Banshee | Tanıtım
159 yorum real tortoise 25 Şubat 2013 10:56
Banshee, şimdilerde örneklerini sıklıkla görmeye başladığımız aksiyon türü bir dizi. İlk bölümü 11 Ocak 2013 tarihinde yayınlandı. Dizinin yayıncısı ise Strike Back ve Hunted gibi dizileriyle bilinen ve aksiyon dizilerine ağırlık veren, HBO‘nun yan kanalı Cinemax. Şimdi, Nasıldır bu dizi? diyenler varsa buyursun yazıya.
Banshee’nin tanıtımlarında “True Blood‘ın yaratıcısından” diye bir ifadeye yer verilse de uyarmakta fayda var; dizinin yaratıcısı değil, yapımcısı Alan Ball. Dizinin yaratıcıları ise filmografilerinde şimdilik Banshee dışında bir iş bulunmayan David Schickler ve Jonathan Tropper.
Çok uzatmadan dizinin konusuna geçelim :
Dizi, hapisten yeni çıkan bir adamın karizmatik bir şekilde hapishaneyi terk etmesiyle başlıyor. Karakterimiz, 15 yıl önce işlediği bir soygun suçundan dolayı hapise girmiş. Çıkar çıkmaz da hem suç ortağı, hem de sevgilisi olan Ana‘nın yerini bir şekilde öğreniyor ve soluğu sevgilisinin yaşadığı Banshee isimli bir Amiş kasabasında alıyor.
(Bundan sonrası ilk bölümle ilgili ispiyon içerir. “Her şeyi izlerken öğreneyim” diyorsanız, gizlenmiş kısmı atlayın.)
Banshee kasabasına geldiğinde ise sevgilisi Ana’nın evlenip, ismini Carrie olarak değiştirerek kendisine yepyeni bir hayat kurduğunu ve hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını da anlaması uzun sürmüyor. Kasabaya gelir gelmez belayı hemen kendisine çeken karakterimiz, çeşitli olaylar sonucunda, kasabaya yeni atanan Şerif’in ölmesiyle, onun yerine geçiyor ve onun ismini kullanmaya başlıyor : Lucas Hood.
Bir yandan gönül işleriyle uğraşırken, diğer yandan adeta bir suç batağına dönüşen kasabanın kanunsuzlarıyla mücadele etmeyi de ihmal etmiyor. Tüm bunlar olurken, yıllar önce hapise girmesine neden olan soygundan dolayı, peşlerinde olan Tavşan (Rabbit) lakaplı bir suç deviyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Karakterimizin gerçek ismiyle ilgili, -şu ana kadar- bir bilgimiz olmadığını da ekleyeyim.
Konu kısmında kendisiyle ilgili verilen bilgiler dışında ne söylesem ispiyon olan bir karakter. Kasabaya geldikten sonra da suç işlemeyi bırakmıyor.
Karakteri, Antony Starr canlandırıyor. Kendisi, uzun yıllar boyunca ülkesi Avustralya ve Yeni Zelanda yapımı pek çok dizide oynamış Yeni Zelanda’lı bir aktör. Ama Amerikan izleyicisinin karşısına ilk defa Banshee ile çıkıyor. Yani, kendisini bir yerlerden tanımamanız gayet normal.
Yetenekli bir hırsızken, kendi halinde bir emlakçıya dönüşüyor. İki çocuğu var. Lucas’ın gelmesiyle, pek çok konuda aklı karışıyor.
Karakteri, Ivana Milicevic canlandırıyor. Banshee’den önce Chuck, Vegas, Without a Trace gibi pek çok dizi ve filmde oyunculuk yapmış.
Kasabanın suç örgütünün lideri. Herkes suçlu olduğunu bilse de korktuklarından dolayı, polisler bile onunla karşı karşıya gelmekten kaçınıyor. Kasabanın başkanının en büyük düşmanı aynı zamanda. Kasabadaki çoğu kişi gibi Amiş bir aileye sahip.
Karakteri, Ulrich Thomsen canlandırıyor. Oyuncu, hem kendi ülkesi Danimarka’da, hem de Amerika’da irili ufaklı bir çok karakteri canlandırmış.
Lucas ve Carrie’nin geçmişinden gelen bir arkadaşları. Kendisi bilgisayar konusunda inanılmaz derecede yetenekli; saniyeler içinde, dilediği bilgisayar sistemine girmekte hiç sıkıntı çekmiyor. Bu yeteneği, -tahmin edebileceğiniz gibi- suç eylemlerinde de ona ve arkadaşlarına yardım ediyor.
