Nip/Tuck — Tanıtım
56 yorum hsparks 29 Ekim 2011 01:24
“Bana nerenizi beğenmediğinizi söyleyin.”
Sıkı bir Nip/Tuck hayranının dizi boyunca en çok duyduğu cümle budur. Dünyanın en değişik hastalarıyla tanışmamızı sağlayan McNamara & Troy estetik ameliyat merkezi, 6 sezon boyunca, çoğu kişinin aklına bile gelmeyecek fiziksel değişiklikler isteyen insanlarla tanışmamızı sağladı. Bu ilginç iş yeri ve o iş yerindeki insanların özel hayatlarını gözümüzün önüne seren kült diziyi daha yakından tanımak isteyenleri aşağıya alalım.
Dizi, Amerika’nın kablolu kanalı FX‘te, 2003-2010 yılları arası yayınlandı. Toplam 6 sezon, 100 bölümden oluşan Nip/Tuck‘ın her bir bölümü 50 dakika civarı sürüyor. Yaratıcısı, artık çoğu insanın bildiği, Glee ve bu sezon yine FX’te başlayan korku dizisi American Horror Story‘nin de yaratıcısı olan Ryan Murphy. Uzun yıllardır yakın arkadaş olan iki tane plastik cerrah Sean McNamara ve Christian Troy etrafında gelişen hikaye, son sezonuyla Amerika’da kablo yayınları içinde en yüksek izlenme oranına ulaştı.
Sean McNamara (Dylan Walsh), doktorlarımızdan aile babası olan. Dışarıdan, her ne kadar iyi bir hayatı varmış gibi görünse de karısı Julia (Joely Richardson) ile evliliğindeki bir sürü sorunun üstesinden gelmeye çalışıyor. Ölmüş bir seks hayatı, aralarındaki sevginin azalması derken, gidişat birbirlerini görmeye tahammül bile edememeye gidiyor. Lisedeki Matt (John Hensley) ve ilkokula giden Annie (Kelsey Batelaan) olmak üzere toplam 2 çocukları var. Yakışıklı doktorumuz, bir yandan da ergenlik çağındaki oğlu Matt ile boğuşuyor.
Christian Troy (Julian McMahon) ise bekar ve çapkın olan doktorumuz. Bitmek tükenmek bilmeyen gece hayatı ve seks yaşamı var. İlk başlarda anladığımız kadarıyla pek bağlanmaya yanaşmayan bir adam kendisi. Ailesi olmayan Christian; Sean ve onun ailesini kendi ailesi gibi görüyor. Dışarıdan çoğu insana göre acımasız olarak nitelendirilebilecek Christian, hemen hemen sadece Sean ve onun ailesine nazik davranıyor ve önemsiyor. İlk bölümde Kimber (Kelly Carlson) isimli genç kadınla felekten bir gece çaldığını gördüğümüz doktorumuz, benim değil ama diziyi seyredenlerin çoğunun, Sean’a göre daha fazla sevdiği karakter.
Yukarıda saydıklarım hariç, dizinin 2 tane daha kadrolu karakteri var. İlki, anestezi uzmanı Liz (Roma Maffia). İki doktorumuz da ona çok güveniyor. Lezbiyen olan Liz, bir nevi onların sağ kolu olarak düşünülebilir. Liz ve Christian’ın birlikte oldukları sahnelerde, Christian’ın Liz’e davranış şeklinden ne kadar kaba ve acımasız olduğunu görüyoruz.İkinci karakterimiz de hemşire Linda (Linda Klein). Gerçek hayatta da hemşire olan oyuncumuz, aynı zamanda dizinin tıbbi danışmanı. 96 bölümde yer almasına rağmen, her bölümde sadece yüzünü görüyoruz sayılır. Sesini bile duymadığımız zamanlar oluyor.
