True Blood | Tanıtım
168 yorum real tortoise 12 Ekim 2012 23:54
True Blood ilk sezonu 2008 yılında kaliteli dizilerin kanalı HBO‘da yayınlanmaya başlayan, halihazırda 5 sezonu tamamlayan ve 6. sezon onayını da almış bulunan bir doğaüstü drama dizisi. Şu zamana kadar izlemeyenler ve izleyip de anılarını tazelemek isteyenler , daha önce şurada da bahsedilen dizimizin tanıtımına buyursunlar.
Diziye, Charlaine Harris‘in şu ana kadar 12 kitabı yayınlanan ve 2013 yılında 13. kitabı yayınlanacak olan, Southern Vampire Mysteries (Güneyli Vampir Serisi) isimli kitaplar ilham veriyor. Dizinin bir noktadan sonra, kitaplarla konu bakımından pek bir bağı da kalmıyor zaten.
True Blood‘ın yaratıcısı ise, televizyon tarihinde ismi “efsane” olarak anılan Six Feet Under isimli HBO dizisinin de yaratıcısı olan, Alan Ball. Kendisi, başarılı dizilerin yanı sıra, 1999 yapımı American Beauty (Amerikan Güzeli) isimli 5 Oscar’lı filmin de yaratıcısı. Üstelik bu ödüllerden biri de en iyi senaryo dalında kendisine gitmiş.
Türkiye’de Foxlife kanalında yayınlanmakta olan dizi, başladığı yıllarda, vampir dizisi olarak nitelense de vampir ağırlıklı doğaüstü drama olarak nitelemek daha uygun olacaktır. Çünkü dizide vampirlerin dışında, pek çok doğaüstü varlığı da görebiliyoruz. Doğaüstü deyince aklınıza ilk gelenleri dizide göreceğinizden emin olabilirsiniz. Yine de henüz izlemeyenlere ispiyon olmaması açısından, bu varlıklar hakkında bilgi vermiyorum. İlle de bu varlıklar nedir diye merak edenler ve şöyle bir hatırlamak isteyenler, bol ispiyonlu şu adrese uğrayabilirler.
Konusu :
Vampirler varlıklarını, tüm dünyaya açıklamışlardır. Bu yüzden artık, insanlardan rahatça beslenemeyeceklerdir. Bunun üzerine Japonya’da -diziye de adını veren- True Blood isimli, yapay insan kanı içeceği üretilir. Tüm bunların yanında, Bon Temps isimli küçük ve görünüşte sakin bir kasabada yaşayan Sookie Stackhouse geçimini garsonluk yaparak sağlayan, meraklı ve bir o kadar da saf bir kızdır. Ayrıca, Sookie, bilinmeyen bir sebepten dolayı, insanların aklını okuyabilme yeteneğine sahiptir.
Bir gün, çalıştığı bara Bill Compton adında bir vampir gelir ve geldiği anda kızımızın dikkatini de çekmeyi başarır. Çünkü, yeteneğinden dolayı sürekli ezilen Sookie, vampir Bill’in düşüncelerini okuyamamaktadır. Bundan bir hayli etkilenen Sookie, Bill ile yakınlaşmaya başlar ve bu da şimdiye kadar 5 sezonu yayınlanan dizimizdeki olayların fitilini ateşleyen şey olur.
Malumunuz, vampir edebiyatında bu aralar her kitap, her film, her dizi kendi kural setini oturtarak giriyor işin içine. True Blood‘daki vampirlerin de belli başlı özellikleri şöyle (Mümkün olduğunca ispiyona girmeden başlıcalarını sıraladık; ama, “hiç fikrim olmasın” derseniz alttaki maddeleri atlayarak geçmenizi tavsiye ederiz.) :
– Kalplerine tahta kazık saplanınca ölüyorlar.
– Güneşe çıkamıyorlar.
– Gümüşe dayanamıyorlar ama sarmısakla bir sorunları yok.
– İnsanüstü güç, hız ve duyulara sahipler.
– Dayanıklılar.
– Hızlı iyileşiyorlar.
– Karşılarındakileri hipnotize edebiliyorlar.
– Kanları, insanlara uyuşturucu olarak yasadışı bir şekilde satılıyor.
– Başkalarının evine davet edilmeden giremiyorlar.