Karakteri, Hoon Lee canlandırıyor. Sex and the City, Fringe, Blue Bloods, NYC22 gibi dizilerde tek bölümlük yer almış. Banshee ilk uzun soluklu işi. Ayrıca, geçtiğimiz sene yayınlanmaya başlayan yeni versiyon Teenage Mutant Ninja Turtles‘ta Splinter karakterini seslendiriyor.
Konu kısmında bahsi geçen olayda, Lucas’a büyük destek sağlıyor. Eski bir boksör, şimdilerde ise bar sahibi.
Karakteri, Frankie Faison canlandırıyor. Kendisini daha önce The Wire ve One Life to Live dizilerinde izlemişiz. Bunların dışında bir çok yapımda, irili ufaklı rol almış.
Karakter hakkında pek bir bilgimiz yok. Yıllar önce gerçekleşen soygundan dolayı Lucas’a kan davası güden, dizimizin esas kötüsü.
Karakteri, Ben Cross canlandırıyor.
Bunların dışındaki diğer önemli karakterleri merak edenler şuraya uğrayabilir.
Kablolu bir kanal olmanın rahatlığını sonuna kadar kullanan Cinemax, diğer dizilerinde de olduğu gibi cinsellik ve şiddet konularında, elini hiç de korkak alıştırmamış.
Cinemax, şimdilerde 10 bölümlük ilk sezonu devam eden Banshee’nin, izlenme oranlarından memnun kalmış olacak ki yine 10 bölümden oluşacak olan 2. sezon onayını geçtiğimiz günlerde verdi.
Dizi, bir yandan her bölümde, ana konusunu işlemeye devam ederken, bir yandan da bölümlük konulara eğiliyor. Günümüzden 15 yıl öncesini, yani hikayenin başlangıcını anlatan bölümler içeren oldukça başarılı şu interaktif site de ilginiz çekebilir.
Son olarak da kişisel bir not: Beklentinizi çok yükseltmeden, sadece aksiyon arayışıyla başına oturduğunuzda, sevebileceğiniz bir dizi olduğunu da düşünüyorum; özellikle bu türü de seviyorsanız.
yorumlar
Güzel bir bölümle döndü.
4×01 üzerine:
Bu bölümdeki açılış sistemini beğendim. Zaman atlamasını iyi kotardılar. Yalnız “başka” birisini de seçseler de olurdu yani, bunca zaman olanlardan dolayı insan bir tuhaf oluyor resmen.
Güzel bölümdü.
– Job’ın ölmediği belli oldu. Ölmesin zaten
Son 6
4×03 üzerine:
Şuna güldüm
Yalnız
4×05 üzerine:
Kasabadaki herkes ayrı ayrı psikopatın önde gideni zaten, o bilindik de nihayet bir tane de Dexter çıktı Gerçi Dexter'ın akıl sağlığı yerindeydi, bununkine dair tabii ki şüphelerim var.
Güzeldi bölüm dolu dolu geçti.
– Ritüeli bastıkları sahne çok güzeldi. orada baya bir aksiyon oldu. Aksiyon demişken Burton’ın Nazilere giriştiği kısmı keşke gösterselerdi ya. O da baya güzel olabilirdi.
– En sonunda Bode’nin cesedine o kadar yaklaştı ki kamera ben uyanmasını bekledim.
– Bu arada Carrie’nin psikoloğunu gördükçe aklıma herifin Dexter dizisindeki efsane “Surprise Motherf*cker” repliği geliyor
Haftaya final bölümü geliyor. Final bölümünde işlemeleri gereken birkaç tane konu kaldı şimdilik.
İnşallah güzel bir finalle bize veda eder
Bir kala hoşuma giden bir bölüm oldu.
Rebecca’nın katilini de iyi toparladılar. Haftaya Brotherhood üzerinden Proctor için bir kapanış yaparız. Hood’un isim olayını hatırlattıktan sonra umarım söylerler. Job’un intikamı da orijinal olmuş aslında. Ben öldürür diye bekliyordum. Para sorunu da çıktı aradan.
Harika bir finaldi. Hem aksiyon dolu hem duygusal. Herşeyi güzelce kapatıp öyle gittiler. Sadece bir şey vardı kapanmayan o da o kadar önemli değildi.
– Hood’un Burton’la, Kurt’ün de Calvin’le olan kavgaları çok güzeldi açıkçası. Aksiyona doyurdu. Üstüne uyuşturucu buluşmasında Brock’un efsane bazuka atışı mest etti beni.
– Carrie ile Hood’un konuşmasında gözlerimden yaşlar geldi Çok duygulandım orada.
– Açık kalan iki konu var gerçi. Ama o kadar önemli değiller. Birincisi Proctor öldü mü? İkincisi Hood’un gerçek adı ne?
