Dix Pour Cent (Call My Agent) & Menajerimi Ara || Yıldızlarla Dolu Bir Dünya – İkili Tanıtım
152 yorum aserat 14 Eylül 2020 08:15
2015’te France 2 kanalında başlayan ve Netflix sayesinde şöhreti artan Dix Pour Cent (‘Yüzde 10’ veya İngilizce adıyla Call My Agent!), dünya çapında büyük ilgi uyandırınca birçok ülke uyarlama hazırlıklarına başladı. En hızlı davranan ise Türkiye oldu ve Menajerimi Ara‘yla geçtiğimiz günlerde tanıştık. İsterseniz iki farklı ülkenin bu ortak hikayesini daha yakından tanıyalım.
KİMLİK BİLGİLERİ
Dix Pour Cent | Menajerimi Ara |
Tür: Komedi, Dram | Tür: Komedi, Dram |
Sezon/Bölüm Sayısı: 3 sezon, 18 bölüm | Sezon/Bölüm Sayısı: Şimdilik ilk 3 bölümü yayınlandı. |
Yayın Durumu: 14 Ekim 2015 – devam ediyor (4. sezonuyla final yapacak) | Yayın Durumu: 25 Ağustos 2020 – devam ediyor |
Süre: 55 dakika | Süre: 130 dakika |
Yaratıcı: Fanny Herrero & Dominique Besnehard | Yapımcı: Ay Yapım | Yönetmen: Ali Bilgin |
Kanal: France 2 (Fransa) & Netflix (yurt dışı) | Kanal: Star TV |
Resmi Site – IMDb – Vikipedi – Facebook – Twitter – Instagram | Resmi Site – Vikipedi – Facebook – Twitter – Instagram – Youtube |
KONU
Cannes’da (Antalya’da) yaşayan Camille (Dicle), mezun olduktan sonra sinema aşkıyla soluğu Paris’te (İstanbul’da) alır. Ancak sektörde tutunmak için çıktığı bu yolculuk büyük sürprizlere gebedir, zira doğduktan sonra Camille’i terk eden babası Matthias (Kıraç) ülkenin en ünlü menajer ajanslarından birinde çalışmaktadır ve yıllar sonra yolları bu vesileyle tekrar kesişir. Matthias (Kıraç) bu gizli sırrının ortaya çıkmaması için Camille’i (Dicle) ekarte etmeye çalışırken diğer yanda da yıldızlarla dolu dünya her zamanki seyrinde akıp gitmektedir. Zira onun yanı sıra ajansın diğer menajerlerinden idealist Andréa (Feris), bohem Gabriel (Çınar) ve tecrübeli Arlette (Peride) de temsil ettikleri oyuncuların sorunlarını çözüp yüzde 10’luk komisyonu garanti altına almaya uğraşırken pek çok ilginç olayla uğraşmaktadır.
KARAKTERLER
Matthias Barneville (Thibault de Montalembert) / Kıraç Özdal (Barış Falay): ASK’ın (EGO Ajans) en hırslı menajeri. O kadar hırslı ki oyuncularını memnun edebilmek için her şeyi yapabilecek kadar gözü kara. Mesleğe ve oyuncularına para odaklı yaklaşıyor. Evli ve bir çocuğu var. Herkesten sakladığı kızı Camille’in (Dicle) ajansta çalışmaya başlaması ise huzurlu hayatına bomba gibi düşüyor.
Andréa Martel (Camille Cottin) / Feris Dikmen (Canan Ergüder): Ajansın işkolik, idealist ve tutkulu menajeri. Matthias’ın (Kıraç) aksine sanat aşkıyla ön plana çıkıyor ve oyuncularını kaliteli yapımlara sokmaya çalışıyor. Biraz geçimsiz bir yapısı olsa da özünde iyi niyetli, öz güveni yüksek, içten içe kendi ailesini de kurmak isteyen biri.
(Not: Karakter orijinal versiyonda lezbiyen olmasına rağmen bizde malum sebeplerden dolayı bu yönü törpülenmiş durumda.)
Gabriel Sarda (Gregory Montel) / Çınar Bilgin (Fatih Artman): Genel olarak eğlenceli bir insan olsa da özünde ajansın en duygusalı. Oyuncularına samimi şekilde, tıpkı bir arkadaş edasıyla yaklaşıyor. Daha önce sektörün başka alanlarında da şansını denemesine rağmen başarılı olamayınca kapağı menajerliğe atmış. Feris’le çok yakın arkadaş.
Arlette Azémar (Liliane Roverè) / Peride Şener (Ayşenil Şamlıoğlu): Ajansın yaşlı kurdu ve en eskisi. Müşterileri genelde kariyerinin son zamanlarını geçiren oyunculardan oluştuğu için diğerleri kadar koşturmasa da neşesi ve tecrübesiyle ajansın en önemli yüzlerinden. Köpeği Jean Gabin’i (Miro) asla yanından ayırmıyor.