Şimdi de, bol karakterli dizimizin, başlıca kahramanlarına göz atalım (Bu bölüm, oldukça az ispiyon içerir.) ;
Sookie Stackhouse
Büyükanne ve erkek kardeşi ile yaşayan, kasabnın tek restoranında garsonluk yapan kendi halinde bir kız. insanların aklını okuyabilme gibi, gizemli bir gücü var. Ama bunu, genelde işine yaramadığı ya da insanlara saygısından kullanmamaya çalışıyor. Kızımızın hayatı, Bill ile tanıştıktan sonra temelli değişiyor.
Karakteri, henüz 13 yaşındayken Oscar ödülü sahibi olan Anna Paquin canlandırıyor.
Bill Compton
Son dönemde vampirli dizi ve filmlerde ortaya çıkan, vejetaryen vampir akımının True Blood’daki temsilcisi olan Bill, tahmin edilebileceği gibi insan kanından uzak bir yaşam sürmeye çalışıyor. Bill, Sookie ile tanıştığı andan itibaren, ona karşı ilgi duymaya başlıyor. Ayrıca karakterimizin, sık sık geriye dönüşlerle desteklenen karanlık bir geçmişi mevcut. Karakteri Stephen Moyer canlandırıyor.
Sam Merlotte
Sookie’nin çalıştığı restoran/barın sahibi olan, kasabanın varlıklı bir üyesi. Ailesi olmayan, kendi yaşamını kendi başına idare eden bir insan. Zaman zaman oldukça aksileşebiliyor ama genelde ılımlı biri.
Karakteri, Sam Tremmel canlandırıyor.
Jason Stackhouse
Sookie’nin erkek kardeşi. Hem kasabadaki kadınların ona, hem de onun tüm kadınlara karşı yoğun ilgisi var. Saflığı ve çocuksuluğuyla dizinin komedi unsurunu oluşturan karakterlerin başında geliyor.
Karakteri, Ryan Kwanten canlandırıyor.
Tara Thornton
Sookie’nin en yakın arkadaşı olan bu karakterimiz, lafını kimseden esirgemeyen, çoğu zaman da patavatsız bir karakter. Çocukluğundan beri, Jason’a aşık. Dizinin çoğu hayranının, karakteri bir hayli itici bulduğunu da belirtelim.
Karakteri, Rutina Wesley canlandırıyor.
Eric Northman
Kendinden emin, gayet havalı bir karakter. Dizideki en yaşlı vampirlerden biri. Üstelik, Bill’in yaşadığı bölgenin de vampir şerifi. İlk başlarda yardımcı bir karakter olarak kendine dizide yer bulan Eric, zamanla ana kadroya yerleşiyor.
Karakteri, İsveçli aktör Alexander Skarsgård canlandırıyor.
Lafayette Reynolds
Tara’nın eşcinsel kuzeni ve kasabanın sevilen bir üyesi. Sivri dilli ve yine kuzeni gibi lafını esirgemeyen biri.
Karakteri, Nelsan Ellis canlandırıyor.
Pam De Beaufort
Eric’in yardımcısı. Lafını esirgememe ve bir vampir olarak insanları küçümseyişi ile dizinin en eğlenceli karakterlerinden.
Karakteri, Kristen Bauer Van Straten canlandırıyor.
Bu karakterlerin yanı sıra, dizinin kalan kadrosu da bir hayli kalabalık. Tek tek tanıtmak yerine dileyenleri şuradan bilgi edinmeye davet ediyoruz.
Tüm Vatandaşlar İçin Eşitlik
Vampir Hakları Kanun Değişikliğini Destekleyin
Dizi, klasik bir HBO dizisi olarak, çıplaklık, cinsellik ve kan konusunda hiç çekinmiyor. Bunun dışında, diziye klasik bir vampir dizisi demek de haksızlık olur. Daha ilk sezonunda, vampirlerin insanların arasına karışmasıyla, farklılıklara tahammülleri olmayan insanların halini gözler önüne seriyor. Öyle ki, kendisine söylenen her lafta zenci iması arayan ve ırkçılığa oldukça tepkili olan Tara bile, vampirleri farklı olduklarından dolayı kabul edemiyor. Dizi, vampirliğin ahlaki boyutları, vampir hakları gibi konuları kullanarak, içinde bir çok siyasi gönderme barındırdığı gibi, komedi unsurunu da göz ardı etmeden alttan alta çok güzel bir şekilde vermeyi başarıyor.
