The Last of Us: Karanlıkta Kaybolduğunda, Işık Yol Gösterir – Tanıtım
186 yorum kerem 18 Ocak 2023 08:12

Playstation‘un ilk göz ağrılarından, HBO‘nun ise yeni göz bebeği The Last of Us, 15 Ocak 2023 günü ilk bölümüyle başladı. İlk sezonu toplamda 9 bölüm sürecek. Bölüm süreleri (ilk bölüm hariç) 50-59 dakika arası. İlk bölüm 80 dakika. Türkiye yayıncısı BluTV. Dizinin IMdB sayfası da şurada, Wikipedia sayfası ise burada.
Şimdi bir 10 yıl geriye gidelim. 2013’ün haziran ayında bir Playstation 3 oyunu olarak piyasaya çıkan The Last of Us; girdiği her ruhta bir iz, her gözde bir yaş ve sonunda ise her vicdanda bir soru bıraktı. 2013’te birçok ödül topladı, listelere tepeden giriş yaptı. 7 yıl sonra ise Craig Mazin’in büyük çabaları ve oyunun yapımcısı Neil Druckmann’ın da bu işe yeşil ışık yakmasıyla, HBO dizinin yapımına başlandığını duyurdu. (Not: Yazının ikinci sayfasında, Mazin ve Druckmann’ın ilk bölümle ilgili düşüncelerini içeren podcast’ten derlenmiş bir yazı bulabilirsiniz.)
Bu noktada dizinin konusuna giriş yapalım.
Dizi, 1968 yılından bir televizyon programı sekansıyla açılıyor. Dr. Neuman rolüyle John Hannah, bize fungus’un (mantar) bir karıncanın beynini nasıl ele geçirdiğini ve onu kukla gibi yönettiğini anlatırken, bunun o gün için insanlara tehlike arz etmediğini fakat gelecekte hava sıcaklığı belli seviyelere ulaşırsa bundan kurtuluş olmayabileceğini anlatıyor. (Konu ile ilgili Planet Earth belgeselinden bir kısım burada)

Ardından geliyoruz 2003’e, Austin/Texas‘a. Gayet sakin başlayan bir günün gecesi, bir virüs salgınının patlak vermesiyle tam bir kaosa dönüşüyor. Sabah ziyaretine gittiği orta yaşlı komşusunu akşam hastalıklı bir zombi biçiminde depar atarken gören Sarah gördüğü şeylerin şokunu atlatmaya çalışırken; Joel (Pedro Pascal), kardeşi Tommy (Gabriel Luna) ve kızı Sarah (Nico Parker) ile şehri terk etmek için yola koyuluyor. Ardından gelişen birtakım olaylar sonucu Sarah bir asker tarafından ateş edilerek acımasızca öldürülüyor.

Dizinin girişini bu şekilde kapatıp 2023’e, yani salgının başlangıcından 20 sene sonrasına geçiş yapıyoruz. Kendini bir şekilde Boston’da bulan Joel, burada karaborsada ilaç satıp kaçakçılık yaparken bir yandan arkadaşı Tess (Anna Torv) ile gündelik işlerle meşgul oluyor. Ülkenin her yanı karantina bölgeleriyle dolu, yönetim askerin elinde, militan gruplar ortalıkta cirit atmakta, doğa ana şehirleri ve sokakları ele geçirmiş durumda ve insanlık için umut yok denecek kadar az.

Konu kısmını, hikayemizin diğer ana karakteri Ellie (Bella Ramsey) ile tamamlıyoruz. Militan bir grup olan Ateşböcekleri’nin lideri Marlene (Merle Dandridge), Ellie’yi bir odada esir tutarken Ellie ile tanışıyoruz. Bir sebepten ülkenin doğusuna gitmesi gereken 14 yaşındaki bu öksüz kızın kaderi, Ateşböcekleri’nin bu işi tamamlayamayacağı anlaşılınca, kaçakçılıkta bir dünya markası olan Joel ve Tess‘in insafına kalıyor.
KARAKTERLER

| Joel (Pedro Pascal): Sert, güçlü, acımasız ama hassas bir adam. |
| Tommy (Gabriel Luna): Eski asker, keskin nişancı, inatçı, bazen mızıkçı. Tam bir küçük kardeş. |
| Sarah (Nico Parker): Joel’un kızı. Babasını çok sever. Komşularıyla ilgilenir, sevecendir. |
| Tess (Anna Torv): Manyak, dengesiz, sağı solu belli olmayan hırçın bir kadın. |
| Marlene (Merle Dandridge): Ateşböcekleri’nin Boston’daki lideri. Ne istediğini kendi de pek bilmiyor. |
| Ellie (Bella Ramsey): Küfürbaz, cimcime, hafif psikopat. 14 yaşında. Hikayede çok kritik bir önem taşıyor. |
| Bill (Nick Offerman): Joel’un eski dostu. Usta tuzakçı. Sinirli ve takıntılı bir adam. |
YAZARIN GÖRÜŞÜ
The Last of Us, benim için özel yeri olan bir oyun. Bu yüzden izlerken oyunu yalayıp yutmuş ve çoğu sahneyi sırasıyla bilen biri olmanın getirdiği eleştirel bakışla da değerlendirdim. En azından ilk bölümü izledikten sonra hem var olan hikayeyi güzelce aktarmakta ama daha da önemlisi, genişletmekte ve eklemeler yapmakta epey iyi iş çıkardıklarını düşünüyorum. Bu fikrimin olgunlaştığını mı yoksa zayıfladığını mı ise önümüzdeki bölümler gösterecek. Hikayedeki bazı kritik noktaları ekrana nasıl aktarmayı seçtiklerini merak ediyorum.
Oyunla hiç ilginiz yoksa bile hikayenin bütünü için izlemeye değer bir dizi olacağını düşünüyorum. Bilhassa zombisi ve hastalıklısı için değil; ikili ilişkileri, Joel’un dramı, Ellie’nin muzipliği, yer yer heyecanı ve çoğunlukla hüznü için geldiyseniz, hepsini fazlasıyla bulacaksınız.
Sonuç olarak oyunu oynayanlar için ayrı bir ziyafet, oynamayanlar için yine apayrı bir ziyafet olmuş ve olmaya da devam edecek gibi görünen, devasa bir HBO dizisiyle daha karşı karşıyayız gibi duruyor. İyi seyirler.
Not: Diziyle ilgili daha önce şu yazının altında yorum yapılıyordu.










yorumlar
İlk bölümünü izledim. Gayet iyiydi ve uzun süresine rağmen aktı.
