Unutulmayan Bir Klasik: Süper Baba — Tanıtım
9 yorum gorcun 13 Şubat 2010 18:06
Süper Baba
22 dakika’da fazla anılmayan Türk yapımları arasında, yayınlandığı dönemde ülkemizde olay yaratmış dizilerden birini hatırlatmak istiyorum.
Yapımcılığını ve yönetmenliğini Osman Sınav’ın üstlendiği senaryosunu Sulhi Dölek’in yazdığı 1993 yılında yayınlanmaya başlamış ve 1997 yılında bitene kadar ilgiyle izlenmiş olan ”Süper Baba”.
Dizi, aslında daha önce örnekleri yapılmış olan mahalle ve aile dizilerinin ne ilk ne de son örneği oldu. 3 çocuklu ve boşanmış bir baba olan Fikret Aksu’nun odak noktası olduğu dizi, en basit haliyle onu ve çevresinde yaşadığı olayları Çengelköy sınırlarından fazla uzaklaşmadan anlatan bir örnekti. Şimdi bakılınca belki fazla ilgi çekmeyecek bir hikaye olan Süper Baba‘nın asıl önemli kozu oyuncularıydı.
Günümüzdeki fabrikasyon dizi üretiminin olmadığı ve özel kanallarla yeni yeni tanışılan bu dönemde, tabii ki oyuncular da medyatik tayfadan değil, yılların sinema ve tiyatro sanatçıları içerisinden seçiliyordu. Şevket Altuğ (Fiko), Sümer Tilmaç (Nihat), Jülide Kural(ipek), Metin Çekmez (Cevdet), İsmet Ay (Sermet), İhsan Devrim (Dede), Aytaç Yörükaslan (Yusuf Kaptan/Fikret’in Babası), Serpil Tamur (Sabire) Abdullah Yüce (Rasim Baba), Ümit Çırak (Cemil), Diler Saraç (Selma), Nihat Nikerel (Arap Kadri), Seray Gözler (Şule) gibi isimlerin yanı sıra genç oyuncular Eray Demirkol, Sevinç Erbulak, Payende Çizmeci dizinin başlangıçtaki çekirdek kadrosunu oluşturuyordu.
Süper Baba (Fiko ve Nihat)
Dizi ilerledikçe kadroya katılan isimler arasında ise Şevval Sam, Bennu Yıldırımlar, Selçuk Yöntem, Suna Pekuysal, Kürşat Alnıaçık, Musa Uzunlar, Kenan ışık gibi oyuncular da yer alıyordu.Dizi boyunca, Fiko’nun yaşadığı ilişkiler arasında en yakın arkadaşı Nihat’ın kız kardeşi İpek, oğlu Alim’in Fransızca öğretmeni Deniz/Derya, hapishane arkadaşı Celal’in kızkardeşi Elif ve bir türlü aşk yaşadığını göremediğimiz boşandığı karısı Şule’nin yer kapladığını görüyorduk.
Süper Baba (Deniz)
Bunun dışında, en iyi arkadaşı Nihat’ın kahvesi, Çengelköy esnafının çevresi, dizinin en efkarlı anlarının yaşandığı Rasim Baba’nın meyhanesi gibi mekanlar hikayenin geçtiği belli başlı yerlerdi. Karadeniz kökenli (Sürmene) olan Fiko ve ailesinin yaşadıkları da zaman zaman dizinin hikayesini oluşturan unsurlardı. Bu gibi özellikleri dışında, dizinin belki de en başarılı unsurlarından biri Yeni Türkü’nün icra ettiği müzikleridir.
En çok bilinen ve okullarda flütle çalma modasını başlatan Oya Küçümen’in seslendirdiği başlangıç müziği “Bana Bir Masal Anlat Baba“nın yanı sıra, en az onun kadar etkili notalarıyla “Çengelköy Olur Masal“, “İpek’in Yolculuğu“, “Madam Eleni”, “Hoşçakal Fiko”, “Eski Aşklar Rüyalarda Yaşar“, “Alim Eve Döner“ gibi şarkılar başta olmak üzere, tüm müzikleri hala zevkle dinlenebilecek bir albümü de mevcuttur.Dizinin popülerlik kazandırdığı kavramlar arasında Aikido adlı uzakdoğu savunma sanatı, Galatasaray Lisesi ve tabii ki de Çengelköy gelmiştir.
Dizinin en yerinde kararlarından biri de fazla uzatmadan 4 sezon sonunda bitirmek olmuştur şüphesiz.İşte son bölümünün en etkili sahnelerinden biri.Dizi ile ilgi daha çok bilgiye ulaşmak isteyenler bu siteye de bakabilirler.
Hakkında daha fazla bilgi vermek yerine, dizi hakkındaki nacizane görüşlerimi belirterek yazıyı bitirmek istiyorum. Bu satırları yazan benim de içinde bulunduğum 90’ların başında çocuk olanlar için apayrı bir yere sahip olan bu güzel diziyi, günümüzdeki dizi kalabalığı ve çöplüğününün içerisinde hala çok özel bir yerde görüyorum. Yalan söylemeyeyim belki o zaman çocuktum, dizi, sinema kültürüm yoktu hatta Süper Baba‘nın içinde yaşayan sıcak mahalle insanlarıyla birlikte asla yaşayamayacağımı bilmeden izleyerek daha umutlu ve etkilenmiş bir şekilde izliyordum ve diziye inanıyordum. Şimdi izlesem daha çok burun kıvırararak, daha çok eleştirerek izleyeceğim ve bir çok sahnesini sevmeyeceğim belki de. Ama yine de geriye baktığımda güzel duygularla hatırlayacağım ve en önemlisi müziklerini dinlediğimde hala o zamanki gibi sahnelerini, karakterlerini, olaylarını hatırlayıp hüzünlendiğim ve güldüğüm bir dizi, bir anılar yığını geliyor aklıma. Ve dizi adına hem hatırlatma amaçlı, hem kişisel düşüncelerimi içeren bu yazıyı yazmaktan kendimi alamıyorum. Sizin de hatırlamanız ve beğenmeniz dileğiyle…
sinan ve ipek