Alternatif Dizilerden Seçmeler
26 yorum unfortr 29 Nisan 2014 09:00
Dünyanın farklı ülkelerinde öne çıkan dizileri tanıtmaya devam ediyoruz.
Daha önce ilkine şurada değindiğimiz bildirimizin ikincisi için olabildiğince farklı ülkelerden örnekler vermeye çalıştık.
- Salamander
- Tjockare än vatten (Thicker Than Water)
- Uncle
- Wentworth
- Dag
- Arvingerne (The Legacy)
- Love/Hate
1- SalamanderZarif binalar, tertemiz ve bisiklet dostu sokaklar, sessiz ve sakin bir şehir olan Brüksel’de ülkenin en güçlü kişilerine ait olan 66 adet kiralık kasanın bulunduğu özel banka soyulur. Oldukça titiz bir şekilde planlanan bu soygun, ülkeyi yöneten elit kesimin kirli sırlarını sakladıkları kasalara yönelik yapılmıştır. Bu andan itibaren telaşlanan banka yönetimi ve elit kesim, soygunu kamuoyundan saklama gayreti içerisine girerler.
Burada ise devreye polis teşkilatının en yetenekli dedektifi Paul Gerard girer. Ortada bir soygun ihbarı olmamasına rağmen muhbirinden aldığı bilgi ile olayın üstüne gider. Karanlık sırlar ve içerisinde gizli bir örgütün de bulunduğu olaylar zinciri, akılcı ve güzel bir kurgu Salamander‘de bizlerle buluşuyor.Belçika yapımı olan Salamander, Eén kanalında 20 Aralık 2012 tarihinde yayın hayatına başladı. Toplamda 12 bölüm olarak yayınlanan dizi, 8 şubat 2014’te ise BBC FOUR ekranlarında yayınlanmaya başladı.
2- Tjockare än vatten (Thicker Than Water)İsveç’te bir sahil kasabasında aile pansiyonu işleten Anna-Lisa, uzun yıllardır birbirlerinden kopuk olan çocuklarına birer mektup göndererek onları doğum gününü kutlamak üzere yanına çağırır. Aynı zamanda çok önemli bir sır açıklayacağından bahseder. Çocuklar eve geldikten sonra bu sırrı öğrenmek için acele ederler. Nitekim bir müddet sonra Anna-Lisa ardında bir not bırakarak, denizin ortasındaki bir sandalda kafasına silahı dayayarak intihar eder. Bu andan itibaren Waldemar Ailesi içindeki sırlar açığa çıktıkça bir çatışma hali hüküm sürmeye başlar.Thicker Than Water 27 Ocak 2014 tarihinde ilk bölümüyle İsveç televizyonu Svt‘de yayın hayatına başladı. İlk sezonu toplamda 10 bölümden oluşuyor.
3- UncleBBC Three, Him & Her‘ün bitmesiyle ortaya çıkan komedi boşluğunu Uncle ile doldurmuşa benziyor. Saplantı derecesinde bağlı olduğu sevgilisi Gwen, artık Andy‘ye karşı ilgisizdir. Andy de çareyi tavandan iple sarkıttığı çalışır haldeki radyoyu, içi su dolu küvetin içine düşürerek intihar etmekte bulur. İlginç bir intihar metodu öyle değil mi?
Tam da bu sırada kızkardeşi Sam telefon açar ve yeğeni Errol’u okuldan almasını rica eder. Daha önce aralarında bir yakınlık yaşanmamış olan dayı ve yeğenin macerası da burada başlar. Andy başarısız bir müzisyen ve manipülatif bir adamdır. Yeğeni Errol ise kurnaz bir çocuk, arkadaş ilişkilerinde ise yalnızları oynar. Dayı, yeğen ve anneden oluşan bu sıradışı ailenin hayatı, bazen tatlı bir duygusallık bazen de kahkalarla dolu eğlenceli bir gösteri sunuyor.