Bradley Cooper’la Nip/Tuck’tan bir sahne
Yukarıdaki karakterler haricinde, yarım sezon ya da tam sezon için hikayenin akışına göre bir sürü ünlü oyuncu diziye katıldı (yarım sezon dedim ama, şimdi sayacaklarımdan bazıları sadece 3 bölüm yer aldı). Bradley Cooper, Jacqueline Bisset, Rosie O’Donnell, Peter Dinklage, Portia de Rossi, Famke Janssen, Brooke Shields, Alanis Morissette (daha çok şarkıcı kimliğiyle bilinir) gibi oyuncuların yanında, Catherine Deneuve‘ü de 1 bölümlüğüne konuk etmişiliği vardır Nip/Tuck’ın. Bir ara Nicole Kidman‘ın da diziye konuk olacağı söylenmişti, fakat daha sonradan iptal oldu.
Dizi, ülkemizde Cnbc-e ve e2‘de yayınlandı. Gossip Girl‘ün bile başı RTÜK’le derde girer de Nip/Tuck’ın girmez mi? Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz gibi, bu dizi için bir çok uyarı ve ceza aldılar. Neden ceza aldığıyla ilgili bol ispiyonlu gerekçeler sunup diziyi özetlediler. Dostlar sağolsun artık, ne diyelim?
Portia de Rossi ve Joely Richardson
Ryan Murphy‘yi zirveye çıkartan bu kült diziyi, herkese öneriyorum. Amerikan kablolu kanal dizilerini seviyorsanız, bunu da kesin seversiniz. Ameliyat sahneleri belki biraz gözünüzü kısmanıza sebep olabilir ama yine de “izleyin, izlettirin” diyorum.
yorumlar
BBC’ nin neden RTUK tarafindan denetlenmedigini sorgulayan zihniyeti hatirladim birden.
@sineka: O komediyi de hatırlatman hoş oldu
Benim de aklıma daha geçen sene sadece iki erkeği aynı yatakta gösterdiler diye ATV nin uyarı cezası alması geldi. Zihniyet hala aynı zihniyet.
@aytackara: Artık sansürün sonu yok zaten. İyice suyu çıktı. Eskiden yayınlanan Cnbce dizileri bile şu an tekrarlarda sansüre uğrayıp gösteriliyor. Televizyondan bir şeyler izleyip keyif alanlara şaşırıyorum doğrusu
2007 yılında e2 de 3.sezonuyla tanışmıştım bu diziyle. sonra tv den sonuna kadar takip ettim. şimdi geçen ay 1.sezonundan başladım ve 2.sezon 5.bölüme kadar geldim. herkesin işleyemeyeceği konuları çarpıcı örneklerle ekrana taşıması bu diziyi tv tarihinin en cesur dizisi yapıyor. hala tanışmayan varsa tavsiye ederim.
EW: @MrRPMurphy would consider a ‘Nip/Tuck’ revival — starring two women
Öncelikle FX dramaları ile uyuşmadığımı ve izlediğim 1 tane bile FX draması olmadığını belirtmek isterim. ‘Ne ilk bölümler izledim çok beğendiğim, ilerleyen bölümlerde gerisi gelmeyen.’ diyerek fazla heyecanlanmak istemiyorum ama 66 dakikalı ilk bölümden o kadar keyif aldım ki bu dizi bu zinciri kırmaya aday gözüküyor diyebilirim. Başrol ikilisi Dylan Walsh ve Julian McMahon, çok iyi iş çıkarmış. Özellikle McMahon’un karakteri Troy’un potansiyeli çok yüksek. Julia’yı canlandıran oyuncu seçiminden hiç memnun kalmadım ama. Joely Richardson yerine daha gudubet olmayan birini bulsalarmış keşke.
İşin estetisyenlik tarafının mide işi olduğunu da belirtmek isterim. Hassas bünyelere önerilmez. Lakin bir noktaya parmak basma ihtiyacı hissediyorum o da işin o kısmında cesur bir dizi tamam ama oto sansür olayı can sıkıcı. Bir HBO, Showtime, Starz cesurluğu yok dizide seksüel manada. FX dramaları hep bu kadar tutucu mu bu konuda yoksa sadece bu diziye has bir şey mi acaba?
ekstra hoşuma giden ayrıntılar oldu bölümde.
