The Affair – Tanıtım
376 yorum pirate 25 Eylül 2015 09:45
Showtime‘ın 4 Ekim’de 2. sezonu başlayacak draması The Affair‘ı yakından tanıyalım.
KÜNYE
Tür: Drama, Psikolojik, Gizem
Mutfaktakiler: Hagai Levi, Sarah Treem
Sezon – Bölüm Sayısı: 1 sezon, 10 bölüm
Durumu: 2. sezon 4 Ekim 2015’te başlayacak.
Süre: 52-60 dk.
Kanal: Showtime
GİRİZGAH
Öncelikle dizide olayların tek bir pencereden yansıtılmayıp erkek ve kadın ana karakterlerin bakış açılarından farklı olarak ayrıntılı bir şekilde yansıtıldığını, dizideki geçmişte yaşanmış olayların kadın ve erkek karakterlerin anlatımları doğrultusunda izleyiciye aktarıldığını ve bu 2 farklı anlatımda ana olaylarda tutarlılık olmakla beraber bu ana olaylara giden yolda yaşanmış ayrıntılarda bolca farklılık hatta zıtlıklar görülebildiğini belirtmek isterim. Bu da bu diziyi özel kılan şey aslında: objektif değil de subjektif olması. Bu subjektiflik de izleyiciye ne mi kazandırıyor? Anlatılan 2 farklı olay akışını harmanlayan izleyici kendi subjektif bakışını da çorbaya ilave ederek kendine ait 3. bir olay akışı biçimlendirebiliyor. Bu da diziyi daha fazla sahiplenmesine vesile oluyor izleyicinin.
Son olarak belirtmek isterim ki karakter tanıtımları sırasında da yukarıda belirtilen sebeplerle biraz subjektif olabileceğimi(zaten olunması da gerektiğini) belirtmek isterim.
KONU
The Affair; çoğunlukla Long Island’daki Montauk adlı küçük bir sahil kasabasında geçiyor, ara ara da Brooklyn’e götürüyor bizi. Dizinin temelinde evli iki çift bulunuyor. Erkek kahramanımız Noah, Helen ile evli ve 4 çocuk babası. Kadın kahramanımız Alison ise Cole ile evli ve 2 yıl önce çocuklarını toprağa vermek zorunda kalmışlar. Noah , Brooklyn’de devlet okulunda çalışan bir öğretmen ve tek kitabı basılan bir yazar; eşi Helen’in ise hediyelik eşya dükkanı var. Alison, kasabanın yegane restoranında garsonluk yapıyor; eşi Cole ise bir çiftçi. Brooklyn’de yaşayan 4 çocuklu Noah-Helen Solloway ailesi yaz tatilini geçirmek üzere her sene olduğu gibi Helen’in ünlü bir yazar olan babasının Montauk Kasabası’nda bulunan evine geliyorlar. Noah, Alison ile ilk kez ailesiyle bir şeyler yemeğe geldiği sırada Alison’ın garsonluk yaptığı restoranda karşılaşıyor. İkili arasındaki ilk çekim orada başlıyor. Helen ile güvenli bir evliliğin içinde tutkusunu kaybeden Noah ve Cole ile kaybettikleri çocuklarının getirdiği psikolojik yıkım nedeniyle pek de iyi gitmeyen bir evliliği olan Alison arasında da yasak bir ilişki başlaması da haliyle kaçınılmaz oluyor zaten. Bunlar dizinin geçmiş zaman kısmı. Bir de şimdiki zaman kısmı var. O kısım Noah ve Alison’ın bir dedektife ifade vermesiyle ilerlemekte. Henüz kimin, nasıl öldüğünü bilmiyoruz ama ortada bir ceset olduğunda hemfikiriz. Cinayet mi yoksa kaza mı? Orası da şu an için karanlıkta.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Noah Solloway (Dominic West): Helen ile evli, 4 çocuk babası. Brooklyn’de devlet okulunda öğretmen ve bir yazar. Bir kriz filan patlak vermediği sürece çocuklarıyla ilgilenmekten aciz. Evliliğine karşı tutkusunu kaybetmiş mutsuz bir adam. Ona göre tutkulu olduğu şeyler ise: öğretmek, bir gün herkesin takdir edeceği bir roman yazabilmek ve yüzmek. Başarısızlığında ve hatalarında asla suçu kendinde aramayan, suçu hep başkalarına atan biri. Son derece bencil, başkasının ne düşündüğünü ve hissettiğini önemsemeyen bir adam. Karakteri The Awakening, Centurion, 300 gibi popüler filmlerde yan rollerde izleme fırsatı yakaladığımız, dizi severlerin ise The Wire‘dan hatırlayabileceği Dominic West canlandırıyor.
