Bridgerton — Tanıtım
125 yorum rpdi 02 Şubat 2021 08:56
2020’nin getirdiği nadir birkaç güzellikten Bridgerton, geçtiğimiz Noel’de bizlerle buluştu. Sezonu 1’er saatlik 8 bölümden oluşuyor ve 2. sezon onayını aldı. Julia Quinn’in 8 kitaplık çok satan, tarihi/romantik kitap serisinden uyarlanan dizi, Shonda Rhimes’ın yapım şirketi Shondaland’in elinden çıkıyor. Yaratıcısı ise Chris Van Dusen.
Grey’s Anatomy, Scandal ve How to Get Away with Murder gibi dizilerle bilinen Shondaland’in ABC’yle olan anlaşması 2017’de bitmişti ve Netflix’le anlaşma yapmıştı. Bridgerton, merakla beklenen bu işbirliğinin ilk ürünü oldu ve oldukça büyük bir ilgi gördü. Öyle ki Netflix’in tarihindeki en çok izlenen dizi ünvanını bile elde etti.
19. yüzyılda geçen ve -kurgusal karakterler izlesek bile- bir taraftan alternatif bir tarih de barındıran dizi, sunumunda Jane Austin geleneğinden besleniyor. 1813 Londra’sında başlıyor ve kraliyet ailesiyle etrafındaki soylu ailelerin etrafında gelişiyor.
Bridgerton ailesi, dul anne Vikontes Violet Bridgerton ile güzel kızlar, yakışıklı oğullar ve sevimli küçükler olmak üzere toplam sekiz kardeşten oluşuyor. Hikayemiz “sosyal sezon”un başlangıcıyla açılıyor ve ailenin en büyük kızı Daphne, evlilik için sosyeteye sunulmaya hazırlanıyor. Yani artık bolca davetlere katılacak, bekar erkeklerle flört edecek, sonunda da kendine uygun bir koca adayına onayı verip mutluluğa erişecek!
Hikayedeki bir diğer önemli ailemiz Featherington’lar ise Patrik Baron Featherington, üç kızı ve onları evlendirmeye çok hevesli olan karısı Portia’dan oluşmakta.
Featherington’ın kızlarıyla birlikte kraliçeye takdim edilen Daphne, güzelliği, şıklığı ve zarafeti sayesinde hemen sezonun “eşsiz”i ilan edilir. Fakat yargılayıcı ve düşüncesiz ağabeyi Anthony’nin taliplerini korkutmasının ardından çok iyi başlayan süreç korkunç bir hal almaya başlar. Yaşlı ve pislik Nigel Berbrooke, Daphne’nin neredeyse en iyi ve tek seçeneği hale gelir.
Anthony’nin üniversiteden arkadaşı ve Hastings Dükü Simon Basset, şehre kısa bir ziyarete gelmiştir. Gözde bir bekar olan Simon, evlenmekten başka bir şey düşünmeyen kızlardan ve yılışık annelerinden kaçarken yolu Daphne ile kesişir. İkilinin arasında, kendilerine bile itiraf edemedikleri bir çekim oluşur. Simon’ın evlilik fikrine hiç sıcak bakmaması ve kaba kişiliği, Daphne’nin ise gururu ikisinin bir araya gelmesine engel olur. Fakat çıkarları uğruna girişecekleri bir işbirliği sayesinde birbirlerinden uzak durmaları oldukça güçleşecektir.
Dizinin bir aileye mensup olmayan ama çok önemli bir karakteri daha var. Julie Andrews’ın tatlı sesiyle hayat verdiği Lady Whistledown, sosyeteyle ilgili en büyük haberleri, nişanları, evlilikleri, skandalları ve dedikoduları haber bülteni olarak yayınlayan, anonim bir kadın. Kraliçe dahil bütün cemiyet, büyük bir ilgiyle onu takip ediyor. Kim olduğuyla ilgili bir fikirleri yok ama yakınlarından biri olduğunu kestirmeleri çok zor değil. Kendisi aynı zamanda dizinin anlatıcısı ve dış sesi (Selam Gossip Girl!)
***
Daphne karakteriyle Phoebe Dynevor’ı, Simon karakteriyle ise Regé-Jean Page’i izliyoruz. Önemli diğer karakterlere kısaca göz atarsak…
Lady Danbury (Adjoa Andoh): Bu şehri adeta yöneten, efsanevi, haşin bir dişi aslan. Simon’ın fahri vaftiz annesi denebilir. Simon’ın merhum annesinin bir arkadaşı ve çocukken başkalarından bulamadığı şefkati ona vermiş, koca yürekli biri.
