Thirteen — Ön Tanıtım
20 yorum pirate 25 Şubat 2016 09:02
BBC Three‘nin 28 Şubat 2016’da başlayacak olan, merakla beklenen mini dizisi Thirteen‘in ön tanıtımına hoş geldiniz.
Psikolojik drama türündeki 5 bölümden oluşacak mini dizi, kaçırılıp hapis tutulduğu mahzenden 13 yıl sonra kaçmayı başaran Ivy Moxam isimli 26 yaşındaki kadının bu kurtuluştan sonra içinde bulunduğu psikoloji, hayata ve ailesine adaptasyonu ve kendisini kaçıran(lar)ın yakalanma süreci üzerine yoğunlaşacak.
Senaristliğini Marnie Dickens‘ın yaptığı dizinin yönetmen koltuğunda ise Vanessa Caswill ve China Moo-Young oturuyor. Yapımcılığını Elizabeth Kilgarriff ve Hugh Warren ikilisi yapıyor.
Ivy Moxam ana karakterini canlandıran oyuncu; Doctor Foster ve My Mad Far Diary dizilerinden tanıdığımız Jodie Comer. Comer’a The White Queen ve War & Peace dizilerinden tanıdığımız Aneurin Barnard eşlik edecek. Barnard, kaçırılma vakasından önce Ivy’nin erkek arkadaşı olan Tim Hobson karakterine hayat veriyor.
Ivy’nin annesi Christina rolünde Natasha Little (The Night Manager), babası Angus rolünde Stuart Graham (The Fall), kız kardeşi Emma rolünde Katherine Rose Morley (Last Tango In Halifax), Emma’nın nişanlısı Craig rolünde Joe Layton (Tatau) yer alıyor.
Davayı araştıran dedektiflerden; Elliott Carne karakterinde Richard Rankin (From Darkness), Lisa Merchant karakterinde ise Valene Kane (The Fall) karşımıza çıkıyor.
Dizide ayrıca; Ariyon Bakare (Tyrant), Chipo Chung (Fortitude, Camelot), Mark Flitton, Kemi-Bo Jacobs, Eleanor Wyld gibi isimler yer alacak.
Bu da fragmanı:
yorumlar
Buna ben de sıcak bakıyorum da nereme koyacağımı bilmiyorum şu an, umarım bulurum :razz: Neyse eline sağlık.
bekliyorum bende
Gerçek bir olaydan mı alınma hikayesi acaba? Birkaç yıl önce benzer bir haber okuduğumu hatırlıyorum sanki.
İlk bölüm üzerine
Drama kısmıyla Rectify’nin atmosferini soluduğum çok an oldu. Polisiye kısmı ise beklediğimden daha fazla yer kaplayacak hikayede anlaşılan, son sahne bunu gösterdi. Böylesi de daha iyi oldu gerçi, ilk bölümün başından memnun kalktım.
İlk iki bölüm üzerine:
“Drama kısmıyla Rectify’nin atmosferini soluduğum çok an oldu.” Evet.
13 yıllık tutsak hayatı yaşamakla yıllar sonra hapisten çıkmak farklı şeyler olsa da o etkiyi verebiliyorlar. Tabii burada bir de kaçıranı arama konusu olduğundan farklı bir dinamik var. İkinci bölümün sonunu hadi dükkanı kapatıyoruz modunda izlerken olan hoşuma gitti mesela.
Bir de Richard Rankin konuşurken suratına bakıp duruyorum. O nasıl bir aksandır öyle? Oy. Adamın İskoç olduğu harbi belli oluyor ya da ben Outlander sayesinde anlar oldum. Gerçi daha bu adam zaten Outlander’ın 2. sezonunda da oynayacak
Ben bu Mark White’ı oynayacak oyuncuyu Moone Boy’dan biliyorum da, bu role adamı hiç oturtamadım kafamda, hadi hayırlısı.
S01E01
Öncelikle; bu aralar yayınlanan ABC draması The Family ile hikayenin çıkış noktası benzeşse de iki dizi, farklı unsurların üstüne basa basa ilerliyor. The Family’de gizem unsuru ağır basarken, Thirteen’de işin drama kısmı ağır basıyor. Ve bambaşka 2 iş çıkıyor ortaya. Bu sebeple onu mu izlesem bunu mu diye düşünmeyin derim ben.
Bölüme dönecek olursam; gayet başarılı olmuş bence. İzlerken sıkıldığım tek bir an olmadı. Jodie Comer, gayet iyi iş çıkarıyor. Aktris, Doctor Foster’da da gayet başarılıydı zaten ama; bu dizide elindeki malzemenin de yardımıyla daha da parlamayı başarmış. Diğer karakterler de görevlerini başarıyla yapıyor. Sırıtan bir oyuncu olmadı ilk bölümde.
İzlemeye devam.
Son 10 dakika içine girdikten sonra yine daha bir güzelleşerek bölümü kapattı.
Kaldı 2. Hatta 4. İngiltere’de bu öğlen yayınlandığına göre 1 kaldı bile denilebilir.
Son 10 dakikaya kadar Ivy-Tim sahnelerini saymazsam vasatın altında ilerledi; ama son 10 dakika süperdi.
*Ivy’nin tekrar kaçırılması ise hoşuma giden bir hamle olmadı açıkçası.
