
The Rookie || 40’ında Çaylak Polis
69 yorum dkamoy 17 Ekim 2018 12:28

ABC’nin yeni polisiyesi The Rookie 16 Ekim’de yayına çıkmışken biz de ertesi gün bir tanıtımla sizleri şaşırtalım dedik.
Uzama ya da kısalma olmazsa ilk sezonu şimdilik 13 bölüm sürmesi beklenen dizinin ilk bölüm reyting bilgileri bile henüz gelmedi.
Dizimiz, konuları bölüm içinde biten polisiye dramalardan.
Yaratıcısı Alexi Hawley. Kendisi daha önce Castle, The Following gibi dizilerin yapımcıları arasında yer almış. Diğer yapımcılar Liz Friedlander, Mark Gordon, Nathan Fillion, Michelle Chapman ve Jon Steinberg.
Konu
John Nolan (Nathan Fillion) boşandıktan sonra yaşadığı kasabadaki rahat yaşamını terk ederek, Los Angeles’a yerleşip hayatını tümüyle değiştirecek bir karar alır: Polis olacaktır.
Hikayenin asıl başlangıcı ise işin 9 aylık akademi, eğitim kısımlarına değil polis olduktan sonraki ilk gününe ve sonrasına, yani çaylaklık dönemine denk geliyor.
Los Angeles Polis Merkezi’nin diğer 2 yeni genç çaylak polisi ve John’un, eğitmen polislerle çıktığı devriye görevlerinde başlarından geçenler, özel hayatları ile harmanlanarak sunuluyor bizlere.
Karakterler
John Nolan (Nathan Fillion)
Los Angeles Polis Merkezi’ndeki en yaşlı çaylak.
Çaylak olmak zaten zorken, üstüne bir de kara koyun olmak işini iyice karıştırıyor.
Elbette 40 yaşında bir çaylak polis fikri hiç alışkın olunmayan bir durum olduğu için bazen ayağına dolanıyor, bazen de işine yarıyor.
Talia Bishop (Afton Williamson)
Yeni eğitmenliğe başlamış bir devriye polisi. İyi niyetli biri. Sahada yanında gezdirerek eğittiği ilk çaylak da Nolan.
Tim Bradford (Eric Winter)
Baskıcı bir eğitmen devriye. Yanına düşene Allah yardım etsin.
Lucy Chen (Melissa O’Neil)
Yeni çaylaklardan. Seksi ve işinde iyi bir ablamız olsa da eğitmenlerden Bradford’a düşmenin hazin zorluğunu yaşıyor.
Wade Grey (Richard T. Jones)
Çaylakların bulunduğu polis merkezinde çavuş. Nolan’a yaşından ötürü takmış durumda. Bu yaşta çaylak olmayı doğru bulmuyor ve her fırsatta Nolan’la uğraşıyor.
Jackson West (Titus Makin)
Dönemin 3. çaylağı. Los Angeles Polis Merkezi’nde yüksek mevkide olan bir babası var. Polislik üzerine gayet ilgili ve bilgili, inek ve parlak bir öğrenci. Sahada ne kadar parlayacak, göreceğiz.
Angela Lopez (Alyssa Diaz)
West’in saha eğitmeni. Bu parlak ve nüfuzlu öğrenci elinde parlayacak mı, patlayacak mı bakalım.
Zoe Andersen (Mercedes Mason)
İlgili birimin müdürü. Nolan’a önyargılı yaklaşmayan biri.
Fragman
Son Söz
Konuları bölüm içinde biten polisiye dramalar arasına alabileceğimiz dizide Nathan Fillion’ı görüp Castle gibi komedi-drama beklentisine girmemenizi tavsiye ederim. Bu çok daha ciddi bir drama.
Dizi çok iddialı olmasa da ilk bölümden vaad ettiğinden daha azını ya da fazlasını vermiyor gibi görünüyor. Açıkçası ben ortalama ya da ortalama altına yakın bir iş bekliyordum ve beklediğimden iyi çıktı. Bölüm içinde biten polisiye seven bünyeleri doyuracak gibi görünüyor. Ama tabii ilerleyen bölümlerde bu durum iyi yönde de kötü yönde de değişebilir. Göreceğiz.
yorumlar
Ali Larter, tekrar eden bir rolle 2. sezon kadrosunda.
Harold Perrineau, 2. sezona konuk olacakmış ayrıca.
