The Affair – Tanıtım
376 yorum pirate 25 Eylül 2015 09:45
Showtime‘ın 4 Ekim’de 2. sezonu başlayacak draması The Affair‘ı yakından tanıyalım.
KÜNYE
Tür: Drama, Psikolojik, Gizem
Mutfaktakiler: Hagai Levi, Sarah Treem
Sezon – Bölüm Sayısı: 1 sezon, 10 bölüm
Durumu: 2. sezon 4 Ekim 2015’te başlayacak.
Süre: 52-60 dk.
Kanal: Showtime
GİRİZGAH
Öncelikle dizide olayların tek bir pencereden yansıtılmayıp erkek ve kadın ana karakterlerin bakış açılarından farklı olarak ayrıntılı bir şekilde yansıtıldığını, dizideki geçmişte yaşanmış olayların kadın ve erkek karakterlerin anlatımları doğrultusunda izleyiciye aktarıldığını ve bu 2 farklı anlatımda ana olaylarda tutarlılık olmakla beraber bu ana olaylara giden yolda yaşanmış ayrıntılarda bolca farklılık hatta zıtlıklar görülebildiğini belirtmek isterim. Bu da bu diziyi özel kılan şey aslında: objektif değil de subjektif olması. Bu subjektiflik de izleyiciye ne mi kazandırıyor? Anlatılan 2 farklı olay akışını harmanlayan izleyici kendi subjektif bakışını da çorbaya ilave ederek kendine ait 3. bir olay akışı biçimlendirebiliyor. Bu da diziyi daha fazla sahiplenmesine vesile oluyor izleyicinin.
Son olarak belirtmek isterim ki karakter tanıtımları sırasında da yukarıda belirtilen sebeplerle biraz subjektif olabileceğimi(zaten olunması da gerektiğini) belirtmek isterim.
KONU
The Affair; çoğunlukla Long Island’daki Montauk adlı küçük bir sahil kasabasında geçiyor, ara ara da Brooklyn’e götürüyor bizi. Dizinin temelinde evli iki çift bulunuyor. Erkek kahramanımız Noah, Helen ile evli ve 4 çocuk babası. Kadın kahramanımız Alison ise Cole ile evli ve 2 yıl önce çocuklarını toprağa vermek zorunda kalmışlar. Noah , Brooklyn’de devlet okulunda çalışan bir öğretmen ve tek kitabı basılan bir yazar; eşi Helen’in ise hediyelik eşya dükkanı var. Alison, kasabanın yegane restoranında garsonluk yapıyor; eşi Cole ise bir çiftçi. Brooklyn’de yaşayan 4 çocuklu Noah-Helen Solloway ailesi yaz tatilini geçirmek üzere her sene olduğu gibi Helen’in ünlü bir yazar olan babasının Montauk Kasabası’nda bulunan evine geliyorlar. Noah, Alison ile ilk kez ailesiyle bir şeyler yemeğe geldiği sırada Alison’ın garsonluk yaptığı restoranda karşılaşıyor. İkili arasındaki ilk çekim orada başlıyor. Helen ile güvenli bir evliliğin içinde tutkusunu kaybeden Noah ve Cole ile kaybettikleri çocuklarının getirdiği psikolojik yıkım nedeniyle pek de iyi gitmeyen bir evliliği olan Alison arasında da yasak bir ilişki başlaması da haliyle kaçınılmaz oluyor zaten. Bunlar dizinin geçmiş zaman kısmı. Bir de şimdiki zaman kısmı var. O kısım Noah ve Alison’ın bir dedektife ifade vermesiyle ilerlemekte. Henüz kimin, nasıl öldüğünü bilmiyoruz ama ortada bir ceset olduğunda hemfikiriz. Cinayet mi yoksa kaza mı? Orası da şu an için karanlıkta.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Noah Solloway (Dominic West): Helen ile evli, 4 çocuk babası. Brooklyn’de devlet okulunda öğretmen ve bir yazar. Bir kriz filan patlak vermediği sürece çocuklarıyla ilgilenmekten aciz. Evliliğine karşı tutkusunu kaybetmiş mutsuz bir adam. Ona göre tutkulu olduğu şeyler ise: öğretmek, bir gün herkesin takdir edeceği bir roman yazabilmek ve yüzmek. Başarısızlığında ve hatalarında asla suçu kendinde aramayan, suçu hep başkalarına atan biri. Son derece bencil, başkasının ne düşündüğünü ve hissettiğini önemsemeyen bir adam. Karakteri The Awakening, Centurion, 300 gibi popüler filmlerde yan rollerde izleme fırsatı yakaladığımız, dizi severlerin ise The Wire‘dan hatırlayabileceği Dominic West canlandırıyor.
