Mistresses — Tanıtım
24 yorum unfortr 10 Aralık 2012 09:09
Mistresses, 8 Ocak 2008 yılında BBC ONE kanalında yayın hayatına başlayan ve 3 sezondan toplam 16 bölüm sürmüş olan, 30’lu yaşlarındaki 4 birbirine yakın kadının, aşk hayatları ve karmaşık ilişkileri üzerine bir yapımdır. 2013’ün yaz aylarında ABC’de Amerikan versiyonu başlamadan evvel sizlere orjinalini tanıtmak istediğim diziye, gelin yakından bir göz atalım.
Trudi, Jessica, Katie ve Shiobhan üniversite yıllarında birbiriyle tanışıp, o zamandan itibaren birbiriyle çok yakın arkadaş olmuşlardır. Bütün karmaşık ilişkilerini, aşklarını, sevinçlerini ve üzüntülerini birbiriyle paylaşacak kadar oldukça sıkı bir arkadaşlıkları var. Her biri özel hayatlarında yaşadıkları ilişkilerde birbirlerine tavsiyede bulunsalar da çoğu zaman kendi kafalarına göre hareket edip, yanlış adamlarla birlikte olup, özel hayatlarında karşılaştıkları sorunlarda çok yanlış kararlar alabiliyorlar.
Karakterlere ve oyuncu kadrosuna değinelim:
Dr. Katie Roden
Başarılı bir doktor olan Katie, hastalarından biriyle uzun bir dönem yasak bir ilişki yaşamış. Aşık olduğu bu adam, ölümcül bir hastalığa yakalanıyor. Ağrıları dayanılmaz bir hal alınca -kendisinin rızası ve karısının onayıyla- Katie, aşık olduğu bu adama ötenazi uyguluyor. Bu adamın oğlu olan Sam, babasının ölümünden sonra yaşadığı yasak ilişkiyi bir şekilde öğreniyor. Bu kadının kim olduğunu bulma yolunda Sam’in Katie ile yolları kesişiyor.
Karakteri, The Pillars Of The Earth ve Hatfields&McCoys‘tan hatırlayabileceğimiz Sarah Parish canlandırıyor.
Trudi Malloy
Trudi’nin kocası 11 Eylül’de New York’ta İkiz Kuleler’e yapılan terör saldırılarında olay yerindeymiş. Saldırılardan sonra cesedine dahi ulaşılamadığı için kayıp olarak kabul ediliyor; ama, Trudi’nin ufaktan da olsa yaşadığına dair inancı var. Altı sene önce yaşanan bu olaydan sonra, Trudi’nin herhangi bir ilişkisi olmamış. Hikayeye başlamamızla birlikte, Trudi’nin bu yalnızlığı da uzun sürmeyecek. İki küçük kızı olan Trudi, kocası dışında kayda değer bir ilişkisi olmadığı için ilişkiler konusunda oldukça deneyimsiz.
Ev hanımı tiplemesinde izlediğimiz karakteri, Sharon Small canlandırıyor.
Jessica Fraser
Grubun en başına buyruk ve cinsellikte sınır tanımayan karakteri olan Jessica, erkeklerin ikinci tercihi olmasından pek şikayetçi değildir. Aslında, ona göre birlikte olduğu evli erkeklerin birinci tercihi olduğunu düşünmektedir. İstediği hayatı yaşadığını düşünüyor; çocuğu olmadığı için de oldukça mutludur. Evliliğin ritüellerinden olan, hafta sonlarında yapılan aile ziyaretlerine katlanmayışını, yaşadığı hayatın artılarından biri olarak görüyor. Ayrıca evli olmadığı için de yalan söylemek ve “seni seviyorum” demek zorunda kalmadığı için kendini bu bakımdan özgür hissediyor.
Organizatörlük işiyle uğraşan Jessica’yı, Marchlands ve Terra Nova‘dan hatırlayabileceğimiz Shelly Conn canlandırıyor.
