Discovery Channel, çoğunluğun bildiği üzere yayınladığı reality, bilim veya doğa üzerine programlarıyla bilinen bir kanal. Geçtiğimiz yıla kadar da dizi işine bulaşan bir kanal olmamıştı ama 2014 yılının başındayken kendine uygun bir yapımla ilk kez bir dizi hazırladı ve aradan çıkartmış oldu. Bahsettiğim bu dizinin adı Klondike. Nasıl bir dizi olduğu ise yazının devamında.
Tür olarak bir tarihi drama. Mini dizi özelliğini taşıyor ve 20-22 Ocak 2014 arası yayınlanan toplamda 3 bölümü var. Ama bölümler 90 dakika civarı olduğundan dolayı 6 bölüm olarak da kabul edilebilir. Zaten Wikipedia sayfasında yayın süresi 272 dakika olarak geçiyor. Dizi hazırlanırken Kanadalı tarihçi Charlotte Gray’in Gold Diggers: Striking It Rich in the Klondike adlı kitabından esinlenilmiştir, zaten bu kitap da gerçek yaşanmışlar üzerinden hazırlanmış ve dizinin yapımcılığını Ridley Scott gibi bir isim yapmış.
Konusu:
1896 yılında Kanada’nın Yukon kentinin Klondike bölgesinde yerel madenciler tarafından altın bulununca haberler hızlı bir şekilde Seattle ve San Francisco’da da yayılmış, bölgeye insan akını olmaya başlamıştı. Kayıtlara göre yaklaşık 100.000 kişi altın bulma amacıyla yola çıktı, zorlu kış koşulları ve çeşitlli nedenlerden dolayı ancak 30.000 civarı kişi buraya ulaşabildi ve bunların da sadece 4000 civarı altın bulabildi. Altın kaynağı nihayetinde tükenince ve bir sonraki adres Nome için yola çıkış zamanı geldiğinde takvim 1899 yılını gösteriyordu ama Klondike, tarihin hep son büyük altına hücumu olarak kaldı, hatırlandı.
Kabataslak hikaye esasında bu şekilde. 3 bölüm boyunca bölgedeki altın arayışı ve sırasında yaşananları izliyoruz. Merkezde ise bizi ilgilendiren iki madenci, Bill Haskell ve arkadaşı Byron Epstein var. Tabii ki Klondike sakinleri de dizide kendilerince önemli bir yer kaplıyorlar. Yazının, daha doğrusu konunun bundan sonrasını belli karakterler üzerinden anlatayım diyorum:
Karakterler:
William ‘Bill’ Haskell: (Richard Madden) Üniversiteden yeni mezun olan ve hayatını sıkıcı ve tatmin etmeyen işlerde çürütmek istemeyen, rahat yaşam düşüncesindeki Bill, Klondike’daki altın keşfini duyduktan sonra arkadaşı Byron’ı ikna eder ve birlikte yola çıkarlar. Zor koşullar altında geçen bir yolculuğun ardından Klondike’a vardıktan sonra uygun gördükleri bir yeri satın alan ikili, kazı çalışmalarına başlarlar ama bu iş tabii ki o kadar kolay değildir.
Kışın zorlu koşullarını bir kenara bırakırsak, bir yandan da hakları olanı korumak ve çevreye karşı uyanık kalmak da zorundalar. Çünkü Klondike’ta başarıya giden yol sadece kazmadan değil, ayrıca kandan da geçmekte.
Belinda Mulrooney: (Abbie Cornish) Klondike’ın en zengin kadını. Erkek egemen dünyada ayakta kalmaya çalışan Belinda’nın en büyük hayali burada kendine ait bir otel açmak. Bunun için çaba gösterirken bir yandan da kendisini baltalamak isteyen Kont ile uğraşıyor. Ayrıca Bill’e yaşadığı sorunlarda destek çıkan da birisi.
