LOST || Kronolojik Bir Deneyim – 8
9 yorum ozgun14 19 Eylül 2020 18:00
Lost’un tüm sahnelerinin kronolojik olarak sıralanıp tekrar bölümleştirildiği “Chronologically Lost” projesinden esinlenerek, faydalanarak hazırladığım “Kronolojik Lost” yazı dizisinin 8. bölümüyle karşınızdayım.
Zaman Sıçramaları
Ada ışınlandığında adada ve menzilinde olanlar adayla birlikte ışınlanıyorlar. Hem zamanda hem de mekanda gerçekleşen bu ışınlanmayla adada zaman sıçramaları baş göstermeye başlıyor. Adadakiler (Sawyer, Juliet, Locke, Jin, Claire, Bernard, Rose, Miles, Daniel, Charlotte) bu sıçramalar nedeniyle zamanda farklı noktalara ışınlanıp duruyorlar. Ara ara birbirlerinden kopuyorlar, sonra tekrar bir araya geliyorlar.
Bu zaman sıçramaları kişilerin bedeninde ağır tahribatlara sebep olabiliyor. Charlotte’ın bedeni bu sıçramaları bir süre sonra kaldıramıyor ve Charlotte, Daniel’in kollarında vefat ediyor.
Charlotte ölmeden önce Locke’a Ben’in açtığı mekanizmayı kapatması gerektiğini, ancak bu şekilde zaman sıçramalarını durdurabileceğini söylüyor. Bunun üzerine Locke mağaraya gidiyor ve mekanizmayı tekrar çeviriyor.
Son Zaman Sıçraması ve Geride Kalanlar (1974-1977)
Son bir sıçramayı takiben zamanda sıçramalar sona ererken Locke kendisini anakarada buluyor. Sawyer, Juliet, Jin, Claire, Bernard, Rose, Miles, Daniel ise 1974’e ışınlanıyor.
Bernard ve Rose, insanlardan uzakta kendilerine ormanın içinde bir hayat kuruyorlar. Claire, Aaron’ı kaybettikten sonra hafiften aklını kaybetmeye başladığından Rousseau gibi ormanın derinliklerinde kendi kendine yaşamaya başlıyor. Sawyer, Juliet, Jin, Miles ise gizlice Dharma kampına dahil oluyorlar ve sonraki üç sene boyunca onlardan biriymiş gibi yaşamaya devam ediyorlar. Daniel, Charlotte’un ölümü sonrası adada kalamayacağına karar verip anakaraya dönüyor.
Adadan Ayrılanlar (2004-2007)
Adadan ayrılan Oceanic 6 ekibi (Jack, Kate, Sun, Sayid Hurley, Aaron) yeniden yazdıkları hikayeleriyle gündeme oturuyorlar. Kate kaza öncesi hamileymiş gibi davranıp Aaron’un kendi çocuğu olduğunu iddia ediyor ve önceki suçlamaları düşürülüyor. Normal hayatlarına dönüyorlar.
Üç sene kadar normal hayatlarında yaşadıktan sonra Locke’ın onları bulup teker teker adaya geri dönmeye ikna etmeye çalışmalarıyla huzurları kaçıyor. Jin’in, öldüğünü Sun’a kanıtlaması ve geri dönmemesi için Locke’a verdiği yüzüğü Locke, Sun’ı Jin’in yaşadığına ve onu kurtarmak için geri dönmeleri gerektiğine ikna etmek için kullanıyor. Kate’i Claire’e karşı kendini kötü hissettirmeye çalışıyor ve Aaron’ı Kate’in yetiştirmemesi gerektiğini söylüyor. Jack’e adanın ve geride kalanların onlara ihtiyacı olduğunu ve dönmeleri gerektiğini söylüyor ama ikna edemiyor.
