Desperate Housewives — Tanıtım
10 yorum hayrola11 28 Mart 2021 08:09
Desperate Housewives dizisi Marc Cherry tarafından meydana getirilmiş, ABC Studios ve Cherry Productions tarafından da yapımcılığı yapılmış ve kurgusal bir kasaba olan Fairview’deki Wisteria Lane’de geçmektedir. Teri Hatcher, Felicity Huffman, Marcia Cross ve Eva Longoria ana karakterlerini canlandırmıştır.
3 Ekim 2004 tarihinde ABC kanalında yayına girdi. Emmy, Altın Küre ve Screen Actors Guild gibi birçok törende birçok ödül kazandı. 13 Mayıs 2012 tarihinde final yaptı. Ülkemize uyarlandı, “Umutsuz Ev Kadınları” Kanal D’de üç sezon ve 154 bölüm sürdü.
Herkesi şaşırtarak, beklenmedik bir anda intiharı seçen Mary Alice Young, “oralardan bir yerden” dört yakın arkadaşının yaşadıklarını anlatıyor. Dört ev kadınının rutin yaşamları ne kadar sıkıcı ve tekdüze görünse de işin gerçeği hiç de öyle değil. Lynette, Tom’un gayri meşru çocuğu ve onun annesiyle başa çıkmaya çalışırken, Susan ise komadaki Mike’ın uyanıp ona dönmesini beklemektedir. Bree yeni tanıştığı Orson ile kötü günleri geride bırakmaya çalışacak, ama Orson’un geçmişi peşlerini bırakmayacak gibi görünüyor.
Karakterler
Susan Mayer / Teri Hatcher: Boşanmış bir illüstratör. Diziye romantik komedi havası katan karakterimiz kendisi. Bazen biraz fazla “ümitsiz” görünse de iyi kalpli bir kadıncağız. Ergen kızıyla beraber yaşıyor. Bu kızımız da çok bilmiş, küçücük aklıyla annesine her konuda akıl veren, aslında kendisi anne olan kızlardan.
Lynette Scavo / Felicity Huffman: Basamakları emin adımlarla tırmanan bir iş kadınıyken evlenip 4 çocuk doğuran bir anne. İş yaşamı – ev yaşamı çatışmasını yansıtan karakterimiz kendisi.
Gabrielle Solis / Eva Longoria: Eski bir model. Zengin bir adamla evlenip mücevherlerle dolu bir dünyaya adım atıyor heyecanla ama para mutluluk getirmez kadınımız bu da…
Bree Van De Kamp / Marcia Cross: Kendini ev işlerine, yemeğe, ailenin önemine vermiş, had safhada saplantılı bir kadın. Mükemmeliyetçi.
Mary Alice Young / Brenda Strong: Dizinin anlatıcısı ve ekibin üyesi.
yorumlar
James Denton & Teri Hatcher, Hallmark’ın bu yılki Noel filmlerinden ‘A Kiss Before Christmas’ın başrolünü üstlenmiş.
Eva Longoria, dizinin yeniden çekilmesine sıcak baktığını, eğer böyle bir şey olursa kabul eden ilk kişinin kendisi olacağını ve Gabrielle rolünü yeniden canlandırmak istediğini, o dönemin hayatının en güzel zamanı olduğunu söylemiş.
Disney+ sağ olsun evde arkada dönüp duruyor yine bu, kimler kimler geçmiş konuk olarak ya burdan Armie Hammer, Sarah Paulson falan görünce bi bakayım dedim, tvline listesi varmış.
20. yıl için “special reunion” planlıyorlarmış. Ama spin-off şeklinde değil.
@rpdi Şuradaki yorumuna cevaben:
Olur mu ya? Az konuşmadık. Bi de her bölümden sonra yorum yapma manyaklığı o sırada yorumlarda değil de “inceleme yazısı” kisvesi altında yapılırdı.
Senin izlememiş olmana ben şok! Neyse geç olması hiç olmamasından iyidir. Bi de eski bir diziyi hortlatanın sen olmasına sevindim.
DH candır yaaa…
İlk 4 sezon daha bir efsaneydi, sonra kan kaybı yaşamaya başladı ve tam zamanında da güzelce bitirdi bence. Bazı storyline’lar aşırı saçmaydı (
gibi gibi) ama genel olarak çok samimi ve gerçek bir diziydi. Susan dahil bütün kızları çok seviyorum. Bree ilk sezon antipatik gelirdi ama zamanla o da bir açıldı pir açıldı. Hakikaten harika bir ansambl. Mary Alice’in pamuk gibi sesi de sanırım tüm zamanlar narrator favorim olabilir (Üzgünüm Kristen Bell). Ne diyeyim daha, iyi ki vardı.
20.