Dizide, Episodes severlerin tanıdığı bir sima da var. O da anne Sam rolünde izlediğimiz Daisy Haggard. İlk sezonu 30’ar dakikadan 6 bölüm süren Uncle ikinci sezon onayını da aldı.
4- WenthworthAvustralya’lıların dünyanın birçok ülkesine pazarladıkları, 1979-1986 yılları arasında toplam 669 bölüm yayınlanan meşhur dizileri Prisoners: Cell Block H yeniden bir uyarlamayla televizyon ekranlarında vücut buldu. Kadın mahkumlarla dolu bir hapishanede yaşanan olaylar üzerine odaklanan Wentworth, ilk sezonu ile beklentileri fazlasıyla karşıladı.
Dizinin konusu hapishane ortamı ile yeni tanışan ve kızından ayrılmanın acısını üzerinden atamamış Bea Smith karakteri üzerinden ilerliyor. Bea, hapishanenin kontrolünü ele geçirmeye çalışan Frankie Doyle ve Jacs Holt‘un güç savaşı arasında bir müddet bocalasa da zamanla sistemin nasıl işlediğini öğrenip acemiliğini üstünden atıyor. Mahkum ve gardiyan ilişkilerinin iç içe geçtiği hapishane konulu dizileri sevenler için Wenthworth bulunmaz bir seçenek sunuyor.Bea Smith’i, aynı zamanda Legend of the Seeker hayranlarının büyücü Shota olarak hatırlayabileceği Danielle Cormack canlandırıyor.
Avustralya televizyonu Foxtel‘de, 1 Mayıs 2013 tarihinde yayın hayatına başlayan dizinin ilk sezonu 10 bölüm sürdü. Dizinin ilk bölümü kanal tarihinin en çok izlenen sezon prömiyeri oldu. Ardından ikinci ve üçüncü sezon onaylarını da aldı. İkinci sezon 20 Mayıs 2014 tarihinde hayranlarıyla buluşacak. Wenworth’un İngiliz Channel 5 televizyonunda da yayınlandığını hatırlatalım.
2.Sezon Fragmanı
5- DagNorveç semalarından kalitesini ispatlamış bir komediye ne dersiniz? Diziye de ismini veren Dag, hayatını yalnızlık felsefesi üzerine kurmuş ve bu halinden de oldukça memnun olan bir çiftler terapistidir. Bu yaşam felsefesiyle hastalarına yararından çok zararı olduğunu söylememiz gerekiyor. Dizinin trajikomik taraflarından birisi de buradan gelmektedir. Dag’ın hastalarının arasındaki bir çok ilginç karakterin yanı sıra, dizinin güzel de bir ana kadrosu var.Dag’ın psikotik sekreteri Malin aynı zamanda oldukça seksi bir hatundur. Yine Dag’ın en yakın arkadaşı Benedikt ise sevgilisi doğum yapmak üzereyken baba olmanın sorumluluğu altında ezilip onu terkeden ve kendini zamparalığa vuran bir karakterdir. Sonraları bu kararından pişmanlık duyar. Marianne ise Dag’ın bir ilişki içerisinde yer almasını isteyen ve bu uğurda çöpçatanlık yapan kardeşidir. Bu çabaları sonucu hamile bir kadın olan Eva‘yı, Dag’ın başına musallat etmeyi başarmıştır. Eva ve Doug arasındaki ilişkiyi, The Big Bang Theory karakterleri Sheldon-Amy ilişkisine biraz benzetebiliriz.
1 Ocak 2010 tarihinde yayın hayatına başlayan dizi, 3. sezonuyla bu yılın başında izleyicisiyle buluştu. 4. sezonu ise yine 2015 yılı başlarında yayınlanacak.
