The Tomorrow People — tanıtım
53 yorum rpdi 18 Kasım 2013 09:38
Gençlerin ve hep genç kalanların kanalı The CW, geçen sonbaharda olduğu gibi bu sonbaharda da hepsi türünün iyi birer örneği olan 3 yeni dizi çıkardı karşımıza. Gelin, bu 3 diziyi ayrıntılı olarak tanımaya bilim kurgu/drama/aksiyon türündeki The Tomorrow People ile başlayalım.
HAKKINDA
Dizi, 1973-1979 yılları arasında yayınlanıp toplam 8 sezon sürmüş, aynı adlı kült İngiliz bilim kurgusunun modern uyarlaması olarak çıkıyor karşımıza. Arrow ile Green Lantern‘in arkasındaki Greg Berlanti ve The Vampire Diaries ile Kyle XY‘ın arkasındaki Julie Plec dizinin yaratıcıları.
Mutfaktaki diğer isimler ise, yazar olarak Phil Klemmer (“Political Animals,” “Chuck”) ve yapımcı olarak Melissa Kellner Berman (“Arrow”). Dizinin pilotunu da Nikita ve CSI‘da da çalışan Danny Cannon yönetti.
KONU
Stephen Jamison, bir sene öncesine kadar gayet normal, sıradan ergen sorunlarıyla boğuşan bir gençtir. Şimdilerde ise kafasının içinde kaynağı belirsiz sesler duyan, uykuya dalıp ertesi sabah nerede uyandığı bilmeden yaşayan ve normal sorunlardan epey uzaklaşan bir insandır. Annesinin zoruyla o psikiyastristten bu psikiyatriste koşan ve bir yığın ilaca boğulan Stephen, artık kendi bile akıl sağlığını sorgular duruma gelmiştir. Bir gün, kafasının içinde sürekli duyduğu ve kendine deli olmadığını anlatıp duran kadının seslerini dinlemeye karar verir ve bu şekilde John, Cara ve Russell ile, yani Yarının İnsanları denen grupla tanışır. Yarının İnsanları, 3T dedikleri, telekinezi, teleport (ışınlanma) ve telepati yetenekleriyle donatılmış, insanlığın bir sonraki evrimsel gelişmesiyle oluşmuş insanlardır. Stephan da onlardan biridir. Hatta onlardan farklı olarak başka türlü yetenekleri sayesinde özel bir çocuktur.
Yarının İnsanları, Ultra olarak bilinen ve bilim insanlarından oluşan yarı askeri bir grup tarafından yakalanmaya çalışılmaktadır. Çünkü varoluşları, onlarca rakip türler açısından bir tehdit olarak görülmektedir ve bu da onları terk edilmiş bir metro istasyonunda, insan dünyasının altında, sürekli saklanarak yaşamaya zorlamaktadır.
John, Cara ve Russel, Stephen’a onlara katılmasını, kendi gibilerini bulma konusunda onlara yardım etmesini ve türlerini düşmanlara karşı savunmasını istemektedir. Diğer yandan Ultra’nın lideri Jedikah ise, Yarının İnsanları’nı tecrit etme konusunda ona yardım etmesini ister ve bunun karşılığında da ailesiyle ve arkadaşlarıyla normal bir yaşantıya sahip olacağının garantisini sunar.
Deli değil de genetik açıdan biraz daha “iyi” bir şekilde dünyaya geldiğini öğrenip rahatlayan ve kendi gibi olan bu insanları da gayet seven Stephen’ın, bir yandan babasının geçmişiyle ilgili sırları öğrenmeyi de çok isterken ve Jedekah bu konuda ona yardımcı olacak biriyken seçim yapması pek kolay olmayacaktır.
KADRO VE KARAKTERLER
Stephen Jameson (Robbie Amell)
Stephan Jameson, bildiğimiz dünya ve geleceğin değişken dünyası arasındaki dönüm noktasında duruyor. Çünkü kendisi, Yarının İnsanları’ndan biri olmakla kalmıyor, daha “başka türlü” güçleri sayesinde çok daha özel biri konumunda bulunuyor.
