Showtime‘ın 4 Ekim’de 2. sezonu başlayacak draması The Affair‘ı yakından tanıyalım.
KÜNYE
Tür: Drama, Psikolojik, Gizem
Mutfaktakiler: Hagai Levi, Sarah Treem
Sezon – Bölüm Sayısı: 1 sezon, 10 bölüm
Durumu: 2. sezon 4 Ekim 2015’te başlayacak.
Süre: 52-60 dk.
Kanal: Showtime
GİRİZGAH
Öncelikle dizide olayların tek bir pencereden yansıtılmayıp erkek ve kadın ana karakterlerin bakış açılarından farklı olarak ayrıntılı bir şekilde yansıtıldığını, dizideki geçmişte yaşanmış olayların kadın ve erkek karakterlerin anlatımları doğrultusunda izleyiciye aktarıldığını ve bu 2 farklı anlatımda ana olaylarda tutarlılık olmakla beraber bu ana olaylara giden yolda yaşanmış ayrıntılarda bolca farklılık hatta zıtlıklar görülebildiğini belirtmek isterim. Bu da bu diziyi özel kılan şey aslında: objektif değil de subjektif olması. Bu subjektiflik de izleyiciye ne mi kazandırıyor? Anlatılan 2 farklı olay akışını harmanlayan izleyici kendi subjektif bakışını da çorbaya ilave ederek kendine ait 3. bir olay akışı biçimlendirebiliyor. Bu da diziyi daha fazla sahiplenmesine vesile oluyor izleyicinin.
Son olarak belirtmek isterim ki karakter tanıtımları sırasında da yukarıda belirtilen sebeplerle biraz subjektif olabileceğimi(zaten olunması da gerektiğini) belirtmek isterim.
KONU
The Affair; çoğunlukla Long Island’daki Montauk adlı küçük bir sahil kasabasında geçiyor, ara ara da Brooklyn’e götürüyor bizi. Dizinin temelinde evli iki çift bulunuyor. Erkek kahramanımız Noah, Helen ile evli ve 4 çocuk babası. Kadın kahramanımız Alison ise Cole ile evli ve 2 yıl önce çocuklarını toprağa vermek zorunda kalmışlar. Noah , Brooklyn’de devlet okulunda çalışan bir öğretmen ve tek kitabı basılan bir yazar; eşi Helen’in ise hediyelik eşya dükkanı var. Alison, kasabanın yegane restoranında garsonluk yapıyor; eşi Cole ise bir çiftçi. Brooklyn’de yaşayan 4 çocuklu Noah-Helen Solloway ailesi yaz tatilini geçirmek üzere her sene olduğu gibi Helen’in ünlü bir yazar olan babasının Montauk Kasabası’nda bulunan evine geliyorlar. Noah, Alison ile ilk kez ailesiyle bir şeyler yemeğe geldiği sırada Alison’ın garsonluk yaptığı restoranda karşılaşıyor. İkili arasındaki ilk çekim orada başlıyor. Helen ile güvenli bir evliliğin içinde tutkusunu kaybeden Noah ve Cole ile kaybettikleri çocuklarının getirdiği psikolojik yıkım nedeniyle pek de iyi gitmeyen bir evliliği olan Alison arasında da yasak bir ilişki başlaması da haliyle kaçınılmaz oluyor zaten. Bunlar dizinin geçmiş zaman kısmı. Bir de şimdiki zaman kısmı var. O kısım Noah ve Alison’ın bir dedektife ifade vermesiyle ilerlemekte. Henüz kimin, nasıl öldüğünü bilmiyoruz ama ortada bir ceset olduğunda hemfikiriz. Cinayet mi yoksa kaza mı? Orası da şu an için karanlıkta.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Noah Solloway (Dominic West): Helen ile evli, 4 çocuk babası. Brooklyn’de devlet okulunda öğretmen ve bir yazar. Bir kriz filan patlak vermediği sürece çocuklarıyla ilgilenmekten aciz. Evliliğine karşı tutkusunu kaybetmiş mutsuz bir adam. Ona göre tutkulu olduğu şeyler ise: öğretmek, bir gün herkesin takdir edeceği bir roman yazabilmek ve yüzmek. Başarısızlığında ve hatalarında asla suçu kendinde aramayan, suçu hep başkalarına atan biri. Son derece bencil, başkasının ne düşündüğünü ve hissettiğini önemsemeyen bir adam. Karakteri The Awakening, Centurion, 300 gibi popüler filmlerde yan rollerde izleme fırsatı yakaladığımız, dizi severlerin ise The Wire‘dan hatırlayabileceği Dominic West canlandırıyor.
