Anlatılan 2 farklı olay akışını harmanlayan izleyici kendi subjektif bakışını da çorbaya ilave ederek kendine ait 3. bir olay akışı biçimlendirebiliyor. Bu da diziyi daha fazla sahiplenmesine vesile oluyor izleyicinin.
Son olarak belirtmek isterim ki karakter tanıtımları sırasında da yukarıda belirtilen sebeplerle biraz subjektif olabileceğimi(zaten olunması da gerektiğini) belirtmek isterim.
KONU
The Affair; çoğunlukla Long Island’daki Montauk adlı küçük bir sahil kasabasında geçiyor, ara ara da Brooklyn’e götürüyor bizi. Dizinin temelinde evli iki çift bulunuyor. Erkek kahramanımız Noah, Helen ile evli ve 4 çocuk babası. Kadın kahramanımız Alison ise Cole ile evli ve 2 yıl önce çocuklarını toprağa vermek zorunda kalmışlar. Noah , Brooklyn’de devlet okulunda çalışan bir öğretmen ve tek kitabı basılan bir yazar; eşi Helen’in ise hediyelik eşya dükkanı var. Alison, kasabanın yegane restoranında garsonluk yapıyor; eşi Cole ise bir çiftçi. Brooklyn’de yaşayan 4 çocuklu Noah-Helen Solloway ailesi yaz tatilini geçirmek üzere her sene olduğu gibi Helen’in ünlü bir yazar olan babasının Montauk Kasabası’nda bulunan evine geliyorlar. Noah, Alison ile ilk kez ailesiyle bir şeyler yemeğe geldiği sırada Alison’ın garsonluk yaptığı restoranda karşılaşıyor. İkili arasındaki ilk çekim orada başlıyor. Helen ile güvenli bir evliliğin içinde tutkusunu kaybeden Noah ve Cole ile kaybettikleri çocuklarının getirdiği psikolojik yıkım nedeniyle pek de iyi gitmeyen bir evliliği olan Alison arasında da yasak bir ilişki başlaması da haliyle kaçınılmaz oluyor zaten. Bunlar dizinin geçmiş zaman kısmı. Bir de şimdiki zaman kısmı var. O kısım Noah ve Alison’ın bir dedektife ifade vermesiyle ilerlemekte. Henüz kimin, nasıl öldüğünü bilmiyoruz ama ortada bir ceset olduğunda hemfikiriz. Cinayet mi yoksa kaza mı? Orası da şu an için karanlıkta.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Noah Solloway (Dominic West): Helen ile evli, 4 çocuk babası. Brooklyn’de devlet okulunda öğretmen ve bir yazar. Bir kriz filan patlak vermediği sürece çocuklarıyla ilgilenmekten aciz. Evliliğine karşı tutkusunu kaybetmiş mutsuz bir adam. Ona göre tutkulu olduğu şeyler ise: öğretmek, bir gün herkesin takdir edeceği bir roman yazabilmek ve yüzmek. Başarısızlığında ve hatalarında asla suçu kendinde aramayan, suçu hep başkalarına atan biri. Son derece bencil, başkasının ne düşündüğünü ve hissettiğini önemsemeyen bir adam. Karakteri The Awakening, Centurion, 300 gibi popüler filmlerde yan rollerde izleme fırsatı yakaladığımız, dizi severlerin ise The Wire‘dan hatırlayabileceği Dominic West canlandırıyor.
Alison Bailey (Ruth Wilson): Cole ile evli. Garsonluk yapıyor. 2 sene önce çocuğu ölmüş, bu olayı hala atlatamamış, evliliğinde bu psikolojik yıkımdan kaynaklı problemleri olan bir kadın. Psikolojik gitgelleri olan, ruhsal açıdan pek de sağlıklı olduğu söylenemeyecek biri. Mutsuzluk ve keder girdabının içinde hapsolmuş, bu hapisten kendisini uzaklaştırabileceğine inandığı her şeye pek düşünmeden balıklama atlayabilecek zayıflıkta biri. Annesi ile problemleri nedeniyle aile kavramına pek inancı olmasa da yine de kocasının ailesi ile oldukça yakın. Karakteri The Lone Ranger filminde yan rolde izlediğimiz, dizi severlerin The Prisoner ve Luther‘den hatırlayabileceği Ruth Wilson canlandırıyor.
Helen Solloway (Maura Tierney): Noah ile evli, 4 çocuk annesi. Brooklyn’de bir hediyelik eşya dükkanı var. Babası Bruce Butler(John Duman) ünlü ve zengin bir yazar. Eşini ve çocuklarını çok seven bir kadın. Duygusal, barışçıl ve affedici biri. Karakteri Liar Liar, Oxygen gibi ünlü filmler ve ER dizisinden hatırlayabileceğiniz Maura Tierney canlandırıyor.
Cole Lockhart (Joshua Jackson): Alison ile evli. Erkek kardeşleriyle birlikte aile çiftliğinde çalışıyor. Çocuğunu kaybetmek onu da üzse de durumu Alison’dan daha iyi idare ediyor. Alison’ı, ailesini ve aile yadigarı çiftliği çok seviyor ve sevdiği şeyleri kaybetmemek adına mücadele veriyor. Karakteri Fringe ve Dawson’s Creek gibi popüler dizilerle büyük hayran kitlesi kazanan Joshua Jackson canlandırıyor.
Oscar Hodges (Darren Goldstein): (Tanıtımı okurken çoğu kişi ne gerek vardı diye düşünecek olsa da dizinin olmazsa olmaz bir karakteri olarak gördüğüm için Oscar’ı da kısaca tanıtayım istedim.) Oscar, kasabanın yegane restoranının sahibi, Alison’ın da patronu doğal olarak. Lisedeyken Alison ile sevgiliymiş. Hala da ona aşık. Onu Cole’a kaybetmenin hala gurur kırıklığını yaşadığı belli oluyor her halinden. İlk sezonda Alison ile nasıl ayrıldıklarını öğrenme fırsatı bulamadık; umarım 2. sezonda bizi aydınlatır dizinin yazarları. Cole ve ailesi ile de araları iş meseleleri yüzünden gergin Oscar’ın. Alison ve Noah’nın anlatımlarıyla kötü bir insan olarak gösterilen Oscar bence aslında o kadar da kötü biri değil. Sadece üzgün bir aşık. Karakteri Damages ve American Odyssey gibi dizilerde de konuk oyuncu olarak yer alan Darren Goldstein canlandırıyor.
Dizide ayrıca Cole’un erkek kardeşi Scotty rolünde Arrow‘dan hatırlayabileceğiniz Colin Donnell de yer alıyor.
YAZARIN NOTU
Diziyi bana çekici kılan en büyük özellik tabii ki Alison ve Noah’nın aynı olayları farklı ayrıntılarla anlatması. Bu anlatımlarda ikilinin karakteristik yapıları, birbirlerine olan davranışları ve söylemleri, olay anında giydikleri kıyafetler ve nasıl göründükleri vb. şeylerin farklı şekilde aksettirilmesi ilgiyi sürekli tetikte tutan bir olay. Benim gibi olaydan daha çok ayrıntılara değer veren biriyseniz bu dizi bu açıdan tam size göre. The Affair, her ne kadar “yasak aşk” gibi bir çok defa işlenmiş bir konu üzerinden yola çıksa da konunun işlenişinin ve bakış açısının farklı olması diziyi bir hayli çekici kılıyor. Olayları bir erkeğin ve bir kadının gözünden sırayla izliyor oluşumuz da güzel bir farklılık. 2. sezon için temennim ise anlatımların sadece Noah ve Alison ile sınırlı kalmayıp; Cole ve Helen’a da sıçraması. Hikayeye onların bakış açısından da bakabilmeyi 1-2 bölümlüğüne de olsa isterdim açıkçası. Ayrıca dedektif ve soruşturma özelliği ile de bir gizem yaratıyor ve sezon finalinde ne olacağına dair de bolca tahmin yürüttürüyor dizi.
Ruth Wilson‘ın oyunculuğunun da çok iyi olduğunu belirtmek isterim. Özellikle ilk 3 bölümde başarıyla 2 apayrı karakteri canlandırıyor adeta.