6- Arvingerne (The Legacy)Bir hastanenin onkoloji bölümünden, elinde sigarasıyla hayata dair tüm umutlarını kaybetmiş bir kadın çıkıyor. Danimarka’nın en yaratıcı sanatçılarından olan Veronica Gronnegaar‘ın artık günleri sayılıdır. Veronica’nın bilinen üç çocuğu vardır. Fakat yıllar önce başka bir aileye evlatlık verdiği Signe adında bir kızı daha vardır. Yılar boyunca kızını görmemiştir. Signe’nin ise anne ve babası bildiği ebeveynleri ve sevgilisi ile gayet sıradan bir hayatı vardır.
Ta ki gerçek annesi Veronica ölmeden önce kendisine gerçekleri açıklayıp, mirasının da tamamını ona bırakana dek. Veronica öldükten sonra Signe’nin varlığından diğer kardeşleri de haberdar olur. İçinde değeri oldukça yüksek bir malikanenin olduğu bu mirasın kardeşler arasında ortak pay edilmemesinin sonucu olarak, dört kardeşin hayatları baş aşağı döner. Farklı gözlerle kendilerine ve birbirlerine bakmaya başlarlar. Yalanlarla dolu bir yolculuğun içine doğru sürüklenmeye başlarlar.Danimarka’nın devlet televizyonu DR 1‘de 1 Ocak 2014 tarihinde yayın hayatına başlayan dizinin ilk sezonu 10 bölüm sürdü. İkinci sezon çekimlerine 9 Nisan’da başlayan dizinin, yeni sezonunun yayın tarihi ise Ocak 2015. Dizinin Benelüks ülkeleri ve Avustralya’ya şatışı çoktan yapılmış durumda; henüz doğrulanmasa da BBC Four‘un yayın takvimine gireceği de kesin.
Dizinin yönetmenleri arasında 1992 yılında Cannes Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan ünlü İsveç’li oyuncu-yönetmen Pernilla August da yer alıyor.
7- Love/HateBiraz The Sopranos, biraz The Wire ve bunların İrlanda şubesine hoşgeldiniz. Love/Hate, ABD suç dramalarından etkilenen yapısıyla, Dublin‘de gangster dünyasının yönettiği uyuşturucu ticareti ve iç hesaplaşmalara tanık oluyoruz. Dizinin yönetmeni David Caffrey, bizleri şehrin liman ve finans bölgelerini içine alan panaromalarında dolandırıyor. Aşırı şiddet, kişisel duygusallıklar, aşk ve kimi zaman aile dramalarının melodramasında gezinen dizi bu yönleriyle de ismini hakediyor.Konu, evinde silah bulundurma suçlamasıyla karşı karşıya kaldıktan sonra İspanya’ya kaçan ve uzun süre orada kalan Darren‘ın tekrar İrlanda’ya dönmesiyle açılıyor. Bu dönüşün sebebi kardeşi Robbie‘nin hapishaneden çıkışını kutlamak içindir. Ne var ki Robbie özgürlüğü çok kısa bir süre tadar. Sokak ortasında kurşunların hedefi olur.
Büyük bir şok yaşayan Darren, sarsıntıyı atlattıktan sonra kardeşinin katilini bulmanın yollarını aramaya başlar. Bu arada Darren bir yandan da uyuştucu kaçakçılığının imparatoru John Boy‘un işlerinin içine girer. Tabii bunlar Darren’ın nefret dürtülerini içeren işlerdir. Aşk tarafında ise Darren’ın ortalarda görünmediği müddette, eski sevgilisi Rosie‘nin hayatına uyuşturucu çetesinden bir adam girmiş ve ondan hamile kalmıştır. Yine de bu durum iki eski aşığın arasındaki kıvılcımın ateşlenmesini engellemez.Darren rolünde bizlerin Misfits sayesinde radarımıza giren Robert Sheehan yer alıyor. Uyuşturucu imparatorluğunun baronu John Boy rolünde ise Game Of Thrones‘tan tanıdığımız Aidan Gillen yer alıyor. Darren’ın sevgilisi Rosie rolünde, Secret State ve Misfits’den hatırlayabileceğimiz Ruth Negga var. Dizinin geniş oyuncu kadrosuna şuradan erişebilirsiniz.