Gerek vampir olgusuna farklı yaklaşımı, gerek cinselliğin geri planda kalmamasına bir de HBO’nun başarılı reklam kampanyaları eklenince dizi, fazlasıyla ses getirdi ve kısa zamanda fenomen haline geliverdi.
Kanınızı kaynatacak.
İyi bir fincan Joe gibisi yok.
Doldur bardağını
Peri Masalı
400 milyar kan emici yanılıyor olamaz ya..?
Uğrunda Ölünesi Bir Aşk
Dizi hakkında bir kaç ufak bilgi;
– Dizinin jeneriğini ünlü jenerikçibaşımız, Digital Kitchen hazırlamış. Çok beğenilen ve diziye cuk diye oturan jenerik müziği ise Jace Everett‘ten geliyor.
– Alexander Skarsgård, ünlü sinema oyuncusu Stellan Skarsgård‘ın oğlu.
– Tara Thornton rolü için ilk başta, Brook Kerr seçilmiş. Daha sonra bu karardan vazgeçilerek, rol Rutina Wesley’e verilmiş. Ama, Brook Kerr ile çekimlere başlandığından, kendisinin tüm sahneleri Rutina Wesley ile tekrar çekilmiş.
– İlk sezon, büyük oranda serinin ilk kitabından uyarlanmış; ama, daha sonraları kitaplarla olan bağı azalmış.
– Her bölümün ismi, aynı zamanda bir şarkının ismi ve bu şarkılar bölüm sonu müziği olarak kullanılıyor.
-Jason rolü için Ian Somerhalder da seçmelere katılmış. Ancak rol, Ryan Kwanten’a gitmiş. Alexander Skarsgård ise, Bill rolü için seçmelere girmiş.
– Dizi özellikle Amerika’da “ülkenin en gay dizisi” diye adlandırılıyor. Zira özellikle erkeklerin kaslı vücutlarını, sayılabilir karın kaslarını sergilemek konusunda çok cömert.
– Dizideki, Tru Blood isimli içecekle aynı ismi taşıyan bir içecek de HBO tarafından piyasaya sunulmuş.
– Anna Paquin ve Stephen Moyer, dizi setinde başlayan aşklarını 2010’da nikah masasına taşıdılar. Şu anda hala evliler. Çiftin ikiz bebekleri var.
Diziyle ilgili tanıtım filmini ve videoları aşağıda bulabilirsiniz.
http://www.youtube.com/watch?v=pBNtnBsdPZ4
yorumlar
Amen yarebbim.
Kaldı 1
Veda ederken;
True Blood Hakkında Bilmediğiniz 20 Şey
Finalden spoiler:
2- Bill’in ölme sahnesinde fenalık geçirdim artık. Keşke Sookie de ölseydi.
3- Son dakikalardaki mutlu son bana pek çekici gelmedi. Herkes bol bol üremiş maşallah. Onlara da en az 3 çocuk şartı gelmiş herhalde
4- Bir de şaka maka bahtsız Arlene en sonunda taş gibi adamı götürdü
Bu ruh haliyle hafta hafta izlediğim son sezon beni gayet doyurdu. Final dahil başından memnun kalktım.
Hatta beklediğimden iyi final yaptılar. Çok dicek bişi yok aklımda da final ispiyonu içeren bi cümleyi saklayayım alta.
2) Bill eğer ölmeseydi çok bozulacaktım. Suratını her gördüğümde “Ölsene artık!” dedim, bittiğinde de @dkamoy’un tepkisini ben de verdim. Neredeyse eğlenceliydi
3) Zaman atlamalı ve herkesin kendisine bir çift bulduğu güzel sonu tahmin ediyordum zaten. Arlene olayı benim de hoşuma gitti. Diğerleri malum zaten. Onlar ersin muratlarına, biz çıkalım kerevetine o zaman.
4) Ve: Krallıklarının tadını çıkarsınlar, hak ettiler. https://twitter.com/aytackara/status/503897815836528640
saymazsak eğer, bitinceye kadar çatladım resmen. İleri atıp atıp durdum. 63 dakika 9 saniyelik bir final yapıyorsanız biraz aksiyon olması şarttı. Sonuçta bu dizide az aksiyon görmedik sezonlar boyunca.