Alison Bailey (Ruth Wilson): Cole ile evli. Garsonluk yapıyor. 2 sene önce çocuğu ölmüş, bu olayı hala atlatamamış, evliliğinde bu psikolojik yıkımdan kaynaklı problemleri olan bir kadın. Psikolojik gitgelleri olan, ruhsal açıdan pek de sağlıklı olduğu söylenemeyecek biri. Mutsuzluk ve keder girdabının içinde hapsolmuş, bu hapisten kendisini uzaklaştırabileceğine inandığı her şeye pek düşünmeden balıklama atlayabilecek zayıflıkta biri. Annesi ile problemleri nedeniyle aile kavramına pek inancı olmasa da yine de kocasının ailesi ile oldukça yakın. Karakteri The Lone Ranger filminde yan rolde izlediğimiz, dizi severlerin The Prisoner ve Luther‘den hatırlayabileceği Ruth Wilson canlandırıyor.
Helen Solloway (Maura Tierney): Noah ile evli, 4 çocuk annesi. Brooklyn’de bir hediyelik eşya dükkanı var. Babası Bruce Butler(John Duman) ünlü ve zengin bir yazar. Eşini ve çocuklarını çok seven bir kadın. Duygusal, barışçıl ve affedici biri. Karakteri Liar Liar, Oxygen gibi ünlü filmler ve ER dizisinden hatırlayabileceğiniz Maura Tierney canlandırıyor.
Cole Lockhart (Joshua Jackson): Alison ile evli. Erkek kardeşleriyle birlikte aile çiftliğinde çalışıyor. Çocuğunu kaybetmek onu da üzse de durumu Alison’dan daha iyi idare ediyor. Alison’ı, ailesini ve aile yadigarı çiftliği çok seviyor ve sevdiği şeyleri kaybetmemek adına mücadele veriyor. Karakteri Fringe ve Dawson’s Creek gibi popüler dizilerle büyük hayran kitlesi kazanan Joshua Jackson canlandırıyor.
Oscar Hodges (Darren Goldstein): (Tanıtımı okurken çoğu kişi ne gerek vardı diye düşünecek olsa da dizinin olmazsa olmaz bir karakteri olarak gördüğüm için Oscar’ı da kısaca tanıtayım istedim.) Oscar, kasabanın yegane restoranının sahibi, Alison’ın da patronu doğal olarak. Lisedeyken Alison ile sevgiliymiş. Hala da ona aşık. Onu Cole’a kaybetmenin hala gurur kırıklığını yaşadığı belli oluyor her halinden. İlk sezonda Alison ile nasıl ayrıldıklarını öğrenme fırsatı bulamadık; umarım 2. sezonda bizi aydınlatır dizinin yazarları. Cole ve ailesi ile de araları iş meseleleri yüzünden gergin Oscar’ın. Alison ve Noah’nın anlatımlarıyla kötü bir insan olarak gösterilen Oscar bence aslında o kadar da kötü biri değil. Sadece üzgün bir aşık. Karakteri Damages ve American Odyssey gibi dizilerde de konuk oyuncu olarak yer alan Darren Goldstein canlandırıyor.
Dizide ayrıca Cole’un erkek kardeşi Scotty rolünde Arrow‘dan hatırlayabileceğiniz Colin Donnell de yer alıyor.
