BBC2’nin Çıkınından Çıkmak Üzere Olan Dramalar
44 yorum dkamoy 27 Temmuz 2012 11:32
BBC2 kanalı, 2012 yılının sonuna kadar yayınlayacağı yeni dramalar için bir reklam filmi hazırlamış. Toplam 6 yapımdan görüntüler içeren 1 dakikalık videoda bahsi geçen yapımların neler olduklarına bakmak ve videoyu izlemek için yazının devamına bekleniyorsunuz.
Gelelim, bu videoda gördüklerinizin ne olduklarına…
NOT: Videodaki yapımların çoğu, dizi ya da mini dizi. Biri ise tv filmi. Merakınız depreşmesin diye, tv filmi olanı da listemize ekledik.
The Girl
* The Girl
Toby Jones ve Sienna Miller‘ın başrolünde oynayacağı bu yapım Alfred Hitchcock‘un hayatından esinlenmiş. Hitchcock’un, güzel aktris Tippi Hedren‘a olan saplantısı üzerine bir tv filmi.
Parade’s End
* Parade’s End
Daha önce şu bildiride de ele alınmış olan, 5 bölümlük bir HBO/BBC ortak yapımı mini dizi. Başrolünde Benedict Cumberbatch ile Rebecca Hall var.
Aynı isimli roman dörtlemesinin televizyona uyarlaması.
Kral Edward Dönemi’nden, I. Dünya Savaşı yıllarına dek geçen mini dizide, Christopher Tietjens isimli kahramanımız, karısı Sylvia ve Valentine Wannop isimli genç bir kadın hakları savunucusunun hayatlarına konuk olacağız.
The Fall
* The Fall
Jamie Dornan ile Gillian Anderson‘ı başrolde izleyeceğimiz dizinin ilk sezonu 5 bölüm.
Bu psikolojik gerilimde seri katil Paul Spector, kurbanlarını Belfast’tan seçen biri. Yetenekli dedektif hatunumuz Gibson ise onu yakalamak için peşine düşen polis.
Dancing on the Edge
* Dancing on the Edge
Başrolünde Chiwetel Ejiofor ile Matthew Goode‘nin yer alacağı dizinin ilk sezonu 5 bölüm.
1930’larda geçecek olan bu dönem dizisinde, Londra’da zenci bir caz müzik grubu olan Louis Lester Band’in şöhret basamaklarını tırmanışını izleyeceğiz.
Diziden, zamane kostümlü pek güzel fotoğraflar için şuraya dikiz.
The Hour
* The Hour
Başrollerinde Dominic West, Romola Garai, Ben Whishaw olan ve 6 bölümlük ilk sezonu 2011 yazında yayınlanan dizinin ikinci sezonu 14 Kasım‘da bu sonbaharda ekranlara gelecek.
1956 yılında, Süveyş Krizi zamanlarında BBC’nin televizyon kanalında yayına giren bir haber programı ve ekibinin etrafında gelişen bir hikayesi var.
Bu, dönem dizisinin ilk sezonunun tanıtım filmini şuradan izleyebilirsiniz.
Top of the Lake setinden bir görüntü
* Top of the Lake
7 bölümlük bir mini dizi daha. Bu kez başrolündeki Elisabeth Moss ile dikkatleri üzerine çekiyor. Üstelik, Holly Hunter ile Peter Mullan‘ın da yer aldığı ekibe Lucy Lawless, Robyn Malcolm ve Jay Ryan da eklenmiş.
Dizi, Tui isminde, 12 yaşında bir kızın, donmuş bir gölde, beline kadar batmış bulunmasıyla başlıyor. Üstelik, küçük kız 5 aylık hamile ve bebeğin babasının kim olduğunu söylemiyor. Ardından, kızın ortadan yok olması üzerine Robin Griffin isimli polis dedektifimiz bu davaya eğilmeye karar veriyor.
yorumlar
Şu The Hour’a bakmak lazım. Geçen yıl kaçırdıydım bunu. (The Newsroom’un İngiliz ve dönem dizisi hali gibi. Gerçi, “The Newsroom, bunun güncel ve Amerikan hali” demek daha doğru olur aslında.)
The Fall için kaç zamandır bekliyordum, güzel olacak. Diğerleri de hiç fena durmuyor. Elimiz mahkum,çoğunu seyredeceğiz.
Normalde İngiliz dizilerini özellikle seçip izlemeye çalışmam , denk gelirse izlerim. Ama “The Girl” hariç diğer 4’ü ilgimi çekti. Yorumlar da fena olmazsa mutlaka izlerim…
Top of the lake, The Killing dizisine benzeyecek gibi.
Lucy Lawless’ın profil yazısını yazdığımdan beridir The Top Of The Lake’i bekliyorum. Bunun dışında, duruma göre The Fall güzel görünüyor listeden. Bir gelsinler bakalım…
Top of The Lake’in tanıtımında “Dedektif Griffin’in kızı ararken kendisini bulması” diye bir ifade var ki işin polisiye kısmının epey geride kalacağı çanlarını çaldırdı benim kafamda. Sonra söylemedi demeyin.