Güzel bir pilot bölüm olmuş. Gideri var.
Melissa O’Neil, Mercedes Mason, Alyssa Diaz, Mircea Monroe gibi sevdiğim isimleri kadrosunda barındıran dizi 2. sezon kadrosunu Ali Larter ile takviye edince daha fazla kayıtsız kalamadım ve bir şans vermek istedim. Eğlenceli sayılabilecek bir polisiye ile karşılaştım. Hoşuma da gitti.
Dark Matter’da ciddi bir rolde geçen 4 sezonun ardından Melissa O’Neil’ı bolca gülümserken görmek güzeldi burada. Lucy’nin dizideki favori karakterim olması muhtemel görünüyor. Partneri Tim de keza 2 numaralı favori karakter adayım konumunda. Bu ikili diziyi iyi taşır gibi duruyor. Nolan-Talia ikilisini taşıyan isim Nolan. Talia’nın pek bir katkısı olduğunu iddia edemem. Kadrodaki en eksiyle başlayan isim şu an benim radarımda. Angela-Jackson ikilisi ise vasat bir ikili olacak gibi. Lakin ikisine de Talia’dan daha pozitifim şu anda. Mercedes Mason’a da amirlik yakışmış diyebilirim.
İlişkiler olayına
ile başladık ama pek uzun süreli bir şey olacağını zannetmiyorum.
bir süre sonra.
Mircea Monroe’ya ayrılacak süreler çok çok daha uzun olur umarım ilerde yer alacağı bölümlerde.
Wade’i hiç sevmedim doğal olarak. İlerleyen bölümlerde kimden geldiği fark etmeksizin okkalı bir dayak yerse sevinirim.
Şu göğüs kameraları standart bir uygulama mı bilmiyorum ama pek hoşuma gittiğini söyleyemem. Elbette o oldukça berbat görünen, Eric Winter dışında kimsenin taşıyamadığı o üniformalar kadar büyük bir eksi değil kamera konusu.
Allah rızası için en azından Melissa O’Neil’ı o berbat üniformanın içine hapsetmeyelim n’olur! 
S01E02
Güzeldi bu bölüm de.
Oyuncu kadrosundan olduğu kadar yazar tayfasından da memnun olduğumu söyleyebilirim. Küçük ayrıntılara özen gösteriyorlar ve bu da hoşuma gidiyor. Açılış sahnesinde arabadan çıkan kişi olsun, akabindeki loto mevzusu olsun, devamındaki muhabbetin nerede edildiğini görüşümüz olsun, müdürün araba konusuna bulduğu çözüm olsun, kapanış sahnesi olsun bu tarz ince şeyler tatlı bir gülümseme bırakıyor izlerken. İşin dram kısmında da daha iyi olabileceklerini hissettiriyorlar ama zamana ihtiyaçları var.
Brittany Ross, Danny Nucci, Ryan Michelle Bathe, Ashleigh LaThrop falan sağdan soldan tanıdığım bir sürü sima fırtladı bu bölüm ki bu da iyi bir şeydi bu arada.
Bir oyuncu 2. sezonda dönmüyormuş.
Üff, çok sıkıldım ben bu Talia’dan ya!
Tam bir heves kırıcı.
Allahtan
diye kendimi avutuyorum ama daha 15 bölüm daha çekeceğiz bu laleyi.
Son 3 bölüm ilk 2 bölüm kadar tat vermedi bu arada. İşin eğlenceli yönü, küçük hikayelere gösterilen özen falan iyice azaldı.
S01E08-09
Nolan’ın durumu, Isabel’in durumu, Michael Beach’in konukluğu falan son 5 bölüme nazaran daha izlenir durumdaydı bu 2 bölüm. Lakin hala o ilk 2 bölüm seviyesinde değil.
Birbirinin devamı niteliğindeki bu 2 bölüm arasına 1 aylık kış arası çekmeleri gaddarca olmuş bu arada.
S01E10
Angela: Ya güzelim, ne buldun o lalede ya?
İlk 2 bölümden sonra en çok sevdiğim bölüm bu oldu. İlk 10-15 dakikada eğlenceli sahneler vardı. Andersen ve Grey’in sahaya inmesi verim verdi.
S01E11-12
11. bölüm ekstra sıkıcıydı.
Sevgililer günü temalı 12. bölüm fena değildi. Özellikle bölüm konuğu Beau Garrett’ın sahneleri epey keyifli geçti.
