Kaliteli kablolu kanallardan HBO, 29 Haziran’da bizlere bir dizi daha sundu ve 10 bölümlük bir sezonla yayınını açan The Leftovers, 7 Eylül’de de sezonu kapatıverdi. Hatta Tom Perotta’nın aynı isimli kitabından uyarlanan bu dizinin, kitabının baskısı ülkemizde de çıkmış durumda. Dahası kanaldan 2. sezon onayını da aldı. Peki, nasıl bir dizi?
Dizinin yaratıcı ve yapımcılarından birisi, kitabın yazarı olan Tom Perotta ama aslında arkasında insanlığın özellikle Lost veya Star Trek ile tanıdığı Damon Lindelof var. Lindelof, dizinin ilk sezonundaki bölümlerinin neredeyse hepsinde de yazarlık yapmış durumda. Dizinin merkez lokasyonu New York ve haberiniz olsun, bölüm süreleri normal bir HBO dizisi ayarında olsa da pilot 72 dakika kadar sürüyor. Gelelim bakalım bu dizi ne anlatıyor kısmına ve karakterlere:
Dünyada bir kayboluş, bir kesimin benzettiği ya da tanıtıma eklendiği şekliyle ‘Rapture‘ yaşanmış. Dünya nüfusunun %2’si, yani toplamda 15 New York nüfusu kadar insan 14 Ekim günü bir saniye içinde yok olmuş; üstüne de 3 yıl kadar zaman geçmiş. İnsanoğlunun hala toparlanma sürecinde olduğu söylenebilir, en azından veya özellikle yakınlarını kaybeden kişiler. Küçük oğlundan bütün ailesini kaybedene kadar birçok yaralı insan var ve hala gidenlere ne olduğuyla ilgili bir şey bulunamamış. Yaşananlarsa haliyle Dünya’yı büyük ölçüde etkilemiş. İşte biz, herkesin bir şekilde yaşamına devam ettiği bu yeni dünyaya konuk oluyoruz.
Çok uzun uzadıya anlatılabilecek bir ana konusu yok, o yüzden karakterler üzerinden devam edeceğim:
Kevin Garvey (Justin Theroux), hikayenin geçtiği Mapleton’ın şerifi. 14 Ekim’de kimseyi kaybetmese de sonrasında ailesi dağılmış. Karısı Laurie, evi terk edip adı ‘Kalan Günahkarlar’ olan bir çeşit tarikata katılmış, babası akıl sağlığıyla sorunlar yaşamaya başlayıp bir kliniğe yatırılmış, oğlu Tom evi terk etmiş ve arada sırada arayan birisi haline dönmüş. O da kızı ile birlikte yeni bir evde yeni bir hayata başlamış. Kendisi normal mi derseniz… yok, o da değil.
Laurie Garvey (Amy Brenneman), Kevin’in hala evli olsalar da nedeni bilinmeyen bir şekilde ailesini terk etmiş karısı. Katıldığı tarikat, yani Kalan Günahkarlar 14 Ekim’den sonra oluşmaya başlamış ve gittikçe kalabaklıklaşan bir oluşum. Daima beyaz giyiyorlar, birlikte büyük bir evde yaşıyorlar, dahası konuşmuyorlar. Hep birlikte yazışarak anlaşıyorlar. Günleri de gündelik işleri yapmak ve insanlara yaşananları unutturmamaya çalışmakla geçiyor. Bu halleri de Mapleton ahalisinin pek hoşuna gitmiyor haliyle. Laurie de bunların içinde ve haliyle etrafta.
Megan Abbott (Liv Tyler), nişanlısıyla evlenmek üzere bir kadın ve Kalan Günahkarlar’ın içine dahil etmek istediği için sürekli peşinde dolandığı son hedefi olarak karşımıza çıkıyor. Zaten tarikatvari olan bu oluşumu daha çok o ve onun buraya dahil oluşuyla birlikte tanımaya başlıyoruz.
Tom Garvey (Chris Zylka), Kevin ve Laurie’nin oğulları. 14 Ekim’den önce üniversite öğrencisi olan Tom’un hayatı, onu alt üst eden bir olayın üstüne bir de 14 Ekim gelince oldukça karışmış. O da şimdilerde evi terk etmiş ve annesi gibi bir çiftlikte yaşıyor olarak karşımıza çıkıyor. Wayne adında insanları ‘iyileştirip’ dertlerinden arındıran gizemli bir gurunun yanında ve diziyi açmamızla birlikte hayatı bir kere daha karışıyor.