Bu kadar övgü tamam. Biraz da eleştiri şart! Dizinin en büyük handikapı ise olayları Noah ve Alison’ın anlatımından takip etmemiz nedeniyle iki karakterden en az birinin her sahnede yer almaları şart. Yani dizideki diğer karakterlerin Noah veya Alison’ın yanlarında olmadığı zamanlarda neler yaşadıklarını izleyemiyoruz. Bu da bi hayli kısıtlayıcı, sinir bozucu, 2. sezonda bir şekilde çözülmesi gereken bir problem. Bence bir başka yergi de Joshua Jackson‘a gelmeli. Elinde güzelce şekillendirilebilecek bir rol olmasına rağmen yeterli bir performans sergileyememiş bence Joshua. Dediğim gibi yazar 2. sezonda diziyi 1-2 bölümde Noah ve Alison’un boyunduruğundan kurtararak Joshua ve Maura’ya da bir fırsat tanırsa daha da iyi olacaktır bence.
İçinde çok fazla detay, bir tutam gizem ve iyi oyunculuklar barındıran The Affair’i drama seviyorsanız muhakkak izlemenizi öneriyor ve ‘4 Ekim’e az kaldı, hala ilk sezonu izlemediyseniz acele edin!’ diyorum.
1. Sezon Fragmanı
2. Sezon Fragmanı
yorumlar
Homeland’den sonra bu final daha bir iyi geldi.
Yalnız takdir ettim, tezgahı iyi kurmuşlar. Asıl hoşuma giden tarafı, Helen Alison’ın olaya müdahil olduğunu bilmiyor. Sanıyorum 3.sezon finalinde de Helen bu gerçeği öğrenir. Parça pinçik gidiyoruz hayırlısı bakalım.
ben de yüksek ihtimal cole olmaz diyordum zaten ama o belirsizlik diziyi güzel götürüyordu, allah onun başlığına giren benim belamı versin.
The Affair hits series high
2×08’den sonraki ruh halim:
Galiba bu sezonun sonunda biz izleyiciler para toplayıp Noah’yı öldürmesi için bir kiralık katil tutma aşamasına gelelim diye uğraşmış senaristler. Bu ne pislik bir karakterdir yahu?
allison ve ailesi uyuşturucu işinde miymiş ohaaa ohaa ohaaa. ben bu allison’a yine aşık oldum. oysa o kadar da yamuk yumuk bir ağzı var ki beğenmemem lazım. sanırım alice’in etkisi devam ediyor.
noah gittikçe uyuz bir şeye dönüşüyo gıcık oluyorum onun yaptığı şeylere. ama hak da veriyorum. bunların bütün çocukları şımarık yav. salak gitti atı serbest bıraktı. bu çocuklara fazla iyi de davranmıcan. sonra geri tepiyo işte böyle. bunu da bağlarlar bir yerlere yok ailesinden bulamdığı sevgiyi ordan bulmuş da onu dışavurmuş falan.
yalnız şaka maka o masum surat uyuşturucu satıyo valla hikaye nerelere gitcek bakalım
yalnız bizim ikili çok fazla göz önünde takılıyolar bi yerde feci patlıcak bişeyler.
Helal! Su gibi aktı gitti valla.
Hatta arada In Treatment yarı bölümü de yapmış dayanamayıp Hagai Levi.
Bu arada onu bunu boşverin de ben
Şimdi Chicago Med’de Colin Donnell’a daha bir sevgiyle yaklaşacağım sanırım.
İlk sezon sonunda beklemede olan birkaç yorum okuyucusuna “Çok pis sabunlu kaldık. 2. sezonu biz bi izleyelim, öyle haber verelim size izleyin izlemeyin” demiştim. 2. sezonun sonu açık ama sezon boyunca o kadar çok şeye yanıt geldi ki bence beklemenize gerek yok. Zaten sonunu merak ettirse de işin “yolda olanlar” kısmı o kadar ön plana çıkıyor ki zaman zaman sonunu nasıl bağlayacaklarını merak etmeyi bile unutmuş buluyorsunuz kendinizi.
Herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Tadından yenmez bir iş The Affair.
bu arada bu dizide şu çok hoşuma gidiyor. noah ile ilgili olayla ilişkisiz bilgileri hep allisondan öğreniyoruz. tam tersi de aynı şekilde. kendileri aktarırken o bilgiyi paylaşmamışlar polisle ama o bilgi çok basit olmasına rağmen karşısındakine nasıl da işlemiş, aklında kalmış. birbirlerinin en basit şeylerini farkında olmadan zihinlerine kazımışlar. bunlar en sonunda bir araya gelmeliler ama sıkıntı şurda ikisinin de eşleri bu durumu hak etmiyor nalet olsun.