Önündeki her engeli aşma konusunda kararlı, kendi tarzında, ailesi ve arkadaşlarını korumak için her şeyi yapmaya hazır biri. Yine de -ergenlik ve üstün genetik özelliklerin birleşiminden olsa gerek- sinirlerinizi bozabilecek davranışları olmuyor değil.
Stephen, Revenge ve 1600 Penn gibi dizilerde yer alan genç oyuncu Robbie Amell tarafından canlandırılıyor.
NOT: Oyuncumuz aynı zamanda, The CW’nun en çok izlenen dizilerinden Arrow‘un başrolünde yer alan Stephen Amell‘in kuzeni. Birlikte yer aldıkları, arka arkaya yayınlanan bu iki dizi için hazırlanan reklam filmini şuradan izleyebilirsiniz.
Cara Coburn (Peyton List)
Cara, Yarının İnsanları’ndan biri olduğunu öğrenmeden önceki hayatı nedeniyle telepati konusunda özelleşmiş biri. Şimdilerde çok iyi zihin okuyan ama bunun kendisine getirdiği olumsuzlukları da yaşayan biri. Grubun en güvenilir ve genelde ciddi tavırlar takınan, ama bu halinin altında mizah duygusu da barındıran biri.
Stephen’a olayı kavraması ve kabullenmesi konusunda epey yardımı dokunan bu güzel ve seksi kızımız, Mad Men, Flash Forward ve 90210‘dan tanıdığımız Peyton List tarafından canlandırılıyor.
John Young (Luke Mitchell)
John, isyancı grubumuzun cool ve karizmatik lideri. Ekibe yeni gönüllülerin bulunup getirilmesi ile görevli. Ama bu arkadaş o kadar da kusursuz bir lider değil. Biraz isteksiz ve karmaşık biri. Sorunlu çocukluğu ve güçleri ortaya çıktıktan sonra Ultra’nın lideri Jedikiah ile arasında yaşananlardan yorulmuş ve kız arkadaşı Cara ile birlikte huzura kavuşma isteğiyle çaresiz bir şekilde takılıyor ortalıkta.
John da 3T’nin teleport (ışınlanma) kısmında özelleşmiş biri.
Karakteri, bir süre yer aldığı pembe dizilerden sonra The Tomorrow People ile ilk büyük işine adımını atan oyuncu Luke Mitchell canlandırıyor.
Russell Kwon (Aaron Yoo)
Russell ise 3T’de telekinezi konusunda özelleşmiş biri. Grubun kötü çocuğu diyebileceğimiz Russell, zamanını kızların düşüncelerini okuyarak, araba çalarak ve genellikle eğlenceli ve boş vakit geçirerek harcıyor. Koreli-Amerikalı karışımı bir ailede büyüyen Russell da tıpkı John gibi sorunlu bir çocukluk geçirmiş. Gücünü keşfettiği ilk zamanlarda telekinezi kullanarak kumar oynayan ve başına ciddi belalar açmış olmasına rağmen güçlerini hala zırva işler için kullanmaktan çekinmiyor.
Karakteri dizilerden çok, popüler sinema filmlerinden tanıyabileceğiniz Aaaron Yoo canlandırıyor.
Dr. Jedikiah Price (Mark Pellegrino)
Jedikiah, bir evrim biyoloğu ve insanlığın bir sonraki evrimsel aşaması olan Yarının İnsanları’nın insanlık için ciddi bir tehdit olduğunu savunup, onları yok etmeye çalışan biri. Aynı zamanda bu uğurda çalışan Ultra’nın da lideri olan Jedikiah, özel çocuk Stephen’ı bir şekilde kendi tarafına çekmeye kararlı.
Karakteri, belli başlı olarak Lost, Being Human (ABD), Dexter gibi dizilerden tanıdığımız; ama neredeyse her Amerikan dizisinde konuk olarak boy gösteren ve -oradan oraya koşturmaktan yorulduğu için olsa gerek- artık düzenli bir role kapak atmak isteyip kendini The Tomorrow People’da bulan Mark Pellegrino canlandırıyor.