Oyunu oynamadığım için karşılaştıramam tabii. Diziden önce kadroya itiraz eden çoktu, bana batmadı. HBO da sağ olsun, prodüksiyonun belli bir kalitesi olduğu belli zaten. Böyle devam eder umarım ^.^
Anna Torv u gördüğüme de sevindim…. role de uymuş gibi… … her ortamda ellie karakterini eleştirmişler… oyundaki benzemiyormuş… g.o.t. dan gelen bir torpilmiş çirkinmiş vs vs vs …. oyundaki karakteri gördüm ewet benzemiyor… bana göre hiç önemli değil…. rolünün hakkını vermiş … ayrıca çirkin falan da değil… … diğer bölümler ve gelecek sezonlar umarım bu ilk bölüm gibi devam eder
1×01
Bölümün 80 dakika olması ve
Tess, Joel ve Ellie’nin yola çıkmasıyla birlikte bitmesi
bence çok mantıklı bir seçim olmuş. Kimisine uzun gibi gelmiş olabilir, hatta sıkılanlar bile olmuş olabilir. İlk bölümlerin laneti de genelde budur zaten. Oyunun asıl olayı bundan sonrasındaydı ve eminim dizi de her bölümde daha iyiye gidecek. Ama ilk bölümü bu şekilde kurgulamadan da dizinin devamını iyi bir temele oturtamazlardı.
Sarah’lı açılış sahneleri çok hoşuma gitti.
Karaktere iyice can verip, ölümünü daha da vurucu hale getirmek istemişler. Kız da yarım saat sonra ölmeyecekmişcesine
döktürmüş oyunculuğuyla. Güzeldi.
Ciddi para döküldüğü belli oluyor ve inanın daha hiçbir şey görmedik desem yeridir. Zaten bu dizi başka türlü hayata geçemezdi veya hakkı verilemezdi. HBO’nun ve Craig Mazin’in işin başında olması bu franchise için dev bir şans.
Şimdi de oyunla dizi arasındaki irili ufaklı bütün farkları madde madde yazacağım, ispiyon içinde. Her bölüm yapmayı planlıyorum, benim için de rehber olsun istiyorum. Merak edenler okuyabilir.
– Dizideki açılış sahneleri, Sarah’nın okula gidişi, saat tamircisi, komşuya gitmesi oyunda yok. Oyun Sarah’nın gece uyanması ve ters bir şeyler olduğunu fark etmesi, evde babasına seslenmesi ve Joel’un bir anda panikle kapıdan girmesiyle başlıyor. Normalde komşusunu ingiliz anahtarıyla değil, silahla vurarak öldürüyor.
– Devamındaki araba sahnesi neredeyse birebir aynı ve çok etkileyici. Tek fark kaza kısmı. Dizide frenlemeyi başaran araba, oyunda bunlara çarpıp deviriyor. Devamı yine birebir, Sarah’nın ölüm şekli dahil.
– Oyunda Tess’in Robert’la birebir sahnesi yok. Oyun odada başlıyor, Tess’le Joel Robert’tan bahsediyor ve onu bulmak için yola çıkıyorlar. Bulup öldürüyorlar, tam o sırada Marlene’le karşılaşıp Ellie’nin yanına gidiyorlar (Ellie esir halde değil). Amaçları da Robert’ın Marlene’e sattığı ve aslında Tess’e ait olan silahları geri almak, aküyü değil. Oyunda Joel’un Tommy’i bulmak gibi bir niyeti yok, iletişimleri dahi yok. Bunu dizide eklemişler ve fena da olmamış. Joel’e batıya gitmek için ekstra bir amaç vermişler. İlerde daha enteresan sonuçlar doğurabilecek bir değişiklik olmuş.
Ben bayağı keyif aldım ilk bölümden. 80 dakikaya rağmen benim için iyi aktı, hiç sıkılmadım. Malum yerlerde ne olacağını bilmeme rağmen o hisleri eksizsiz bir daha yaşadım.
Bölümde öne çıkan 3 oyuncu da çok iyiydi. İlk açıklandığındaki itirazları anlamakla birlikte Bella Ramsey, tüm eleştirilere daha ilk bölümden cevap verdi. Tipi dışında her şeyiyle Ellie olmuş kız. Bundan sonra tek tük laf eden dışında pek bir ses duymayız. Pedro Pascal için söyleyecek hiçbir şey yok zaten.
Üstüne koyarak devam edeceğini umuyorum.
Eline sağlık @kerem
Ben bunun olacağını duymuştum da 2. bölümde geleceğinin farkında değildim.
Birisinin “zilyon yürüyen ölü anlatısına kalite dışında ne katıyor” dediğine denk geldim bu arada. Katılmıyor değilim, bir tık daha fazlasını sorguladığım oldu sadece. Olmuşken böyle olsun diye yine izlerim gerçi, o ayrı. Bulmuşken bunayacak değilim.
Gergin ve güzel bir bölüm daha.
Endonezya kısımları şık ve otantik bir ekleme olmuş. Neden Endonezya sorusuna dair ise bir cevap henüz yok sanırım. Çok da önemli değil. Yalnız kadının çat diye “bombalayın” çıkışı ürküttü biraz. Bu arada ilk çıkış noktasının bir un ve tahıl fabrikasından olduğunu öğrendik. İlk bölümdeki bazı sekanslara da ışık tutmuş oldu. Sarah’nın ikram edilen kurabiyeyi yememesi gibi.
İç mekan dizaynları müthiş görünüyor. Karanlıkta daha da etkileyici. Aydınlık dış mekanlarda kullanılan CGI’a ise henüz tam ikna oldum diyemeyeceğim.
Müze kısmı gayet etkileyiciydi. Clicker’la baş etmeye çalışmanın gerginliğini ve çaresizliğini güzel yansıtmışlar. Burada tabii şöyle bir şey var: Oyunda bunlarla uğraşırken ölünce baştan başlıyorsun. Dizide böyle bir şey olmadığı için, açıkçası bu mücadeleyi ekrana yansıtmak zor. Clicker’lar oyunda gayet ortalama ve üstü zorluğa sahip, bilhassa iki üç tane aynı anda gelirse kurtulma şansının neredeyse olmadığı düşman tipleri. O yüzden dizideki infekte sahnelerinde ne yapmayı seçerlerse ben kabul edeceğim galiba.
Tess’in ölümü, hikayenin doğal akışında olan bir şey. Anna Torv’a ilk bölümde pek ısınamamıştım zaten, bu bölümde fena değildi ama yine de durum bu. Kendisine teşekkür ediyoruz.