Çok özleyeceğim bu diziyi. Hood’un çapkın veya boş bakışlarını, Siobhan’ın duru güzelliğini, Carrie’nin çekiciliğini, Sugar’ın sevimliliğini, Job’ın devamlı f word’ü kullanmasını, Proctor’ın o soğuk kanlı katil tavırlarını, Burton’ın manyak manyak hareketlerini, her sezon katılan oyuncuların yaptıkları katkıları ….. Çok özleyeceğim be
Daha izlememiş olanlar varsa mutlaka en yakın zamanda başlamanızı tavsiye ederim.
Her şeyi tam da istediğim gibi kapatıp gittiler. İyi ki izlemişim bu diziyi.
Başka birisi olduğunu düşününce Burton olduğunun farkına vardım ama. Profile uyabilecek başka birisi yoktu zaten dizide. Herkesin de kendince bir işi veya derdi vardı. Proctor’a en yakın kişinin olması da uydu zaten.
* Hood’un ismini açıklayacaklar mı dye çok bekledim de olmadı sanıyorum. Dedektif kadın FBI dosyasını verirken, Hood dosyay bakarken falan sahneleri epey inceledim, geri dönüp falan da baktı yok, ismi belli edecek şekilde ayarlanmamış o sahneler, flu.
* Tam bir herkes erdi muradına, siz çıkın kerevetine sonu olmuş. Carrie ve Hood’un birlikte bitmemesine bir itirazım yok.
@okakacukaka Bence…
@okakcukaka Bana da öyle geldi, ondan öyle dedim.
muhabbeti ile harcamasalardı. Daha farklı bir hikaye ile elde zaten var olan yeterli sayıda karakterler üzerinden güzel bir şeyler çıkarabilirlerdi. İlk 3 sezon bunu yapmışlardı sonuçta. Bu sezonda, ilk sezonlardaki gibi epik ve abartılı dövüş sahnelerinin, aksiyonun olmaması da biraz hayal kırıklığına uğratmadı değil.
Neyse,
Biten sevdiğim dizilerden sonra hep aynı şeyi söylüyorum ama yeri muhtemelen dolmayacak. Alan Ball ve tüm ekibe teşekkürler. Ay son cümle Egemen Bağış tweet’i gibi oldu
EK:
EK:2
havası var sanki o resimde şu an
@aytackara: Olabilir
adeta yepyeni bir konu, yepyeni bir sezondu final sezonu… tadında, zamanında bitti…
Hood yaşananlardan sonra son bölümde şeriflikten istifa etmişti ve Brock şerif olmuştu. Bunların üzerine zaman atlaması yapmışlar. Job için yerin dibine bile baktıkları için artık öldüğünü düşünüyorlar. Carrie çocuklarını görebilmek için yeni bir düzen kurma peşinde. Sugar aynı. Hood da kendisini herkesten izole etmiş durumda geçirmiş ondan beri. Proctor da ne hikmetse belediye başkanı olmuş.
@aytackara: O
@abidin77 You’re right, my friend. Brock, şimdi düştü jeton
İlk sezonu bitirdim. Aslında diziye geçen sene başlamayı düşünüyordum da final yapacağını öğrenince finalinden sonra başlayım dedim, iyi oldu başladığım. Diziye bir kaç bölümde alıştım ve devamını keyifle seyrettim. Özellikle 4-7-8-10. bölümleri sezonun en güzel bölümleriydi.
Dizinin karakterlerini çok sevdim, her birinde ayrı bir derinlik, ayrı bir hikaye var. Fakat bir kaç karakter dışında diğerlerini çok fazla işlemediler. Umarım ilerleyen sezonlarda işlerler.
Bir de kime sorsam bu diziye aksiyon dizisi diyor da ben hiç aksiyon dizisi tadı alamadım bu diziden, aksiyonlu olan yerleri vardı ama birine anlatsam aksiyon dizisi demem herhalde. Daha çok şiddet içerikli, +18 gerilim suç dizisi derim. Tabii ilerleyen sezonlarda aksiyon kısmını kasıyorlarsa bilemeyeceğim.
Onun dışında dizinin dövüş sahneleri ve gerçeklik kısmı 10 numara. Şiddeti, suçu, kavgayı, kanı dibine kadar hissediyorsunuz.
Rabbit’i bu sezon öldürselerdi, iyiydi. Şimdi o adam geri gelir.
Olek’i son bölümünde sevdirdiler sonra adamı postaladılar, keşke bizimkilerin ekibine katılsaydı.
Job’u çok sevdim, çok orijinal bir karakter. Özellikle Sugar ile atışmaları çok güzel.
Bir de bu dizide çirkin kadın yok galiba. Maşallah.
