İngiliz milleti espri anlayışı bakımından ‘bir miktar‘ değişik bir millet. Bana göre Amerikalılardan aşağı kalır yanları yok ve bunları dizilere yansıtma konusunda da onlar kadar, hatta bazen daha da iyiler. Tabii her çeşit kişiliğe uymayan bir anlayışları da var, o konu inkar edilemez. Neyse, efendim, bu millet bu espri anlayışına göre Nisan sonunda yeni bir sitkom daha yayına soktu: Downton Abbey‘in de yayıncısı olan ITV kanalına ait Vicious. Peki, nasıl bir dizidir Vicious?

En özet haliyle “Gay komedisi“. Dolayısıyla ben kaldıramam-ilgimi çekmez diyorsanız siz bilirsiniz, ben baştan uyarmış olayım da. Bunun dışında, yayınlanmış ilk sezonu 6 bölümden oluşuyor ve 2. sezon onayını da aldı. Bölümlerin kahkahalı olma gibi bir özelliği var ve klasik uzunluğa sahip bir komedi olarak 22 dakika civarı sürüyor.

#Not 1: ITV, Downton Abbey’e yaptığı gibi Vicious için de Yılbaşı özel bölümü yayınlayacak. Bölüm 24 Aralık’ta.

#Not 2: Dizinin ilk sezonunun altyazısı tam durumda. Hatta söylemesi ayıp bizzat ben çevirdim.

Gelelim dizinin konusuna:

48 yıldır birlikte olan ve aynı dairede birlikte yaşayan, artık yaşını başını almış 2 adam: Freddie ve Stuart. Freddie, aktörlük yapan birisi. Reklam, tiyatro, dizi, film derken yıllar içinde önemli işler yapsa bile çok da parlamadığı bir kariyeri olmuş. Ama kendisine sorsanız Sir Ian McKellen gibi biri. Yaşlı olduğunu da kabul etmeyen bir huysuz.

Stuart ise yıllar önce bir barda garsonluk yapan -zaten ikili de bu sayede tanışmış- ve şu sıralar temizlik/yemek gibi evin idaresini yürütme görevine bürünmüş biri. Aradan 48 yıl geçmesine rağmen annesine Freddie ile olan ilişkisini söyleyememiş ve hala  ‘ev arkadaşı‘ numarasını kullanıyor.

İkilinin -birbirlerini sevseler de- didişmeden ve birbirilerini eleştirmeden duramadıkları bir ilişkileri var. Zamanlarının çoğunluğunu da köpek bakmak, kitap okumak gibi işlerle geçirir olmuşlar. İşte, çiftin bu monoton hayatı, üst katlarına yeni birinin taşınmasıyla karışıyor.

Violet – Freddie – Stuart – Ash

Ash‘in ilk seferinde yanlışlıkla, sonra komşu olarak kapıdan girmesinin ardından ikili, onunla “ilgilenmeye” başlıyorlar ve bu da komik birçok duruma sebebiyet veriyor. Ama bu açıdan yalnız da değiller. Dizi için ikilinin uzun yıllardır yakın arkadaşları olan Violet karakterinden de bahsetmek gerekiyor. Kendisi onlara katlandığı kadar ikilinin de ona katlandığı, hiç evlenmemiş ve erkek düşkünü biri.  Dolayısıyla o da Ash ile yakından ilgileniyor.

Ash ise biraz tuhaf, biraz saf, biraz eğlenceli, ikili ve diğerlerinden ara sıra akıl alan bir genç, ki bu da onu komik durumlara sürüklüyor. Ayrıca konuk olarak bazen eşcinsel çiftin arkadaşı Penelope ve Mason da yer almakta. Penelope tatlı hafıza kayıpları yaşayan, Mason ise eli sıkı ve beleşçiliği seven iki eski arkadaş. Her bölümde, şundan-bundan dolayı özellikle 4’lü veya diğerleri bir araya geliyorlar ve aralarında geçenler işlenmekte.


Dizinin ana kadrosundaki gay çiftten aktör Freddie’yi, Yüzüklerin Efendisi başta olmak üzere oldukça tanınmış bir isim olan Sir Ian McKellen canlandırıyor. Kendisi aynı zamanda eşcinselliğini açık yaşayan bir kişilik. Onun partneri Stuart’ı ise bir başka emektar oyuncu Derek Jacobi canlandırıyor. Kendisi daha önce siteye tanıtımını yaptığım Titanic: Blood and Steel dizisinin de önemli bir oyuncusuydu.

Yeni taşınan komşu Ash, öncelikle Misfits‘teki Simon olarak tanınan, şimdilerde Game of Thrones‘ta Ramsay Bolton olarak da karşımıza çıkan Iwan Rheon tarafından canlandırılıyor. Son olarak, çiftin yakın arkadaşı Violet, Harry Potter izleyenlerin Madame Maxime olarak iyi hatırlayacağı ‘a emanet. Tam kadroya şuradan bakabilirsiniz.

Dizinin nasılına gelirsek…
Vicious sezonunun geneli tek mekan üzerinde, yani çiftin evinde geçen, orijinalinde bir stüdyo dizisi. Bu durum da insana rahatsızlık vermiyor. Ayrıca ben kahkahalı komedilerle çok anlaşabilen birisi de değilimdir, buna rağmen diziyle olan ilişkimi sürdürebildim.

Gidişat olaraksa itiraf etmek lazım, dizideki ‘British sense of humor‘ (İngiliz espri anlayışı) nedeniyle herkese uymayacak bir yapısı var. Espriler başta gay çift olmak üzere karakterlerin birbirlerini tatlı/sert eleştirmeleri, laf sokmaları ve pot kırmaları üzerinden yürüyor; bölümler de geçip gidiyor. Gay komedisi etiketini yabana atmıyorlar, eşcinsellik üzerine de espriler, takılmalar tabii ki olmakta ama durumu sulandırma veya insanın gözüne sokma da yok.

Ana 4 karakter ilk bölümle olmasa da kısa sürede alışılabilir kişiler, özellikle gay çiftin karşılıklı döktürmesini izlemek eğlenceli olabiliyor.

Yanında bir de Iwan Rheon’un insanın niyeyse ağzını açık bıraktıran İngiliz aksanı var ki o nasıl bir şey hala anlamış değilim; Misfits ya da GoT’ta bu kadar belirgin şekilde insanın gözüne sokmuyorlardı herhalde ya da ben o dizileri başka bir kulakla dinliyormuşum.

Tüm bunlar üstüne ilk bölümle karar vermemenizi de tavsiye ederim. Ama öyle sürekli kahkaha atmayı beklemeyin tabii, o kadar da değil. İnsana vakti geçirtmesini bilen komedilerden biri işte. Velhasıl, İngilizlerin adeti olduğu üzere sezonu kısa süren (6), izlerken insanı yormayan bir komedi arayışındaysanız, bir tarafından da dizi sizi çektiyse Vicious, kuvvetle olmasa da en azından denenmesi için tavsiye edilir bir dizi. İyi seyirler…