Lady Violet Bridgerton (Ruth Gemmell): Saygın, temiz kalpli ve zengin bir dul. Kocasının ölümünden sonra sekiz çocuğuyla tek başına ilgilense de toplumsal sözleşmeler ve kadınlara getirilen yasal kısıtlamalar nedeniyle en büyük oğlu Anthony, ailenin resmi olarak başı olmuştur.
Lady Portia Featherington (Polly Walker): Featherington’ların sürekli bir dolap çevirme peşindeki annesi. Bridgerton’ların sosyal statüsüne ve zenginliğine sahip olmadıklarının ne yazık ki farkında. Üç kızı için de uygun koca bulma konusunda son derece kararlı.
Anthony Bridgerton (Jonathan Bailey): Bridgerton kardeşlerin en büyüğü ve babasının Viskont ünvanını aldığından beri vazifesine bağlı bir aile reisi. Yakışıklı, seksi ve bekar bir erkek olarak evlilik pazarında oldukça çekici bir seçenek. Evlenmeyi ve mirasını sürdürmeyi istiyor ama bunun için zevklerini dizginlemeyi ve mizacını yumuşatmayı öğrenmesi gerekiyor.
Benedict Bridgerton (Luke Thompson): İkinci büyük Bridgerton oğlu. Sanatçı olma hayalleri var fakat yeteneği olup olmadığı konusunda henüz net bir fikri yok.
Colin Bridgerton (Luke Newton): Bridgerton oğullarının üçüncüsü. Penelope Featherington ile iyi bir arkadaşlık ilişkisi var.
Kraliçe Charlotte (Golda Rosheuvel): Kral III. George ile evli fakat kocası, hastalığı nedeniyle halkın gözünden uzakta yaşamaktadır. Monarşinin yüzü şu aralar Charlotte’tur. Yüksek sosyetenin gönül ilişkilerini ve evliliklerini takip etmeyi (ve müdahale etmeyi) seven, tam bir dedikodu tutkunu.
Tırıvırı bilgi: Karakterde gerçekten de Kral III. George ile evli olan, gerçek Kraliçe Charlotte’tan esinlenilmiş. Giderek kötüleşen zihinsel ve fiziksel hastalıklardan muzdarip George’un yerine çiftin en büyük oğlu, kral olarak atanmış. Tarihçiler, son yıllarda Kraliçe Charlotte’un siyahi bir uzak atası olup olmadığını tartışıyorlarmış.
Penelope Featherington (Nicola Coughlan): Featherington’ların en küçük kızı. Zeki, romantik ve nazik bir hanım. Fakat biraz utangaç ve ilgiyi üstüne çekmekten hoşlanmıyor. Eloise Bridgerton’ın en yakın dostu ve Colin ile de güzel bir arkadaşlığı var.
Philippa Featherington (Harriet Cains) ve Prudence Featherington (Bessie Carter): Featherington’ların ortanca ve en büyük kardeşi. Zeki ve mantıklı oldukları söylenemez. Şu aralar sadece koca bulmaya odaklılar.
Eloise Bridgerton (Claudia Jessie): 17 yaşında, zeki, biraz küstah ve asi bir kız. Giderek evlilik çağına yaklaşsa da kaderinde bundan çok daha büyük bir şeyin olduğuna inanıyor. Sosyeteye takdim edilme ve bir koca bulma fikri onu dehşete düşüyor.
Marina Thompson (Ruby Barker): Featherington’ların uzaktan kuzeni. Onlarla yaşaması için İngiltere’ye gönderiliyor. Bu güzel ve alımlı hanımın gelişi, Londra’daki bu ışıltılı ve özel dünyada patlayacak büyük skandalların habercisi olabilir.
Lord Featherington (Ben Miller): Featherington ailesinin reisi. Kızlarının hepsi bu yılın evlilik pazarındalar ama o, bir baba olarak köşesinde oturup hiçbir şeye karışmıyor.
Nigel Berbrooke (Jamie Beamish): Kendine bir eş bulmaya çalışan, yaşı geçmiş, oldukça nahoş ve sevimsiz biri. Daphne’nin korkulu rüyası.
Prince Friederich (Freddie Stroma): Almanya’dan gelen, çekici ve evlenmek için çok ideal bir prens. Kraliçenin akrabası ve prense bir eş bulmak onun için çok önemli. Daphne çok iyi bir eşleşme olacak gibi görünüyor.
Siena Rosso (Sabrina Bartlett): Bir opera sanatçısı. Anthony ile tutkulu bir yasak aşk yaşıyor.