Sezon finali öncesi oldukça sağlam bir bölümdü.
Alison’un Noah’a hiç söylemeden restoranı Cole ile birlikte alması şaşırttı doğrusu. Ama ben o partilerdeki süslü elbise giyen kızlardan değilim diyince de hak verdim kendisine. Ancak şimdi mi aklın başına geldi, kocanı terk edip başkasından çocuk yaparken olacakları hiç düşünemedin mi diye de sorarlar insana?
Cole’un Scotty’ye uyuşturucu tedavi gördüğü takdirde restorana ortak edeceğini söyedi. Scotty’nin orada Cole’un hayatını mahvedecek olan Alison’dan bir bebeği olacağını söylemesini bekliyordum. (Benim tahminim bu yönde)
Max ve Noah arasındaki beklenen yüzleşme de gerçekleşti. Asıl bomba ise finalde yaşandı. Max, Noah aleyhine mahkemede şahitlik yaptı. Tabii tüm bunlar Helen’i elde edemediği için kıskançlığından oldu.
2×02 deki noah tam bir o.ç.
keşke sen geberseymişsin de allison da senden kurtulsaymış.
resmen bölüme devam edemiyorum fazla empatiden.
umarım
ya bu adam geçmişteki zamanlarda daha olmamış olayın görülerini nasıl görüyor kafasında. çözemedim o kısmı. daha ölen yok kalan yok ilk sezondan beri ara ara gelen hayaller neyin nesidir kafamı allak bullak ettiler
Seni yanlış anlamadıysam ortada bir görü falan yok.
2. sezonda bir yandan normal zaman devam ederken bir yandan da gelecekte dava süreci devam ediyor. O kısımları biraz bulanık fonda sergiliyorlar hatta. Günümüz zamanı da ilerleye ilerleye davanın devam ettiği o zamana doğru gidiyor.
Sen şimdi neresindesin tam olarak?
yok yok ben biraz daha sabretseymişim cevabımı alacakışım zaten. kitabının sonunu hayal edip duruyormuş kafasında meğer. ben de o görüler kaza gecesinden sanıyorum diyorum ne alaka.
Mükemmel bir sezon finali olmuş. Bayıldım. Bitmesin istediğim bir 68 dakikaydı harbiden. Bölüm için puanım: 9.5/10
Noah’nın şu an içinde bulunduğu durum, ‘Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık, tükürmesem can yakar.’ durumu resmen. Allah sabır ihsan eylesin bu adama.
Alison ve Cole’un sahilde sohbet ettikleri sahne çok fazla Alison kokuyordu. O sahnenin Cole tarafını izlemek isterdim açıkçası. Onun hafif bir burukluğu var şahsen bende.
Scotty’nin performansına da bayıldım valla. Sesi güzelmiş harbiden. Ve sarhoş aksanıyla çok iyi bir iş çıkarmış.
İzleyen izlemeyene söylesin: ‘The Affair’dan iyisi Şam’da kayısı.’
İlk sezondan çok daha iyiydi. Genel olarak güzel de bir sezon finali oldu.
Noah ne yanar döner bir adam ya. Alison çocuğun ondan olmadığını söyleyince hemen soluğu Helen’in dibinde aldı. (Yalnız birlikte denizde yüzdükleri sahneye bayıldım :))
Düşenin dostu olmaz misali kimse Scotty’e destek olmadı. Pekala rehabilitasyon sonrası restoranda kendisine bir iş verileceği söylenebilirdi. Açıkcası Cole’un kendisine daha anlayışlı yaklaşmasını beklerdim. Ancak Scotty’ye de eski yengesine sarkmak yakışmadı doğrusu.