Sean-Matt sahneleri ve 2 müşterinin durumları derken aktı gitti bölüm de. Gayet güzel gidiyor dizi.
Bizim oğlanın
Kate Mara ve Sophia Bush: Lezzito!
Valerie Cruz‘u dibim düşeee düşeee izliyorum an itibariyle. Yetmiyor onun sahneleri yahu! Bir süredir aklımdaydı o dizi zaten ama artık kesinleşti: Off the Map’e tekrar bir şans vereceğim en kısa süre içerisinde kesinlikle.
Gayet tıkırında ilerlemeye devam ediyor dizi.
Californication’dan Hank Moody karakteri de şeytan tüyüne sahip genel çakıcı bir karakterdi ama karakterle bağ kurarak gururla izlerdim onun o çapkınlık turlarını. Ama buradaki Christian Troy karakteri için aynı durum söz konusu değil. Bunun çapkınlık turlarını kıskanarak izliyorum. Hele bu bölüm durum sinir bozucu bir hale geldi kesinlikle. Niye bu 2 karaktere böylesine tezat yaklaşımda bulunuyorum? David Duchovny’de olan karizmanın çeyreğinin Julian McMahon’da olmamasının etkisi büyük muhtemelen. Ayrıca Hank Moody; esprili, eğlenceli bir kendini beğenmişliğe sahip ve bu karaktere çok yakışıyor. Duygusal bir karakter olması cabası. Christian Troy’da ise duygusallıktan ve espritüellikten eser yok. Sadece kendini beğenmişlikten ibaret bir karakter.
Sırf Valerie Cruz için Off the Map’i denedim tekrar 3 bölümlüğüne. Orada canlandırdığı karakterde buradaki karakterinin parıltısının çeyreği bile yok kesinlikle. Buradaki tadı alabilme ihtimalim olan ve bana hitap eden başka bir dizisi de yok. Buradaki kalan sayılı bölümlerinin tadını çıkarmaya çalışıyorum artık yapacak bir şey yok.
Jessalyn Gilsig’i görmek de güzeldi.
Bardaki orta yaşlı hatunun teklifi:
Matt’in annesiyle yaptığı konuşma: (Biraz daha deşici de yazılabilirdi tabi.)
Sean ve Julia arasındaki bölüm mevzusu: En iyisi buydu.
Güzeldi yine.
Ben Sean olsam ve bunu öğrensem çıldırırdım yeminle. O etik metik diyerek onu geri çevirirken ettiği lafları götüne sokup kapıya koyardım anında bu kadını!
*Vanessa, Matt’i o kadar ezikledikten sonra dış kapının mandalı pozisyonuna düşüp böyle oturdu kaldı ya içimin yağları eridi valla.
*Kapanış sahnesi de süperdi. Beklemediğim yerden vurdular, epey bir güldürdüler.
Gençler-Veliler toplantısı sahnesini çok sevdim bu bölüm özellikle.
Christian, Kimber’a olan tavırlarıyla uyuz etti bu bölüm de. Su katılmamış bir pislik bu adam ya!
S01E08
Grace-Sean-Christian sahnesi güzeldi.
Fena seviyede dibim düşse de bir o kadar haz etmiyorum artık bu Grace’ten ben ya! Ya kızım,
O kadar nefret ile doldum ki bu Christian’a karşı artık son sahnede o ağlarken ben gülüyordum valla!
S01E09
Bu kadarı da yapılmaz be ya! Her bölüm puştlukta bir level daha atlıyor bu Christian iti. En nefret ettiğim karakterler listesinde uçar adım zirve yürüyüşünü sürdürüyor.