Bölüm içinde oyun ve dizi arasındaki farklar:
– Oyunda Endonezya’nın E’si yok, geniş hikayeyi ilk kez dizide gördük.
– Müzeye gelen kadar oyunda çoktan clicker görmüş ve öldürmüştük. Dizide gördüğümüz yatık binaya oyunda giriyorduk ve ilk clicker’ı orda avlıyorduk. Ardından yer altında 5-6 clicker ve 1-2 runner’ın bir arada olduğu kalabalık bir istasyondan geçtikten sonra müzeye yolumuz düşüyordu. Bu istasyonda molotof atmayı öğreniyorduk. Bunu dizide görürüz diye düşünmüştüm açıkçası. O istasyon sekansı ikonikti bence. Ayrıca çoğu oyuncunun da telef olduğu noktadır.
– Müze sahneleri bire bir değilse de çok benzer yapılmış. Oyunda Joel; Tess ve Ellie’den ayrı düşüp kısa bir süre tek başına mücadele ediyordu, sonra üst katta buluşuyorlardı. Tess bu sırada ısırılıyordu. Ellie ikinci kez ısırılmıyordu (Edit: Bu sahneyi Joel’un Ellie’nin bağışık olduğuna ikna olması için eklediklerini söylemişler. Oyunda Joel’un ikna süreci başka biçimde gerçekleşiyordu).
– Son binada ise Firefly temsilcilerini yine ölü buluyoruz ama sonradan binaya FEDRA askerleri geliyor. Herhalde Firefly’ların orada olacağına dair istihbarat falan alıyorlar. Tess kendini öne atarak ben savaşırım, siz kaçın deyip bizi gönderiyor. Hatta ilk tüfeğimizi orada buluyoruz. Sonra da kalan askerleri öldürüp binadan çıkıyoruz. İnfekte falan hiç yok oyunda o binada.
– Dizi başlamadan önce izlediğim bir röportajında Craig Mazin, dizide insan öldürmenin oyundakine benzemeyeceğinden bahsetmişti. Şu son sahneyi izleyince biraz anladım ve hak verdim. Tess’in bu şekilde ölümü, Ellie ve Joel’un 10 askeri kurşundan geçirip çıkmasından daha etkileyici olmuş olabilir, en azından ekran başında izleyen için. Oyun için bence öteki yine daha iyi. Çünkü orda kontrolcü sende ve mümkün olduğunca o aksiyonu hissetmeye ihtiyacın var.
İlk iki bölümü seyrettim şimdilik mükemmel gidiyor.ilk bölüm ara ara sıkar gibiydi.oyunu bilmeyen birisi olarak cidden konu olarak iyigidiyor açıklayıcılığı da var dizinin.şimdilik 9/10 puan hak edn bir dizi
2. bölümde 4.7 milyondan 5.7 milyon izleyiciye çıkmış. %22 artış. Bu da kanal tarihinde bir dizinin 2. bölümünde yaşadığı en büyük artışmış.
Dizi üstüne koymaya devam ediyor.
Oyunla fazlasıyla paralel gittiklerinden
Buradaki ölüş biçimini değiştirmişler. Bence daha iyi olmuş.
Evet,
Evet,
Geçen bölüm de iyiydi zaten ama bu bölümle Bella Ramsey Ellie olmuştur. Bundan sonra benzemiyor eleştirilerini duymayız.
73 dk.lık bir bölümden merhaba. İzlerken “Bu kısım oyunda böyle değildir,” diye düşünmüştüm, sahiden de öyle değilmiş. Ama benim işimi gördü. Nick Offerman ve Murray Bartlett’e sevgiler.
– Kısa süreli de olsa Tess’i gördüğümüze sevindim.
Ben de “oyunda böyle değildir herhalde” diyerek izledim o kısımları. Cevabı burada bulmak iyi oldu, teşekkürler @aytackara .
Tahmin edildiği üzere; %90’ı oyunda olmayan, olan %10’luk kısmın da neredeyse tamamen değiştirildiği bir bölüm yapmışlar. Kötü değildi ama beklentilerin boşa çıkması ve biraz hayal kırıklığı var. Bazı kritik noktaları tümüyle kesip atmaları hoşuma gitmedi. Gelinen noktada bir şey fark etmiş olmadı ama tüm yol değişmiş.
Joel ve Ellie arasında oluşmaya başlaması gereken bağı anlatmak yerine (sağ olsunlar bölüm başında ve sonunda 5’er dakikacık sahneleri oldu), bölüm sonunda ölecek ve bir daha görmeyeceğimiz Bill ve Frank’in ilişkisini 65 DAKİKA anlatmaya ne kadar gerek vardı emin değilim. Oyundaki güzel aksiyon sekanslarından bazıları Bill’in kasabasında geçtiğinden gözüm bir yandan onları aradı. Bence hepsini içerebilecek bir bölüm mümkünmüş ama sırf Bill ve Frank’ı anlatmayı tercih etmişler, hayal kırıklığı oldu.
Bölüm içinde oyun ve dizi arasındaki farklar:
– Oyunda Bill’e araba için gidiyoruz, kasabaya ulaşmadan önce tuzaklarından geçiyoruz, hatta güzel bir tuzağa da düşüyoruz ki yine oyundaki epik sekanslardan biriydi, halatla ayağımızdan tavana asılıp baş aşağı biçimde clicker öldürüyorduk. Bunu çıkarmalarına çok üzüldüm.
– Tuzaktan Bill bizi kurtarıyor ve atölyeye geçiyoruz. Burada da yine Bill ve Ellie arasında Ellie’yi daha iyi tanımamız açısından ikonik bir sahne var. Bill ve Ellie’nin hiç karşılaşmamasına da bu yüzden canım sıkıldı.
– Ardından Bill, Joel ve Ellie kasabanın diğer ucundaki arabaya ulaşmak için yola çıkıyor. Burada kritik bir şey yok, geneli gameplay amaçlı clicker öldürme sahneleri, ucuz kurtulmalar ve bir tane başka bir infekte çeşidiyle boss savaşı. Aslında bakınca bu da güzel bir sahneydi. Dizide yok.
– Gelelim en can alıcı noktaya: En son arabayı bulacağımız eve girdiğimizde odada Frank’le kendini asmış halde karşılaşıyoruz. Sonra Frank’in Bill’e yazdığı şöyle bir not buluyoruz. Ardından Bill’e veda edip gidiyoruz.