Will Mondrich (Martins Imhangbe): Bir boksör ve Simon’ın en yakın arkadaşı. Will, Simon gibi zengin bir adam değil ve onun aksine sevgi dolu bir evliliği ve taptığı çocuklara sahip.
Henry Granville (Julian Ovenden): Bir ressam. Benedict’e sanatçı olma konusunda yol gösteriyor. Biraz çapkın yaşam tarzı ve aktif bir cinsel hayatı var.
Cressida Cowper (Jessica Madsen): Evlilik pazarındaki bir diğer genç hanım. Rekabetçi ortamda oldukça dişli bir rakip. Daphne’ye zor günler yaşatacak gibi görünüyor.
Görür görmez Gurur ve Önyargı‘yla Gossip Girl’ün bir karışımı olduğunu hissettiren Bridgerton; sizi hiç yormayan, ağzınızda hafif bir kaymak gibi akan, draması ve mizahı çok yerinde, çok tatlı ve keyifli bir pembe dizi. Birçok derdi ve meselesi var ama bunu kör göze parmak yapmadan, sizi bunaltmadan sunmayı çok iyi beceriyor. Koyu bir feminist olduğu zaten ortada. Kendini kurbanlık koyun gibi sergileyen ve küçük duruma düşüren genç kadınların bize eğlenceli görünen ama aslında çok acı vaziyetini, oldukça iyi gözler önüne seriyor.
İnsanların renkleri nedeniyle sosyal sınıflara ayrılmadığı bir tarihi izlemek, bunun hiç bahsinin bile geçmemesi, söz konusu bile olmaması; dizinin izlemesi en güzel taraflarından. Kitaplarda olmayan bu ayrıcalıksız dünya fikri, Shonda Rhimes ve ekibinden çıkmış. “İlerleyen bölümlerde de mi hiç konusu olmuyor?” derseniz, açıklama getiriliyor ama o kısımlara gerçekten hiç ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. İlk haliyle kalması bana göre çok daha hoş olurdu.
Hemen hemen herkesin iyi oynadığını, karakterlerin kimyasının çok iyi tuttuğunu; dizinin şaşaalı kıyafetleri ve göz alıcı dekorlarıyla da her şeyi çok güzel bütünleştirdiğini söyleyebilirim. Oyunculuk yeteneklerinin yanı sıra, göze hoş gelen kadınları ve erkekleri toplamaya özen gösterdiklerini fark etmişsinizdir. Dizide cinsel tansiyonun yüksekliği hep hissediliyor. Pembe dizilere yaraşır cinsten, koreografili, çok şık ve estetik sevişme sahneleri içerdiğini belirtmem de boynumun borcu olsa gerek.
Kitaplarda olduğu gibi her sezonun, bir Bridgerton kardeşinin ön planda olacağı şekilde ilerleyeceği açıklandı. İlk sezonda Daphne ağırlıklı bir hikaye izledik. 2. sezonda bu ismin Anthony olacağı duyuruldu. Bu durumdan aşırı memnunum çünkü karakter favorilerimden biri oldu. Muhtemelen Eloise ve Benedict şeklinde devam edilir ve doğruyu söylemek gerekirse bu kardeşler, Daphne’den daha ilgi çekici karakterler.
Shonda dizilerinde ilk sezon iyidir, sonradan grafiği aşağı doğru seyretmeye başlar gibi bir durum olduğunu düşünürüm. Az bölümlü sezonların da katkısıyla Bridgerton’da sanki bu yaşanmayacak ve her sezon birbirinden güzel olacak gibi hissediyorum. Kısacası dizinin geleceği için de oldukça umutlu ve heyecanlıyım.
Bir süredir çok konuşulan bir dizi olduğundan muhtemelen izleyecek olan şimdiye izlemiştir ama bu yazıdan sonra niyetleneniniz olursa iyi seyirler dilerim.
Fragman:
Diziyle ilgili daha önce şurada yorum yapılıyordu.
yorumlar
Gelmişken öbür başlıktaki yorumları da koyayım.
—————
İlk iki bölümü izledim.
Beklediğim gibi Gossip Girl, Downton Abbey, Jane Austen falan ne var ne yok koymuşlar sanki. Karışık renk paleti + döneme uygun klişeler eşliğinde. Fena da olmamış şimdilik. Böyle devam etsin mümkünse.
Ryan Murphy’nin Netflix versiyonundansa Shonda Rhimes’ı tercih ederim zaten. Bu da bahaneyle açılışı olur hem.
1×06 üzerine:
Bu bölüm Regé-Jean Page sergisi gibi bir şey olmuş. Cast direktörü şahsı kutluyorum.