Camille Valentini (Fanny Sidney) / Dicle Ertem (Ahsen Eroğlu): Cannes’da (Antalya) doğup büyüyen, sinema aşkıyla yanıp tutuşan biri. Babası Matthias’la (Kıraç) yıllar sonra aynı çatı altında bir araya gelmesi içindeki sevgiye aç küçük kızı ortaya çıkarıyor. İyi niyetli ve düşünceli olsa da sektörün acımasızlığından uzak yapısı başına iş açabiliyor.
Hippolyte Rivière (François Civil) / Barış Havas (Deniz Can Aktaş): Sektöre yeni adım atmış, genç, yakışıklı ve başına buyruk bir aktör. Farklı tabakalardan gelseler de başlarına gelenler benzer. Sırtına yüklenen büyük sorumlulukların altında ezilmeyip kendi yolunu bulmaya çalışıyor. Andrea’nın (Feris) gözde oyuncularından.
Noémie Leclerc (Laure Calamy) / Gülin Yetik (Gamze Karaduman): Matthias’ın (Kıraç) asistanı. Ajansın en çalışkanı. Bir yandan düzenli ve işini çok ciddiye alan biri, öte yandan da hafif çatlak ve sürpizlerle dolu. Patronuna içten içe büyük bir hayranlık duyuyor.
Hervé André-Jezak (Nicolas Maury) / Emrah Ayoğlu (Semi Sırtıkkızıl): Gabriel’in (Çınar) asistanı. Deli dolu, eğlenceli, alaycı, kıvrak zekalı ve arkadaş canlısı biri. Patronunun aksine olaylara daha rasyonel bakıyor. Camille’e (Dicle) geldiği ilk günden beri destek oluyor.
(Not: Karakter orijinal versiyonda gay olmasına rağmen bizde malum sebeplerden dolayı burası da ‘biraz’ törpülenmiş durumda.)
Sofia Leprince (Stéfi Celma) / Jülide Tırmık (Nazlı Senem Ünal): Ajansın sekreteri. Güler yüzlü, havalı ve kendinden emin biri. Aslında tiyatroyla ilgilenen amatör bir oyuncu ve menajerlerin portföyüne girmeye çalışsa da başarılı olamıyor. Tek hayali şöhrete kavuşmak.
KONUK OYUNCULAR
Orijinal dizinin konukları arasında Juliette Binoche, Monica Belluci, Isabelle Huppert, Jean Dujardin, Isabelle Adjani, Cécile de France gibi (final sezonunda Sigourney Weaver, Charlotte Gainsbourg, Jean Rano vs. de olacak) dünyaca ünlü isimler yer alıyor.
Türkiye versiyonunda ise şimdiye kadar Tuba Büyüküstün, Çağatay Ulusoy, Nebahat Çehre, Nükhet Duru, Demet Akbağ, Ercan Kesal, Edis, Melisa Şenolsun, Derya Baykal, Alican Yücesoy gibi ünlü isimleri izledik/izleyeceğiz.
SON SÖZ
Yerli versiyonunun başrol oyuncuları açıklandığında fikir sahibi olmak için orijinal diziyi izlemeye başladım. Zaten televizyon ve sinemaya da meraklı biri olduğum için tüm bölümleri büyük beğeniyle izledim. İlgi çekici karakterleri ve ünlü konuklarının (ve de Paris’in eşsiz dünyası) yanı sıra Fransa’daki sektöre getirilen eleştiriler de işi ilgi çekici bir hale getiriyor desem yalan olmaz. Bu nedenle bizim versiyonda da sektöre bol bol eleştiri getirilmesi Menajerimi Ara’yı sıradan bir uyarlama olmaktan çıkarıyor. İki diziyi peş peşe izlerken daha iyi anlıyoruz ki bu iki ülkenin sektörleri arasında pek de büyük bir fark yok. Zira ortada yadsınamayacak bir ‘insan’ faktörü var ve tüm ünlülerin başına gelenler üç aşağı beş yukarı aynı.
Dix Pour Cent’i de çok beğendiğimi söylemiştim ancak ne kadar kaliteli olursa olsun Avrupai bir soğukluk olduğunu da göz ardı edemem. O yüzden (belki de Akdeniz’e yakınlığın etkisiyle) Menajerimi Ara’nın daha sıcak ve izleyiciyi kolayca içine çeken bir dünyası var. Duygusal kısımların da orijinaline göre daha fazla genişlemesi Türk halkının yakınlık kurabilmesi açısından mantıklı. İki ülkede de ana kadronun başarılı oyunculukları ve eşsiz uyumu, dizinin bu kadar samimi bir hava yaratmasında büyük önem taşıyor. Menajerimi Ara’nın dezavantajı ise Türkiye’deki birtakım mecburi kısıtlamalar ve uzun süreler nedeniyle eklenen yan konuların genel senaryodan kopuk olması ve bazı karakterlere gereğinden fazla ağırlık verilmesi. Yine de iki dizi de özellikle böyle karamsar bir dönemde yüz güldüren, eğlenceli, kaliteli işler ve sektörün arka planını merak eden bünyeler için tam bir maden. Bu tanıtımdan sonra deneyecek olanlara iyi seyirler.