Alison Bailey (Ruth Wilson): Cole ile evli. Garsonluk yapıyor. 2 sene önce çocuğu ölmüş, bu olayı hala atlatamamış, evliliğinde bu psikolojik yıkımdan kaynaklı problemleri olan bir kadın. Psikolojik gitgelleri olan, ruhsal açıdan pek de sağlıklı olduğu söylenemeyecek biri. Mutsuzluk ve keder girdabının içinde hapsolmuş, bu hapisten kendisini uzaklaştırabileceğine inandığı her şeye pek düşünmeden balıklama atlayabilecek zayıflıkta biri. Annesi ile problemleri nedeniyle aile kavramına pek inancı olmasa da yine de kocasının ailesi ile oldukça yakın. Karakteri The Lone Ranger filminde yan rolde izlediğimiz, dizi severlerin The Prisoner ve Luther‘den hatırlayabileceği Ruth Wilson canlandırıyor.
Helen Solloway (Maura Tierney): Noah ile evli, 4 çocuk annesi. Brooklyn’de bir hediyelik eşya dükkanı var. Babası Bruce Butler(John Duman) ünlü ve zengin bir yazar. Eşini ve çocuklarını çok seven bir kadın. Duygusal, barışçıl ve affedici biri. Karakteri Liar Liar, Oxygen gibi ünlü filmler ve ER dizisinden hatırlayabileceğiniz Maura Tierney canlandırıyor.
Cole Lockhart (Joshua Jackson): Alison ile evli. Erkek kardeşleriyle birlikte aile çiftliğinde çalışıyor. Çocuğunu kaybetmek onu da üzse de durumu Alison’dan daha iyi idare ediyor. Alison’ı, ailesini ve aile yadigarı çiftliği çok seviyor ve sevdiği şeyleri kaybetmemek adına mücadele veriyor. Karakteri Fringe ve Dawson’s Creek gibi popüler dizilerle büyük hayran kitlesi kazanan Joshua Jackson canlandırıyor.
Oscar Hodges (Darren Goldstein): (Tanıtımı okurken çoğu kişi ne gerek vardı diye düşünecek olsa da dizinin olmazsa olmaz bir karakteri olarak gördüğüm için Oscar’ı da kısaca tanıtayım istedim.) Oscar, kasabanın yegane restoranının sahibi, Alison’ın da patronu doğal olarak. Lisedeyken Alison ile sevgiliymiş. Hala da ona aşık. Onu Cole’a kaybetmenin hala gurur kırıklığını yaşadığı belli oluyor her halinden. İlk sezonda Alison ile nasıl ayrıldıklarını öğrenme fırsatı bulamadık; umarım 2. sezonda bizi aydınlatır dizinin yazarları. Cole ve ailesi ile de araları iş meseleleri yüzünden gergin Oscar’ın. Alison ve Noah’nın anlatımlarıyla kötü bir insan olarak gösterilen Oscar bence aslında o kadar da kötü biri değil. Sadece üzgün bir aşık. Karakteri Damages ve American Odyssey gibi dizilerde de konuk oyuncu olarak yer alan Darren Goldstein canlandırıyor.
Dizide ayrıca Cole’un erkek kardeşi Scotty rolünde Arrow‘dan hatırlayabileceğiniz Colin Donnell de yer alıyor.