* Açıkçası ben de. Ömrünüzü evliliğe hazırlanmakla geçiriyorsunuz, bu kısmı niye atladınız yahucum?
* Marina’nın sırrının evlenmeden ortaya çıkmasına sevindim. Karışacaksa böyle karışsın.
1×07 üzerine:
* Eğer gay olsalardı Anthony ve Simon’ı shiplerdim. “Mükemmel” anlaşıyorlar. Hiç değilse Simon ve Daphne’den daha izlenesiler mesela.
* Bir dahaki sefere artık, dermişim.
1×08‘le birlikte tamamladım sezonu.
İyi ki izlemişim. Pembe olacaksa da böyle olsun. İlk sezonu genel çerçevede bütün bir hikaye olarak değerlendirebiliriz. Onay alamasaydı açık kaldı diye rahatsız olmazdım. Ama gördüğü ilgi bir tarafa onay almasını istiyordum. İyi oldu.
Anthony’yi izlemeyi seviyorum. O nedenle 2. sezonun/kitabın ağırlıklı olarak konu almasından memnunum. Birinci sezon en izlenesi karakterlerinden birisiydi zaten. Hatta Penelope, Eloise, Marina, Lady Danbury, Kraliçe Charlotte gibi karakterler bence Simon ve Daphne’den daha izlenesi kaldı.
Penelope/Colin yapmaya karar verdiklerinde genelin haberi olabilir. Gelecek sezon da Eloise çözebilir olayı falan.
* Gelecek sezonun Anthony ve kendine eş bulma süreci üzerine kurulu olacağı için Siena ile ayrılacaklarını tahmin ediyordum. Sürpriz olmadı.
Ayrılmalarında değilim de ayrılış biçimine takıldım biraz. Başta Anthony öküzlük yaptığı için Siena haklıydı. Sonrasında kendisi su koyuverip bir çuvalı berbat etmiş oldu. Kendini düşün zaten de bu şekilde mi olur?
* Daphne ve Simon da zaten onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine oldu. O zaman ne haliniz varsa görebilirsiniz… Gerçi gelecek sezon diğer karakterler misali bir tık geriden devam edip ortalıkta kalabilirler. Herhalde tamamen yok olmazlar yine de. Onların payına da düşer bir şeyler.
Bridgerton (İlk Sezonun ardından)
Nefis bir yapım olmuş, başladığım gibi bitirdim, izlemesi oldukça kolay bir dizi.
Gossip Gırl’ın fantastik tarih soslu şubesi gibiydi, neredeyse her karakterini sevdiğim, bitmesine çok üzüldüğüm sekiz bölüm çok hızlıca geride kaldı.
Nefessiz bırakan korseli giysiler, balolar, dükler ve prensler, dibine kadar arzulanan aşklar, iyi bir pembe dizi izlemeyeli epey olmuştu, tozunu attı sağ olsun.
Bende yorumumu taşımak istedim, öne çıkması gereken sezonun iyi yapımlarından.
Merak edenler için 1813 yılı İngiltere‘sin de durum. Kraliçe Charlotte
Epsilon, geçen ay Bridgerton için yeni baskı yapmış. Bugün denk gelince fark ettim.
Ama önceki baskıları bozmadan. Yani kitabın üstünde Netflix logosu yoktu mesela. Netflix uyarlamalarına yeni baskı gelirken bazı yayınevleri üstüne logo ekliyor, bazısı bir ileriye götürüp yapımdaki posterleri kullanıyorlar falan. Pazarlarken Netflix’ten bahsetmiş tabii. Hatta 8 kitaplık seri halinde de satıldığını gördüm. 200+ TL’ydi fiyatı.
Neyse sadece ilk kitaba ağırlık vermiş de olabilir, seriyi elden geçirmiş de olabilir. O kadarından emin değilim. 7. kitabın da Ocak 2021 baskısı var. Benim denk geldiklerimin çoğu Kasım 2019’du. O civar genel bir baskı yapmış olabilir.
2. kitap diğerlerine göre biraz daha az bulunuyor da olabilir tabii ama bu daha çok kendi gözlemim.
Simone Ashley to play Kate Sharma in Bridgerton season 2
++Charithra Chandran (Edwina), Rupert Young
keyifli görselliği vardı dizinin. renkler filan şahane. gossip girl çatısı diye bizim kızla izleyebiliriz zannettim, ilk bölümün yarısında sıkıldı, iyi ki de sıkılmış, zaten devamında seyrettiremezmişim
‘Bridgerton’ Breakout Regé-Jean Page Will Not Appear in Season 2
Phoebe Dynevor (Daphne) görünecekmiş.
