Blue Lights — İrlanda Polis Teşkilatı 101
14 yorum dkamoy 29 Temmuz 2023 08:18
Amerikanıydı, İngiliziydi derken bu kez de İrlanda Polis Teşkilatı’nın işleyişine tanık olduğumuz bir diziye ne dersiniz?
Cevabınızı beklemeden, BBC marifetiyle 27 Mart’ta bizlerle buluşan, 2. sezon onayı da alan, 6 bölümlük Blue Lights‘a hak ettiği bir tanıtım ile dikkat çekelim.
Mutfak
Dizinin yaratıcıları Declan Lawn, Adam Patterson. Senaryo aşamasında kendilerine Fran Harris eşlik etmiş; Gilles Bannier de yönetmenliği üstlenmiş.
Tamamıyla Kuzey İrlanda’da çekilen dizinin yapım şirketlerinden biri de Northern Ireland Screen.
Konu
Dizi, 3 çaylak polisi alet ederek bizleri Kuzey İrlanda Polis Teşkilatı’nda olan ve ol(a)mayanlar ile bölgedeki suç dünyasına sokuyor. Farklı ülkelerde izlediğimiz muadillerine taş çıkartan bir işleyiş ile ilerleyen bu polisiyeyi yönetmeninin deyişiyle özetleyelim: “Gelecek nesillere bayrağı nasıl teslim ettiğiniz ve o bayrağa uzanan neslin de o tecrübeyi tatması”
Dizinin gerek suç, gerek polis tarafında kıdemliler ve çaylaklar -gerçek hayatta da sık sık yaşadığımız gibi- orta yolu bulmaya çalışıp, bol bol bocalıyor.
Bambaşka amaçlarla polis olmaya çalışan 3 çaylağımız da Belfast’ta atandıkları Blackthorn Karakolu’nda kıdemli polis memurları eşliğinde devriye gezerlerken, bulundukları bu sorunlu bölgede kim var kim yoksa önümüze düşüyor. Bu esnada dizi boyunca sistem de insanlık da elden geçiriliyor.
Karakterler
Grace Ellis (Sian Brooke) – Eski bir sosyal güvenlik memuru, 40’larında bir çaylak bir polis ve bir ergen annesi. Polis dediğimize bakmayın, kendisi diğer 3 arkadaşı gibi aslında henüz deneme evresinde. Bir nevi stajyer polis.
Tommy Foster (Nathan Braniff) – Bu çaylağımız kariyerinde hızlı yükselmek için “hızlandırılmış stajyerlik” seçmiş. Bu nedenle de işler onun için daha zorlu ve hızlı geçiyor gibi.
Annie Conlon (Katherine Devlin) – Katolik, azimli bir diğer stajyer polis. Teori ile pratiğin bir gitmediğine tanık olan/eden karakterimiz.
Gerard ‘Gerry’ Cliff, (Richard Dormer) – Tommy’nin eğitmeni olan kıdemli devriye polis memuru. Tecrübesi ve renkli kişiliği ile gözümüzün önünden eksik olmayan bir karakter.
Stephen ‘Stevie’ Neil (Martin McCann) – Grace’in eğitmeni olan kıdemli devriye polis memuru. Yaşıtı olan Grace’in sosyal güvenlik memurluğu yaptığı günlerden gelen tecrübesi ile kendi devriye polisliği tecrübesi arasında dengeyi kurmakta zorlanıyor.
James McIntyre (John Lynch) – Bölgedeki suç örgütü ailenin mafya babası
Angela Mackle (Valene Kane) – McIntyre ailesi ile bir şekilde bağı olan bir anne.
Gordon ‘Gordy’ Mackle (Dane Whyte O’Hara) – McIntyre’lara çalışan bir genç
David ‘Jonty’ Johnston (Jonathan Harden) – Karakolun komiseri
Çavuş Helen McNally (Joanne Crawford) – Karakolun komiser yardımcısı. İşe yarar bir ikinci adam.
