BBC’den yeni bir drama siparişi geldi: MotherFatherSon
20 yorum dkamoy 26 Ağustos 2016 18:58
Çok satan kitaplar yazarı ve senarist Tom Rob Smith‘ten gelecek olan dizi için BBC 8 bölümlük sipariş verdi. Dizinin yapımcıları arasında Alan Poul (The Newsroom, Six Feet Under) da var.
Bir politik, psikolojik gerilim draması olan MotherFatherSon polis, politika ve basının orta yerine kondurulmuş. Zalim bir aile efsanesini anlatırken, gücün işlenmesini ve birbirine düşman olmuş bir aile sözkonusu olduğunda en yüce imparatorlukların bile nasıl tehlikeye düştüğünü gösterecek bizlere.
Çekimleri önümüzdeki yıl yapılacak olan dizinin 2018’de yayına girmesi bekleniyor.
yorumlar
Başroller: Richard Gere, Helen McCrory, Billy Howle
Harbi mi ya! İnanamıyorum şuan!
Richard Gere’i tv’de görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. En son marigold otel’de izlemiştim. Helen McCrory’e zaten aşığım. Nerede oynasa izlerim.
First Look
Trailer
Başrol çocuğ bi yerden tanıdık gibi
@dandinidon Billy Howle diye yazmış üstteki yorumlara aytackara. Bi imdb’sine bak istersen.
Glue‘danmış. teşekkürler @dkamoy
1×01 üzerine:
Bir an için “BBC değil mi bunu yayınlayan?” diye düşünmeden edemedim. 16+ bir ilk bölüm yapmışlar. O değil de bu neydi ya şimdi? Nasıl tarif etsem bilemedim resmen. Bir miktar sinirim bozulmuş olabilir.
59 dakika süren bir ilk bölüm için biraz yavaş kaldıkları oldu bir kere. İkinci yarıda topladı ve hızlandı sanki. Ben Billy Howle ve Helen McCrory’yi daha çok sevdim. Hele Howle’a ikinci yarıda özellikle yüklenmişler. Richard Gere’in karakteri biraz dikkatimi dağıttı.
Oyunculuklar gayet iyiydi de senaryo acayipti. İşin güzeli şu anda da kafamda bölümün ikinci yarısında olanlar dönüyor. Devamı olsa izlerdim valla.
Not: Bölümde Sarah Lancashire’ı görünce aklıma Happy Valley geldi. BBC üçüncü sezon getirecek güya da umarım yıl bitmeden nihayet getirecek. Sherlock’a döndük, önceki sezon 2016’ydı.
@aytackara birkaç devren yanmış sanırım…
merak ettirdin…
@zekikum Bölüm bittiğinde “Ya ama…” dedim kaldım. Sonra “Ama şimdi…” dedim yine kaldım. Gören de bir şey oldu sanır ama olmadı da diyemem. Öyle dandik bir durumdu dün gece.
BBC Two ile BBC One arasında sanırım farklılıklar olabiliyor o açıdan. Two dizilerinde daha cesur sahneler görmüştüm ben de zamanında.
Dün gece 1×02’yi izlerken son kısmında “Yok canım, bana öyle geldi herhalde,” diye düşünüp üstünde durmamıştım. Digital Spy’ın tweetini görünce aymış oldum, ciddi çıktılar.
Bunlar bu çocuğun ayarını fena bozmuşlar yahucum. Ayrıca Helen McCrory yine çok iyiydi.
1×01
Özellikle son çeyrekteki kısım çok etkiledi beni. Etkiledi de, çok şaşırtmadı. Ne konu, ne oyunculuklar. Bodyguard gibi hisler içerisindeyim. Biraz sıradan ve bildik başladı ve ilerliyor. Olayını pek anlamadım. Dediğim gibi Bodyguard gibi bi iz bırakacak gibime geliyor. Ama genel olarak şimdilik yine de beğendim.
1×02
Son çeyreğe beş kala:
Nereye gideceği belli oldu. Devam edip edemeyeceğimden emin değilim. Ciğerimi söktü, draması fazla geldi bana. Biraz ara verip öyle bitiririm.
1×03
Bir önceki bölümlerde gösterilen flashback görüntülerin tekrar tekrar sunulmaya devam edildiği sıkıcı bir bölüm ile gelmişler. Iddalı girip seviyenin iyice düştüğü bir noktaya geldi.
4’ün 3’ten daha iyi olduğunu düşündüm ben dün gece. Konuya girdiler desem olur.
Max bey göründüğünden bir doz daha aşağılıkmış. Ama benim yine de boşanma başından beri planlıydı muhabbetine biraz gülesim geldi. Bir de geçmiş sahnelerdeki oğlanın kibar ses tonu bir kulağımı tırmalasa bile oyunculuğunu beğendim.
1×05
Valla aday olsa Drama dalında yeri göğü inletir. Sezonun en iyi dizisi şimdilik.
Müthiş güzel dramatik işlenişi var. Dialoglar ayrı leziz, performanslar bi başka.
1×08 (Sezon finali) üzerine:
Finale benzer bir kapanışla sezonunu tamamlamış. Devamı isterlerse gelebilir ama gelmese de olur. Tahminim mini bırakırlar, zaten Richard Gere bir dizi daha çekecek.
Bu tarz bir bitiş yapacakları bence geçen bölümle birlikte kendisini belli etmişti. Tahmin ettiğimden sorun olmadı ama sinir bozucu bulduğumu inkar edemem. Tam bir “Düzen böyle işte,” hikayesi.
İlk bölüm ve 5. bölüm en sevdiklerim oldu. Helen McCrory’ye ve Billy Howle’a bir kez daha sevgiler. Richard Gere gerekeni yaptı ama karakterinden hoşlanmadığım için adamın varlığı dikkatimi çok dağıttı.