Not: Diziyle ilgili daha önce bu yazının altında yorum yapılıyordu.
FRAGMANLAR
yorumlar
Tüm oyuncuların sırayla Ego’dan ayrılmasına ve Serkan’a geçmesine sinir oluyorum. İspiyona almıyorum çünkü kaç bölümdür böyle. Bir sonraki bölümde kim gelirse gelsin o da Serkan’ın şirketine geçer herhalde. Yahu bir bölümde de biri gelsin Serkan’ın şirketi dışında bir yere gitsin, Ego’yu terk etmesin hatta Ego’ya kazandırsın nasıl fikir? Senarist ”konuşmak kolay” minvalinde bir sahne daha yedirir dizinin içine ama yapılan bu hamlelerin total grubunda da bir karşılığı yok. Call My Agent’ta da var mı bu batma muhabbeti? Batıracaksanız batırın şirketi, yeter artık.
Mayda’nın sahnelerinin fazlalığı ve karakterin snobluğu, Feris-Nejat ilişkisinin kırkıncı kez çemberden dönmesi, Emrah’ın yine Jülide’nin yerine geçmesi, Serkan’ın ve Beren’in her türlü kötülüğü anında halletmesi falan. Güzelim diziyi ne hale çevirdiniz ya. Negatif enerjiyle doldum izlerken.
Sitede yorumlarda hep görüyordum bana da yazmak bugün kısmetmiş. Menajerimi Ara’yla olan ilişkimi burada sonlandırıyorum. İyi bir konuk getirirlerse belki dönerim. Mod düşürücü ve klişe bir dizi haline geldi iyice.
Batma muhabbeti var da ciddi bir mesele denemez, bizimkiler sakıza çevirdiler. Ajan meselesi de sakıza döndü hepten ki normalinde ajan falan yok.
Öbür tarafın bir sezonu 6 bölüm, çoğu konuda iki bölümden fazla oyalanmıyorlar.
Ya sevgili @aytackara, bir yanım diyor ki tamam bizim dizilerin süresi çok uzun, bir şekilde doldurmak zorundalar. Dizi başladığında saçmalıklar yok muydu vardı, Barış’ın partiyi bırakıp dövüşe gitmesi neydi mesela, onun bile bir oluru vardı bir şekilde. Ama bunlar izlerken acı çektirecek seviyede değildi. O yüzden hak veremiyorum artık. Zaten içimiz kararmış, yukarıda ilk ispiyonda söylediğim iki şey dışında hep kötü şeyler oluyor dizide. Diziyi açıyorum Beren gizlice bir şeyler çekiyor, bir bakıyorum Serkan her yerden çıkıyor, tam Aydın’ı sevmiştik o da bir şeyler karıştırıyor, yok Dicle’nin annesi geldi, yok ajans batıyor, yok ajan… Yazarken içim şişti.
Bu kadar hayal kırıklığına uğramamın sebebi de ilk yedi bölüm işte. Neyse daha fazla kafa ütülemenin bir alemi yok. Beelki bir gün şu Türk dizilerinin süreleri azalır, senaryo ekipleri daha profesyonel çalışır, o zaman zevkle izler yorum yaparız.
2×02’yi de bu bölüme yedirmişler. Erhan Yazıcıoğlu = Fabrice Luchini. Yetkin Dikinciler’in sahnelerini kotarmışlar. Hayrettin kısmında göz devirdim artık.
* Beren-Serkan-Ece üçlüsü olmasa senaryo yazamayacaklar sanki. Her yerdeler, her şeyi duyuyorlar ve XXL şanslılar. EGO tarafı bir şekilde yırtsa dahi bunların vasatlığı düşürüyor izlerken.
*
Serkan-Feris’e çok ucundan girdiler sonunda bu bölüm. Gerisini de aynen uyarlar mısınız acaba?
The Queen’s Gambit = Şeş Beş
Muradimiza erdik sonunda
https://twitter.com/kodolovoli/status/1343296376562720769?s=19
Bu bölümü beğendim. Neredeyse sinir olmadan izledim diyebilirim.
* The Queen’s Gambit göndermeli Şeş Beş laflarına güldüm. Haklarını yemeyeyim. Chabi’yi de iyi kullandılar. Gerçi ben Bora Akkaş-Feris tarafını biraz daha sevdim.
* Amen.
*
https://www.youtube.com/watch?v=cUMESP6RiMU
* Bu da çıktı aradan.
Bölüm konukları iyiydi, Bora da Chaby de diziye renk kattılar, sahneleri çok eğlenceliydi. Uyarlama dizilerin eleştirildiği kısımda şuna takıldım. Celal Bey ”başı belli, sonu belli” dedi ama senarist diziyi devraldığından beri dizinin orijinalinden bayağı bir koptu. Bir öz eleştiri mi yapmış oluyor burada. Keşke dizinin orijinaline sadık kalsaydı ve gereksiz entrikalardan kaçınsaydı, daha iyi olurdu.
Call My Agent 4. Sezonun Netflix tarihi 21 Ocak.