YAZARIN NOTU
Diziyi bana çekici kılan en büyük özellik tabii ki Alison ve Noah’nın aynı olayları farklı ayrıntılarla anlatması. Bu anlatımlarda ikilinin karakteristik yapıları, birbirlerine olan davranışları ve söylemleri, olay anında giydikleri kıyafetler ve nasıl göründükleri vb. şeylerin farklı şekilde aksettirilmesi ilgiyi sürekli tetikte tutan bir olay. Benim gibi olaydan daha çok ayrıntılara değer veren biriyseniz bu dizi bu açıdan tam size göre. The Affair, her ne kadar “yasak aşk” gibi bir çok defa işlenmiş bir konu üzerinden yola çıksa da konunun işlenişinin ve bakış açısının farklı olması diziyi bir hayli çekici kılıyor. Olayları bir erkeğin ve bir kadının gözünden sırayla izliyor oluşumuz da güzel bir farklılık. 2. sezon için temennim ise anlatımların sadece Noah ve Alison ile sınırlı kalmayıp; Cole ve Helen’a da sıçraması. Hikayeye onların bakış açısından da bakabilmeyi 1-2 bölümlüğüne de olsa isterdim açıkçası. Ayrıca dedektif ve soruşturma özelliği ile de bir gizem yaratıyor ve sezon finalinde ne olacağına dair de bolca tahmin yürüttürüyor dizi.
Ruth Wilson‘ın oyunculuğunun da çok iyi olduğunu belirtmek isterim. Özellikle ilk 3 bölümde başarıyla 2 apayrı karakteri canlandırıyor adeta.
Bu kadar övgü tamam. Biraz da eleştiri şart! Dizinin en büyük handikapı ise olayları Noah ve Alison’ın anlatımından takip etmemiz nedeniyle iki karakterden en az birinin her sahnede yer almaları şart. Yani dizideki diğer karakterlerin Noah veya Alison’ın yanlarında olmadığı zamanlarda neler yaşadıklarını izleyemiyoruz. Bu da bi hayli kısıtlayıcı, sinir bozucu, 2. sezonda bir şekilde çözülmesi gereken bir problem. Bence bir başka yergi de Joshua Jackson‘a gelmeli. Elinde güzelce şekillendirilebilecek bir rol olmasına rağmen yeterli bir performans sergileyememiş bence Joshua. Dediğim gibi yazar 2. sezonda diziyi 1-2 bölümde Noah ve Alison’un boyunduruğundan kurtararak Joshua ve Maura’ya da bir fırsat tanırsa daha da iyi olacaktır bence.
İçinde çok fazla detay, bir tutam gizem ve iyi oyunculuklar barındıran The Affair’i drama seviyorsanız muhakkak izlemenizi öneriyor ve ‘4 Ekim’e az kaldı, hala ilk sezonu izlemediyseniz acele edin!’ diyorum.
1. Sezon Fragmanı
2. Sezon Fragmanı
yorumlar
*3. sezon finali
Başlıkta oraya bir dikkat çekmek istedim şu an Benim sevdiğim kısımlar oldu tabii ki ama genel olarak ilk iki sezonun altında bir sezondu tabii ki. Medyayı biraz takip ediyorlarsa eleştirilerin farkına varırlar herhalde diye düşünüyorum.
İzleyiciyi Noah’a zorlamamaları gerektiğini fark etseler muhtemelen sorun çözülecek.
valla bilmiyorum o kadarını şöyle bir bakındım da genel olarak makale altındaki izleyici yorumlarıyla uyuşuyorum en azından yoksa kendimi suçlayacaktım sezon için fazla mı gaddarım diye. sorun noah falan değil. onun yerine o dozda allison izletseler yine garip bulurdum. senaristlerin ilk 2 sezonda vaadettikleri dizi yapısını koruyamamış olmaları saçma sapan yan karakterler izletmiş olmaları. ana karakterleri adam gibi kullanmamış olmaları. bak yine sinirlendim ya kendi kendime.
3 x 10 / Sezon Finali üzerine:
Bu bölümden beklentim büyüktü, yazıklar olsun diyorum başka da bir şey demek gelmiyor içimden.
Ne diyim bu bölüme başka bilemedim, bu sezonun diğer karakterleri, son bölümde kaldığı yer falan alakasız bir bölüm olmuş.