Benim o diziyle ilgili bir çekincem daha var. Dizinin IMDB’sinde Lucy Lawless ggörünmüyor. Kadının kendi sayfasında da sadece pilotta var durumda. Eğer kadın tek bölümlükse ben o diziyi 2. bölümünde bırakabilirim! Mini dizi olması hiç bir şey ifade etmez… Tabii senin dediğin şeyden de tırsmıyor değilim… @dkamoy
@aytackara: Bildiride, “ekibe eklenmiş” dememin nedeni de tastamam bu yüzdendi. Bence o üçlü, 7 bölümde birden olan isimler değil; geçerken uğrayacaklar.
The Girl, The Fall ve Top of the Lake acayip leziz duruyor. Şimdiden iştahım kabardı valla. Bir an önce başlasa da izlesek.
Ellerine sağlık dkamoy.
Konuyla alakasız ama o 2, e2’ye ne kadar benziyo
Sundance Channel, Top of The Lake’i 18 Mart’ta yayınlamaya başlayacakmış. BBC2 daha önce yayınlar mı acaba?
(Bağlantıda fragman da var ilgilenenler için.)
@dkamoy : Onu bilmem ama hala ben The Fall’u beklemekteyim. Allah rızası için bir net tarih verselerde ne kadar bekleyeceğimizi bilsek iyi olucak.
Top of The Lake 18 Mart’ta Amerika’nın Sundance Channel’ına gelecekmiş. BBC’ye daha önce gelir kesin de ne zaman olacağını hala açıklamadılar.
Dancing On The Edge’in fragmanı
The Hour iptal olmuş.
AAAA!! Ba$ka da 1 $ey hissetmiyorum.
Hiç böyle bir şey beklemiyordum, bu iptal nerden çıktı
Başka bir yerde haberini göremedim ama imdb’ye göre The Fall nisan’a gelmiş.
Ben de şu Dancing On The Edge‘i bekleye bekleye bi hal oldum. Starz da yayınlayacakmış bunu. E hadi artık BBC ama ya…
@dkamoy: Ben izlemedim ama BBC’de çoktan yayınlanıp bitti o dizi.
Şubat ayında yayınlanmış @dkamoy.
Hatta İngilişçe altyazıları bile var.
Ooo süpersiniz; iyi ki sordum.
Sonradan ek : Evet, ben de süperim. :)))
Dancing On The Edge‘i Matthew Goode faktöründen ötürü gün gün takip etmiştim ben. BBC dizisinden çok bir HBO yapımı etkisi bırakmıştı bende. Tavsiyedir.
Arkadaşlar;
“Top of The Lake”i izleyen var mı aranızda?
Dizi nasıldır? Bir “The Killing”, “Broadchurch” veya “Bron/Broen” çizgisinde/tadında mıdır? Tempo ağırlığı konusunda şikayetçi olan biri değilim çoğunlukla; o yüzden senaryo ve oyunculuk kalitesi, en önemlisi de polisiye anlamdaki kalitesi önemli benim için. Tavsiye eder misiniz? (Şimdi 2.sezona Nicole Kidman’ın katılacağını öğrenince dikkatimi çekti de :))
@darkcrystal: O Nicole Kidman haberi sonradan güncellendi. Yani 2. sezonda yok kendisi. Onun için şurada, “tam kısa haberini büyük bir sevinç ile veriyordum ki, haber güncellenmiş” dedim.
Seyredeli çok oldu, bayağı bir şeyi unuttum. @dkamoy demişti galiba, mıy mıy mıy gidiyor diye Doğru öyle gidiyor. Polisiye kısmı saydığın dizilerin oldukça gerisinde diye hatırlıyorum. Saydığın diziler tempo anlamında da TOTL’den çok daha iyi durumda. Elisabeth Moss, her zamanki gibi iyiydi.
İstersen, spoiler’a bulaşmadan sözlükteki yorumlara bir bak.
Tavsiye etmesem de, senin bu tarz dizileri sevdiğini düşünürsek, istersen bakabilirsin. 350 dakika az değil tabi.
Benim o yorumum ve başkalarının yorumları şurada geçmiş.
@abidin77 & dkamoy
Teşekkürler bilgiler için. Genelde yorumlar ikiye bölünmüş şekilde. En iyisi bir şans verelim
Aaa ben bu “Top of the Lake”e mini diye girdim, yeni gördüm 2. sezonu olacağını. Konu bitiyordur herhalde demi ilk sezon?
Yeni konu ile devam edecekler.
@desperate houseboy : Şurada konuşmuşuz Top of The Lake üzerine. http://22dakika.org/mart-yenileri-kapidan-baktiriyor/
Ben sonu kapalı diye hatırlıyorum.
Merciler efem.
Aslında dizi listesi burası yerine @dkamoy’un verdiği bağlantıya yönlendirse daha iyi sanki. İki tarafta da var gerçi de…
Final bölümünün sonunda,
İnsan şunun devamında ne olacağını, nereye gideceğini görmek istiyor.