Alison Bailey (Ruth Wilson): Cole ile evli. Garsonluk yapıyor. 2 sene önce çocuğu ölmüş, bu olayı hala atlatamamış, evliliğinde bu psikolojik yıkımdan kaynaklı problemleri olan bir kadın. Psikolojik gitgelleri olan, ruhsal açıdan pek de sağlıklı olduğu söylenemeyecek biri. Mutsuzluk ve keder girdabının içinde hapsolmuş, bu hapisten kendisini uzaklaştırabileceğine inandığı her şeye pek düşünmeden balıklama atlayabilecek zayıflıkta biri. Annesi ile problemleri nedeniyle aile kavramına pek inancı olmasa da yine de kocasının ailesi ile oldukça yakın. Karakteri The Lone Ranger filminde yan rolde izlediğimiz, dizi severlerin The Prisoner ve Luther‘den hatırlayabileceği Ruth Wilson canlandırıyor.
Helen Solloway (Maura Tierney): Noah ile evli, 4 çocuk annesi. Brooklyn’de bir hediyelik eşya dükkanı var. Babası Bruce Butler(John Duman) ünlü ve zengin bir yazar. Eşini ve çocuklarını çok seven bir kadın. Duygusal, barışçıl ve affedici biri. Karakteri Liar Liar, Oxygen gibi ünlü filmler ve ER dizisinden hatırlayabileceğiniz Maura Tierney canlandırıyor.
Cole Lockhart (Joshua Jackson): Alison ile evli. Erkek kardeşleriyle birlikte aile çiftliğinde çalışıyor. Çocuğunu kaybetmek onu da üzse de durumu Alison’dan daha iyi idare ediyor. Alison’ı, ailesini ve aile yadigarı çiftliği çok seviyor ve sevdiği şeyleri kaybetmemek adına mücadele veriyor. Karakteri Fringe ve Dawson’s Creek gibi popüler dizilerle büyük hayran kitlesi kazanan Joshua Jackson canlandırıyor.
Oscar Hodges (Darren Goldstein): (Tanıtımı okurken çoğu kişi ne gerek vardı diye düşünecek olsa da dizinin olmazsa olmaz bir karakteri olarak gördüğüm için Oscar’ı da kısaca tanıtayım istedim.) Oscar, kasabanın yegane restoranının sahibi, Alison’ın da patronu doğal olarak. Lisedeyken Alison ile sevgiliymiş. Hala da ona aşık. Onu Cole’a kaybetmenin hala gurur kırıklığını yaşadığı belli oluyor her halinden. İlk sezonda Alison ile nasıl ayrıldıklarını öğrenme fırsatı bulamadık; umarım 2. sezonda bizi aydınlatır dizinin yazarları. Cole ve ailesi ile de araları iş meseleleri yüzünden gergin Oscar’ın. Alison ve Noah’nın anlatımlarıyla kötü bir insan olarak gösterilen Oscar bence aslında o kadar da kötü biri değil. Sadece üzgün bir aşık. Karakteri Damages ve American Odyssey gibi dizilerde de konuk oyuncu olarak yer alan Darren Goldstein canlandırıyor.
Dizide ayrıca Cole’un erkek kardeşi Scotty rolünde Arrow‘dan hatırlayabileceğiniz Colin Donnell de yer alıyor.
YAZARIN NOTU
Diziyi bana çekici kılan en büyük özellik tabii ki Alison ve Noah’nın aynı olayları farklı ayrıntılarla anlatması. Bu anlatımlarda ikilinin karakteristik yapıları, birbirlerine olan davranışları ve söylemleri, olay anında giydikleri kıyafetler ve nasıl göründükleri vb. şeylerin farklı şekilde aksettirilmesi ilgiyi sürekli tetikte tutan bir olay. Benim gibi olaydan daha çok ayrıntılara değer veren biriyseniz bu dizi bu açıdan tam size göre. The Affair, her ne kadar “yasak aşk” gibi bir çok defa işlenmiş bir konu üzerinden yola çıksa da konunun işlenişinin ve bakış açısının farklı olması diziyi bir hayli çekici kılıyor. Olayları bir erkeğin ve bir kadının gözünden sırayla izliyor oluşumuz da güzel bir farklılık. 2. sezon için temennim ise anlatımların sadece Noah ve Alison ile sınırlı kalmayıp; Cole ve Helen’a da sıçraması. Hikayeye onların bakış açısından da bakabilmeyi 1-2 bölümlüğüne de olsa isterdim açıkçası. Ayrıca dedektif ve soruşturma özelliği ile de bir gizem yaratıyor ve sezon finalinde ne olacağına dair de bolca tahmin yürüttürüyor dizi.
Ruth Wilson‘ın oyunculuğunun da çok iyi olduğunu belirtmek isterim. Özellikle ilk 3 bölümde başarıyla 2 apayrı karakteri canlandırıyor adeta.