Yemin ediyorum son sezon onayı olmamış olsa bu onay şuracıkta bırakırdım diziyi.
Aytaç ispiyon içinde söylemiş tüm şeyleri, boşuna bu gereksiz sezon finali için elimi yormak istemiyorum.
Bu senaristlerin yaptığı seyirciyi aptal yerine koymaktır kardeşim.
Tek kelimeyle ‘MÜKEMMEL’ bir bölüm olmuş. Her anıyla, her sahnesiyle, atmosferiyle, sezon hikayesine kurduğu bağlantı ve hikayeyi kapatışı ile, son sahnesi ile, açıkta bir şey bırakmadan sezonu kapatışı ile…
Sezonun en iyi bölümüydü, dizinin en iyi bölümlerinden biriydi, son dönemde izlediğim en iyi sezon finallerinden biriydi. Hatta final tadındaydı diyebilirim. Bu noktada diziyi bitirseler hiç sorgulamaz, kabul eder, mutlu mesut vedalaşırdım diziyle. Bunun ötesinde daha ne olabilir ki bu dizi için final mahiyetinde?
S03E08’de ana karakterlerden Cole ve Alison’ın hikayelerini nihayete erdirdik final mahiyetinde. Onlarla ilgili ekstradan bir sahne çekmeye zerre gerek yoktu zaten bu bölüm. 2 karakterin sezon hikayesi, kendi aralarındaki dinamik ve diğer karakterlerle aralarındaki dinamikle ilgili çözüme kavuşmayan bir şey kalmadı yani. S03E09’da da Helen’in hikayesini kapattık bitti. Kadının tüm hayatını çözümledik geçen bölüm. Daha ne olsun?
Bu bölüme de kalan tek şey Noah’nın hikayesini tamamlamak idi zaten. Bu bölüm de onun hikayesini final tadında sonlandırmayı başarmış senaristler. Harika da olmuş yani!
Juliette partı, buram buram Avrupa sineması kokan leziz ötesi bir tat bıraktı bende. İzlemesi çok büyük keyifti gerçekten. Karakterin sezon başındaki partı da çok Avrupai idi zaten. Sezonun en büyük yıldızı idi bana göre Juliette. Açık konuşmak gerekirse oyuncunun sezon başlamadan önce diziye katılma haberini ilk olarak gördüğümde ön yargılı davranıp pek hoşnut kalmamıştım bu takviyeden ama an itibariyle dizinin kast sorumlusunu canı gönülden kutluyorum kesinlikle bu tercih için.
Bu bölümdeki Juliette partı olmasa cidden sorgulardım yani senaristleri ciddi manada ‘Bu karakter neden girdi diziye? Ve madem girdi niye hikayesi kapatılmadı?’ diye. Yani o açıdan iyi ki bu part oldu da hem karakterin hikayesini kapattık hem de karakterin hikayesini Noah’nın hikayesine bağlayıp Noah’nın sezon hikayesini başarılı bir şekilde kapattık böylece. Bu arada tekrar edeyim; cidden inanılmaz lezizdi onun partı.
Noah partında da karakterin finalini yaptık. Sadece sezon babında değil dizi babında da kapattık bence karakteri.
Ve zerre eğreti de durmadı bu hamle. Ve cidden harikaydı ikilinin sahneleri ve muhabbeti. Ba-yıl-dım!
O son sahnedeki karakterin yaşadığı psikoloji ise ancak bu kadar yakışabilirdi bu sezonun finaline. İlk 2 sezonun altında kalıp yer yer epey bir saydırdığım, özellikle Helen’e gereğinden fazla part sunulması dolayısıyla çok kızdığım böyle bir sezonun bu kadar bayılarak izlediğim bir finalle kapatılmasında emeği geçen herkesin tek tek eline sağlık!
Bölüm için puanım: 9.5
Sezon için ortalama puanım: 8.0
Cole, Alison ve Helen kısımlarına katılmıyorum ama devam ettirmek için enerjim yok şu an. Teşekkürler, iyi günler.