Siobhan Dillon
Kocası olan Hari ile uzun yıllardır mutlu bir evliliği olan Siobhan, aynı zamanda başarılı bir avukattır. Hari ile beraber en çok istedikleri bir bebek sahibi olabilmektir. Fakat, bu en çok istedikleri bebeğe, tüm tedavilere rağmen yine de sahip olamıyorlar. Shiobhan da sütten çıkmış ak kaşık olmamakla beraber, onun da bir takım karmaşık ilişkilerine hikayenin başlarından itibaren tanık oluyoruz.
Karakteri, Fringe ve son olarak Sinbad‘da izlediğimiz Orla Brady canlandırıyor.
Shiboan’ın kocası olan Hari, karısına deliler gibi aşık bir adamdır. Aslına bakarsak -Shiboan’a nazaran- bir bebek sahibi ve gerçek bir aile olmayı en fazla isteyen Hari’dir. Bebek sahibi olmayı o kadar çok istiyor ki Shiboan bu baskı altında zaman zaman çok bunalıyor.
Karakteri, Smash‘ten tanıdığımız Raza Jaffrey canlandırıyor.
Dominic, Shibon ile aynı hukuk bürosunda çalışan bir avukat. Shibon ile tanıştığı ilk günden beri bütün isteği, onu elde etmek olan Dominic, sırf bununla yetinmeyip Shibon’ın hayatında kalıcı olmak da istiyor.
Karakteri, en son Hunted’da izlediğimiz Adam Rayner canlandırıyor.
Jessica’nın patronu olan Simon’ın hayatında, karısının öğrenmesinden çekindiği başka bir kadın var. Tabii ki bu da Jessica’dan başkası değil. Ama, aralarında duygusal bir ilişki yok, sadece cinselliği paylaşıyorlar. Buna rağmen, aslında çok iyi birer arkadaşlar ve birbirlerini kollamaktalar.
Karakteri, Adam Astil canlandırıyor.
Richard, küçük kızıyla birlikte yaşayan yalnız bir adamdır. Karısı, ailesini altı ay evvel terketmiş. Hikayenin başlamasıyla beraber, yaşadığı bu sarsıntıdan çıkıp, Trudi ile duygusal bir yakınlaşma içerine girerler.
Karakteri, Patrick Baladi canlandırıyor.
Alex, Jessica’nın çalıştığı organizatörlük şirketine kendi düğünü için başvurur. Lezbiyen olan Alex, partneri olan Lisa’ya oldukça değer veriyor.
Fotoğrafçılıkla uğraşan Alex’i, Anna Torv canlandırıyor. Fringe severlerin Anna Torv’u bu rolde izlemeleri oldukça farklı bir deneyim olacak.
Son olarak, bu tarz yapımlardan hoşlanan, özellikle Desperate Housewives‘ı beğenenlerin Mistresses’i de beğeneceklerini düşünüyorum. Hikaye oldukça zengin. İzlerken, “Bir sonraki bölümde neler olacak acaba?” diye sabırsızlanıp, diziyi bir çırpıda izleyiveriyorsunuz. Tavsiye benden, izlemek sizden…
İyi seyirler…
İlgi çekici bir tanıtım :
yorumlar
Amerikan versiyonu onay aldığında, kulakları çınlayacısa @hsparks tavsiye etmişti bu diziyi. O ara 16 bölümlük hikayesi olduğu için bir niyetlenesim geldiydi, sonra niyeyse olmadı yine. Bir ara da Amerikan mahsulünü her türlü izleyeceksin, gerek var mı ki? düşüncesine girdiydim. Gerçi daha çıktığım da söylenemez.
Sherlock/Elementary istinası dışında ya İngiliz ya da Amerikan uyarlama izleyen biriyim ama öteki başlamadan fırsat bulursam eğer buna da bir göz atabilirim biraz olsun. Zaten 3 yıldır 3. sezonun altyazısına dokunan olmamış. O kısım ingilizce altyazıya kalmış olacak…
Güzel bir tanıtım olmuş eline sağlık.