YAZARIN NOTU
Diziyi bana çekici kılan en büyük özellik tabii ki Alison ve Noah’nın aynı olayları farklı ayrıntılarla anlatması. Bu anlatımlarda ikilinin karakteristik yapıları, birbirlerine olan davranışları ve söylemleri, olay anında giydikleri kıyafetler ve nasıl göründükleri vb. şeylerin farklı şekilde aksettirilmesi ilgiyi sürekli tetikte tutan bir olay. Benim gibi olaydan daha çok ayrıntılara değer veren biriyseniz bu dizi bu açıdan tam size göre. The Affair, her ne kadar “yasak aşk” gibi bir çok defa işlenmiş bir konu üzerinden yola çıksa da konunun işlenişinin ve bakış açısının farklı olması diziyi bir hayli çekici kılıyor. Olayları bir erkeğin ve bir kadının gözünden sırayla izliyor oluşumuz da güzel bir farklılık. 2. sezon için temennim ise anlatımların sadece Noah ve Alison ile sınırlı kalmayıp; Cole ve Helen’a da sıçraması. Hikayeye onların bakış açısından da bakabilmeyi 1-2 bölümlüğüne de olsa isterdim açıkçası. Ayrıca dedektif ve soruşturma özelliği ile de bir gizem yaratıyor ve sezon finalinde ne olacağına dair de bolca tahmin yürüttürüyor dizi.
Ruth Wilson‘ın oyunculuğunun da çok iyi olduğunu belirtmek isterim. Özellikle ilk 3 bölümde başarıyla 2 apayrı karakteri canlandırıyor adeta.
Bu kadar övgü tamam. Biraz da eleştiri şart! Dizinin en büyük handikapı ise olayları Noah ve Alison’ın anlatımından takip etmemiz nedeniyle iki karakterden en az birinin her sahnede yer almaları şart. Yani dizideki diğer karakterlerin Noah veya Alison’ın yanlarında olmadığı zamanlarda neler yaşadıklarını izleyemiyoruz. Bu da bi hayli kısıtlayıcı, sinir bozucu, 2. sezonda bir şekilde çözülmesi gereken bir problem. Bence bir başka yergi de Joshua Jackson‘a gelmeli. Elinde güzelce şekillendirilebilecek bir rol olmasına rağmen yeterli bir performans sergileyememiş bence Joshua. Dediğim gibi yazar 2. sezonda diziyi 1-2 bölümde Noah ve Alison’un boyunduruğundan kurtararak Joshua ve Maura’ya da bir fırsat tanırsa daha da iyi olacaktır bence.
İçinde çok fazla detay, bir tutam gizem ve iyi oyunculuklar barındıran The Affair’i drama seviyorsanız muhakkak izlemenizi öneriyor ve ‘4 Ekim’e az kaldı, hala ilk sezonu izlemediyseniz acele edin!’ diyorum.
1. Sezon Fragmanı
2. Sezon Fragmanı
yorumlar
Wtf anı da dahil güzel bölümdü. Bölümü izlerken hemen son sahneye bakıp bakmama konusunda kendimle savaştım resmen. Çok stresli bir bekleyiş oldu.
Şu Hollywood Reporter haberine gelirsem,
Bazı dizilerde herkesin unutamadığı,o diziyi duyunca aklına gelen sahneler vardır. Galiba ilerde The Affair denince benim aklıma Cole’un koştuğu sahne gelecek.
İlk partı yorumlarsam
İkinci part en sevdiğim kısım oldu.
Son partın açılışında biraz hile yaptılar.
1 haftada 3 sezonu bitirdim. İşin sıkıntısı 4.sezonu da yayınlandıktan kısa bir süre sonra izlemiş oldum. Mecburen 1 sene beklenecek.
En sevdiğim sezonlar sıralaması da bu sene 2 – 4 – 1 – 3 şeklinde değişti. Dizinin en güzel bölümlerinin de 4.sezon sonlarında geldiğini de söyleyeyim.
Biri daha dönmüyor gibi.
Diğer dizilerin sayfasındaki mesaja bakınca diziye yeni transferleri falan okuyoruz bu dizide maşallah sayfaya tıklayasım gelmiyor
THR de aynı haberi verdi az önce. Ana karakter olarak yer almayacak; karakterinin hikayesini toparlamak için biraz gelip sezon bitmeden çıkabilir ama şimdilik belli değil yazmış.
Biri daha dönmüyor. Belki konuk.