Ben beğenmedim ya her şey olması gerektiği gibi sonlandı ama bu bölümün sıkıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
True Blood’ı 4. sezon finalinden sonra izlemeye başlamıştım. İlk iki sezonu arka arkaya günde 5-6 bölüm izlediğimi hatırlıyorum. Daha sonraları -özellikle 5. sezon- düşüşe geçse de, hatta zaman zaman sıksa da “çerezliğin iyisi” diye düşünüp, severek izledim hep.Son iki sezonunu ve finali beğenen taraftayım ben de. Ne olursa olsun özleyeceğim bir dizi olacak.
True Blood Season 7: After the Finale
Sonuçta True Blood’ın öyle sürpriz bir final yapacak hikayesi yoktu ki. Bir BSG ya da ne bileyim Breaking Bad gibi final yapmaya konu müsait değildi. Bu sebepten dolayı ya herkesi öldüreceklerdi dram olsun sürpriz olsun diye ya da mutlu sonla bitireceklerdi ki 2. yolu seçtiler aşağı yukarı.
Yalnız finalde Sarah Ablama üzülmedim de değil. Pek de güzel olmuştu o haliyl
e.
@tyndale : Sarah Abla kim?
@dkamoy Sarah Newlin sanırım
Haaa “abla” deyince bağlantıyı kuramamıştım. :))
@dkamoy Sarah Newlin..
4. sezon o kadar s!kici ve kotu idi ki 5. sezona aylar sonra basladim. Allahtan duzeldi. 5 x 09 bitirdim. Baya guzeldi bu sezon simdiye kadar.
Uzun zamandir beklettigim son 2 sezonunu da izledim ve bitti. Cok iyi bir dizi diyemem ama final sahnesinden sonra uzulmedim desem yalan olur.
Ilk 3 gayet guzeldi. 4 ve 6 kotuydu. 5 iyiydi. Son sezonu da fena degildi. Ama tavsiye edilecek bir dizi degil bana gore.
Ama yinede bazi karakterleri ozleyecegim acikcasi. Bu arada son bolumlere girilirken Hoyt’u tekrar gormek cok guzeldi. Baya ozlemisim onu.
Editörün notu: Yorumun devamı finale dair ispiyon içerir.
Dizi finaline dair 7×10
ispiyonu çok koyuyor, finale geldiğimde öğrenmek isterdim.
Sen bir 7. sezona kadar gel, en koymayan spoiler o olacak bence.
Nelsan Ellis (Lafayette) 39 yaşında vefat etmiş. Kalp yetmezliğinden
Allah rahmet eylesin. RIP. Karakteri çok iyiydi, bayılırdım sahnelerine
Çok üzüldüm, üst düzey bir performansı vardı dizide; yaşı da gençmiş…
Bir insanın, hem de yetenekli bir insanın bu yaşta ölmesi üzüntü verici
Bu adam dizi sayesinde tanıdığım ve en parlak bulduğum oyuncu idi. Daha nice dizilerde görmeyi hayal etmiştim onu. Yetmedi.
Lafayette dizide en sevdiğim ve güldüğüm karakterlerden birisiydi çok üzüldüm
‘True Blood’: Benedict Cumberbatch & Jessica Chastain Were Almost The Leads Of The Hit HBO Series
S01E01
Yıllar önce denemiştim bunun ilk bölümünü. Lakin o vakitler The Vampire Diaries’tan epey memnundum ve bu o kadar sarmamıştı. Sundukları vampir tasviri pek cazip gelmemiş, Anna Paquin ve karakteri de yorucu gelmişti. Kadrodan kimseyi tanımıyor oluşum da cabasıydı. Şimdi durum öyle değil elbette. Anna Paquin, Rutina Wesley, Ryan Kwanten ve Chris Bauer’i tanırım. Michael Raymond-James, Carrie Preston ve Lynn Collins’i ise tanır ve de severim. İlerleyen süreçte Janina Gavankar, Anna Camp, Jurnee Smollett-Bell, Michelle Forbes, Joe Manganiello, Brit Morgan, Ashley Jones, Lizzy Caplan ve Lara Pulver gibi birçok cazip isim de boy göstermiş dizide. Başladım bakalım; hayırlısı olsun o vakit.