Astrid Finch (Madeleine Mantock)
Astrid, Stephen’ın çocukluktan beri tanıdığı en iyi arkadaşı. Şimdilerde de tek “normal” arkadaşı olma özelliğine sahip. Stephen’ı hayatı boyunca anlayan ve her konuda ona destek olan, -hatta birazcık romantik duygular da besleyen- Astrid’in, özel güçlerin bir anda hayatlarına girmesiyle kafası karışıyor.
Karakteri oyunculukta yeni biri olan Madeleine Mantock canlandırıyor.
***
Yan karakterlerden de birer cümle ile bahsedecek olursak…
- Luca Jameson (Jacob Kogan): Stephen’ın küçük erkek kardeşi. Jacob Kogan tarafından canlandırılıyor.
- Marla Jameson (Sarah Clarke): Stephen’in annesi. Sarah Clarke tarafından canlandırılıyor.
- Darci Nichols (Meta Golding): Ultra’da çalışan ajanlardan biri. Meta Golding tarafından canlandırılıyor.
YAYIN BİLGİLERİ VE REYTİNGLER ÜZERİNE
Dizi, Çarşamba akşamları saat 21:00’de yayınlanıyor. Hem Arrow‘un arkasından yayınlandığı için, hem de Supernatural geçen yıl o saatte iyi rakamlar yakaladığı için The Tomorrow People’dan iyi reytingler beklense de ne yazık ki dizi, standart The CW rakamlarında takıldı kaldı. İlk bölümüyle 2,32 milyon kişiyi ekran başına toplayıp 0,9 reyting dilimi elde eden The Tommorrow People, ilerleyen haftalarda 0,8 ve 0,7 derken birkaç haftadır 0,6 reytingde durumunu sabitledi. Kanaldan 22 bölümlük tam sezona uzatma onayı alsa da ufuktaki bir 2. sezonu,- şimdilik- The Originals‘taki kadar net göremiyoruz.
SON SÖZ
Dizinin daha ilk bölümü izlemeden, konusuna ve fragmanlarına baktığınızda bile hemen Jumper, X-Men, Heroes, The 4400, Marvel’s Agents of S.H.I.E.L.D. diye aklınızdan saymaya başlıyorsunuz. İzledikçe gerçekten de hepsinin tadını biraz biraz alıyorsunuz. Hatta yaşadıkları yer altındaki mekanı ve işin içine casusluğun girdiğini vs. gördükçe Nikita bile gelebiliyor aklınıza.
Bir yandan da The CW dizilerinin gereği üzerine genç insan dramaları, güzel kızlar, yakışıklı beyler gibi unsurlara da fazlasıyla doyuyorsunuz. Oyunculuklar,- çoğunun tecrübesiz genç oyuncu olduğunu düşününce- gayet yeterli durumda. Senaryo, sürükleyicilik ve akıcılık konusunda ise dizinin arkasındaki isimleri düşününce kimsenin bir şüphesi ve tedirginliği olmayacaktır muhtemelen.
Yukarıdaki örneklerdeki gibi süper kahramanlar, farklı türler, bunlarla sıradan insanların mücadelesi gibi şeylerden hoşlanıyorsanız, üstüne The CW klişelerini seviyorsanız, mükemmel olmasa da gayet eli yüzü düzgün, bu klişe ama klişenin iyisi kulvarından gelen diziye şans vermelisiniz.
DİZİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BAĞLANTILAR
Resmi Site | Wikipedia | Wikia | IMDB
TV.com | Ekşi Sözlük | Facebook | Twitter | Pinterest
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=JwXVsRUi53k
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=8TDKDqoklEI
yorumlar
@rpdi: Ellerine sağlık diziyi çok iyi yansıttığını düşünüyorum, hele son iki paragrafta duygularıma tercüman olmuşsun resmen, elin yanında ağzına da sağlık…
Ben diziye es verdim, hatta itiraf edeyim geri dönmemek üzere bıraktım. Ama bu dizinin kötülüğünden değildi, benim güncel takip ettiğim dizilere yetişememem sebep oldu bu duruma, yoksa dizi şu haliyle de gayet izlenebilirdi. Bir de CW klişelerini seviyorsanız izleyin kısmına katılıyorum biraz; ben hem bu klişeleri sevmediğim için, hem dizi senaryo bakımından daha ilk 5-6 bölümde tekrara düştüğü için, hem de ana karakter de dahil birkaç karaktere bir türlü ısınamadığım için ilk bunu harcadım.