Affair’in anlatim tarzina bayiliyorum ama bu sezonu ve ozellikle sezon filani hiç begenmedim. Hikaye olarak yolun sonuna gelinmis olabilir diye son bölümü final kabul ederek seyrettim ama çok ilginctir 4.sezon onayini almis.
Ağır sıçmışlar finalde. Öyle böyle değil.
Yahu Juliette’in kısmına (dolaylı olarak Noah’ın kısmına da) ne gerek vardı? Daha sezon başında diziye katılan bir karakterin, ölmek üzere olan kocasıyla ve onun bilmem ne araştırmasıyla ilgili gelişmeler bu izleyicinin ne işine yarayacak? Üniversitede o kadınla yapılan sohbet neydi mesela? Juliette’in o okulda işine devam edip etmiyor olması veya okul yönetimine kocasının hastalığından bahsetmemesi beni neden ilgilendirsin?
Bu bölüm sezonun içine yedirilseymiş olabilirmiş. Sinematik açıdan güzel sahneler olması, arada kar yağması, kadrajda hoş binalar olması veya Noel muhabbeti falan güzel, izlemesi zevkli. Ama 3’üncü sezon finalinde izlemesi hiç zevkli değil. Çok ama çok ağır sıçmışlar.
Ana konudan tamamiyle bağımsız, hiç kimsenin umrunda olmayan olaylar bütünü… Burada mesele Noah da değil, herkesin aksine ben Noah’tan nefret etmiyorum zaten. Burada mesela sezon finalinin tek bir karakter üzerinden ilerlemesi.
2 bölüm önce Oscar, bebeğinden ve karısından bahsetmişti ya hani Cole’a. Heh işte, bu bölümün tamamen Oscar ve ailesi odaklı olduğunu hayal edin. Benim için hiçbir farkları yoktu. Üstelik Oscar ilk sezondan beri gelen bir karakter, sanırım onun ailesini izlesem daha çok ilgimi çekerdi.
Whitney ile Noah’ın Paris’te mucizevi ve ruhani bir şekilde karşılaşması ve aralarının hemen düzelmesi, Martin’in babasını *daha birkaç bölüm önce olanlar olmamışçasına* ertesi gün bilmem nereye davet etmesine falan zaten hiç girmiyorum. Her şey ama her şey havada kaldı. Felaketti ya. Yazıklar olsun.
Bakın şunu kabul ederdim mesela
Sezon boyunca Noah’ın halüsinasyonlarını ve hapishane günlerini anlatmaya çalıştılar. Anlattılar da. Geçen bölümde de kendini bıçakladığını öğrendik ki barizdi zaten, orası ayrı konu. Sonra Alison ile gittikleri adada mahsur kaldıkları otelde annesinden ve ölümünden bahsetti. Yine geçen bölüm Gunther, Noah’ı annesini öldürmekle/ölmesine müsaade etmekle suçladı. Yap abi sezon finalini bunun üzerine. Koca sezon bunu anlattınız lan. Bölümü de flashback yapsaydınız madem. En azından hikayeye bir katkısı olurdu. Gerçekten inanılmaz hayal kırıklığı ya. Daha ne desem bilemiyorum.
Karakterler 8. ve 9. bölümlerde sorunlarının farkına vararak bi şeylerin üzerine gittiler. Hatta bunu 8. bölümde Coleda sırf konuyu o bölümde bırakmak için biraz hızlı işlediklerini düşünüyorum.
Bu dizi sezon finalinde bomba şeyler yapmak zorunda olan bir dizi değil ki.
Son bölüm en ortada kalan karakter Noahı toparlama bölümü olmuş. Juliettein kısmına bu kısımda diğer karakterlere yer verip hikayeyi kopartmamak için yer verdikleri açık ama bu bölüm bile yersiz yurtsuz kalan Noaha bi yer bulması açısından bi amaca hizmet etti. Bu arada son sezonda juliette karakteri önemli hale gelirse hiç de gereksiz bir bölüm olmayacak bu kısım. Noah kısmında olayları hiç olmayacak kadar mutlu sona hizmet eder şekilde toparladılar. Noah için olayların hiç bu kadar iyi bitebileceğini düşünmemiştim. Belki de bu yüzden bir sezonu daha var dizinin değil mi?
