2015’te France 2 kanalında başlayan ve Netflix sayesinde şöhreti artan Dix Pour Cent (‘Yüzde 10’ veya İngilizce adıyla Call My Agent!), dünya çapında büyük ilgi uyandırınca birçok ülke uyarlama hazırlıklarına başladı. En hızlı davranan ise Türkiye oldu ve Menajerimi Ara‘yla geçtiğimiz günlerde tanıştık. İsterseniz iki farklı ülkenin bu ortak hikayesini daha yakından tanıyalım.

KİMLİK BİLGİLERİ

Dix Pour Cent Menajerimi Ara
Tür: Komedi, Dram Tür: Komedi, Dram
Sezon/Bölüm Sayısı: 3 sezon, 18 bölüm Sezon/Bölüm Sayısı: Şimdilik ilk 3 bölümü yayınlandı.
Yayın Durumu: 14 Ekim 2015 – devam ediyor (4. sezonuyla final yapacak) Yayın Durumu: 25 Ağustos 2020 – devam ediyor
Süre: 55 dakika Süre: 130 dakika
Yaratıcı: Fanny Herrero & Dominique Besnehard Yapımcı: Ay Yapım | Yönetmen: Ali Bilgin
Kanal: France 2 (Fransa) & Netflix (yurt dışı) Kanal: Star TV
Resmi SiteIMDbVikipediFacebookTwitterInstagram Resmi SiteVikipediFacebookTwitterInstagramYoutube

KONU

Cannes’da (Antalya’da) yaşayan Camille (Dicle), mezun olduktan sonra sinema aşkıyla soluğu Paris’te (İstanbul’da) alır. Ancak sektörde tutunmak için çıktığı bu yolculuk büyük sürprizlere gebedir, zira doğduktan sonra Camille’i terk eden babası Matthias (Kıraç) ülkenin en ünlü menajer ajanslarından birinde çalışmaktadır ve yıllar sonra yolları bu vesileyle tekrar kesişir. Matthias (Kıraç) bu gizli sırrının ortaya çıkmaması için Camille’i (Dicle) ekarte etmeye çalışırken diğer yanda da yıldızlarla dolu dünya her zamanki seyrinde akıp gitmektedir. Zira onun yanı sıra ajansın diğer menajerlerinden idealist Andréa (Feris), bohem Gabriel (Çınar) ve tecrübeli Arlette (Peride) de temsil ettikleri oyuncuların sorunlarını çözüp yüzde 10’luk komisyonu garanti altına almaya uğraşırken pek çok ilginç olayla uğraşmaktadır.

KARAKTERLER

Matthias Barneville (Thibault de Montalembert) / Kıraç Özdal (Barış Falay): ASK’ın (EGO Ajans) en hırslı menajeri. O kadar hırslı ki oyuncularını memnun edebilmek için her şeyi yapabilecek kadar gözü kara. Mesleğe ve oyuncularına para odaklı yaklaşıyor. Evli ve bir çocuğu var. Herkesten sakladığı kızı Camille’in (Dicle) ajansta çalışmaya başlaması ise huzurlu hayatına bomba gibi düşüyor.

Andréa Martel (Camille Cottin) / Feris Dikmen (Canan Ergüder): Ajansın işkolik, idealist ve tutkulu menajeri. Matthias’ın (Kıraç) aksine sanat aşkıyla ön plana çıkıyor ve oyuncularını kaliteli yapımlara sokmaya çalışıyor. Biraz geçimsiz bir yapısı olsa da özünde iyi niyetli, öz güveni yüksek, içten içe kendi ailesini de kurmak isteyen biri.

(Not: Karakter orijinal versiyonda lezbiyen olmasına rağmen bizde malum sebeplerden dolayı bu yönü törpülenmiş durumda.)

Gabriel Sarda (Gregory Montel) / Çınar Bilgin (Fatih Artman): Genel olarak eğlenceli bir insan olsa da özünde ajansın en duygusalı. Oyuncularına samimi şekilde, tıpkı bir arkadaş edasıyla yaklaşıyor. Daha önce sektörün başka alanlarında da şansını denemesine rağmen başarılı olamayınca kapağı menajerliğe atmış. Feris’le çok yakın arkadaş.

Arlette Azémar (Liliane Roverè) / Peride Şener (Ayşenil Şamlıoğlu): Ajansın yaşlı kurdu ve en eskisi. Müşterileri genelde kariyerinin son zamanlarını geçiren oyunculardan oluştuğu için diğerleri kadar koşturmasa da neşesi ve tecrübesiyle ajansın en önemli yüzlerinden. Köpeği Jean Gabin’i (Miro) asla yanından ayırmıyor.

Camille Valentini (Fanny Sidney) / Dicle Ertem (Ahsen Eroğlu): Cannes’da (Antalya) doğup büyüyen, sinema aşkıyla yanıp tutuşan biri. Babası Matthias’la (Kıraç) yıllar sonra aynı çatı altında bir araya gelmesi içindeki sevgiye aç küçük kızı ortaya çıkarıyor. İyi niyetli ve düşünceli olsa da sektörün acımasızlığından uzak yapısı başına iş açabiliyor.