Son bölüme daha bakamadığım için @aytackara’nın yazdıklarını merak ettim şimdi. Nooluyor orada (Tahmin ediyorum gerçi).
Yani zaman zaman sıkılsam da genel olarak memnun olduğum bir dizi TTP. Başroldeki elemanı çok sevemediğimi söylemiştim önceden. Zamanla alışırız diyelim. Peyton List varsa ben de varım diyen biri olarak kendisinden memnunum (İnsan değilsin Peyton). Luke Mitchell için eh işte diyelim. Şimdilik tam olamadı ama olacak gibi; var potansiyeli. Yalnız sürekli elemanı üstsüz gösterip, bunu göze sokmaları can sıkıcı. Tamam, anladık, elemanın vücut iyi. Sokmayın gözümüze, yeter Mark Pellegrino zaten her zamanki gibi iyi iş çıkarıyor. Kötü adam rolüne güzel oturdu. Astrid’i seviyorum, daha fazla gözüksün lütfen (kedi canını senin). Çeşitli dizilerden aşina olduğum güzel kadın Meta Golding‘in diziye katılması da harika oldu bu arada. Bizim elemanın annesini eskiden de severdim (bu nasıl cümle olduysa artık). O da biraz daha fazla gözüksün.
Şu yan karakterlere biraz daha ağırlık verseler çok daha iyi olacak bu dizi.
@rpdi yazmış, ben de yazayım. The Tomorrow People için sırasıyla reyting, share ve seyirci sayısı: (0.9/2-2.32),(0.8/2-2.15),(0.7/2-1.92),(0.6/1-1.72),(0.6/2-1.56)
Ona yakın giden Reign için sırayla reyting, share,seyirci sayısı (0.8/2-1.98),(0.6/2-1.83),(0.6/2-1.57),(0.6/2-1.64),(0.7/2-1.69)
Bunu korurlarsa ikisi de onay alacaktır. BATB ile Carrie için maalesef yolun sonu gözüktü. Carrie Cuma gününde olmasına rağmen daha iyi işler çıkarıyor ama işi zor.
Sonuç olarak, CW dizilerini seviyorsanız, tür hoşunuza gidiyorsa seyredin. Eline sağlık @rpdi. Gayet güzel olmuş.
Ellerine sağlık rpdi, çok iyi bir tanıtım olmuş.
Benim için ilk bölümü tam beklediğim gibiydi, beklentimin ne üstü ne de altındaydı yani. Ama son bir iki bölümde monotonlaştığını düşündüğüm için sezon arasına kadar biriksin bakalım dedim. Kesinlikle diziden vazgeçmiş veya sıkılmış değilim ama yoğunluğumun da etkisiyle böyle bir karar aldım. Bunun dışında yazıda son kısımda geçen görüşlere katılıyorum, ayrıca yan karakterlere biraz daha ağırlık verilmesi taraftarıyım ben de.
Canım Jason Dohring bir bölümüne konuk olduğu için izleyeceğim sırf şu diziyi
Robbie Amell olmasa daha iyi olurmuş
Hikaye ve içindekiler güzelken, hatta diziyi alıp başka bir noktaya götürürken (Astrid ve Luca konusunda olanları beğendim.) neden mantık hataları gözümebu kadar battı anlamadım ben…
Madem bunu yapabiliyordun niye direk ilk başta yapmadın? İkinci sefer takip edilmiyordun da ilkinde mi ediliyordun? Astrid’in kafa da maşallah en kritik anda Cara’yı aramayı akıl etti. Kurşun çıkarma eğitimi yapana kadar gidip adamı yine bu şekilde de olsa almaya gideydin ya? Aman neyse, belki de ben çok irdeliyorumdur.
Şimdi TTP ve Peyton List demişken aklıma geldi. Ben de kendisine aşığım ama geçen gün ergen halini görüp baya bi güldüm ve hayal kırıklığına uğradım. Gitmiyor o kareler gözümün önünden.