Bir de geçen yazdan arkadaş muhabbetinden aklımda kalmıştı bu
Bunun final sezonu da ne kadar sıkıcı ne kadar sıkıcı anlatamam. Bitse de gitsek resmen. 8 bölüm final sezonu bile çok geldi sanırım. Bu tarz bir diziye daha imkanı yok bulaşmam sanırım.
Sonunda bitti. Ölenin arkasından çok kötü konuşmayayım. İyi kötü 4 sezon geçirdik. Eliza Dushku yaşlandıkça güzelleşmiş ama bu kadın gerçekten kötü oyuncu ya. Buffy’den beri aynı kişiyi oynayıp duruyor. Bir elini beline koyup hafif yana doğru eğilmesi bile aynı. Bir tokatlayıp kendine gel demek lazım.
Bu diziyle ilgili en iyi kısım baş rol oyuncusuydu. Adamdan sürekli Liev Schreiber havası alıyorum. Biraz benziyorlarda bence. Tabi oynadıkları karakterlerle de ilgisi olabilir.
İlk sezonun çok fazla üstüne çıkan bir sezon oldu bence fakat sezon finali olarak ilk sezon finali çok daha iyiydi diye düşünüyorum.
Siobhan’ın daha fazla ön plana çıkması hoşuma gitti. Nola ise potansiyeli çok fazla olan bir karakterdi fakat yeterince kullanılmadı, neyse 3.sezonda full görmeyi bekliyorum kendisini.
Rebecca’yı seviyorum ama bu sezon git gide kendisinden soğuttu beni.
Carrie, Deva ve Emmett’e sempati beslediğim doğrudur.
Lucas’ı ise daha çok sevdim. Gordon ise iyice sıkıcı olmaya başladı, kendini öldürsen de kurtulsak.
Emmet’e büyük haksızlık oldu, nasıl sinirim bozuldu anlatamam.
Kinaho liderini seviyordum ben, üzüldüm ölmesine.
Rabbit ise sonunda öldü, boşu boşuna uzadı o konu.
Proctor’ın ise serbest kalması iyi olmadı ama dizide başka kötü adam kalmadı zaten.
Birde bu Proctor-Rebecca ilişkisini anlayamadım ben ?
İkinci olarak bu Rabbit bunların ihanet edeceğini nasıl öğrendi ya ? İkisinden başkası bilmiyordu.
@okakacukaka: Bende ondan korkuyordum Resmi olarak bir şey görmedik ama temas var gibi, sonuç olacak mı bilmiyorum.
Allah bu senaristleri dağdan dağa vursun inşallah. Amin.
#TeamKinoha
#TeamKocaAdam
Ya bu kadar da olmaz be kardeşim be!!! Yani dizi 1 sezon daha fazla olsaydı şu bölümde bırakırdım o kadar sinirlendim yani. Ne bokuna var o işi yapıyorsunuz 2 bölüm önce yaptınız da ne oldu.
Siobhan’dan ne istediniz ya. Böyle iş olmaz, herkesi öldür sizde kurtulun bende. Favori karakterlerim 1 1 öldü. Dizide zaten doğru dürüst bir ana konu yok. Gel de izle şimdi.
Cidden bu kadar harika bir bölümü 3 saniyede p.ç edebildiler. Gözümden çok düştü bu dizi.
3. sezon üzerine:
Yukarıda kızdığım şeyler dışında çok güzel bir sezondu. Sezon finali baya güzeldi, dizinin tadında bitecek olması güzel. 4. sezona da artık birkaç hafta içinde başlar bitiririm.
Bu arada ben, 2. sezonun bir tık altında sevdim bu sezonu. Belki yukarıdaki durumlar yüzündendir, bilmiyorum.
*Brock’a ilk defa bu sezon sempati duydum.
*Gordon’a sezon finalinde bile sempati duymadım, o derece sevemedim yani.
Sezona güzel başladılar ama yeter artık ya!
Carrie bu bölüm harikaydı ya! Yeni Carrie’i çok sevdim ben. Şöyle spin off u olsa hayır demem.
Bu arada bunlar ne ara
Bir tek olay dışında güzel bir kapanış oldu. Açıkçası dizinin en merak edilen olayını açıklamadan nasıl bir final yapmışlar anlamış değilim. Neyse bu sezon diğer sezonların altında kalsa da yinede severek izlediğim bir dizi oldu Banshee. Yaklaşık 1 aylık maceram sona ermiş. Severek hatırlayacağım.
Bu kısım dışında güzeldi. Çok aşırı sevdiğim, bağlandığım bir dizi olmasa da özleyeceğim. Oyuncularını umarım izlediğim/izleyeceğim dizilerde görürüm.