Barış ve Dicle sonunda öpüştüler, kaç haftadır tam öpüşeceklerken erteleniyordu bir şekilde artık olmasına sevindim .Emir zaten son bölümlerde daha arka planda olduğundan Barış ile yakınlaşmanın geleceği belliydi.
Hala mantık hataları olsa da en azından keyifli bir bölümdü. (uyarlama diziler hakkındaki sahneleri de beğendim)
İktidar kıyamaz pek Ferit Şahenk gibi yandaş birine. Ceza çıkmaz fazla. FOX dizisi olsa belki.
Orijinal dizinin 2×04’ünü, yani 10. bölümünü biz 19. bölüm olarak izledik. Isabelle Adjani = Perihan Savaş. Bu arada dört bölümdür 2. sezonu sırayla takip ediyorlar. Hatta bakınca hatırladım, Bora Akkaş güya Çınar’ın müşterisiymiş de bizimkiler Feris’e ötelemiş.
Neyse bunu da aşağı yukarı benzer uyarladılar.
Niye öküz burcu olan ana erkek karakterlerin yanında 10 numara 5 yıldız kalan erkek karakterlerin başına hep böyle şeyler geliyor bizim dizilerde? Sefirin Kızı denen şeyde de benzer yola girdikleri zaman sinir olduydum.
* Kıraç’ın gerçeği itiraf edeceği fragmanda da vardı zaten. Orijinali değiştirmeyeceklerini düşünüyordum o yüzden. Serkan’ın şirketten gönderilmesini kendileri yazdıkları için araya katmış oldular.
Serkan’ın dediği gibi ben de şimdiden dahil etmesini beklemiyordum. Gerçi detayına tam olarak girmediler. Belki daha sonra.
* Call My Agent’ta Andrea’nın verdiği tepkiyi hafif ve sarkastik bulmuştum. Feris’in tepkisinin daha yaraşır olmasını istiyorum. Olay çıkarsın değil de abla-kardeşe doğru kaydıkları için biraz daha etkileyici/ilgi çekici olsun.
* Emrah’ın ufak boş boğazlığının da katkısıyla genç menajer adayı Serkan’ın ittirmesiyle Dicle olur bu hızla. Emir’in bu bölümdeki anlaşması hallolunca fırsattan istifade gerisi gelir.
Tabii daha ara kısmı var. Dicle kendisi gider ya da Feris kovar tarafını halledeceğiz güya daha. Yalnız ben asıl bu saçma karmaşanın Mayda kısmına hazır değilim. Beren’i saymıyorum bile.
Emir de sonunda çıkıyor sanırım, o da dayısı gibi Amerika yoluna girdi. En başından Emir karakterinin diziye sokulması anlamsızdı, hikayesi kalmadı karakterin, o yüzden yavaştan yolunu yapıp yollasınlar. Barış’tan da hazetmiyorum ama Emir’le de olacak gibi değildi bu saatten sonra. Yolu açık olsun Burak’ın.
Perihan Savaş hikayesi güzeldi bu arada. Jülide tarafı zerre ilgimi çekmiyor, Beren’in sahneleri azaltılmış sonunda (aslında kıza salt kötülük yaptırmasalar, ilk haftalardaki gibi yazılsa karakteri sorun yok, bu hafta bile bir sahnede göründü onda da Barış’a imalı imalı laflar söylüyordu), Feris-Çınar tarafını haftalar sonra dertleşirken görmek güzeldi.
Ajan kim çıkacak, onu da bir an önce açıklasalar keşke. Emrah-Jülide-Bekir kim çıkarsa çıksın büyük olacak.
Son iki bölümdür iyi gidiyor, 17. bölümde artık bırakma noktasına gelmiştim bu iki bölümde tempo kazanması iyi oldu.
Call My Agent 3. sezon finali üzerine:
* İleride bu sezon finalindeki benzer, daha önce konuk olmuş oyuncuların bazısının yeniden kısaca görüneceği bir bölümü Menajerimi Ara’da da izleriz umarım. Huppertgate’i de Bahadırgate mi yaparlar artık orasını kendileri bilir.
* Catherine’in son bakışından Noémie-Matthias’ı anladığını farz ediyorum.
* Hicham, Matthias ve Noémie gelecek sezonda da görünürler tahminen.
* Cidden çok saçma ve komik şekilde topladılar sorunu ^.^ Bir noktada eğlendim artık.
“Observer’ın eki The New Review’in bu haftaki kapağı 21 Ocak’ta Netflix’te son sezonu yayınlanacak olan “Menajerimi Ara”nın başrol oyuncusu Camille Cottin. Fransız oyuncuyla yapılan röportajda dizinin Türk versiyonunda senaryoda yapılan değişiklik de konuşulmuş..”
* Mayda bağırırken kahkaha atasım geldi. Tepkileri sürreal olduğundan değil, eğlencesi olan bir sahne de değildi. Ama hoşuma gitti o dakika.
* Barış, senin dilinin kemiğine artık.
