Önde gelen sektörel/teknolojik girişimleri konu alan, özellikle 21. yüzyılda yaşanmış gerçek olaylardan esinlenilerek hazırlanan dizilerin sayısı 2021-2022 sezonunda bayağı arttı malum. Öyle ki bunlardan The Dropout / Super Pumped / WeCrashed, aynı yayın aralığında izleyiciyle buluştu hatta.

Ben de Chernobyl, The Hot Zone & When They See Us üçlüsünde de olduğu gibi sırayla hepsini tanıtmaya giriştim. İlk durak The Dropout.

Yayıncı: Hulu

Yayın Tarihi: 3 Mart-7 Nisan 2022

Sezon: 8 bölüm / Mini Dizi

Yaratıcı: Elizabeth Meriwether (New Girl, Single Parents, Bless This Mess, No Strings Attached)

Uyarlama: Rebecca Jarvis‘in hazırladığı aynı isimli ABC News podcastinden

Kadro: Amanda Seyfried, Naveen Andrews, William H. Macy, Laurie Metcalf, Elizabeth Marvel, Utkarsh Ambudkar, Kate Burton, Stephen Fry, Michel Gill, Dylan Minnette, Alan Ruck, Sam Waterston, Michaela Watkins

Kaynak: WikipediaIMDbFuton

Şirket/Sektör/Kişi: Theranos / Biyoteknoloji / Elizabeth Holmes

Konu:

Therapy + Diagnosis = Theranos

Sağlık teknolojisinde devrim yapmak amacıyla yola çıkan ve görünen o ki kelime oyunlarını seven Elizabeth Holmes, 19 yaşındayken – yani 2003’te Standford’ı bırakarak kendi şirketini kurar. Şirketin amacı ve iddiası ufak bir miktar kullanarak hızlıca kan testi yapan ve kolay erişilebilen otomatik cihazlar geliştirmektir.

Peki, böyle mi oldu dersiniz? Dizi izliyoruz şurada, olmadı tabii. Zirve döneminde değeri 10 milyar dolara kadar çıkan şirketin kullandığı teknolojinin göründüğü gibi olmadığıyla ilgili (bknz: düzenbazlık) şüpheler gün geçtikçe arttı ve “her şeye rağmen” nihayet 2015’e geldiğimizde gerçek suratlarında patladı. Başlayan dava aşamasının bir kısmı COVID-19 sponsorluğunda Mart 2022’de halen devam ediyor hatta, o derece.

Dizi de işte şirketin kuruluşundan girip gerçeklerin ortaya çıkışı da dahil perde arkasında neler olup bittiğini sunuyor izleyiciye.

Vanity Fair, Mart 2016

Yorum:

Theranos’ta olup bitenler dışarıdan bakışla üstünkörü bildiğim bir konuydu, daha fazlası için dizinin başına oturdum. Bu açıdan memnun da kaldım. The Dropout, bu üçlü içinde en beğendiğim dizi hatta. Aynı zamanda sinirimi en bozan dizi ve bu kısmın iyi mi kötü mü olduğu kısmından halen tam emin değilim.

Baktığımızda 12-13 yıla yayılan bir sahtekarlık söz konusu resmen. İnanılmaz akıl oyunlarıyla ilerlediklerini iddia etmeyeceğim, onun yerine oyunu “kuralına” göre oynamaya çalışmışlar diyebilirim. Çoğu düzenbazlıkta olduğu gibi bir noktada da sert kayaya çarpıyorlar elbette… Dizinin hikayesi bir çeşit iyi niyetle ve büyük hayallerle çıkılan yolda boyundan büyük işlere kalkıştığını fark etme ve başarısız olunca yoldan sapma esasında. Elbette bu, Elizabeth Holmes denen şahsı hor görmek için engel değil.

Eğer “ses tonu nefreti” diye bir şey yoksa bile sayesinde bende o da oldu zaten ve kendisini hali hazırda sevmezken daha da çekilmez bir hale soktu. Burada Amanda Seyfried’ın hakkını vermek lazım tabii. Role girebilmek için elinden geleni yapmış anlaşılan ve işe yaramış. Umarım hakkını alabilir. Dizinin hoşuma giden bir diğer tarafı da kadrodaki çoğu insanın başka yerlerden az ya da çok tanıdık olması. Başta Naveen Andrews ve William H. Macy olmak üzere diziye yakışan isimler rol almış.

Finalle birlikte tarihin bildiği noktaya (nihayet) geliyoruz. Elizabeth’in peşinden giderek aynı gemiye binenlerin çoğuna (açıkçası) acımamakla birlikte “İyi olmuş,” dediğim de oldu hani. Zira Tyler, Erika, Rochelle ve tabii ki ben bunları görmeyi hak ettik… Neyse sevgiler, saygılar.

Not: Diziyle ilgili daha önce bu yazının altında yorum yapılıyordu.

Next: Super Pumped