S01E10
Megan’ın yerinde olsam aynı şeyi yapardım, Sean’ın yerinde olsam aynı şeyi asla yapamazdım.
Son sahne muazzamdı. Bu diziyi izlerken bu kadar güleceğim hiç aklıma gelmezdi valla.
Bu bölüm 2 yerde daha (İkisi de Christian sahnesi) gülümsettiler bu arada ama bu sondaki bambaşkaydı gerçekten.
Son 3 bölümde Gina ve Escobar gibi itici karakterleri kullanarak Christian’a sempati puanları toplatalım havası vardı ama önceki bölümlerdeki sayısız karaktersizliğin üstüne antipatiyi sempatiye çevirmek imkansız gerçekten. Ancak eskiye oranla daha az nefret edilmesini sağlayabilirler ki öyle oldu. 3-4 bölüm öncesine oranla daha az nefret ediyorum an itibariyle Christian’dan. 2. sezon başladıktan sonra bu gerilemenin çok fazla süreceğini düşünmüyorum ama!
*Bir diğer babalık mevzusuna gelince; o şüphe ilk bölümlerden beri aklımdaydı zaten. Bebeğin babası Christian çıkarsa ortalığın daha da şenlenebileceğini düşünsem de çıksın istemiyorum yine de be ya! Bipmişim Julia’yı ama Christian-Sean dostluğu bozulsun istemiyorum valla.
Güzel bir ilk sezon oldu. 2. sezonda da bu ayarda gidecektir tahminimce. Yalnız pek kablolu kanal dizisi gibi değildi. FX’ten ziyade abi kanal FOX’un dizisi gibiydi daha çok bana göre. İlk defa bir FX draması seviyor olmamın sebebi de buydu belki de!
S02E01—06
Güzel gidiyor sezon.
*İlk bölümde Gina-Christian yutma sahnesi favori sahnemdi. Erica’nın ameliyat sahnesi ise şu ana kadarki en gerçekçi ve en içimi en cız ettiren ameliyat sahnesi oldu.
*2. bölümde Christian’ın deplasmanda hastayı tavladığı sahne ve g.t olduğu malum sahne, favori sahnelerim oldu.
*3. bölüm konuğu Aisha Tyler‘ın karakteri Manya Mabika’nın hikayesini izlemesi çok keyifliydi. Hikayenin sonunu da gayet güzel bağladılar ayrıca.
*4. bölümün 3-4 koldan akan hikayesini izlemek büyük keyifti. Annie, bölümün yıldızıydı. Kimber’ı tekrar görmek güzeldi.
*5. bölüm, Sean’ın bölümü oldu. Gayet de keyifliydi Sean’daki bu dalgalanmayı izlemek.
*6. bölüme damga vuran isim ise Famke Janssen oldu. İlk sezonun yanardağı Valerie Cruz idi. Bu sezonun yanardağı ise Famke Janssen kesinlikle. Bu bölüm uzun bir aradan sonra büyük üzüntü kapladı yine bu dizi neden Showtime değil de FX dizisi diye!
Son sahnede Seth Gabel‘in bir anda fırtlaması da güzel bir sürpriz oldu.
Bu diziyi bitirdikten sonra ‘Nip/Tuck’tan Yolu Geçen … Ünlü İsim’ yazısı hazırlayacağım kesinlikle. Çünkü cidden hak ediyor bu konuk oyuncularla bu tarz bir yazıyı bu dizi.
S02E07
Bu bölüm de Leslie Bibb uğradı ve renk kattı. Hikayesi de sonlardaki zırtapoz dinazoru paylaması da güzeldi.
Adrian’ın yarattığı domino etkisini izlemek de keyifliydi.
Matt’in elindeki lütufları mahvetme huyu sinir bozmaya başladı. Allahın idiotu!
Kaldı 1!
*İşte görmek istediğim Sean bu!
*Dylan Walsh, bölümün tartışmasız yıldızı olsa da Sarah Paulson‘ın konuk oyuncu performansı da bir alkışı hak etti bence.
