The Office dizisinden bahsederken izleyenlerin birbirlerine hep şu soruları sorduklarına şahit olmuşsunuzdur: “Hangi versiyonu izledin? Sence hangisi daha güzel? Orijinal olan İngiliz versiyonunu mu beğeniyorsun yoksa Amerikan versiyonunu mu?” Bu soruların cevabı kişiden kişiye göre değişmekte olup bunun birkaç farklı nedeni vardır. Ben de iki diziyi de izlemiş biri olarak bu yazıda, dizilerin benzer ve farklı yönlerini ele alarak bu tartışmada 22dakika okurlarının da düşüncelerini almak istedim.

İki dizi arasındaki bazı farklılık ve benzerliklerden kısaca bahsedelim.

Buradaki maddeler iki dizi hakkında ispiyon (spoiler) içerebilir.

David Brent – Michael Scott

Hem David Brent’i hem de Michael Scott’ı seyrederken onların yerine utanacaksınız, kendinizi onların yerine koyup rezil olmuş hissedeceksiniz. Bu su götürmez bir gerçek. Ancak David Brent’in karakteri bu konuda çıtayı biraz daha yükseltmiş olabilir. Her iki karakter de çoğu durumda etrafındakileri düşünmeden yaptıkları, yaşlarına ve mevkilerine uygun olmayan davranışlarıyla meşhurdur ancak istisnai de olsa Michael Scott’ın iyi niyetli ve güzel davranışlar sergilediğine de şahit olabilirsiniz. Peki, bu durum David Brent için geçerli mi? Bence hayır. Benim bu iki karakter arasında gördüğüm en önemli fark, Michael Scott’ın az da olsa sizi kendisine çekebilecek bir yanının olmasıdır.

Yan Karakterler

Aslında sayı olarak bakacak olursak iki dizide de neredeyse aynı sayıda ofis çalışanının olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Amerikan versiyonu bu kulvarda çok daha başarılı bir iş çıkarmış. İngiliz versiyonuna bakınca 4 ana karakter olan David, Gareth, Tim ve Dawn dışında diğer karakterlerin çok akılda kalıcı özelliklerinin olmadığı söylenebilir. Bunu da dizinin İngiliz versiyonunu yeni izlemiş biri olarak söylüyorum. Ancak Amerikan versiyonuna baktığımızda Toby olsun veya Kevin olsun, bunlar her ne kadar çok ön planda olmayan karakterler olsalar da bunlar olmadan bir The Office düşünülemez hissi veriyorlar insana. Bu da dizide her karakterin iyi yazıldığının bir göstergesi adeta.

Dizilerin Uzunlukları

Dizilerdeki yan karakterlerin Amerikan versiyonunda daha iyi olmasının en büyük nedeni şüphesiz ki daha uzun olmasından kaynaklanıyor. Bir yanda 6’şar bölümlük 2 sezondan oluşan İngiliz versiyonu varken öbür yanda tam 9 sezon süren ve ilk sezonu hariç hepsi 22-24 bölüm olan bir Amerikan versiyonu arz-ı endam ediyor. Ayrıca final açısından bakacak olursak da İngiliz versiyonu birçok izleyici açısından tatmin edici olmayabilecek bir sonla bitiyor da denebilir.

Görüntü ve Çekim Kalitesi

İngiliz versiyonu 2001-2003 ve Amerikan versiyonu 2005-2013 yılları arasından yayınlandığı için diziler arasında ister istemez görüntü ve çekim kalitesi açısından da bariz bir fark oluşmuş. Belki bu söylediğimiz şey dizileri yayınlandığı sırada izleyen biri için çok önemli bir karşılaştırma kıstası olmayabilir ancak sonradan bu dizilerden birini izlemek isteyen birinin Amerikan versiyonunu seçme olasılığı daha yüksek olacaktır. Her ne kadar 2000’li yıllarda çekilen dizilerden bazıları sonradan görüntü kalitesi iyileştirerek tekrar yayınlanmış olsa da İngiliz versiyonu için böyle bir durum söz konusu değil.

Jim-Dwight ve Tim-Gareth Arasındaki İlişki

Her iki dizide de bu iki karakter arasında birinin diğerine eşek şakası yapması üzerine kurulu bir ilişki vardır. Amerikan versiyonunda Jim, Pam ile birlik olarak Dwight’a şakalar yaparken İngiliz versiyonunda da Tim ile Dawn’un aynı şeyi Gareth’a yaptığına şahitlik ederiz. Ancak bu ilişki, Amerikan versiyonunda daha belirgindir ve daha iyi işlenmiştir. Seinfeld dizisinde her bölümün Jerry’nin stand-up gösterisinden bir parça ile başlaması gibi The Office’in Amerikan versiyonunda da çoğu bölüm, Jim’in Dwight’a yaptığı bir şakayla başlar ve dizinin en güzel yanlarından biri de bu dinamizmdir.

Yukarıdaki karşılaştırmaları yaptıktan sonra ben Amerikan versiyonunu daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Bütün kıyaslamaları bir kenara bırakacak olsak bile sadece dizinin daha uzun olması ve dolayısıyla da karakterlerin işlenmesi ve izleyicinin diziye bağlanması etmeni beni bu tercihe yöneltti diyebilirim. Tabii ki ben sadece aklıma gelenleri ve dikkatimi çeken önemli noktaları karşılaştırdım, arada gözümden kaçmış farklılıklar da olabilir. Bu konuda 22dakika okurlarının fikirlerini de duymak isterim.

Sizce hangisi?