Ek: Bu arada bu sezona Eliza Dushku güzel bir renk kattı.
Ek 2 : Bu Banshee Origins’i izlememiz gerekiyor mu ?
S01E01
Sonunda başlayabildim bu diziye de, The Boys sonrası @okakacukaka’nın da tavsiyesiyle listeme almıştım. Diziyi önceden de duymuştum ama Antony Starr Homelander ile öyle bir oyunculuk sergiledi ki buna da başlamasam olmazdı.
İlk bölüm itibariyle de beklediğimden daha fazla hoşuma gitti. Normalde satması biraz zor bir konu ama bölümün başlarında başrole ısındığım için konuya da ısındım.
I don’t get the girl/ I don’t get the money kısmı da çok güzeldi
Su gibi akıyor bölümler. Yan kadroyu da güzel toplamışlar. Deva konusunda
Hapishanede 15 yıl boyunca yaptıkları işkenceye rağmen sevdiği kadını koruyor, 15 yıl sonra geldiğinde ise her şeyi kaybettiğini fark ediyor. Üzücü konu aslında. Carrie ilk bölümde niye elmasları vermedi merak ettim, aileni kurmuşsun işte bırak. Bu yüzden 3.bölümde elmasları verince Hood’un satılık değilim diyerek almaması hoşuma gitti.
Hapishanedeki ustura sahneleri neydi öyle Tamam 2.sahnede şartları düşününce keyif aldım ama bölüm başındaki sahne korkunçtu. Adamı deşti resmen, daha da göstermeye devam ettiler,
Hapishaneden gelen kişi için de Hood’un doğruyu yaptığını söylemek gerek. Hapishanede ölümcül bir anda yardım etmeye çalıştı, bu yüzden Hood ona çok büyük şeyler borçlu ama iş öyle ya da böyle buraya gelecekti. Sugar’ın söylediği gibi Hood’u da kendi düştüğü çukura çekecekti.
Şerefsiz Fox News
Anna’nın Hood’u feda etmesi de büyük hamleydi, vazgeçip geri döner diye bekliyordum ama olmadı. Neyse ki Job yetişti. Anna hiç kusura bakmasın geçen bölüm Albino ile neler yaşandığını gördükten sonra tamamen Hood’un tarafındayım, adam nelerden dönmüş.
Hood’un Deva’nın kendi kızı olduğunu ilk bölümde görür görmez fark ettiğini öğrendiğimiz iyi oldu.
Maşallah Marvel filmleri gibi jenerik sonrasına bakmak gerekiyor bazen.
Sezon güzel başladı, şikayet ettiler ama adam başı 36 bin şimdilik fena değil. Banshee’desiniz sonuçta.
Hapishane
Bakalım bu
Özellikle Hood’un terapi sahnelerinde izlediklerimiz, adam 7.yılın sonunda dışarı çıkıyorum diye sevinirken bir 8 yılın daha eklenmesini sağlamak! Harbi büyük işkence.
Mükemmel bölümdü, galiba şimdiye kadarki dizinin en güzel bölümü oldu. Bir de üstüne bölüm sonunda Sugar’ın konuşması geldi.
Tarla sahnesi de ekstra güzeldi, aksiyon açısından yeni bakış açılarını deniyor olmaları güzel. Bölüm boyunca da
Hood’un etrafındakilere zarar verdiğini kabullenip, gitmeye karar verdiğini söylemesi de önemli bir sahneydi. Biraz da bu itiraflardan dolayı başrollerden biri ölecek mi diye endişelendim.
Bu arada Cinemax de maşallah yani, hiç sınırları yok, bazı karakterleri giyinik hallerinden daha fazla çıplak görüyorum Gerçi alıştım artık tarzlarına, şaşırtmıyor artık.
Bu tarz yüksek prodüksiyona sahip olmayan dizilere düşük beklenti ile başlayıp çok daha fazlasını bulmaya bayılıyorum, yapılan işe daha fazla saygı göstermemi sağlıyor. Mesela normalde bu tarz aksiyon dizilerinde her bölüm yeni bir olay gerektiği için adım adım ilerleriz genelde. Burada biz bölümü açtığımızda bir sürü olay, soygun falan çoktan bitmiş oluyor, sonuna yetişiyoruz. Buna rağmen 50 dakikalık bölüm dolu dolu geçiyor. Kaç kere bölümün ortasında durdurup baktım bir sürü olay yaşandı bölüm daha bitmedi mi diye.
Rabbit’in
Bölüm sonu neyse de daha bölüm başından bu dövüşü beklemiyordum, harika yapmışlar. Özellikle arabanın içine doğru gittikleri sahnelerin çekimleri çok güzeldi.
