Ülkemizde çektiği dizilerin yurt dışı satışları sonrasında ünü Türkiye’yi aşan, özellikle de İtalya ve İspanya’da yoğun bir hayran kitlesi elde eden başarılı aktörümüz Can Yaman, bir süredir yurt dışında yaşamakta ve de çalışmakta bilindiği üzere. Türkiye’de yerli basının pek sevdiği biri değildir kendisi. Bu çekememezlik, yeterince övgü almamayı da beraberinde getiriyor haliyle. Neyse, konumuza dönelim.
İlerleyen süreçte Sandokan isimli uluslarası bir dizide başrolde yer alacak Can Yaman. İtalya’da çektiği ikinci dizisi El Turco da bu yıl içerisinde izleyiciyle buluşacak. Yazımıza konu olan Viola Come Il Mare dizisi ise aktörün İtalya’da çektiği ilk dizi konumunda. 2022 yılı sonbaharında yayınlanmış söz konusu dizinin 12 bölümden oluşan ilk sezonu. Yine 12 bölümden oluşacak olan 2. sezonun da bu yıl içerisinde izleyici karşısına çıkması beklenmekte.
Netflix’in uluslararası yayın haklarını satın alarak çeşitli ülkelerde izleyiciyle buluşturduğu diziye, Violet Like the Sea ismiyle de denk gelmeniz mümkün. Aynı isimle geçtiğimiz aylarda BluTV’de de yayınlandığını belirtelim.
Polisiye, gizem, romantizm, drama ve yeterli miktarda da komedi unsurları mevcut dizimizde. Bölüm süreleri 50-59 dakika aralığında değişmekte.
2023 senesinde İtalya’da Kineo Ödülleri’nde ‘En İyi İtalya Yapımı Dizi’ ödülü kazanmış Viola Come Il Mare. Ayrıca dizimizin kadın başrol oyuncusu Francesca Chillemi de ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü kazanmış söz konusu ödül töreninde.
Elena Bucaccio ve Silvia Leuzzi, dizinin yaratıcıları ve senaristleri konumundalar. Yazar masasına Lorenzo Righi de eklenmiş 2. sezonda. Dizinin hikayesi Simona Tanzini‘nin 2020 yılında yayımlanan bir kitabından uyarlanmış. İlk sezonu Francesco Vicario yönetmiş. 2. sezonunun yönetmenliğini ise Alexis Cahill ve Laszlo Barbo üstlenmişler. Dizinin yapımcı kadrosunda Luca Bernabei, Daniele Passani ve Corrado Trionfera gibi isimler bulunmakta.
Merkez kahramanımız Viola Vitale‘nin yıllar sonra Sicilya Adası’na, memleketi Palermo’ya dönüşüyle açıyoruz hikayeyi. Viola, ünlü bir şahsiyet. 10 sene kadar önce İtalya güzeli seçilmiş. Üniversiteyi bitirdikten sonra Paris’e yerleşmiş ve uzun yıllar moda sektöründe çalışmış orada. Kendisine birkaç ay önce kalıtsal bir hastalık teşhisi konulmuş. Beyin merkezli bir hastalıkmış bu ve beden kontrolü üzerine anlık etkileri de olabilmekteymiş. Hastalık ilerledikçe durum daha da kötüye gidebilirmiş.
Sevgilisinden ayrılan, Paris’teki işini de bırakan Viola, araya hatırı geçen tanıdıklarını da sokarak Palermo’da bir gazetecilik işi ayarlatmış kendisine buraya gelmeden önce. Annesini 2 yıl kadar önce kanserden kaybeden Viola, doğumunun ardından ortadan kaybolan ve hiç tanıyamadığı babasını bulmak için dönmüş aslında Palermo’ya. Onu bulmaktaki öncelikli amacı ise kalıtsal hastalığının tedavisi konusunda anahtar olması.
Palermo’daki yerel gazetede bir suç muhabiri olarak işe başlayan Viola; güzel, seksi, kibar, akıllı ve de tatlı bir kadın. Güzellik kraliçesi seçilmeden önce aklında olan bir meslekmiş gazetecilik ama bu alanda şu ana kadar hiçbir tecrübesi olmamış. Sinestezi denilen bir yeteneğe sahip Viola ve bu yeteneği sayesinde iletişim halinde olduğu insanların duygusal tepkilerini renklere de bölerek kolayca ayrıştırabiliyor. Karaktere Francesca Chillemi hayat veriyor.