Aşırı şiddet sahneleri ve suç eylemlerini yücelttiği gerekçesiyle eleştirilen Love/Hate‘in şu ana kadar 4 sezondan toplam 22 bölümü yayınlandı. İrlanda’nın RTE One kanalında yayınlanan dizinin 5. sezonu ise 2014 sonbaharında ekrana gelecek.
Devamı gelecek…
yorumlar
Ozellikle ilk 2 hosuma gitti bayaa. Ama uluslararasi dizilerde dizinin bitmis olmasi kuralini uygulamaya basladim. Cok sikinti oluyor yoksa. eve gidince bunlara daha detayli bakip sona eren varsa listeme alacagim. Gerci cogunun altyazisi da yoktur saniyorum.
Eline saglik unfortr. Benim gibi amerikan dizilerinden biraz sogumus biri icin iki yazin da cok iyi geldi. Ilerde bunlardan secer secer izlerim.
Çok güzel bildiri. Seviyorum alternatif dizileri. Ellerine sağlık @unfortr. Bu diziler içinde sadece Uncle ve Love/Hate izlemişliğim var. Klişe tarafları olsa da farklı gustoları vardı diye izlenebilir.
Yazıdan önce ‘ismini duyduğum/rastladığım ‘ Uncle ve Wenthwort vardı. Bu toplam içinde de ilgimi çekenler Thicker than Water ve Arvingerne oldu. Tabii bunu okurken bir yandan Divxplanet turu da attım ve sonuç şaşılmadık oldu. Önceki yazıda da buna benzer bir şeyler hissetmiştim.
Bu dizilerin kaderi değişse ne güzel olacak diyeceğim ama daha Amerikalıların kaderi tam düzelmemişken nasıl olur kim bilir. Güzel bir yazı olmuş, devamında neler olacağını da merak ediyorum
@ozgun14 Uncle dışındakiler tam değil. Hatta çoğunun başlangıcı yok.
Ben bunların içinden Wenthworth’a meraklanmış ama @aytackara’nın da değindiği üzere altyazı sıkıntısı yüzünden öyle bırakmıştım. Diğerlerine de baktım ve durum pek farklı değil. Yoksa farklı tarz ve tat olarak iyi giderdi.
Yazı için teşekkürler @unfortr
Vay be, neredeyse hiçbirinden haberim yoktu bunların. Acayip leziz duruyorlar. Özellikle Arvingerne ve Tjockare än vatten‘i okurken gözlerim ayrıldı. En kısa sürede (hatta belki bu gece) şans vereceğim bunlara. Love/Heat ve Salamander‘ı da listemin üst sıralarına yerleştirdim.
Wenthworth‘un zamanında ilk bölümünü edinmiştim; ama nedense elim bir türlü gitmedi. Yakın zamanda izlemek gibi bir planım da yok kendisini. Bilmediğim bir sebepten ötürü soğudum bu diziden.
Kalan 2 komedi de hiç ilgimi çekmedi. Ama komedisiz kalırsam Dag‘e belki şans verebilirim.
Ellerine sağlık!
3 sezonunu zevkten dört köşe izlediğim Borgen’den sonra Danimarka dizilerine kredim sonsuz. Bu nedenle Arvingerne (The Legacy) şimdiden beni heyecanlandırdı.
Beğeniler için teşekkürler.
Kimse değinmemiş ama bu listedeki en bomba dizi DAG. Oldukça eğleniyorum bu diziyi izlerken, özellikle Eva karakterini seviyorum. Hepsi çok matrak karakterler zaten.
Ne güzel bir yazı olmuş. Ilgimi en çok Tjockare än vatten çekti. Keşke alt yazısı olsa da izlesek.