– Görüleceği üzere Bill oyunda ölmüyor ve Frank’le de epeydir bir süredir ayrı takıldıklarını anlıyoruz. Açıkçası Bill’in ölüp ölmemesinin pek bir önemi yok zira oyunda da 1 saat ya vardı ya yoktu, büyük resimde pek bir anlam ifade etmiyordu. Ama Frank’le olan ilişkilerini temelinden değiştirmişler. Oyunda araları bozulup baya trajik bir sona ulaşmışlarken dizide beraber yaşlanıp beraber ölen tonton dedeler konumuna geçmişler.
Ne zaman başlarının belaya gireceğini bekleyerek izledim, o da tabii bölümün sonuydu anca.
Super Bowl nedeniyle 5. bölüm Cuma günü HBO Max’ten yayınlanacakmış. Pazar gecesi yine kanal yayını var.
Dijital platformun akşam saati yeni bölüm yayınlaması neden yahu? Aynısını BluTV de yapıyor arada.
5. bölümü BluTV de eklemiş.
Çoğunlukla sakin ilerledi ama karıştığında güzel karıştı.
– İki siyahinin sondaki ölümü hem trajikti hem de duygusunu verdiler.
Next.
Aşırı kısa olmasına rağmen fena olmayan bir bölümdü. İlk 3 bölümde oyundan neleri kullanıp neleri keseceklerine dair kafamda aşağı yukarı bir fikir oluşmuştu ama bu bölüm iyiden iyiye bazı şeyler netleşti.
Öncelikle, Joel ve Ellie dinamiğinin 45 dakikada a noktasından z noktasına doğru evrilmesinin çok aceleye geldiğini düşünüyorum. 20 saatlik oyunu 9 saatlik diziye dönüştürünce feda edilmesi gereken şeyler olduğunun farkındayım ama bu noktada yine 65 dakikalık Bill & Frank bölümüne sallamazsam olmaz. O bölümde, Tess’in ölümünün ardından Joel ve Ellie arasında daha fazla sohbet, gerekirse yas tutma ve kaynaşma görmeliydik. Onun yerine onlar 5 saat yürürken hiçbir anını göremeyip alakasız doldurma hikaye izleyerek bundan mahrum kaldık.
Bunun sonucu olarak bu bölümde 45’inci dakika sonunda ikiliyi şen şakrak bir biçimde ve Joel’u Ellie’nin şakalarına haykırarak gülerken görüyoruz. Daha iyisi olabilirdi (Ellie’nin şakaları güzeldi bu arada.)
Oyunda Hunters yani Avcılar olarak geçen yağmacı grupla olan çatışma sahneleri aşağı yukarı oyunla birebirdi ve epey kaliteli aktarılmıştı. Ellie’nin Joel’un yanında ilk kez silah ateşlemesini de buraya eklemeyi tercih etmişler.
Bu militan grup dizide ete kemiğe bürünmüş. Açıkçası dertlerini de anlamadım motivlerini de anlamadım. Oyunda da içinde eski askerler ve yağmacılar olan dandik silahlı bir gruptan öteye gitmemişti. Bunları tanıtıp bize anlatmanın ne faydası oldu bilmiyorum. Başlarındaki kadını da yeterince korkutucu bulmadım. Bunlara daha fazla ekran süresi ayırmaya da gerek yok aslında ama Henry hikayesini biraz daha buraya kaydırarak bir şeyler yapma çalışmışlar, o yüzden bir sonraki bölümü nasıl hazırladıklarını merak ediyorum.
Bölüm içinde oyun ve dizi arasındaki farklar:
– Öncelikle şunu diyeyim. Bu yağmacı grupla Boston’dan çıktıktan sonra Pittsbrugh, Pennsylvania’da karşılaşıyorlar, Kansas City’de değil. Detay da olsa değiştirmişler.
– Çatışma sahneleri aynı. Fakat devamında, Henry ve Sam’le karşılaşana kadar oyunda yaklaşık 2-2,5 saat süre geçiyor. Bu sürede, içinde 15-20 düşman bulunan devasa bir kütüphaneden ve aynı sayıda düşmanın bulunduğu bir otelin lobisinden başlayarak içinden devam edip ilerliyoruz. Bir noktada Ellie ve Joel uzun sayılabilecek bir süre yine ayrı düşüyor, bir araya geldiklerinde Ellie Joel’u kurtarmak için ilk kez bir adam öldürüyor. (Ayrı düştüklerinde, Joel’un otelin alt katından kurtulmaya çalıştığı ve yine zorluğuyla nice yiğitlere kontrolcü kırdıran müthiş bir sahne daha vardı, dizide yok)
– Otel çıkışında ise yine bence ikonik bir sahne var. Joel Ellie’ye ilk kez bir tüfek veriyor ve onu yükseğe konuşluyor, kendisi de aşağıya iniyor ve beraber yine bir grup düşmanı öldürüyorlar. Ardından bir süre daha ilerliyorlar ve Henry ve Sam karşılaşması gerçekleşiyor.
Şimdi burada şöyle bir sorun var. Adamlar neredeyse TÜM insanlı-infekte çatışma sahnelerini atmışlar. Bazı spesifik sahneleri atmazlar diye düşünmüştüm ama gerçekten hepsini atmışlar. Hikayede gerek olmayan her şeyi hem de. Yağmacılarla çatışmada bile 1 ya da 2 kişi anca ölüyor ve sonra olay oluyor, Kathleen denen kadın çıldırıyor falan. Çatışma sahnelerinin bu kadar az olması hatta neredeyse olmaması benim ciddi biçimde gözüme battı bölümde. Şu bölüm 45 değil 55 dakika olup yukarıda dediğim Joel’un Ellie’ye tüfek verdiği kısmı veya Joel’un oteldeki macerasını mesela bir şekilde dahil edemezler miydi merak ettim. Bu oyunun türü macera ve dram olduğu kadar aksiyondu da. Bu kadar büyük bir parçayı kesip atmak mantıklı bir iş değil.
Sezonun net en iyi bölümüydü. Yaptıkları eklemeler son birkaç bölümün aksine epey vurucu ve etkileyici olmuş. Çıkardıkları yerler de aşırı kritik değildi. O yüzden bir şeyin eksikliğini hissetmeden ve eklenenleri de takdir ederek izlediğim başarılı bir bölüm geçti. 10/10 değildi ama 9/10 diyebilirim sanırım. 1 puanı kırdığım yer geçen bölümle de biraz bağlantılı.
Kathleen ve Perry’nin başı çektiği yağmacı grubu SIRF Henry hikayesi için eklemişler desek sanırım yanlış olmaz. Eklenme sebepleri ve hikayeye hizmetleri kötü müydü? Asla. Ama Kathleen ve Perry’nin o odadaki 5 dakikasını dinlemeye ve Kathleen’in abisi Michael’in ne kadar iyi bir insan olduğunu öğrenmemize gerçekten ihtiyaç var mıydı? Asla. Evet Henry çok iyi bir insan öldürmüş, anladık. Suçluluk hissediyor, onu da anladık. Ama en azından sebebi var ve bu dünya içinde mantıksız değil.
