Jude Law, HBO/Sky dizisi The Third Day’in başrol oyuncusu oldu.
35 yorum abidin77 12 Haziran 2019 17:47
Yakın zamanda izlediğimiz Chernobyl ile büyük başarı yakalayan HBO ve Sky Atlantic, bir mini dizinin daha yapımına girişiyorlar.
6 bölümlük The Third Day adlı limitli dizinin başrolüne Jude Law geldi.
The Third Day, İngiltere kıyılarındaki, ana karadan izole, esrarengiz bir adaya giden ve adanın gizemli sakinlerinin sıra dışı dünyasına atılan Sam (Jude Law) isimli bir adamın hikayesini anlatacak.
Ada sakinlerinin garip ritüelleri Sam’i gittikçe rahatsız edip boğmaya başlar ve bu Sam’in geçmişinden bir travma ile yüz yüze gelmesine neden olur. Kurgu ve gerçeklik arasındaki çizginin bulanıklaşması ile Sam, kendisini adalılar ile çatışma içerisinde bulur.
The Third Day, Punchdrunk International (Felix Barrett) ve yazar Dennis Kelly (Utopia, Pulling) ile, Plan B Entertainment’ın ortaklığında, Sky’ın yeni prodüksiyon şirketi Sky Studios tarafından yapılan ilk orijinal drama olacak.
Dennis Kelly, Kit de Waal ve Dean O’Loughlin, dizinin yazarları, BAFTA ödüllü Marc Munden (National Treasure, Utopia), dizinin yönetmeni, Adrian Sturges (Chimerica, The Enfield Haunting), dizinin yapımcısı olacak.
Dizinin çekimlerine Temmuz ayında İngiltere’de başlanacak. 2020’de izleyici ile buluşacak.
yorumlar
Ada felan hayırlı işler bakalım nasıl olacak
Katherine Waterston
Emily Watson,Paddy Considine
Naomie Harris (Aladdin)
John Dagleish
Trailer
İlk fragman çok sağlam duruyor; buram buram HBO dokusu var.
Official Teaser
Official Trailer
Toronto Film Festivali’nde de gösterilecekmiş. Herhalde online gösterim şeklinde.
+A Suitable Boy ve Trickster (CBC)
Official Trailer
NOT: Basın bültenine göre dizi 6 bölümü tematik olarak ikiye bölmüş:
-İlk 3 bölümün teması “Summer (Yaz)” ve Jude Law ana karakter. Adada yaz mevsimi esnasındaki olaylar anlatılacak.
– Son 3 bölümün teması “Winter (Kış)” ve Naomie Harris ana karakter. Bu kez adada kış mevsimi esnasındaki olaylar aktarılacak.
Artık iki karakterin hikayesi birleşir mi bilmiyorum ama Jude Law keşke tüm bölümlerde olsaymış .Belki son bölümde vardır…
Poster
Trailer #2 | Sky Atlantic
1. bölüm üzerine:
İlk bölümde diyaloğa ve Jude Law beye abanmışlar. Kamera adamın yüzüne yüzüne girmiş hatta bazen. Bölümün temposu yavaş gibiydi ama bu hikayeyle aksini beklemiyordum zaten. Giriş bölümüydü denebilir.
3 (Yaz) + 3 (Kış) ile iki başrol üzerinden anlatacakları için iki farklı hikayesi olacak zaten, bir şekilde biter herhalde.
S01E01
Üç bölüm verirler umuduyla geldim ama öyle olmadı. Gerçi 6 bölüm kısa zaten.
İlk bölümün atmosferini sevdim, Osea’nın coğrafi güzelliğini de düşününce sakin bir bölümle açılış yapmaları iyi olmuş, ileride hızlanır. Sadece postere baktığım için konuyu bilmiyordum, ilerledikçe burada bir terslik var hissiyatı oluşmaya başladı. Nasıl ilerleyecek çok merak ediyorum.