Bu kadar övgü tamam. Biraz da eleştiri şart! Dizinin en büyük handikapı ise olayları Noah ve Alison’ın anlatımından takip etmemiz nedeniyle iki karakterden en az birinin her sahnede yer almaları şart. Yani dizideki diğer karakterlerin Noah veya Alison’ın yanlarında olmadığı zamanlarda neler yaşadıklarını izleyemiyoruz. Bu da bi hayli kısıtlayıcı, sinir bozucu, 2. sezonda bir şekilde çözülmesi gereken bir problem. Bence bir başka yergi de Joshua Jackson‘a gelmeli. Elinde güzelce şekillendirilebilecek bir rol olmasına rağmen yeterli bir performans sergileyememiş bence Joshua. Dediğim gibi yazar 2. sezonda diziyi 1-2 bölümde Noah ve Alison’un boyunduruğundan kurtararak Joshua ve Maura’ya da bir fırsat tanırsa daha da iyi olacaktır bence.
İçinde çok fazla detay, bir tutam gizem ve iyi oyunculuklar barındıran The Affair’i drama seviyorsanız muhakkak izlemenizi öneriyor ve ‘4 Ekim’e az kaldı, hala ilk sezonu izlemediyseniz acele edin!’ diyorum.
1. Sezon Fragmanı
2. Sezon Fragmanı
yorumlar
Geçen bölüm
Joshua Jackson bu sene dersine daha fazla çalışmış belli ki. Hakkını vermem gerek.
Ne istesem gerçekleşiyor bu ara bu dizide.
Güzel bir bölümdü ama özellikle ikinci yarısı. Gerçi Cole’un tarafını beğeneceğimi zaten tahmin ediyordum, özellikle onun da ikinci yarısı benim açımdan güzeldi. Bu yeni tarz dizinin 2. sezon hikayesine çok iyi uydu.
Mahkeme sonundaki bakışları pek bir gizemliydi. Cole'a sevgili diye yazdıkları kadın da gözüme güzel gözüktü.
S02E03
Şu ana kadarki en zayıf bölüm buydu heralde ya! Whitney’nin sahnesi dışında hiçbir şey olmadı desem yalan söylemiş olmam heralde. Eh bir de Max sahnesi işte. Whitney, bu mat bölümün parlayan yıldızıydı valla. Whitney’e de bir part falan mı çekseler ne? Bu bölümdeki performansına bakarsam süper bir part çıkabilir ortaya bence.
2×03
15 dakikada bir insan ne kadar ”are you sure” diyebilirse, şu an onun rekoru kırılmıştır zannediyorum. Bana fenalık geldi
Bu bölüm sıkıcıydı, uyumamak için zor tutum kendimi.
Ben Whitmey’e sinir olmadım. Hali hazırda karakterinde olmayan bir şekilde davranmadı veya söylenmedi.
Ben kendimi Noah-Helen bölümlerine hazırlamıştım ne güzel. 2. kısımda Alison çıkınca biraz bozuldum ama bölüm sonu fragmanı Helen üstüneydi; belki bu sefer de Helen-Cole yaparlar.
@root
Noah konusunda haklısın. Şahsen ben de bayılmam kendisine. Helen buna fazla, Alison’da da o koca varken buna gitmesi saçma yani.
2×04 üzerine:
Bu bölümü baya beğendim. Helen tarafı zatengüzeldi de Noah tarafını izlerken epeydir bu kadar zevk almıyorum. Beter ol
Noah hiç çekilmiyor 2 bölümdür. Helen bölümü beni bile depresyona soktu ekran başında. Trevor beni de sinir etti bu bölüm. Zeka özürlü kesinlikle bu çocuk.
Kamu spotu: Asla bu kadar fazla çocuk yapmayın!
Noah’nın kız kardeşine bayıldım bu arada. Son derece açık sözlü biri. Noah gibi ne istediğine karar veremeyen birinin etrafında her daim böyle biri olması şart!
Seçim yayınlarından sıkıldığım için dizi izleyip kafa dağıtayım desem de, Solloway ailesinin derdi beni daha çok gerdi.
Noah’ın kız kardeşi bayağı dobra çıktı. Zaten Noah gerçekleri duymaya tahammül edemeyip her seferinde kaçıyor. Bu arada Noah’ın babası Breaking Bad’deki Tio Salamanca idi. Son olarak Gotham’da Jerome’nin babası olarak karşımıza çıkmıştı.
Harika bir bölümdü. Sıkıcı geçen sezona ilaç gibi geldi adeta. İçinde Noah olmayan bir bölüm! Tadından yenmedi valla.
Joshua döktürdü yine. Onun partlarını iple çekiyorum bu sezon. Daha fazla Cole partı lütfen!
En sonda
Alison’un sonunda
2×05 üzerine:
Cole’un kısmına bayılmış durumdayım. Biz geçen sezon ne izlemişiz ya oldum. Üstelik hikaye tekrarına girmeden anlatım yapmaları da şıktı.