S01E01
‘Bir ara bir 2. tur atayım dediğim dizilerden hangisini öne alsam ki?’ diye düşünürken bunda karar kıldım.
2012 yılı yazında dizi final yaptıktan hemen sonra başlamıştım ben bunu izlemeye. Ayda 1 sezon izleye izleye de 8 ayda tamamlamıştım 8 sezonu. İşin gizem kısımlarıyla ilgili çok fazla bir şey kalmadı tabii aklımda. Lynette’in ikizlerinin bu derece yorucu oluşları bile çıkmış aklımdan ki onu bu bölümde izlerken fark ettim.
Nicollette Sheridan’ı ve karakteri Edie Britt’i çok sevdiğimi anımsıyorum. O diziden kovulduktan sonra dizide eksikliğinin büyük hissedildiğini de. Ki 2. tur kuşağımda bu diziyi öne almam da geçenlerde Lucky Chances dizisinde onu izlemiş olmamdan kaynaklı denebilir biraz aslında. Teri Hatcher’ı izlemeyi her daim çok sevmişimdir ve buradaki karakteri Susan’ı da epey bir severdim diye anımsıyorum. Eva Longoria’nın karakteri Gabrielle’i Susan ile birlikte dizinin en büyük eğlence kaynağı olarak anımsıyorum. Ama karaktere ne derece sempati duyuyordum konusu flu bende. İlk sezondaki bahçıvan hikayesi negatif etki yaratmıştır başlarda tabii. Sanırım 2. sezon sonu, 3. sezon başı gibi yaşattığını yaşamaya başlayınca daha fazla sever hale gelmiştim Gabrielle’i. Parladıkça değil de düştükçe sempatikleşmişti sanırım anne de olduktan sonra falan. Lynette’i ya ilk başlarda severdim de sonra sevmemeye başlamıştım ya da önceleri sevmezdim de sonra sevmeye başlamıştım. Ya da hiç sevemedim gerçek manada. Orası da flu. Ama o çift özelinde her daim Tomcuydum sanırım. Bree’yi ise karakteristik özelliklerinin yanı sıra oyuncu seçiminden ötürü de sevemediğimi anımsıyorum. Ama bu diziden sonra Marcia Cross’u bu diziden hemen önce çektiği Everwood dizisinde izleyip sevdim. Çok daha öncesinde çektiği Melrose Place’ta izlerken de sevmekte bir sorun yaşamadım ayrıca kendisini. Yani Bree’yi sevemememin Marcia Cross ile bir alakası yokmuş. Tamamen karakterin kendisiyle alakalıymış. Ki son sezonlarda (Zaman atlaması yapıldıktan sonraki dönem olabilir.) karakter biraz daha sevilebilir hale geliyordu da sanırım.
Sonradan katılanlardan Kyle MacLachlan’ın karakterini sevmiyordum diye hatırlıyorum. Neal McDonough, dizinin 1 sezonunu çok iyi tanımıştı. Drea de Matteo, Charles Mesure, Vanessa Williams falan dizideki etkisini unuttuğum isimleri izlemek de güzel olacaktır illaki. Bir veya birkaç bölümlük konukluklar arasından ise Helena Mattsson’unki kaldı en çok hatırımda. Bu kategoride de o vakitlerde belki çok tanımadığım birçok yüzü burada tekrar görmek güzel olacak elbette.
Neyse, başladım bakalım. Hayırlısı olsun yeniden. Kaldı 179. Bakalım diğer dizilerden boşluk yarattıkça bu kez kaç ayda tamamlayacağım?
Bu arada böyle efsane bir diziye bu kadar sönük ve de kötü bir tanıtım yazısı hiç yakışmamış cidden. O kadar özensiz, o kadar yetersiz ki! Konu kısmındaki bilgiler bile ilerleyen sezonlardan. İzlemeden yazmaya çalışmış belli ki yazan. Bu sitenin gördüğü en kötü tanıtım yazısı olabilir bu.
S01E03
Brandi’nin Anne Dudek olduğunu IMDB’ye bakmamış olsam çıkaramazdım.
S01E05
-Julie, Susan’a annelik yapmaya devam ediyor resmen yorulmaksızın.
-Polisin yaptığı şey tam küfürlüktü. Yakalandıktan sonraki halleri de tam olarak eski kocasının tavırlarıydı bence de.
–Juanita: Yanına arabaya atlamak yerine takip edeydin ya!
S01E07
Ya moruk; niye tek başına geliyon? Oğlunu da yanına alıp gelsene!
S01E11
Kalsaydı biraz daha Marla Sokoloff keşke. Niye bu kadar çaktırdın ki Tom?
S01E12
Edie: Gardrobuna kurban olduğum!
Bu arada Susan’a verdiği ceza, hatta onu talep ediş biçimi bile çok naif değil miydi ya?
Hastanım cidden be Edie!