*Ben olsam ben de Liz’in yaptığını yapardım.
*Bu kadın her zaman mı gıcık rollerde yer almak zorunda arkadaş ya!
S02E09
‘Neyin kafası?’ koyuyorum bu bölümün adını.
1- O sondaki ameliyat neyin kafası?
2- Matt: Kendin de aynı psikolojideyken Sean’a onu savunmak neyin kafası?
3- Sean: O yaptığın şeyi 2 şişe viski devirmiş olmakla alınan bir karar olması bile % 1 seyiyesinde bir mantığa büründürmez. Cidden Sean bu neyin kafası? Neyin mazoşistliği?
*Son sahne iyi bir ilizyondu. Ben de yedim valla.
*Sean, bölüm içerisinde 2 sahnede beni korkutsa da iyi kotardı o kritik anları gerçekten. Özellikle Julia’ya hak ettiği muameleyi çektiği şu sahne tadından yenmedi valla.
*Bu arada
Kimber&Sean: Şu an için mükemmel bileşim bence.
*Tit Guy hikayesi çok zorlama olmuş bu arada.
Julia’nın direksiyonda olduğu, tanıdık simalarla bezeli, leziz bir ‘If’ bölümü olmuş. Şu ana kadarki en iyi bölüm buydu bana göre.
Bölüm için puanım: 8.8
*Julia’ya o yüz çok yakışmıştı aslında.
*O son sahnenin üstüne Sean, Julia’yı affetmese bari. Keza 3-4 bölümdür büyük keyif alıyorum izlerken ben bu Julia’nın burnunun sürtülmesinden. Sezon finaline kadar böyle devam etsin en azından.
*Megan ve Jude’u yeniden görmek güzeldi.
*Famke Janssen’i izlemek büyük keyifti yine.
S02E13
What the f.ck is going on?
S02E14
Kimber, Kimber, Kimber!
#SempreAva
S02E16 (Sezon Finali)
Ya Ryan Murphy bi si..ir git gözünü seveyim ya!
Madem böyle bir şey var kafanda; başka bir oyuncu bulaydın ya en başından! Bu bölümde de izlediğimiz şu aktris çok iyi olurdu kafandaki o şey için mesela. Bok ettin benim için bölümü Murphy!
Son sahne güzel bir ters köşe oldu bu arada.
İlk sezonun üstüne çıkan bir sezon oldu, Ryan Murphy’nin yaptığı kendi gibi abidik gubidik tercihler dolayısıyla 2 bölümü sevemedim sadece. Sevemediğim 9. ve 16. bölümlerin dizinin IMDB’de en çok puan alan ilk 3 bölümünden ikisi olması da bana yakışır bir hareket oldu elbette.
Bölümü izlemeden önce hemen 3. sezona girmek niyetindeydim ama bu negatiflikle girişmeyip birkaç gün ara versem daha iyi olacak galiba.
S03E01
Dizinin açık ara en boktan hikayeye sahip, en sıkıcı bölümüydü. Bir de neyin kafasıysa 67 dakika yapmışlar Bitmek bilmedi valla.
Bölüm hastası ‘Bir gün o koltuğa yapışıp kalacaksın!’ esprisinin gerçek manada vuku bulmuş haliydi. İnandırıcılıktan uzak bir hikayeydi, sıkıcıydı ve mide bulandırıcıydı.
Karakterler arası bağlamda da Julia-Sean dinamği hariç pek mantık çerçevesinde aktığını söyleyemeyeceğim bölümün.
İlk sezonun yanardağı Valerie Cruz, ikinci sezonun yanardağı ise Famke Janssen idi. Bu sezonunki ise Rhona Mitra görüldüğü üzere. Lakin şöyle bir şey var ki ilk sezonun yanardağları altyapısı olduğu gözlemlenen bir şekilde giriş yapmışlardı diziye. Rhona Mitra’nın karakteri Kit McGraw’un girişi ise saçma sapandı. Artı olarak pek bir altyapısı olmadığı gözlemlenen bu rolün Rhona Mitra’nın üzerine pek olmadığı barizdi. Yanlış anlaşılmasın Rhona Mitra’yı çok beğenirim ama bu rol onluk değil!