Keza Helen’in sahnesi de benim açımdan etkileyciydi. Kadın patır patır konuşup ne güzel döktürdü öyle.
Sezon bitmeden bir bölüm de Helen-Cole olsun istiyorum, çok mu şey istiyorum?
Helen, gudubet annesine karşı 2 sezondur beklediğim patlamayı yaptı ya sonunda içimin yağları eridi valla. Aferin kız!
2×07 üzerine:
“Our” derken canısı? Ay beynim yandı ama doğruysa OLEY!
Noah yine en kötüsüydü. Bu bölüm Alison da şaşırtıcıydı. Cole’un kısmı yine en güzeliydi, hatta şimdiye kadarki Cole kısımları içinde bence en iyisiydi.
2×07
Yok artık Biri bana benim gözlerimin yanlış kişiyi gördüğünü söylesin. Zumm yapıncaya kadar inanasım gelmedi ve hala inanamıyorum.
Bölümü bitirdiğimde ben de ‘bizim’ kelimesinin şaşkınlığı içindeydim, sonra EW’daki bölüm yorumlarına göz attım…
Yeri gelmişken yine yazayım: OLEY!
Yalnız bunun üzerine Chicago Med’i açıp daha ilk sahnede adamı görünce diziye adapte olamadım
@unfortr
Katılıyorum 1: Bence de boşuna değildi.
Katılıyorum 2: Aynen ya. “Kapat kapat yarına falan kalsın, olmaz artık bugün.” diye kapatıverdim valla
Mükemmel bir bölümdü ya! İlk başta bu kadar zamanda atlama yapmış olmalarını yadırgasam da; bayıldım bu bölüme valla. Sezonun en iyi bölümüydü bence.
Alison bölümü üzerine:
Noah yine
Alison’ın annesinin ev konusundaki konuşması süperdi. Seviyorum bu Athena’yı ya!
Cole bölümü üzerine:
Cole da bu bölüm
Oscar Hodges! Adamım ya! Özletti bu sezon kendini valla. Ama gözüktüğü o mini minnacık anlarla bile o kadar hareket getiriyor ki diziye anlatamam. Tanıtımda da yer verdiğim üzere başroldeki dörtlümüzün yanında 5. kritik kişi olmayı sonuna kadar hak ediyor valla. Ah bir de yazarımız da hakkını verip daha fazla süre verse şu Oscar’a keşke.
Son sahne üzerine:
Son sahne için ben de
2×07
Cole bölümlerine bayılıyorum ben ya. Son sahne de baya şaşırtıcıydı bakalım ne çıkacak.
Pislik herif Reddedilmeseydi çizgiyi geçiverecekti işte
Emzik olayı pek hoşuma gitti. Böylelikle baba olayına da bir cevap almış olacağız. Gerçi umarım Scotty negatif çıkarsa Cole'dan olduğu akıllarına gelir. Gerçi testi Noah'tan değil şeklinde de yaptırabilirler.
İki bölüm arasındaki farklar pek bir tatlıydı. Whitney kısmı Noah'ta yok oldu resmen. Ama değişmez gerçek Noah'ın saçma sağan davranışları olsa gerek. İyi ki Helen ve Cole tarafı da var bu sezonda, Noah'ın defoları daha çok ortaya çıktı bu sayede. Helen de en azından biraz daha takdir görür oldu.
Geçen bölümün son sahnesinde anladığımız şey üzerinden teori üretmelerini beklemiyordum. Avukatlar beni şaşırttı.
En azından çocuğun babasının Scotty olabileceğini düşünürlerken, Cole’u niye ihtimaller arasına almadılar ki?
Bölümü Helen ile açınca bana bir rahatlama geldi, sanırım bende @aytackara gibi düşünüyorum artık, Noah’a şimdi katlanamayacağım derken yine bölümü domine etti gerçi.
Birde benim izlediğim sürümde Noah en son kendi kitaplarını imzalarken bölüm bitiyor. Sizde de bu şekilmi bitti?
@unfortr Canım senin 1:45’ini yemişler Orada ne olduğunu söyleyim diyeceğim, spoiler olur. Helen-avukat arası bir sahne daha. Bölüm sonunda fragman da var hatta.
Sezonun en güzel bölümlerinden biriydi.
Helen’in hayatıyla ilgili çok pişmanlıkları var. Noah’ın içki içerken anlattıkları neydi öyle? 19 yaşındayken son parasıyla Tanzanya’ya bilet alıp yerli kabilelerle birlikte yaşamayı düşünüyormuş. Tabii hiçbir hayalini anne ve babası yüzünden gerçekleştirememiş. Whitney’nin üniversite okumayı istemeyip manken olma arzusunda bulunmasına da bu sebeple karşı çıkıyor. Çünkü böyle yetişmiş böyle görmüş.