Oyunda iki parça not okuyup gayet de hakim olabildiğimiz hikayeleri, üstelik oyunun daha da sıkıştırılmış hali olan ve süresi kısıtlı olan bir dizide bu derece yer vermek bana çok mantıklı gelmiyor. Bir tane yan dizi çek, bu yağmacıların yaşamlarını anlat canımı ye. Ama sonuçta Kathleen de parçalandı Perry de ve hikayeye can alıcı bir katkıları da olmadı. 1 puanı buradan kırmış oldum.
Neyse, geri kalan her şeye bayıldım. Şehrin atmosferi de süperdi, Henry ve Sam’in o odaya gelişlerine kadar ne yaşadıklarını anlatmaları da hoşuma gitti. Henry’nin Joel’u ilk gördüğü ve ne yapacağına karar verdiği an güzeldi.
Tanışma kaynaşma ve ardından lağımlardaki sahneler de hoştu. Burayı biraz daha uzun tutsalar güzel olabilirdi.
Ve bölümün en güzel sahnesi. Sniper amca ve gelişen olaylar. Nihayet dolu dolu aksiyon gördük. Kathleen ve Perry’i sevemesem de hikayenin tam bu noktada bu biçimde bağlanmasını, yer altına kapattıkları clicker’ların ve manyak bloater’ın tam da burada ortaya çıkmasını ve akabinde gelişen kaosu çok çok iyi planlamışlar. Daha fazla infekte sahnesi isteyen bünyemi epey doyurdu yalan olmasın.
Ardından gelen trajedi. Oyunda nasıl etkilediyse burada da etkiledi. Oyunu da oynasam diziyi de izlesem bu sahne hiçbir zaman vuruculuğundan kaybetmeyecek. Gayet sadık bir biçimde aktarmışlar.
Bölüm içinde oyun ve dizi arasındaki farklar:
– Henry ve Sam ile aşağı yukarı aynı şekilde karşılaşıyoruz. Fakat Henry ve Sam’in hikayesi bambaşka. Oyunda ikisi bir toplulukla birlikte başka bir bölgede yaşarken buraya erzak aramaya gelip bu yağmacıların saldırısına uğruyorlar ve beraber geldikleri insanlar ölüyor. İkisi kalıyor. İkisi kaldıkları için ve geri de dönemedikleri için madem Ateşböcekleri’ni bulalım diyorlar, asıl amaçları bu (Kathleen ve abisi dizide eklenmiş ve Henry hikayesine hizmet etmesi için varlar. Gerekliliği ve kapladıkları ekran süresi yukarıda da dediğim gibi tartışılır). Neyse, bu sırada karşılaşıyoruz. Birkaç ufak gerginlik falan derken beraber yola koyuluyoruz.
Bir süre ilerleyip birkaç asker öldürdükten sonra bir anda kritik bir şekilde ayrı düşüyoruz, Henry Sam’i bir tehlikeden kurtarmak için Joel ve Ellie’yi tehlikeye atan bir harekette bulunuyor. Derken Joel ve Ellie kapana kısılıyor, saldıran askerlerden kaçarken denize atlayıp bir yerde karaya çıkıyorlar, Henry ve Sam onları karşılıyor (Şimdi bakınca epey bir dandik olduğunu düşünüyorum oyundaki bu kısmın. Ama neticede aksiyon lazım).
Sonrası lağımlara giriyoruz, burada epey bir vakit geçiriyoruz. Gameplay açısından zengin bir bölüm. Bol bol infekte öldürüp o lağımlarda yaşayan ve dizide de gördüğümüz yerleri görüyoruz. Oyunda buralarda yaşayan insanlarla ilgili epey trajik hikayeler var, dizide de az da olsa duymayı isterdim açıkçası. Dizide duvarda gördüğümüz Ish ve Danny çizimi bu açıdan güzel bir gönderme olmuş.
Ardından sniper’lı bölüm. Oyunda burası gündüz oluyor. Dizide geceye çevirmişler ve dev infekte sahnesiyle de birleşince daha etkili olmuş. Sniper amcanın da yağmacı grubundan olması iyi fikir olmuş. Oyunda yine rastgele bir askerdi, tek özelliği iyi bir sniper olmasıydı.
Son sahne ise iki fark haricinde birebir aynı. İlk fark, Ellie elini kesip Sam’i iyileştirmeye çalışmıyor. Dizideki hali daha vurucu olmuş. İkinci fark ise Henry kendini öldürdüğünde bunu görüyorduk. Dizide direkt Ellie’ye geçip onun şokunu gördük. Bu sahnenin oyundaki halini mi dizideki halini mi tercih ederim emin değilim, ikisi de kendi içinde çok iyiydi.
@kerem Sezon bittiğinde dilediğin uzunlukta oyun vs. dizi yazısı yazmak ister misin tatlı çocuk? Bu roman misali yorumlar kıyıda kalmasın diye düşünüyorum da bazen
@aytackara Belki bu yorumların derlemesi şeklinde daha düzenlenmiş bir şey olabilir ama söz vermeyeyim, sezon bitince bir daha değerlendiririm.
@keremaci bilir herhalde sormuş olayım
Nasıl evrim geçirdiklerini hiç görmedik, yani evrim geçirirkenki anı soruyorsan hiç şahit olmadık ama zaman geçtikçe mantarın vücut üzerindeki hakimiyetini arttırdığını ve dış görünüşü değiştirdiğini biliyoruz, gördük. Bunun dışında soruna kısmen cevap ikinci bölümde Joel tarafından veriliyor. Ellie kaç yıl yaşıyor bu infekteler diye soruyor, Joel da kimisinin 1-2 ay, kimisinin de 20 yıla kadar yaşayabildiğini söylüyor. 5’inci bölümde gördüğümüz infekteye Bloater, yani oyundaki çevirisiyle Şişkin deniyor. En az 10-15 senedir, hatta belki daha uzun süredir yaşadığını tahmin edebiliriz. Oyunda bulduğumuz ve infekte olma sürecini gösteren bir belge vardı, buraya koyuyorum, dizide henüz görmediğimiz bir tanesi de var ama bence çok kritik değil, bakmak istemezsen sen bilirsin.
Bloater‘ın oyunda nasıl göründüğünü görmek istersen de şu linkte başladığı yerden itibaren 3-4 dakikayı izleyebilirsin, pintipanda’nın oynanış videosu, spoiler yok.