John, başarısız olduğu için suçluluk duygusuyla intihar etmek üzereyken Ben tarafından bulunuyor ve öldürülüyor. Ancak Ben kendini öldürmüş gibi gösteriyor. Oceanic 6, John’un öldüğünü öğrendiğinde bir tek Jack gidiyor ve pişmanlık hissetmeye başlıyor. Yavaş yavaş kendini geri dönmeleri gerektiğine ikna etmeye başlıyor ve diğerlerini de bu düşüncelerle bunaltıyor. Kate Claire ile ilgili kabuslar görmeye başlıyor. Hurley’in hayatındaki uğursuzluklar peşini bırakmıyor derken Oceanic 6 ekibi geri dönmeye ikna olmaya başlıyor.
Daniel’ın annesi Eloise Hawking’in de yardımlarıyla pilotu Frank olan Ajira 316 uçuşuyla Aaron hariç Oceanic 6 ekibi, Ben ve John Locke’un bedeni adaya geri dönüyorlar. Ada menziline girer girmez bir zaman sıçraması daha yaşanıyor ve Jack, Kate, Hurley, Sayid 1977’ye ışınlanıyorlar. Sun, Ben ve Frank ise Locke’ın bedeni ile birlikte adaya inmeyi başarıyorlar.
Dharma’ya Dönüş (1977)
1977’ye ışınlanan Jack, Kate, Hurley ve Sayid, o sırada Dharma güvenlik biriminde çalışan Jin tarafından bulunuyor. Sawyer, Juliet, Miles, Jin onları gizlice adaya yeni katılanların arasına sokuyor ve onlar da Dharma’ya dahil oluyorlar. 1977 Dharma fotoğraflarında Jack, Kate ve Hurley’yi gören Daniel da bir sonraki seferle adaya dönüyor.
Bir süre sonra Jack, diğerlerini elektromanyetik istasyonunu patlatarak istasyonu imha edebileceklerine böylece ileride herhangi bir resetleme yapılmasına gerek kalmayacağına, böylece uçaklarının hiç düşmeyeceğine, adaya hiç gelmemiş olacaklarına ikna ediyor. Tüm ekip bu plan üzerinde çalışıyor ve istasyonu patlatıyorlar. Bu sırada Daniel annesi tarafından vuruluyor ve Juliet de patlamada göçük altında kalıyor. İkisi de hayatını kaybediyor.
Sonradan o istasyonun son halini almasına sebep olan kazanın sebebinin aslında kendileri olduğunu anlıyorlar. Onlar düzgün çalışan istasyonu patlatarak elektromanyetik dengesizliğe ve bunun sonucunda da resetleme mekanizmasının kurulmasına sebep oluyorlar. Patlama sonrası bir kez daha ışınlanıp günümüze yani 2007’ye dönüyorlar ve tüm ada ekibi aynı zaman diliminde toplanıyor.
yorumlar
Her yazıdan sonra ben de gaza geliyorum ama sonra diyorum otur oturduğun yere, nereye izliyon.
Şu leş dönemde izleyip anısını kirletmek de istemiyorum aslında. Şu günleri atlatsak, Hulu gelse. Ya da ben Hulu’su olan bir ülkeye gitsem mesela… Daha teşvik edici olurdu.
DVD’lere kaydetmiştim. Şu an çalıştıracak bir cihazım bile yok. Olsa da o diskler sağlam kalmış mıdır bilmiyorum. Şaka maka 10 yıldan fazla zaman geçti, vay be.
Malum yerde bu versiyonunu gorene kadar aslinda lost ile cok ciddi boyutta duygusal bir bagim yoktu. Guzel bir diziydi benim icin, sonlara dogru biraz boka sarmisti ama yine de onca yilin hatrina saklamaya degerdi. Bendeki yeri buydu.
Sanirim is disinda yapabilecegim sosyal aktiviteler sifirlaninca kendimi burada bulmustum. Iyi ki de bulmusum. Ben bu dizinin hakkini verememisim gercekten. Yaraticilarinin final sonrasi gercekten cok uzulduklerine kendilerini, anlatmak istediklerini tam aciklayamadiklarina inaniyorum. Bence lost sever herkes bu diziye ikinci turu vermeli. Ileride belki ilk defa izleyecek birileriyle tekrar basina oturacagimdan suphem yok.
