My Lady Jane – Tanıtım
6 yorum pirate 29 Haziran 2024 08:13
Amazon Prime’ın komedi drama türündeki yeni dizisi My Lady Jane, 27 Haziran’da 8 bölümden oluşan tüm sezonuyla görücüye çıktı. Bu da diziye ait fragman:
Brodi Ashton, Cynthia Hand ve Jodi Meadows’un birlikte kaleme aldığı 3 kitaplık bir seri mevcutmuş. Dizimiz, bu kitap serisinin 2016 yılında yayımlanan ve diziyle aynı isme sahip olan ilk kitabından uyarlanmış. İkinci kitap My Plain Jane ismiyle 2018 senesinde ve üçüncü kitap ise My Calamity Jane ismiyle 2020 senesinde yayınlanmış bu arada.
Gemma Burgess, kitabı diziye uyarlayan kişi konumunda. Ona senarist masasında Alyssa Lerner eşlik etmiş. Bölümlerden beşini Jamie Babbit, üçünü ise Stefan Schwartz yönetmiş. Burgess ve Babbit’e yapımcı koltuğunda Sarah Bradshaw, Meredith Glynn, Laurie MacDonald, Paula McBreen ve Shepard Boucher gibi isimler eşlik etmişler.
Dizimiz, tarihsel drama unsurlarını satirik ve de muzip bir tatla birleştiriyor. Romantizmin yanında fantastik unsurlar da servis ediyor aynı zamanda hikaye içerisinde.
Dizinin bölüm süreleri 46-54 dakika aralığında değişmekte.
Merkez kahramanımız Jane Grey, aklı başında bir genç kız. Şifalı otlarla arası oldukça iyi.
Babası rahmetli olmuş Jane’in. Annesi ve ondan küçük 2 kız kardeşiyle birlikte yaşıyor. Babası ölünce, erkek varis olmadığı için ailesine dair mirası tek başına devralmış amcası ve bizimkilerin de eski evlerinde kalmaya devam etmelerine rıza göstermiş. Elbette ona hürmet göstermek ve onu kızdırmamak zorundalar. Çünkü kendi üzerlerine bir dikili taşları bile yok ne yazık ki.
Aşkı bulmadan evlenmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen bir bakire Jane. Ama amcası onun için soylu bir genç adamla ayarlanmış bir evlilik sürpriziyle çıkageliyor. Annesi Lady Frances Grey’in de bu ayarlanmış evlilikte payı büyük tabii. Elbette Jane bu evliliğe şiddetle karşı çıkacak, hatta kaçmaya falan çalışacak ama ne fayda!
Jane, son olarak çareyi çok sevdiği kuzeni ve aynı zamanda İngiltere Kralı olan Edward’dan yardım istemekte bulacak. Ama bu ayarlanmış evliliğe onun da rızası olduğunu duyunca büyük hayal kırıklığı yaşayacak.
Jane, Edward’ın yanından evine dönerken bir bara yolu düşecek ve burada kalbini titretecek olan ukala bir genç adamla tanışacak. (1. Bölüm İspiyonu/Spoiler) O anda bihaber olsa da sonrasında bu genç adamın evleneceği adam olduğunu fark edecek ve büyük şaşkınlık yaşayacak düğün merasimi sırasında. Jane’in evleneceğini düşündüğü kişi bu gencin ağabeyiymiş ki biz de bunu Jane ile aynı anda yani bölümün kapanış sahnesinde öğreniyoruz.
Dizimizin hikayesi tarihi gerçekleri değiştirmek suretiyle ilerliyor demiştik. 16. yüzyılda yaşamış olan Lady Jane Grey, tarihte ‘Dokuz Günlük Kraliçe’ olarak bilinmekte. Bu 9 günün sonunda önce tahtını sonra da kellesini kaybetmiş. Yazarlarımız bize ‘Ya öyle olmasaydı? Ya Jane ölmeseydi ve tahtta kalmaya devam etseydi?’ teması üzerinden alternatif bir evren yaratma derdindeler.
Bu alternatif evreni yaratırken başka şeyler de eklemeye karar vermişler tabii. Kralımızın ve bir de prensesimizin siyahi oluşu bu eklemelerden biri. Bir diğer ekleme ise fantastik bir ekleme. Ülkede yaşayan ve sarayın düşman olarak kabul ettiği “Etiyen” isimli bir topluluk/tür var. Bir çeşit şekil değiştiren bu Etiyenler. Bazen hayvan, bazen insanlar.