*
* Feris-Dicle konuşmasını beğendim gibi. Babasızlık üzerinden iyi kurtardılar.
* Perihan-Mehmet meselesini de fena toplamadılar. Bölümün süresi daha kısa olsaydı da biraz daha çabuk toplasalardı daha tatlı olurdu gerçi.
* Feris, hayrına şu doktora gider misin tatlım? Bir şey diyeceğim.
* Call My Agent’taki Gabriel de Çınar’ın bu bölümde yaptıklarının benzerine kalkışmıştı. O nedenle şaşırmadım da ne kadar ergen hareketler bunlar ya?
* Genç menajerin Dicle olacağı da zaten bir derece belliydi. Yalnız Call My Agent’ta Herve’ye ayıp olduğundan daha fazla Emrah’a ayıp oldu gerçekten.
Mayda ve Beren sosyal medyada bayağı linç yemişler, kötü oynadıkları için. Çok iyi değillerdi, okullu Barış Falay kadar iyi oynamaları zaten beklenemez ama linçlenecek kadar kötü bir şey de göremedim. Beren’in babasına son bakışı çok sırıtıyordu sadece. Gözyaşı damlası kullansaydınız bari.
Ratingler Total grubunda düşmüş, AB grubunda yükselmiş.
* Guy Machand = Tamer Levent. Bölümün son kısmını bırakıp kalanını benzere yakın uyarlamışlar. Normalde devamını Antalya Film Festivali’ne bağlamaları lazım ama bunlar o yola girmiyorlar haliyle.
Zaten Burçin Terzioğlu = Juliette Binoche üzerinden daha önceden araya alarak uyarladılar o bölümü bir şekilde. Hem pandemi varken seti Antalya’ya taşımak mantıklı olmasa gerek.
– Barış’ın cilveleşme çabalarında artık göz deviriverdim. Biraz da göz boyayalım istemişler. Peki, o stalker meselesine gerek var mıydı gerçekten?
https://twitter.com/beklenenkral/status/1350904624409153537
– Bıraksanız da Beren kovulup Adana’da bir dönem işine girse, Mayda da Kıraç’la boşansa işte. Olmaz mı?
@aserat İkinci sezonu sırayla uyarladıkları için öyle farz ettiydim. Özetinden çok da anlaşılmıyordu. Guy, zaten Peride’ye de yaklaştırabilecekleri birisi olacaktı sanki. Doğrudur.
[3×03’ün kısa özetinden rahat anlaşılıyormuş, evet.]
3. sezonu izlerken “Biz bunları Menajerimi Ara’da da izleyecek miyiz acaba?” diye düşünüyordum. 4. sezona başladım, hala aynı şeyi düşünüyorum.
Hem sezonun ana konusu hem de zannedersem dizinin popülaritesi sonucu araya alınıp da konuk edilen oyuncu sayısı artmış. Birisi sürekli kadrajda sanki. Pek tanımasam da herhalde Fransa’dakiler tanıyordur.
* Xavier Dolan’a ‘gönderme’ yapmalarına güldüm.
* Mathias, menajerlikten yapımcılığa geçti yani? Peki. “Mathias’ın oyuncuları ne olacak? Ajansı ayakta tutmamız lazım.” durumu da bu sezonu idare eder.
* Nejat kılıklı umarım gittiği yerde kalır da dönmez, lütfen dönme.
* Elise’i sevdim gibi. Gay mi acaba?
@aytackara aslında ABC,HULU ve ya FX bunu amerikan verisyonu yapsa ne kadar güzel olur. disney elin de çok geniş bir oyuncu listesi var. mutlaka konuk edecek birilerin bulurlar.
* Guy Marchand = Şerif Erol. İçine Peride’yi de dahil ederek bir çeşit uyarladılar kendilerince. 205 de çıktı aradan.
206, 301, 303, 304’ü uyarladılar zaten. Konuk isimlerin hikayelerinin bir kısmını kendileri de yazar herhalde. Gelecek bölümde Gülben Ergen varmış bu arada.
*
AYRICA Feris şu doktora git artık! Yıldım ya.
* Barış’ın peşindeki manyağı Beren’e takıntılı birisi olarak planlamasalardı keşke. Başka bir sebep de olurdu, böyle biraz bayat geldi. Hiç değilse tek bölümde kaldı diyeceğim, tamamen kapatmadılar da.
Bu sefer de Dicle’ye patladı.
Serdar Ortaç da geliyormuş 23’e. Bir de Bahadırgate yapıyorlar.
* Noémie, bu bölümde güldürdü. Ama ben bu Fransız usulü “mıç mıç” durumdan biraz sıkılmış durumdayım. Komedinin dozu şaştı desem olur.
* Bu bölümü hikaye bazında beğendim. Umarım uyarlarlar.
+ Andrea, Nejat kılıklı için “kurtuldum” gözüyle bakıp yoluna devam etse keşke.
+ Eloise’i bu gidişle Gabriel’e doğru öteleyecekler gibi. Gerçi Sofia varken ucundan da döndürebilirler. Herkesin her şeyi birbirine girdi bu sezon.