Bir pişmanlığı da Noah’ın yazarlıkta bu seviyeye gelecek olmasını hiç düşünememiş. ”Gurur duyuyorum seninle” dediğinde çok samimi geldi bana.
Noah kütük geldi kütük ölecek. Alison kendisine webcam’da bebek odasını gösteriyor insan bir surat ifadesini değiştirip iki çift güzel laf söyler; halkla ilişkiler yardımcısıyla yatması da cabası.
En güzel
bölümüydü.
Noah’nın bebek odası sahnesindeki tavırlarına takılmadım hiç bu bölüm. Önceki bölümlerde anladık zaten: Noah bu çocuğu istemiyor, hayattaki ileriye dönük hayalleri arasında bir çocuğa daha yer yok. O yüzden önceki bölüm bebeğin kalp atışı için heyecanlanmadığı için çok küfrettiğim Noah’ya bu bölüm küfrü basmadım bebek odası olayı için. Noah, Alison’ı istiyor ama bir çocuk daha istemiyor. Ama Alison’un ölen çocuğundan ötürü bu çocuğu ne kadar çok istediğini biliyor ve bu sebeple çocuğu istemediğini söylese Alison’u kaybedeceğini bildiği için susuyor. Bu adam harbiden seviyor Alison’u. Vay be Noah ile empati kurdum ilk defa! Bu empatiye yeltenmemde Noah’nın kitap okuma gününde Helen’i üzmemek adına yaptığı hoş empatinin de etkisi yok değil hani. Ama ilerde tekrar yüklenmemeye de söz veremiyorum yani. Sonuçta bu Noah; bencillikte tavan biri.
Bu arada; seksi halkla ilişkilercinin Noah’yı yarıda bırakması şaşırttı tabi ama; beni asıl şaşırtan daha önce aralarında bir şey yaşanmamış olmasıydı. Geçen bölümki samimiyetlerinden sonra ben zaten aralarında bir şey yaşanmış olduğunu düşünmüştüm. Olmamış olması şaşırttı o yüzden. Prensipli halkla ilişkilerciye bir alkış benden!
Son sahnedeki Helen’in emziği DNA testi için avukatlara getirmesi tamam da öncesinde Helen’im emziği alma sahnesine fena kıl oldum ben. Yazarın yaratıcılıktaki dip noktasıydı heralde bu sahne. O kadar saçmaydı ki! Noah cebinde emzik taşıyor; Noah? Hadi ama! Neyse; bu emzik ayağa kalkınca cebinden düşüyor. Ne hikmetse! Hadi neyse; sonra da Helen’in mantık dışı bir şekilde bu emziği alıp çantasına atası geliyor. Bak sen! Gerçekten daha kabul edilebilir, daha doğal, daha yaratıcı bir sahne gelmedi mi bu yazarın aklına ya?
Sonradan Ek: Vay be destan yazmışım resmen! O kadar üzerine konuşulası, o kadar güzel bir bölümmüş harbiden.
2×08 Bence dizinin en güzel bölümüydü. İlk sezona göre çok daha güzel gidiyor dizi bence.
Noah:
Daha fazla sorumsuz olamaz derken adam her seferinde daha fazla sorumsuz olmayı başarabiliyor cidden. O zaman daha beter olunuz beyefendi.
Whitney’in sesi de ne kadar cırtlak öyle… O zaman senin de baban kadar başına taş düşsin.
Helen:
En sakin ve huzurlu taraf olsa gerek. Bu kadın Noah’sız daha iyi kesinlikle, hatta Whitney’i de alalım oradan.
Cole:
Adamın kısmı nereden nereye vardı ya… Fon müziği de pek güzel uydu oraya, lütfen böyle devam.
Alison:
Kadın benim psikolojiyi bile bozdu.
Joshua Jackson’ı övdükçe siz, nasıl bu diziyi izlemek istiyorum anlatamam. 2.sezon bitsin, dalacağım direk
Adam döktürüyor, o övgüler az bile
Ruth Wilson’un döktürmesinin yanında Joshua’nınki hiçbir şey.
O zaman yeri gelmişken Helen’ın da hakkını verelim, kadın bu sezon gayet iyi.
Son bölümü izlemedim ama, Noah, sevmiyorum lan seni, uyuz, bencil adam. Çaktırmadan Borgen izliyorum bugünlerde. Joshua Jackson’ın lafı geçince, Kasper Juul karakterini ne zaman görsem aklıma Joshua geliyor. Andırıyor birazcık. Danimarkalı Joshua.
Aaa! 4 partlı bölümü yaptılar mı sonunda demek? Çok merak ettim şu an bu bölümü ya!
Joshua Jackson konusuna gelince; adamı geçen sezon rolünün hakkını veremediği için tanıtımda yerden yere vurmuştum. Ama bu sezon yorumlarımda da hak ettiği övgüyü verdim sanırım. Adam bu sezon döktürüyor harbiden. İlk sezonun yıldızı nasıl tartışmasız Ruth Wilson ise bu sezonun yıldızı da tartışmasız Joshua Jackson.