Güzel bölüm ama gizem işine çok yükleniyorlar. Finali görmeden dizi hakkında karar vermek zor. Sam gibi benim de sinirlerimi bozmaya başladılar. Paddy Considine’in oynadığı Martin karakteri her şeye o kadar sakin bir tepki veriyor ki insanı çileden çıkarıyor.
İlk bölüm de fark etmiştim ama yönetmenin varlığı bu bölüm daha da öne çıktı, çok değişik sekanslar izletiyor.
Sam geçmişte bu adada yaşamış belli ama gördüğü rüyaların ne kadarı gerçek, tarikat/feda etme işi bariz gibi acaba o yüzden mi Sam’e karşı garip davranıyorlar. Çocuğunun ölümü konusunda bir şeyler var. Şu an belki de Sam’in anlattıklarına da güvenmemek gerekiyor. Büyükbabam savaş sırasında burada görev yaptı ama hiç bahsetmezdi dedi Sam, bu kısmı çok merak ediyorum.
Jude Law tarafı bitti. Ben mi içine giremedim yoksa o mu almadı bilemedim ama izlendi bitti işte bir şekilde… İzlerken aklım bir ara Midsommar’a gitti, belki ondandır.
Naomie Harris’in tarafına kısmet artık.
2. bölümün ortasında terk maalesef…. benim için fazla ağır… 10 bölüm 5 sezon olur, yavaş yavaş açılır anlarım… zaten 3 bölümsün be kardeşim… (diğer 3 bölüm devamı değil diye düşünerek söyledim…)
Midsommar gibi bir şeyler olacağı belliydi. Bölümün başında biraz olsa da açıklama yapmaları iyi oldu. Tüm hikayeyi öğrenmiş olduk,
Kalan 3 bölümde de Jude Law devam etseydi daha iyi olurdu, aynı ilgiyle izler miyim emin değilim. Yine de farklı bir şey olacağı için şans vermek lazım.
Güzel ama daha iyi olabilirdi. Ada ve manzaralar, çekimler muhteşem. Jude Law gayet iyi. Sadece ilk 2 bölüm biraz fazla ağırdı ama 3.bölüm oldukça iyi ve merak uyandırıcıydı.
Şimdi bilmeyenler olabilir; sıradaki 3 bölümün “Kış” temasından evvel (yani 1×04 yayınlanmadan), dünden önce iki mevsimi bağlayacak nitelikte “Sonbahar” temalı bir TV etkinliği düzenlendi. 12 saat boyunca adadan ‘canlı yayın’ eşliğinde bazı olaylar anlatıldı.
. 12 saat boyunca ne anlatıldığını izlemek isteyenler aşağıdaki bağlantılardan izleyebilirler:
İlk 6 Saat
İkinci 6 saat
Çekimler çok iyi olmuş ve böylesine riskli bir 12 saatlik canlı yayının altından başarıyla kalkmış ekip. Her şeyi sağlam planlamışlar. Çok profesyonelce, canlı canlı diziyi resmen izliyorsun gibi. Tebriği hak etmişler.
Ben atlaya atlaya baktım da, özellikle “İkinci 6 Saat” kısmı önemli. Olayları özetlersek:
Sam gerçekten öldü de dirildi mi? Yoksa aslında hiç ölmemiş miydi? ( Bu olamaz ; çünkü bir sahnede mezarının üstünün toprakla örtüldüğü gösterildi).Ne oldu? Hiçbir şey anlamadım…
nasıl bir saçmalık olmuş o.
asıl dizide 3 bölüm yaz işlenmiş. yine asıl 3 bölüm kış işlenecek.
ama arada resmen 12 bölüm uzunluğunda sonbahar bölümü kanalda yayınlanmayacak. 15-20 dk olsa anlarım da 12 saat arkadaş. hani şöyle kabaca baktım da bayaa dizi gibi özenerek çekilmiş. aşırı saçma bir uygulama.
Ben Sonbahar diye bir kısım yayınlanacağını biliyordum ama dizi bölümü misali yayınlanmadığından umursamamıştım hiç.