* Ne olduğunu henüz bilmiyorum ama bunlar final bölümünde bir şeyler yapmış. C. Özdemir kişisi ağlanası olarak niteledi. Twitter’dan takip ettiğim birisi de resmen sövdü. Herhalde biri öldü diye tahmin ediyorum artık.
Onçün merak ediyor sayılırım. Ama bu rutini bozmak istemiyorum.
Yazmayayım yazmayayım diyorum ama… Bu akşamki bölümü bir heves açtım, açmamla kapatmam bir oldu.
Ne umutlarla başlamıştı bu dizi. İşin ilginci, ratingler düşük diye Yelda Eroğlu ve ekibi gitti, yerine başka bir senarist getirildi ve dizinin pazar gününe transfer olmasının kaymağını yemiş gibi bir şey oldu. Her pazar aynı şey. Ego batıyor, Serkan tüm ekibi azarlıyor. Saçma sapan şeyler, hep negatif bir hava. Geçen bölüm Beren’in sapığı Dicle’nin evine girmiş. (Şükür Beren eski minnoş haline döndü, sanırım.) İyi misiniz siz ya, bir çıtır çerezlik dizi yapacaktınız, üstelik uyarlama ha bak senaryo hazır, bu bile yapılamıyor. Gülben Ergen’in konuk olacağını duyunca heyecanlandım ne yalan söyleyeyim, sonunda ilk bölümlerdeki konuklara yakın derecede ünlü ve enerjisi yüksek bir konuk geliyor diye ama hikayesi o kadar sıkıcı yazılmış ki. Yok pilates yaptı, yok organik besleniyor falan, yüzüne de basmışlar filtreyi, ne gerek varsa.
Oyuncular tutmuş bir işin içinde oldukları için seviniyorlar mıdır yoksa karakterlerinin/senaryonun gidişatından mutlular mıdır merak ediyorum.
Ayda bir buraya uğrayıp yakınmamın sebebi de ilk 7 bölüm. Bir şey de başladığı gibi güzel gitse şaşıracağım.
Bir eklemem var. Normalde “Ego batıyor,” müsameresinden ben de pek haz etmiyorum ama bu bölümdeki hikaye orijinalinden alınma.
Serkan’ı, Kıraç’ı, Çınar’ı. Tam olarak böyle oluyor. Huppertgate = Bahadırgate. GErgen + Ortaç bonus.
* Béatrice Dalle = Ece Dizdar. 3×05’i uyarladılar, aşağı yukarı da benzerdi. Huppertgate = Bahadırgate. Hikayenin yarısını verdiler gibi gerçi, dahası da sonraya kaldı. Gülben Ergen ve Serdar Ortaç ise bu bölümde bonus.
Komedi bakımından yerinde bir bölümdü de hikaye bakımından doldurma bir bölümdü. Olan biten önemli noktaları fragmana koymuşlardı zaten. Kaldı ki Kıraç ve Peride’yi az kullandılar.
Not: Ona unutmayın ki hiçbir şey olmaz.
* 306’yı nasıl uyarlayacaklarını biraz merak ediyorum. Şu an için benzer bir şekilde uyarlanabilecek gibi durmuyor. Öyle bir hava yok henüz. Ama bunsuz 4. sezona zor geçecekleri için ucundan ünlü hikayelerini kırpabilirler içinden.
Belki Kıraç’ın Serkan’ı araştırmasına da bağlarlar bir şekilde.
Call My Agent 4×04 üzerine:
“Her şey” herkes için ne de güzel ters gitti öyle ya. Üstelik kimisi için fragman sayılır. Du’ bakalım.
Sandrine Kiberlain tarafı çok da ilgimi çekmedi ama bizimkiler komedi dozunu bir tık artırıp Çınar üzerinden iyi kullanabilirler aslında. Cast da önemli tabii.
Gelecek bölüm Sigourney Weaver geliyor sonunda.
Charlotte Gainsbourg = Aslı Tandoğan. 4×01’i uyarladılar. 1×05’in ucundan bir parçayı da yedirdiler. Yalnız Camille’in fikrini Bekir+Gülin’e vermelerine biraz bozulmuş olabilirim. How dare you?
Hicham’ın Gabriel’e beceriksizin tekini oyuncu yapma görevi verdiği yer neresiydi onu tam hatırlamıyorum.
Dördüncü sezona beklediğimden biraz erken daldılar bu arada. Asıl tarafı değil de ünlülerin kısmını alarak devam ediyorlar gerçi. Ana hikaye 3 dolaylarında ortaya karışık ilerliyor gibi.
* “Çünkü neden olmasın?” benim de mottom. Ama ben bu kız gibi değilim tabii. Mantığı elden bırakmamak da lazım. Yoksa karışıyor.
* Bölümün genelinin yavan olduğunu düşünüyorum. Sonlara doğru vites artırmaları fena olmadı sadece. Feris’in etrafında olup bitenler güzeldi sadece.
Gerçi yine saçma sapan bir şekilde Beren’i içine sokup Dicle ve Barış’ı patlayacaklar. Entrika gerektiğinde Beren’den başka bir şey bulamıyorlar gerçekten.