Hippolyte Rivière (François Civil) / Barış Havas (Deniz Can Aktaş): Sektöre yeni adım atmış, genç, yakışıklı ve başına buyruk bir aktör. Farklı tabakalardan gelseler de başlarına gelenler benzer. Sırtına yüklenen büyük sorumlulukların altında ezilmeyip kendi yolunu bulmaya çalışıyor. Andrea’nın (Feris) gözde oyuncularından.

Noémie Leclerc (Laure Calamy) / Gülin Yetik (Gamze Karaduman): Matthias’ın (Kıraç) asistanı. Ajansın en çalışkanı. Bir yandan düzenli ve işini çok ciddiye alan biri, öte yandan da hafif çatlak ve sürpizlerle dolu. Patronuna içten içe büyük bir hayranlık duyuyor.

Hervé André-Jezak (Nicolas Maury) / Emrah Ayoğlu (Semi Sırtıkkızıl): Gabriel’in (Çınar) asistanı. Deli dolu, eğlenceli, alaycı, kıvrak zekalı ve arkadaş canlısı biri. Patronunun aksine olaylara daha rasyonel bakıyor. Camille’e (Dicle) geldiği ilk günden beri destek oluyor.

(Not: Karakter orijinal versiyonda gay olmasına rağmen bizde malum sebeplerden dolayı burası da ‘biraz’ törpülenmiş durumda.)

Sofia Leprince (Stéfi Celma) / Jülide Tırmık (Nazlı Senem Ünal): Ajansın sekreteri. Güler yüzlü, havalı ve kendinden emin biri. Aslında tiyatroyla ilgilenen amatör bir oyuncu ve menajerlerin portföyüne girmeye çalışsa da başarılı olamıyor. Tek hayali şöhrete kavuşmak.

KONUK OYUNCULAR

Orijinal dizinin konukları arasında Juliette Binoche, Monica Belluci, Isabelle Huppert, Jean Dujardin, Isabelle Adjani, Cécile de France gibi (final sezonunda Sigourney Weaver, Charlotte Gainsbourg, Jean Rano vs. de olacak) dünyaca ünlü isimler yer alıyor.

Türkiye versiyonunda ise şimdiye kadar Tuba Büyüküstün, Çağatay Ulusoy, Nebahat Çehre, Nükhet Duru, Demet Akbağ, Ercan Kesal, Edis, Melisa Şenolsun, Derya Baykal, Alican Yücesoy gibi ünlü isimleri izledik/izleyeceğiz.

SON SÖZ

Yerli versiyonunun başrol oyuncuları açıklandığında fikir sahibi olmak için orijinal diziyi izlemeye başladım. Zaten televizyon ve sinemaya da meraklı biri olduğum için tüm bölümleri büyük beğeniyle izledim. İlgi çekici karakterleri ve ünlü konuklarının (ve de Paris’in eşsiz dünyası) yanı sıra Fransa’daki sektöre getirilen eleştiriler de işi ilgi çekici bir hale getiriyor desem yalan olmaz. Bu nedenle bizim versiyonda da sektöre bol bol eleştiri getirilmesi Menajerimi Ara’yı sıradan bir uyarlama olmaktan çıkarıyor. İki diziyi peş peşe izlerken daha iyi anlıyoruz ki bu iki ülkenin sektörleri arasında pek de büyük bir fark yok. Zira ortada yadsınamayacak bir ‘insan’ faktörü var ve tüm ünlülerin başına gelenler üç aşağı beş yukarı aynı.

Dix Pour Cent’i de çok beğendiğimi söylemiştim ancak ne kadar kaliteli olursa olsun Avrupai bir soğukluk olduğunu da göz ardı edemem. O yüzden (belki de Akdeniz’e yakınlığın etkisiyle) Menajerimi Ara’nın daha sıcak ve izleyiciyi kolayca içine çeken bir dünyası var. Duygusal kısımların da orijinaline göre daha fazla genişlemesi Türk halkının yakınlık kurabilmesi açısından mantıklı. İki ülkede de ana kadronun başarılı oyunculukları ve eşsiz uyumu, dizinin bu kadar samimi bir hava yaratmasında büyük önem taşıyor. Menajerimi Ara’nın dezavantajı ise Türkiye’deki birtakım mecburi kısıtlamalar ve uzun süreler nedeniyle eklenen yan konuların genel senaryodan kopuk olması ve bazı karakterlere gereğinden fazla ağırlık verilmesi. Yine de iki dizi de özellikle böyle karamsar bir dönemde yüz güldüren, eğlenceli, kaliteli işler ve sektörün arka planını merak eden bünyeler için tam bir maden. Bu tanıtımdan sonra deneyecek olanlara iyi seyirler.

Not: Diziyle ilgili daha önce bu yazının altında yorum yapılıyordu.

FRAGMANLAR