@keremaci: teşekkür ederim aslında evrimi gösterseler falan o da güzel olur gibi geldi. Korkutucu valla
Joel – Ellie dinamiğinin birkaç kademe daha atladığı, hikaye gereği bazı etkileyici sahneleri olan ama genel itibariyle ortalama bir bölümdü.
Yolculuk sahnelerini iyi beceriyorlar. Oyunda bunlar olmadığı için dizide izlemesi keyifli oluyor. Yaşlı çift mesela güzel bir ekleme olmuş.
Joel’un panik ataklarını ise ilk kez gördük, oyundaki Joel’dan hiç alışık olmadığımız şeyler bunlar. 6 bölüm izledikten sonra diyebilirim ki oyundaki ayıboğan ve her şeye göğüs geren cesur Joel’dan dizide pek eser yok. Bu değişimden memnum olup olmadığımı henüz tam tartamıyorum. Bir yandan oyundaki karakteri gözlerim arıyor ama dizide gördüğümüz üzere kızına benzeyen bir kızı görünce direğe tutunup düşmemeye çalışan, iki kez panik atak krizi geçiren Joel daha gerçekçi olabilir.
Tommy ile karşılaşması ve ardından bardaki sohbetleri iyiydi. Ardından Tommy’e ağlayarak dert yandığını gördük yine. Zayıfım falan diyor. Dediğim gibi bunlara hiç alışık değilim, şu an için biraz garipsiyorum ve sindirmem için üzerine biraz daha düşünmem lazım. Şu ana kadar gördüğümüz hassas Joel’un 20 sene kıyamette nasıl hayatta kaldığını da biraz sorguluyorum. Oyundaki karakterden biraz sapıyorlar gibi. Sonuçlarını bu sezon finalinde ve ikinci sezonda daha net görebileceğimiz bir değişiklik olabilir. Bir şey demek için erken.
Maria – Ellie sohbeti güzeldi. Ardından Ellie’nin orada öğrendiği bilgiyi Joel’a karşı kullanması ve odadaki malum sahnede iki oyuncu da iyiydi. Oyundaki en popüler ve bilinen sahnelerden biridir, altından kalkması kolay olmasa gerek.
Bölümde pek hoşuma gitmeyen asıl nokta ise üniversite. 10 dakikada paketleyip bitirdiler koca üniversite kısmını. Aksiyonu kesip atıyorlar anladım da üniversitede hikayeye dair de kritik bilgiler ediniyorduk, onları niye atmışlar anlamadım.
Bölüm içinde oyun ve dizi arasındaki farklar:
– Oyunda bu kısımda mevsim hala sonbahar. Kar kış henüz yok.
– Tommy’yi, elektrik santralinde buluyoruz, Jackson’da değil. Normalde de asıl kaldıkları yer Jackson ama bizim buluştuğumuz yer santral. Jackson’da kullandıkları elektrikte bir arıza oluyor galiba, tamir için birkaç adamla buraya geliyorlar, biz de oraya gidip kapılarını çalıyoruz adeta. Açık arazide kimse kıstırmıyor, üzerimize silah doğrultmuyor veya köpek salmıyor.
– Tommy ve Joel arasındaki sahne benzer gerçekleşiyor, sonra santrale birileri saldırıyor, onu savuşturduktan sonra Joel’un kendisini Tommy’ye bırakıp gitmeye niyetlendiğini anlayan Ellie atlardan birini alıp kaçıyor. Peşinden gidiyoruz, bir çiftlik evinde buluyoruz bunu, sonra da odadaki diyalog gerçekleşiyor. Dizide bu sahneyi, odadaki dekoruna kadar birebir yapmışlar. Sonra oradan çıkıp Jackson’ı yukarıdan gören bir tepeye doğru at sürüyoruz ve Joel, Ellie’yi Tommy’ye bırakmaktan bu noktada vazgeçiyor, ikisi üniversiteye doğru yola çıkıyor.
– Oyundan en büyük kesintiler ise burada yapılmış. Burada 1 saat geçiriyoruz oyunda. Açıkçası şu harcandığı söyleyen 100 milyonun bir kısmını bu üniversite kısmında görmek isterdim. Ama onun yerine mevsimi kış yapıp çevrede bir tane bile ot bırakmamışlar gereksiz CGI masrafı olmasın diye. Üniversite kampüsüne mi girdiler, organize sanayi bölgesine mi girdiler belli değil. Uzak çekim bir tane sahne var, gerisi hep yakın. Oyunda burası çok çok güzel ve etkileyici görünüyordu, oynayanların da eminim en çok beğendiği kısımlardandır.
– Üniversite gameplay açısından da zengindi, kısaca bahsetmek gerekirse en az 5-10 clicker ve 1 bloater biçtiğimiz kısımlar vardı. Hadi bunları geçtim ama bence asıl önemli kısım, en son girdikleri laboratuvarda buldukları ses kayıtları idi. Bu kayıtlarda muhtemel aşıya dair bilgiler, Ateşböceklerine dair detaylar ve daha bir sürü not vardı. Bence kesilmemesi gereken kısımlar.
– Ardından bu kayıtları bulduğumuz laboratuvara dizide olduğu gibi birileri saldırıyor. Kaçarken Joel bir arbedeye girip birinci kattan zemin kata sırt üstü düşüyor ve sırtına demir parçası saplanıyor. Yaralanması bu şekilde ve binanın içinde oluyor, binanın dışında bıçaklanarak değil. Tam bu noktadan sonraki 5-10 dakika yine bence oyundaki en güzel sekanslardan. Yaralı Joel’un hala çatışmaya devam etmeye çalışması, oyunun burada büründüğü atmosfer, Ellie’nin Joel’u korumaya çalışması, sonra zar zor ata binme ve uzaklaşma… Hepsi çok etkileyiciydi. Dizide ise maalesef bu kadar değil.
Valla @kerem yazıların için çok teşekkürler her bölümü izleyince gelip senin yazını okuyorum daha iyi anlıyorum ellerine emeğine sağlık
Rica ederim @DarkRose. Okuduğun için ben teşekkür ederim. Hoşuna gittiyse ne güzel.
İlk oyunu 5 kere bitirmiş biri olarak oyunun hikayesine oldukça hakimim. Geldiğimiz noktaya kadar yaptıkları çoğu şeyi beğensem de (3. bölüme hala sövüyorum. İspiyon içinde de biraz laf söyleyeceğim.) eklemedikleri bazı bölümler için de oldukça kızgınım.