Kadın (Anna Paquin) her şeyi seksi göstermek için büyük çaba harcıyor. Bu durum da garip kaçıyor. Alışmaya çalışırken gülmeden de geçemiyorum o tarz sahnelere. Bu bölümdeki kolla yiyiştiği o an mesela.
Rutina Wesley, burada Queen Sugar’a oranla daha iyi gözüküyor olabilir ama yine cins bir karakter bulmuş kendine. Saçma sapan tepkiler veriyor ve uyuz olmamak mümkün değil karaktere. Ryan Kwanten’in karakteri için ise son derece sığ bir tip diyebilirim. Bu şartlarda sevmesi zor bir karakter. Zaten kadın izleyiciler için koymuşlar belli ki o karakteri klasik ‘aptal, seksi sarışın’ tiplemesinin erkek versiyonu olarak.
Bunun türü için drama değil de ‘komedi drama’ demek daha doğru olur bu arada. Ciddiye almadan izlendiğinde gayet komik bir dizi çünkü.
S01E03
Henüz daha 3. bölümdeyiz ve ben şaka maka baya ısındım bu diziye beklemediğim bir şekilde yalnız. Çoğu diziyi hızlandırarak izliyorum bir süredir ama bunun 3 bölümünü de normal hızda, tadını çıkara çıkara izledim. Eğleniyorum izlerken cidden hafiften absürte kaçan atmosferi sağ olsun. Yalnız HBO dizisi izliyormuşum gibi hissetmiyorum kendini. Yeterince müstehcen değil, bir otosansür durumu var falan filan.
Tara ve Sam: En az onlar kadar ben de garip hissettim açıkçası.
*Sam:
*Jason: 1. sınıf malsın resmen. Su katılmamışından.
*Tara: Zeki geçiniyorsun ama söz konusu Jason olunca senin de ondan eksik kalır yanın yok mallık konusunda.
*Alexander Skarsgård’ı tanıyamadım valla.
*O nasıl boş beleş bir polis merkezidir öyle ya?
S01E05
*Son sahneye ne gerek vardı ki şimdi?
*Devious Maids’in Peri Westmore’u Mariana Klaveno güzel bir giriş yaptı bu bölüm diziye. İlerleyen süreçte tekrar tekrar konuk olup daha büyük katkı sağlayacaktır muhtemelen.
S01E07
*Lizzy Caplan’ın karakterinin diziye girişi biraz saçma kaçtı. Altından ilginç bir şey çıksa da anlam kazansa bari.
*Adina Porter’ın karakteri kafa ağrısından başka bir şey değil. Bir an önce ölsün gitsin istiyorum ama pek olacak gibi durmuyor.
*
S01E08
*Duş diye bir şey var; biliyorsunuz di mi?
*
*Genel olarak dizilerdeki eşcinsel erkek karakterlerden pek haz etmem. Shane Harvey (Faking It) ve Bob Armstrong (Insatiable) gibi istisnalar çıkıyor elbette komedi dizilerinde ama dramalarda o istisna pek olmuyor açıkçası. Lakin buradaki Lafayette’i sevdim ben cidden. Egzantrik bir karakter.
S01E10
Sezonun en zayıf bölümü buydu galiba.
S01E11
*Jessica (Deborah Ann Woll): Sonunda gerçekten sevebileceğim bir ana karakter buldum gibi görünüyor.
*Masters of Sex, New Girl, Party Down, The Class, Tru Calling, Freaks and Geeks …
(Freaks and Geeks’teki rolünü pek hatırlamıyorum ve tek bölümlük konukluklarını hesaba katmıyorum.) Sanırım Lizzy Caplan’ın şu ana kadarki en sevemediğim rolü bu oldu.
S01E12 (Sezon Finali)
Bak bunu beklemiyordum işte.
S02E01
Fena başlamamış 2. sezona da. Jason’ın girdiği yolun ilgi çekici bir tarafı yok ama. Anna Camp takviyesine rağmen! Deborah Ann Woll’u izlemeyi cidden seviyorum. Michelle Forbes’un bu sezon daha fazla katkı vermesini bekliyorum. Lakin beni en çok heyecanlandıran şey, The Bold and the Beautiful’dan çok sevdiğim ama 90210 (3) ve Flashforward (1) dışında Primetime’da hiç buluşamadığımız Ashley Jones takviyesi oldu kesinlikle. Umarım yeterli seviyede süre almıştır.
Yeni favori ilahim bu.