2×09 bok gibi bir bölümdü. partsız ilk bölümün böyle olması üzücü oldu aslında partsız olmasını sevdim. herkesi tadında gördük.
ama helen bölümü olmasa atlaya atlaya tamamlardım. noah bölümlerine katlanamıyorum artık adamın yaptığı bir şey gözüme batmasın ya tek bir şey. cole yine triplerde yolunu bulmuşun işte devam et hacı hala mal mal işlerdesin. o yaptığın iş miydi senin gerizekalı. bu bölüm alison mükemmeldi ama yine gereksiz sahneler. çocuk okula başlamış hala ölecek mi gerilimi veriyonuz. noah tam bir domuz diyerek bitireyim içimde kalmasın.
dizinin kadınları en güzelini hak ediyolar ama bahtsızlar nalet olsun. bir domuza saplanıp kalmıslar.
ve geldik finale. son 1 bölüm kaldı
sanırım 2 sezondur devam eden flashbacklerin sonuna geldik. artık diziye güncel devam edeceğiz gibi duruyor yeni sezonla.
Güzel başladı, sevdim diziyi. Ruth Wilson ve Joshua Jackson’ı özlemişim. Kafam bir şeye takıldı:
Yalnız bu durum değişik bir tarz olmuş, hoşuma gitti diyebilirim. Bence ilk bölüm Noah fazla abartmış, kızı bildiğin kendine yavşayan kaşar biri gibi göstermiş. Kız çocuğunu kaybetmiş acısı var, hiç öyle davranır mı ?
@ecdetcem7 E bu dizinin olayı zaten bu, “hangisi”
Belki de hiçbiri. İkisinin karışımı bişeyler
Bunca zamandır hep ertelemiştim diziyi. Sonunda başlayabildim. Gayet güzel başladı. Bu şekilde yaşanan olayın iki veya daha fazla kişinin gözünden ayrı ayrı anlatılmasına bayılıyorum. Detaylar bile farklı oluyor
– Alison’ın gözünden izlerken de olayların birazcık daha değişik olduğunu gördük. Yavşayan Noah’ydı. Ki Alison’ın gözünden gördüklerimiz bana daha doğruymuş gibi geldi. Bu arada yanlış anlamadıysam Alison’ın daha sonradan yine bir çocuğu oluyor.
Gerçi bu tip yapımlarda ikisininde doğru olmayabileceği ya da ikisinin bir karışımının doğru olabileceği gibi seçeneklerde mevcut. Zamanla kafamda daha çok oturacağını düşünüyorum.
NOT: Ruth Wilson’ı ilk gördüğüm anda televizyona aptal aptal bakmaya başladım. Çok özlemişim kendisini
Şu eşek herif Oscar güzel dayak yedi, ohh canıma değsin. Eline sağlık Cole & Scotty.
İlk sezonu bitirdim. Diziyi beklediğimden daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Çok çok iyi değildi ama sıkmadan izletti kendisini. Akıcıydı. Sezon finali ise en iyi bölümüydü diyebilirim, Joshua Jackson sezon finalinde harikaydı.
4 oyuncuyu da ayrı ayrı seviyor olsam da en çok Helen ve Cole’u seviyorum. Alison kendini bir sevdirip bir soğutuyor, Helen ise son bölümlerde biraz itici geldi
Noah ise karışık. Adamı ne seviyorum ne sevmiyorum, hiç bişiy hissetmiyorum kendisine karşı. Oyuncu iyi oynuyor o ayrı.
Cole ise ilk bölümden itibaren favori adamım oldu. Belki buna Fringe’in etkisi vardır ama çok seviyorum karakteri de, oyuncuyu da.
2.sezonda da bakış açılarına Cole ve Helen’i ekliyorlarmış yukarıdaki yorumlarda gördüğüm kadarıyla. Oh bee!
Bu arada
Güzel bir sezon oldu. Peşpeşe izleyince bunaltabilir diye bir düşüncem vardı ama öyle olmadı. Gayet güzel gitti
4 karakterden sevmediğim tek kişi Noah’ydı. Oyuncudan mıdır karakterden midir bilmiyorum ama adama hiç ama hiç ısınamadım. İlk bölümde Cole’u sevmesem de sonradan favori karakterim oldu. Heleki sezon finalinde bayıldım resmen. Çok sağlam oyunculuk yaptı.
Hatunlara gelecek olursak Alison’ı çok sevdim. Bunda Ruth Wilson’ın büyük katkısı var. Başkası oynasa belkide bu kadar sevmeyebilirdim. Helen konusunda da pek bir fikrim yok açıkçası. Ama son bölümlere doğru biraz uyuz oldum.