Bu neden final sezonu aldı ki? Bitirseydiniz keşke.
Tıklamadan önce kesin biri daha dönmüyor haberi çıkar dedim
Ama bu sefer gelmeyen kişi için memnunum. Dizide hikayesini hiç merak etmediğim tek karakter.
Bence pek şaşırtıcı olmamış.
Claes Bang kadroda.
Anna Paquin kadroda. Hatta Joanie olarak. Diziye 20-30 yıl zaman atlatıyorlarmış. Günümüz-gelecek yapacaklar gibi malum şey üzerinden.
Ne yapıyor bunlar 20 30 yıl ne demek
HOC sonrası bir saçma finali daha kaldıramam. Hiç beklemediğim bir yönde ilerliyor dizi. Noah ve Helen makyajla mı oynayacak yani, bu Ben itiyle yarım kalmış bir meselemiz vardı.
Bu arada Anna Paquin’i de tebrik etmem lazım. Allahın cezası yine geldi aşırı sevdiğim bir dizinin üstüne çöktü. Tatlı Joanie artık
İnşallah ellerine yüzlerine bulaştırmazlar bu zaman atlama işini.
The Affair final sezonu için yaptığı bu hamlelerden sonra pek bir sövdürecek kendine belli ki önümüzdeki sene.
Jennifer Jason Leigh
Güzeel, yakışır.
‘Forgiveness is Hard’ Tease | The Affair | Season 5
Season 5 Official Trailer
Poster
How It Happened-Official Teaser
Ya şaşırtıcı derecede kaliteli bir sezon gelecek ya da dizi tarihine geçen büyük saçmalıklardan biri olacak bu sezon. Her şeyiyle garip.
Showtime’ın huyu gereği yeni sezonun ilk bölümü bir gün önceden nete gelmiş.
* Noah Solloway denen adamı tabii ki özlememişim. Helen’a itirazım yok, Joanie tarafı da fena durmuyor. Böyle böyle bu sezon da geçecek herhalde. Bölüm sonu fragmanı da fena değildi. Zaten bitiyor.
* Kendi stilinde klasik bir açılış yapmış. 4 dakikaya yakın previously koymuşlar. Biraz daha devam etse çocukluklarına da inerdik belki.
S05E01
Noah partı fena değildi. Özlemişim kendisini. Helen partı sarmadı ama. Helen yerine Joanie (Anna Paquin) partıyla başlasak daha cazip olurmuş.
S05E02
*Direksiyona Janelle ve Helen’ı oturttukları tatsız tuzsuz bir bölümdü. Şu Sasha’dan şimdiden sıkıldım. Janelle’in bu sezonki varlığının da epey gereksiz olduğunu düşünüyorum.
*Whitney’yi böyle tatlış bir kız olarak sunmaları hoşuma gitmiyor. Bu benim tanıyıp sevdiğim Whitney değil. Düzeltin hemen şunu!
*Joanie kısımları birkaç dakikayla sınırlı kalıyor 2 bölümdür ama bu durum önümüzdeki bölüm değişecek gibi fragmandan hareketle konuşursak. Onun kısımları fena geçmiyor şu an için. Alttan alta minik bir bilim kurgu hikayesi de sunuyor ayrıca. Kasabanın durumu hoşuma gitti. Sezon bitmeden önce Joshua Jackson’ı yaşlandırma makyajıyla izler miyiz yoksa yeni bir oyuncu mu karşımıza çıkar kısmını da merak etmiyor değilim.
Ve unutmadan: Helen’a ‘Biraz bencil ol.’ demek nedir ya? Helen bu dizideki en bencil karakter zaten bence.
* Geçen bölüm daha fazla zaman ayırın dediğime 3.5 dakika ayırmışlar bu bölüm
Sezon bitmeden en azından bir part ayırırlar umarım.
* Noah, beni yoruyorsun yahu. Kimseye yararın da yok. Bi git.
* Helen, o nasıl ev şekerim? Burada ben daraldım.
S05E03
Noah, Why do you care?
(Senaryodan değil Helen’den bahsediyorum.)
Sezonun tek ilgi çekici karakteri Joanie ve ona da süre ayırmıyorlar iyi mi?