S03E02
Matt konusunu mükemmel işlemişler gerçekten bu bölüm. Baştan sona çok iyi aktı hikayenin o kısmı. Kapanışı da çok anlamlı olmuş valla.
S03E03
Önce şüphelendirdiler, sonra teyit ettiler. Fazla derinlere inmeden yüzeysel bir şekilde kısa sürede geçerlerse memnun olacağım bu konuyu.
Son sahne güzeldi bu arada.
Güzel bölümdü.
Bu bölüm uzun bir süre Kit’in de şan ve şöhret uğruna katil ile beraber çalıştığını düşündüm o ekstra arzusundan ötürü. Ama Christian’ın salınması ve oymacının son işçiliğinin Kit çıkması ile bu savımı düşürmek zorunda kaldım tabi. Bu arada Liz’in Christian’a ‘Oymacının son kurbanı odanda bekliyor.’ demesinin ardından kurbanın Kit olduğunu fark edince suratını göreceğim anı iple çekmeye başladım, saniyeler geçmek bilmedi valla. Göründüğü anda da güzel bir keyif kahkahası attım yalan yok.
S03E06
Gina: Bir insan bu kadar mı teşekkür etmekten muzdarip, bu kadar mı yüzsüz, bu kadar mı utanmaz olur arkadaş ya?
Tam Shameless’a uygun bir karakter aslında! At Fiona’yı, koy bunu Gallegarların yanına! Tadından yenmez valla!
S03E07
Krem muhabbetinden iyi eğlence çıktı. Özellikle ortaya çıkış muhabbeti sahnesi süperdi.
Güzeldi.
*Pasta tadım sahnesi güzel olmuş.
*Kimber: Good choice!
Bütün bu hikayelerin farklı karakterler üzerindeki yansımalarının az da olsa bilinç altının su yüzüne çıkması olduğunu varsayarsak bu Ryan Murphy cinsi 52 yıllık ömründe ne çeşit travmalar yaşamış merak ediyorum açıkçası.
*Christian, Christian, Christian…
Daha ne kadar alçalabilir ki diye düşündüğüm her an beni yanıltıp çok daha boktan şeyler yapabiliyorsun. Karantina altına alınıp normal dünyadan ilişiğinin kesilip kendi türünden insanlarla gidişi olup dönüşü olmayan bir adada yaşamını idame ettirmen lazım senin!
*Julia, Matt bi ölün ya da Christian ile beraber o adaya gidin siz de n’olur!
*Quentin’in de ağzına sıçiym, Ariel’in de, askerin de, mazonun da, oymacının da…
Kısacası Sean, Liz ve Kimber hariç komple …
Bir süre yine uzaklaşayım ben bu diziden en iyisi mi? Geldiler yine bana!
S03E12
Sıkıcı bir bölümdü. Ara ara sardıra sardıra izledim. Son sahnede iyi güldüm ama!
S03E13
*Bu Ariel seviyesinde bir ırkçı olabilmek?
*15 yıl? Tıpta öyle bir saçmalık olabilir mi Allah aşkına ya?
S03E14
Ulan Ryan Murphy, ulan Ryan Murphy! Hikaye kurgusu olarak kafan hep aynı noktaya çalışıyor anasını satayım. Hikaye tam istediğim noktaya geldi derken hooooop tepetaklak! Yorumu uzatıp daha fazla ağzımı bozmadan ‘Ya bi git işine Ryan Murphy ya!’
Bu dizi yazarına en çok sövdüğüm dizi unvanını eline almıştır ya da almak üzeredir şu ana kadarki performansıyla heralde.