Wentworth ü az önce izledim, çok başarılı buldum. Frankie karakterini izleyerek büyülendim. Tanıtım için eline @unfortr. En azından hapishane dizilerini sevenler muhakkak izlemeli.
Salamander, Tjockare än vatten (Thicker Than Water), Love/Hate beğendim ama altyazı turundan eli boş döndüm. Tanıtım için teşekkürler @unfortr.
selam,
wentworth dizisinin altyazısı s02e02 de kalmış. çevirecek birileri var mıdır acaba?
“Amber” 50’şer dakikalık 4 bölümlden oluşan bir İrlanda minisi. Klasik kaybolma/bulmaya çalışma hikayesi. 14 yaşındaki Amber arkadaşına diye çıkıyor, bir daha da haber alınamıyor. Ailesinin onu arama sürecini izliyoruz. “The Missing”vari bir havası var. 4 bölümü de arka arkaya izleyiverdim.
Dizinin kurgusunu beğendim. 4 bölümü de farklı 4 kişinin gözünden izliyoruz.
Sonuyla ilgili de şuraya bir – iki link bırakayım. Ben bakma ihtiyacı hissetmiştim şahsen.
Tanıtım videosu:
https://www.youtube.com/watch?v=SIuXE63zUGM
azcık daha yazıp mini tanıtım yapsaymışsın bunu da altına güzel diziymiş diye yorumlarımızı bıraksaymışız.
@ozgun14: +1
Aklıma gelmedi değil. Ama dün gece izleyince öyle hemen paylaşıvereyim dedim. Azıcık afili cümle kurmaya da üşendim açıkcası. Bir de genelde TR altyazısı olmayan dizilerin pek alıcısı olmuyor diye de düşündüm. İlgisini çekecek olanın en azından burdan haberi olsun.
Şu diziyi izleyeniniz oldu mu? : Les Témoins (Witnesses)
Avustralya yapımı The Code dizisini izleyebilen oldu mu ?
Wentworth 4. sezonuna gelmiş, takvime bile koymamışız. Ncık ncık…
Sonradan ek: Koymuşuz, ben körmüşüm.
Limon Film, Wentworth‘ün telifini almış.
Star’da yayına girmesi hazırlanıyormuş. Kadroda Demet Evgar ve Nursel Köse de varmış.
Doctor Doctor’dan çok sevdiğim Nicole da Silva’nın yüzü suyu hürmetine başladım diziye. Zaten bir süredir de aklımdaydı bu diziye bir şans vermek.
Güzel buldum ilk bölümü. Gayet başarılı bir giriş bölümü olmuş. Nicole da Silva’nın karakteri Franky’yi, başroldeki Danielle Cormack’ın karakteri Bea’yı ve Kate Atkinson’ın karakteri müdür yardımcısı Vera’yı izlemesi oldukça keyifliydi ayrıca. Doctor Doctor’da tatlış tatlış gezinen Nicole da Silva’yı bad ass bir karaktere hayat verirken izlemek farklı bir duyguydu.
İzlemeye devam.
Güzeldi yine.
*Çocuğun Doreen’in olmaması Doreen’in psikopat yönünü biraz daha ortaya çıkardı. Sonda iyi yaptı kızı ninesiyle göndererek ama.
*Vera yine müdür yardımcısı olarak kaldı, sürpriz olmadı.
Güzel sezon oldu cidden. İlk 9 bölümde bir yandan hapishanede hayat devam ederken bir yandan da her bölümü bir karakteri öner çıkarmaya ayırdılar. Flashback sahneleriyle başarılı bir şekilde karakterleri hafiften tanıtmayı başardılar bize. Sıkmadan izletti aşağı yukarı her bölümü kendini. İyi bir kadro oluşturulmuş, oyunculuklar da başarılıydı.