Jill Garvey (Margaret Qualley), Kevin ve Laurie’nin kızları ve dizideki sorunlu gençlik kısmı, daha çok o ve arkadaşları üzerinden işleniyor. Annesinin terk etmesiyle ilgili bazı sorunları var. En yakın arkadaşı Aimee (Emily Meade) ile sürekli birlikteler ve ayrıca kendisini Garvey’lerin evinde de sürekli görüyoruz. Dizinin başlamasıyla kızlar ikiz kardeşler Adam ve Scott (Max ve Charlie Carver) ile tanışıyorlar ve genellikle birlikte takılıyorlar.
Matt Jamisson (Christopher Eccleston), Mapleton’ın rahibi. Yaşanan olaydan sonra, neden ve nasıl da bilinmezliğini koruduğundan insanların dine ve Allah’a bakışı değişmiş; Matt de bunu düzeltmek için uğraşıyor. Tabii bu yolda kullandığı ‘yöntemler’ insanlar tarafından her zaman takdirle karşılanmıyor. Dahası Kalan Günahkarlar grubu da bu yoldaki hedeflerinden birisi. Ayrıca hasta bir eşi de var.
Son olarak Nora Durst (Carrie Coon). Nora, Matt’în kız kardeşi ve kocası ile 2 çocuğunu 14 Ekim’de kaybetmiş bir kadın. Kaybolan kişilerin ortak noktalarını bulmaya ve yakınlarını kaybeden kişilere maddi dahil yardım etmeye çalışan Ani Ayrılış Departmanı’na bağlı olarak çalışıyor. Bu amaçla onları ziyaret ederek çeşitli sorular soruyor. Olanların üstesinden tam olarak geldiği de söylenemez.
The Leftovers kolay bir dizi değil. Daha doğrusu içeriğindeki gizem unsuru, bunun yönetimi ve kimi zaman dizideki tempo herkeslik değil. Ama benim gayet de sevdiğim bir dizi oldu. Ayrıca bazılarının benzetmeye kalktığı üzere bu dizi ‘kesinlikle’ 2. bir Lost vakası değil. Ama “Lost’u yazan bir kişinin elinden çıkmış.” dediğinizde inanması hiç zor olmuyor, o kısmı doğru. Bu tanıtım yazıldığında ve yayına girdiğinde ilk sezonunun finali yayınlanmamış olacakve dizinin mesela yayınlanan son bölümüyle hikaye bazında kendisini aşıp isteneni vermeye epey yaklaştığını düşünüyorum. Zaten bölümün reytingi dizinin premiere reytingini de geçti. Üstelik dizide, zaman zaman belli karakterlerin iç dünyasına eğinildiği bölümlerin işlendiği de oluyor, ki bu diziye ayrı bir hava katıyor.
Velhasıl, eğer The Leftovers herhangi bir yerinden ilginizi çektiyse deneyin derim, zira en azından bu kadarını hak eden bir dizi…
yorumlar
@abidin77
Ben 2.bölümdeyim daha. Sezon yine yığınla gizem dolu şekilde devam mı? Cevap filan var mı hiç?
@darkcrystal: Var bir şeyler. Yalnız bu diziden bir cevap alabileceğimizi düşünmüyorum
Finalde nereye bağlanacağını merak ediyorum ama cevap alamama durumuna kendimi hazırladım. Bütün bunlara rağmen izlemesi harbiden çok keyifli bir dizi.
Finale yetiş
@abidin77
Ben de aynısını düşünüyorum; olsun yapılan yolculuk çok özel olacak dizi bittiğinde
@darkcrystal Evet evet aynı şeyi düşünüyorum. Neyse ki Lost gibi büyük bir izleyici kitlesi yok. Sonu tatmin etmese bile (bence edecek) Lost gibi linç edilmeyecek. Bunun izleyici kitlesi dizinin değerini biliyor bence.
Açıkçası bir süre sonra, ne bileyim 1 sene sonra mesela, üst üste bütün bölümleri (sadece 28 bölüm zaten) bir daha izlemek lazım. Arada kaçırdığımız çok şey var. Hem izleyip hem teori okumak, kafada daha bir oturmasını sağlayacaktır.
@abidin77
Aynen, sezon araları çok uzun bu dizinin; o yüzden bir kalemde başlayıp bitirmekle daha çok şey yakalanacaktır.
72 dakika olmasına rağmen su gibi aktı sanki. Bu dizinin sağladığı huzuru özleyeceğim. Bence düzgün bir kapanış da olmuş. Herkesin eline sağlık.
28 güzel bölüm sonunda ekranlara veda etti. İzlemekten en keyif aldığım diziler sıralaması yapsam bayağı üstlerde yer alır. Değeri izleyiciler, Emmy, Altın Küre verenler tarafından dahi bilinmeyen bir dizi oldu ama takmıyorum bu kısma. İzleyen ve çok seven ufak grupta yer almaktan dolayı mutluyum.