Lady Jane Grey karakterine Emily Bader hayat veriyor.
Lord Guildford Dudley karakterinde Edward Bluemel karşımıza çıkıyor.
Lady Frances Grey karakterini Fortysomething, Suburban Shootout, Hidden, The Hour, Pride and Prejudice, Fleming ve Pramface’in de aralarında bulunduğu çok sayıda diziden aşina olduğumuz Anna Chancellor canlandırıyor.
Kuzeni Jane’i pek bir seven ve son derece kibar bir adam olan Kral Edward rolünde Jordan Peters‘ı izliyoruz. Ölümcül bir rahatsızlığı olduğu bilinmekte. Halk arasında değil sarayda bilinmekte elbette bu durum. Doğru düzgün yürüyemez durumda. Ona bu rahatsızlığı doktorlar tarafından ‘İnce hastalık’ olarak yansıtılmış ama aslında sağlığında bir sıkıntı yok. Bu belirtiler saraydan birileri tarafından düzenli olarak zehirlendiği için ortaya çıkmış durumda.
Rob Brydon, Jane’in müstakbel kayınpederi Lord Dudley karakterine hayat veriyor. Henry Ashton ise Jane’in evlenmekle kesinlikle ilgilenmediği oğlu Stan Dudley rolüyle karşımızda. Lord Dudley, krala yakın bir tip. Sarayda önemli bir görevi mevcut.
*Preacher, Fleming ve Spy City gibi dizilerden tanıdığımız Dominic Cooper, sarayda krala en yakın kişi olan manipülatif Lord Seymour karakterine hayat veriyor.
*Everyone Else Burns, Henpocalypse! ve The Palace gibi dizilerden anımsanabilecek Kate O’Flynn, Lord Seymour’un gizli aşığı ve işbirlikçisi konumundaki Prenses Mary karakterine hayat veriyor. Kral Edward’ın ölmesini ve kraliçe olarak tahta oturmayı dört gözle bekler vaziyette.
*Abbie Hern, Prenses Bess rolüyle karşımıza çıkıyor.
Isabella Brownson‘ı Jane’in kız kardeşi Katherine Grey rolüyle izliyoruz. Robyn Betteridge ise Grey kız kardeşlerin en küçüğü Margaret Grey karakterini canlandırıyor.
Extraordinary dizisinden tanıdığımız Máiréad Tyers, Jane’in evinde bir hizmetli olarak çalışan ama aynı zamanda onun yakın arkadaşı da olan Susannah karakterini canlandırıyor. Bir Etiyen olduğunu öğreniyoruz çok geçmeden kendisinin.
Oliver Chris, dizide anlatıcı görevi üstlenmiş durumda. Kadronun geri kalanına ise şuradan göz gezdirebilirsiniz.
Dizinin ilk bölümünü izledim. Pek beklemediğim üzere eğlendim bayağı. Yazarların iyi dokunuşlar yaptıklarını söylemek mümkün hikayeye. Bu tatta ve ayarda devam etmiştir dizi diye düşünüyorum bölüm sonunda izlediğimiz fragmandan hareketle ve sezonun geri kalanını izlemek için heyecan duyuyorum.
yorumlar
* The Great gibi alternatif bir tarih hikayesi sunacaklarını biliyordum da bunlar resmen dibini sıyırmışlar. Neler neler, tanrım tanrım…
Kral Edward ve Prenses Elizabeth’in siyah olması, Prenses Mary’nin manyak çıkması mesela. Daha bir de işin fantastik boyutu var tabii. Arkalarını tarihsel karakterlere dayayıp “at” koşturuyorlar resmen.
Edward Bluemel
Dominic Cooper’ın karakteri rol aldıkça gülümsetti beni şapşallığıyla. Bu arada Thomas Seymour, Jane Seymour’un abisi değil mi? Kral Edward siyah doğduysa bu adam nasıl beyaz? Buna mı takıldın olacak ama biyolojiyi de alternatife bağlamıyoruz herhalde?
Guildford’ın da şekil değiştiren çıkmasına kesinlikle varım, bir şeyler olacağı bekleniyordu zaten. Kendini kontrol edemiyor olması açısından vermeseydiniz daha iyiydi tabii.
* İlk bölüm sonuna “bu sezon” fragmanı koymuşlardı. Çok şeye şimdiden tanık mı olduk, diye bir düşündüm. 2. bölümde olanlara bakarsak o derece gelmiyor gerçi artık.