Zaten hikaye gereği böyleymiş. Üzüldüm.
Diziyi hiç izlemedim ama ben bile adamın yükselişini fark ettim, genelde bu işlerde hikaye kısmı PR çalışmasıdır. Kesin para ile ilgili durum. Bond muhabbeti falan da konuşuluyor çünkü.
Gossip Girl benzetmeleri yüzünden dizi hiç cazip gelmiyor ama yine de listeme alayım, bir ara denerim.
S01E01
İlk 10 dakika galiba pembe dizi standartlarında bile izleyemem bunu dedim ama neyse ki geri kalan 40 dakika beklediğimden keyifli geçti. Devamı da böyle giderse memnun kalırım diziden.
Anlatıcının varlığı da ilk bölüm için çok faydalı oldu, karakterleri tanımak kolaylaştı.
S01E02
Tanıtım için çok teşekkürler. Genelde ilk bölümü izlemeden okumuyorum, 2.bölüme geçince baktım, kim kimdi sorunu ortadan kalktı. Çok detaylı olmuş gerçekten.
Eloise’i ilk bölümün başlarında çocuk yaşlarda sandım. Karakterinin 17 yaşında olduğunu sonradan fark ettim. Kendisi de 31 yaşındaymış.
Phoebe Dynevor’ı Snatch dizisinde izlediğimi de yeni fark ettim, sevmiştim orada. Saçlar ile o kadar değişik görünüyor ki tanıyamadım.
Bölüm başı 50,000 doları geri çevirmiş bu arada ^.^ Daha iyisine denk geldiyse şaşırmam tabii.
tek sezonluk anlaşma yapan yapımcılarda suç ozaman. uzun soluklu dizilerde 3-4 sezon sonra yeni sözleşme pazarlıkları haberini duyardık. modern family mesela bayağı olay olmuştu sanki
Bridgerton’ın yapısı gereği tek sezonluk normal aslında. Zaten dijitallerde birkaç sezonluk anlaşma modeli yok sanırsam.
Diğer haberler de uydurma değildi aslında. Adamın gelecek sezonlarda birkaç sahnesi olacaktı tahminen. Şimdiden bir şeylerle anlaştı, başka şeylerde adı geçiyor falan derken yolunu böyle bulmuş olabilirler.
dijitallerde oyuncularla sezonluk mu anlaşıyorlardı artık pek takip edemiyorum bu tarz haberleri ama mantıklı gelmedi bana . ozaman her sezon bütün oyuncularla para pazarlığı yapmaları lazım
Ben de pek emin değilim ama projesine göre değişiyordur herhalde. Bunda cidden kitaplardan dolayı tek sezonluk takılmış olabilirler.
Stranger Things oyuncuları 3. sezon öncesi zam aldılar mesela. Anlaşmayı uzun süreli tutup proje tuttuğu takdirde 3. sezon civarı ücretleri yeniden konuşup anlaşadabiliyorlar. Dijitaller de işe girdiğinden ulusallar bile eskisi kadar geleneksel modelde çalışmıyorlar sanırım.
Kadro geniş olduğu için verilecek paralara çok dikkat ediyorlardır ama standartları düşününce teklif ettikleri para az sanki. O kadar Netflix izleme rekorları paylaşımından sonra kötü görünüyor.
İlk bölümde sevmediğim Anthony’yi ilerledikçe daha çok seviyorum. Durumunu anlayabiliyorum,
Düello fırsatıyla sevgilisi ile kaçarak yaşama planı da fena değildi. En kötü durumdan kendine en çok yarayacak seçeneği bulmayı başardı.
Dük evlenmeme olayını çok abartıyor. Baban ölürken yüzüne söyleyerek darbeyi vurdun zaten. Evlensen, çocuk yapsan ne olur, hayaleti mi görecek.
Bu arada bölümde konuşmadılar ama Daphne Dük ile öpüşmeye gitmeden önce prensin hediye ettiği kolyeyi unuttu gitti. Gözüm hemen takıldı oraya.
Ben daha izleyemedim, ne kadar iyi bilemiyorum. İzleyenler için dursun
Uzantı geliyor. Genç Kraliçe Charlotte.
Violet Bridgerton ve Lady Danbury’nin gençlikleri de olacakmış.
+Rupert Evans
Edmund Bridgerton.
abidin77 | 22 Nisan 2021 22:28
hahaha izlememiş olmama rağmen eğlendim. seviyorum bu adamı. onca bölümü nasıl dolduracağız? ben bir yol biliyorum.
Aynı haftada iki COVID vakası olunca 2. sezon çekimlerini belirsiz süreyle durdurmuşlar.