Spoiler içine bakarsak diziye devam etmişler gibi bir şey resmen. İzlemeyen bir şey kaybetmez tabii de niye buna kalkışmışlar onu anlamadım. İhtiyaç yoktu bana kalırsa. Olduğu gibi yarın Kış’la devam ederiz işte.
Bunlar resmen diziye yayınlarla devam etmiş. Neyse buna bu kadar özen gösterdiklerine göre kış kısımları beklediğimden iyi geçebilir.
Naomie Harris’li açılışın Jude Law derecesinde olduğunu düşünmüyorum. Ama bunda daha çok Law’ın varlığının etkisi olsa gerek. Bir de artık adayı ve içindeki insanları bir derece biliyor olmamızın.
Kadın haliyle neler olup bittiğinin farkına varmaya çalışıyor, çocuklarıyla uğraşıyor derken derken geçti bölüm. Devamı da ondan sonraya. Bölümün kapanış kısmına teşekkürlerimi iletiyorum bu arada. Böyle bir şey bana lazımdı.
Ne kadar zaman geçtiğinden tam emin değilim, çok da ilgimi çeken bir bölüm olmadı zaten. Daha çok genel resim nasıl olacak onu merak ediyorum.
Korku filmlerinde aptalca seçimlerin kurbanı olan karakter sendromu yaşandı yine, bir yerden sonra tamam hak ettiniz artık dedim. Son sahne bölümün kusurlarını biraz olsun azalttı,
Hazır finali bir şey kalmadı, artık gireyim dedim.
İlk bölüm itibarıyla devamında ne olacağını merak ettirdi. Beklendiği gibi yavaş başladı. Çekimler güzeldi. Bu tür işleri (Midsommar’dır, The Wicker Man’dir vb) diken üstünde izleyen biri olarak tırnaklarımı yiye yiye izleyeceğim. Jude Law abimiz yine her zamanki gibi iyiydi.
Ağır gidiyor ama hala merakla izletiyor. Cidden manzaralar, çekimler çok çok iyi. Orijinal Utopia bölümlerinden 6’sını yöneten Marc Munden yönetmiş bu 2 bölümü (şimdi baktım imdb’ye 3. bölümü de o yönetmiş). Niye bu kadar iyi iş çıktığı buradan anlaşılabilir.
Bu
Jude Law ile yollarımızın ayrılacağı 3. bölümü fena merak ediyorum.
Finale 1 kala istediğim kıvama geldi.
Bu bölüm doğum sahneleri uzamış biraz, onun dışında iyiydi. Jess kafayı kırdı, ablanın o sarı kızla gidip kardeşini bırakması sinir bozdu. Şu kovboy kılıklı adam son bölüm bizim aileyi kurtarabilir gibime geliyor.
1×03
Bölümü sevdim. Her şey güzel bir şekilde oturdu yerine. Jude Law abimiz kadar izlerken ben de yoruldum. İyi iş çıkarmış JL.
@darkcrystal’ın yazdığı olaylar ilginçmiş 12 saat olmasına ne desem bilemedim şimdi.
Tüm bölümlerin Marc Munden tarafından yönetilmemiş olması büyük hata. Dizinin 2.yarısını tek bölümle izlemeyi tercih ederdim.
Paddy Considine’in oynadığı Martin karakterinin ağzına ağzına vurası geliyor insanın. Lan bir kere de bir hayrın dokunsun,
Sonda Jude Law’ı gördüğümüz iyi oldu, adadaki rolünü iyice benimsemiş galiba. Adada neler yaptı ki millet birbirine düştü.
Jess küçük kızı yakalasa öldürecekti gibi. Büyük kardeşin annesini dinlemeyip aptalca kardeşini yalnız bırakması tabii ki hatalı. Ama annenin hareketlerini de sorgulamak lazım. Adaya kızlarını niye getiriyorsun, eşin en son burada göründüğüne göre adadan birilerinin onu öldürdüğü ihtimali insanın aklına gelir. O zaman çocukların burada işi ne!
