Artık “dedektif” dizisi dediğimizde aklımıza birden fazla tür geliyor. Öyle tek başına suçları çözen süper zeka dedektifler de var, ekip adamı olup takım oyunuyla adaleti sağlayanlar da. Ama değişmeyen bazı kurallar var sevgili 22’ciler. Şimdi, “ana karakter asla ölmez” gibi anneannemizin bile bildiği şeyleri sıralamayacağım ya da belki sizin anneanneniz benimkinden daha zekidir bilemiyorum. İşte klişeler geçidi.

* Ana karakterimizin bir yakını muhakkak ölmüştür. En makbule geçeni karısıyla, çocuğunun bir suçlu tarafından öldürülmesidir ki adam içlensin, işinde hırs yapsın.* Karakterimizin kurallara uymayan bir davranışı yüzünden işine son verilir. Birkaç bölüm, davaları dışardan, eski arkadaşlarına rica etmelerle (şu plakayı bana bul be Jack) olayları çözer. Tabii sonra çok süper biri olduğunu anlayıp işe geri alırlar.* Her davayı çözer ama mutlaka yakalayamadığı bir suçlu vardır. Bu “kriminal arzu nesnesi”, ona işine devam etme hırsı verirken, kimi zaman da umutsuzluğa kapılmasını sağlar. Ama endişelenecek bir şey yoktur, er geç sezon finallerinden birinde yakalanır.* Bu karakterler kariyer insanı olduklarından aşk hayatları hiç yolunda gitmez. Azıcık birinden hoşlansalar araya yine susmayan telefonlar, kaçak suçlular girer.* Bir bölümde mutlaka yanlışlıkla suçsuz birini vururlar. “Silahı var zannettim” bilmem ne derken bunalıma girerler masumun canına kıydım diye. Ama sonra, sağolsun arkadaşları “you do the right thing” (doğru şeyi yaptın) der, onları teselli ederler.* Hapse tıktıkları onca suçludan tabii ki intikam almak isteyenler olur. Karakterimizin evine ölü kediler, gözleri oyulmuş fotolar yollayıp yüreğini ağzına getirirler.