Ya ne yapacan gençliğini @rpdi. Zaman makinesine binip kızın geçmişine mi gidecen? Kızdırma insanı
Aslında dalga geçmek yerine geçirdiği evrim için tebrik etmek lazım ama yine de takıldım ben, unutamıyorum.
Biri bana bunun Peyton List olduğunu söylemese vallahi anlamam.
bu peyton mıymış çok farklı duruyor :)thor’ daki kızı hatırlattı bana kat birşeydi 2nrokegirl de de oynuyor. Yani çirkin gelmedi ama çok farklı geldi
@rpdi’nin manipülasyonu bu inanmayın )
Ben de hala şüpheliyim. Şimdi belli ki bu bir dizi ya da film karesi. Hangi dizi ya da filmden gelmiş bu kare. Onu öğrenmem lazım. Sonra bakarız, o mu değil mi?. İşin kötü yanı, bu Peyton List dışında, ondan çok daha ünlü bir PL var. Kimdir, nedir, necidir bakmadım ama resmen çökmüş Peyton List isminin üstüne. Asıl Peyton’ımızı araştırmaya kalksak sürekli onla karşılaşıyoruz.
İlahi @towanda :))) Peyton soldaki yahu. Kat de küçük ama o tanınıyor diye yazmaya gerek görmemiştim ama gerek varmış demek ki.
@aytackara: Ben de başta tanımadım, düşünüp anlayınca şoku atlattıktan sonra kendimi tebrik ettim tanıyabildiğim için.
@abidin77: Sex and the City, 3. sezon 15. bölüm.
@rpdi: Ne yalan söyleyeyim ben de ortada ki sandım. Muhtemelen @aytackara da öyle sandı. Diğer kıza doğru düzgün bakmadım bile. Ne var yahu, kız o zaman da yaşına göre güzelmiş işte.
İlk başta evet öyle düşündüm. Çok sonradan dank etti Peyton’ın Peyton olduğu… Kat Dennings de güzelmiş.
aaaaaa ona bakmadım bile ben yüzünün yarısı gözükmüyor dikkat etmedim ki kız herzaman güzelmiş laf etmeyin işte:-)
@abidin77 okız disneychannel in oyuncusu sen onu çocuklara sor hepsi bilir
İnanamıyorum size. Kat açık seçik tanınıyor, nasıl onun Peyton olduğunu düşündünüz? :S
@towanda: Tahmin etmiştim aslında. Bu Disney kızları hep böyle ünlü oluyor. Gerçek Peyton’ı gölgelemesi kötü.
@rpdi: Açıkçası onu da tanımadım. Ne bileyim karenin merkezinde o olunca ona odaklandım. İnsan bi uyarır baştan
merhaba, ben dkamoy. ben de Peyton diye Kat’e bakanlardanım.
Peyton diye Kat’e bakanlar’a beni de ekleyebilirsiniz, hattan bayağı bir inceledim resmi
Bir dakika benim kafam tamamen karıştı resim de ki kız Peyton mu eğer o peyton ise 2 broke girls’ün kat’ine ne kadar çok benziyor.
@mertkytrk: Soldaki tek gözlü Peyton, ortadaki 2 broke girls Arkadakini tanımıyorum
Bu arada solda ki tek gözde şu an kendine anca kat kadar benziyor. o ne çirkin imiş küçükken öyle.
Şimdi güncele yetiştim de… Çok güzel bir dizi bu ya, tutmamasına çok şaşırıyorum.
