Bu yazıda ilk sezonunu geçen aylarda BBC Four’da tamamlayan There She Goes‘u tanıtacağım.
Yarımşar saatlik 5 bölümden oluşan dizi, odağına ileri derecede öğrenim problemi olan Rosie’yi ve onun çekirdek ailesini alıyor. Olayların aktarılışını ise iki zaman diliminde izliyoruz. Rosie’nin doğduğu 2006 yılı ve Rosie’nin artık dokuz yaşında olduğu 2015 yılı. Bölümler içerisinde iki yıldan da kesitler izliyoruz.
Hikaye ikinci çocuğuna hamile olan Emily’nin karnındaki bebeğin yavaş büyüdüğü haberini almasıyla, 2006 yılında başlıyor. Emily’nin endişeleri Rosie doğunca daha çok artıyor. Rosie daha doğduğundan itibaren diğer çocuklar gibi davranmıyor. Rosie’nin ilk yıllarında babası Simon önde olmak üzere herkes bu sorunları onun daha küçük bir bebek olmasına bağlıyor. Ama ne yazık ki durum böyle değil. Rosie’de gittikçe daha fazla sorun gören Emily, bir süreden sonra çocuğuna sevgisinin bile kalmadığını düşünüyor. Tabii tüm gün dışarıda, barlarda takılan ve bütün sorumluluğu karısına bırakan Simon da Emily’nin yarasına tuz basıyor.
2015 yılında ise durumlar biraz daha farklı. Aile halen bıkkın olmasına rağmen küçük bir miktar birbirine kenetlenmeyi öğrenmiş. Yani en azından herkes kendine düşen rolü yapar durumda. Simon halen biraz daha soğuk ama en azından dışarılarda değil bütün gün. Kendini kelimelerle ifade edemeyen Rosie’ye karşı bütün aile sabırlı.
Kısacası dizi bize iki farklı zaman diliminde iki farklı duyguyu yaşatıyor diyebilirim. 2006 yılında ailenin, özellikle Emily’nin içinde bulunduğu durum yürekleri burkarken 2015 yılında Rosie’nin de büyümüş olmasının etkisi ile ortaya yer yer gülümsetici manzaralar çıkıyor.

Dizinin kadrosuna gelelim. Açıkcası diziye beni ilk planda çeken unsur iki başroldü. Spaced‘den çok sevdiğim Jessica Hynes ve bulunduğu yeri şenlendiren David Tennant, dizide çiftimiz Emily-Simon rolündeler. Öğrenme bozukluğundan mustarip aynı zamanda çok da inatçı olan Rosie’yi Miley Locke canlandırıken, tüm bu olanların ışığında arka planda kalan Rosie’nin ağabeyi Ben rolünü Edan Hayhurst canlandırıyor. Bu dört kişilik kadronun her birisi de gayet güzel işler çıkarıyor lakin Jessica Hynes performansıyla bir adım öne çıkartıyor kendini.
Birkaç tırıvırı bilgi ile devam edelim:
  • Hikaye ve daha çok baba-kız arasındaki ilişki, aynı zamanda dizinin yaratıcısı da olan Shaun Pye‘ın kendi kızıyla olan deneyimleri üzerine kuruluymuş.
  • Rosie rolü için öğrenim bozukluğu olan çocuklar da seçmelere katılmış. Lakin uzun çalışma saatleri sebebiyle çocukların sinir krizi geçirebilecekleri nedeniyle psikologlar tarafından uygun görülmemişler.
  • Üç çocuk babası olan David Tennant, diziden sonra ebeveynliğe bakış açısının değiştiğini belirtmiş.

Son olarak 5 kısa bölümden oluşan bu sıcacık aile dizisini kaçırmayın diyerek fragmanı şuraya bırakıyorum ve izleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler diliyorum.