Nora
geçip şunu söyleyeceğim: İzleyinsene bu diziyi ya!! Aslında tavsiye etmeye korktuğum bir dizi, dil uzatana feci kızıyorum ama kıymeti bilinmeyen bir dizi olarak unutulup gidecek diye de korkuyorum. Kesinlikle bunu hak etmiyor. Son zamanlarda (2010’lu yıllarda) çıkan en sevdiğim dizi oldu diyebilirim. Hep bi “yeni Lost” muhabbeti vardı. Lost’un 5. sezonu itibariyle gittiği yönü sevenler, esas onu isteyenler bu diziyi kaçırmasın. Damon Lindelof orada yapmak isteyip -muhtemelen kısıtlandığı için- yapamadıklarını bu dizide yaptı. Çok farklı, doyurucu, etkileyici, duygu patlaması yaşatan bir dizi çıkardı. Lost’un sonunu sevmeyen bununkini de sevmez gibi geliyor bana ama belli de olmaz sanki.
Bir de Carrie Coon demem lazım. Bu kadın nasıl muhteşem bir şey, nereden çıktı, bunca zamandır neredeydi? Yakında Fargo’da izleyeceğim için çok mutluyum.

Biriktirmiştim ve şimdi 3×05‘i bitirdim. Sanırım tempo anlamında en hareketli sezon bu sezon. Harika ve yine beyin yakarak gidiyor; tek eleştirim, ilk 2 sezondaki bayıldığımız Max Richter müziklerini bu sezon çok az kullanmaları. Üzülüyorum 3 bölüm kaldığından.Bir yandan da meraktan çatlayacam dizi finali için
.
Tamam, yokoluşların sebebini açıklamayacaklar biliyorum da umarım kendi içinde bir sonuca bağlanıp çok belirsizlik içinde bitmiyordur.
İzleyenler tatmin oldu mu finalden? Sorulara elbet cevap vermemiştir ama en azından ana hikaye kendi içinde bir sona varıyor mu?
Tamamen izleyenin bakışına, yorumuna bağlı. Çok derli toplu, muhteşem bir finalle bitti, o konuda için rahat olsun ama belirsizlikler elbette var.
@rpdi
Aynen öyleymiş valla. Ben de finali bitirdim, güzel bir kapanış olmuş. En azından karakterlerin hikayelerini bir sonuca bağladılar. İzlediğim en “özel” dizilerden biri olarak kalacak.
dizideki bir soundtrack buna çok benziyor ve sık sık çalıyor. çok da hoş bir müzik. broadchurchü hatırlattığı için ayrı bir hoşuma gidiyor duyduğumda.
ben bunu bakalım nereye kadar götüreceğim. başı sonu belli bir dizi olması ittirici güç. güncel başlasaymışım. ilk bölümler sonrası bırakırmışım.
Ay izle işte, az bölüm var
Tamamlarim muhtemelen ama maraton olmaz sadece.
Özledim galiba bu diziyi.
@mAtes: İstersen spoiler içine al.
@abidin77 İlk başta düşündüm ama pek de büyük spoiler görememiştim, teşekkürler düzelttim.
şaka maka fena gitmiyor. hikayeyi salaklığımla iyice bulamaç ettim ama düşündüğüm kadar etkilemedi.
vay be 6. bölüm hakkında kimse yorum atmamış. hem de 3. bölümü beğenmeyenler olmuş. rahibin hikayesi ne kadar güzel gelmişti bana oysa.
ortalıkta saçma sapan sigaralılar gezdireceklerine güzel karakterlerin kendilerine odaklandıklarında güzel şeyler yazıyorlar bence. her karakteri birazcık gösterdikleri bölümler daha bir sıkıcı oluyor.
şu an izlemekte olduğum bölümü yaklaşık 45 dakikadır izlemekte olduğuma %300 emin gibiyim ama baktım sadece 20 dakika olmuş. zamanı büküyor dizi resmen.
Zamanı bükmek
Hava,toprak,ateş ve su dan sonra güzel oldu bu 
1×07
6. bölüm çok güzel olunca ardından gelen 7 biraz sıkıcı geldi bana.
1×10 başı:
tüm konsantrasyonum dağıldı şu an. neden bu şarkı… 
bana kitap al
yufka dur bi ye dur
fasulye
kısa fil taşağı
ula yiğen yatağa
di mi lan tansu
elektruk geldu
asaf’a kanan
olur yer sazı
kütüğe parfe koy
dur bak ya
likördü bulut
bana kitap al
bana kitap al
bana kitap al
bana kitap al
bu dizinin başına doğru beklentiyle oturmak devamını getirmek için yeterli gelmiyor. ne kadar ayarlasanız da bi süre zorlanacaksınız. ama tarzını kabullenince güzel bir drama sizi bekliyor. hele müzikleri…. allahım böyle bir şölen yok.
o mektup:
@ozgun14 Max Richter muazzam iş çıkarıyor gerçekten.