The Vampire Diaries’i hala izleyip de şu dizinin yüzüne bakmayan Amerikalıların zihniyetini anlamıyorum. Aynen onun gibi sürükleyici, sürekli alttan bir şey çıkan, CW klişelerini güzel kullanan bir dizi. Ve gerek kızlarıyla, gerek oğlanlarıyla hepsi taş gibi olan bir kadrosu var. Hatta bu son mevzuda TVD’e ciddi fark atıyor bence.
ben iki üç bölümü anca izledim belki değişmiştir kadro ama bikız vardı üçte erkek. peyton’ a laf yok ama ben başroldaki çocuğu pek beğenmemiştim kuzeninin yanında hele sonderece sönük Tvd ye hakSızlık etmeyelim Caroline katherine orjinal vampirimiz rebeca falan hep taş erkeklere geçersem klaus elijah stefan matt alaric damon hiçbirine kusur bulamam tyler ve jeremy’ i salladım
konu dışı vede geyik oluyor biraz ama bence şuan kadrosunda engüzel bayanları barındıran dizi teenwolf gossipgirl kızlarını göremediğimiz bugünlerde gg kızlarının kalbimdeki yerlerini dklduruyorlar :d
Towanda’ya den den koymak istiyorum. Bem Robbie’yi begenmez degilim ama oyunculuguna daha tam isinamadim. Ayrica bir John da degil İzledigim kadarindan memnundum ama bu reytingten dolayi ara verdim 2 bolum kadar once. Alirsa -ki alsa iyi olur- donmeyi planliyorum.
Bu da sugun itibariyla The 100 uzerine daha bir belli olacak…
En başından beridir söylediğim şeyleri yazmışsınız. Bu kuzene alışamadım bir türlü. Sarışın elemanı (John) sevdim. En zor durumda sakin kalması, aklının genelde başında olması, sakince konuşması hoşuma gidiyor. Peyton için birşey dememe gerek yok sanırım Arada John’a abuk subuk davransa da Peyton sonuçta
Ben de sezonun ilk yarısından sonra ara verdim. Onay alırsa bir de güzel yorumlar gelirse geri döneceğim.
Ben de seve seve devam ediyorum şu anda ama başrol kötü değil de vurucu da değil ondan o büyük etkiyi bırakamadı galiba, diğer karakterler de güzeller, ben iptaline üzülürüm şu anda. Yazık olur.
Hahahaha
Bu poster serisi pek hoşuma gitti:
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7
Hiç izlemeyen birini yanıltıyorlar. Peyton böyle gezmiyor dizide maalesef, hep deri mont giyiyor. Olur da yaz mevsiminde geçen bölümler izlersek n’apacak çok merak ediyorum.
İşin şakası bir yana bu diziyi gerçekten sevdiğimi bir kez daha anladım. Cidden çok güzel olmuşlar. Bu metro olayı da diziyle özdeşleşti iyice. İleride iptal olursa her metro gördüğümüzde içimiz burkulacak.
20. bölümün ardından hezeyanlarım (ispiyon içermese de fikir verir diye sakladım):
Sonradan ek: Ha bi de iptal olursa Luke Mitchell’ı başka bir dizide başrolde izlemek istiyorum. Adam feci harcanıyor burada bence.
Benim de dizide sevdiğim tek oyuncu. Peyton List’i sevmeme rağmen zaman zaman karakteri ile problem yaşıyorum ama Luke Mitchell favori adamım oldu. Keşke TTP yerine The 100’da oynasaydı. Orada adam gibi sevilebilecek genç bir karakter yok; iyi olurdu orada olması.
Kötü oyunculukta tavan yaptıkları finalin ardından kesin karar verdim. 2. sezonu olursa izlemeyeceğim.
Bu kadar güzel konu ve gidişat böyle kötü mü işlenir arkadaşım? Bi abdurrahman çelebi daha çöpe; hadi yallah.
Bende reytinglerinin kötü durumu ve izlerken çok fazla zevk almamamdan dolayı izleme listemden çıkardım onun yerine Agents’i ekledim. Sonuçta bu dizi bu sezon olmasa diğer sezon iptal, demlenip güzelleşecek vakti de kalmadı.
Peyton List’ten bile insanı soğuttular. Bütün sezonu kabız olmuş bir surat ifadesi ile geçirdi kadın.
Son bölümlerde o kadar çok uysa da olur uymasa da deyip anlamsız şeyler yaptıklar ki, iptal olsa bir saniye üzülmem. Luke Mitchell’ı (John) bir kenara ayırırsak bütün oyunculara ve karakterlerine kıl oldum bu dizide. Bir CW dizisi olmasına rağmen işledikleri konunun bir potansiyeli vardı ama bunu heba ettiler resmen.