Call My Agent 4×05 üzerine:
Bölümün yıldızı Sigourney Weaver’dı
Normalde konuk sanatçılar bir tık geri planda olur ama çok güzel rol çaldı bana kalırsa. Andrea’nın da hakkını yemeyeyim gerçi, o da gayet iyiydi. Umarım Menajerimi Ara tarafı Monica Belluci misali atlamaz da uyarlar.
Peş peşe iki bölüm izleyip finali göreyim diye başladım ama bu bölümde olup bitenler bünyeme yetti. Geçen bölümden sinyalini vermişlerdi ama yine de aklıma gelenin başına gelmesi sendromu oldu.
Elbet bir ara final bölümünü de izleyeceğim. To be continued.
Not: Sigourney Weaver’cım fikrinde haklı. Hatta al sana kamu spotu.
Menajerimi Ara’dan yeni haberler var. İpek Türktan Kaynak, Barış’ın annesi olarak kadroya dahil olmuş. Serdar Orçin’le başrolü paylaştıkları Borç filmindeki performansına bayılmıştım, oyuncunun popüler bir işe girmesine sevindim o yüzden. (Çukur’da oynamış gerçi en son, onu takip etmediğim için bilmiyordum.) Bir de İrem Derici yeniden konuk olacakmış. Bir yanım başka konuk mu kalmadı, bu üçüncü olacak diyor ama bir yanım da İrem’in olduğu bölümler keyifli ve eğlenceli geçtiği için geldiği iyi olmuş diyor, konuk geleceği bölüme bakarım belki.
Edit: İrem’in hikayesi Monica Belluci’nin herkesin bahsettiği sezon finali hikayesinin uyarlaması olacakmış. Herkes o bölümü övüp duruyordu ve o bölüme büyük bir starın gelmesi gerektiğini konuşuyorlardı, şaşırdım. Umarım güzel yazılmıştır…
Bitirdim sezonu.
Finalle birlikte kendince toparlayıp kapatmış. Bazı kısımları güzeldi tabii, Sigourney Weaver’i izlemekten zevk aldım mesela. Ama son sezonun ilk iki sezonun biraz altında bir sezon olduğunu düşünüyorum.
Kapanış kısmı ise biraz tartışmalı. C.Özdemir’in dediği gibi duygulanacak bir şey yok bana kalırsa. Ama sinirlenmedim de mesela. “Öyle karaktere böyle bir finalin reva olması” kısmındayım sadece, gerisiyle derdim yok.
Yaz aşko, kim tutar seni.
* Camille, Matthias ve Arlette yeni bir ajans kuruyor. CAM Ajans. Noémie de yapımcı olarak eşlik edecek.
* Sofia, François Ozon’un çekeceği filmde rol alacak.
* Gabriel, (mecburen) Star Media’ya geçti. Sofia’yla barıştılar.
* Hervé, oyunculuğa karar verdi.
* Hicham zaten iş adamı kimliğiyle devam.
Ve ASK Ajans, kapandı.
Not: Olur da Menajerimi Ara, planlı bir şekilde düzgün bir finale varabilirse bence onlar da Miro’yu son bölümde öldürürler. Bu karmaşada Arlette’e bir şey olmadı neyse ki ve oyuncu o duygusallığı verdi bana kalırsa. İçine veda kutlaması da girdi hem.
Bu da böyleydi işte. Darısı bizimkilere.
Monica Belluci’nin bölümünü İrem Derici’ye yedirmişler. Kim oynar diye düşünmüştüm de aklıma o gelmemişti, gelmezdi de zaten. Doğruya doğru benim diyen oyuncudan daha iyi uydu bu diziye İ. Derici.
Kalben de bonus oldu. Ama onun sahnelerini izlerken sıkıldım. Daha farklı bir şekilde kullansalardı keşke.
* Öncelikle bir konuya itirazım var. Yine.
Öfke kontrolü olmadan bir yerlere saldırması ilk değil, son zaten olmayacak bu gidişle. Feris sinir hastası olmasa bile bu adamı izlerken ben oliciğim. Grow the fuck up!
* İkinci itiraz noktam “tazminat” meselesine. Gereksiz uzamadı mı ya? Call My Agent’ta olduğu şekliyle yürüyün bitirin işte. Daha nereye kadar?
Neyse anlarız.
Bunlar bu hızla giderse 4. sezona ömürleri yetmez yahu. Ohooo.
Menajerimi Ara 27. bölüm:
Yine nefretler içerisindeyim. Alev Alev’e daha az laf edeceğim artık, bu ne kuzum?!
Ay geri zekalı.
Bir miktar nefret içerisindeyim ama en çok neyden ve kimden nefret ettiğimi bilmiyorum şu an. Sedef Avcı, Barış, Barış’ın annesi, Bekir, Ömer ve Beren’e gıcık oldum. Kıraç’a şaşırmadım.
