Adaletin TerazisiAdaletin Terazisi

Hayatın anlamını dizilerde arayan 2 kişilik ailemizde avukatlık dizilerinin özel bir yeri vardır.
22dakika’nın podcast programlarında “80’ler” ele alınırkenL.A. Law” dile getirildiğinde, “Yahu evet, bir de L.A. Law (Kanun Kanundur) vardı” diye düşündüm. TRT zamanlarında, Türkçe dublajı ile izlediğim, ergen yaşlarımda o davaları, ofis içi etkileşimleri anlamaya çalışmalarımı düşündüm. Sonra dedim ki “Acaba bugünkü aklımla ve o kadar avukatlık dizisi izledikten sonra bu dizi dişimin kovuğuna gider mi?
…ve bulup buluşturup L.A. Law izlemeye giriştik ailece. ;) Inanılmaz olan oldu: 80’lerin bir dizisini, o zaman aldığım tadı alarak şimdiki aklımla izleyebiliyorum. (Önceki başarısız çabalar A Takımı (1983), Battalestar Galactica (1978), Dempsey and Makepeace (1985), Doogie Howser M.D. (1989), Knight Rider (Kara Şimşek) (1982), MacGyver(1985), Quantum Leap (1989), Star Trek : Original Series (TOS) (1966), Visitors (V) (1983) listesiyle sınırlı.)
“Avukatlık dizilerinin ayrıcalığı burada galiba” diye düşündürüyor insana. Nispeten zamandan bağımsız geçiyor olaylar. Pek animasyon ya da teknoloji kullanılmıyor. Oyuncuların kabiliyetleri, davaların ilginçlikleri, psikolojinin verilişi kalıyor kucağınızda. Beklentilerim bunlardan öte değildi ve L.A. Law gerçekten tam bir “avukatlık dizilerinin babası” tadında geldi damağıma.

L.A. LawL.A. Law

L.A. Law (1986) : Dizide bir avukatlık bürosu var. Güçlü ve köklü bir firma. Avukatlar hırslı, karşılarına çıkan savcılar altta kalmıyor. Davalar çeşit çeşit, kimi zaman da uçuk. Kahramanlar arası ilişkiler gırla gidiyor. İzlerken, elbette 80’lerin saç, makyaj ve giyim tarzını gözardı etmelisiniz. :) Dizinin wikipedia sayfasında gördüğüm şu ifade de benim için birçok şeyi açıklıyor :
Dizinin ilk sezonu sırasında Bochco (dizinin yaratıcılarından Steven Bochco), Boston avukatlarından From The Hip isimli filmin yazarı David E. Kelley‘i kiraladı. Kelley, bundan sonra eleştirmenlerin gözünde de ticari yönden de başarılı oldu.
Bunun ardından Hollywood’da avukatlık dizisi çekmek konusunda en ısrarlı ve en ünlü senarist ve yapımcı David E. Kelly almış başını yürümüş.

The PracticeThe Practice

The Practice (Mart 1997) : Yine bir avukatlık bürosu, ama bu kez meşhur olmayan, küçük, pis(!) ve başka kimsenin almayacağı davaları alarak para kazanıp (uyuşturucu kaçakçılarını ve katilleri de savunarak) yavaş yavaş palazlanan cinsinden… L.A. Law’dakinin yarısı kadar bile avukat yok. Vicdan muhasebesi ile hırsı çok güzel veren, davalar konusunda yaratıcılıkta sınır tanımadığını düşündüğünüz, çok gerçekçi bir dizi. İzlediğim avukatlık dizileri içinde en gerçekçi olanı The Practice‘tir. Ha bu arada, Lost‘un meşhur Ben‘ini canlandıran Michael Emerson‘ı, ilk defa The Practice’te yine sayko(!) bir rolde izleyip hayran kaldığımı da eklemeden geçmeyeyim.

Ally McBealAlly McBeal

Ally McBeal (Eylül 1997) : Kelley’nin, Mart ayında ABC’ye çekmeye başladığı The Practice‘i devam ederken, biraz daha sulu, davaların ikinci planda ana karakter ve ofis çalışanlarının özel hayatlarının ön planda olduğu, kurguladığı davaların daha komik olduğu Ally McBeal‘i Eylül ayında FOX kanalında yayınlanmaya başlamış. İlişki dizilerini sevenler, çizgi film tadını dizilerde arayanlar, dizilerde müziğe doyamayanlar derken Ally epey bir hayran kitlesini etrafına toplamıştı hatırlarsınız. Eh bu benim için de biçilmez kaftan olmuştu. Tekrarlarını bile zevkle izlediğim pek eğlenceli bir dizidir Ally McBeal. Ama dediğim gibi davalar daha ikinci planda ve daha sulu geçer. İnanılırlıktan nispeten uzaktır.