Aşırı derecede baydı bu bölüm.
Dizinin en berbat bölümü olabilir muhtemelen.
Bu dizide pek yaptığımı hatırladığım bir şey değildir ama hızlandıra hızlandıra, atlaya atlaya bitirdim bölümü. 4 sezonunu büyük keyifle izlediğim dizi için beni ‘Bitse de gitsek!’ moduna soktukları için kutluyorum emeği geçen herkesi.

*
* Noah’ın tarafı gereksizdi resmen.
* Ayıp ayıp.
Tatlım, o elbise değil gecelik bildiğin ama sen daha iyisini biliyorsun elbette.
Tam 5 sezondur bir Whitney partı bekliyorum. Geç de olsa isteğimi yerine getirmişler. 2 ve 3. sezon gibi şunun deli zamanlarında olsa daha çok makbule geçerdi ama buna da şükür. Fena bir part olmamış bu arada. Entourage ve Famous in Love’dan sevdiğim Perrey Reeves’i ve Quantico’dan sevmediğim Tate Ellington’ı konuk etmişler parta. İkisinin de parta katkıları tartışılır tabii. Yine de komple bu grubu en azından bir partta daha izlemek isterim sezon bitmeden. Lakin yapmazlar öyle bir şey muhtemelen.
Noah partı ise rezalet ötesiydi. Bu adamı bu sezon tanıyamıyorum ben. İnanılmaz seviyede ezikleşti. The Affair’a yakışmayan saçma sapan Noah partları izliyoruz bu sezon Helen’ın yıllardır bitmek bilmeyen ilgi çekicilikten uzak partları yetmezmiş gibi.
Joanie partında
Noah, Helen, Sasha, Janelle muhabbetlerinden inanılmaz derecede sıkıldığım için sezona sadece Whitney ve Joanie ile devam etsek süper olurdu valla. Sierra da olsun hadi tamam.
Eski bir yüz 7. bölüme konuk geliyormuş.
Diğerini bu sezon getirmezlerse çok pis söveceğim.
Havada bulut sen onu unut. Tabii bence.
Bunun son sezonu 11 bölümmüş. Ben 10 sanıyordum.
S05E05
Diğer bölümlerin aksine bu bölüm Joanie’ye 3 dakika bile ayırmamışlar. Lakin sondaki promoya bakarsak gelecek bölümde bir uzun partı olacak gibi duruyor.
Sierra partı fena geçmedi. Emily Browning iyi iş çıkarmış bu partta. Konuk oyuncu olarak Jennifer Jason Leigh’i görmek güzeldi ayrıca. Diğer parttada minik bir an için olsa da Brooke Lyons’ı görmek güzeldi çok uzun bir aradan sonra. (IMDB’ye göre 2 bölümü daha varmış bu sezon Lyons’ın)
5×05 üzerine:
* Ana karakterler harici karakterlerin partlarını gördükçe bunu özellikle ilk iki sezonda olmak üzere daha çok yapsalardı nasıl olurdu diye düşünüyorum. Daha az Noah partı izleme fikri cazip geliyor mesela. Scotty ve Luisa da fena olmazdı.
* Birinci partın ilk yarısı sıkıcıydı, devam ettikçe açıldı. Jennifer Jason Leigh’e sevgiler.
İkinci partın da ilkinin yukarısında kaldığını söyleyemem aslında. Bölüm boyunca doğru düzgün bir şey olmadı denebilir.
Not: Vikram’ın annesi haklı. Ayıp oldu.
Not 2: Noah tabii ki haksız. Ay bi git. Yalnız bence Sasha da gitsin.
Part One demişler ama tek parttı. Nihayet beklediğim Joanie bölümünü verdiler. Babasının kızı olduğunu söyleyebiliriz ama annesinin kızı olduğu anca bu kadar bariz olur.
S05E06
Güzel bölüm olmuş. Sezonun en iyisiydi ve en çok The Affair’a yakışanıydı.

Tıpkı annesi gibi dengesiz, deli fişek, takip etmesi keyifli biri Joanie. Anna Paquin de iyi taşımış cidden bölümü.