Umarım son bölümde Midsommar, Wicker Man gibi olmaz şu adadakilerin bileti kesilir, pek umudum yok ama.
Final bölümü Naomie Harris kısmının en sevdiğim bölümü oldu. Güzel oynamış kadın da. Olabildiğinde toplayıp gittiler. Hatta iyi de yaptılar.
Bulunmaz Hint kumaşı gibi gördükleri yerde yaşamaya devam ediyorlar. En azından kadın kızları da alıp kurtardı kendisini. O da kalıverseydi bana ayıp olacaktı.
Başrollerin katkısıyla izlediğimi inkar edemem, izlemeseydim bir şey kaybetmezmişim düşüncem de değişmedi ama izlediğime pişman da değilim.
Naomie Harris’in bayağı iyi iş çıkardığı bir bölüm olmuş. Cidden iyi oynamış. Neyse,
Yalnız çoluğun çocuğun yanında bu kadar insan öldürülmez ya. Bu çocuklar büyüyünce normal olmayacaklar.
İlk 3’ten de 2. 3’ten de memnun kaldım. İlki biraz daha öne çıktı tabii. Gizem, yönetmen Marc Munden’ın iyi çekimleri, yaz ve renkler ile izlemesi daha bir keyifliydi. Kış kısmı üşütmedi diyemem Nasıl bağlanacağı sorusu ile sonuna kadar sürükledi. Sonundan memnunum ama
biraz açıkta kaldı.
Şiddetle tavsiye etmem ama oyuncu kadrosu için bakılabilir.
S01E06 Final
2.part ne kadar ilgimi çekmediyse finali izlemeyi erteleyip duruyordum, son bölümler yüzünden diziden soğudum açıkçası. Şu son 3 saati izleyince başlarda yönetmen Marc Munden için yaptığım övgülerin pek anlamı kalmadı. En azından 3+1 yapsaydılar hikaye bu kadar zayıf kalmazdı.
Potansiyeli yüksek bölümler ile başlayan ama niye izledim bunu diyerek bitirdiğim bir dizi oldu. En büyük artı Jude Law’u izlemiş olmak oldu.
autumn kısmı izlemeden önce çok mantıksız gelmişti bana ama izleyince neden böyle bir yönteme karar verdiklerini anladım.
zaten oldukça geriyor insanı. bunu baştan dahil olmuşçasına izletme fikri o yüzden bence çok başarılı. bu kadar durağan ilerlemesine rağmen gerginliği iliklerine kadar hissettiriyor. her aşamayı dakikalarca izletmek sanki oradaymışsın hissini güzel verdi. teorik olarak güzel düşünce. pratikte ise ileri almadan izlemek imkansız gibi bir şey. yarım saate yakın direk üstünde dikilen adamı izlemek kolay değil. bunun 1 saatlik kilit özet versiyonunu hazırlayıp yayınlamamış olmaları büyük kayıp olmuş. autumn özel bölüm olmayı hak ediyor kesinlikle.
yarın da winter ı izler bitirirm ama aslında devamını merak da etmiyorum. zaten jude da yok.
hbo nun kendisinden 1,5 saatlik versiyon:
sam ruh hastası da onlarla dönecek diye çok korktum allahın cezası manyak. yalnız kadın tam bir aliyeye bağladı sonda. sen kışın ortası o kadar kuzeyde kaç km suyu nasıl yüzdün hele de kayık çekerek. ana yüreği işte demek istiyrum ama biraz da senarist kıyağı. şükür parayı da çocukları da aldı da öyle bitti hipotermiden ölmezse mutlu son. o adanın bir daha 100km yanına yaklaşma bacım.
yalnız en büyük şoku kadın sam i dışarı çıkarıp manyak bu bizim çocuk değil mal mısın diyince yaşadım. nasıl şartlamışsam kendimi çocuk yeni kayboldu sanıyorum 10 yıl önce olması sağlam şok etkisi yarattı.