Peder Judge: (Sam Shepard) Herkesin var olma çabası içinde olduğu Klondike’da Peder’in çabası ise Tanrıya inancın pek olmadığı bir bölgede var olabilmek. O da bir kilise inşa etme peşinde. Kont ile uğraşmak zorunda kalanlardan biri de kendisi.
Kont: (Tim Roth) Bölgenin en zengin adamı. Nüfuzunu korumak ve Klondike’ı kontrol altında tutmak isteyen Kont, kendince bir güç savaşının içinde. Bill’den hoşlanmıyor, Belinda’nın daha da güçlenmesini istemiyor, Peder’in kilise yapmak istediği yeri kendisine istiyor.
Yağcı Smith: (Ian Hart) Bill’in sorunlarından bir diğeri. Kar getiren işlerle uğraşan Smith, kazı yapan madencilerin arazilerini henüz ortada bir şey yokken ucuzdan kapatma derdinde biri. Bill ve Bryon’ınkini de istiyor.
Sam Steele: (Marton Csokas) Klondike’ın şerifi, kanun uygulayıcısı. Tamamen temiz olduğu söylenmese de kanunları uygulamaya çalışan birisi. Tarafında olduğu kişi için iyi bir destek.
Jack London: (Johnny Simmons) Klondike’ın hikayesinin ünlü olmasının nedenlerinden biri de kendisi. Çünkü kendisi öylesine biri değil, hikayeleriyle bildiğimiz ‘o’ ünlü yazar. O da altın arayanların içinde ama bir yandan da hikayeleriyle haşır neşir. Bill’in iyi anlaştığı kişilerden.
** Gerçek hayattan aktarılan kişilerden, var olanların Wikipedia sayfaları: Belinda Mulrooney – Sam Steele – Soapy Smith – Father Judge – Jack London
Not: Dizinin çekimleri Kanada’nın Alberta eyaletinin çeşitli bölgelerinde yapılmıştır. Fortress Dağı‘nda yapılan çekimler sırasında soğuktan dolayı kadroda frijit tehlikesi atlatan kişiler olmakla beraber, oyuncular hikayenin geçtiği Dawson City için Calgary‘de yapılan çekimler sırasında da bu sefer sıcak havada soğuktan üşüyormuş taklidi yapmaları gerektiği ve kat kat giyindikleri için sorun yaşamışlardır.
Dizi aşağı yukarı bu şekilde yani. Nasılına gelirsek:
Yazarın Yorumu:
Benim diziye giriş yapmam, programlarını sevdiğim Discovery’nin ilk dizisinde nasıl bir iş çıkardığını merak etmemden ve Game of Thrones‘tan dolayı sevdiğim Richard Madden‘ı başka bir yapımda izlemek istememdendi. Sonuçta da olan bitenlerden zevk aldım ve başından memnun ayrıldım diyebilirim. Ama temposu veya karlar içinde geçen ortamının bir başkasını sarmaması da anlaşılır bir durum olur. Mini dizi olduğu için hikayesini ayakları yere ‘sağlam’ basan bir şekilde tamamlayan bir dizi oldu elbette. Zaten genellikle usta veya işini bilen isimlerden oluşan bir kadrosu da var. Velhasıl, dizi eğer herhangi bir tarafından ilginizi çekiyorsa bir deneyin derim. İyi seyirler efendim.
yorumlar
Epeydir aklımda olan bu diziyi nedense izlemek için hep erteledim.Westren sevdigim bir tür.Nadir de olsa bu türün iyi örnekleriyle karşılaşıyoruz.Aslında bu tür hiç ölmedi.Biçim degiştirdi.Günümüzde geçen bir çok dizi veye filmler de western kalıplarını kullanıyorlar.Altına hücüm zaten bu türün en önemli figürü.
İyideniye güzel bir tanıtım olmuş.Senin bu güzel tanıtımınla artık bir an önce izlemek şart oldu.