Ben karakterinin yaşlı haline Tony Plana hayat verecekmiş.
Sıkıcı olan sezona 6. bölüm ilaç gibi geldi diyebilirim.
Kaldı 4.
S05E07
Güzeldi bu bölüm de.
Noah ve Whitney’nin Montauk yolculuğu keyifli geçti ilk partta. Baba-kız muhabbetleri yaptık, eskilerden konuştuk, Luisa ile selamlaştık, küçük bir sahnede L.A.’s Finest’tan Sabina Gadecki ve Workin’ Moms’tan Jessalyn Wanlim konuk oldu falan bu partın bitmesini hiç istemedim. Margaret’in malum çıkışı yaptığı anda Noah’nın iç geçirip susmak yerine her şeyi dökülmesini tercih ederdim bu arada.
Joanie partı da fena değildi işte. Sonunun öyle gelişmesiyle de bir problemim yok.
İyiydik cidden böyle 2 bölümdür. Gelecek bölüm yine Helen ve Sasha embesillerini göreceğiz. Ooof, of!
* Sen dedin, ben değil.
* Bunu ben de diyorum ve bence haklıyız.
* Joanie’nin hikayesi tamamlanana kadar diğerlerini bir şekilde devam ettiriyorlar da bunları nereye vardıracaklar kim bilir. Ama hep diyorum, en azından Noah beter olsun.
Güzeldi bu bölüm de. Son 3 bölümde form tuttu dizi yeniden.
Biraz ondan, biraz bundan, biraz da şundan bölümü olmuş. Bol konulu ve bol konuklu bir bölüm olunca su gibi akıp gitti diyebilirim. Helen partlarından hiç haz etmem bu dizide oldum olası ama bu bölümdeki Helen partını sevdim ben. Hatta Noah partından da fazla sevdim.
Lütfen yakasından düşün artık şu Noah’nın ya! Herkes çok düzgün, mükemmel de bir bu adam bozuk zaten di mi? Sürekli böyle bir algı yaratılıyor.
En az Noah kadar yoruldum ben de.
@pirate
Sağ olsun @aytackara bol bol güzelleme yapınca bir göz atayım dedim. Hazır son sezonu da yayımlanıyor derken dizinin bohem havasına girip bir daha da çıkamadım. İlişkiler üzerine yazılmış ve çekilmiş en başarılı örneklerden biri. Aynı dağın çiçekleri olmasalar da biraz Six Feet Under biraz da This is Us havası aldım. Sanki ortak sıkıntıyı farklı yollardan ama aynı tatla anlatmışlar gibi.
Sezonun sivrilenleri de Alison (Ruth Wilson) ve sonradan açılan Helen (Maura Tierney) karakterleriydi.
1. Sezon
75 dakikalık bölüm görmeyi beklemiyordum, 55 olsaydı da olurdu ama 40+32’yle bu da geçti. Helen kısmını Whitney’den bir tık daha sevdim. Whitney’in de kapanışı daha güzeldi. Ama iki bölümdür Joanie koymuyorlar ve hiç hoş olmuyor. Galiba gelecek bölüm de zahmet etmeyecekler.
Neyse kaldı 2.
Bir güzel bölüm daha!
2 partı da izlemesi keyifliydi ama Helen partı Whitney partından daha iyiydi bence de. Üst üste 2 Helen partını sevmiş bulunmaktayım. Başıma taş yağacak!
*Colin:
Şık bir şov oldu bu ifadeler ama sana hiç inanmıyorum. Kusura bakma artık.



*Audrey: Çok konuşuyorsun ama boş konuşuyorsun. Elbette sorun sensin, elbette sorunlu olan sensin. En sevmediğim türlerden birinin çekilmez örneğisin.
*Eden: Hımmm, öyle miymiş?
*Furkat: Sen Noah’yı eleştirecek son kişisin lan! Hiç utanmıyor da ya konuşurken!
*Whitney: Eeeveeet, tam zamanıydı zaten o konuyu açmanın di mi?
*Şunun ekranda belirmesi güzel bir sürpriz oldu.
2 bölüm kaldı ve bitmesini cidden hiç ama hiç istemiyorum.