Canım dizim, canım dizim, canım…
Çok özledim şimdiden, çoooook. 
Dizi biteli ne kadar oldu ama Max Richter’ın Oscar alası müziklerini her gün dinliyorum hala; hele @ozgun14’ün paylaştığı “The Departure Suite” e bayılıyorum. Efsane ve çok özel bir diziydi; hiçbir zaman insana yaşattığı o melankoli ve atmosferi unutmayacağım.
Carrie Coon ve Justin Theroux o kadar muhteşem oynamıştır ki Nora ve Kevin olarak, hiçbir zaman aklımdan çıkmayacak. Kevin’ın ilk sezonun 5. bölümünde, Nora’nın 6. bölümdeki ağlayışlarını asla unutamam. İkisinde de baya ağlamıştım. Bu sitede bir çok dizi haberi altına bittiği için üzüldüğüme dair yorumlar yazmışımdır. Kızgın, üzgün, sulugözlü emojilerle birlikte. Ama Leftovers bittiğine çok üzüldüğüm 2. dizidir. Gizem yanı bir tarafa ağır bir dramadır. Final bölümü de en güzel sonlardan biriydi benim için. Biraz tebessüm çokça gözyaşı..
@ozgun14 sağolsun departure suite eklemiş ama ben keşke açıp dinlemeseydim..
Oysa ki bana diziyi ilk sezonun ardından Justin Theroux’nun ve Amy Brenneman’ın oyunculukları bıraktırmıştı.
(Kavgaya gelen için ayrıntılı yorumum şurada.
)
Neyse bakalım, geçen yıl 2. sezon beğenilip üstüne “ilk sezonu atlat gerisi kolay” dendiği için ve aynı yolun yolcusu olan @hsparks da devam edip söylenmeyi bıraktığından izlenecekler listeme geri girmişti. Bu sonbaharda bitiririm diyordum da şimdi ozgun14 bunu hortlattıkça aklıma gelip duruyor. Daha erken giricem herhalde kalanına.
bence sen direkt gir çünkü daha bayaa bir aklına getirip duracam ben bunu.
valla hiç beklemiyordum ama bana bu diziyi izleten şu anda nora. ben açıkçası meg’in yükseleceğini düşünmüştüm ama figüran gibi kaldı kadın. justin’in oyunculuğu bana da o kadar güzel gelmedi ama rahatsız da etmiyor. masada otururken ağladığı bir sahne vardı biraz garip gelmişti duygusunu geçirememişti. yine de bıraktıracak kadar değildi tabii.
ben bu dizinin ilk sezonu atlatlık bir dizi olduğunu da düşünmüyorum. sadece alışman gereken bir dizi. ikinci kez izlesem ilk bölümler herhalde sıkıcı gelmez gibi geliyor bana. haa ikinci sezonda daha bir genele hitap etmeye çabaladıklarını gösteren sinyaller de vardı ilk bölümde. ama senin gibi bir izleyici her türlü bitirir bunu bence. ben bile izliyorsam…
@ozgun14 Az daha güzelim diziyi çöpe atıyordun. Hatta attın
Benim o biraz skandal oldu ya olmayacak sey oldu o da bu diziye denk geldi sansima. Zaten onyargili da olunca kotu oldu.
aslinda ikide biraz tadim kacti yeni kadrodan ama hepinizin bayila bayila tamamladigini gordugumden herhalde duzelecek diyerek bozulmuyorum. 
@ozgun14 2×8’e yorumunu bekliyorum
@ozgun14 BEn ana aileye kıldım ve onlar merkezdeydi diye bırakmıştım. Sonraki sezonlarda onların merkezliği kalmadı dedilerdi bana. O yüzden de geri girmişti listeme. Dediğim gibi elimde bir iki bitirilecek yarım kalmış nane var. Onları bitirince sırada bu var. Haftaya gireceğimi sanıyorum. Girince de biter, acıcık bişi zaten.
bu diziyi kabullenişim şu sahnede tescillendi.
son olarak so, who wants a hug?
@ozgun14 2 üstteki yorumu görünce dedim “lan 2. sezonu hiç yorum yazmadan hüpletti mi yoksa yine mi sezonları karıştırdı?” Sonraki yorumun geldi de rahatladım.
ahahah iyi dedin düzelteyim
ohaa dizi ilk defa birkaç saçmalığına cevap verdi şok içindeyim şu an.
2×07 jeezz
yoruldum bugün yarına kalsın son iki bölüm.