Jacs yaptıklarıyla, Bea da yapmadıklarıyla uyuz etti kendine sezon boyunca. Bea’nin aldığı/almadığı aşağı yukarı her karar yanlıştı bana göre. Bu sebeple onu sevmek veya ona saygı duymak imkansıza yakındı. Franky’yi izlemesi oldukça keyifliydi. Erica da sevdiğim karakterlerden biri oldu. Vera, 1-2 sahne dışında çoook tatlıydı. Diğer gardiyanlar ve mahkumlar da sırıtmadı.
Sezon finaline dönecek olursam;
*Bea’nın Jacs’i öldürmesi çok gecikilmiş bir hamle oldu. Çok daha öncesinden ölmeyi hak etmişti Jacs ama illaki sezon finaline bırakacaklar işte. Neyse, 2. sezonda Jacs olmayacağı için mutluyum.
*Fazla uzayan Franky-Erica çekimini nihayete erdirdiler sonunda. Bu kadar kısa kesilmeseydi, sevişselerdi daha güzel olacaktı elbette.
Kötü başladı bölüm. Son 10-15 dakikası biraz daha iyiydi. Pek yeterli bir açılış olduğunu söyleyemem yine de.
*Yeni karakteri günahım kadar sevmedim. Sürpriz bir şekilde ayrılan karakterin yokluğu büyük hissedilecek. Güzel güzel gidiyordu bence işin o kısmı. Niye böyle bir değişikliğe gitmişler hiç anlamadım.
*Bea’nın sezon içerisinde hızlı bir şekilde evrilmesi, daha sert bir karaktere dönüşmesi gerekiyor artık.
*Franky’nin
elinden alınması hiç hoşuma gitmedi.
*Birkaç tane iyi görünümlü mahkum takviyesi yapılsa fena olmazdı bu arada.
Güzel bölüm olmuş. Sezonun en iyi bölümüydü hatta. Sezon finali tadındaydı. Bunun üstüne sezonu kapatmak için 1 bölüm daha çekmelerine gerek yokmuş aslında.
Jess demişken; hamile kalma arzusu sonuçsuz kaldığı için mutluyum.
Güzeldi ama dediğim gibi asıl sezon finali bir önceki bölümdü. IMDB’de dizinin en iyi bölümü olarak öne çıkması fazla abartı olmuş bu arada bu bölüm için.
*Ferguson’ın arada Will’i de yemesi:
*Franky’nin Bea’nin hakimiyetini kabul ettiği sahne ile olan kapanış da güzel olmuş. Bakalım kaç gün dayanacak?
*Erkek kılıklı, hem tipine hem karakterine tükürdüğüm Ferguson aşırı uyuz etti sezon boyunca. İlk sezonda Jacs’e bu kadar uyuz olmamıştım valla. Gudubet şey!
*Ferguson kendisi uyuz ettiği yetmezmiş gibi ilk sezonun tatlısı Vera’nın da ayarlarını bozdu. İyice çekilmez, gereksiz bir karakter haline geldi Vera.
*Bu sezonun tatlısı sezonun yeni karakteri Jess oldu. Çok az sahnesi olsa da epey sevdirdi kendisini bana. Doreen de sezonun bir diğer sevilesi karakteri olmayı başardı.
*Bea, yavaş tempoda yeterli bir değişim gösterdi. 3. sezonda daha da üstüne koyarak devam etmesi lazım.
*Franky, aynı Franky idi. Ara ara sinir etti, ara ara eğlendirdi.
*Sky, sezonun izlemekten en çok keyif aldığım yan karakterlerinden biriydi. Fletcher, yine iyi bir sezon geçirdi. Will, oldukça vasat bir sezon geçirdi. Yeni hemşire tatlıydı. Maxine, ilk başlarda ilgi çekici bir karakter olsa da sonradan epey gereksizleşti. Kim yine çok tatlıydı.
Wentworth S03E01
Sağlam postaydı.
Wentworth S03E02
Bea, iyice kıvama gelmeye başladı. Bu sezon onu izlemesi çok keyifli.