Lyndon Smith, Grant Harvey, Alicia Coppola, Mario Lopez falan bol konuklu bir bölümdü. Bu bölümü güncel vaktinde değil de Animal Kingdom’ın 4. sezonu devam ederken izlemekten memnunum.
S01E15 & 17
Sarah Shahi’nin ortalıkta olmasından memnunum. Karakterinin rahat ve alaycı tavırları hoşuma gidiyor. Kadrolu olsa hayır demezdim.
S01E20 (Sezon Finali)
Ve sezonu tamamladım. Öyle aman aman bir dizi değil kesinlikle. Sıkıldığım çok fazla zaman dilimi oluyor aşağı yukarı her bölümde. Kadrosu cazip geldiği için izliyorum işte. Afton’a ek olarak Titus da diziden çıksa sorun olmaz ama. Bu ikisinin ve diğer malum kişinin yerine 2-3 kayda değer kadrolu oyuncu takviyesi iyi olur bu arada 2. sezon için. Sarah Shahi’yi kadrolu yapsalar hoşuma giderdi ama öyle bir niyetleri yok belli ki. Olsa şu ana kadar haberi gelmiş olurdu. Shawn Ashmore’ın da diziden çıkmasını istiyorum ama öyle bir niyetleri de yok gibi. Sara Rue’yu da daha çok görmek hoş olabilir mesela.
Afton W. rolü setteki ırkçılık ve tacizden dolayı bırakmış kendisinin dediğine göre. Yaptığı şikayetlerle de kimse ilgilenmemiş yine kendisinin dediğine göre.
Taciz eden kişi de dizide olmasa da olur bir karakter(dedektif). Şikayetlerinin önemsenmemesi ve üstüne o adamla bir sahne daha yazmaları gerçekten inanılmaz. İyi yapmış ayrılmakla diziden , üzüldüm sevdiğim bir karakterdi
Seamus Deaver (Castle) konuk 13 Ekim bölümüne.
“Cast From the Past Week,” bitti.
Adamın soyadını yanlış yazmışlar. Ayrıca Castle’dan Jon Huertas (This Is Us) geliyormuş.
Haber “Seamus Deaver and Jon Huertas” olmuş. Belki ben eksik görmüşümdür bunu yazarken.
Ama evet, Dever olcek.
Hatta şöle bi şey var.
S2 Poster
S2 Fragman
Normal ayarda bir bölümle dönmüş. Sarah Shahi’yi ekranda görmeyi seviyorum. Gidenin gitmiş olmasından son derece memnunum ayrıca.
Angela: O tost ekmeği sahnesinde midem kalktı valla.
Bunu veya 9-1-1’den birinin önümüzdeki birkaç bölümlük süreçte fişini çekmek istiyorum. Bu cazip kadrosuyla avantajlı konumda elbette. Ali Larter da bir an önce gelir ve yeterli süre alırsa 9-1-1’e yol görünür herhalde çok formda bir sürece girmezse.
S02E02
Güzel bölüm olmuş.
Harold Perrineau’nun konukluğu verimli geçti. Nathan Fillion ile iyi bir ikili oldular. Konukluğu yeniden gözden geçirilip sezona yayılan ve ara ara gözüken bir tekrar eden role evrilirse sevinirim. Ali Larter da güzel bir giriş yaptı bu arada. Kadroya katıldığı için çok mutluyum ama onun gelişinin Sarah Shahi’ye veda anlamına gelmesi sebebiyle üzgünüm de ayrıca.
S01E01’den beri
Mekia Cox, 2. sezon kadrosuna dahil olmuş kadrolu oyuncu olarak. Girişi 4. bölümde yapacakmış.
Alan Tudyk, konuk olacakmış.
Alan tudy ve castle 2 lisine sevindim. Yakında adam baldwin’in de 1 bölüm konuk olmasını bekliyorum.
Nathan Fillion acayip zayıflamış bu yaz. 2nci sezonda dikkatimi ençok o çekti hele castle daki halleri ile karşılaştırınca fark bayağı var. Üniformaya yakışmış zayıflaması ama yüzü daha biçökmüş sanki. Hee gerçi ne bekliyorsam ben de bilmiyorum. Yaşı belli hepimiz yaş alıyoruz
Hatta ben siteye üye olalı 11 yıl geçmiş
@towanda 2. paragrafına külliyen den den.