– Dizinin konusu enfeksiyona bağışıklığı olan Ellie’yi tehlikeli insanlar ve bir ton enfektenin arasından geçirip Ateş Böceklerine teslim etmek ama nedense o kadar az enfekte gördük ki dizinin enfeksiyonla alakalı olduğunu unutmak üzereyim. Sadece dağ, taş, ova geziyoruz Nat Geo belgeseli gibi.
– Dizinin iyi yaptığı şeyler yok mu? Var tabii ki hemde yığınla. Karşımıza çıkan az sayıda enfektenin modellemelerini harika yapmışlar. Takırdayan ve Şişkine bayıldım doğrusu.
– Ayrıca oyunun hikayesine bağlı kaldıkları sahnelerde de oldukça iyi iş çıkarmışlar.
– Sarah’nın öldüğü sahneyi oyunda 5 kere deneyimledim. Hepsinde gözlerim doldu ve burukluk hissettim. Özellikle o sahneyi çok güzel yansıttılar ve yine gözlerim doldu.
Diziden genel anlamda memnunum açıkçası. The Witcher’da yaşadığım o kötü duyguları yaşamadığım için memnunum. Oyuncu seçimlerine çok söylensem de artık söylenmeyip diziden zevk almaya bakıyorum. Bella Ramsey, Ellie’ye tip olarak hiç benzemese de performans olarak oldukça iyi bir iş çıkartıyor.
@kerem: Tanıtım için ellerine sağlık. Gerçekten güzel anlatmışsın ve her bölüm için yaptığın yorumu özellikle izledikten sonra açıp okuyorum acaba gözden kaçırdığım bir değişiklik bir farklılık oldu mu diye. Sezon bittikten sonra bence mutlaka bir yazı yazmalısın oyun ve dizi arasındaki farklılıklar diye. Yorumların arasında kaybolmasın. Ayrıca 6. bölüm yorumundaki ilk ispiyonun içinde bahsettiğin Joel meselesine gelecek olursak;
1×07 üzerine:
Böyle bir bölüme de ihtiyaç vardı. Biraz yavaş aktı ama iyiydi.
Ağır ağır aktı, pek sıkmadı ama yine de ortalama bir bölümdü. Gerekliliği ise üçüncü bölümde olduğu gibi tartışılır.
İlk bölümde bahsi geçen Riley ile tanıştık. Kendisi Ellie’nin okuldan arkadaşı oluyor. Ellie’nin ilk bölümde gördüğümüz zincirlenmiş halinin, muhtemelen bu bölüm sonundan 10-15 gün sonraki bir hadise olduğunu da söyleyeyim.
Bölüm başında Ellie’nin şiddete eğilimini bir kez daha gözümüze soktular. Bethany denen kıza 15 dikiş atmışlar, çüş. Askeri okulda pek de iyi vakit geçirmediğini zaten Ellie hep anlatıyordu. Bu hikayelerden bir kesit görmek güzel oldu benim açımdan.
Ardından Riley ile çıktıkları macera, başlarda ne olduğunu bilmediğimiz için heyecan uyandırır gibi oldu ama geneline bakınca bölüm içinde yine tempo sorunları vardı. Left Behind hikayesinin kendi başına da süper bir şey olmaması ve ana olay örgüsüne az katkısının olması (zaten oyun ilk çıktığında böyle bir hikaye parçasının da olmadığını düşününce), dizinin ilk sezonunda neden kendine bir yer buldu diye bir sorgulattı.
AVM’deki aktiviteler aşağı yukarı oyunla aynıydı ve yer yer zevkliydi. Sonu ise yine dramatik oldu. Üçüncü bölümde de, beşinci bölümde de bu bölümde de karakterlerin ölüm anlarını göstermediler. Ellie’nin Riley’nin dönüştüğüne tanık olmasını ve pasifize etmesini görmek daha da trajik olabilirdi aslında.
Bu anılar içinde dizinin normal akışında aslında 5 dakika geçti tabii. Joel salak gibi hala Tommy’e dönmesini söylerken Ellie binada dikiş seti bulup Joel’un yarasını dikti nihayet.
Bölüm içinde oyun ve dizi arasındaki farklar:
Left Behind, ana oyundan 7-8 ay sonra çıkan bir eklenti paketiydi.
Joel yaralıyken Ellie bunu dizideki gibi 5 dakikada çözemiyor tabii ki. Joel’u birkaç mağazanın bir arada olduğu, üstü yarı açık bir alışveriş merkezine getiriyor. Bu yerin tam üstüne bir askeri helikopter düşmüş ve içinde bir ilk yardım kiti olduğunu görüyoruz. 2 saatlik süre boyunca aslında hedefimiz bu çantaya ulaşmak. Bu esnada iki hikaye arasında geçiş yaparak Ellie’nin Riley ile anılarını da oynuyoruz. İlk dostunu kaybeden Ellie’nin, Joel’u da kaybetmemek için elinden geleni yaptığını, bir sürü infekte ile mücadele edip yine birkaç insanla da savaşarak çantayı alıp Joel’a getirdiğini ve az da olsa acısını dindirdiğini görüyoruz. Left Behind özet olarak böyle. 45 dakikası Joel’a ilk yardım kiti getirmeye çalışıp çırpınan Ellie, 70-75 dakikası da Riley – Ellie maceraları.
Onun dışında bölümün başına gelecek olursak, okul kısımları oyunda yok, dizide eklenmiş ve güzel olmuş. Riley ile gece ilk karşılaşması ve AVM’ye gidene kadarki kısım neredeyse birebir aktarılmış.
Atlı karınca, fotoğraf kabini, maskeler, şaka kitabı ve oyun salonu sahneleri de fena değildi ve oyunda vardı. Su tabancalarıyla savaşıyorlardı bir de ama onu koymamışlar, çok önemli değil. Bir de maske deneyip eğlendikleri cadılar bayramı temalı mağaza çok daha büyüktü ve uzun süre vakit geçiriyorduk içinde, sanırım en zevkli kısım orasıydı. Dizide yine iki maskeyle geçiştirmişler.
İnfekte ile savaştıkları bölümde ise oyunda önce bir kaçış sekansı oluyordu, baya uzun da sürüyordu hatta, en son balkon gibi bir yerdeki mücadele sonucu ikisi de ısırılıyordu. Bundan sonrası ise yine tüm replikleriyle birebir aktarılmış.