Bu arada sezon finalinin neden böyle tercih edilmiş olduğunu bu kadar açıkladıktan sonra finali izleyici kaygısı gütmeden en iyi olduğunu düşündükleri şekilde yapan yapımcıları da tebrik edeyim. Bu kadar tepki alacaklarını tahmin etmişlerdir muhtemelen.
Bu sezon çoğu izleyicide olduğu gibi beni rahatsız etmedi. Çok fazla karakterlere odaklanmaları hoşuma bile gitti diyebilirim. Arada, büyük olayların dönmediği sakin ilerleyen dramalar izlemeye seviyorum. Bence dizinin anlatmaya çalıştığı geçmişlerine takılı kalmış sorunlu karakterler Noah ve Alison karakterleri ve bunların girdabına kapılmış Helen ve Cole karakterleriydi. Bu sezonda bundan koptuklarını düşünmüyorum. Tabi bu sezon yer yer işlenişte sıkıntılar çıkmış olabilir ama genel olarak sezonu sevdiğimi söyleyebilirim.
Sezon finalini de sezon onayı olmasa ben rahatlıkla dizi finali kabul edebilirdim. Beklediğim tonda olmazdı ama gayette final olabilirdi. Son 10 saniyesi zaten tam bu tarz bi yapımdan bekleyeceğim bi kapanış.
Hayatlarında neler olduğundan ziyade olana tepkileri, algıları, algı farklılıkları ile beni germeyi hala beceren bir dizi. O kadar gaza geliyorum ki zamanında 2 bölüm izleyip çöpe attığım In Treatment’ı yeniden denemem gerektiği hissine kapılıp duruyorum.
Bu arada kusura bakmayın da “nesi açık lan bu sonun?” dedim sonunda.
Yukarıda meorman güzel demiş diyeceklerimi.
@aytackara 9. bölümde
Tabii o noktada Didem de “E be adam, bunu anlaman 9 bölüm sürdü, pes ya!’ diye ekrana çemkiriyor. :))
Bu arada diziyi izlerken içinde Noah olan bir olay olduğunda “lütfen bunu Noah’nın gözünden izlemeyelim” dediğimi farkettim. (Hayır adamı sevmeyenler kulübünden değilim ama yani…)
@dkamoy (1) “Zamanında 2 bölüm izleyip çöpe attığım In Treatment’ı…”
Ay ben şok. Reca ediyorum bir dene şu diziyi. 5 bölümü izleyip ilk döngüyü tamamla en azından.
@dkamoy (2) Timam. (Spoiler içi)
@dkamoy (3) O sekizinci ve dokuzuncu bölümden sonra bu onuncu bölüm? Düşman dizinin başına.
Normal bir bölümle açılışını yapmış. Özlemişim diziyi. Bölüm uzundu, birde Noah’ı görünce şimdi hapı yuttuk işkence gibi geçecek derken hiçte öyle olmadı. Gayet akıcı geçti.
– Yeni gelen Audrey ve Fransız hocayı sevdim. Daha çok görücez onları da sanırım.
– Son sahneyi cidden merak ettim. Kendi kendine mi yaptı yoksa cidden biri mi bıçakladı. Ama tahminim kendi yaptığı yönünde.
– Helen’in devamlı depreşik hali beni de etkiliyor izlerken. Çok karamsar hissediyorum kendimi. Her şeye negatif bakıyorum. Artık bir kendine gelmesi lazım.
– Kızı desen zaten apayrı bir olay. Ne yaptığı, ne yapacağı, hayattaki amacı filan hiçbir şeyi belli değil.
– Alison’ın ne yaşadığını bilmiyorum açıkçası ama kızını bırakıp gitmesi pek kabul edilebilir bir şey değil. Cole ve Luisa’nın yerinde bende olsam aynı şeyi yapardım herhalde. O tutumları bana pek yanlış gelmedi. Sadece en azından arada görmesine izin verirdim, ki Cole’da bunu yaptı zaten.