2×09
Bu bölüm sadece bu sezonun değil dizinin en güzel bölümüydü bence. Hem Joshua Jackson hem de Ruth Wilson döktürdü yine. Dizinin tarzının dışına çıkıp partsız bölüm yapmış ve çok güzel olmuş, bu sezon zaten her part farklı olayı izliyorduk neredeyse, ilk sezon gibi birbirinin aynı değildi anlamı kalmamıştı. Neyse böyle devam nazar değmesin.
Farklı bir tecrübe oldu bu bölüm. 4 karakteri de ayrı ayrı gördüğümüz partsız bir bölüm. Güzel fikir, yanlış sapak! Bölümün sevdiğim ve sövdüğüm tarafları tam anlamıyla ters köşe oldu benim için. Kahkahayı bastığım yerler apayrı bir olay zaten.
Helen‘in hikayesi muazzamdı. Geçen bölüm ilk defa bir Helen bölümünü beğenmiştim ama o beğenme bu bölümden sonra gölde tekne kaldı resmen. Bu bölümdeki Helen’in hikayesinin her anına bayıldım. Tadı damağımda kaldı resmen . Hiç bitmesin istedim.
da payı büyük tabi bunda. Süper bir karakter çıkmış ortaya. Tuttum bu adamı.
Noah ile aramdaki buzlar eridi 2 bölümdür. Hiç küfür etmiyorum bu ara ona. Güzel bir empati çizgisi yakaladım Noah ile; onu anlıyorum ve bir nebze hak veriyorum artık bu adama.
saymazsam hiçbir hareketini, hiçbir tepkisini yadırgamadım bu bölüm Noah’nın.
Bu kadar övme yeter, biraz da sövmek lazım. Tamam; Helen ve Noah bölümleri harikaydı; ama Alison ve Cole bölümleri de aynı oranda berbattı yani.
İlk olarak daha yumuşak bir geçiş yapayım. Cole bölümü ile başlayayım. Kötü başlamadı aslında.
Böyle saçma salak tepkiler yazmaya utanmıyor musun a be yazar kardeş ha?
Alison bölümüne gelince; o kadar gereksiz, o kadar gereksiz bir hikayeydi ki sinirlerim tepeme çıktı resmen. Ya arkadaş; biz bu kadının sağ salim doğurduğunu biliyor muyuz? Biliyoruz. Eeeee; o zaman niye 15 dakika boyunca gereksiz yere Alison’un doğum sahnelerini gösterip de Noah ve Helen bölümlerinden çalıp bizi kangren ediyorsun a be yazar kardeş?
Bu bölüm bir değişiklik de ben yapayım. Bölüme değil yazara puan vereyim:
Helen bölümü için yazara puanım: 9.5/10
Noah bölümü için yazara puanım: 8.5/10
Cole bölümü için yazara puanım: 3/10
Alison bölümü için yazara puanım: 0/10
* Ben görünce oha dedim, Scotty’nin aksi için salak olması lazımdı herhalde:
* Dizideki zamanı baya hızlı götürüyorlar sanki, o yüzden sezon finalinde gerçeği öğreneceğimizi düşünmeye başladım.
* Bu bölümdeki psikolog çok hoşuma gitti. İşinin ehli veya en azından düzgün yapanını izlemesi çok hoşuma gidiyor. Bu bölümde Noah kısmını Allison'dan daha çok sevdim, hatta çemkirdiğim noktalar olsa da ilk kez empati yapar oldum adamla.
Seans hakkında tek bir şeye gözüm takıldı:
Şu konuda fikrim hala sabit:
Baya iyi bir bölümdü. Noah bölümü psikoanalitik açıdan oldukça başarılıydı. Alison bölümü de olay akışındaki minik boşlukları sıvaması açısından güzeldi. Bölüm için puanım: 8.5
Noah: Son 2 bölümde davranışlarıyla, bu bölümde de söylemleriyle kendini daha iyi ifade etmeye başladıkça sevmeye başladım bu adamı. Psikolog randevusu gayet verimli geçti yani.
Alison:
2. fail olarak da Oscar parladı bu bölüm. Son bölümün üstünden zamanda 1 yıla yakın atlama yapıldı malum. Öğrendik ki bu süre zarfında Montauk’da ciddi bir kasırga vakası yaşanmış. Bu kasırga da Olscar’ın restoranına fena zarar vermiş. Scotty de Oscar’ın bu durumundan faydalanıp restoranı fahiş fiyata Oscar’ın elinden kapmaya çalışıyor. Zaten Oscar ile araları da her daim gergin bir durumdaydı. İkili arasında işler daha da kızışacak belli ki ilerde. Birkaç bölüm önce de ağız okuma olayı ile polislere yardım ederken izlediğimiz Oscar, o yardımı da hedef şaşırtmak adına planlı bir şekilde yapmış olabilir bence. İşlediği cinayet için topu Alison’un kucağına atmak adına. Bu hikaye örgüsü, Scotty cinayeti için benim aklıma yatan en uygun senaryo şu anda.