Güzel bölümdü.
*Her sezon psikopat biriktire biriktire yola devam ediyoruz. Final sezonunda tüm bu psikopatları tekrar önümüze koyacaklardır herhalde. Hadi hayırlısı!
*Sadece babası yetmedi valla. Ariel’i de bir aradan çıkarsaydınız fena olmazdı açıkçası.
*O test sonucundan ne çıktı da Julia 180 derece dönüş yaptı merak ediyorum. Sean hasta falan mı acaba?
Güzel başladı 4. sezon da. Birkaç kulvardan Nip/Tuck tarzı dalış yaptık hikayelere. İyi ya da kötü bolca yükseleceğim bir sezon olacak gibi yine.
*Julia bi biptirip gitseymiş çok daha güzel olurmuş bu dizi ama nerdeee? Julialık yapıp uyuz etti bu bölü yine. Sean’ın acındırma blöfünü görmesine de kızdım. Gönder, ‘Ne halin varsa gör.’ de arkadaş!
*O Chistian-Sean olayına fazla girmesinler; hemen sövmeye başlarım valla.
*Sezonun yanardağı Sanaa Lathan olacak belli ki. Yani, fena bir tercih gibi durmuyor.
*Larry Hagman ve Brooke Shields de renk katmaya devam edecek belli ki.
S04E04
Güzel bölümdü.
Ryan Murphy, yine sert bir konuya değinmiş cesurca. Ama bu değinme önceki çoğu değinmesine oranla sövmelik değildi. Aksine komikti. O şok hamle sonrası gözümde canlandırdım ve gülmeye başladım istemsizce. Fıstık ezmesi! Bunun dışında 3-4 eğlenceli sahne daha vardı en azından. Dizinin en çok gülüp eğlendiğim bölümü bu oldu muhtemelen. Peter Dinklage ve Joely Richardson aralara girip eğlenceyi soğutmasa dizinin best of bölümlerinden biri diye tarif edebilirdim kesinlikle bu bölümü.
Güzeldi.
*Seviyorum takıntılı, çatlak hatun karakterleri ya! Monica ve Faith, iyi ki varsınız!
*Bu sezon bittikten sonra Sanaa Lathan’ı özleyip hiç gündemimde olmayan Shots Fired’e koşarsam hiç şaşırmayacağım valla.
*Christian’a bir daha böyle rüyalar gördürmeyelim lütfen!
S04E11
Dizinin en gereksiz bölümleri diye bir liste yapsam ilk üçteki yeri garanti bu bölümün.
S05E01
Bradley Cooper ve Paula Marshall takviyeleri ve LA. Üstüne bir de bölümde Julia’yı hiç görmemek! Güzel başladık 5. sezona.
S05E03
AnnaLynne McCord’u izlemeyi çok özlemişim ama ya! Umarım uzun süre kalıyordur bu sezon ortalıklarda.
S05E05
Bu sezon daha bir libidosu yüksek, daha bir eğlenceli geçiyor. Californication havası alıyorum hafiften bu sezondan. Çok da memnunum durumdan. Aynen böyle devam etsin.
Christian’dan ziyade Sean’ın sezonu oluyor şu ana kadar. Fena da olmadı açıkçası bu durum.
Kimberlar çok fena bu sezon. Onları izlemesi ayrı bir keyif cidden.
Ve sezonun yanardağı AnnaLynne McCord: İyi ki varsın be güzelim!
S05E08
Bu sezon ilk defa kötü bir bölüm yapmışlar, sıkıntıdan patladım izlerken.
*Yamyamlar bölümü oldu resmen. Jeff Hephner ve Kathleen Rose Perkins‘i görme güzeldi.
*Bu Colleen ne manyak karı çıktı öyle yahu!
S05E13
Bir bu kalmıştı herhalde değinmedikleri:
Jeannine Kasparok hoş bir hatunmuş bu arada. The Get Down’dan Herizen F. Guardiola‘nın beyaz üvey anneden kız kardeşi gibi maşallah tip olarak. Ben yapımcı olsam bu ikisini muhakkak projede değerlendiririm valla.