S02E03
*Ashley Jones’un karakteri Daphne miydi yani şimdi Sookie’ye saldıran boynuzlu yaratık?
S02E04
Bu hatun (Maryann) parti yapmayı biliyor cidden.
5’teki Alexander Skarsgård’ın içinde bulunduğu sahneler dışında keyifli geçti genel olarak bu iki bölüm de. Alexander Skarsgård’ın bu dizinin en berbat/en sıkıcı/en izlenmeyesi karakterine hayat verdiğini düşünüyorum.
*
*This girl is fire …
Ashley Jones’un kadroda oluşundan o kadar memnunum ki anlatamam yani. Ekranda belirdiği her an gözlerim parlıyor resmen.
*Ashley Jones, Michelle Forbes, Anna Camp ve Deborah Ann Woll taşıyor şu ana kadar sezonu. Dördünün sahnelerinden de büyük keyif alıyorum.
*Sam ve Daphne, Jason ve Sarah, Jessica ve Hoyt, hatta Tara ve Eggs … Bu sezon çok iyi eşleşmeler yarattılar bence.
Jessica ve Hoyt: Çok tatlı değiller mi ama ya?
*Mariana Klaveno’yu yeniden görmek güzeldi bu arada. Onun da diziye epey sağlamaya devam edeceği aşikar.
S02E07
S02E09
Dizinin şu ana kadarki en sıkıcı bölümüydü açık ara. Bir önceki bölümün sonunda bırakılan yerin/yerlerin üstüne ancak bu kadar kötü bir şekilde ilerleyebilirdi herhalde hikaye.
S02E10
Cidden, nesin sen?
Güzel bölüm olmuş. Bir önceki çöp bölümün üstüne çok iyi geldi valla.
S02E11
‘Tanıdık geliyor ama …’ diye diye izledim bölüm boyunca ama çıkaramadım o yoğum makyajın altında. Evan Rachel Wood imiş.
S03E03
Epey güzel bir bölüm olmuş.
*James Frain ve Joe Manganiello takviyeleri iyi olmuş.
*Eric, bu sezon ana karakterlerden biri olmuş gibi gözüküyor. Bir de Alexander Skarsgård’ın oyunculuğu da o ilk dönemlere kıyasla daha iyi durumda şu an.
*Mariana Klaveno’yu ekranda görmeyi cidden seviyorum. Son sahne için ne desem bilemedim.
*Neredeyse sıfır çıplaklık içeren sevişme sahnesindeki başarılı performansı dolayısıyla Rutina Wesley’ye bir alkış gelsin benden.
*Sam’in ailesinden anne dışında sıkılmış durumdayım.
S03E04
Brit Morgan, Jade Tailor ve Dawn Olivieri konuk oldu bu bölüme. Dawn’ın niye konuk olduğunu anlamlandıramadım. Brit’i tanımakta zorlandım. Şu sandım hatta onu ilk etapta.
S03E10
Arielle Kebbel, Daniel Gillies ve Michael Steger konuk oldu bu bölüme de. Steger, epey özletti kendini. Bir dizi bulup dönse piyasaya artık.
S03E11
That was a good move; but I don’t think it will work.
S03E12 (Sezon Finali)
Son 8 dakikayı saymazsam sezonun en sıkıcı bölümüydü bana göre. Genel olarak baktığımızda güzel bir sezon oldu ama yine. Bakalım 4. sezonda hangi yollara sapacağız? Çok sevdiğim Janina Gavankar’ın kadroya dahil olacağı sezon olması dolayısıyla iyi bir sezon geçiririz yine umarım.
S04E01
Bir çeşit zaman atlamasıyla başlamışlar yeni sezona. Kim, nerede, kimle/kimlerle, ne yapmakta gibi soruların cevaplarını ararken geçti gitti 56 dakika çabucak. Gary Cole, Rebecca Wisocky gibi konuk oyuncular ile Janina Gavankar, Alexandra Breckenridge, Courtney Ford, Christina Moore ve Vedette Lim gibi yeni takviyeler de bonus oldu. Epey renkli bir bölümdü cidden. Bu sezonun Bill tarafının epey sıkabilirmiş hissi verdiğini de belirtmeden geçmeyeyim aklımdayken.
S04E02
*Türler çoğaldıkça ortam şenlenmeye devam ediyor.