Cole:
“Zaman çizgisini bu sefer de 6-7 hafta attılar, daha ne kadar kaldı?” diye düşünürken sezon finali fragmanı soruma cevap verdi. Geldik fasulyenin faydalarına nihayet…
* Sezon finali fragmanında “Special Extended Episode” lafını görünce kaç dakika acaba diye Showtime’ın siteye girdim, 68 dakika görünüyor. Vay maşallah.
* Max’in Noah’la olan konuşmasında yaptığı açıklamayı bu kadar mantıklı yapacağını beklemiyordum. Ne hoş oldu o öyle.
* Şunu fark edince biraz şaşırmadım değil, ben bile o kadar duygusuz değilimdir herhalde.
* Bir de Noah’a bu bölümde “Bu adam da kafayı seksle bozmuş ya.” tepkisi verdim. Nedeni şundan:
Tabii, hatta kadının o sahne sayesinde Altın Küre adaylığında öne çıkıverdi.
Tabii, hatta çocuk bile yaptılar.
Haftaya da kadınlar bölüm bekliyorum diyeceğim de yapmazlar sanki; işleyecekleri şey başka. Ha bu arada, Cole’unkinden de memnun kaldım.
Şimdi geçen hafta Alison sokakta Scotty ile karşılaşmıştı ve Scotty Alison’dan ortak olmasını istemişti Lobster Roll’u satın alabilmek için. Sonra Alison ve Cole bir barda buluştu. Bunların hepsi aynı zaman dilimi içinde oldu değil mi? Çünkü Cole, Luisa’nın yeni restoranından falan bahsetmişti Alison’a. Restoran hemen sokağın karşısındaydı, Luisa oradan çıkıp bunların yanına gelmişti. Hatta evlenmek üzereyim demişti Cole Alison’a.
Bu bölümde ise yine Scotty’nin kafası iyi, yine Lobster Roll’u alabilmek için bu sefer Cole’dan yardım istiyor. Luisa ve Cole yine evlilik planları yapıyor hatta yer bakıyorlar. Ama Luisa daha restoranı açmamış görünüyor. Patronu olarak Stephanie diye bir kadından bahsediyor, bir gün kendi restoranımı açmak istiyorum diyor.
Benim acayip kafam karıştı. Hangi zamanda oldu şimdi bunlar?
11’de de 6-7 hafta ilerideyiz, hala çalışan ve kendine ait bir yer hayali var. Gerisini biliyorsun.
Anladım şimdi, teşekkür ederim.
Sezon finaline 1 kala yine güzel bir bölümdü.
*Adamım Oscar’ı yeniden görmek güzeldi. İçinde olduğu her sahneye büyük bir renk katıyor.
*Helen olayının Max ve Noah arasında çözülmesini uzun süre önce beklemiştim. Sonunda bu bölüm yüzleşebilmeleri iyi oldu.
*Max demişken; o son şahitlik da beklenmedikti hani. Noah’nın sondaki yüz ifadesi de baya kafa karıştırıcıydı. ‘Ne saçmalıyor bu ya?’ bakışından ziyade ‘Bu lalenin o an evde olduğunu nasıl fark edemedim ki ben?’ bakışı vardı sanki Noah’nın yüzünde.
*Alison ve Cole’un çok doğru bir yatırım yaptıklarını düşünüyorum. Konumu itibariyle her zaman iş yapabilecek bir mekan sonuçta. Yalnız Scotty 1 milyona kapatırız diye sayıklıyordu geçen bölüm Alison’a. Tutturamadı. 1.5 milyona gitti! Cole bu bölüm mekanı 2 milyona alabileceklerini, kendisinin bu miktarın yarısını karşılayabileceğini söylemişti. Bu mantıkla Cole’un hala 250.000 doları mevcut. Alison’un ise evin satışından payına düşen 1 milyondan kalan 250.000 dolarından geriye ne kadarının kaldığını merak ediyorum ben şu an. Malum Noah daha kitaptan para kazanmadan önce yüksek ev kirası dahil bütün masrafları Alison karşılıyordu. Ne kadarını yedi acep? (Şu an bütün bu para mevzusunu niye bu kadar merak ettiğimi de acayip merak ediyorum ama neyse?)
*Cole’un annesi görmeyeli %50 kütle artırımına mı gitmiş? Yoksa bana mı öyle geldi? Bu kadın geçen sezon bu kadar kilolu muydu ya?
*Luisa’nın annesinin Gudubet Margaret’in 30 yıllık hizmetçisi olduğunu öğrenmek de bölümün küçük sürprizlerinden biri oldu.