Edward öldü bir ara ve Jane taç giyiyordu mesela. 2’nin sonunda Mary’nin yanlış anlamasını buna bağlamasalar bari. Oluyorsa başka şekilde olsun.
*Mary’nin gönlünün çirkinliği yüzüne yansımış durumda. Çok çirkin bir kadın cidden.
*Guildford’un
*
tahmin ediyorduk zaten.
*Sahip olduğun konum öyle bir şey ki istediğin herkesi bir şeyle suçlama gereksinimi duymaksızın saraydan postalayabilirsin. Bunun farkındasın di mi?
*Bununla serenat yaptı bildiğin.
S01E05
Buna da şükür.
en azından.
S01E06
*Bence de boşamalı Guildford tipsizini Jane. Lakin anasının seçtiği o eleman için ya da başka biri için değil tabii. Archer için. Yakıştırıyorum ben bu ikiliyi.
*Norfolk, Norfolk, Norfolk …
S01E07
*Varlığın zarar Guildford!
*Margaret: Bak sen şu küçük sürüngene!
S01E08 (Sezon Finali)
Hiçbir boka yaramayan erkek merkez karakter yapmışlar. Jane olmasa cidden koca bir hiç bu Guildford.
Bitirdik sezonu. Guildford karakterinden de onu canlandıran oyuncudan da zerre memnun kalmasam da diziden kesinlikle memnun kaldım ben. Jane’i, Stan’i, Edward’ı, Bess’i, Susannah’yı sevdim. Karakteri için ortadayım ama Rob Brydon’ı sempatik bulduğumu söyleyebilirim kesinlikle. Archer’ı son 2 bölümde böyle pasifize etmemelilerdi senaristler bu arada. Guildford sevdasına harcadılar bence güzelim karakteri. Mary’den iliklerime kadar nefret ettim. Her açıdan çirkinliğin vücut bulmuş haliydi kadın. Kate O’Flynn’i de kutlamak lazım tabii bu iğrendirme noktasına ulaşan başarılı performansından ötürü. En iyi yardımcı oyuncu adayları arasında gösterilmeli bence muhakkak BAFTA’da.
O 2. sezon onayını mutlaka istiyorum. Edward Bluemel ve Brandon Grace gibi 2 çapsız oyuncuyla olası 2. sezonun hemen başında vedalaşılması gerektiğini düşünüyorum. Ve 3-4 adet de eli yüzü düzgün karakter/oyuncu takviyesi talep ediyorum.
* Yaşanmış gerçekleri alternatif tarih diyerek parça pinçik ettiler resmen Baştan kabul ederek girince daha kolay oldu izlemesi tabii. Hikayenin temelini de düşünürsek fantastik tarafı iyi iş gördü ama buna girmeden devam edebilseler daha mı iyi olurdu diye düşündürttü.
Her karakterin az çok bir ağırlığı vardı. Guilford’ı biraz daha fazla ve aktif kullanmalarını dilerdim. Karakter için kurdukları temele uygun bir kullanma oldu.
* Sezonun ilk kısmı daha komik/eğlenceli ilerlediği için daha iyiydi. Sonrasında işler ciddileşti, biraz da sezon sonunu görmek adına sündürme oldu. Kendi açımdan “gereksiz” bulduğum şeyler vardı… Yine de ufak tefek sürprizler falan derken gemiyi yürüttüler.
Bu haliyle gayet ucu açık da bitti tabii. Umarım 2. sezonu olur. Çünkü lütfen.
– Edward’ın ölmemesinin ardından gelen süreç çok yavaş ilerledi. Kralın iyileşmesi, rahibelerin bırakmaması, dışarıdakiler tanımadığı için saraya sokmama derken adam sezon bittiğinde halen tahtta değildi.
Bunu da hem Jane’i başa geçirmek için hem de Mary’ye fırsat vermek için yaptılar tabii.
– Mary’nin gıcık bir karakter olacağı açıktı da ucunu kaçırdıkları oldu. Villian değil, bitch bu. Olası 2. sezonda Philip’i getirip biraz da orayı sömürecekler herhalde.
– Elizabeth’in de Etiyen çıkmasına şaşırmadım. En beklendik hamle olabilir hatta. Final zamanı geldiğinde onun başa geçtiği, Etiyen’lerin de artık avlanmadığı bir gelecekle bitiririz herhalde.
– Guilford’ın annesinin ölümü üzerinden kendini affetmesini bir tık uzattılar ama çözüldü sanki. Sezon bittiğinde gün ışığında Jane’le gayet sevgili modundalardı. Daha dönüp ortalığı toplayacaklar.