Güzeldi.
*Kız kardeşlerin muhabbetlerini izlemek keyifliydi. Ivy’nin Elliott’ı sorguladığı sahne de güzeldi.
*Lisa’nın cesedi bulduğu mekan neresiydi anlamadım. Bir şey kaçırdım galiba izlerken. Bulduğu ceset de Ivy’yi kaçıran kişinin üvey erkek kardeşine ait olsa gerek. Ivy’nin sorgudaki tavrı da anlam kazanmış oldu böylece: Ivy, elemanı öldürdüğü için konuşmaktan kaçındı.
İşler iyice kızıştı, kaldı 2 bölümcük!
S01E04
Bu bölüm dramayı iyice kısıp criminal unsurunu tavan yaptırdılar. Öyle şaşırtan şeyler de öğrenmeyince, doğal olarak ilk 3 bölümün altında kaldı bana göre bu bölüm.
Kaldı 1 bölüm.
Başından memnun ayrılanlardanım. Hikayesini de olması gerektiği gibi kapattı.
* Final olduğu için Lisa ölür mü diye endişelenmedim değil ama nihayetinde Elliott ile hikayesini bozmadıkları iyi oldu. Tim de yanlış anlamadıysam karısıyla kaldı. Eloise’in hali de normaldi.
Kaçırılma konusu da son buldu işte. Yalnız her şeyin tam ucu ucuna yetişmesine ne desem bilemedim, orası gözüme gözüken tek noktaydı. O iki dakika düşüncesi de biraz ondan sanırım. Ama oyuncukların da katkısıyla kendisini izleten bir dizi oldu.
Başından tam anlamıyla memnun kalktığımı söyleyemeyeceğim açıkçası. Hikayenin bittiği yer ile ilgili bir sıkıntım yok ama hikayeyi oraya getirişleri çok basit ve komik kaçtı.
1-) 40 tane polisin hepsinin birden Ivy’yi bu kadar basit bir şekilde gözden kaçırması
2-) Elliot’ın minibüsü takip etmek yerine, sanki durdurabilecekmiş gibi embesilce arabayla minibüsün önünü kesme tercihi
Yine de Ivy’nin kendisini kaçıran adamla olan sahnelerinden memnun kaldığımı söyleyebilirim.
Sonuç olarak:
*Diziyi izlediğim için pişman mıyım?
-Hayır.
*Diziyi herkese öneriyor muyum?
-Hayır.
Ya o bu değil de diziyi geçenlerde bitirmiş olmama rağmen sık sık giriş jenerik müziği aklıma takılıp duruyor. Çok hoşuma gidiyor parça.
Not: Ben memnun kalktım dizinin başından ama ilk bölümden sonraki beklentimin altında kaldı.
Diziye zaten en yakın zamanda girişesim var da jenerik müziği şahaneymiş. Danke schön! @dkamoy
seyredilir, iyi başladı, iyi bitti…
art arda 5 bölüm izledim güzeldi, baş roldeki kız sağ olsun izletti kendisini. saçma bulduğum yanları da oldu tabii ki, ama sürekli kendime kaçırılan kızın kaçırıldığı dönem 13 yaşında olduğunu 26 yaşındaymış gibi değerlendirmemem gerektiğini hatırlatınca görmezden gelmesi daha kolay oldu. ilk 3 bölüm gerçekten dramasıyla beni içine çekti. hem polisiye hem de aile arkadaş draması kısımlarını başarıyla sundular. ama 4le birlikte seviyeyi bayaa düşürdüler. bu kötü olduğu anlamına gelmesin, sadece ilk bölümler çok daha fazlasını vadedecek kadar başarılıydı.
ayrıca çok fazla polis karakter izledim ama buradaki kadar içime sinmeyen polis karakteri az izlemişimdir. çok unprofesyonel takıldı, başta bu yanından dolayı ortağından daha yakın hissetsem de ortağı çok daha iyi bir profildi.
bu saydıklarıma rağmen güzel serüvendi. my mad fat diary’ye ilk sezondan sonra en başta bu kız için devam etmiştim. kendisine ayrılan bölümde bana karakterini fazlasıyla hissettirip bu kızda iş var dedirtmişti. ama baş rollük bir kız olduğunu biliyordum. bu diziyi de kızı araştırırken görmüştüm iyi ki görmüşüm. güzel bir diziyi daha aradan çıkarmış oldum.
ingiliz drama ağırlıklı polisiyesi sevenler baksın derim.
Yorumları tek tek okudum, herkesin yorumunda az çok katıldığım yerler var. Mesela @aytackara’nın final için “iki dakika daha olsaydı” kısmına katılıyorum. Bir eksiklik duygusu oldu bende de. Niye o kadar aceleye getirdiler anlamadım.
biraz göz devirtti açıkçası. @pirate’ın dediği
kısmı da aynı şekildeydi. Ben de @ozgun14 gibi
tercih ederdim.
Ayrıca şarkıya ben de bayıldım (o zaman da bayılmışım ama unutmuşum), günlerdir dinleyip duruyorum ama ben de diziyle alakasız olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak izlediğime pişman olmadım, iyi vakit geçirtti ama final bölümündeki o aksayan yerler olmasa daha iyi hatırlayacağım bir dizi olurdu.
Japon uyarlaması çekiliyormuş.