@aytackara Güzel bir ayrıntı yakalamışsın bu arada. Sen söylemesen bölüm içinde hiç dikkatimi çekmemişti o ayrıntı benim. Adam harbiden
Çok şükür Scott’ı kimin öldürdüğünü öğrendik. Alison’ın öldüreceğini tahmin ediyordum ama bu kadar komplike bir şekilde olacağını hiç tahmin etmemiştim yalan olmasın. Amerikan Ceza Hukuku nasıl işliyor acaba, merak ettim. Orada Alison ve Helen’e suçun paylaştırılması gerekiyor sanırım. Ama Alison’un haklı sebepleri var (Scott’un sarhoş olması ve ona saldıracak gibi hareket etmesi, taciz etmesi), üstelik gecenin o saatinde oradan araba geçmesi de olası bir şey değil. Bunlar Alison’un lehine. Helen ise sarhoş ve hiçbir haklı sebebi yok. Umarım bunu güzelce açıklarlar gelecek sezon.
Neyse bunlar çok da önemli değil aslında. Noah salağı son sahnede yine öne çıktığı için iki hatun da paçayı sıyıracak bu işten büyük ihtimalle. Şimdi üçüncü sezonda ne işleyeceklerini de merak ediyorum.
Bu sezon 10 üzerinden çok rahat 9 alır benden.
Sezon finali beni de tatmin etti.
** Ben de Helen’ın işin içinde olacağını biliyordum. Ters köşe beklediğimden dolayı. Şimdiye kadar Noah, Alison ve hatta Cole’u işaret ettiler, sadece Helen yoktu. Fragmanda onun da düğünde olduğunu fark edince kendimce emin olmuştum. Noah’ın versiyonuna inanmış bir haldeyken Alison’ın tarafında olanı görmek paha biçilmezdi ya, bayıldım o kısma.
** Bölümde Colin Donnell‘ın sesinin güzel olduğunu da fark ettim. Belki de o atmosferde veya şarkıda bana öyle geldiği içindir ama hoşuma gitti.
** Bu arada EW bugün yine formundaydı, sezon finalinden okkalıya yakın tipte bir spoiler verdi. (Belanızı aramıyorsanız bakmayın.) Altta gelen tepkilere rağmen hala da duruyor üstelik. Neyse ki spoiler sınırını geçtikten sonra gördüm.
@keremaci
Adamın elinde video var, DNA testi var. Dedektif de kürsüye kadar çıkmışken Noah’ın yediği halta rağmen tamam ya diyerek indirmezler herhalde… Taş konusu da çıkınca Noah’ın itirafını Alison’ı kurtarmak için böyle bir davranış sergiledi diyerek kullanabilirler. Tek gereken Noah’ın çenesini artık kapatması.
Gerçi ben Noah’ın bu salaklıkla orada başı belaya girerse sanırım şaşırmam.
3. sezonda kazanın hemen sonrası biraz olsun işimizi görebilir bence. Scotty’nin bulunmasının hemen ertesi. Helen’in kaza psikolojisi. Cole’un ve ailesinin Scotty draması. Alison ve Noah’ın kaza sonrası yaşadıkları. Bir de cenaze tabii ki, onu da görmedik. Dedektifin ilk sezonda ifade almaya başlası ile kaza arasında ne kadar zaman olduğunu tam olarak bilmiyoruz sanırım.
Ben daha ortalardayım. Bitirmem haftasonunu bulur.
2. sezonun sonu açık mı, kapalı mı, yumurtalı mı, kıymalı mı bitti kısmına göre ozgun’e başla başlama desenize.
canımsın ben de kedi gibi dolanıyodum buralarda
And the answer goes to… açık. En önemli soruyu ve birkaç detayı hallettiler ama elde hala az da olsa biraz bir şeyler kaldı. O da artık bir sonraki sezona. [Hiç öyle son 1 dakikayı atalım muhabbeti de yok bu arada. O son 1 dakikayı keşke atsak da o zaman da konu yine tam kapanmaz.]
Hatta Kerem’e yazdığımın içinde de 3’te nasıl devam ederler üstünden bir şeyler yazdım.
E bu dizinin 3. sezon onayı var nasılsa, çok mu şart 2’nin sonunu kapalı bitirmesi?
Bu dizinin son sezonuna kadar bütün sezon finalleri açık bitecektir. İlk sezon finali de efsane cliffhanger ile bitmişti. Zaten diziyi izleme niyeti olan da finali açık mı kapalı mı veya hafif aralık mı diye bakmak yerine konunun nasıl işlendiğine ve dramına bakmalıdır bence. @ozgun14, bence ilk 2-3 bölümü izle. Diyaloglar, oyunculuklar ve tabii ki konu ilgini çekerse devam et. Yoksa hiç girme.