*Bunu daha önce 10 yapımda falan izlemiştim ama bu bir ilk. İyi ki HBO’dayız!
*Arlene: Söyleye söyleye beni de inandırdın iyice.
S04E03
*Eric çok tatlı oldu böyle ya!
*Jason’a hiç acımıyorum. Adamın cezası bile ödül gibi yeminle.
*Şu Tommy ölsün de kurtulalım artık lütfen.
*Janina Gavankar: Her izlediğim dizide tekrar tekrar aşık oluyorum Tanrı’nın özene bezene yarattığı bu güzelliğe.
*Sookie & Alcide: Bir ara sevişsin ama bu ikisi ya! Olmuyor böyle.
*Debbie: Ben yemiyorum yalnız bu tavırları. Var bir şey ama dur bakalım.
*Bill: Ne diyon sen birader?
S04E05
*
Tommy.
*Allah rızası için ona da el atmayıver be Jason!
*Şu Tara’yı bu sezon içerisinde diziden çıkarsalar olurmuş aslında.
S04E06
İstesem de Tommy’yi suçlayamıyorum. O noktada benim de yapacağım ilk şey o olurdu muhtemelen. Kapanışı o kadar sert yapmazdım ama.
S04E07
*Şu 3.5 sezonluk süreçte işin doğaüstü boyutu kapsamında en ilgi çekici olay buydu diyebilirim herhalde.
*
S04E10
Dizinin en kötü bölümlerinden biriydi.
S04E11
Bölüm sonu:
Hastanım be Jessica! Şu dizideki 1 numaralı karakterim kesinlikle Jessica. O bakışlar yok mu o bakışlar? Benim için en seksi 10 TV karakteri arasına adını altın harflerle yazdırmış durumda şimdiden.
S04E12 (Sezon Finali)
Bu dizide görmeyi en beklemeyeceğim adamlardan biri budur herhalde.
Kötüydü bence bu bölüm de. İyi bir sezon oluyordu aslında yine ama son 4 bölümlük süreçte ciddi bir düşüş yaşadı. Bazı şeyleri sakız gibi uzattılar ve baydı bir noktadan sonra.
S05E01
Bir GOT bileşimi etkisi yarattı diyemem ama hoşuma gittiğini söyleyebilirim kesinlikle.
*Lucy Griffiths, Dale Dickey ve Kelly Overton takviyeleri fena olmamış gibi duruyor. Scott Foley’in dizideki varlığından cidden memnun değilim ve karakterinin getirdiği hikayeyle de ilgilenmiyorum.
*Tara embesilini dizide tutmak için sürekli olarak gereksiz bir çaba harcıyorlar cidden.
S05E02
Çok sıkıcı bir bölümdü ya! Ne Billlerin kısımları ne Taraların kısımları ne de Arlenelerin kısımları ilgimi çekiyor an itibariyle ve bu durum da böyle devam edecekmiş uzun bir süre daha gibi görünüyor.
S05E07
2, 3, 4, 5 derken arka arkaya 4 berbat bölüm izleyip sezondan kopma noktasına gelmişken son 2 bölümde pozitif bir ivme kazandı çok şükür yeniden dizi. Malumun hikayeye girişiyle biraz daha canlanır ortalık herhalde.
Şu ana kadar izlediğim en eğlenceli doğum sahnesiydi kesinlikle.
Bu kadar rezalet başlayan bir sezonun bu derece yükselerek sona ermesi pek karşımıza çıkan bir durum değildir dizi sektöründe. Öncelikle bunu becerebildikleri için kutlamak lazım katkısı olan herkesi.
6. bölümden itibaren uykudan uyanmaya başlayan dizi son 3-4 bölümde iyice tavan yaptı.
gibi sezonu aşağıya çeken yüklerden kurtulmak, bu toparlanma sürecine büyük katkı sağladı. Sezonun bana göre en formda karakterleri Andy, Pam ve Steve idi. Nora, Maurella ve Salome gibi yeniler de verim verdi elbette.
S06E04
*İyi bok yedin Jessica! Sezonun en önemli renklerini öldürdün ve sinirlerimi gerdin.