Bölümlere değinecek olursam iki kişiden iki farklı olay örgüsü izliyoruz. İlk 4 bölümde Noah’nın bölümleri pek ilgimi çekmiyordu ancak 4. bölüm ile birlikte oradaki olaylar daha çok ilgimi çekmeye başladı. Alison ile olanlar değil diğer şeyler.
İkinci sezon helen ve Cole’un da bakış açılarının eklenmesi güzel olacak. Onu da kısa sürede bitiririm umarım.
Bu arada
Sezonun şuana kadarki en iyi bölümüydü kesinlikle. Her iki kısımda çok güzeldi. Ama ilk defa Noah kısmı diğer kısımdan daha çok ilgimi çekti diyebilirim.
– Helen, Noah’yı unutamıyor bir türlü bu yüzden çok şey kaybedebilir. Birde yanlış anlamadıysam eğer arabulucu işinden vazgeçip direk mahkemeye giden kendisiydi. Bir nevi kendi pimini kendi çekti de denebilir.
– Noah’nın kardeşi Nina’yı çok sevdim. Oldukça dobra bir insan. Biraz takılsalar Noah’yı tokatlayıp kendine getirebilecek bir insan
Bu sezon çok daha ilgi çekici devam ediyor. Bu seviyesini kaybetmez umarım
Alison’a mu inanayım Cole’a mı bilemedim. Özellikle Alison’ın
Bu Helen Noah’a neden yardım ediyor anlamıyorum. Bu kadın hiç akıllanmayacak.
Şu Cole Noah’ı bir temiz dövse güzel olacak.
Niye birinden birine inanmayı seçelim ki? Ben gerçekte olanların herkesin anlattığından farklı geliştiğini düşünüyorum. Şu dünyada her insan olayları kendine göre yorumlamayı tercih ediyor malum. Bazen videoya çekilmiş bir sahneyi yıllar sonra izlediğimde “a-aaa ben bunu hiç böyle hatırlamıyorum” olduğum oluyor.
@dkamoy: O zaman doğruyu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
İkinci sezon ilk sezonun üstüne çıktı. Arada ufak tefek sıkıldığım noktalar olsa da çok güzeldi.
Bölümün en sonunda Noah malı attı kendini ortaya ve iyicene p.ç etti mahkemeyi. Avukat zeki bir herif düzeltecektir mutlaka. Bu olayı 3. sezonda açıklarlar tahminen.
İyi ki izlemeye karar verip başlamışım diziye. Oldukça güzel bir yapım buldum karşımda ve bölümler su gibi akıp geçti hep
Diziyi sonunda bitirdim. İlk sezonun kat be kat üstüne çıkan bir sezon oldu. Her bölümü 1 saat olmasına rağmen bayıla bayıla izledim. Çok sevmediğim 1-2 bölüm olmuştur herhalde bu sezon içinde.
İkinci sezona Cole ve Helen açılarını ekleyerek çok doğru bir iş yapmışlar. Bu durum dizinin çıtasını çok yükseltti.
Olaylar ne olursa olsun başından beri alayına team Cole’cuyum, öyle olmaya da devam etti. Helen’i de çok seviyorum fakat sürekli Noah’a karşı iyi davranması, yeter yahu kadın! Şu adamdan uzak dur, kendini üzüyorsun yine. dedirtti. Bu yüzden Helen’den biraz soğuduğumu söyleyebilirim.
Noah ise her zamanki gibi itici birisi fakat sezon finalindeki tavırlarıyla gözüme girdiğini söyleyebilirim aynı zamanda ona üzüldüğümü de.
Alison’ın ise bence Noah’dan daha bencil birisi olduğunu düşünüyorum, bize çok itici gelmiyor ama kesinlikle Noah’dan daha bencil.
Scotty’e bu sezon acıdım ama adamı çok bitirdiler ya, felaket gibiydi. Öldü huzura kavuştu diyebilirim.
Luisa ise bence sezonun en harika karakteriydi, her tavrıyla, hareketiyle renk kattı diziye. 3. sezon için tek ve tek isteğim bir Luisa bölümü. Eğer bunu yaparlarsa çok güzel oluur.