İlk çıktığı zamanlarda izleyip beğenimi kazanmıştı bu mini dizi. Bende çoğu kişi gibi Richard Madden için izleyenlerdenim, ama iyi ki de izlemişim. Discovery’den bu tip projelerin devamı gelir diye düşünmüştüm. Gelmişse de gözümden kaçmıştır. Tanıtım için teşekkürler.
Ellerine sağlık güzel bir tanıtım olmuş.
Bende geçen sene Rob Stark varmış burada diyerek izlemek istedim fakat izleyemedim sonra da unutuldu gitti. Sayende tekrar gündemime geldi. İzlerim bunu bir ara.
Bir de dizi sonlandı 2.sezonu olmayacak demi?
bir ara ben de izlerim diye edinip haricinin derinliklerine gömmüştüm bunu. ara ara gördükçe yüzeye doğru çekesim geliyor ama her seferinde kalıyor. hala daha pek ilgimi çekmiyor. mini olmasa hiç dokunmazdım sanırım.
ellerine sağlık iyideniye
Ben diziyi severek ve çıktığı sıralarda izlediydim. 90 dakikalık bölümlere biraz söylendiydim gerçi ama her diziye yaptığım bir şey. Yalnız izlerken Richard’ın saçlarının ön tarafındaki o beyazlık ve Discovery’nin bir köşede dönüp duran dünya ambleminin gözüme takıldığını hatırlıyorum. Ama iyi anlamda, hoşuma gidiyordu bakmak. Richard’ın saçı Rob Stark zamanında bu kadar dikkatimi çekmemişti.
Dizinin sonu da hoşuma gitmişti; daha doğrusu istediğim şekilde bitirmişlerdi. Açık da kalmamıştı zaten. Hatta…
Eline sağlık yazı için.
@aytackara: Bu mudur?
Sonradna ek: Dedim ama oradaki yorumun silinmiş. Ne aralık kim niye silmiş kısmını bilemiyorum. İstersen metni yolliym sana yeniden ekle o yazının altına.
@dkamoy Valla süper olur, değerli bir yorum yaptığıma inanmıyorum ama aklıma gelen her şeyi deneyip de yorumu çıkaramayınca durduk yere merak ettim resmen.
Diziyle ilgili fi tarihinde siteye yazdığım yorum eski yerini buldu, burada da dursun. İyi yazmışım harbiden; bu kadar yazdığımın farkına değildim.
Ben teşekkür ederim. Benim sevdiğim bir mini dizi oldu ama mesela yazıyı yazarken Divxplanet’e uğrayıp birkaç yorum okudum ve sevmeyen ve kendince bir şeyler bulanlar da çıkmış elbette. Belli olmaz bu işler
@necdetcem7 Sonlandı ve olmayacak. Bildiğin mini. Dizinin sonu bütün hikayeyi topluyor ve karakterler için iyi ya da kötü bir sonla hikayesini bitiriyor.
tanıtıma denk geldim, seyrettim… benim için orta karar bir dizi oldu, seyretmesem de çok birşey kaçırmayacakmışım….
yazı için teşekkürler…
Gerçek yaşanmış olayları anlatan yapımları her zaman sevmişimdir. Kesin seveceğimi düşündüğümden yıllardan beri listemde tutup duruyorum bir türlü oturamamıştım başına. Her gün 1 bölüm izleyerek bitirdim 3 gün içinde. Baya memnun kaldım. Bazı yerlerde sıkıldığım noktalar oldu gibi ama hem ortamdan hem yaşanmış olayları anlatmasından problem yaratıcak kadar değildi ve genel olarak güzel aktı bölümler.
İşlediği konuyu yinede ne kadar iyi yansıttıklarını bilemiyorum ama izlenebilecek güzel bir mini dizi yapmışlar bana kalırsa. Benim hafızamda da güzel bir yapım olarak kalıcak.