Rpdi umarim ileride tekrar maraton atarsin eminim ki senin de diziye bakisin degisecektir.
O kadar çok yabancı dizi izliyorum ama henüz bende ikinci bir maraton atabilecek rahatlığa gelemedim. Şöyle 30 lu yaşlarda olur diye hayal ediyorum. Hatta arşivimde o yüzden Sons of Anarchy, Lost, Game of Thrones, Breaking Bad ve Dexter ı tutuyorum. Netflix Hulu Amazon gibi yerlerde bölümleri olsa da bu dizilerin arşivden izlemek gibisi yok Ha bir de Supernatural bitsin onu da edineceğim baştan sonra.
Fakat bu yazı dizisi benim de Lost a dair çoğu şeyi unuttuğumu fark ettirdi ve aslında bir daha izlemek sıkar mı acaba diye düşünceden de kurtardı beni. Ben gerçi izleyeli bunu bi 6-7 sene oluyor.
Yarınki final yazısında yazacaktım da madem girdik konuya.
Ben çoğu dizi ve filmi 2. kez izlemiyorum az çok benzer sebeplerden. O yüzden Lost’u da yap(a)mam herhalde ama bu yazı dizisi gerçekten harika oldu. İskelet dursa da bazı şeyleri haliyle unuttuğumu fark ettim. Daha güzeli okudukça kafamda daha da oturmaya başladı çeşitli şeyler. Proje kapsamında emeği geçen herkese (@ozgun14 de dahil tabii) teşekkürler.
Bu arada aslında pek de dizi/film arşivi yapan birisi değilim ama birkaç hafta önce arşive almaya niyetlendiydim Lost’u güya. Ama 50 GB’a yakın yer kaplayacağını fark ettiğimde mecburen vazgeçtim. HDD’de ondan biraz daha fazla boş yer var zaten Ama bir şekilde oldurabilmeyi istiyorum.
bende 5 tb ye yakin harici 1 tb ye yakin da pc olunca cok dert etmedim ama senelerdir nasil oldu da hala dolmadi tam bilmiyorum. Sanirim artik daha kolay dizi siliyorum. Baskasina oneremeyecegim sonunu kabullenemedigim dizilere arsivimde yer vermiyorum.
Lostun chronolojik versiyonu 200gb o yuzden onu saklayamadim ama normal versiyonu duruyor muhtemelen silinme sirasi ona hic gelmeyecek.
Arsivcilik pis bir huy allahtan sadece dizilerde var bu huyum hayatimin kalaninda azicik bile olsa hayati rezil eder.
Benim harici 1 TB da beş-altı yıldır kullanıyorum herhalde. Arşiv huyum pek olmasa da belli başlı şeyleri, resim-belge vs.leri derken çoğu gitti azı kaldı haliyle. Katliam yapmadan çözmek temennim.
Normali hadi neyse de kronolojiğin 200 gb olması da çokmuş sahi, ben onun bir bilgisayara gelişini bile hayal edemedim hatta şu an.
Benim de 1 tb ancak bu koronavirüs döneminde baya bi boşalttım hariciyi genelde 100 gb altında boş yer olurdu şimdi 150 falan boş yer var
bu arada buna zaman ayıramam diyenlere bir öneri sadece ilk 2 bölümünü izleyin. 200 gb versiyonda ilk 2 bölüm 4 gb. altyazılı iyi kalite. ilk 2 bölüm adanın çok geçmişini jacob zamanlarını anlatıyor. adanın var olma sebebini güzelce açıklıyor. dizinin içine parça parça bölümlere yedirdiklerinde aralarda kaynamıştı hep.
13 ağustos itibariyle 2. izlememi bitirmiş bulunmaktayım:) tam 121 bölüm herkese tavsiye ederim bu yazı dizisini hazırlayan arkadaşa da teşekkür ederim bayağı emek vermiş şimdi sıra 24’de:) jack bauer beni bekliyor