Kendisinden biraz bahsedelim isterseniz. Canlandırdığı karakterle benzerlikleri mevcut. Sicilya doğumluymuş o da. 2003 yılında henüz 18 yaşındayken İtalya güzeli seçilmiş. Yarışmanın hemen ardından lisedeki son yılını tamamlamış. 2004 yılında ise oyunculuk yapmaya başlamış. Aradan geçen 20 yılda çok sayıda dizide ve filmde boy göstermiş. Oyunculuk dışında sunuculuk ve modellik de yapmış. 2014 senesinde moda sektörünün tanınmış isimlerinden Stefano Rosso ile evlenmiş. 2016 yılında da bir kız çocuğu dünyaya getirmiş. Çiftin evlilikleri halen devam etmekteymiş.
Dönelim tekrar diziye. Biraz da 2014-2020 yılları arasında sırasıyla Gönül İşleri, İnadına Aşk, Hangimiz Sevmedik?, Dolunay, Erkenci Kuş ve Bay Yanlış dizilerinde boy gösteren 34 yaşındaki Can Yaman‘ın karakteri Francesco Demir‘den bahsedelim. Sicilyalı bir anne ve Türk bir babadan dünyaya gelmiş. Palermo Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olarak görev yapmakta. Mesleğiyle ilgili öncelikli güdülenmesi ise sürekli olarak sayıları artan insan kaçakçılığı vakalarına karşı. Yakışıklı, karizmatik, alaycı, kasıntı bir tip Francesco. Viola ile ilk temasları Viola’nın Palermo’daki ilk gününde ona motosikletiyle hafifçe çarpıp uzaklaşmasıyla yaşanıyor. Sonrasında da Viola’nın karışacağı bir cinayet davası sırasında sıkça temas halinde oluyorlar. Çok geçmeden de birbirlerine komşu olacaklar. Aralarında tatlı sert bir flörtleşme/atışma hali mevcut.
Giovanni Nasta‘yı Francesco Demir’in mesai arkadaşı Turi D’Agata rolüyle izliyoruz.
Simona Cavallari, Viola’nın çalıştığı gazetenin editörü Claudia Forensi karakterini canlandırıyor. Viola’nın tepeden inme şekilde gazetede işe başlıyor oluşundan son derece rahatsız ve bu rahatsızlığını da her şekilde belli etmekte.
Chiara Tron, söz konusu gazetenin muhabirlerinden biri olan Tamara Graziosi karakterine hayat veriyor. Çalışmayı pek sevmiyor. Mesai saatlerinde uyumaktan keyif alıyor. Bir miktar kaba bir tip olduğunu da söylemek mümkün.
David Coco ise Emniyet Müdürlüğü’nde Francesco’nun bir üssü olan Santo Buscemi rolüyle karşımıza çıkmakta.
Kadroda ayrıca Ruben La Malfa, Mario Scerbo, Daniele Virzi, Tommaso Basili ve Kyshan Wilson gibi isimler mevcut.
Dizinin ilk bölümünü izledim ve fena bulmadım. Viola karakterine ve Francesca Chillemi’ye de bayağı bir kanım kaynadı. İlerleyen bölümler de bu ayarda devam edebilmişse yeterli olacaktır benim açımdan.
yorumlar
BluTV’ye geldiğinden beri haftalık izliyorum diziyi. 10/12’ye gelmişim.
Can Yaman’ın yaptığı en mantıklı şeylerden biri kendine İtalya’da yeni bir kariyer inşa etmek olabilir. Violet like the Sea yerli yaz dizilerinden hallice, ama biraz daha düzgünü ve tabii ki süresi daha makul. Oyunculuğu aynı geldi yine. Yaz dizisinde Demet Özdemir/Özge Gürel’e kur yapan kaslı zengin gibi oynuyor. İtalyancayı ise güzel öğrenmiş.
Dizi başladığı ayarda ilerliyor. Hatta ekibin ve karakterlerin birbirine alışmasıyla daha iyi hale gelmiş olabilir. Bölümlük polisiye tarafı klasik ama fena gitmiyor, ana konuyu sezona yayalım derken biraz yavaşlar sadece. BluTV, vakti gelince 2. sezonu da getirir umarım.
S01E07
Diğer ülkelerin aksine Andrea’nın İtalya’da erkek ismi olduğunu biliyorum aslında ama bölüm boyunca adamın her ismini andıklarında başka bir kadından bahsediyorlarmış gibi geldi durdu yine de uzunca bir süre. Kanıksamak epey zaman aldı.
S01E08
Viola’dan, Demir’den, bir de Viola’nın şu tatlış manitasından memnunum. Farah’ı da ekleyebilirim bu listeye ama geri kalan tüm karakterleri yetersiz/verimsiz buldum. Bölümlük polisiye hikayeleri de o ilk bölümdeki verimi veremedi hiç yeniden. Bazısı vasat altı kaldı, çoğunluğu ise çok çok kötüydü.
Bu bölümün ortalarına doğru bıraktım.
* Karakterlerin birbirleriyle olan ilişkisi daha fazla ilgimi çekti sezon boyu. Yan karakterleri süs niyetine kullanmadılar hem, merak da ettirdiler. Can Yaman yaz dizisi erkeği dozunu artırmadığında izlenesi bir başroldü. İtalyancayı düzgün konuşması halen ilgimi çekiyor.
* Polisiye tarafı daha dolgu oldu ama şikayet edeceğim seviyede değil. 12 bölüm belki bir tık fazla olabilir yalnız. Bu sezon 8-10 bölüm sürse ve bazı şeyleri daha az uzatsalar daha tatlı olabilirmiş.
* Sezonun sonunda iki-üç detayı çözmeden gittiler. 2. sezon onayı var nasılsa, bir şekilde tekrar görüşürüz umarım/herhalde.
Bunun 2. sezonu İtalya sınırlarında ilk 3 bölümüyle başlamış.
Bir yazısı yok. Buraya bırakayım bari.
El Turco (Bölüm 1)
İlk olarak söylemem gereken şey şu ki diziyi İngilizce çekmiş olmaları aşırı battı bana. Söz konusu dil problemi ve de özellikle küçük rollerdeki oyuncuların yetersizliği ciddi seviyede bir yapaylık katmış diziye. Türkçe, Macarca, Almanca, İtalyanca … Çok dilli bir proje olmuş olsa daha doğru, daha cazip olurdu bence.
Türkiye’deki çoğunluğun aksine Can Yaman’ı severim ben. Viola Come Il Mare’deki partneri kesinlikle doğru seçimdi. El Turco’daki partnerinden ise hiç memnun kalamadım ne yazık ki. Tekrar dil konusuna da gelecek olursak; Can Yaman’ın ağzına İtalyanca daha fazla yakışmakta İngilizce’ye kıyasla bence. Ara ara Türkçe de duyduk bu arada ama azınlık kaldı. Başlangıç sahnesi sonrası sadece ‘Hay ebeni!’ ve ‘Yetiştim Toto!’ replikleri duyabildik Türkçe olarak.
Bu Benedetti, Türk’ten bozma Mete imiş anladığımız kadarıyla. (Ya da sonradan bir açıklama gelir. Devşirmeydi derler.) Peki bu rol de niye bir Türk’e emanet edilmedi o vakit? Will Kemp, birkaç diziden tanıdık bir yüz ama bence bir Türk olmalıydı o rolde. Türk demişken; Can Yaman dışında birkaç Türk daha mevcut gözükmekte dizide. Açılış sahnesinde gördüğümüz Hüseyin Avni Danyal’a ek olarak Üç Kuruş, İçerde ve Çukur gibi dizilerle tanınan Uğur Yıldıran ve benim hiç tanımadığım Armağan Oğuz isimli biri varmış Türk kontenjanından.
Bence çok basit bir dizi olmuş her açıdan. Hiç devam edesim de gelmedi açıkçası ama ayıp olmasın diye 1 bölüm daha denerim herhalde.
El Turco (Bölüm 2)
Diziye niye Türk aktris almadıklarını anlamış olduk sanırım.
Will Kemp, Sai Bennett, David Nykl falan yan roller biraz renklenince bu bölüm ilk bölüme kıyasla daha iyi aktı sanırım. Köy kastı cidden çok yeteneksiz orası ayrı tabii.
Türk kontenjanından Haluk Piyes de varmış. En son ne zaman gördüm hiç anımsamıyorum bu adamı. 50 yaşına gelmiş bu arada.
El Turco (Bölüm 3)
Telifi yemiş hemencecik. Aradım taradım her yeri ve bula bula Portekiz dublaja İngilizce altyazılı halini buldum bir yerde ve yarım bölüm daha izledim. Altyazıda Mete’yi Peter, diğer yeniçeri isimlerini de Edgar falan filan yapmışlar. Dublajda ise bir mağarada sesin yankı yapışı gibi çıkmakta ses. Baya kötü yani. Yarım bölümde olan bitenler de tat vermedi zaten. E ilk iki bölümü de öylesine izlemiştim zaten. Devam etmemeye karar verdim.