Judging Amy (Yargıç Amy)Judging Amy (Yargıç Amy)

Judging Amy (Yargıç Amy) (1999) : Aile mahkemesinde yargıç olan 34 yaşında, boşanmış çocuklu bir kadının özellikle çocuk davalarının ortasında kalışını iple çekerek izlerdim. Birlikte yaşadığı, sosyal hizmetler uzmanı bir annesi vardı ki dizide bu sayede doğan hikaye çeşitliliğini varın siz tahmin edin. Mübaşiri ile arasındaki dengeler, önüne gelen davaların hayatını yönlendirmesi, kendi aile içi dinamiklerinin karışıklığı, özel hayatıyla işini karıştırmamaya çalışması vs. derken gerçekçi işlenirdi çoğu durum. Pek güzel, ama değeri bilinmeyen bir diziydi bence. (Kaliteli bir toplu fotoğraf bile bulamadım web’de). Buram buram avukatlık kokmadığı için bu yazıyı ilk yazdığımda listeye eklememeye karar vermiştim. Ama gelen yorumlardan biri beni kendime getirdi ve hemen ekledim bunu da listeye. :) Ha bu arada, mübaşirini (Richard T. Jones) şu aralar Terminatör‘de izliyor ve mübaşir olmadığına yeni yeni alışmaya başlıyorum. :)

Boston LegalBoston Legal

Boston Legal (2004) : Kelley, The Practice’in 8. sezonunda ABC kanalı bütçesini kıstığı için oyuncuların yarısını kovup yerine yeni bir karakter yaratmıştı. Bu “etikleri zorlayan , tekel karşıtı (anti tröst)” diye tanımladığı avukatla 8. sezonun epey bir bölümünü geçirip son bölümde Boston Legal‘a geçiş bölümü yaptı ve diziyi bölerek (spin-off ile) bitirdi. Hem sulu, hem de ciddi iki dizi çektikten sonra nasıl yeniden bu konuyu gündeme getirsem diye kararsız kalmış olsa gerek ki, bu sefer de birçok 50 ve üzeri yaşta oyuncunun rol aldığı Boston Legal ile geri geldi. Bu kez daha önce çektiği dizilerde ne varsa bunda karma yapmaya karar vermişti. Kalabalık, zengin ve köklü bir avukatlık bürosu, hırslı gençler, ya sorumluluk sahibi ya da çatlak yaşlılar… The Practice’ten daha az ciddi, ama Ally McBeal’dan daha az sulu ve daha mantıklı davalarla bezemişti Boston Legal’ı Kelly. Üstüne, yılların oyuncuları William Shatner (ilk Star Trek’lerden Kaptan Kirk), Candice Bergen (Murphy Brown) ve James Spader (Stargate, Sex, Lies and Videotape) ile sanırım hayatını bayağı bir kolaylaştırmıştı. Öyle ki son 2 sezonda, -Hollywood’dan beklemediğimiz kadar rahatça- ABD’nin politikası üzerine -özellikle hükümeti eleştiren- bol yorumlu bir dizi sundu bizlere.

Raising The BarRaising The Bar

Raising the Bar (2008) : Dizinin yaratıcılarından Steven Bocho L.A. Law’un yukarıda bahsi geçen yaratıcılarındandır. Henüz 1 sezonu yayınlandı, ama 15 bölümlük 2. sezonu için anlaşma yapıldı. Bir “The Practice” ya da “L.A. Law” tadını henüz vermedi ama ciddi davalar, ciddi ilişkiler… Benim şimdilik tek derdim aynı hayta avukatın, aynı gıcık hakime düşüp durması. Ama elbette avukatlık dizisi kıtlığı çektiğimiz günlerde can oldu bu dizi. :) Gelecek vadediyor. Ha bu arada, Malcolm in the Middle‘ın annesi Jane Kaczmarek‘i sinirli ve otoriter bir hakim rolünde izlemek ayrıcalığı için de seyredebilirsiniz.

Law & OrderLaw & Order

“Kanun” kelimesine kanıp, Law&Order kabilesinden sadece “Special Victims Unit“e bulaştım. Ama açıkçası o bana bir avukatlık dizisi tadı vermedi. Belki onları tanıtacak başka birileri çıkar.Benim izlediklerimden özellikle paylaşmak istediklerim bunlardı. Buraya kadar okuduysanız ne mutlu bana. Sürçülisan ettiysem affola. :)