Sugar ve Job ikilisini işbaşında izlemek de acayip keyifli.
Chayton kelimenin tam anlamıyla söylüyorum
Ben dizinin finalinde en azından bu dörtlü şerif ekibinin hepsi hayatta kalır diye bekliyordum. Hood buradan şeriflik işine geri nasıl döner bilemiyorum, belki de dönmemeli, Brock’u şerif olarak atayıp intikam yoluna çıkmalı.
Harbiden bundan sonra Hood’un nasıl bir yola gireceğini hiç bilmiyorum ama Chayton’ın ölüm sahnesinden büyük keyif alacağıma eminim.
Bölüm başındaki ve sonundaki sahneler güzel düşünülmüş.
Bu dizinin yönetmenleri yaptıkları işten ekstra keyif alıyor belli, bölümün yarısını özel formatta izlemek güzel fikir olmuş, keyifliydi o kısımları izlemek.
Job
Ben Cross, hayatını kaybetmiş.
Beklemediğim üzere sevdim bölümü. Aksiyonu iyi bir şekilde sattı. Sunum olarak oldukça başarılıydı. Gerilim, şiddet, seks falan tam bir erkek dizisi denebilir.
Hood, Proctor, Carrie, Job falan karakterleri fena gözükmedi. Daha önce Lights Out’ta izlediğim Ryann Shane ile Believe ve Almost There dizilerinden anımsadığım Trieste Kelly Dunn’ı görmek de güzeldi. Hood’un Deva ile ilgili ‘Pabucumun 13’ü!’ tepkisini vermemek mümkün değildi. Hood’un kızı belli ki ve 14.5 falan diyecekler yaşına ama 17-19 yaş aralığında gözüktüğünde hemfikirizdir herhalde. Ulrich Thomsen’i Forhøret’ten tanıyorum. Burada kötü bir karakterle izleyeceğiz. Ivana Milicevic’i pek anımsamadığım birkaç bölümlük konukluklarını saymazsam The 100’da izlemiştim adamakıllı sadece. Burada biraz çelimsiz geldi o yüzden gözüme. Antony Starr’ın The Boys’un Homelander’ı olduğunu bölümü izlerken fark edememiş olmam … Oradaki hali Scott Speedman’a daha fazla benziyor gerçi. Baya fark var cidden 2 dizideki görüntüsü arasında.
S01E02
İlk bölümün altındaydı.
Lily Simons katıldı bu bölümle birlikte diziye. Çok manasız bir başlangıç yaptı açıkçası karakteri. Melisa Ponzio’nun da minik bir figüranlıgi vardı bölümde.
Bu Deva tam bir mal cidden. Çekeceğimiz var sanırım bizim bundan.
S01E03
Güzel bölümdü. Bu adamı ve kafa tutuşunu sevmemek mümkün değil.
S01E04
Güzeldi bu bölüm de.
-İlk bölümün ardından yeniden kaçma kovalama tarzı aksiyon sahnesi iliştirmisler. Son 2 bölümün aksine sadece kavga dövüşle sınırlı kalmadı yani aksiyon türü.
-Herkes Hood’dan bir parça istiyor. Kadınların istediği parça ortak da erkeklerin istediği parça değişiyor.
S01E05
Motorları zarara karşılık tazminat olarak tuttuğumuzu varsayıyorum.
S01E06
Kendin kaşındin Albino. Çok fena kaşındin hem de.
S01E07
Az sürtük değilsin be Carrie!
S01E08
-O his büyümeye başladı. Amca-Yegen ensestine girecek belli ki bunlar. Girmezlerse içimde kalır zaten.
-Odette Annable giriş yaptı bu bölümle birlikte diziye. Ama çok kötü bir yerden girdi işte. Dizinin belki de tek verim vermeyen karakterinin bitişiğinden girdi.
S01E10 (Sezon Finali)
Muharebe sırasında yediliden kimse ölmediği için mutluyum.
Hapishane psikoloğuna çakacak mı çakmayacsk mı gerilimi yaşarken kadının Rabbit’in adamı çıkışını öğrenmemiz bölümün en çok öne çıkan anı oldu benim radarımda.
Taş gibi bir sezon oldu maşallah. Bu kadar sevmeyi beklemiyordum kesinlikle. Bu vakte kadar şans vermemiş oluşuma da ne desem bilemedim. Umarım ilerleyen sezonlarda da bu seviyeyi koruyabilmistir.
S02E02
Siobhan vs. Nola vs. Ana vs. Rebecca
Elbette benim oyum en baştan beri Siobhan’a.