S02E03
Hastanede akan suç draması hiç sarmasa da diğer kısımlar fena değildi. Jasmine Mathews’in bir süre kalmasına hayır demem. Ben Shawn Ashmore’un bir an önce diziden ayrılmasını istiyorum ama yapım ekibinin böyle bir niyeti yok gibi görünüyor.
S02E04
Fena değildi bu bölüm de. Mekia Cox, çok iyi bir giriş yapmış ve epey de renk katmış bölüme. Talia’dan 10 kat daha fazla izlenirliği olan bir karakter olduğu aşikar Nyla’nın ama sempatik bir karakter mi derseniz hayır derim.
The Fosters’tan anımsadığım Ashley Argota’nın tiplemesini izlemesi keyifliydi bu arada.
+Annie Wersching
Lauren Tom, Grace Van Dien, Dot-Marie Jones, Eve Harlow … Baya zengin bir konuk oyuncu kadrosu vardı bu bölümün. Yeniden uğrayan Harold Perrineau’yu saymıyorum ayrıca. Bölüm ana teması da fena değildi.
Abigail’i sevdim bu arada. Yeniden görmek isterim.
İlk sezon biraz ittire ittire izliyordum diziyi ama bu sezon daha iyi akıyor bence. Bu ayarda gittiği sürece benim için yeterli.
S02E06
Güzel bölüm olmuş yine. Bölümdeki yaklaşan büyük tehdit hikayesini izlemesi keyifliydi. Yalnız
keşke de bu bölüm ekstra keyifli bir şekilde biteydi.
Sarah Shahi’nin olduğu bölümleri ayrı bir seviyorum. Jasmine Mathews, bir şey isterken çok tatlı oluyor bu arada. 
Yalnız baştan sona ne kadar tırt bir bölümdü. Bu da gittikçe masallaşmaya ve 9-1-1’laşmaya yöneliyor. Karakterleri seviyoruz ve arada
gibi güzel fikirler çıkıyor da izliyoruz işte.
S02E07
Bu sezonun en kötü bölümüydü.
Ne Tim&Jackson hikayesi, ne Nyla-Lucy hikayesi ne de Angela’nın hikayesi sarmadı. Nolan’ın nereye gittiğini daha en başından bildiğimiz hikayesi de son derece basit ve klasikti.
S02E08
Dolu dolu bir bölüm olmuş. Sezonun güzel bölümlerinden biriydi.
*Alan Tudyk’in konukluğu verimli geçti. Nolan ile fena bir ikili olmadı Ellroy karakteri. Sezon içerisinde birkaç bölümde daha izlemek isterim karakteri. Nolan’ı içine soktukları polis durumu çok saçma bir durumdu ama. Onu da söylemeden geçmeyeyim.
*Ali Larter’ı hikayenin içine dahil etmek için zorlama hastane konuları buluyorlar bu sezon. Bolca göz devirtiyorlar bu sebeple ama ödülü Ali Larter’ı izlemek olunca çok fazla kızamıyor insan tabii.
*Sara Rue’yu yeniden görmek güzeldi. Chloe Bridges ve Rebecca Field’ın konuklukları da verimli geçti.
S02E09
Son derece boş bir bölümdü. Tek bir hikaye bile umrumda değildi.

S02E10 (Sezon Ortası Finali)
Annie Wersching’i görmek güzeldi belki ama epey kötüydü bu bölüm de.
İyice formdan düştü dizi. Son 4 bölümden 3 tanesi çok kötüydü. 2.5 ay araya kaçtığı için çok memnunum cidden.
S02E11
Özlememişim. Dönmese de olurmuş.
S02E12
Fena değildi. Gereksiz aksiyon izlemektense karakterler üzerine bu tarz bir bölüm izlemeyi tercih ederim. Oldukça kötü geçen son 3 bölümün üstüne iyi geldi diyebilirim o yüzden.
*Dövmeyi sildirmektense olduğu gibi bırakmak ya da üzerinde ufak bir değişiklik yapmak seni daha güçlü kılar bence ama ben ne bilirim tabii.
*Gelin hanımı tekrar görmek güzeldi. Sezon bitmeden 1 bölüme daha uğrasın isterim.
S02E16
Sevdiğim tarzda bölümlerden biriydi. Daha çok karakterlere yoğunlaştığımız, bol olaylı, eğlenceli, izlemesi keyifli bir bölümdü.