Sonda Noah’yı görmeyeydik iyiydi ya. Şimdi gelecek bölüm yine o olacak poffffff
Yalnız 22’nin de amma sadakat düşkünü bir izleyici kitlesi varmış.
Ben diziler konusunda pek değilim ama çiftine göre değişiyor.
Bu dizide asıl başta “Olacak iş mi bu?” durumundaydım. Şimdi “Niye olmuyor bu iş?” düşüncesindeyim
diye dalga geçtiğimi hatırlıyorum.
İlk seferde içinde bulundukları buhran hayatta birbirine sığınma psikolojisi olduğundan böyle düşünüyorumdur belki. Cole-Alison’da derenin altından ne sular aktı ama yine de kopamıyorlar diye romantikleştirdim bir de ben
Ama yani fransızı işin içine katarak her bölümde başka bir çiftin sevişme sahnesini izledikçe “sevişmeyen kalmasııın, bitiyooo” oldum ben bi noktdadan sonra. Barda karşılaştıklarında bir ara “Acaba Helen Alison’ı atar mı yatağa?” diye bile geçti aklımdan. :))
@dkamoy İvit aynen ondan
’a manita adayı olarak.
Sanaa Lathan, tekrar eden bir rolle 4. sezon kadrosuna katılmış.
Bunu da çok özledim. Gelsin artık 4. sezon yaaa!
Russell Hornsby, Tim Matheson & Dina Meyer, tekrar eden rollerle 4. sezon kadrosuna dahil olmuş.
La bu dizinin 4. sezonu niye hala gelmedi?!
Çekimler neden gecikti bilmiyorum ama aklıma aktörlerin programının karışık olması geliyor. Çekimlere eylül ortasında başladılar, o sebeple ocak-şubat gibi anca.
final sezonu mu olacak açıklasalar bari de ona göre yetişsek
Phoebe Tonkin (The Originals, Amy Irving (Alias) to Appear in The Affair Season 4
İlginç bir transfer.
Poster
Teaser Video
Ben diziyi 3.sezon biraktiğim yerden degil de baştan alip izlemeye basladim. 8.bolume kadar da geldim. Sanirim bu diziyi neden sevdigimi unutmusum onu hatirladim. Yukarida @dkamoy iyi özetlemiş. Karakterler arasindaki psikoloji gerginlikler falan derken keyif alarak izliyorum.
S4 Teaser
S4 Fragman
Phoebe Tonkin’in geleceğini unutmuşum. Onun sayesinde en çok Cole tarafı tat verir bu sezon diye tahmin ediyorum. Diğer karakter üçlüsünden pek umutlu değilim bu sezon açıkçası.
Season 4–‘Same Mistakes’ Tease
Character Profiles:
Helen, Vik, & Noah
Alison, Cole, & Ben
herkesin üçgeni tam.helal hatta asıl ikili dörtgene geçmişler.
vik-helen-noah-juliette luisa-cole-alison-ben helen cole göstermeden bitirmeyin lütfen.
Bence de Ya ben bir de bir tur Alison-Cole istiyorum. Geçen sezondan içimde kaldı biraz. En azından birlikte vakit geçirsinler
ben de buna mümkünse bir ara yetişmek istiyorum ama hiçbir şey yetişmiyor artık.
3. sezonda taraflı bakış açısını tamamen bırakmış mıydılar? direkt dışardan bir gözle mi izliyorduk?
Ortaya karışık yanılmıyorsam.
Bir gün ya da birkaç saat öncesinden gelivermiş ilk bölüm. İngilişçe altyazısı bile var.
Noah’ın boyu hala devrilmemiş. Onun dışında bölümle ilgili bir sorun yoktu. Özlemişim.
Gelecek bölüm de Alison-Cole yapalım please.
Çok özlemişim be. Geçen sezon bazı bölümlerde olayların iki bakış açısından yansıtılmasını pek hissettirememişlerdi ama bu bölüm her şey çok netti, çok güzel işlemişler, sezon açılışı için iyi bir bölümdü. İlk sezonlara dönmüş gibi oldum. Helen’le ilgili
hem Vik‘i seven, hem de her şeye rağmen Noah‘a toz kondurmak istemeyen halini o kadar iyi işliyorlar ve oyuncu da o kadar doğal oynuyor ki mest oluyorum izlerken. Şu sergiye giriş sahnesini Noah‘ın ve Helen‘in bakış açılarından izlemesi çok keyifliydi bunları düşününce.