Jen Robinson (Hannah McClean) – Hızlandırılmış stajında 2 yılı tamamlamış olan ve polis teşkilatında yüksek mevkideki bir polisin kızı olan kıdemli çaylağımız.
Kadronun kalanı için şuraya buyurabilirsiniz.
Yazarın Notu
Daha önce şurada mini tanıtımı yapılmış olan bu polisiyeyi gözden kaçırmıştım. Yakın zamanda @aytackara’nın taze yorumları ile radarıma girdi sağ olsun ve denememle bitirmem bir oldu. “Polislik de zor zanaat” konulu güncel, benzer dizilerden Line of Duty ve The Rookie’den esintiler elbette hissettim. Ama bu dizinin de kendine has bir havası var, benzerlerini arayarak dalmamak gerek.
Ortalama olan beklentimin epey üstünde, türün iyi bir örneği oldu benim için. Tutarlı, inandırıcı, çeşitli ve sevilebilir karakterleriyle, klişe ama iyi işlenmiş konusuyla, eldekileri sündürmeyişiyle, akıcılığı ve meraklandırıcılığı ile epey öne çıkıverdi. The Watch ile radarıma giren ve oradaki ile çok benzer bir karakteri canlandıran Richard Dormer’a da rastlamak işin bonusu oldu.
Çoğu Avrupa dizisine nazaran hızlı akan bir yapısı olduğunu da not düşeyim ki yaz günlerinde elinizin kenarıyla itivermeyin.
Yani diyeceğim odur ki deneyin işte yahu… Güzel dizi bulduk size.
yorumlar
Line of Duty’nin yokluğunda iyi geldi. Onun seviyesinde iyi ve sert değil ama alternatif olması açısından işime yaradı. Sorgusu falan da cabası. 6 bölümlük sezon zaten, çabuk da bitti.
Şu noktada 2. sezonu olmasa niye demezdim galiba. Özellikle sonlara doğru bayağı bir toparladılar. Döndüğünde görüşürüz yine.
@dkamoy Çok güzel bir sürpriz oldu bu
“Mavi Işıklar (Blue Lights) ilk sezonuyla 17 Ağustos Perşembe günü saat 21.00’de BBC First’te izleyiciyle buluşuyor.”
Ortalamanın gayet üzerinde ve çoğunlukla sürükleyici bir ilk sezondu. Karakterleri çok iyi yazılmış ve ana hikaye örgüsünden ziyade dizinin çoğunu da taşıyan onlardı. Zaman zaman Happy Valley izliyormuşum hissi verdiği yerler oldu. Anlamlandıramadığım tek nokta
Bunun dışında
İkinci sezonu da izlerim herhalde ama ne anlatacaklarını merak ediyorum. Çünkü ilk sezon baya kapalı bitti.
GAİN almış.
Trailer
Bunlar var ya bunlar, 2. sezonun hepsini (6 bölüm) şimdiden iPlayer’a vermişler.
* Yine patır kütür gidiyorlar ve bu durumdan memnunum. İlk bölümdeki bir noktaya itirazım var yalnız:
“Silahını davran,” uyarısını aldıktan sonra çıkarıp çekmesi ise fazla doğal ve gerçekçi geldi niyeyse Gerçi amatörlük tarafı da vardı aynı zamanda. Yine de öyle bir karmaşaya girmediğim için ahkam kesmiş olmayayım.
* Geçen sezonun ana konusunu iyi bağlamışlardı, yakın bir performans bana kafi. Gerisini kendileri bilirler, devam ettikçe dahasına bakarız nasılsa.
line of duty nin olmamış versiyonu demek istemiyorum o yüzden bir yere kadar olmuş versiyonu diyeyim. ilk yarı itibarıyla.