* Sandrine Kiberlain = Sedef Avcı. 4×04’ü uyarlamışlar. Son kısmını birazcık değiştirmişler. Başka kimse yoktu bu sefer. Kapanışa akıllarına geleni de koymuşlar, üç bölümlük malzeme olabilir bu. Bu açıdan fena olmadı.
Serkan da belasını karısından bulabilir mesela. Sonda patladığında patron bazında haklıydı ama insan bazında içimi şişiriyor bazen. Bu insanlara durduk yere yeter gelmedi herhalde de başka ajansa niyetlendiler?!
CMA’de Sandrine ve Gabriel arayı topluyordu ne güzel. Bunlar direkt “Öyle demem lazımdı,” diyerek çıktılar işin içinden. İyi halt yedin, git gözüm görmesin o zaman. Tövbest.
Bir de Peride çözüyordu yeni ajans meselesini. Bunlar o kısmı “Hamileyim,” yalanıyla perdeleyip kapattılar. Peride’nin bu şekilde öğrenmesi de hoş olmadı.
* Emrah meselesi Call My Agent sırasında da mantıklı gelmemişti, yine gelmedi. Ay sizin orada Google hiç mi yok? Siz safsanız Emrah ne yapsın?
Özge Borak kadroya dahil olmuş. Ceyda karakteriyle.
Dün B.Altuntaş, yeni sezonda da devam edecek yazmıştı. TV100 bu sefer final yapacak diye yazmış.
O durum yine bir deli taş attı kırk akıllı çıkaramadı durumu olmuş çünkü her sitede aynı metinle haber yapılmış ve muhtemelen doğru değil. Zaten haberde Birsen Altuntaş’ın adı da geçmiyor.
Ben final yapıyor haberine takılmadım da B. Altuntaş’ın zaten TV100’de yazıyor olmasına takıldım. Kimse demedi herhalde biz ne yapıyoruz diye. Perhizi bozup lahana turşunu da mideye indiriverdiler herhalde.
Menajerimi Ara 29. Bölüm
4-5 bölümdür mıy mıy çok sıkmıştı. İş yaparken fon müziği olarak kullanıyordum.
29. Bölüm güzel patlama oldu bu yönden.
@aytackara Nefret silsilesine +Serkan’la katılıyorum
Menajerimi Ara 30. bölüm:
Allahceğizim, ne kadar da “sıkıntı” bir bölümdü.
* Bütün magazin neden iki tane menajerin ilişkisini konuşuyor acaba? Ciddi soruyorum. Who cares? Türkiye’de kaç kişi oyuncu/şarkıcı menajerlerinin ismini biliyordur kim bilir. Sektörün dilindeyiz deseniz neyse.
* Elise’in yandan yemişi Ceyda biraz karikatürize geldi ama dert değil şimdilik. Eğlence katar belki biraz. Feris’i çok az kullandılar yalnız. Peride
Ayrıca ünlü hikayeleri iyice kıyıda köşede kalmaya başladı. Sırf girişi yapmaları 1 saati geçti bu bölümde. Defne Kayalar’a sevgiler tabii.
Not: O ne güzel tokattı ya. Bayıldım.
Bayağıdır “internete özel sahne” durumuna denk gelmiyordum. Bölümün final sahnesinin sonundaki TV’de olmayan fazladan 1 dakikayı nete vermişler.
Bir sevişmeye giriş sahnesi (tabii ki). Yalnız anlamadığım bunun Feris+Serkan versiyonunu açık açık yayınlamışlardı TV’de. Tam da bu sebepten dolayı mı bu sefer internete verdiniz acep?
Neyse ne haliniz varsa görün.
Aydan Şener konuk geliyormuş.
Menajerimi Ara 29. Bölüm:
Bu bölüm şaşırttı. Bir zarfın haftalarca elden ele gezmesini izlemeye alışık olduğumuzdan bir sürü olayın pıtır pıtır bir bölüm finalinde ortaya dökülüvermesini beklemiyordum hiç.
Menajerimi Ara 31. bölüm:
Aydan Şener = Sigourney Weaver. 4×05’i uyarladılar bu sefer. Yine ve yeniden bölümü aşağı yukarı benzer uyarlayıp son kısmını değiştirdiler. Son kısmını niye değiştiriyorsunuz yahu, aynı kalınca kime ayıp oluyor sahi?
Sorun sorun üstüne olmadan da yeterince sorun var zaten. Ceyda’nın en sonda dedikleri fena şeyler değil aslında ama dediğimin arkasındayım yine de.
* Jose Garcia = Murat Cemcir. 4×03’ü uyarlamışlar. Tanıtımlarda dikkat etmemiştim, sonradan dank etti. Selda Alkor’a da sevgiler. Aslında Yeşilçam oyuncuları ayrı bir tat katıyor diziye.
* Geçen bölümün ön izlemesini neredeyse bölümün en sonuna koymuşlar.
DicBar’ın ayrı kalma senaryosuna takılacak değilim. Ne halleri varsa görebilirler. Feris’in anneye karşı Dicle’yi savunması iyi oldu ama. O kadını da savunacak değilim tabii ki…