Açıkçası ben biraz geri kafalıyım galiba, hala kadın ve erkek dizilerinin olduğuna inanmaktayım. Ve bu dizi de buram buram kadın dizisi kokuyor. Sanırım o sebepten de dizi zerre ilgimi çekmedi. Ama ben ne Gossip Girl, ne de Desperate Housewives izleyebiliyorum. İzlediğim en pembemsi şeyler : Revenge ve Nashville.
Bu sebeple bu dizinin de ne orjinaline ne de ABD versiyonuna göz atmayı düşünüyorum. Ama tanıtım güzel, ellerine sağlık @unfortr…
Şu ana kadar ingiliz dizilerinin amerikan uyarlamaları içerisinde en merak ettiğim, acaba nasıl olucak diye heyecanlandığım dizi Mistresses oldu. Açıkçası uyarlamadaki oyuncu tercihlerini pek beğenmedim. Ama hadi bakalım hayırlısı diyelim, umarım güzel bir uyarlama olur.
Beğeniler için teşekkürler
ikinci sezonundayım dizinin , başlasam mı diye düşünmüştüm çok önceleri ama fırsat olmamıştı , açıkçası bu kadar iyi bir şey de bveklemiyordum , oyuncular ve hikaye çok iyi bence , türün meraklıları kaçırmasın …
Ben de hsparks ilk lafını ettiğinden beri merak ediyordum bu diziyi. Sonra bu tanıtım gelince “Eh artık edinme zamanı gelmiş” dedim. Şu tatil gününde “Şuna bir bakalım sanki severmişiz gibi geliyor” derken, kendimizi ilk sezonu devirmiş bulduk karıkoca.
Sex and The City ve Desperate Housewives özleminde olan ya da “dişime göre bir ‘ilişki dizisi’ lazım bana” diyenleriniz varsa, bu dizinin ilk 10-15 dakikasına baksınlar muhakkak. Her şeyiyle kaliteli bir dizi bekliyor sizi. Üstelik de bir İngiliz dizisinden beklemeyeceğiniz tempoda; çok hareketli ve hızlı ilerleyen bir yapım. 6 bölümlük (1’er saat) tek sezona ne çok şey sığdırdıklarına inanamadık biz ailece.
Şimdi bu gözle gidip gayet umutlu olduğum ABC uyarlamasının fragmanını izledim de… Çok bozuldum çok. Dizinin ruhu muhu kalmayacak Amerika’lıların elinde gibi görünüyor. Umarım haksız çıkarım.
@dkamoy : Diziyi beğenmene sevindim, aynı duyguları paylaşıyoruz. Şahsen uyarlamaya sadece merak ettiğim için bakacağım. Gerçi fragman görüntülerinden durum hiç parlak gelmiyor.
burada biraz kilosu var annanın.. fringe dizisinde daha zayıftı… zayıf hali daha etkileyiciydi.. fringe dizisini seyretme sebebim anna torv. aksanına bayılıyorum.. sonra dizinin manyağı oldum o ayrı konu.. bu ara bir gün oturup cnbc e gibi bir fringe maratonu yapsam mı diyorum..
@kezban : Bana, bu dizide Fringe’dekinden daha kilolu gelMEmişti Anna Torv. Makyaj ve tavır farkı vardı daha ziyade gözüme takılan. Her iki halini de sevdim yine de. Benim hoşuma giden tarafı ise ses tonu.
dkamoy haklı olabilirsin.. fringe dizisinde sürekli siyah giyiyordu.. belki ondan gözüme zayıf gelmiştir.. umarım kendini özletmez.. en kısa zamanda bir dizide seyrederiz yine onu..gerçi kendisi dinlenmek istiyormuş ama..