Şu diziler 13 bölümden fazla olmamalı. 20-22 olunca sapıtıyorlar.
O kadar umutla başladım ki bu diziye, size anlatamam. Ev arkadaşımı da ikna ettim hatta beraber izleyelim diye, ki kendisi çok dizi izleyen biri değildir. The CW’nun genel duruşuna rağmen bir yere ilerleyebileceğini düşündüm. Yanlış anlaşılmasın kanalı severim – Supernatural gerçeği var elimizde.
Sonuç ne: Epic Fail.
Yahu yaklaşık 8 yıldır yabancı dizi seyrederim bu kadar yanlış bir karar aldığım hiç olmamıştı. Dizinin ne yapmaya çalıştığı belli değil, konunun karakterlerin nereye gittiği belli değil. Yani iptal olması oyuncuların şansı oldu bile denebilir. Bakın bu kadar da açık konuşuyorum
@hemreeroglu: Son paragrafta yazdıkların TTP nedir, nasıl bir dizidir nereye gider diye soranlar için güzel bir açıklama olmuş.
Vay be ne kadar nefret edilmiş diziden Bi ben miyim seve seve izleyen ve iptaline üzülen? Benim için dizide sanırım hatalar, karakter irdelemelerinden önde tek ana konu olması var galiba. Burdan diğerlerine önem vermiyorum, bölümlük konulu hiçbir diziyi sevmem çıkmasın; ama bu ana konu olayı bende galiba diğerlerini görmezden gelmemi sağlıyor. Ana konunun yanına, kaliteli iredelenmiş ve de oluşturulmuş senaryo eklendiği zaman dizi efsane oluyor o ayrı.
Üzüldüm derken de yalan olmasın üzülmedim sonuçta vasat civarı, vasatın biraz üstü bir diziydi hani. Mükemmel bir dizi iptal olmadı tabi ama benim için bu kadar da kötü değildi. Zaten yer ve zaman açılması iyi oldu ama devam etse devam ederdim rahatlıkla.
Valla son bölümü de seyrettikten sonra hakkındaki fikrim daha da bir güçlendi. Sevenleri adına üzüldüm ama kendi adıma bir üzüntü duymadım iptaline.
Orijinal olanı öyle olabilir ama Amerikan olanının öyle olabilme ihtimalini de çok düşük görüyorum. Bunlar yine kendilerine uygun bir şekilde yazarlardı senaryoyu.
@rpdi Ben de orijinal ile aynı olacağını düşünmüyorum. Ama güzel olabilirmiş. 13 bölüm olaydı bu dizi tutabilirdi.
Bilmem valla, hiçbir zaman da öğrenemeyeceğiz zaten.
Ben son 4 bölümü izlemedim. Bu halimle konuşacak olursam: Hastası olmasam da diziyi seviyordum, ara ara atak yaparak beni heyecanlandırıyordu ama başta potansiyelini kullanamadığı olmak üzere yapılan hemen hemen bütün olumsuz eleştirilere de hak veriyorum. Yine de devam etmesini ve 1 sezon daha ne yapacağını görmek isterdim. Şans verilmeyi hak ediyordu diye düşünüyorum..
Ben de aynı durumdayım son dört bölümü izledim, bayılmasa da severek izliyordum ve bir sezon daha hakediyordu gerçekten de. Buradaki eleştirileri de hiç diziyi izlerken hissetmedim, şu anda da baktığım zaman hatırlayamıyorum; ama oldu bitti bakalım
Bu arada ben de orjinali gibi olacağını sanmıyorum o işin.
Atak yapılan bölümlerdeki sıkıntı arkadan hiçbirşey gelmemesiydi bence. Bir bölüm ortalamanın üzerine çıktığı an arka arkaya bir üç bölüm filler tarzında geçiyordu. İlişkilerin altını bile doğru dürüst dolduramadılar bence. Çok mu sertim bilmiyorum.
@hemreeroglu: Doğru dediklerin, sert değil.
TCA’dan
En açık sözlü olduğu da bu olmuş herhalde.