American Idol’ın minik de olsa bir devam sahnesi olsaydı keşke bölüm sonlarında bu arada. Pek kayda değer bir hikayesi olmasa da Roselyn Sanchez’i görmek güzeldi bir de.
2×17
Sezon finali olurmuş bundan aslında.
John-Nyle kısımları pek gerçekçi gelmedi belki ama keyifli geçti. Diğerlerinin kısımları ise pek sarmadı.
*Grace’in ayrı olduğu kocasının çıkagelmesi ve Grace’in John’a kocasıyla yeniden denemek istediğini beyan etmesi hoş olmadı. Ali Larter’ın kadroda olmasından memnunum lakin Jessica’yı (Sarah Shahi) geri getireceksek önümüzdeki sezon için sezon sonunda ayrılmasını sorun etmem çok fazla.
S02E20 (Sezon Finali)
Fena bir yerde bitmiş.
İyisiyle ve kötüsüyle bir sezonu daha tamamladık. Sezona gayet iyi başladık aslında ama Aralık ayı ve sonrasında düştü iyice dizi. Bu süreçte yayınlanan 12 bölümden 2 tanesi (12 ve 16) güzeldi sadece. Geri kalan 10 bölümden 3 tanesinin falan en azından izlenir 1 güzel hikayesi vardı bölüm içerisinde. Geri kalan bölümler ise komple çöptü.
@towanda Katılıyorum. Hatta, tastamam aynı duygu ve düşünceler içinde olduğum için sezon finaline yorum bile yapasım gelmedi.
Eylül’de paylaşmışım kareyi ama unuttum tabii ki
Evet, mini
Neyse, kaldığım yerden devam edeyim
EK: Bitirdim
Nahtan Fillion’ın eski dostlarını konuk etmeye (
) devam ediyorlar. Nolan ile iyi ikili oldular.
2×09
@abidin77 Öyle bi replik mi geçmiş? Ben kaçırmışım.
@dkamoy: Bölüm sonunda Nolan Grace’e, 3 yer için bilet aldığını söyleyip, “Fasulye için Ermenistan festivaliyle başlayalım” dedikten sonra Grace asansörde bunu dedi
Sezon arasını kesin burada vermişlerdir dedim, öylyemiş
Evet,
görmek güzeldi, bölüm kötü değildi ama ilk sezondaki tadı niyeyse pek alamıyorum bu sezon.
Yazmayı unuttum, @towanda yazmış yukarıda, Nathan Fillion, bayağı kilo vermiş. Castle zamanlarında da biraz kilo verse iyi olur diyordum. Sağlam kilo vermiş. Daha fit duruyor.
2×12
Bunlar nasıl dublör seçimi, hiç benziyorlar mı? Bari bu kadar yakından çekmeseydiniz.
1–2
bitmiş. 3×01’de
Sanırım
çok ciddiye alarak seyretmedim ama sevdim böyle polisiye/komedi tarzı (ya da içinde komedi barındıran) dizileri seviyorum… ve artık hiç yok ya da ben bilmiyorum…
mentalist ve white colları özlüyorum…. hatta castle’ı bile…
Brandon Routh to Recur
Season 3 Promo
Season 3 Premieres Sunday January 3 on ABC
S3 Poster
S03E01
Pek özlememişim.
Geçen sezon sonunda kaos ortamında bıraktığımız noktadan devam ettik ve çok basit bir şekilde gelişti bence her şey.
Bu sezonun sonunu görmem muhtemelen ya hadi hayırlısı bakalım.
+Camille Guaty
Nolan sorgu odasında avukatı sen beyazsın deyip ders verircesine beyaz bir polis olmasaydın şöyle davranırlardı böle davranırlardı demesi. Okadar yapaydı ki o an.
Üçüncü bölümde aynı şekilde olunca yazdım gitti. Yoksa Jackson-Stanton konusu güzel oradan ilerleyebilirler
@towanda Katılıyorum. blacklivesmatter kokuyor bu sezon buram buram.
S03E03
Eskiden minik minik eğlenceli sahneler sıkıştırırlardı bölümlerin içerisine ve diziyi izleme sebebim de o sahneler olurdu. Şimdilerde hep ilgimi çekmeyen konular … Hiç tat vermiyor artık dizi. Bu bölümün ortalarında bıraktım gitti.