Oscar sen ölmedin mi daha ? Şu dizinin en kötü şeyi Oscar. Bencil herif.
Genel olaran Luisa geldikten sonra Cole-Alison ilişkisine dair hissettiğim:
https://www.youtube.com/watch?v=HqLapWN88wg%5B/ispiyon%5D
Ek olarak bir şey soracağım:
Oyuncular mükemmel, dizi çok iyi. Tavsiyedir.
10/9
Diane Kruger ve Joshua Jackson 10 seneden sonra ayrılmışlar…
gerçekten norman reedus yüzünden ayrıldılarsa yazık olmuş
O haberin üstünden çok uzun zaman geçti ya, zaten doğruluğu da kanıtlanmamış bir şeydi.
net olmadığı için “ise” yi bilerek ekledim dedikodular okadar eski değil ama daha 4 temmuzu joshuasız kutladılar. benim çok beğendiğim bir çiftti kız güzel adam yakışıklı.
Kadının 4 gün önceki 40. doğum gününü de birlikte kutladılar aslında. Orada olmuştur bir tuhaflık, eskisi gibi birbirlerine bağlı olmadıklarını fark etmişlerdir falan. Bence de yakışıyorlardı.
Dedikoduların ilk çıkması 8 ay öncesi aslında. Sadece film premierei 2 ay önceydi. Aman neyse o kadar da önemli bir olay değildi zaten
https://twitter.com/SHO_PR/status/763090337795563520
Guy Burnet (Chicago Fire, Hand of God) birden fazla bölümde diziye katılmış. Yolu Noah şahsiyetiyle kesişecekmiş.
Jonathan Cake (Desperate Housewives) birden fazla bölümde yer alacakmış. Whitney’e sevgili.
Bu Whitney’de hiç akıl yok yahu.
Dün gece aklımda geçiyordu: The Affair seven bence masters of sex de sever. Niye çoğunluk denemez bu sitede şu masters fo sex’i bi anlasam.
Bir The Affair hastası olan ve yakın zamanda Masters Of Sex’te güncele yetişip onun da hastası olmuş biri olarak konuşuyorum; doğru bir yorum bence.
Çoğunluğun denememe sebebi benim de uzun süre denememiş olmam ile aynı sebepten olabilir bence: Masters Of Sex’in kadrosu uzaktan bakınca cezbetmiyor insanı. Ama bir şans verip izlemeye başlarsanız müptelası olmamanız çok zor gerçekten.
Aslında Sihirbazlar Çetesi 2 filminde o dizinin kadın başrol oyuncusuna bayılınca ilk bulduğum fırsatta izlemek istiyorum Masters of Sex’i. Söylediğiniz iyi oldu, kesin girerim.
Oyuncular bir yana izlemeyenler ne der bilemiyorum ama bence uzaktan bakınca The Affair daha aydınlık bir dizi, Masters of Sex daha karanlık tonda bir dizi olarak görünüyor. Bu da etkiliyor izlemeyenleri. Sonra The Affairin ödül törenlerindeki başarısı ve farklı çekim tarzından dolayı kulaktan kulağa çok daha fazla reklamı yapıldı.
Hazır lafı açılmışken bi karşılaştırma yapayım. Gerçi şu anda Marters of Sexten kopmuş durumdayım. Yeni sezona girmeden önce son bölümü gözden geçirmem lazım.
İki dizide farklı konularda birbirlerinden önde olsa da genel olarak bakınca başa başlar diyebilirim. The Affairın gizem unsuru ve farklı anlatım tarzı öne çıkan özellikleri. Masters of Sex ise dram yönünden daha iyi bir dizi. Dönem dizisi olması ve toplumsal bir olayı anlatıp gerçekten yaşanmış ve yaşanmakta olan sorunlara değinmesi bir diğer artıları. Hangisi iyi derseniz o anki moduma göre değişir cevabı.
Karışan kafalara sesleneyim: Benim aynı kefeye koymam dibine kadar İlişki dizisi olmaları yüzünden.
İyi oldu son yorumun @dkamoy MoS henüz izlemediğim ve izlemek istediğim bir dizi de, ikisini ne açıdan/nasıl yan yana koyayım bilememiştim.