Noah‘a göre her şey süt liman, giremeyince orada sakin sakin bekliyor falan. Hep yapıcı olmaya çalışan o, alttan almaya çalışan o. Vik sürekli laf sokma peşinde, Helen de Vik‘in destekçisi, çocuklar zaten başka alemde.
Helen‘e bakıyoruz Noah küplere binmiş, fuck oraya fuck buraya ama ortalığı Vik sakinleştiriyor ahahah.
Şu ikilinin ilişki dinamiklerini izlemek gerçekten harika.
Güzel dönmüş.
Noah partı epey güzel geçti. Öğretmenliğe dönüşü, yeni okulu, hayatını yeniden düzene koyma çabasını izlemek iyiydi yani. O çocukla olan hikayesi de muhakkak ki renk katacaktır sezona. Partın eksisi ise Helen’ın aşırı gereksiz bulduğum şirret tavırları oldu elbette. Partın hayal kırıklığı ise Sanaa Lathan’ın saçları oldu tartışmasız. N’aptın kendine ya? Nineye dönmüşsün resmen.
Helen’ın partı ise idare ederdi. Yalnız bıktım usandım artık ben bunun bu hallerinden.
Açılış sahnesinden anladığımız üzere sezonun ana hikayesi
gibi duruyor. Yani, bir problemim yok bu hamleyle. Bu sayede Noah ve Cole arasında oldukça renkli ve keyifli sahneler çıkabilir ayrıca. O açıdan bakıldığında 3 sezondur birbirlerinden uzak takılan bu 2 karakteri yeni dinamikler çerçevesinde bir arada izlemesi keyifli olabilir yani.
4 x 01 üzerine:
Fena dönmemiş. Diziyi özlediğimden dolayı çok kötü bulmadım bölümü. İki partta kendince iyiydi. Noah Noah’lığından vazgeçmemiş her zamanki gibi. Devamını merak ediyorum, şimdiden iyi bir sezon olacağının izlenimini veriyor fragmandan gördüğüm kadarıyla.
4×02 üzerine:
İkinci bölümü ilkinden daha çok sevdim. Bunun nedeni de Cole-Alison bölümü olmasından dolayı olsa gerek.
S04E02
İlk bölümü daha çok sevmiştim ben. Alison’ın partı ilgi çekicilikten çoooook uzaktı. Cole’un partı ise fena değildi. Ben söylemekten yoruldum ama bunlar yapmıyor bir türlü. Tekrar söyleyeyim. Luisa’ya da part/partlar çekin artık yahu!
Bu bölümün yarısı Alison’a değil Luisa’ya ayrılmalıydı kesinlikle.
Yine gayet iyi bölümdü. Yalnız Alison‘un kısmı 9 dakika daha kısaydı Cole‘unkinden. Cole‘un kısmında
Yeni karakter iyiydi hoştu da Cole–Alison diyalogları her zaman daha dolu dolu oluyor, neticede geçmiş var. Her noktadan kaliteli sohbet çıkabiliyor. Bakalım, belki ilerde olur.
Bu arada Ruth Wilson gerilimli sahneleri ne güzel hissettiriyor ya öyle. Dişlerimi sıkıyorum izlerken.
@pirate Louisa kısmı istemenin sebebi karakterin derinini merak etmen mi yoksa hikayeye katabileceği bir şey olduğunu mu düşünüyorsun? Benim için ortaya çıktığı bölümden itibaren onların deyişiyle Cole’un “love interest”i olmaktan öteye gidemedi. Evlenmelerinin de etkisi olmadı. Bir aşk meyvesi vardı onu da Alison aldı. Zaten aralarındaki her sahnede de birbirlerine olan uzaklığı dibine kadar hissettiriyorlar. Yani merak edecek bir arkaplan hikayesi varmış gibi gelmemişti bana hiç. Vik için de bu böyle mesela.