İzlerken benim de aklıma ilk gelen The Newsroom oldu (@dkamoy en üstte yazmış zaten) tabii ki. Ben Whishaw, Freddie Lyon karakteri ile bir harika. Romola Garai’nin karakteri Bel Rowley nam-ı diğer Moneypenny’nin yakın dostu, başının belası ve daha fazlası. Aralarındaki dinamiğe bayıldım. Dominic West (Hector Madden) kimi canlandırsa hep aynı şeyi hissedeceğim sanırım. Bir yandan yaptıkları ile insanı kızdırıyor, diğer yandan yaptıkları ile sempati duymanı sağlıyor.
50’ler İngiltere’sinde medyanın üzerindeki baskı ve sansür, habercilerin bunu aşmak için sürekli yeni yollar bulma çabaları, o sıkıntılar içinde insanlara haber vermeye çalışmalarını görmek ilginçti. Gerçek olaylar (Süveyş Kanalı krizi, Nükleer kriz) üzerinden gidilmesi hoşuma gitti. Tabi insanı güldüren ve üzen tarafı, 60 sene önceki BBC’nin halinin, bizim medyanın şu zamanki halinden çok daha iyi durumda olması.
Habercilik üzerine bir dizi arayan, dönem dizilerini sevenlere tavsiye ederim. The Newsroom gibi olmasını beklemeyin tabi. İkisi de habercilik üzerine olsa da dönem, anlatım tarzı farklılıkları var.
Aaa evet bi de bunu izliycektim di mi ben. Güzeeel, güzeeel.
bu kadını emma minisinden beri pek bir severim. ve dönem dizilerinde bol bol izlemek isterim. bu dizisi de çok çok önce aklımdayken iptal olunca listemden çıkmıştı. ucunun fazla açık bittiğini okuyunca her yerde üzülerek veda etmiştim kendisine.
Dizi açık bitmedi. Sezonun konusunu kapayıp bağladılar. Tabi isteseler rahatlıkla devam ettirebilirlerdi. Seyirci sayısı düşünce, devam etmek istemediler herhalde. Keşke 1 sezon daha devam edebilseydi.
hadi ya ama bayaa sövenler vardı cliffhanfer falan diye. daha yeni bitirdiğin için emin misin diye sormayıp bunu da listeme alayım tekrardan o halde.
Ya var bir şey sonda; ondan dolayı devam etse iyi olur diyordum, neler olacağını, nasıl gelişeceğini merak ediyordum yeni bir sezon daha olsa ama izlemeye engel değil bence. Tabi izleyince, keşke burada bitmese dedirtiyor.
Hiç yoktan Freddie için izlenir bu dizi.
Bende aldım listeme Hour’u. Teşekkürler yorumun için @abidin77.
Newsroom diyince akan sular durur.
Dominic west nasil bir insansa artik oynadigi karakterlere sempati falan birakmiyor. Direkt sogudum buradaki karakterinden de daha dogru duzgun tanimadan. Cok sinsi, isguzar, ictenpazarlikci, serefsiz bir tipi var adamin. Umarim karakteri de oyledir pek sempatik bir baslangic yapmadi zaten.
Bu ayrintiyi gecersek diger iki basrol tabii ki super. Karakterlerini de sevdim.
Before the newsroom, there was the hour… gibi bisey olmus bu dizi. donem farki olmasi iyi oldu bu acidan. Guzel bir baslangic oldu. Karakterleri tanitip konuya girisi yaptilar. Dizinin bir yerinde karakterlerden biri the hour icin pfff tutmaz bu dedi orda som agizli kesin senin yuzunden iptal oldu dizi dedim.
Bittiginde sanirim doymamis olcam bu kadini cidden ozlemisim.
güzel bir ilk bölümden sonra finale kadar ortalama ve ortalama üstü bölümlerle devam etti the hour. bir the newsroom beklememek gerek gerçekten de. bunun verdiği his çok daha farklı. ingiliz olmasının getirdiği bir durgunluk bir sakinlik… amerikan yapımlarındaki o heyecan yok. yine de kendini ara sıra sıksa da çok güzel izletti. sezon finali ise çok çok güzel bir kapanış oldu.
eğer 2 de böyle olursa ve kabul edilebilir bir final yaparsa arşivlik ve tavsiyelik bir yapım olacak benim için.
türkçe altyazısı var bu arada o da not olsun.
2. sezon, ilkin altında bence. Beklentiyi ayarlamak en iyisi
Hadi ya ben nedense daha guzel olacagi fikrine kapilmistim. Neyse bunu duymam uzse de iyi oldu beklentilere bi ayar cekeyim.
sezonun konusu yine güzel bir bültenle kapandı. açık hissettiren kısmını anladım. açıkçası sadece kadın baş rolü izlediğim için final bana çok etki etmedi. hatta bir adım daha ilerisine götürmelerini sorun etmezdim. bence olabildiğince pozitif düşünmeye yönlendirerek bitirmişler. bence izleyenler ucu açık kaldı şeklinde hissetmeyecektir kesinlikle.
bir newsroom olamadı ama o dönemin haberciliğini, yaşanan sıkıntıları merak eden varsa izlesin. yok bu konuda bir tane dizi baksam yeter derseniz the newsroom tercih edilmeli.