Sıralamam: Siobhan>Rebecca>Nola>Dul>Ana
S02E03
– Kızılderililer, Amisler falan bol malzemos bir kasaba cidden bu Banshee.
– Trieste Kelly Dunn da çıplak kaldığına göre Odette Annable ve Ryann Shane kalmış oldu sadece geriye bu bağlamda. Shane’in karakteri 15’lik olduğu için o topa girmezler muhtemelen. Odette için de girecek olsalar geçen bölümde girerlerdi. Sözleşmesine ‘Tamamen çıplak kalmaz.’ maddesi koydurmus olsa gerek.
– Katil Solomon değilse eğer rahmetli şerifin oğlan olmalı. Var bir psikopatlik elemanda. Eline bıçak girince bağırmayan adamdan korkulur.
– The Rookie’den Afton Williamson katıldı bu bölümle birlikte diziye. Ayrıca Roswell, New Mexico’dan Amber Midthunder ve Shelter’den Abby Corrigan konuktu.
S02E04
Banshee standartlarında değerlendirildiğinde sakın kaldı bu bölüm sanki. Bölümün konuk karakterini de pek ciddiye alabildiğimi söyleyemeyeceğim ayrıca.
S02E05
Bu bölüm ekstra sakın geçti. Bölüm yonetmeniyle ilk defa çalışıldığı bariz bir şekilde hissediliyordu. Ana ve Hood’u başbaşa bırakmislar ve romantizm ile depresifligi harman etmişler bölümde. Çekimleri ile öne çıkan sanat filmi kıvamında bir bölümdü.
S02E06
Son 2 bölümün üstüne iyi geldi bu bölüm.
Andrew Howard’in konuklugu verimli geçti.
O kurtuluştan sonra bok yoluna gitti Niyazi diyeceğim ama mutlu gitti en azından. Herkese nasip olmaz.
Son sahneye gülümsemek mümkün değildi.
S02E08
Güzel bölümdü. Gerilimi dibinden dibinden verdiler.
Eline sağlık Emmett.
S02E10 (Sezon Finali)
Yarısı 15 yıl öncesinde yarısı günümüzde geçen bir bölümdü. Özellikle son kısımları epey bir olaylıydi.
Bitti bir sezon daha. İlk sezonda çıtayı çok yükseğe koymuşlardı. Haliyle bu sezonki bölümlerin yarısı Banshee standartlarında değerlendirildiğinde vasat kaldı. Ama o bölümler de daha kötü dizilerin standartlarında değerlendirildiğinde iyi gözükebilirlerdi pekala.
Rebecca ve Hood’u birbirinden uzak tutmak sezon için sağlıklı bir hamle değildi bence. Hood’un sezonun ortalarında açtığı savaş için geç kalınmış bir hamle diyeceğim ama diyemiyorum. Anca sıra geldi keza. Ana, ilk sezondan da gıcıkti bence. Deva, 3 farklı saç rengiyle mücadele etti sezonda ama yine hiçbir şey katamadi diziye. Rebecca bu dizi için cidden büyük bir nimet bu arada. Bir masum genç kızı oynayasi tutuyor, bir sürtüğü, bir psikopati. Rebecca değişken; yapıyorlar nihayet. Sanırım. Yeni sezonun ilk bölümünde teyit gelir herhalde.
Şu ana kadarki bölümlerin hiçbirine kötü dememiştim ama bu bölüm kötüydü bence. Bu paralı askerler hikayesinin sezona eksi yazacağı aşikar. Şu iri kıyım Kızılderili de keza aynı şekilde eksi yazmaya devam edecek.
-3 takviye gelmiş şu an için. Üçü de tanıdık simalar değiller. Biri Brock’un eski eşi. Brock sakal bırakmış bu arada. Yakışmış denebilir. Odette Annable de geri dönmüş. 2. turunda daha kayda değer bir katkı sağlaması dileğiyle.
-Rebecca konusu beklendiği gibiymis.
-Deva ve Ana yine sicislarda. İkisini de bir rehabilitasyon merkezine kapatmak lazım bence.
S03E02
Pek matah bir bölüm değildi bu da. Bu sezondan umudumu kestim sanırım.
-Meaghan Rath dahil oldu diziye bu bölümle birlikte. Kızılderili bölgesinde bir polis memuru rolüyle.
-Emily’nin sadece eski kocasının yatak arkadaşı olarak hikayede devam etmeyeceği çok barizdi. Kai’nin evinde hasta bakıcı olarak işe başladı. Hayırsızi olsun bakalım.
S03E03
*Hood: Bu bölümdeki adalet anlayışın gram hoşuma gitmedi.
*Nola:
*Ana: İlk defa bir bölümde gözükmedi sanırım. Çok iyi geldi.