öncelikle sundukları ana konunun ilgi çekici hiçbir yanı yok. çok sıradan. sayısız benzerinin önüne geçebilmesini sağlayan bir tane yan konu bile göremedim. neden sonunu göreyim sorusunun tek cevabı karakterler sanırım. tamamen karakterler üzerinden yürümeye karar vermişler gibi. ana konunun bu kadar gizemsiz ve sıradan olmasının başka açıklaması yok.
işin ilginç yanı karakterlere de adamakıllı kendi hikayelerini yazmamışlar. 3 bölüm oldu ben hala karakterleri vakaya gittikleri zamanlar dışında tanımıyorum. bu eksikliği geçersek çaylaklardan genç olanları sevdim. gerçekçi tiplemeler olmuş. ama yaşı geçkin ablamın karakteri biraz catherine özentisi olmuş. çaylak aşamasındaki birinden beklenmeyecek çıkışlar yaparak, insiyatifler alarak biraz göz devirtiyor bana. oyuncuyu sevdiğimden gözlerimi sabit tutmaya çalışıyorum. ama bu tiplemeyi çaylaklardan başka birine verselerdi daha iyi olabilirdi.
polis teşkilatının işleyişini aktarmakta başarılılar en azından. zaten sadece oraya odaklandıklarından en azından onu güzel yapıyor olmaları güzel.
sonuç olarak muhtemelen karakterleri geliştirdikçe biz de bağlandıkça daha çok saracak bir dizi olacak. ama bir line of duty, happy valley beklememek gerek. ne line of duty nin komplex olay örgüleri, ne de happy valley in ince ince işlenmiş karakterleri yok burada henüz.
2×05 üzerine:
GERİ ZEKALI!
1×05 sonunu ayakta izlemiş olabilirim.
when i went out on patrol with gerry…
it was the first time in my life…
i ever thought that maybe i could be a real police officer…
so i followed him…
through the gate…
i cant explain it…
i just didnt want to dissappoint him…
gerry yi kaybetmeseydik olmaz mıydı… seviyordum ben onu. tommy ile kimyası zaten çok iyiydi ama jen’e ile bile tek bölümde ısınmamızı sağladıydı. onun tonunda başka karakter yokken onu harcamaları üzdü beni. üstüne sever sevmez jen i de kaybettik.
kötülerin en azından ilk ayağının sepetlenmesi ve uzatılmaması sevindirdi. elbette line of duty de olduğu gibi anca dalların uçlarını budadılar ama buna da şükür.
yalnız böyle olacağını biliyordum, karakterlere bağlanınca sarar diyordum ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum. ikinci yarı gerçekten daha güzel geldi. cringe kısımlar yok muydu vardı ama daha az batar oldu. yazarlar bir tık daha özenirse bu kadroyla epey güzelleşir dizi.
2×01
abicim artık 2 senedir polissiniz siz. daha dünkü çocuk gibi davranmanın anlamı ne. ayrıca gövdeye silah tutmak ne demek gerekirse sıkarsın bacağına. korkudan titremenin anlamı yok. sende silah var karşındakinde bıçak.
şöyle cringe sahneler izletiyorlar arada soğuyorum.
en sürpriz olan kısım
derken sıkıcı bir sezondu. hızlandırarak bitirdim. herhalde devam etmem.
2. sezonu tamamladım.
Ben bundan da razıyım. İlk sezonun biraz olsun altında seyrettiğini düşünüyorum tabii ama İngiliz polisiyesi tadını almaya devam ettiğimden sorun da değil.
Karakterlerin (polis ya da değil) sezona yayılan kararları veya yaptıkları yer yer acayip battı bu sefer. Daha doğrusu “Bu nasıl polislik?” ile “Sen gerizekalı mısın?” arasında gidip geliverdim bazrn. Nihayetinde daha “insani” tepkilerin verildiği noktalardı, o açıdan anlıyorum. Plastik olmalarından da iyidir zaten ama insan bazen inanamıyor da…
3. sezon onayı var nasılsa, döndüğünde kimi nasıl bulursak o şekilde görüşürüz artık.