S05E14
Resmen korku filmi karakteri kadın ya! Kaç bölüm daha çekmek zorundayım ben bunu yahu?
Geç bulduk, erken kaybettik. Doyamadım ben bu hatunu izlemeye ama ya! IMDB’sine baktım uzun süre rol aldığı bir dizi varsa oraya zıplayayım diye ama yokmuş ne yazık ki! Güzelim hikayeyi de yarıda bıraktık iyi mi?
S05E15
Dizinin en boktan bölümlerinden biriydi. Sezonun 22 bölüm olmasının zararları! Senaryo tıkanıklığı had safhada!
S05E22 (Sezon Finali)
Sezona çok iyi başlasak da S05E15 ve akabinde dip yaptık resmen. Ucuzlukta ve leşlikte son nokta 8 bölümle sezonu kapadık. Sezonun başında çektikleri ucuz tıp dramasından bile daha ucuz olmayı başardılar. Ve sezonu da bu ucuzluğa yakışan bir hamleyle kapatmayı ihmal etmediler.
Elinde malzeme yoksa çekme aga 22 bölümlük uzun sezon!
Umarım 6. sezon daha iyi çıkar.
S06E19 (Final)
7 ay süren 100 bölümlük maratonun sonuna geldim nihayet.
Pek başarılı bir final bölümü olduğunu söyleyemeyeceğim ne yazık ki.
Son 2 bölümde uzun süredir dönmesini beklediğim favori karakterimi tekrar görmek güzeldi ama. Güzel bir şekilde kapattılar karakterin finalini.
Pek başarılı bir sezon geçirmedik bu arada. Sezonun ilk yarısında birçok ucuz bölüm sundular yine, sezonun son 4 bölümü ise büyük oranda sıkıcı geçti. Genel olarak ana karakterlerin hikayeleri pek tat vermese de izlemesi keyifli hastalar oldu elbette yine sezon içerisinde. Yine de dizinin en zayıf sezonu olduğu gerçeğini değiştirmedi bu durum.
Son 1.5 sezonu saymazsam gayet başarılı bir dizi oldu. 4 ana karakteri (Sean, Christian, Matt, Julia) de sevmeyip diziyi sevmek şaşırtıcı bir ayrıntı oldu benim açımdan kesinlikle. Yan karakterleri ve çılgın bölüm konuları ile sevdirdi dizi kendini bana. Kimber, Gina, Grace, Michelle, Eden, Kate, Megan, Aidan, Merril, Adrian, Kit ve tabiki Ava! Diziye büyük katkı sağlayan tüm destek kuvvet karakterlere teşekkürler.
3×09 sonrasında diziye dair genel yorumum:
İlk 2 sezonu bayıla bayıla izledim. Dizi üstüne koydukça koydu. Vallahi pek güzel geldi yalan yok. Bitince gelip methiyeler düzerim diyordum ki…
3. sezonda yine güzel fikirler var evet, lakin sanki yazar grubu değişmişçesine tutarsızlıklar, saçmalıklar, uysa da kodumlar filan derken çok zorlanıyorum. Şimdilik biraz ara vereyim. Umarım sonraki sezonlar 3’ten iyidir.
3. sezon finali de sezonun kendisi gibi boş beleş bir final oldu. Neresinden tutsam elimde kaldı. Sen polisiye dizisi değilsin, polisiyeye bağlama nolur bi daha.
4. sezonda geçen sezonki başarısız polisiye dramasından uzaklaşmalarına çok sevindim. İlk 2 sezonun tadını alabildim 4’te. Haydi rastgele!
5. sezona fena başlamadı diyordum ama ilerledikçe kendisine ve izleyicisine olmayan saygısını iyice yitirdi. Kötü bir pembe dizi çakması oldu çıktı.