Birbirinden kaliteli dizilerin adresi Netflix’in son bombası After Life’ın tanıtımına hoş geldiniz. Ünlü İngiliz aktör, komedyen ve yazar Ricky Gervais’in yapımcılığını, yürütücülüğünü, yazarlığını ve yönetmenliğini yaptığı dizi, 6 bölümlük tüm sezonuyla 8 Mart’ta yayınlandı. En başından itibaren bir komedi dizisi olarak lanse edilmiş olsa da orijinalinde bir komedi-dram dizisi ve bizlere verdiği trajedi ile öne çıkıyor. Eğer şimdiye kadar yazılanlar sizde merak uyandırdıysa tanıtımın devamına buyurun.

Tony (Ricky Gervais), yerel bir gazete olan The Tambury Gazette’te baş editör olarak çalışmaktadır. Oldukça zeki ve yetenekli bir yazar olan Tony, günün birinde karısı Lisa’yı (Kerry Godliman) meme kanserinden kaybeder ve hayatı tepetaklak olur. İyi, komik, sevecen adam gidip yerine kaba, kendinden başka kimseyi düşünmeyen sivri dilli bir adam gelir. Hatta kendini defalarca kez öldürmeyi bile düşünmüş ve her defasında kıyısından dönmüştür.

Rutin bir hayata bürünmüştür. Sabah uyanır, köpeğini besler, yürüyüşe çıkarır, Alzheimer hastası babasını (David Bradley) ve Lisa’nın mezarını ziyaret eder, işe gider ve evine döner. Devamlı mutsuzdur. Bu sebeple kendisine yeni bir uğraş bulur. Kendisinden başka kimseyi düşünmez, her fırsatta karşısına çıkanları sivri dili ile cezalandırmaya başlar ve bu yaptığının bir süper güç olduğuna inanır. Tam bu şekilde devam ederken hayatına birkaç yeni kişi dahil olur ve Tony’ye hayatın güzel ve yaşanabilir olduğunu göstermeye başlarlar.

SON SÖZ:

Ricky Gervais’in stand-up şovlarından bazılarını izlemiş olduğumdan dolayı sivri diline ve mizah anlayışına hakimdim. Bu yüzden diziyi merakla bekliyordum. İlk çıktığında komedisinden ziyade bizlere verdiği trajedisi ile öne çıktığı hakkında yorumlar okuduğumda ise daha da büyük bir merak içine girmiştim. Belirtmem gerekiyor ki karşımda harika bir dizi buldum. Yer yer gayet komik sahneler vardı ancak çoğunlukla dramıyla ciğerimi soldurdu diyebilirim. Sanki ben yaşıyormuşum gibi üzüldüm ve çoğunlukla gözlerim doldu.

Gervais beklenenin ötesinde bir dizi kaleme almış diyebilirim. Sadece baş karakter değil dizideki her yan karakterin dolu bir hikayesi, bir görevi var ve bu yan karakterler ile birlikte hikaye daha anlamlı ve ilgi çekici bir hale bürünüyor. Tony’nin sevimli köpüşü Brandy ile olan anları, Lenny (Tony Way) ile şakalaşması, işe yeni giren Sandy’ye (Mandeep Dhillon) işi ve insanları tanıtmaya çalışması, kayınbiraderi Matt’i (Tom Basden) devamlı suistimal etmesi ve sayması uzun sürecek birçok yan karakterle olan ilişkisi diziyi apayrı seviyeye çıkarıyor.

Bu dizi ile hüzünlenirken bir anda gülümsediğim sonra tekrar hüzünlendiğim anlar oldu. Kendimi Tony’nin yerine koyup ben olsam ne yapardım diye düşündüğüm anlar oldu. Gervais yarattığı bu hikaye ile bizlere hayatı ve insanları sorgulamayı, hatta insanlar ve hayatın kendisinden vazgeçmemenin bizlere ne gibi etkileri olacağını gösteriyor. Eğer siz de son zamanlarda yapılmış sağlam bir dram-komedi dizisi arıyorsanız After Life’ı izlemenizi tavsiye ederim. Bir de güzel bir yanı var, dizi yarımşar saatten 6 bölümden oluşuyor. Yani 3 saat içinde sezonu devirebilirsiniz. Herkese iyi seyirler.

FRAGMAN: