Find Me in Paris – Tanıtım
14 yorum pirate 14 Eylül 2019 08:54
Find Me in Paris, Cottonwood Media yapımı bir İngiliz dizisi. Almanya’nın ZDF kanalı da ortak yapımcı pozisyonunda. Ayrıca Hulu‘da kendine yuva bulmuş durumda dizimiz. Bunların dışında Fransa ve İtalya’da Disney, Avustralya’da ABC, Portekiz’de HBO, Belçika’da VRT şeklinde uzayıp gidiyor diziyi yayınlayan kanallar.
Find Me in Paris‘in yaratıcıları, Jill Girling–Lori Mather-Welch ikilisi. Yönetmen koltuğunda Matt Bloom, R.T. Thorne, Rob Burke ve Ronan Burke gibi isimler oturuyor. Yapımcı koltuğunda Girling-Welch ikilisine Leila Smith de eşlik ediyor.
2018 yılında yayınlanmaya başlayan dizinin hali hazırda 26’şar bölümden 2 sezonu geride kalmış durumda. Yine 26 bölümlük 3. sezon onayı da cepte.
Bilim kurgu ve gençlik dizisi ögelerini harmanlayan ve bu harmanı dans ile süsleyen bir komedi drama dizisi olan Find Me in Paris’in bölüm süreleri ise 26-27 dakika civarında.
KONU
Lena Grisky, genç ve yetenekli bir balerin. Ayrıca Rus kraliyet ailesine mensup bir prenses. 8 yaşındayken ailesi tarafından dünyanın en prestijli dans okulu olan Paris Opera ve Bale Okulu’na gönderilmiş ve okulun en gözde öğrencisi haline gelmiş. Balerin olmayı prenses olmaya tercih edebilecek kadar alçak gönüllü bir kız bu arada Lena.
1905 yılındayız. Lena için hayat bale ve aşk açısından tam tıkırında ilerlemekte. Ta ki o geceye kadar! Ebeveynlerinin onu Rusya’ya zorla geri götürmeye karar verdiği gece Lena’nın hayatı değişiyor. Ebeveynlerinden kaçarken sevgilisi Henri’nin vermiş olduğu kolye birden ışıldıyor ve Lena kendini bambaşka bir zamanda buluyor. Mekan yine Paris Opera ve Bale Okulu ama sene 2018.
Bu tek yönlü zaman yolculuğu sonrası Lena bir şekilde Paris Opera ve Bale Okulu öğrencisi olmaya devam ediyor ve 113 yıl sonrasındaki yeni hayatına adapte olmaya çalışıyor son derece heyecanlı ve endişeli bir şekilde. Bu sırada babasının bir zaman yolcusu olduğunu yeni öğrenen Henri, büyük bir aşkla Lena’yı geri getirmek için yollar aramaya başlıyor.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Lena (Jessica Lord): Konu bölümünde kendisinden epey bir bahsettiğimiz Lena, dansa çok büyük bir tutku duyan bir genç kız. Bir yandan sevgilisi Henri’ye yeniden kavuşma hayalleri kurarken bir yandan da zamanda 113 sene ileriye gitmiş olsa da baleden kopmadığı için çok mutlu. Hayatında ilk kez gördüğü ve duyduğu şeyler çok heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor onu 2018 yılında. Son derece arkadaş canlısı, naif, güler yüzlü, sevecen, sempatik, iyi niyetli ve inanılmaz tatlı bir kız Lena.
Ines (Eubha Akilade): Lena’nın 2018’deki yeni oda arkadaşı. Lena’ya karşı son derece arkadaş canlısı ve yardımsever bir şekilde davranıyor. Diğer öğrencilere karşı ise biraz daha mesafeli durumda diyebiliriz.
Thea (Hannah Dodd): 2018 yılında okulun kraliçe arısı. Lena’nın okula gelişinden ve rahat tavırlarından ciddi seviyede rahatsız oluyor.
Aktrisi Harlots dizisinden anımsamanız mümkün.
Max (Rory J. Saper): Thea’nın sevgilisi. Oldukça karmaşık bir geçmişi var. Dansa başlayalı çok uzun bir zaman olmamış. Cool takılmaya çalışan tiplerden.
Jeff (Castle Rock): Okulun muzip çocuğu. Hip hopa karşı çok yoğun bir tutkusu var ve son derece hiperaktif biri.
Dash (Hiran Abeysekera): Jeff’in oda arkadaşı. Ines’ten hoşlanıyor.
Henri (Christy O’Donnell): Lena’nın 1905 yılındaki erkek arkadaşı. Lena’nın zaman yolculuğu sonrası ailesinin zaman yolcusu olduğunu öğreniyor. Bir yandan zaman yolculuğunun kurallarını ve inceliklerini öğrenmeye çalışırken bir yandan da Lena’yı geri getirmenin yollarını arıyor. Bir de konuyla ilgili uğraşması gereken kötü adamlar var elbette.
Pinky, Frank ve Clive isimlerindeki zaman yolcularının ve zaman yolculuğu materyallerinin peşindeki bu 3 kötü gence Lawrence Walker, Seán Óg Cairns ve Luca Varsalona hayat veriyor.
Katherine Erhardy‘yi okulun 2018 yılındaki müdiresi Gabrielle Carré rolünde, Ingo Brosch‘ı Henri’nin zaman yolcusu babası Victor rolünde, Chris Baltus‘u ise okulun öğretmenlerinden Etienne rolünde izliyoruz tekrar eden rollerle.
YAZARIN NOTU
Dizinin henüz ilk 5 bölümünü izlemiş bulunuyorum. İşin zaman yolculuğu tarafında mantık aramaya çalışmanın bir esprisi olmadığını düşünüyorum. O kısımları kale almadan izlemek gerek. İşin gençlik dizisi ve dans kısımları ise idare eder seviyelerde. Beni yakalayan kısım ise Lena’nın günümüz hayatına adapte olmaya çalışırken başından geçen eğlenceli anlar. Lena çok sempatik bir karakter olmakla birlikte karaktere hayat veren Jessica Lord isimli hanım kızımız da cidden çok ama çok tatlı.
Benim diziyle ilgili söyleyeceklerim bu kadar. İzleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.
FRAGMAN
yorumlar
Tamam, işin bilim kurgu kısmını cidden berbat işliyorsunuz da bari
S01E01-11
Öncelikle belirtmekte fayda var, dizinin hedef kitlesi 13-18 gibi, yani yapımı ciddiye alarak izleyecek, beklentiye girecek, mantık arayacak varsa şimdiden uzak dursun, Disney Channel dizi ve filmlerinden kendin ayıran yegane şey bu işin pembe dizi havası.
Başrol Lena kesinlikle çok sempatik ve eğlenceli bir karakter, özellikle geçmişteki alışkanlıkları ve yeni zamana ayak uydurma çabaları çok keyifli, ana grupta bana kendini sevdirememiş olan yegane karakter Dash, Jeff ise başlı başına bir kumpanya.
Geçmişteki sevgilisi olan karakter Henri ise oldukça itici bir tip, zaten geçmiş için seçilen oyuncuların özellikle oyunculukları hep berbat.
Haftada 2-3 gibi çok sıkmadan, ne izleyeyim diye arandığımda açıp izlediğim bir yapım, hiç bir bölümünden sıkılmadım, hep eğlenerek karşısıdan ayrıldım.
İlk sezonu tempolu bir şekilde bitirdim. Oynatıcı hızını artırarak izlediğim dizilerden biri konumundaydı. Hedef kitlesi çok yüksek bir yaş grubu olmayan, ciddiye almadan izlenmesi gereken bir dizi. Yine de 1905 grubu ciddi seviyede yoruyor insanı hem oyuncuların yeteneksizlikleriyle hem de hikayenin berbat oluşuyla. 2018 grubunu ise keyifle izliyorum. Lena, Dash ve Ines’i epey tatlı buluyor ve çok seviyorum. Thea’yı kötü karakter pozisyonunda sunuyor olsalar da onu da epey seviyorum. Jeff’in hareketleri aşırı geliyor olsa da onunla da ciddi bir problemim yok. Max’e ısınamadım işte bir tek. Sevemiyorum bu tarz kasıntı karakterleri. Ayrıca o altılı arasındaki en yeteneksiz oyuncu da Rory J. Saper bana göre.
1. sezonu kapatırken
İlk sezona oranla 2-3 dakika kısmışlar bölümleri. Pek formda başladığını da söyleyemem sezona dizinin.
-Dash’in yokluğu ciddi seviyede hissediliyor. Dash ve Thea’nın okulda olmayışı Jeff’i epey gereksizleştirmiş durumda. Dash-Ines sahnelerini de özlediğim bir gerçek.
-Malum çekilmez üçlünün bölünmesi ve Frank’in ortalıkta olmaması bir artı.
-Henry’nin zaman yolculuğu konusunda muhabbetinin olduğu zenci adamın ergen görünümüne bürünmesiyle bir sorunum yok.
-Pinky, yeni saç stili ve kıyafetleriyle daha az itici gözüktü gözüme.
-Eski zaman yolcusu polisi tatlıydı bence. Yenisini hiç tutmadım.
-Okula yeni gelen siyahi elemana ısınamadım hiç.
-Şimdilik en çok Thea’nın sahneleri keyifli geçiyor.
S02E05
Lena iticileşmeye başladı iyice. O ilk sezondaki tatlı kız yok şu sıralar ortada. Her şeyi kendine isteyen, herkesi kıskanan bir hale büründü iyice. Hiç yakışmıyor ona bu haller.
S02E12
İyi oldu cidden böyle. Son 3 bölümde form tuttu yeniden dizi. Thea’nın bu dizinin asıl yıldızı olduğu aşikar.
-Max’in şu anki durumundan memnunum. Sezonun 2. yarısında diziden çıksa daha memnun olurum hatta. Babasını da alsın ve gitsin. En hayırlısı bu olur.
-Thea sağ olsun Frank de o ilk sezondaki antipatikliği atmaya başladı üzerinden yavaş yavaş bu sezon.
-Lena’dan epey soğudum cidden şu yarım sezonda. Yeniden aynı derecede ısınırım gibi de durmuyor pek.
ha?
Bir sezon daha bitti. Yukarıda da dediğim gibi Lena’dan soğudum bu sezon. Şu zaman bürosu polisi bücür de aşırı derecede yordu. Sezon yenisi olan siyahi elemanın ekibe tam adaptasyonu sağlanamadı ayrıca. Ines de başka işlere dalınca o ilk sezondaki havasından uzaklaştı bence.
Sezonun ortalarında bir ara form tutsa da sezonun başlarında ve sonlarında formsuzdu dizi. İlk sezonu daha çok sevmiştim ben. Umarım 3. sezonda eskisi kadar ısınabilirim yeniden.
3. sezon için şu ve şu kadroya katılmış. 1-2 kişi de ayrılsa fena olmaz elbette.
Bunun 3. sezonu 21 Ağustos’ta yayınlanmış. (Fragman)
S03E03
*Paris’ten Nice’e gelmek hoş oldu. Umarım kalıcıdır.
*Henri: O saçlar ne öyle?
S03E05
Yeni kız renkli bir giriş yapmış diziye.
S03E11
Şu ana kadarki mektup ikilileri arasında açık ara en kötüsü buydu bence.
Thea’yı özledim ben ya!
S03E13
1905’teki toplu dans ‘Indian Style’ oldu hafiften ve eğlenceliydi kesinlikle.
S03E26 (FİNAL)
Güzel bir kapanış olmuş. O son cümle de iyi bir selam olmuş.
Thea’nın olmayışı bu son sezonu negatif etkiledi diyebilirim. Yine de idare etti bir şekilde sezonun ilk yarısında. Sezonun 2. yarısında ise ilgimi kaybettim bir noktadan sonra. 25. bölümde sezon hikayesini kapattılar kendilerince. 26. bölüm de veda havasında geçti.
Ekipten Jessica Lord ile Hannah Dodd’u tez vakitte yeni dizilerde görmek isterim.