Vasat geçiyor bu sezon. Andy’ninkiler ve Vali’nin kızı sezona renk katan unsurlar oldular şu ana kadar diyebilirim. Şunun geri döndüğünü görmek güzel, Bill de bu sezon geçen sezona göre daha formda görünüyor ama ana karakterlerin büyük bölümü aşırı derecede formsuz bu sezon. Umarım geçen sezon olduğu gibi toparlamayı başarır bir an önce dizi.
Cenaze sahneleri biraz fazla uzamış ama yine de sezonun en güzel bölümüydü bence. En azından biraz hareket vardı.
S06E10 (Sezon Finali)
Bölümün ilk yarısı sezon finali gibiydi; ikinci yarısı ise yeni sezonun ilk bölümü gibi. Yeni sezonda neler olacağının sinyallerini verdiler az çok 2. yarıda.
Genel olarak baktığımızda dizinin en kötü sezonu buydu bence. Senarist tayfayı özensiz ve formsuz buldum bu sezon açıkçası. Umarım final sezonunda yeniden form tutmuştur dizi.
S07E01
Fena başlamamış bence yeni sezona. Bu ayarda devam ederse yeter bana.
*Bir adet oyuncu değişikliği yaşanmış. Şunun yerine şu gelmiş. Daha iyi olmuş bence.
*Şu hatun şunu andırıyor izlerken bana. Bu ondan daha hoş elbette. Şu da şunu andırıyor mesela birazcık.
*
mutluyum.
*Violet’ın kafasını pek anlayabildiğimi iddia edemeyeceğim ama izlemesi keyifli bir karakter orası net.
S07E02
3. sınıf ulusal kanal draması kıvamında bir bölümdü. Ucuz, boş beleş ve sıkıcıydı. Dizinin şu ana kadarki en kötü bölümü buydu muhtemelen.
S07E03
Bölüm başına 1 karakter falan harcar vaziyetteler bu sezon ama o kadar berbat bir sezon oluyor ki harcadıkları karaktere yeterince sevinemiyor ya da üzülemiyorum bile. Umrumda olmadan izliyorum öylece.
2, 3 ve 4. bölümler aşırı derecede kötüydü. Sarmayan ve atladığım yerleri olsa da bu son 2 bölümde biraz kıpırdanma oldu gibi.
*Şunun dizideki varlığı cidden nimet yeminle. Konudan bağımsız olarak; bu saç rengi daha çok yakışmış bence bu arada. Şu ana kadar her yerde sarışın izlemiştim kendisini. Bu renge daha fazla şans versin derim ben.
*Şunu kızdırmak mı? Asla ve asla yapılmaması gereken bir şey.
*Şunu görmek güzel oldu bu arada. Bunun ardından bu dizide görmeyi en beklemedim 2. kişi oldu diyebilirim bu arada onun için.
S07E07
*
*Aynı hatayı bir kez daha yaparsan Jason, onun elinden ölmeyi sonuna kadar hak ediyorsun demektir.
*Bill’in flashback sahneleri, bu sezonun en gereksiz sahneleri konumunda. Sam ise bu sezonun en işlevsiz ana karakteri pozisyonunda.
S07E08
*Sezon bitmeden Tara ile vedalaşalım demişler kendilerince ama aşırı derecede gereksiz kaç bölümdür o sahneler.
S07E09
*Ginger:
*
Ve bitti!
ile kapattık dükkanı. Keyifli geçti diyebilirim genel olarak. IMDB’de gömüldüğü kadar kötü bir durum yok ortada yani.
Son 2 sezonda biraz düşüş yaşamış olsa da benim için aşağı yukarı 100 gün süren güzel bir serüven oldu kesinlikle. Her daim pozitif hatırlayacağım dizilerden biri olduğunu söyleyebilirim son sezonlarda çok fena çakılan The Vampire Diaries’ın aksine.
Dizi için puanım: 8.3
12 kadrolu karakteri en çok sevdiğimden en az sevdiğime doğru sıralayasım geldi son olarak:
Jessica > Pam > Arlene > Andy > Hoyt > Eric > Sam > Lafayette > Bill > Sookie > Jason > Tara
Anna Camp, Michelle Forbes, Mariana Klaveno ve Ashley Jones ise diğer oyuncular arasında favori dörtlüm konumunda.
True Blood Reboot, HBO
Alan Ball da dönüyor. Ama asıl Roberto Aguirre-Sacasa (Riverdale) hazırlayacak.
İstedikleri gibi çıkmamış senaryolar, vazgeçmişler.