*Siobhan: Düşün düşün boktur işin.
*Emily: Bu kadın üzerinden dua sahnesinde bile seks kokusu satabiliyorlar bana. 2. Rebecca vakası. Bu karakterde kafam ordan başka bir yere gitmiyor.
S03E05
Geçen bölümün sonunda bıraktığımız nokta itibariyle de tahmin edildiği üzere sezonun en iyi bölümü oldu. Aksiyona doyduk. Ana’nin ortalıkta olmaması yine büyük bir artıydi. Ah bir de
tabii işte.
S03E06
‘Ya hiç Hood olmasaydım?’ sahneleri biraz daha fazla yer kaplama olurmuş aslında bölümde.
Kızdırmayin Rebecca’yi. Pişman olursunuz.
S03E07
*Yok artık! O kadincagizi da mı? İyice bokunu çıkardı bu.
*Susan Misner konuktu.
*Allah rızası için biri şu Deva malının kafasına sıkıp bir sevap işleyiversin artık.
*Çekim tekniğinin berbat olması dolayısıyla 30-50 dakikalar arasını atlayarak geçtim. Sezon başından beri o hikayeyi cazip bulmuyorum ayrıca zaten.
S03E08
Nihayet! Daha azı/yumuşagi kurtarmazdi.
S03E09
Baya sıkıcı geçti bu bölüm. Atlaya atlaya geçtiğim çokça yer oldu. Bitsin artık bu sezon.
S03E10 (Sezon Finali)
2 taraflı savaşa gidildi ama 2 tarafta da birer er komik kaçtı tabii. Biri dindi, biri kaldı. Satamadilar bu bölümü hiçbir şeyiyle bana.
İnişli çıkışlı bir sezon oldu. İnişi çıkışından daha fazlaydı. İlk 2 sezonun altında ezildi resmen. 4. sezon bundan daha iyi olmuştur umarım diyeceğim ama umutlu muyum? Hayır.
3-3.5 hafta ara verdikten sonra nihayet daldım final sezonuna.
2 senelik bir zaman atlaması yapmışlar. Haliyle bol bol flashback sahnesi izlemeye devam edecekmişiz gibi gözüküyor ilerleyen bölümlerde de.
da flashback sahneleri sayesinde görmeye devam edeceğiz azar azar da olsa belli ki. Sezonu 2 gizem üzerine inşa edeceklermiş gibi görünüyor. Birincisi
; ikincisi ise geçen sezonun sonunda
gizemi.
-Hood, saçı sakalı salmış. Son 1.5 senedir ormanda bir kulübede yapayalnız bir şekilde yaşamaktaymış.
-Carrie, bildiğimiz gibi. Yani son derece gereksiz.
almış. Yalnız yaşıyor.
-Proctor,
olmuş.
-Brock,
devam ediyor. Mekan epey bir büyümüş görmeyeli ama.
-Ana Ayora ve Casey LaBow, sezonun 2 yeni takviyesi konumunda. Kurt,
. Ayora ise Şerif Yardımcısı Nina Cruz karakterine hayat veriyor. Proctor’un teşkilattaki gözü kulağı olduğu izlenimi verildi hakkında ilk bölümde. Sezonun merakla beklenen takviyesi Eliza Dushku ise henüz ortalıkta yok. 4. bölümde teşrif edeceği gözüküyor.
Durumlar böyle. Çok kötü bir sezon olmaması dileğiyle.
S04E03
*Job’u bu haliyle yolda görsem tanımam yalnız.
*
de olmasa hiç seks içermeyen bir Banshee sezonu izliyoruz resmen. Garip geliyor.
*Jennifer mısın Cherry misin her ne haltsan; fazla nankörmüşsün cidden. Bu arada niye geldi niye gitti bu kız? 2-3 bölüm kalsaydı en azından.
S04E04
*
*Sadece Eliza Dushku değil; Animal Kingdom’dan Jen Landon da katıldı bu bölümde diziye.
Bu sezon 2016 senesinden. 2017’de de oyunculuğu bırakmış Eliza Dushku. Kendisinden 17 yaş büyük bir iş adamıyla evlenmiş 2018’de de. ‘Trophy Wife’ olmuş kısacası.
*Carrie’deki bu dönüşüm Arrow’daki Laurel misali eğreti/zorlama geliyor bana.
S04E06
Son sahne: Malum şahsa bir şey olmasın.
Odette Annable ve Meaghan Rath’ın aksine diziye katkı veriyor bence Eliza Dushku. Varlığından memnunum.
S04E08 (FİNAL)
Ben beğenmedim açıkçası bu finali. Diziyi pozitif anımsayacağım ama finali hayır.