Last of Us’ı oynayıp çok seven bir kitleye, oyun çıktıktan bir süre sonra sunulan bu tek oyunculu oyun modu, başlı başına bakınca fena bir eklenti değildi. Ama dizide yansıtılan biçimi maalesef o vurucuyu etkiyi, bundan önceki belli bölümlerde de olduğu gibi, verememiş. Left Behind sadece Riley ve Ellie hikayesi değil, aynı zamanda Riley’i kaybeden Ellie’nin, Joel’u da kaybetmemek için verdiği uğraşın hikayesi. Ama dizide bu 5 dakikada yarım yamalak sunulduğu için oyundaki gibi duygusal ve yoğun bir karşılığı olmamış oldu.
Ben tatmin oldum.
Kaldı 1.
bölüme.
Sezonun en iyi ve oyuna en sadık bölümlerinden biri olmuş.
Herhalde herkesin tahmin ettiği üzere Joel ölmedi, Ellie ise David ve James ile karşılaşarak takasla ilaç elde etti. Damar yolu falan da aramadan sapladı Joel’a. Askeri okulda öğretmişlerdir diye düşündüm içimden, dünya şu haldeyken insan bir ilkyardım bilgisi vermişlerdir diye umuyor ama yok.
Ardından David’in grubunu biraz izledik ama biraz izlediğimizle kaldık. Bu grubu tanıtma ve oradan hikaye anlatma çabası aslında çok hoşuma gitti çünkü ilgi çekici. Ama aynı Kathleen ve grubu hikayesinde olduğu gibi, buradaki sorun da aynı: çok kısa sürüyor ve ben gruptan haberim olduğuna sevineyim mi yoksa yeteri kadar grup içi dinamik izleyemediğim için üzüleyim mi kararsız kalıyorum. Oyunda önemli olan karakter sadece David olduğu için ve grubun geri kalanı ateş edilecek “David’in adamları”ndan oluştuğu için bu hiçbir sorun teşkil etmiyor ve gameplay’i zenginleştirmeye faydalı oluyordu. Dizide ise bu grubu anlatmak istemeye sonuna kadar katılıyorum, çok iyi fikir, ama o zaman anlatın güzel kardeşim.
Hep küçük hikaye parçacıkları verdikleriyle kaldılar. Ne eti olduğu belli olmayan bir etin pişme anı, David’in tokadı, David-James diyalogu, hatta Joel’un bölüm sonunda gördüğü kanı süzülen cesetler gibi. Mesela yamyamlığın mecburen başladığını, sadece birkaç kişinin bildiğini söyledi David. Tam üzerinden flashback sahnesi çekilecek ve genişletilebilecek bir cümle, ama dizide karşılığı yok. Bunları hep aradım.
David’in Ellie ile hapiste konuştuğu sahne yine çok iyiydi. Burada adamın niyeti ve istekleri biraz daha netleşiyor ama kafayı çoktan sıyırdığı da bariz ortada. Topluluktan kimseyi dengi görmüyor, yanına daha zeki birini istiyor ve muhtemelen başka sapık amaçları da var. Ama yine de herkesin oturup yemek yediği, dayalı döşeli koca restoranın yanmasına müsaade etmek azımsanacak bir salaklık değil. Ellie’yi yanına istediğini anladık da bu derece istediğini hissettirdiler mi veya buna ikna ettiler mi? Emin değilim. Yangın sahnesi biraz dandikti.
Sonunda ise Ellie ve Joel’un en yakınlaştıkları an gerçekleşti ve finale doğru yola çıktık. Kaldı bir.
Bölüm içinde oyun ve dizi arasındaki farklar:
Oyunla dizinin %90-95 oranında benzediği tek bölüm bu şu ana kadar.
Oyunda normalde Joel’u yönetirken, bu kısmı mecburen Ellie ile oynuyoruz. Çam yarması ve ayaklı cephane gibi bir adamdan sonra minnak Ellie’yi geçip milleti bıçaklamaya çalışmak kolay olmuyor tabii. David’in tüfeğini alıyoruz bir noktada, işimiz biraz daha kolaylaşıyor. Yine de oyundaki zorlu kısımlardan biriydi. Dizi bölümünün sonuna kadarki kısım oyunda 2 saat civarı sürüyor.
Ellie’nin geyik avlama çabası, yaralı geyiği takip edip David ve James’le karşılaşmasını aynen aktarmışlar. Bu noktadan sonra küçük değişiklikler var, şöyle ki: James ilaçları almaya gittiğinde Ellie ve David uzun sayılabilecek bir süre bölgedeki çeşitli noktalarda infektelerle savaşıyorlar. Bu sürede epey bir diyalogları oluyor ve kaynaşıyorlar az da olsa.
Ardından David’in öldürülen grup arkadaşından bahsetmesi, Ellie’nin gidişi, takip edilmesi, ertesi gün bulunması kısımları aynı. Buradan sonra yine gameplay başlıyor. Dizide pıt diye düşüp yakalanan Ellie, oyunda yine komando modunu açıyor ve bu tesislerin olduğu alanda baya bir adam öldürüyor. En son David tarafından yakalanıp kafese konuluyor.
Ellie kafeste iken gerçekleşen sohbet dizide biraz daha zenginleştirilmiş, David cordyceps’ten falan bahsediyor, oyunda böyle bir şey yok. Onun dışındaki tüm sahneler aynı: Ellie’nin yakınlaşıyor gibi görünmesi, parmağı kırması, David’i ısırığım var diyip kandırması, bıçağı alıp James’i biçmesi ve ardından restorana kaçması.
Burdan sonra kontrol tekrar Joel’a geçiyor ve Ellie’yi aramaya başlıyoruz. Birkaç adam da onunla öldürüyoruz, işkence sahneleri yine aynı, kar fırtına falan derken topallaya topallaya mekana doğru geliyoruz. Burada yine Ellie’ye geçiyoruz ve bu sefer David’le boss savaşı diyebileceğimiz mücadele başlıyor, restoranın içinde David’e gizlice yaklaşıp iki kez bıçaklamamız gerekiyor. Bunu yapınca da ara sahne giriyor ve malum sona ulaşıyoruz.
İlk yarısı normal seyirdeydi. İkinci yarıda ortalık karıştı, düzen bozuldu, Joel sağ olsun her şeyi karıştırdı ^.^
Fazla uzatmadan 43 dk. ile gelmelerini de takdir ettim. Bölümü “Devamı gelmezse sorun değil,” tadında bitirmişler. İlk oyun da böylece tamamlandı zannedersem.
Tedavi için Ellie’nin beynine girip öldürecekleri gerçeği ortaya çıkınca gerisi kendini belli etmişti ama Joel biraz da makineye bağlayıp patır kütür tarafı herkesi.
Kadını “Kızın peşine düşersin,” diye çat diye vurması da cabası.
2. sezonla görüşürüz artık. Thanks, bye.