Ya normalde bu tip konuları burada konuşmuyorum ama cidden ben bunu hiçbir yerde bulamıyorum. Bir ara kağnı hızıyla edindiydim ilk sezonu, o da altyazıları uyumsuz çıktı.
Özelden link gönderebilecek olursa sevinirim. Sonra silerim bu yorumu.
Ben de rpdi ile aynı durumdayım. Help!
Sizin için arşivime baktım. Şu sürüm (Mistresses.WS.PDTV.XviD-ANGELiC) gerek İngilizce gerekse Türkçe altyazıyla uyumlu. Şurdan da indirebilirsiniz.
@unfortr: Vay anasını, DVD olanlar uymazken TV olanların uyacağı hiç aklıma gelmemişti, denememiştim bile. Sahiden uyuyorlar. Teşekkürler.
@unfortr: Aynı siteden daha önce aratmama rağmen ne hikmetse bulamamıştım. Çok teşekkürler link için.
Sonradan ek: Hmm, seeder yokmuş zaten bunlarda da 2, 5, 6 var bi tek.
Uzunca zamandır aklımda olan ve @dkamoy’un da dürtüklemesiyle ön sıralara aldığım Mistresses’ın 2 sezonunu izleyiverdim bir çırpıda. Sonuç: BAYILDIM! Kısacık sezonlara ne çok şey sığdırmışlar harbiden, akıp gidiyor dizi. Son sezon da 4 bölümcükmüş. Bu dizi aklının bir köşesinde olanlara ön sıralara almalarını tavsiye ediyor, kaçırmayın/kaçırttırmayın diyorum Teşekkürler tanıtana, hatırlatana, tavsiye edene…
OLEEEEEEY!
Bu arada ben 2. sezon peşpeşe izleyince ve 2. sezon -ilkine göre- mantıksız/tutarsız olunca biraz overload olup, 3’e geçmemiştim. (Yine de benzerlerine bin basar bir sezondu 2 de.)
İyi hatırlattın, bi ara döneyim bu hanımlara ben.
@dkamoy: 2.sezonu mantıksız ve tutarsız bulmuşsun ya, 3.sezona ne diyeceksin merakla bekliyor ve susuyorum
@unfortr: 22dakika’da ya sen ya hsparks demiştiniz bunu daha önce. Hazırım yani.
Allam bu ne kel alaka bir 3. sezonmuş böyle harbiden. Dizinin adıyla alakası kalmadı zaten. Dizinin o ilk sezondaki eğlenceli havasından eser yok, hadi onu geçtim de; yarattıkları drama da nasıl sıkıcı, nasıl iç karartıcı olmuş. 2 sezonda kalsaymış dizi, bu sezona gerek yokmuş hiç. Bir de 4 bölümcük diye hayıflanmışım başta, peh! Sündüre sündüre zor bitirdim. Ha, bu kadar b.k attım ama ilk sezonlarla ilgili fikrimi/yorumumu değiştirmedi bu tabii. İlk 2 sezonuyla inanılmaz keyifli bir dizi olduğunu hatırlatalım bir kez daha!
Bunu da uyarlıyorlar. Bknz: Medyapım.
“FOX için hazırlanan dizide Yasak Elma’nın oyuncularından Şafak Pekdemir ve Barış Kılıç’ın da adı geçiyor.”
Adını Metresler koymaya cesaret edebilecekler mi acaba?
Uyarlamanın adı “Yalancı ve Mumları” olmuş.
Yönetmen: Koray Kerimoğlu
Dizi ismi bulmakta üstümüze yok ya
Yerli uyarlamanın fragmanını izledikten sonra yukarı çıkıp tanıtımı okudum. Cinayet gizemini nereden çıkardıklarını bilmiyorum ama gerisine sadık kalmışlar gibi.
Not: ABD uyarlamasında kadınların ikisi kardeşti. Burada (ve bizde) o yokmuş, yeni fark ediyorum.
Not 2: Cinayet kısmı Kore uyarlamasında varmış.