Yer almadığı bölümlerde gözüm hep onu arıyor.
S01E14
Rahmetli Kathryn Joosten de giriş yaptı bu bölümde diziye. Huysuz ve tatlı kadın Karen rolüyle. Diziye önemli katkılar sağlamıştı.
S01E16
Susan’a fena uyuz oldum bu bölüm. Çıktıktan sonra kapıyı çalıp Edie’yi o durumdan kurtarması gerekiyordu. Çok ayıp cidden yaptığı. Olan Ediecigime oldu.
S01E17
Sen doğru olanı yaptın Lynette. Siz zaten doğru olanı yaptınız Rex ve Bree. Geç bile kaldınız hatta. Sen de kendince doğru olanı yaptın Gaby. Sen elbette Şeytan’ina güvenmekle yanlış yaptın Carlos. Sen doğru olanı yaptın Edie. Sen yine yanlış olanı yaptın Susan. Edie her cümlesinde o kadar haklıydı ki! Senden arkadaş falan olmaz. Çok bencil, çok ben merkezcisin.
S01E19
*Susan’in annesinin bu hallerini gördükten sonra Susan’in anneliğini sorgulamamaya karar verdim. Bu şartlarda olabileceğinin en iyisi buymuş deyip geçiyorum.
*Carlos, boynuzlandigini öğrensin artık bir zahmet. Evet, çok matah bir adam olmayabilir ama bu kadar aşağılanmayi da hak etmiyor.
S01E23 (Sezon Finali)
An itibariyle hem Bree’den hem Lynette’ten hem Gaby’den hem Zach’ten hem de o bahçıvan bozuntusundan iliklerine kadar nefret etmeyen bizden değildir.
Tom: Seninki ceza değil ki ona. Aksine ödül. Farkındasın değil mi? Ceza, kapıyı vurup çıkmak ve onu 4 çocukla bir başına bırakıp gitmek olurdu.
Bree: Yok böyle bir psikopatlik! Akıl hastanesinde tutulman lazım senin!
S02E01
*Ben bir ders vermeye çalıştığını, doktorla birlikte oyun oynadığını düşünmüştüm.
*1 tane bile gerçek seveni, özleyecek olanı yokmuş ya lan! Annesi ve oğlu dahil. Yazık cidden!
*Bu sokağa normal biri taşınmaz mi hiç?
bir haftadır bunu izliyorum. sezon finali biraz şok etti. hiç beklemediğim şeyler oldu.
bree her zaman soğuk nevale olmuştu ama etrafı toplamayı bitirdikten sonra bir anda ağlamaya başlaması çok gerçekti. gözlerim doldu. ki o sırada rex in ölmediğinden bir dolaplar çevrildiğinden emindim. bence yazarların niyeti oydu am sonra oyuncuyla anlaşamadılar. son sahnesinin brie ye öleceğini biliyormuş gibi veda mektubu yazarken olması hemen öncesinde de doktorla malum konuşma biraz o yönde düşündürdü. ameliyat öncesi ölme ihtimali yoktu. durup dururken ne diye veda mektubu yazdı anlamadım. rex bence eksikliği hissedilecek bir karakter oldu. fantezileri ortaya çıkınca bree adım atacak orta yolu bulacaklar derken bir anda bitti. eczacının aslında onu zehirlediği bile ortaya çıkmaz artık. gerçekten yarım kalan hikayeleri düşününce rex in gidişinin altında başka şeyler yattığına emin oluyorum.
lynnette in yaptığı pislikti tamam ama kocalar arasında en sevdiğim olmasına rağmen tom da babalığın hakkını veriyordu diyemem. ama allah için bir koca olarak lynette e fazlasıyla bağlı oldu hep. ikilinin ilişkisini çoğu zaman imrenerek izledim. tomun yeterince sinirlenmemesi üstüne de lynette e biraz da sen çalış demesi beni uyuz etti. lynette biraz daha fazla tribi hak ediyordu bence, kendisi ota boka trip atan bir kadın olarak.
susan ın karşı komşuyla ilişkisi çok yalama oldu sıkılmaya başladım artık. o işi tamamına vardırsınlar. susan tarafının en büyük artısı kızı. o kıza yazdıkları karakter izlemesi çok keyifli. breenin çocukları ne kadar sıkıcıysa susanınki aksine parlıyor. lynette in lar de canavar gerçi. şimdi düşündüm de izlemesi keyifli pek çocuk yok.
mahallenin yellozunu izlemesi keyifliydi ama çok da ekran süresi yoktu. diğer yan karakterlerin çok önüne geçemedi.
ölen kadının kocasını masum çıkaracakları belliydi de oğlu zach i öyle mal bir hale getirdiler ki buradan kendini tekrar nasıl sevdirir şüpheli. ölse üzülmem.